SPOR - 27 Kasım 2024 Çarşamba 09:49

UEFA Avrupa Ligi’nde 5. hafta heyecanı yaşanacak

A
A
A
UEFA Avrupa Ligi’nde 5. hafta heyecanı yaşanacak

UEFA Avrupa Ligi’nde 5. hafta heyecanı, yarın oynanacak maçlarla yaşanacak.

Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki iki numaralı organizasyonu olan UEFA Avrupa Ligi’nde 5. hafta maçları, yarın oynanacak. Organizasyondaki Türk temsilcilerinden Beşiktaş, TSİ 20.45’te İsrail ekibi Maccabi Tel-Aviv ile Macaristan’da karşılaşacak. Galatasaray, TSİ 20.45’te Hollanda takımı AZ Alkmaar ile deplasmanda karşı karşıya gelecek. Fenerbahçe ise TSİ 23.00’da Çekya ekibi Slavia Prag ile deplasmanda oynayacak.

UEFA Avrupa Ligi’nde 5. hafta maçlarının (TSİ) programı şu şekilde:

Yarın

20.45 Athletic Bilbao - Elfsborg

20.45 AZ Alkmaar - Galatasaray

20.45 Beşiktaş - Maccabi Tel-Aviv

20.45 Dynamo Kiev - Viktoria Plzen

20.45 RFS - PAOK

20.45 Karabağ - Lyon

20.45 Anderlecht - Porto

20.45 Lazio - Ludogorets

23.00 Midtjylland - Eintracht Frankfurt

23.00 Twente - Union SG

23.00 Ferencvaros - Malmö

23.00 FCSB - Olympiacos

23.00 Manchester United - Bodo/Glimt

23.00 Nice - Rangers

23.00 Real Sociedad - Ajax

23.00 Braga - Hoffenheim

23.00 Slavia Prag - Fenerbahçe

23.00 Tottenham - Roma

Yunus Emre Öztaş

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Kira borcu iddiasıyla hem eşyaları haczedildi hem evden çıkartılıp 2 torunuyla dışarıda kaldı Antalya’da yaşlı bir kadın ile 3 torunu, ev sahibinin eve kendi oturacağı ve kira ödemedikleri gerekçesiyle evden çıkartıldı. Ev sahibi iddia ettiği kira borcu nedeniyle aldırdığı haciz kararı ile evdeki tüm eşyalara da el koydu. Haciz geldiğini hastanede öğrenen yaşlı kadın, eve geldiğinde kapıda bekleyen torunları ve kapısı kilitli boş evle karşılaştı. Yaşlı kadın "Kiraları elden verdik. ‘Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim, dinlemedi. İki kez benim yanımda elden verdi kiraları” dedi. Antalya’nın Kepez ilçesinde bir ev sahibi, iddiaya göre kira borçları bulunduğu ve kendinin oturacağını belirterek başlattığı tahliye davasını kazanmasının ardından evi boşaltıp eşyaları da borç karşılığı haczetti. Ailenin tüm eşyaları kamyona yüklenerek götürülürken oğlu ve torunları ile birlikte ikamette yaşayan ve olay sırasında hastanede bulunan babaanne, apar topar eve geldiğinde karşılaştığı manzara ile neye uğradığını şaşırdı. Evde yetişkin yokken çocuklar kapıya atıldı Çocukların evden çıkartılarak evin tahliye edildiğini ve eşyaların da borç karşılığı haczedilerek kamyona yüklendiğini öğrenen babaanne, ev sahibini durdurmaya çalışsa da başarılı olamadı. Torunları ile birlikte kapının önünde kalan Fatma Derin’in yardımına çevredeki komşuları yetişti. Uzun süre apartmanın girişinde bekleyen yaşlı kadın ve çocukları komşular evlerine götürmek istese de ikna edemediler. Komşular, yaşlı kadın ve çocuklara yardım edebilmek için ilgili kurumları aradı. Hastanedeyken gelen telefonda şok oldu Torunlarını evde bırakarak hastaneye gittiğini ve eşyaların kamyona yüklenerek evin boşaltıldığını bu sırada öğrendiğini belirten Fatma Derin, “Ben evde yoktum, evde 14 ve 3 yaşındaki torunlarım vardı. Şeker hastası olduğum için hastaneye gitmiştim. Serum falan taktıkları için biraz geç kalmıştım. Hastanedeyken telefon geldi. Torunum, ‘Babaanne, eşyaları aldılar yüklüyorlar’ dedi. ‘Nasıl eşyaları alıyorlar’ diye sordum. ‘Bizi kapıya attılar. Tuttular kolumuzdan çıkardılar. Bütün eşyaları arabaya yüklüyorlar’ dedi. Eve geldim. Baktım arabaya yüklüyorlar” dedi. “Bu