EKONOMİ - 18 Haziran 2024 Salı 15:39

Kilis’te çiftçilerin zorlu mesaisi bayramda da devam ediyor

A
A
A
Kilis’te çiftçilerin zorlu mesaisi bayramda da devam ediyor

Kilis’te Kurban Bayramı’nda hasat yapan hububat üreticileri, yüksek rekolte beklentisiyle adeta çifte bayram sevinci yaşıyor.



Kilisli çiftçilerin yeni sezon hazırlıkları devam ederken, hububat üreticileri tarlalarına ektikleri buğday, arpa ve mercimek gibi temel tarım ürünlerinin hasadı gerçekleştiriyor. Kilis’in Polateli, Musabeyli ve Elbeyli ilçelerindeki bereketli hasat bayramda da devam ediyor. Bu hububat veriminde önemli bir artış bekleniyor. Üreticiler, umutla bekledikleri bereketli hasat için Kurban Bayramı’nda da ara vermeden çalışmalarını sürdürüyor.



Kurban Bayramı’nda da hiç ara vermeden çalıştıklarını söyleyen Çiftçi Ümit Yaşar Şahan, ‘‘Bu sezon hububat hasadının Kurban Bayramına denk gelmesiyle birlikte gece gündüz demeden hasada devam ediyoruz. Çiftçinin ekinine bir zarar gelmemesi için sabahın erken saatlerinde başlayan mesai gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam ediyor’’ dedi.



Yağışların bol olmasıyla birlikte verimlerin artmasıyla birlikte çifte bayram yaşadıklarını dile getiren Çitçi Kemal Uğur, ‘‘Bu sezon bol yağan yağışlardan dolayı verimimiz çok güzel. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin açıkladığı 10 TL olan fiyat biz çiftçilere düşük geldi. Ülke genelindeki vatandaşlar bayram tatilini yaparken, biz üreticiler çalışmaya devam ediyoruz’’ şeklinde konuştu.



‘‘150 bin dekar alanda hasat devam ediyor’’


150 bin dekar alanda buğday ve arpa üretimi yapıldığına söyleyen Kilis Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Güven Özdemir, ‘‘Kurban Bayramı tatilinde herkes bayramı iyi bir şekilde yaşarken, çiftçilerimiz sahalarda üretime devam etmektedir. Fiyat konusunda çiftçilerimiz mağdur ama verim konusu ise çiftçilerimizin yüzünü güldürmeyi başardı. Çiftçilerimizin beklediği fiyat 15 TL iken açıklanan fiyatların 10 TL olması üreticilerimizi üzdü’’ diye konuştu.



Kilis’te çiftçilerin zorlu mesaisi bayramda da devam ediyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Yüksek kalorili besinler daha çabuk acıktırıyor Diyetisyen Hande Güngör, “Her öğünde protein içeren besinler bulundurulmalı. Yağsız et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, kuru baklagiller, yağlı balıklar, ceviz, badem, fındık, keten tohumu, susam, tahin, chia tohumu gibi yiyecekler tüketilmeli” dedi. Medicana Bursa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Güngör, yavaş yemek yemenin dengeli leptin salınımını destekleyeceği için iştahı kontrol etmeyi ve daha sağlıklı beslenmeyi sağladığına dikkat çekti. Günlük hayatın hızlı temposunun özellikle büyük şehirlerde birçok insanın öğünlerini atlamasına, düzenli ve sağlıklı beslenememesine yol açtığını belirten Güngör, "Bu sebeple de çabuk ulaşılan, yağlı, yüksek kalorili ve doyurmak bir yana, daha çabuk acıktıran besinler tercih