GÜNDEM - 24 Eylül 2024 Salı 10:44

Pekmez üreticilerinin vazgeçemediği külek sadece Kilis’te üretiliyor

A
A
A
Pekmez üreticilerinin vazgeçemediği külek sadece Kilis’te üretiliyor

Kilis’te 58 yaşındaki Mehmet Ali Özkaya, 6 yaşında babasından öğrendiği pekmez küleği yapımını ilk günkü heyecanla sürdürüyor. Mesleğinin son temsilcilerinden olduğunu ve ilerleyen yıllarda kaybolacağını ifade eden Özkaya, "Eskiden şehirde 25-30 civarında külek ustası vardı. Teknoloji ilerledikçe mesleğin ustaları başka işlere yöneldi. Yeni çıraklarda yetişmiyor hatta çırak gelse dahi öğrenmek istemiyor çünkü bu iş artık para kazandırmıyor” dedi.



Pekmez saklama kabı olarak kullanılan ve söğüt ağacından yapılan külek üretimi pekmez sezonunun hemen öncesinde hummalı bir şekilde sürdürülüyor. Plastik kaplar yerine tercih edilen ahşap küleklere konulan pekmezler, sağlıklı ve uzun süre muhafaza ediliyor. Kapağı, gövdesi ve deseni ayrı ayrı yapılan külek, uzun uğraşlar sonucunda tamamlanıyor. Farklı aşamalardan geçen küleklerden günde 200 adet üretilebiliyor. Meşakkatli aşamaların geçen külekler, Türkiye’nin dört bir tarafına ve yurt dışına ihraç ediliyor. Pekmez üreticilerinin vazgeçemediği külek sadece Kilis’te üretiliyor. Pekmez sezonu öncesinde yoğun bir şekilde üretilen külekte, hem el hem ayak aynı anda kullanılıyor.



‘‘Teknolojiye yenilmemek için sabah akşam çalışıyorum’’


Külek Ustası Mehmet Ali Özkaya, külekçiliğin baba mesleğinin olduğunu ifade ederek, ‘‘Yaklaşık olarak bu mesleği 52 yıldan beri ilk günkü aşk ile yapıyorum. Daha önce bu meslekte çok fazla çırak yetişirdi. İlerleyen teknolojiden dolayı ustalar başka işlere gitti, meslekte bitti. Günümüzün teknolojisinde bu işe çırak talebi olmadığından dolayı eleman yetiştiremiyoruz. İlerleyen yıllarda bizde teknolojiye yenilerek işi bırakmak durumunda kalacağız. Eskiden talep çok fazlaydı ve pekmez küleğinin 5 kilogram olanlarından yapardık. Şimdi ise 700 gram ve daha küçüğünü çıkarmaya başladık’’ şeklinde konuştu.



‘‘El ve ayak aynı anda çalışıyor ’’


El ve ayak uyumu ile üretilen külekler günde 200 adet üretebildiğini söyleyen Özkaya, ‘‘Bir kişi el ve ayağını çalıştırarak günde sadece 200 külek yapabiliyor. Yapılan pekmez küleği soğuk iklimi olan il ve ülkelere gidiyor. Şu anki yapmış olduğumuz külekler, Tokat’a gönderilecek. Zahmetle yapılan külekler iç piyasa ve Avrupa’ya gönderiliyor’’ ifadelerini kullandı.



‘‘30 esnaftan 3’e düştük’’


Özkaya, daha önce kentte 25-30 külekçi esnafı bulunduğunun altını çizerek, “Şu anda 30 esnaftan 3 esnafa kadar düştük. Külek pekmezini söğüt ağacından yapıyoruz. Son zamanlarda bazı arkadaşlarımız kayın ağacından yapanlar var. Ama özelliği söğüt ağacından külek yapmaktır. Herkes doğallık arıyor, pekmezin doğal olarak konduğu kap, külektir” diye konuştu.