çocuklar nereye gidecekti” Evde yetişkin kimsenin bulunmadığı bir sırada kimseye haber vermeden yapılan tahliyeye tepki gösteren yaşlı kadın, “Ev sahibine ve görevlilere ‘Ya babası olacak ya da ben olacağım. Bu torunlarıma ben bakıyorum. Bu çocukları kapıya bıraksanız nereye gideceklerdi. Ben bunları nerede bulacaktım’ dedim. Tansiyonum çok yüksekti, ambulans geldi. Beni hastaneye götürecekti. Ben onları bırakıp nasıl gidecektim hastaneye, onlar çok küçükler” ifadelerini kullandı. “Kış gününde mağdur olduk” Çocukların annesi evi terk ettiği için oğlu ve torunları ile birlikte yaşadığını, ev sahibinin tahliye davasını kazandıktan sonra oğlunun ev aradığını belirten yaşlı kadın, “Çocukları anneleri bıraktı gitti, velayetlerini devlet babasına verdi. Ev sahibinin neden çıkarttığını bilmiyorum. İki kere mahkemeye vermiş. İki kere kağıt geldi eve, benim oğlum avukatı aramış. Avukata ev aradığını, bulamadığını, bulduğu zaman çıkacağını söylemiş. Ne konuşacağımı bilemiyorum. Çok kötü durumdayım” şeklinde konuştu. “’Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim” Kiraları oğlunun elden verdiğini, birkaç kez kendisinin yanında ev sahibine kirayı verdiğini ve oğlunu elden vermemesi konusunda uyardığını söyleyen Fatma Derin, “Ben hastane önünde mendil satarak onlara bakıyorum. Benden imza atmamı istiyorlar, neye imza atacağım. Eşyaların içinde param vardı, ziynet eşyalarımda vardı. Torunum bir sene sonra askere gidecekti. Ben ona asker parası biriktiriyordum. Bizim kimsemiz yok, sadece Allah’ımız var. Biz buraya İstanbul’dan geldik, gelmez olaydık. Kiraları elden verdik. ‘Oğlum elden verme, bunun sonu kötü olur’ dedim dinlemedi. İki kez benim yanımda elden verdi kiraları” dedi. “Eşyalarımızı da aldılar” Birisi 3 yaşında iki çocuğun kimsenin olmadığı sırada evden çıkartılmasına anlam veremediğini söyleyen yaşlı kadın, “Geldiğim zaman ben onları nerede bulacaktım. İki seneyi geçti burada oturuyoruz. Kontrat vardı, kiraya zam falan yapmak istemedi. ‘Ben gelip oturacağım evime, evden çıkın’ dedi. Kiraya zam yapsaydı biz yine verebilirdik. Bize direkt ‘Çıkın’ dedi, avukata verdi. Eşyalarımızı da aldı gitti. Biz yokken eşyalarımızı arabaya yükleyip götürdüler. Böyle bir hakları var mı?” şeklinde konuştu. Küçük çocuk şoku yaşadı Yaşlı kadın boşaltılan evinin demir korkuluklarına dayanıp gözyaşı dökerken, küçük kardeşi ile birlikte evde tek başlarınayken ikametten çıkartılan 15 yaşındaki Ömer Derin de yaşadığı şoku “Babaannem evde yoktu, ben de evde kardeşimle oturuyordum. Geldiler çıkardılar, sokakta kaldık biz de, ne yapalım. Eşyaları da götürdüler. Biz ne yapalım, destek çıksınlar bize” sözleri ile anlattı.
Antalya Antalya için felaket senaryoları ’Exitium-Yok Oluş’ sergisinde Muratpaşa Belediyesi, iklim değişikliğinin neden olabileceği felaket senaryolarını konu alan ’Exitium-Yok Oluş’ sergisine hazırlanıyor. Muratpaşa Belediyesi’nin 6-7 Aralık’ta Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde gerçekleştirileceği +0.5 Akdeniz Geleceği Çalıştayı, iklim krizinin turizmin başkenti Antalya’ya etkilerini gözler önüne seren “Exitium-Yok Oluş” sergisine ev sahipliği yapacak. Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Handan Dayı’nın küratörlüğünde hazırlanan sergi, yapay zeka tarafından oluşturulan çarpıcı görsellerle, iklim krizinin neden olduğu çevresel ve sosyal yıkımları güçlü bir şekilde gözler önüne serecek. Çalışmalarda gerçek dünyadan alınan veriler, bilimsel projeksiyonlar ve çevresel tahminler harmanlanarak Antalya’nın geleceği üzerine bir öngörü sunuluyor. Konyaaltı sahili ve Apollon Tapınağı’nda felaket senaryoları Serginin dikkat çeken mekanları arasında Konyaaltı Sahili, Side Apollon Tapınağı ve Antalya falez sahil bandı yer alıyor. Görseller, iklim değişikliğinin neden olabileceği felaket senaryoları ve Konyaaltı sahilinde su seviyesinin yükselmesi ve kıyılarda yaşanan tahribat, gelecekteki tehlikeleri gözler önüne sererken, Apollon Tapınağı’nda dev dalgalar nedeniyle antik mirasın yıkıma uğrayışı, kültürel değerlerin kaybolma riskine dikkat çekiliyor. Dünyaca ünlü falez sahil bandında ise insan etkisinin ve doğanın şiddetli tepkisinin çarpıcı bir anlatımı yer alıyor. Sergi, 6-7 Aralık tarihlerinde Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
İzmir Başkan Tugay: “Körfez sorunuyla başa çıkacağız” İzmir Körfezi’nde oluşan kirliliğin önüne geçebilmek amacıyla, ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla başlatılan İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış toplantısı yapıldı. İzmir’in birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacağını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “İzmir, sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısıyla, yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız” dedi. İzmir Büyükşehir belediyesi tarafından, İZPA, İZSU ve İZDENİZ işbirliği ile hayata geçirilen İzmir Körfez Çalıştayı’nın açılış töreni gerçekleştirildi. ‘Körfez’in Geleceği İzmir’in Geleceği’ sloganıyla, İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda yapılan toplantıda, ekolojinin, deniz ulaşımının ve bunların kent yaşamına entegrasonu ile sağlıklı körfeze ulaşma yolunda yapılan çalışmalar ele alındı. “Bize lazım olan dil bilim dilidir” Çalışmanın, şimdiye kadar körfez için yapılan en iyi çalışma olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, “Bu çalışma başlangıç. Biz, kendi kurumumuzun kapasitesi ile değerlendirmek istedik. Bağlı bulunduğumuz merkezi hükümetin, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının olaya çözüm sağlamaya yönelik bakmasını ve yardımcı olmasını bekledik. Bu sorunu siyaset yapma aracına dönüştürdüler. İzmir konusu siyasete malzeme olması gereken bir konu değil. Bugün yapılan bilimsel duyarlılık ile sorunu nedenleri ve ile mevcut haliyle ve gelecekte bize neler getirir düşüncesi ile değerlendirme konusudur. Bunları yabancı konukların huzurunda ifade ederken zorluk çekiyorum ama bize lazım olan dil bilim dilidir. Asla çirkin, iftiralarla dolu, suçlayıcı dil değildir. Çok uzaklardan gelen konuklara rağmen çok yakınımızda olan davet ettiğimiz ancak gelmesi engellenen bilim insanları da var. Başından itibaren sunumları dinledikten sonra benim için tablo daha netleşti. Bazı şeylerin değerlendirilmesinde bir süreklilik içinde olduğumuzu anladım. Bu çalıştaydan sonuç çıkaracaksak, ‘bir kriz yaşadık bununla ilgili çözüm üretince geçecek ve tekrar etmeyecek’ diye düşünmemek lazım. Dünyada birçok şehirden örnekler verildi. Dünyada birçok yerde görülebilen bir sorun olduğunu bilmek lazım” açıklamalarına yer verdi. “İzmir Türkiye’ye örnek olacak” Körfezdeki sorunun nedenlerinin belki tam olarak net olmadığını ifade eden Tugay, şöyle konuştu: “Denizin ekosisteminin bozulmasıyla bağlantıları olduğu açık. Arka planda denizin içeriği ile ilgili değişim mutlaka var. Ama aynı zamanda iklim değişikliğinin de etkisi var. Bir konuşmacı ‘toz fırtınalarının da denize taşınıp alg patlamalarını etkileyebilir’ dedi. Bundan hemen önce yaşanan orman yangınındaki küller ve