ediliyor. Oysa bazı yiyecekler var ki, yenildikten sonra uzun süre midede tokluk hissi oluşturuyor" açıklamasında bulundu. Tokluk için yüksek kalorili besilerin tüketilmesine gerek kalmayacağını belirten Hande Güngör, "Her öğünde protein içeren besinler bulundurulmalı. Proteinler hem leptin duyarlılığını artırırken, sindirim süresi daha uzun sürdüğü için ghrelin seviyelerini düşürmede ve kilo vermede etkilidir. Yağsız et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, ayran ve kuru baklagillere öğünlerde yer verilmeli. Yağlı balıklar, zeytinyağı, avokado, ceviz, badem, fındık, keten tohumu, susam, tahin, chia tohumu gibi sağlıklı yağlar tüketilmeli. Böylece omega 3 - omega 6 sağlıklı yağ asitlerinden faydalanarak, mide boşalımı ve tokluk süresini uzatılmış olur. Su tüketimi, kalorisiz, şeker ilavesiz sıvılar tercih edilmeli" diye konuştu. Sürekli atıştırmak yanlış Öğün saatlerinin planlanmasının da çok önemli olduğuna değinen Hande Güngör, "Tüm besin öğelerini içeren dengeli ve düzenli bir beslenme planı uygulanmalı. Sık sık atıştırma alışkanlığı ve tıkınırcasına yeme davranışlarından uzak durulmalı. Yemek yeme sürenizi uzatarak, daha yavaş yeme alışkanlığı edinilmeli. Yavaş yemek yemek dengeli leptin salınımını destekleyerek iştahı kontrol etmenizi sağlar. Bunun için yeme sürenizi etkileyen faktörleri fark edip, değiştirmeyi ya da iyileştirmeyi hedefleyin" dedi.
Hakkari 35 yıldır acısı dinmeyen katliam: Kundaktaki bebeği de öldürdüler Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde 35 yıl önce PKK’lı teröristlerce kundaktaki bebek dahil 28 kişinin katledildiği katliamın acısı hala ilk günkü gibi tazeliğini koruyor. Terör örgütü PKK, 24 Kasım 1989’da Yüksekova ilçe merkezine yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki İkiyaka köyünde en büyük ve acımasız sivil katliamlarından birini yaptı. PKK’lı teröristlerce 35 yıl önce katledilen 28 kişinin acısı tazeliğini korurken, olayın tanıkları yaşanan o katliamı anlattı. Havanın karanlığa bürünmesiyle köye gelen PKK’lı teröristler evlere girerek; bebek, çocuk, kadın ve yaşlıların da aralarında bulunduğu masum insanları kurşuna dizip evleri ateşe verdi. Terör örgütünün gerçek yüzüne en acı şekilde tanıklık eden İkiyaka köyü sakinleri, katliamın acısını ilk günkü gibi yüreklerinde hissettiklerini belirtti. “70 yaşındaki annemi vahşice katlettiler” Vahşice yapılan o katliamı asla unutmayacağını belirten Halil Aykut, "Bizler İkiyaka köyümüzde güvenlik korucusuyduk. Devletimizi, vatanımızı ve bayrağımızı bilirdik. Kanlı terör örgütü PKK, 1989’da bizlerden yardım ve adam istedi. Vermedik ve biz sizlerden değiliz dedik. O dönemlerde kendilerine yardım vermeyen Kürt kökenli vatanseverlere katliam yapıp devletimizi lekelemeye kalkışan bu hainler, köyümüze saldırıp katliam gerçekleştirdiler ve Aykut ailemizden 13’ü çocuk, 6’sı kadın olmak üzere 28 vatandaşımızı haince şehit ettiler. Kundakta duran 1 yaşındaki bebekten tutun 70 yaşındaki annemize kadar