SPOR - 14 Kasım 2024 Perşembe 20:44

Ertuğrul Sağlam: "Eğer disiplinden aksi bir sonuç çıkarsa hakkımı helal etmeyeceğim"

A
A
A

Sağlam, Sakaryaspor maçıyla ilgili yaşananlarla ilgili, "Eğer azıcık vicdan sahibi insanlarsa, disiplin sevk kararlarını gözden geçirirler" dedi.

Trendyol 1. ekiplerinden Kocaelispor’da, Sakaryaspor derbisi sonrası Bandırma mesaisi bugün gerçekleştirilen antrenman ile sürdü. İdman öncesi Körfez Belediye Başkanı Şener Söğüt futbolcularla bir araya geldi. Söğüt, alınan derbi galibiyeti sebebiyle tüm takımı tebrik etti.

Kocaelispor Teknik Direktörü Ertuğrul Sağlam ve oyuncular antrenman öncesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sözlerine geçtiğimiz hafta oynan Sakaryaspor maçını değerlendirerek başlayan Sağlam, ”Futbol geçmişle yaşanmıyor. O yüzden önümüze bakacağız. Sakaryaspor maçı bizim için 3 puandan ibaretti. Camia açısından farklı anlamlar taşıdığını tabii ki biliyorduk. Çok gergin bir maç oynadık ama soğukkanlılığımızı korursak kazanacağımızı biliyorduk. Maçın daha başında kalecilerimize yapılan tahrikler, maç boyu ve sonrasında da devam etti. Oyun çok kez durdu. Oyuncumun bacağına maytap geldi. Doğru düzgün futbol oynayacak ortam yoktu. Şundan çok mutluyum ki, karakterli oyuncularımız var. Tüm bunlara rağmen futbolcularımız hiçbir tahrik çalışmasına kulak asmadı ve onlara cevap vermedi. Maç sonunda oyunculardan rica ettim, ’İçeride sevinelim, sahada kalmayalım’ dedim. İçeriye girerken organize şekilde planlanmış saldırı oldu. Sonrasında öğrendik ki Markao disiplin kuruluna sevk edilmiş. Bu kadar tahriklere kapılmamış, ahlakıyla futbol oynayan insan sevk ediliyor. Markao’ya saldırıyorlar o da kendini savunuyor. Azıcık vicdan sahibi insanlarsa, kararlarını gözden geçirirler. Eğer aksi bir sonuç çıkarsa da onlara hakkımı helal etmeyeceğim” şeklinde konuştu.

"Hedefimiz Süper Lig"

Milli aranın ardından oynanacak olan Bandırmaspor maçı öncesi takımın moral ve motivasyonunu yüksek tutmak istediklerini belirten Sağlam, “Bizim hedefimiz Süper Lig’e çıkmak. Sezon başından beri bunu sürekli söylüyoruz. Bu hedefte taraftarımızın payı büyük olacak. Ancak şiddet ve küfürden uzak bir destek istiyoruz. Bu başarıya, fair-play çerçevesinde hareket eden bir camia olarak ulaşmak istiyoruz ve inşallah başaracağız” ifadelerini kullandı.

Markao: "Olayları ben başlatsaydım daha fazla yaralı olurdu"

Olayların odağındaki isimlerden golcü futbolcu Markao ise, "Sahaya adımımızı attığımız andan itibaren, bize karşı bir provokasyon vardı. Hem Sakaryaspor taraftarı hem kulüp çalışanları tarafından yoğun baskı gördük. Aslında ben oradaki baskıdan hiç etkilenmediğimi söyleyebilirim. Tünelde olanlara gelecek olursak, benim kavga etmeye niyetim hiç yoktu. Ben soyunma odasına ilerlerken önümde bir kişi bizim kaptanımıza saldırdı. Daha sonra tekrardan saldırmaya çalıştı ve ben arkadaşımı korumak istedim. Aile bireylerinden birisi saldırıya uğrarsa herkes tepki verir. Orada polis de vardı ancak saldırılar sonlanmadı. Benim herhangi birine saldırı yaptığım konusu gerçek dışı, bunun görüntüsü dahi yok. Ancak bize orada 10 kişi saldırmaya çalıştı. Aslında olayı benim başlattığımı söyleyip, benim üzerimden yorumlamaları çok komik. Eğer olayları ben başlatsaydım çok daha fazla sayıda yaralı olurdu” diye konuştu.