atıkların da alg patlamalarını tetiklediğini düşünüyorum. Büyük bir orman yangınıydı ve körfezin yanındaydı. Hepimizin soluk alıp vermesini etkiyecek düzeydeydi körfezi de etkilemiş olabilir. Körfezin kirliliğini azaltmak kirliliğin oluşmasını engellemek ve süreci takip etmek için çalışma yapıyoruz ancak sürekli bir izleme sistemi kurmamız gerekiyor. Şu an için alg patlaması, balık ölümü ve koku problemi yok. Şuan hepimizin derdi gelecekte yaşarmayız diye düşünmek. Bu çalıştaydan çıkan veriler ile yol haritası çizeceğiz ve gelecekte deniz ekosistemindeki sorunu doğru yönetmek için elimizden geleni yapacağız. Özellikle bu konu ile ilgili duyarlılığı olan bilgi olan, birikimi olan tüm hocalarımız hiçbir olumsuz etki olmadan bu tuhaf siyasi baskılardan kendilerini sıyırarak bize yardımcı olmaları için davet ediyorum. Burada en önemli dayanağımız ve gücümüz aslında bilgi sahibi olan bilim insanlarımız yapacağız. İzmirlilere şunu demek isterim ki ‘lütfen sürekli moral bozan, suçlamaya çalışan’ insanlara kulaklarınızı kapayın. Körfezi temiz tutarak, bize yardımcı olun. Biz İZBB olarak üzerimize düşeni yapacağız ancak halkımızın desteği bize güç verecektir. İzmir birçok konuda olduğu gibi bu konuda da Türkiye’ye örnek olacak. Çevre sorunlarına sahip çıkan ve bilim insanı bakış açısı ile yönetmeyi ve sorunu çözmesiyle örnek olacaktır. Çin, Amerika, Norveç’te de olsa bu bilgiye ulaşacağız. Hiçbir zaman da iyiyi arayışımız sonlanmayacak. Biz bu sorunla başa çıkacağız.” “Sürekli olarak çözüm arayışı içerisindeyiz” İzmir Körfezi’nde kriz başladığından beri genel olarak İzmir’de bu sorunun nasıl çözüleceğine dair sürekli bir çözüm arayışında olduklarını belirten İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konunun çözüme kavuşması için her zaman sahada görev yapıyor. Bizler İZSU Genel Müdürlüğü olarak 24 Ağustos’ta kötü bir tabloyla güne uyandık. Bugün yaşadığımız olaylarda alg görüntüleri aslında Ekim 2023 yılında ortaya çıktı. Bizler 67 noktada TUBİTAK değerler alıyoruz ve Körfez’de izleme yapıyoruz. 2000 yılından bu yana İzmir Körfezi’nde değerler inceleniyor. Körfez suyunun kalitesiyle ilgili farklı bir tartışma var. Burada bazı değerler iyi miydi değil miydi? Tartışmaları sürüyor. Burada değerlere bakarak körfez hakkında karar vermemek gerekiyor. İzmir Körfezi’ndeki tüm kirletici kaynaklar Gediz Nehri, Kentsel Arıtma Tesisleri, Dereler, Gemiler, Limanlar Tersaneler Sanayi kuruluşları. Bu alanların denetimi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait” cümlelerini aktardı. “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’ni 15 Nisan’da işletmeye alacağız” Sözlerini sürdüren Erdoğan, “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde hali hazırda bir arıtma tesisinin revizyon çalışması var. Şu an yüzde 95’i tamamlandı. Yılbaşında ise tamamlanacak. Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi 4. Fazı ise 15 Aralık’ta tamamlanacak. 15 Nisan’da işletmeye alacağız. İzmir’de arıtma tesislerimizi sağlıklı bir şeklide çalıştırmaya devam ediyoruz. Yağmur suyu ayrıştırma projelerimiz var. Özellikle Alsancak ve Bayraklı bölgelerindeki yeni kent merkezinde yaşanan nüfus artışıyla doğru orantılı gerçekleştireceğimiz Lot1, Lot 2, Lot3 projelerimizde kanal at yapısı ve yağmur suyunu ayrıştıracağız. 