acımadılar alçaklar. Hain terör örgütü, akşam saatlerinde köye baskın yaparak evlere ateş açmaya başladı. Bizim aileden 16 kişi şehit oldu. Annem, ağabeyim, 3 yengem ve 11 yeğenim şehit edildi. Diğerleri de bizim akrabamızdı. Kaç yıldır bu acıyı çekiyoruz. Teröre hep lanet ediyoruz. Annem 70 yaşındaydı. Kundaktaki bebeği de öldürdüler. Bunu nasıl yaptılar? Kim yapar böyle bir zulmü? Onları Allah’a havale ediyoruz. Lanet ediyoruz onlara. Devletimiz bizi hiç yalnız bırakmadı. Cumhurbaşkanımıza, Milli Savunma Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza, valimize, paşamıza ve emniyet teşkilatımıza çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. Bizleri hiç yalnız bırakmadılar, şehitlerimizi unutmadılar. Allah devletimize zeval getirmesin inşallah. Biz yaşadıkça devletimizin yanında olduk, hep öyle olacak. Devletimiz bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmadı, bizlerde şanlı bayrağımızın gölgesinden ayrılmadık. Hiçbir şehidimizin kanı yerde kalmadı. Allah razı olsun devletimiz ve şanlı ordumuzdan. Bizler üzerinden 35 yıl geçmesine rağmen acımızı her günümüzde yaşıyoruz ve o hain terör örgütü PKK’yı lanetliyoruz’’ dedi. "Bebeğimin boğazına emzik yerine kurşunlar sıkarak susturdular” PKK katliamına tanık olan Mehmet Salih Aykut ise "Benim bebeğimin sesini kısmak için emzik yerine ağzına tüfekle kurşunlar sıkıp vahşice şehit ettiler. Ben yaşadıkça bu gözlerde gözyaşı dinmeyecek, çünkü o caniler bebeğimin ağzına kurşunlar boşaltarak katlettiler. 35 yıldır gözlerimden yaş dinmedi. Onlar vahşice katliam yaparak, kardeşimin 5 çocuğunu, annemi, 3 çocuğumu ve eşimi şehit ettiler. Benim kızım daha 1 yaşındaydı. Hiç korkmadan bebeğimi susturmak için emzik yerine ağzına kurşunlar boşaltarak katlettiler. Bu acıya hangi yürek dayanır. Ben 35 yıldır ağlıyorum, gözlerimden yaş hiç dinmedi. Masum bir bebeği öldürdüler. Allah kabul eder mi? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın topu, tüfeği onların başlarında eksik olmayacaktır inşallah. Çünkü Erdoğan bizi bu terörden kurtardı. Allah devletimizden razı olsun, biz ölene kadar devletimizin yanındayız. Çünkü devletimiz bizi bu beladan kurtardı. Allah razı olsun devletimizden. Bebeğimin kanını yerde bırakmadılar. Şu an İkiyaka köyünün dağlarında şanlı bayrağımız dalgalanıyor" ifadelerini kullandı. “Biz yaşadıkça bu acıyı asla unutmayacağız” Acıyı hala ilk günkü gibi yüreklerinde yaşadıklarını dile getiren Faris Aykut ise “1989 yılında köyümüzde acımasızca bir katliam gerçekleştirdiler. Evlerimize gelerek kim varsa yoksa öldürdüler. 35 yıl oldu onların acısı asla yüreğimizden çıkmadı ve çıkamazda. Allah kabul etmesin, bize bu acıyı yaşatanlara. Allah devletimizin silahını, uçağını onların üzerinde eksik etmesin inşallah. Allah devletimize zeval vermesin. İkiyaka köyünde şimdi devletimizin şanlı bayrağı dalgalanıyor. Biz yaşadıkça o bayrağı koruyacağız. Allah tüm şehitlerimize rahmet, mekanlarını cennetle müjdelesin” şeklinde konuştu.
