GÜNDEM - 05 Kasım 2024 Salı 16:23

Kadavradan beklerken babası böbreğini verdi

A
A
A
Kadavradan beklerken babası böbreğini verdi

Kayseri’de doğuştan böbrek hastası olan ve 6 senedir diyalize girerek kadavradan nakil bekleyen 16 yaşındaki Tolgacan, babasının bağışladığı böbrek ile yeniden hayata tutundu.


Kayseri’de 16 yaşındaki doğuştan böbrek hastası Tolgacan Yüksel, 6 senedir kadavradan nakil olabilmek için sıra bekliyordu. Babasının böbreğini bağışlayacağını söylemesi üzerine umutları yeşeren Tolgacan, hayallerine kavuştu. Yapılan tetkiklerde babası 50 yaşındaki Dursun Yüksel’in böbreği uyumlu çıkınca Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde nakil yapıldı. Babasının böbreği ile yeniden hayata tutunan Tolgacan, diyalizden önceki hayatına yeniden döndü. Yaşadığı süreci anlatan Tolgacan Yüksek; "6 senedir diyalize giriyorum. Nakil süreci zordu. Şimdi nakil oldum ve eskisi gibi hayatıma devam ediyorum. kadavradan nakil için bekledik ama çıkmadı. En son babam böbreğini verdi. Nakil için ameliyat oldum ve 2 ay bu süreç sürdü. Hiç beklemediğim anda oldu. Şimdi durumum iyi. İstediğim gibi gezebiliyorum, oynayabiliyorum. Diyaliz vücudu bitiriyor. Şimdi eskisi gibi iyiyim. Eski hayatıma devam ediyorum. Eğitimim de yarı da kalmıştı. Devam etmeyi düşünüyorum. İnsanlar da organ bağışlarlarsa iyi olur. O kadar kişi bekliyor. Hayatlarını kurtarabilirler. İnsanlar dua da kazanır" ifadelerini kullandı.


Baba Dursun Yüksel de; "Tolgacan’ı 16 senedir hastaneye götürüp getiriyorduk. Nakil için sıraya yazılmıştık. 6 senedir diyalize giriyordu. Çıkmayınca ben böbreğimi verdim. Bu şekilde hayatımızı sürdürüyoruz. Çok güzel duygu. Böbreğimi verdim ama aynı hayatıma devam ediyorum. Herkesin de bağış yapmasını isterim" dedi.



"Hayatının önemli bir kısmını sıkıntıyla geçirdi"


Erciyes Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Pediatri Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Yel de, “Tolgacan 1 yaşındayken kemik eğrilikleri ve kanında düşüklük gibi böbrek hastalığının belirtileri ile bize başvurmuştu. Çok erken yaşta böbrek yetmezliği geliştiği için hayatının önemli bir dönemini çeşitli sıkıntılar ile geçirdi. Son 6 yılda da çocuklarda kullandığımız karnına katater koyarak günlük karnına su verip alma şeklinde diyaliz yapıyorduk. Bunun da hastayı zorlayan tarafları var. Özellikle hastanın sosyal yönünü çok etkiliyor. Bu şekilde süreç geçirdikten sonra babasından böbrek nakli şansını yaşadık. Doku uyumu sağlandı ve çeşitli testlerden geçerek yakın zamanda nakil oldu. Ortak bir çalışma ve emekle Tolga’nın nakli gerçekleşti ve nakil sonrasında da çeşitli sıkıntılar açısından izlendi. Halen de takibimiz altında. Böbrek yetmezliğinde olan ve son döneme gelmiş olan hastaların tedavi şekilleri hemodiyaliz veya periton diyalizidir. Hiçbir diyaliz modalitesinin gerçek bir böbrek dokusunun yaptığı işi yaparak tam bir üre kreatinin temizliği sağlamayacağını da akıllarımızda bulundurmamız gerekir" şeklinde konuştu.