4 milyar liralık yatırımla gerçekleştireceğimiz projemiz tamamlandığında İzmir Körfezi’ne doğrudan katkı sağlayacak. Öz kaynaklarımızla Bayraklı Sevgi Yolu, Çay Mahallesi, pazar yeri yağmur suyu ayrıştırma projesi devam etmekte. Alsancak Yağmur Suyu Ayrıştırma projelerimizin 6 Aralık’ta ihale süreci bitecek. Buca Yağmursuyu ve Bornova Yağmursuyu Ayrıştırma Projeleri devam ediyor. İzmir Körfezi’nin temizliğini etkileyen ve vatandaşımızın yaşam kalitesini artıracak Çiğli Balatçık Yağmur Suyu Ayrıştırma Projesi’ne de önümüzdeki ay ihaleye çıkacağız. İZSU Genel Müdürlüğü, Mavişehir Peynircioğlu ve Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde ön tarama izni bekliyoruz. Her iki noktada 700 bin metreküple tarama yapacağız. 2025 yılı sonuna kadar İki buçuk milyon metreküp toplam taramam yapacağız. Merkezde 34 deremiz İzmir Körfezi’ne dökülüyor. Tamamı İZSU tarafından temizleniyor. 150 bin tonluk temizleme yapıyoruz” ifadelerine yer verdi. “9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz” Sirkülasyon ve Navigasyon Kanalı Projesi’ni 2006 yılında Ulaştırma Bakanlığı’yla yapma konusunun karara bağlandığını ancak şuanda projenin yeniden incelenmeye başladığını söyleyen İZSU Genel Müdürü Erdoğan, şöyle devam etti: “Sirkülasyon ve navigasyon kanalı projemiz var. 50 milyon metreküplük malzemenin belli alanlarda çıkarılması gerekiyor. Akış hızının 3 metre saniyelere düştüğü ifade ediliyor. Bununla birlikte yüzde 45’lik bir hızlanma hedefleniyor. 2016’da ÇED onayı aldı ancak hayata geçmiyor. Doğal yaşama adasına buradan çıkan malzemenin basılması gerekiyor ancak bununla ilgili sürecin tekrar incelenmesi istendi bakanlık tarafından. Bu uluslararası krediler ile yapabileceğimiz bir iş. Gerekli izinler tamamlanırsa hızla bunu hayata geçirmek istiyoruz. Çiğli Arıtma Tesisi’ni bitirmek istiyoruz ancak kredimiz hazır ama henüz ön onayı gelmedi. Toplamda 5 milyar 200 milyon TL kredi onayımız var. Kentteki diğer kredileri de eklersek 9 milyarlık kredi onayı alınmış ancak bakanlıktan onay bekliyoruz.” “Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız” Bilim insanlarının sonuç alıcı tartışmalar yürüteceğini ve uygulanabilir, gerçekçi çözümler üreteceğini anlatan İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, “Can alıcı ihtiyacımız da budur. Çözüme, meşakkatli bir yolun ardından ulaşılacaktır. Ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Bunu kabul etmemiz gerekiyor. Körfez ekolojisi, biyoçeşitliliği sorunlu bir konudur ve vakit geçirilmeden ele alınıp harekete geçirilmelidir. Körfezin durumu ne bugün tek bir sebeple açıklanabilir ne de çözümden sadece yerel yönetimler sorumludur. Kirlilik çok yönlüdür ve yılların birikimi sonucu ortaya çıkmıştır. Gediz Havzası’ndan başlayarak organize sanayi siteleri, tarımsal üretim, tersane ve limanlar, kentsel kirlilik, arıtma kapasitesi, körfez etrafındaki nüfusun hızla artması, körfezin sığ olması gibi etkenler söz konusudur. Çabalarımızın odak noktasında kordon metaforu yer almaktadır. Uzun olacağı bilinen çalışmalar kapsamında akademinin ve kentin tüm paydaşlarıyla uzmanların alanları çerçevesinde ortaklaşmaya, paydaşları sürecin öznesi haline getirmeye gayret edeceğiz” diye konuştu. “Körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğu ise şunları kaydetti: “Hem körfez temizliği hem de körfezi dirençli hale getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ekosistem hakkını tarif etme zamanı geldi. Objesi insan olmayan, kendi varlığı olan bu hakkı hayata geçirebilmek için çabalamamız gerekiyor. Sağlıklı çevre belgesini hazırlıyoruz. Bu belge, sadece körfez ve körfez temizliğinden ibaret olacak. İzmir’in çevre sorunlarına ve kirliliğe yönelik alacağımız bütün tedbirleri, bu kapsamda yansıtacağımız geniş