Gümüşhane Necmettin Öğretmensiz 8. Öğretmenler Günü Ömrünün baharında 8 aylık öğretmenken bölücü terör örgütü mensupları tarafından kaçırılarak şehit edilen Gümüşhaneli sınıf öğretmeni Necmettin Yılmaz, onsuz 8. Öğretmenler Gününde anılıyor. Henüz mesleğinin başında karanlığı aydınlatmak ve cehaletle savaşmak için zorluklarla okuyarak aldığı yüksek puanla atandığı öğretmenliğe doyamadan 24 yaşında şehit edilen Necmettin Yılmaz, Türk eğitim tarihinin kanla yazılmış bir sayfası olarak hafızalara kazındı. Şehit öğretmensiz 8.Öğretmenler Gününde konuşan babası Hamit Yılmaz, ismini yön gösteren yıldız olması için Necmettin koyduğu evladının yolundan giden öğretmenlerden Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etmelerini isterken, okul arkadaşı Serkan Eryılmaz ise Necm-i Sakıp mahlasını kullanan Necmettin öğretmenin aynı zamanda iyi bir şair olduğunu söyledi. Torul ilçesine bağlı Demirkapı köyündeki kabrine her fırsatta giderek dua eden Necmettin Yılmaz öğretmenin babası Hamit, annesi Gülay ve kardeşi Yahya, onsuz 8.Öğretmenler Gününü kutluyor. Babası Hamit Yılmaz, başta şehit öğretmen Necmettin Yılmaz ve tüm şehitler için dua ederken, tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutlayarak hepsine üstün başarılar diledi. “Öğretmenlerimiz Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etsinler” Cehaletle ve cahillikle savaşarak şehit olan Necmettin Yılmaz ve tüm vefat etmiş öğretmenleri rahmet ve minnetle yad ettiklerini kaydeden baba Yılmaz, “Cehaletle savaşan ve şu anda görev yapan öğretmenlerimize Allah’tan üstün başarılar diliyoruz. Bu kolay bir yol değil. İlelebet cahillikle ve cehaletle savaşmak için ilim yolunda mücadele edeceğiz ve etmek zorundayız. Memleketimizin ihtiyacı var yetişmiş evlatlarımıza. Bunları da öğretmenlerimiz yetiştirecek inşallah. Onların sayesinde müreffeh yarınları tamamlayacağız. Benim onlardan tek isteğim Selçuk Bayraktar’lar gibi evlatlar yetiştirip vatanına, milletine faydalı, müreffeh bir devlet var etmeleri” ifadelerini kullandı. “İsmi, yön gösteren yıldızdı zaten” Necmettin öğretmenin öğretmenlik mesleğini niye seçtiğini cevaplandıran baba Hamit Yılmaz, “Necmettin öğretmen seçilmiş. İsmi de ışık demek zaten. Necm, Kur’an-ı Kerim’de ayet-i kerime olduğundan dolayı bir baba olarak biz onu öyle yönlendirdik. Yıldız, yön gösteren yıldız olarak tarif ediyoruz Necmettin’i. Necmettin bir insana dokunabilmesi için elinden gelen çabayı göstermek için öğretmen olmayı çok istedi ve Allah da ona o kutlu davayı nasip etti ve en sonunda da Hz. Hamza Efendimiz gibi şehadet şerbetiyle taçlandırdı. Ruhları şad olsun Necmettin öğretmenimizin ve tüm öğretmenlerimizin” diye konuştu. Necmettin öğretmenin Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesinden okul arkadaşı Gümüşhane Üniversitesi akademisyenlerinden Öğretim Görevlisi Serkan Eryılmaz ise şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın aynı zamanda şair olduğunu ve Necm-i Sakıp mahlasını kullandığını söyledi. “Ders çalışırdı, şiirle haşır neşir olurdu” Necmettin