"Organ bağışını vasiyet edin"


Nakli gerçekleştiren uzmanlardan Erciyes Üniversitesi Genel Cerrahi Uzmanı ve Organ Nakil Cerrahı Doç. Dr. Tutkun Talih da, organ bağışını yaygınlaştırmak için bağışın vasiyet edilmesi gerektiğini söyleyerek; "Genel Cerrahi ve Bu durum Tolgacan için iyi bir şey. Babasının böbreği uydu ve taktık. Babası canından canını bağışladığı ama herkes Tolgacan gibi şanslı değil. Ülkemizde 30 bine yakın insan organ bekliyor. Ailelerinden birinin organı tutsun verir. O kişilerde beklemez ama olmayınca olmuyor. Bizim en büyük hedefimiz kadavralardan nakilleri artırmak. Birçok beyin ölümü oluyor ama bu hastaların birçoğu organ bağışında bulunmuyor. Bunu vasiyet etmemiz lazım. “Bir şey olursa organlarımı bağışlıyorum. Birileri benim organlarımla hayatını sürdürsünler. Onlar top oynarken, yürürken, işini yaparken onda beni görün” diye vasiyet edelim. Ben bunun denenmesi gerektiğine inanıyorum. Tolgacan’a da keşke babasından değil de kadavradan çıksaydı. Bu büyük bir emek. Çok büyük bir organizasyon" diye konuştu.