Pekmez üreticilerinin vazgeçemediği külek sadece Kilis’te üretiliyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Nobel Barış Ödülü adayı yazardan Arapça barış psikolojisi Kitapları 73 dile çevrilen, 101 eserin yazarı ve Nobel Barış Ödülü adayı Akif Manaf’ın, “Barış Psikolojisi” kitabı Türkçe, İngilizce, Almanca, Hollandaca, Fransızca ve Yunanca baskılarından sonra şimdi de Arapça olarak yayınlandı. Barış psikolojisi üzerine çok boyutlu güçlü analizlerin ve etkili çözüm önerilerinin yer aldığı kitap dünya barışına en çok ihtiyaç duyulan içinde bulunduğumuz süreçlerde raflardaki yerini aldı. Kitap, hem derin teorik bilgilere hem de çok boyutlu pratik deneyimlere dayanıyor. Akif Manaf Barış Psikolojisi kitabının Arapça baskısı ile Sharjah Uluslararası Kitap Fuarı’nda okurlarla buluştu Tüm dünyada büyük bir okur kitlesi tarafından gün geçtikçe daha da yakından takip edilen yazar, bu kitapta “Barış Psikolojisi” konusunu bütün detaylarıyla, kapsamlı bir biçimde ele alıyor. Birleşik Arap Emirlikleri’nin önde gelen yayınevlerinden House 101 tarafından yayınlanan kitapta barış olgusu tüm incelikleri ile masaya yatırılıyor. Barış Psikolojisi kitabı Arapça baskısının ardından çok yakında İspanyolca, Rusça, Japonca, Çince, Korece, İsveççe ve Norveççe dillerinde yayınlanacak. Yazarın Barış Psikolojisi kitabı okurlar tarafından dünyada bir barış manifestosu olarak ilan edildi. Buna dayanarak Uluslararası Barış Projesi kapsamında Fransa’da ve Türkiye’de Uluslararası Barış Assosiasyonları kurulmuş olup, sırada İspanya, Almanya ve İtalya olmak üzere diğer ülkelerde de assosiasyonların kurulacağı ve tüm dünyada bir barış ağının kurulması yoluyla 3. Dünya Savaşı’nın önlenmesi kapsamında güçlü bir barış gücünün inşa edileceği de belirtiliyor. Günümüzün en sıra dışı yazarlarından olan ve kişisel gelişim okurlarının tüm dünyada yakından takip ettiği Manaf, kitaplarında farkındalığı artıran keskin analizler ile öne çıkıyor.
Çankırı Doğal antibiyotik: İşkembe çorbası Çankırı’da hava sıcaklıklarının düşmesinin ardından hastalıklardan korunan vatandaşlar, işkembe çorbasına yöneliyor. Kentte bulunan çorbacılar, kış mevsiminin gelmesi ile vatandaşların işkembe çorbasına rağbetinin arttığını söyledi. Havaların soğumasıyla birlikte gribal enfeksiyon vakalarında yaşanan artış, vatandaşları hastalıklardan korunmak için doğal yollara yönlendiriyor. Bu süreçte, ‘şifa deposu’ olarak adlandırılan işkembe çorbası, bağışıklık sistemini güçlendirmek isteyenlerin ilk tercihi oluyor. Büyük bir titizlikle ve özenle hazırlanan işkembe çorbası, hem damaklarda unutulmaz bir lezzet bırakıyor hem de hastalıklara karşı direnç kazandırıyor. Kış aylarının sembolü haline gelen işkembe çorbası, içeriğindeki vitaminler, mineraller ve doğal antibiyotik özellikleri sayesinde soğuk algınlığı ve grip gibi hastalıklara karşı etkili bir koruma sağlıyor. Çankırı’da bulunan çorbacılarda da kış mevsiminin gelmesi ile birlikte işkembe çorbasına ilgi arttı. Restoran işletmecileri, vatandaşların kış mevsiminde ilk tercihlerinin işkembe çorbası olduğunu söyledi. “Soğuk havalarda yoğun talep gören işkembe çorbası, insanlara doğal bir şifa vermektedir” Kış mevsiminde işkembe çorbasına gösterilen ilgiden memnun olduklarını söyleyen restoran İşletmecisi Servet Sevindim, “Havaların soğuması ile birlikte insanlar, kendilerine şifa kaynağı olarak gördükleri işkembe çorbasını tercih ediyorlar. İşkembe çorbası, eskilerden beri şifa kaynağıdır. İşkembenin en önemli şifası, vücudun daha dirençli olmasını sağlamasıdır" dedi. "Bu doğal şifayı doktorlar bile tercih ediyor” İşkembe çorbasının tarifini anlatan Sevindim, "İşkembe çorbası, ciddi anlamda titizlik gerektiren bir çorbadır. Önce işkembelerimizi büyük kazanlarda kaynatırız. Ardından tertemiz bir şekilde doğranır. Tekrar temiz su ile temizlenen işkembeler kazanlara koyularak pişirilir. İçerisine üzüm sirkesi, Çankırı’nın meşhur kaya tuzu, limon ve soğan atılır. Bu malzemeler ile birleşen işkembe, vücut direncinin kazanılmasına yardımcı olur. Doğal yoğurt ve un katarak terbiyesini yaparız. Özellikle İç Anadolu’da işkembe doğal yoğurtla terbiye edilir. Bu durumda çorbaya farklı bir tat katar. En büyük püf noktası, yoğurdun dibini tutmayacak ve kesilmeyecek bir şekilde hızla karıştırılmasıdır. Saatlerce kaynadıktan sonra hazır olan işkembe çorbasını, sarımsak sirke ve limon ile servis edilir. Soğuk havalarda yoğun talep gören işkembe çorbası, insanlara doğal bir şifa vermektedir. Bu doğal şifayı doktorlar bile tercih ediyor” diye konuştu. “Hem sıcak tutuyor, hem de hastalıklardan koruyor” Soğuk havalarda hastalıklardan korunmak için işkembe çorbası içtiğini söyleyen Hasan Öztürk ise, “Kış mevsimi geldi, ben de buraya işkembe çorbası içmeye geldim. İçerisine sarımsak, sirke ve limon katarak kendime enerji depoluyorum. Ağır bir çorba olduğu için yaz aylarında pek tercih etmem ama kış aylarında içiliyor. Hem sıcak tutuyor hem de hastalıklardan koruyor. Sarımsak, sirke ve limonda işkembeye çok yakışıyor. Grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklardan da koruyor” dedi.