öğretmenin çok mazlum, çok ağırbaşlı birisi olduğunu kaydeden Eryılmaz, “Onunla kavga etse birisi, bir tanesi gelse Necmettin’e böyle itse, belki bir tokat atsa kesinlikle onun karşılığını vermezdi. Öyle biriydi. Mazlum biriydi, işindeydi, gücündeydi. Ders çalışırdı, şiirle haşır neşir olurdu. Çok şiir yazardı. Sürekli hocaların yanına giderdi bunu yazdım diye” sözleriyle anlattı. “Necmettin kadar merhametlisine henüz denk gelmedim” Dostluğu, arkadaşlığı, arkadaşlığa vermiş olduğu değeri, kıymeti, merhametiyle hayatı boyunca öyle birini henüz tanımadığını ifade eden Eryılmaz, “Necmettin kadar merhametlisine henüz denk gelmedim. O kadar güzel bir arkadaştı. Rahmet olsun. Ben sözel sınıftaydım o eşit ağırlıktaydı. Aynı zamanda biz yurt arkadaşıydık onunla. Yurtta beraber kalırdık. Onunla çok sohbetimiz olmuştur. Herkes yattıktan sonra Necmettin, ben bir de Düzceli Aykut Akça diye bir dostumuz vardı. Üçümüz ayrılmazdık asla. Herkes yatardı, biz giderdik kuytu köşelerde, yurtta, kimseyi rahatsız etmemek adına sohbet ederdik. Sabaha kadar belki sohbet etmişliğimiz vardır. Hep bir şeyler üzerine konuşurduk, bir şeyleri tartışırdık. Okuduğumuz kitaplar vardı, onun üzerine konuşurduk. Ya da hiçbir şey olmasın Necmettin gelirdi yazdığı şiirleri okurdu biz de dinler onun üzerine konuşurduk” dedi. “O aslında karanlığa meydan okuyan pirüpak bir ışıktı” Necmettin öğretmenin “Necm-i Sakıp” mahlasıyla şiir yazdığını ve mahlasının manasının da karanlığı delip geçen yıldız olduğunu dile getiren Eryılmaz, “O aslında karanlığa meydan okuyan pirüpak bir ışıktı. Öyle bir yıldızdı hakikaten. O karanlığı deldi mi bence deldi. Ama bu dünyadan da göçtü. Göçtüğü yer herkesin gitmek istediği yer bir gün hepimizin göçeceği yer. Ama o böyle mertebelerin en büyüğüyle belki yükseğiyle en değerlisiyle bu dünyadan göçmüş oldu” diye konuştu. “Yüzlerce şiirini Allah’a dair bir şey yok diye yaktı” Şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın çok güzel şiirler yazdığını belirten Eryılmaz, bir anısını şu sözlerle anlattı: “Hep aşk üzerine yazıyordu o zamanlar. Belki yüz küsür, kitap olabilecek derecede şiiri vardı. Koşarak geldi bizim sınıfa ve dedi ki yaktım bütün şiirleri. Biz şok olduk. Nasıl yaktın? Yaktım dedi. Sebep? Bunların hiçbirinin içerisinde Allah’a dair bir emare, bir iz yok dedi. Bunların hepsi beşeri aşk üzerine. Hiç Allah’a dair bir şey yok dedi. Ondan sonra zaten hep ilahi aşk üzerine şiirler yazmaya başladı. Ki o şiirleri de kesinlikle çok çok güzeldi.” “Merhametliydi ama doğru bildiği şeyin peşinden sonuna kadar giden biriydi” Lise hayatı boyunca da Necmettin Yılmaz’ın öğretmenlik hayali olduğunu aktaran Eryılmaz, “3 yıl boyunca çok çay içtik beraber. Onun öğretmenlik gibi bir hayali vardı. Kendisini doldurmaya başlamış olan birisi bir yerden sonra taşmak durumunda kalacak, mecburen anlatmak durumunda kalacak bunu. O dolu bir adamdı. Mecburen bir yere akmak durumundaydı. Zaten bu sebeple de öğretmenlik okudu. Biz tabii artık üniversite başladı, iş hayatı başladı vesaire