Kadavradan beklerken babası böbreğini verdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Yanlış yapılan antrenman ve rastgele alınan zararlı takviyeler kalbe ciddi zarar verebilir Eskişehir Acıbadem Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, yanlış yapılan antrenman ve rastgele alınan zararlı takviyelerin kalbe ciddi zararları olabileceği konusunda uyardı. Spor yapıp zinde kalmak isteyen bireyler, spor salonlarında antrenman yapıyor. Fakat kontrolsüz ve bilinçsiz antrenman hareketleri kişiye zararları olabiliyor. Uzmanlar tarafından spor yapacak kişilerin antrenör eşliğinde yapılan programa uyarak spor yapmaları tavsiye ediliyor. Öte yandan 40 ve üzeri yaşa sahip olan vatandaşların kardiyoloji uzmanına muayene olması öneriliyor. Eskişehir Acıbadem Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, sporcuları bahse konu başlıklarda uyardı. Sporcuların ek takviye aldıklarına da değinen Şenol, alınana takviyelerin rastgele alınmaması gerektiği konusunda konuştu. Yapılan yanlış antrenman ve zararlı takviyelerin kalbe zararı olduğuna dikkat çeken Utku Şenol, uzman kontrolünde ek takviye alınması gerektiği konusunda uyardı. “40 yaş üzeri hastaların, kardiyoloji muayenesinden geçmelerini öneririz” Yanlış yapılan antrenmanın zararları hakkında konuşan Acıbadem Kardiyoloji Uzmanı Dr. Utku Şenol, "Spor salonlarında spor yapanlar oksijen problemi gibi bir sorunla pek kolay kolay karşılaşmazlar. ’Mutlaka dışarıda spor yapılması lazım, açık havada sporun ekstra bir faydası var’ gibi bir sonucumuz yok. Ancak vatandaşlar spor salonlarında aletlerle çalıştığı, kendi kondisyonlarıyla antrenman yapmadıkları için sakatlanma ve kontrolsüz hareketlere bağlı kalbe aşırı yükleme gibi bir riskleri var. O yüzden spor salonlarında bir antrenman yapılacaksa mümkünse bir hoca eşliğinde ve kontrollü yapılması; özellikle 40 yaş üzeri hastaların, kalp hastalarının ve kronik hastaların mutlaka bir kardiyoloji muayenesinden geçmelerini öneririz. Sonrasında kondisyonlarını belli seviyelerde, antrenman dozlarını küçük küçük arttırarak devam etmelerini ve ani hareketler yapmamalarını tavsiye ederiz. Dışarıdaki yürüyüşlerle salondaki yürüyüşler arasında kontrollü yapıldığı sürece ciddi bir fark çıkmayacaktır" dedi. “Dozunun ayarlanması, kullanımın yönetilmesi gerekmektedir” Spor yapan bireylerin bilinçsiz aldıkları ek takviyeler hakkında Dr. Şenol, "En sık kullanılan proteinlerden birisi bizim whey protein dediğimiz peynir altı suyundan elde edilen proteinlerdir. Bunlar çok ciddi zararları olan bir protein kaynakları değildir ancak yapılan spora, hastanın kilosuna ve protein ihtiyacına göre belirlenmesi gerekmektedir. Rastgele kullanılması böbrek üzerinde ciddi protein yükü yapabilir. Hatta nefrotik sendromu dediğimiz ciddi bir böbrek hasarı oluşturabilir ve gut hastalığı gibi başka rahatsızlıklara neden olabilir. O nedenle kişiye, kilosuna ve antrenmana göre doz ayarlanması zaruridir. Eğer doğru bir şekilde doğru kişi kullanıyorsa whey protein kullanılabilir. Aslına bakarsanız bugün bilimsel olarak kanıtlanmış protein ihtiyacı sadece bizim esansiyel amino asitler olarak bilinen, vücudun kendisinin üretemediği ve dışarıdan almamızın zaruri olduğu amino asitlerin teminidir. Ancak çok ağır antrenman yapan kişiler için bazen protein ihtiyacı gerekmektedir. Dışardan sentetik ek protein kullanılacak ise, mutlaka ya spor hocaları ya da bizim gibi sağlıkçılar tarafından dozunun ayarlanması, kullanımın yönetilmesi gerekmektedir. Rastgele kullanılmaları önerilmez" şeklinde konuştu. “Kullanılmasını kesinlikle tavsiye etmiyoruz” Kreatin ve L-Karnitin gibi yağ yakıcılar hakkında da konuşan Utku Şenol, şöyle devam etti: "Enerji versin diye kullanılan ilaçlar var. Bunlar zaten hiçbir şekilde faydası gösterilememiş, kanıtlanamamış ilaçlardır. Yani çok profesyonel sporcular dışında rutinde herhangi birinin kullanmasını tavsiye etmeyiz. Büyüme hormonları ve testesteron dediğimiz hormonel kaynaklar var. Kimyasal yollarla üretilmiş, büyüme hormonları ve testesteron gibi takviyelerin kullanılmasını kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Bunlar kişilerin hem bütün hormonel dengesini bozmakta hem ciddi yan etkilere sebebiyet vermekte hem de damarsal hastalıkları hızlandırmaktadır. Ayrıca kalp krizine ve kalp hastalıklarına sebebiyet verebilir. Bunlar ancak büyük yarışmalara katılan profesyonel kişilerin kullandığı desteklerdir. Ayrıca protein desteği alınacaksa, mutlaka onaylı ve kaliteli ürünlerin alınması zaruridir."