çerçeve olacak. Bu çerçeve içinden de İzmir’in körfezi ve diğer çevre problemleri için oluşturabileceğimiz yol hartalarını hazırlıyoruz. İkinci ufuk 2054 ufku. Bu ufuk içinde de İzmir’in kentinin planlamasını, körfezi ve körfez etrafındaki yapılaşmayı rahatlatacak şekilde yeniden ele almamız gerekiyor. Bu bakış açısı sadece karadan başlamıyor. Denizden başlamamız gerekiyor. Deniz alanlarını planlamamız gerekiyor. Ajandamızın içine denizel alan planlaması, kıyı alanlarını yeniden ele alınması gibi meseleler girecek. Hem kıyı alanlarında körfezi hem de havzaları birlikte düşündüğümüz bir yeni plan anlayışı içinde hareket edeceğiz.” Törene, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, İZDENİZ Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler, İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Deniz Ekolojisi ve Çevre Bilimleri Laboratuvarı Uzmanı Dr. Isac Yongquan Yuan , Norveç Ocean Therm Baş Teknoloji Yöneticisi, ABD HBS Hydro BioSience Satış Temsilcisi Peter Trigiani ve Arup Avustralya Genel Müdür Yardımcısı ve Entegre Su Kaynakları Lideri Dr. Andrews Watkinson ve ilçe belediye başkanları katıldı.
Antalya Rektör Özkan, Yale’de Türkiye’nin sağlık alanındaki başarısını anlattı Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Yale’de gerçekleşen Amerikan Rekonstrüktif Transplantasyon Derneği Kongresi’nde Türk sağlık sisteminin uluslararası ölçekte fark oluşturan gücüne dikkat çekti. Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Amerikan Rekonstrüktif Transplantasyon Derneği’nin (ASRT) 2024 Kongresi’nde Türkiye’yi temsil etti. Amerika Birleşik Devletleri’nin Connecticut eyaletinin New Haven kentinde bulunan Yale Üniversitesi’nde düzenlenen kongreye, doku nakli alanında dünyanın önde gelen bilim insanları ve cerrahları da katılarak deneyimlerini paylaştı. Türkiye’den davet edilen tek konuşmacı Türkiye’den davet edilen tek konuşmacı olan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, dünyanın ilk rahim, Türkiye’nin ilk yüz ve çift kol naklinin de aralarında olduğu Akdeniz Üniversitesi’nde Prof. Dr. Ömer Özkan’ın ekip liderliğinde gerçekleşen 12 öncü doku nakli hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Özkan’ın konuşması, rekonstrüktif transplantasyon alanında çalışan akademisyenler, cerrahlar ve sağlık profesyonelleri tarafından büyük ilgi gördü. Doku naklinde Akdeniz Üniversitesi’nin benzeri yok Akdeniz Üniversitesi’nin her üç alanda da nakil yapan tek merkez olduğuna dikkat çeken Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, bu anlamda uluslararası katılımcıların büyük ilgi gösterdiğini söyledi. Akdeniz Üniversitesi’nin bu başarısının deneyimli kadrosu ve güçlü altyapısı kadar devletin verdiği destekle gerçekleşebildiğini vurgulayan Rektör Özkan, devlet desteğinin önemine dikkat çekti. Türk sağlık sistemi dünyaya örnek Kongrede tartışılan ana konulardan birinin organ ve doku nakillerinde finansman modelleri olduğuna değinen Rektör Özkan, “Dünyada bu tip nakilleri gerçekleştiren merkezlerde alanında ilk olan nakiller, genellikle araştırma ve geliştirme bütçeleriyle (grant) finanse ediliyor. Ancak bu operasyonların devamlılığı için gereken kaynaklar birçok ülkede çok sınırlı. Türkiye’de ise devlet desteği sayesinde bu nakillerin ücretsiz olarak yapabiliyoruz. Devletimizin sağladığı bu destek, hastalarımıza hiçbir ek yük getirmeden, dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmamızı sağlıyor. Türkiye’nin bu başarısı, dünya genelinde büyük bir takdirle karşılanıyor” ifadelerini kullandı.