SAĞLIK - 06 Aralık 2024 Cuma 11:31

Hayalet ağrı hastalığı erkeklere göre kadınlarda 10 kat fazla görülüyor

A
A
A
Hayalet ağrı hastalığı erkeklere göre kadınlarda 10 kat fazla görülüyor

Algolog Prof. Dr. Emine Nur Tozan, halk arasında “hayalet ağrı hastalığı” olarak adlandırılan fibromiyaljinin diyabet gibi ya da radyolojik görüntülemelerle belirlenebilen hastalıklar gibi net bir biyokimyasal tetkiki olmadığını söyledi. Hastanın hikayesi ve özgeçmişinin deneyimli hekimlerin tanıyı koyması için yeterli olduğunu belirten Prof. Dr. Tozan, “Ancak diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için kan testleri ve etkilenmiş ilgili anatomik bölgelerin görüntüleme tetkikleri istenmelidir. Özellikle romatizmal hastalıklar, metabolik hastalıklar, kas-iskelet sisteminin diğer hastalıkları ile kesin ayırıcı tanısının yapılması gerekir” dedi.


Acıbadem Kent Hastanesi Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. Emine Nur Tozan, ilk kez 1990 yılında tarif edilen fibromiyalji sendromu hakkında bilgi vererek, tedavi seçeneklerini anlattı. Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin yaygın ve simetrik boyun, omuz, sırt, kol, bel, bacak ağrıları olmak üzere özellikle sabahları vücutta tutukluk, yorgunluk gibi yakınmalarla seyreden yumuşak dokunun romatizması olarak da tanımlanabilen bir sendrom olduğunu kaydetti. Tozan, “Kronik baş ağrısı, depresyon, anksiyete, çene eklemi bozuklukları, huzursuz bacak sendromu, kabızlık, uykusuzluk, yorgunluk ve tükenmişlik belirtileri ile beraber olabilir. Halk arasındaki adı hayalet ağrı hastalığıdır. Bu sendromun en önemli özelliği karışabilecek diğer hastalıklardan ayırıcı tanısının çok net yapılması gerekir. Nedeni hastanın çocukluk, ergenlik, gençlik, evlilik, sosyal hayatındaki fiziksel ya da psişik travmaların santral sinir sistemi, nöroendokrin ve otonomik sinir sistemi ve en önemlisi kas-iskelet sinir sistemi arasındaki dengenin bozulmasıdır” diye konuştu.



Hastalığın nedenleri neler?


Fibromiyaljinin tanı kriterlerinin 2011-2019 yılları arasında belirlendiğini, diyabet (şeker) hastalığı gibi ya da görüntüleme yöntemleri ile belirlenebilen diğer hastalıklar gibi net bir biyokimyasal tetkikinin bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Tozan, hastanın hikayesi ve özgeçmişinin tecrübeli hekimlerin tanıyı koyması için yeterli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Tozan, sözlerini şöyle sürdürdü:


“Diğer hastalıklardan ayırıcı tanısı için kan testleri ve etkilenmiş ilgili anatomik bölgelerin görüntüleme tetkikleri istenmelidir. Özellikle romatizmal hastalıklar, metabolik hastalıklar, kas-iskelet sisteminin diğer hastalıkları ile kesin ayırıcı tanısının yapılması gerekir. Fibromiyalji tanısını doğrulamak için gelişmiş tanı araçları kullanmak, tedavi planını kişinin özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmasını sağlar. 3 aydan daha uzun süren vücutta yaygın ağrı ve 18 hassas noktanın üzerine bastırmakla aşırı hassasiyetin meydana gelişi fibromiyalji tanısının olmazsa olmaz ilk şartıdır. Fibromiyaljide sık rastlanılan tanılardan en az 3’ü ve eşlik eden diğer tanılardan herhangi birinin birlikte bulunması tanıyı destekleyecektir. Sabah dinlenemeden uyanmak, boyun, sırt ve belde sertlik ve tutuklukla uyanmak, depresif ve mutsuz uyanmak, aşırı diş sıkmaya bağlı çene kasları, şakaklardaki kaslarda ve başta ağrı ile uyanmak, gün içinde baş ağrısı, kabızlık ve sindirim bozukluğu yaşamak, gece süresince ya da gün içinde çalışma saatlerinde huzursuz bacağın olması, sisli beyin, basit unutkanlıklar, sindirim problemleri, aşırı yemek isteği ya da iştahsızlık, aşırı üşüme, çok terleme, panik atak, anksiyete, depresyon, iş, eş, sosyal ve ailevi hayatta ilişki problemleri, görme problemleri gibi birbirleri ile ilgili birçok semptom bu hastalığın belirteci olabilir."


Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Tozan, fibromiyaljinin 20-40 yaş arası özellikle masa başı çalışanlarda, kadınlarda erkeklere kıyasla 10 kat daha fazla görüldüğünü söyledi. Tozan, titiz, mükemmeliyetçi, kuralcı ve obsesif kişilik özelliklerinde olanların bu hastalığa daha fazla aday olduğunu ifade etti. Fibromiyalji tedavisinin multidisipliner yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Tozan, medikal tedavide nöropatik ağrı kesiciler, bazı vitaminler v.s ile ilaç dışında ise yürüme, plates, yoga, alkol, aşırı şekerli ve işlenmiş gıdalardan uzak sağlıklı beslenme modelinin önerilebileceğini kaydetti. Fibromiyalji tedavisinde enjeksiyon, radyofrekans gibi algoloji biliminin uyguladığı girişimsel yöntemlerin önemli bir yeri olduğunu belirten Tozan, sözlerini şöyle tamamladı:


“Algoloji bilimi bu hastalığın tanısını, ayırıcı tanısını, kök nedenlerini araştırıp, bu süreçteki yaşam kalitesini bozan ve ağrıya sebep olan anatomik yapı bozukluklarını tedavi eder. Bilimsel olarak netleşmiş tedavi kuralları yoktur. Bu yüzden hastalarımız sürecin uzun sürmesi, istedikleri hızda hastalığın tedavi edilememesi nedeni ile çok doktor gezerler ve başlanan her tedaviyi yarım bırakabilirler. Sonuçta da ‘tedavisi olmayan bir hastalıkla yaşamayı öğrenmek gibi’ bir kanı ile yaşantıdan elini ayağını çekerler. Fibromiyaljinin tedavisi vardır, sadece sabır ve zaman ister. Her hastanın tedavisi, pozitif bilimin kuralları ile ama kişiye özel planlanmalıdır. Son yapılan araştırmalara göre fibromyaljide kasların oksijen alımı ve oksijeni kullanma fizyolojileri bozuluyor. İşte bu yüzden fibromiyalji tedavisinin birinci basamağı ‘hareket’ oluyor ama hastalarımız ’Hocam ağrım var, yürüyemiyorum’ diyor. Ama bilmiyorlar ki ağrısa da yürümeleri ve hareket etmeleri gerekiyor.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan çetesi davasında örgüt lideri Fırat Sarı: "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili görmedim" İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davaya devam ediliyor. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı duruşmada, "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili görmedim, ben bir dolandırıcı görmedim. Medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyor. Basın yasağının gelmesi gerekiyor. Kamuoyu algısı üzerinden yargılanıyoruz" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 26’sı tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine başlandı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmada sanık İlker Gönen’in avukatı, soruşturma savcısı ile duruşma savcısının birlikte fotoğraflarının sosyal medyada paylaşıldığını ifade etti. Sanık avukatları tarafsız bir yargılama yapılmadığını öne sürerek reddi heyet talebinde bulundu. Duruşma taleplerin değerlendirilmesi için verilen 30 dakikalık aranın ardından devam edildi. "Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili görmedim, ben bir dolandırıcı görmedim" Cumhuriyet savcısı tarafından tutukluluğunun devamı istenen Fırat Sarı, “Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili görmedim, ben bir dolandırıcı görmedim. Buradaki insanların tümü beni örgüt yöneticisi olarak tanımayı bırakın doktorluk dışında başka bir şekilde tanımazlar. Medyanın tavrı hukuksuz bir tavırdır. Ortaya sunulan şeyler haber bile değildir. Bir takım uydurmalar, kurgular. Benim neredeyse bir uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Canilik, vampirlik, insanlık dışılık her şey söyleniyor. Bunlar söylenirken nasıl özgürce yargılanabilirim? Biz normal olarak yargılanmıyoruz. Toplumsal olarak ben öldüm. Biz bebek katiliyiz. Biz en iğrenç varlığız. Biz bu hale geldik. Sesimizi kimse duymadı. Medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyor. Basın yasağının gelmesi gerekiyor. Kamuoyu algısı üzerinden yargılanıyoruz. Tek kişilik hücrede kalıyoruz. Adil yargılanmalanın tüm hakları elimden alınmış durumda” dedi.