derken birbirimizden kopmadık. Ama biraz o sohbetlerimize ara verilmiş gibi oldu. Doğuya gitmek istiyordu zaten. Herkes oraya gitmek isterken gitme denir belki. Yani evlattır, korkar, çekinir vs. Onun öyle korkuları yoktu. Sen gitmezsen, ben gitmezsem, biz gitmezsek ne olacak orası? Gibi. Oraya gidişi de öyledir zaten. Ben oraya gideceğim, öğretmenliğimi yapacağım, o çocuklara artık yani bu vatanın değerli birer evladı kılacağım gibi. O misyonla oraya gitmiş, gözü kara bir arkadaşımızdı. Merhametliydi ama doğru bildiği şeyin peşinden sonuna kadar giden biriydi” ifadelerini kullandı. Yaz tatilini geçirmek için 16 Haziran 2017 günü görev yeri Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi Çiftçibaşı İlkokulundan memleketi Gümüşhane’nin Torul ilçesine dönerken PKK terör örgütü mensupları tarafından Tunceli-Erzincan karayolunun Pülümür ilçesi civarında aracı yakıldıktan sonra kaçırılarak şehit edilen ve bölgede 27 gün süren arama çalışmalarının ardından cansız bedeni 12 Temmuz 2017’de Pülümür çayında bulunan 8 aylık sınıf öğretmeni 24 yaşındaki Necmettin Yılmaz, 16 Temmuz 2017 tarihinde ilçeye bağlı Demirkapı köyünde son yolculuğuna uğurlanmıştı.
Rize Kendisini avukat olarak tanıtıp tehdit eden şahıstan şikayetçi oldu Rize’de kiracısına zam yapmak istediği sırada kiracısının "Avukatım" diye tanıştırdığı kişinin daha sonra avukat olmadığını öğrenen ve sahte avukatın tehditlerine maruz kalan kişi savcılığa suç duyurusunda bulundu. Rize’de yaşayan Kadir Ekşi isimli vatandaş, halaları ile ortak olduğu dükkanın kiracısı ile kira artışını konuşmak istedi. Bunun üzerine kendisinin avukatı olduğunu ifade eden kiracısı mal sahiplerini bir şahısa yönlendirdi. Ekşi ailesi ile görüşen şahıs orta yolu bulmaya hatta Ekşi ailesinin iddialarına göre işletmelerini kendilerinden cüzi bir ücret karşılığında satın almaya kalktı. Bunun üzerine bir araştırma yapan Kadir Ekşi, Rize Barosu’nda şahsı sorgulayınca avukat olmadığını öğrendi ve şahıs hakkında suç duyurusunda bulundu. Şahsın suç duyurusu üzerine halalarını arayarak tehdit ettiğini iddia eden Ekşi, can güvenliğinin olmadığını dile getirerek yetkilileri göreve çağırdı. Kendisini avukat olarak tanıtan şahsın hissedarlar arasında tartışma da çıkardığını iddia eden Ekşi, mağdurların şahıstan şikayetçi olduğunu ifade ederek “Mal sahibi olduğum bir işletmede bana kendisini kiracımın avukatı olarak tanıtı. Sadece bana değil hisse ortağım olan halama da kendisinin diplomalı belgeli avukat olduğunu beyan etti. Buna dair birtakım belgeler gösterdi. Bu konuyla ilgili kendisi benim dükkandaki hissemi almak istediğini söyleyerek çok cüzi bir miktarda beni kandırmaya ve dolandırmaya çalışarak hissemi almaya çalıştı. Fakat beni etrafımdaki dostlarım işe uyandırdı. Kendini avukat olarak tanıttığı hissedarlar arasında tartışma çıkardı, ses kayıtları aldı. Kendisi hakkında birçok mağdurun şikayeti ile suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusundan sonra takriben 45 gün, 2 ay oldu ancak herhangi bir işlem yapılmıyor” dedi. Kendisini