Mersin Mersin’de ebeveynlere ’çocuklarda ekran kullanımı’ anlatıldı Mersin Büyükşehir Belediyesince, Toroslar ilçesinde yaşayan ailelere yönelik çocukların erken çocukluk döneminde maruz kaldığı ekran kullanımını konu alan ’Erken Çocukluk Döneminde, Çocukların Ekran Kullanımı’ başlıklı seminer verildi. Seminerde, 7 yaşa kadar olan süreçte yapılması gerekenler, çocukların gelişimsel yolculuğunda ekran kullanımının etkileri ve dijital demans gibi konular anlatıldı. Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı tarafından Toroslar Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde, Çocuk Gelişim Merkezleri Genel Koordinatörü Özlem Tanışık tarafından verilen seminer, interaktif şekilde gerçekleştirildi. Ekran kullanımı konusunda kritik yaş seviyesinin 7 yaşa kadar olan süre olduğuna dikkat çeken Tanışık, günümüzde ekran kullanımının erken çocukluktaki olumsuz etkilerini bilimsel veriler eşliğinde anlattı. Seminerde, 7 yaşa kadar olan sürenin altın yaş olduğunu vurgulayan Tanışık, "7 yaşa kadar olan dönem, çocukların birçok davranış kalıplarının oturduğu kritik bir dönemdir. Bu kritik dönem ve altın çağda, ebeveynler olarak mümkün olduğunca onların bu yolculuğunu gelişimsel alanlarına teşvik edecek oyunlarla rehberlik etmemiz gerekiyor" dedi. "Daha sağlıklı bireyleri ekrandan uzak tutarak yetiştirebiliriz" Seminerde; dil ve konuşma, obezite, uyku sorunlarının yanı sıra şiddet eğilimi ve sosyalleşmede ciddi problemler yaşandığını başlıklar halinde açıklayan Tanışık, "Günümüz çocuklarında okullarda yaşanan uyum problemi, sosyal hayatta yaşanan temel uyum problemleri, ekrana fazla maruz kalmaktan ortaya çıkabiliyor. Çocukların normal gelişim evrelerini tamamlamakta zorlanmaları, fazla ekran kullanımı ile birlikte tüm bu süreçte çocuklarda duygusal etkiler oluşturduğu gibi, onların fizyolojik yapılarında bozulmalara yol açarak ’dijital demans’ kavramını doğurmaktadır" diye konuştu. Ekran kullanımının kısıtlanması amacıyla tercih edilecek etkinlik ve aktiviteler konusunda da ebeveynlere öneriler veren Tanışık, "Çocuklarımızın geleceğine ışık tutmak için geç değildir. Bugün alacağımız kararlarla ve onlara oluşturacağımız rutinlerle, daha sağlıklı bireyleri ekrandan uzak tutarak yetiştirebiliriz" ifadelerini kullandı. "Ailelerin, önce kendi ekran bağımlılığını gözden geçirmesi gerekiyor" Seminere katılan Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu da gerçekleştirdikleri etkinliklerle çocukların ekrandan biraz da olsa uzak kalmalarını sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Dokucu, "Tarsus Gençlik Kampı’nda, doğa içinde yaşına uygun etkinliklere katılan çocukların telefon veya tablet taşımadıklarını görüyoruz. Çünkü dikkatlerini yönlendiren çalışmalar yapılıyor" diye konuştu. Çocukların sağlıklı gelişmesine darbe vuran ekran bağımlılığının ekran manipülasyonu olduğuna dikkat çeken Dokucu, "Ailelerin sağlıklı aile bütünlüğü için de önce kendi ekran bağımlılığını, sonra da çocuğunun ekran bağımlılığını gözden geçirmesi ve üstüne düşen görevi yapması gerekiyor" dedi.
Kahramanmaraş Maganda jandarmadan kaçamadı Kahramanmaraş’ta İl Jandarma Komutanlığı ekipleri 3 ay önce Elbistan ilçesinde evinin önünde otururken kafasına yorgun merminin gelmesi sonucu hayatını kaybeden şahsı, düğünde havaya ateş açarak öldürdüğü öne sürülen bir kişiyi yakaladı. Şüpheli tutuklandı. Edinilen bilgiye göre olay 8 Ağustos 2024 günü Elbistan ilçesi Çiçek Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre evinin önünde sata 18:20 sularında oturan Kevser Bozkurt, başına gelen yorgun mermi sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayın ardından Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı ekipleri ateş açanı bulmak için çalışma başlattı. Ekiplerin yaptığı çalışmada olayın olduğu için yakınlarda düğün olduğunu ve düğünde 6 kişi de silah olduğunu tespit etti. Ekipleri 26 Kasım günü bu tespitlerin ardından 6 şüpheliyi gözaltına aldı. Şüphelilerin alınan ifadesi ve mermi çekirdeği örneğinden yola çıkarak yapılan çalışmada gözaltına alınan 6 şüpheliden G.T. (28) isimli şahsın silahından çıkan merminin Bozkurt’a isabet ettiği belirlendi. Ayrıca 6 şüpheliden A.A. (37) ve H.Ç.’nin de (21) düğün esnasında havaya ateş ettiği belirlendi. Evlerde yapılan aramalarda da düğünde kullanılan silah ele geçirildi. Düğünde havaya ateş açanlara "Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma" suçundan Bozkurt’u öldüren şüpheliye ise "adam öldürmeden" işlem yapıldı. Bozkurt’u öldüren şüpheli G.T. ifadesinin ardından sevk edildiği adliyede tutuklandı.