GÜNDEM - 08 Ocak 2025 Çarşamba 15:01

Kırşehirli halk şairinden Narin’e şiir

A
A
A
Kırşehirli halk şairinden Narin’e şiir

Kırşehirli halk şairi İsa Erdoğan, Diyarbakır’da kaybolduktan sonra ailesi tarafından katledildiği ortaya çıkan Narin’e şiir yazarak vicdanlara seslendi.


Halk şairi Erdoğan, bu tür olayların ve haberlerin toplumu derinden yaraladığını belirterek, yaşanan olaylardan etkilenerek kaleme aldığı şiirle toplumun dikkatini çekmek istediğini ve duyarlılığın artmasının önemli olduğunu söyledi. Şiiri kaleme alırken vicdanının parçalandığını aktaran Erdoğan, "18 Gün boyunca Narin’in bulunma haberlerini izledik. Bulunmasına sevinsek de yaşanan olaydan ötürü acı duyduk. Kırşehir’den izleyen birisi olarak duygularımı anlattım. Sadece Narin kızımız değil kayıp olan ve kötü sonuçlanan birçok olay var. Ben vicdanlara seslendim ve devletimizde gerekeni yaptı" dedi.



Erdoğan’ın Narin için yazdığı şiir ise şöyle;



"Ben suçsuzum dediler


Emmi kardeş anası biz görmedik dediler.


Parça parça ettiler, Nevzat’a sattılar.


Alıp çaya attılar, Allah soracak sizden.


Tavşan Tepe başında daha sekiz yaşında


Nasılda kıydı zalimler, çocuk yaşında.


Kelepçeyi vurdular, duruşmaya durdular.


Savcıyı da yordular, hakim soracak sizden.


Tarihte soracak sizden."