avukat olarak tanıttığını söylediği şahsın, kendi halası Mehtap Ekşi’yi arayarak ‘Kadir dayak yesin, otursun’ şekline tehdit ettiğini de iddia eden Ekşi, “Bu şahıs bana kendi rızasıyla WhatsApp’tan göndermiş olduğu ses kaydında ‘Ben polisten ve adliyeden korkmam. Ben adliyede her türlü işimi yürütürüm’ şeklinde bana beyanda bulunuyor. Şöyle ki bu şahıs hakkında suç duyurusunda bulunduğum için halamı arayarak ‘Benim kardeşim hapisten adam bıçaklama suçundan yeni çıktı’, beni kastederek ‘Kadir dayak istiyor, dayağını yesin otursun’ şeklinde beyanda bulunuyor, soruşturmaya, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor ve ret kararı veriliyor. ‘Hepsi reddedildi ve reddedilecektir. Bana bir şey yapamazsınız’ diyor” ifadelerini kullandı. Kendilerini kandıran şahsın adliyede liseden mezun olabilmek için stajyer olarak çalıştığını ve bu sayede de Rize Adliyesi’nde birçok tanıdığı olduğunu, bu tanıdıklarının ismini sayarak kendilerini korkutmaya çalıştığını iddia eden Ekşi “Bu şahıs daha önce lisede okurken, adalet bölümü okumuş ve burada staj görmüş. Burada olan tanıdıklarının isimlerini de veriyor. Tarafı olmamasına rağmen dosyalar hakkında yasa dışı yollardan el altı suretle bizim şahsi dosyalarımız hakkında bilgi alıyor. Yani bu dosyaların tarafı değil böyle bir hakkı yok ama nasıl yapıyor bilmiyorum. Dosyalar hakkında bilgi alıyor ve benim hakkımda, şahsi dosyalarım hakkında bilgi alıp bunu benim halama iletiyor. Suç işliyor, göz göre göre çok ağır suç işliyor. Soruşturmalar kimi durduğu yerde duruyor, işleme konmuyor, kimi de 8 gün gibi komik bir süre içerisinde işlenmeden gerekli mevzuatlar uygulanmadan ret kararı veriliyor. Dalga geçer gibi bunun üzerine halamı arayıp ‘Soruşturmalar ret oldu. Ben ifadeye dahil gitmedim, gitmeyeceğim ve diğerleri de ret olacak diyor” dedi. Can güvenliğinin olmadığını sözlerine ekleyen Ekşi konuşmasının devamında “Can güvenliğim yok. Ailem, annem, babam ve ben. Tehdit edildiğime dair ses kaydıyla suç duyurusunda bulunmamıza rağmen tarafıma ne bir koruma kararı, ne bir tedbir kararı verilmemekle beraber şüpheli ifadeye çağırmadan, ses kayıtları incelemeye dahi alınmadan soruşturmaya ret kararı veriliyor” ifadelerini kullandı. Olayı anlatan Kadir Ekşi’nin halası Mehtap Ekşi ise kiracılarının kendisine ‘Avukatım var, onunla görüşün’ dediğini iddia ederek “Ben kendisini tanımam. 2024 yılı 1 Ocak’ta dükkanımıza gittiğimde kiracımız kendisinin avukatı olduğunu, hatta daha önce Edirne Keşan’da ikamet eden kız kardeşimi arayarak ‘Benim avukatım var’ dedi ve kendilerini avukat olarak görüştürdü. Bunlar da telefon ses kayıtlarında mevcuttur. Sonra ben ertesi gün İstanbul’da olan kız kardeşimin kızını aradım. Dükkanda yine kendisinin avukat olarak bana tanıttı ve ‘Ben avukatım, adliyede staj görüyorum’ dedi. Yeğenim ona ‘Avukat kartını at diye WhatsApp’tan’ söyledi. ‘Tamam şimdi yanımda yok ama eve gidince atarım’ dedi. Bütün telefon kayıtlarında mevcuttur, mahkeme tarafından alındığında o kayıtlar gerçek ortaya çıkar zaten” dedi.