"Yumruk atarak dudağımı patlattı"

Tecrübeli sağ bek Ahmet Oğuz da, "Maçtan sonra olaylar olmasın diye takım arkadaşlarımı topladım, ’İçeride sevinelim’ dedim. Burada arbede çıkmasını istemedik ama takım arkadaşlarımı toplarken ilk önce Markao girdi. Markao’ya iki kişi saldırdı. Ayırmaya çalışırken, aradan kendini bilmez, saygısız bir insan yumruk atarak dudağımı patlattı. Sırtımda tırnak izleri vardı. Bizim aslında onlara çok güzel bir ders vermemiz lazım. Onlar da bizim stadımıza gelecekler ama biz onlar gibi yapmayalım. Çünkü biz futbol oynamayı seven bir takımız. Sürekli oyun durdu, oyunun bize izin verdiği dakikalarda biz hep oynamaya çalıştık. Ben böyle şeyler olsun istemiyorum yıl olmuş 2024. Galatasaray-Fenerbahçe maçlarında bile artık böyle şeyler kalmadı. Belki bizler için eşdeğer bir derbi ama böyle şeylere gerek yok çünkü futbol taraftarlarla güzel. Saygı çerçevesi içerisinde. Futbolda yenmek de var yenilmek de var. Bugün biz yendik ama yarın başka bir takımda bizi yenebilir. Dostluk içinde bitmesi en büyük temennimiz" şeklinde konuştu.

Samet Albayrak- Osman Ayaydın- Ravza Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmir’de ilaçlama yapılan binada 1 bebek hayatını kaybetti İzmir’in Konak ilçesinde haşere ilaçlaması yapılan binada yaşayan 1 yaşındaki bebek hayatını kaybetti. Meydana gelen acı olayda bebeğin anne ve babası ile birlikte bir apartman sakini de hastaneye kaldırılırken, ilaçlama firması çalışanı 3 kişi gözaltına alındı; olayın yaşandığı apartman ve yandaki 2 apartman da tahliye edildi. 12 Kasım Salı günü ilçeye bağlı Kahramanlar Mahallesi 1413 Sokak’ta bulunan bir apartmanda ilaçlama çalışması yapıldı. Binanın ilaçlanmasının ardından bazı apartman sakinleri dün öğle saatlerinde rahatsızlanarak durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan araştırmada apartman sakinlerinden 1 yaşındaki erkek bebek T.A.K.’nin zehirlenerek hayatını kaybettiği tespit edildi. Bebeğin annesi R.K., babası R.K. ve apartman sakinlerinden G.U. da sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı. İlaçlamadan etkilenen apartman sakini G.U.’nun tedavisine Alsancak Devlet Hastanesinde devam edildiği, vefat eden bebeğin babası R.K. ve annesi R.K.’nin de tedavilerinin ardından taburcu olduğu öğrenildi. Çevre binalar tahliye edildi İzmir Valiliği tarafından olayla ilgili yapılan açıklamada, söz konusu apartman ile yandaki 2 apartman tahliye edilerek, tahliye edilen vatandaşlara valilik tarafından geçici barınma imkanı sunulduğu, ayrıca AFAD Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) ekiplerince ilaçlama yapılan bölgede havalandırma çalışmalarına başlandığı bildirildi. Olayın yaşandığı apartmanı ilaçlayan firmanın 3 personelinin gözaltına alındığı öğrenilirken olayla ilgili başlatılan soruşturma sürüyor.
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”