Kırşehirli halk şairinden Narin’e şiir

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Mertcan Güven: “Nükleer tıp, erken teşhiste hayat kurtarıyor” Bitlis Devlet Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Mertcan Güven, hastalıkların erken teşhisi ve etkin tedavisi için kullanılan nükleer tıbbın modern tıbbın en önemli alanlarından biri haline geldiğini belirterek, "Bu yöntem erken teşhis ve tedavide hayat kurtarıyor” dedi. Nükleer tıp uygulamalarında, vücuda verilen düşük doz radyoaktif maddeler sayesinde hastaların organ ve doku yapıları detaylı bir şekilde görüntüleniyor. Bu yöntem, özellikle kanser gibi hastalıkların erken teşhis edilmesi ve tedavi planlarının daha etkili bir şekilde hazırlanmasına yardımcı oluyor. Bitlis Devlet Hastanesi Nükleer Tıp Uzmanı Dr. Mertcan Güven, hastalıkların erken teşhisi ve etkin tedavisi için kullanılan nükleer tıbbın modern tıbbın en önemli alanlarından biri haline geldiğini belirterek, “Merkezimizde gama kamera cihazımız ile hastalıkların tanısını, tedavinin yönlendirilmesini ve hasta takibini sağlıyoruz. Kalp, böbrek, tiroit, kemik gibi organ ve dokuların durumlarını inceleyerek, doktorlarımıza yardımcı olmak amacıyla farklı görüntüleme ilaçları kullanıyoruz. Doktorlarımızın yönlendirdiği hastalarımıza gerekli işlemleri yaptıktan sonra raporlarıyla birlikte tekrar ilgili doktorlarına gönderiyoruz” dedi. Güven, nükleer tıbbın doğru kullanıldığında hem teşhis sürecini hızlandırdığını hem de gereksiz biyopsi ve cerrahi müdahalelerin önüne geçtiğini belirterek, “Ayrıca, teknolojideki gelişmeler sayesinde bu yöntem, gün geçtikçe daha güvenli ve erişilebilir hale geliyor. Sağlık kuruluşları, halk arasında nükleer tıpla ilgili yanlış algıların önüne geçmek için farkındalık kampanyaları düzenlerken, bu yöntem erken teşhis ve tedavide hayat kurtarıyor” diye konuştu.
Erzincan EBYÜ’ de “Yeteneğim, Mesleğim ve Sürdürülebilirlik” semineri Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Sosyoloji Bölümü geleneksel olarak düzenlediği Sosyoloji Seminerlerini sürdürüyor. Eğitim Fakültesi Mavi Salon’da düzenlenen ve öğrencilerin yoğun katılım gösterdiği seminerin konu başlığı "Yeteneğim, Mesleğim ve Sürdürülebilirlik" oldu. EBYÜ Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çetin ve Erzincan Çalışma ve İş Bulma Kurumu İl Müdürü Ahmet Oran’ın davetli konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte bireysel yeteneklerin meslek hayatına yansıtılması ve sürdürülebilir kariyer yollarının neler olabileceği üzerinde duruldu. Seminerin açılış konuşmasını yapan Erzincan Çalışma ve İş Bulma Kurumu İl Müdürü Ahmet Oran, “Her kurum özelinde farklı tanımlansa da sürdürülebilir yetenek yönetimi; işe alım sürecinin kurumun değerlerine uygun yapılandırılması, çalışan ve kurum değerlerinin keşfedilmesi, bu değerlerin şirketin vizyonuyla birleştirilmesi, teknoloji ve yeteneğin birleşimi gibi bazı kilit başlıkları içerir. Sürdürülebilir yetenek yönetimi, kurumların vizyon ve stratejisi ile paralel, hedeflerine ulaşabilmek için her çalışanına, gerekli ortamı sağlayarak, potansiyellerini kullanabilme imkanı tanıması, teknoloji ve insan arasındaki sinerjiyi arttırması ve en önemlisi organizasyon kültürüne dahil ederek sağlanabilir” dedi. Ardından EBYÜ Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Çetin sunumunu gerçekleştirdi. Sunundan sonra öğrencilerin sorularının cevaplandırıldı. Erzincan Çalışma ve İş Bulma Kurumu İl Müdürü Ahmet Oran’a katılım ve konuşmalarından dolayı Sosyoloji seminerleri katılım belgesi takdim edildi. Seminer toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Isparta Roketsan mühendisi Yusuf Serdar’ın babası: "Yusuf bizim tek çocuğumuzdu, sağlık veya psikolojik bir sorunu yoktu, işine çok bağlı ve başarılı bir insandı" Roketsan mühendisi Yusuf Serdar Yücel’in (25) Ankara’daki evinde ölü bulmasıyla ilgili ilk incelemelerde, genç mühendisin sodyum nitrat içerek intihar ettiği öne sürülürken, emekli polis olan babası Ahmet Yücel, oğlunun infaz edildiğini iddia etti. Acılı aile, Adli Tıp Kurumu’ndan çıkacak otopsi sonucunu beklerken olayın aydınlatılması için yetkililere çağrıda bulundu. Baba Yücel, oğlunun cenazesini gasilhanede eski meslektaşlarıyla birlikte incelediğini ve çarpıcı bulgulara ulaştığını söyledi.Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde 3 Ocak 2025 tarihinde meydana gelen olayda, Roketsan’da yazılım mühendisi olarak çalışan Yusuf Serdar Yücel’den (25) günlerdir haber alamayan arkadaşlarının ihbarı üzerine polis ekipleri harekete geçti. Polis eşliğinde girilen evde, Yücel’in cansız bedeni bulundu. Cenaze, yapılan incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu’na götürülerek, sonrasında ailesine teslim edildi. Yusuf Serdar Yücel, memleketi Isparta’da toprağa verildi. İlk incelemelerde, Yücel’in sodyum nitrat içerek intihar ettiği öne sürüldü.“Oğlumun sağlık veya psikolojik hiç bir sorunu yoktu”Yusuf Serdar Yücel’in emekli polis memuru olan babası Ahmet Yücel, oğlunun intihar etmediğini ve infaz edildiğini iddia etti. Baba Yücel, “Yusuf bizim tek çocuğumuzdu. Sağlık veya psikolojik bir sorunu yoktu. İşine çok bağlı ve başarılı bir insandı. Annesi Aralık ayında onun yanına Ankara’ya gitmişti ve gayet mutlu vakit geçirdiklerini söylüyordu. Olayın yaşandığı gece oğlum yılbaşı nedeniyle mesaiye kalmıştı. İş bitiminde eve dinlenmeye gitmiş. Daha sonrasında oğlum işe gitmeyince arkadaşları şüphelenmiş ve polise haber verilmiş. Eve girildiğinde oğlumun cansız bedeni bulundu” ifadelerini kullandı.Baba Ahmet Yücel, olayın başından itibaren birçok şüpheli durumla karşılaştığını belirterek, “Ankara’ya gelirken karakol ekiplerinin bakacağı söylendi, sonra cinayet büroya devredildi. Eve ulaştığımızda stresli bir ortam vardı. Polislik mesleğimden dolayı olay yerinde bir karışıklık olduğunu hemen anladım. Oğlumun odasında sodyum nitrat maddesi bulunduğu söylendi. Araştırdım, bu madde çiftçilerin gübre olarak kullandığı bir tür. Bu maddeyle ölüm çok nadir” şeklinde konuştu.“Gasilhanede inceledik”Ahmet Yücel, oğlunun cenazesini gasilhanede eski meslektaşlarıyla birlikte incelediğini belirterek, "Gördüğümüz izlerden, oğlumun diz çöktürülerek ensesine silah dayanıp etkisiz hale getirildiğini, ardından poşetle havasız bırakılarak bir maddeden zehirlendiğini düşünüyoruz. Yüzünde benekler, omuzlarında baskı izleri vardı. Vücudunun geri kalanı tertemizdi. Sağ ayağı ve sağ eli olayın gerçekleştiği pozisyonu gösteriyordu. Bu infazın ardından yalan haberler yayıldı, sahte deliller üretildi. Bu süreçte resmi makamlardan destek alamadım. Oğlumun ölümüne ilişkin dezenformasyon ve delil karartma girişimlerinden şikayetçiyim” dedi.“Bilim insanlarımız korunmalı”Ahmet Yücel, yetkililere çağrıda bulunarak, “Bundan sonra başka değerli mühendislerimizin ve bilim insanlarımızın başına böyle olaylar gelmesin. Onlar korunmaya alınmalı. Oğlum şerefiyle gitti. İster intihar deyin ister şehit, biz vatanımız sağ olsun diyoruz ve bu süreci Allah’a havale ediyoruz” şeklinde konuştu.Vefat eden Roketsan mühendisi Yusuf Serdar Yücel’in kesin ölüm sebebinin, Ankara Adli Tıp Kurumu’nda yapılacak otopsi sonucunda netlik kazanacağı öğrenildi. Acılı aile ise oğullarının intihar etmediğini, infaz edildiğini iddia ederek yas tutarken, bu sürecin bir an önce çözüme kavuşmasını bekliyor.