Bursa Bursa Bellek kent söyleşilerinin ilk konuğu Ezel Akay olacak Bursa’da çeşitli etkinlik ve projelerle geçmişten günümüze kaybolan kültürel mirası kayıt altına alma çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, “Bursa Bellek-Kent Söyleşileri” ile kente değer katan önemli sanatçıları da sürece dahil ediyor. Her ay düzenli olarak gerçekleşecek söyleşi serisinin ilk konuğu, ünlü yönetmen, senarist ve yapımcı Ezel Akay olacak. Bursa’nın tanıtımı için çok sayıda proje üreten, ayı zamanda kentin kültürel mirasını gelecek nesillere aktarma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Büyükşehir Belediyesi, etkinliklerine bir yenisini daha ekliyor. Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı’na bağlı Kent Tarihi Araştırmaları ve Arşiv Şube Müdürlüğü tarafından her ay düzenlenecek “Bursa Bellek-Kent Söyleşileri” ile Bursa’da doğmuş, büyümüş veya hayatının bir kısmını Bursa’da geçirmiş sanatçıların kent hatıraları kayıt altına alınacak. Her ay farklı bir sanatçının konuk edileceği söyleşi serisinin ilk konuğu ünlü yönetmen, senarist ve yapımcı Ezel Akay olacak. 19 Ocak Pazar günü saat 16.00’da gerçekleşecek söyleşiye Merinos AKKM-Müze Galeri Alanı ev sahipliği yapacak. Söyleşide, Bursa Erkek Lisesi mezunu olan Ezel Akay’ın 1970’li yıllarda geçen ilk gençliği, Türk gölge oyununun temel taşlarından olan Hacivat ve Karagöz’ün hayatından yola çıkan ve çekimleri Bursa’da yapılan “Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?” filminin hikayesi ele alınacak.
Muş Muş’ta 2024 yılı tarım ve hayvancılık verileri açıklandı Muş Tarım ve Orman Müdürlüğü 2024 yılı değerlendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda ilk olarak, 2024 yılında uygulanan tarım politikaları ve tarımsal üretimle ilgili yapılan çalışmaların sonuçları paylaşıldı. Kurum toplantı salonunda düzenlenen basın toplantısında konuşan Muş Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Gün, 2024 yılının hem kendileri açısından hem de üreticiler açısından bereketli ve başarılı geçtiğini söyledi. Muş’un hem hayvancılık hem de bitkisel kapasitesi yüksek illerden biri olduğunu dile getiren Müdür Gün, kentin 357 bin hektarlık tarıma elverişli arazi bulunduğunu söyledi. 357 bin hektarlık arazinin 162 bin hektarının sulanabilir durumda olduğunu dile getiren Gün, “Son sulama ihalesiyle kapalı tarımsal sulama ihalesiyle 78 bin hektarlık alan da sulanabilir hale gelecektir. Bunun yanında da 408 bin hektar üzerinde hem çayır hem de mera alanlarımız ve yayla alanlarımız bulunmaktadır. Bu da ilimizin yüzde 48 gibi bir kısmını oluşturmaktadır” dedi. Muş’taki hayvan varlığına da dikkat çeken Mehmet Gün, büyük ve küçükbaş hayvan varlığının yanı sıra arıcılık ve balıkçılığın da arttığını kaydetti. Gün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elimizdeki verilere göre şu an 235 bin büyükbaş, 1 milyon 50 bin küçükbaş mevcudumuz bulunmaktadır. Onun yanında özellikle de son zamanlarda öne çıkan arıcılık konusunda çok iyiyiz. Arıcılıkta da 64 bin kovana sahibiz. Gezicilerle beraber özellikle ilkbaharda bu mevcudumuz 2 kat artmaktadır. Bu da çayır ve meralarımızın florasının hem güçlü hem de kaliteli olmasından dolayıdır. Özellikle bizim kendimize ait hem Murat Nehri, hem Karasu, bunun yanında da Alparslan 1 ve Alparslan 2 barajlarımızın olması, doğal ve yapay göletlerimizin olmasından dolayı balıkçılık da gelişmeye başlıyor. Geçen sene biz 4 milyonun üzerinde yavru sazan balığını bu barajlarımıza ve göletlerimize bıraktık.” Gün, 2024 yılının hem kendileri açısından hem de üreticiler açısından çok bereketli ve başarılı geçtiğinin altını çizerek, “Bizler özellikle hem Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğümüzün tarım arazilerinin etkinleştirilmesi projesi kapsamında bize verdikleri projeler, DAP İdaresi’nin verdiği projeler, bunun yanında da il özel idaremizden aldığımız projeler, yüzde 50 ile yüzde 75 hibeli olarak çiftçilerimize bunlar kazandırıldı. Bu projelerimize baktığımızda da 2024 yılı bereketli ve başarılı bir şekilde geçti. Bu projelerimizin yüzde 100’ü bitti” ifadelerini kullandı. Yeni destekleme modelinde Muş’un iyi bir yerde olduğunu vurgulayan Müdür Gün, “Bizim açımızdan, bakanlığımız açısından çok önemli olan, planlı üretme ve yeni destekleme modeline geçtik. Bunlar da üreticilerimiz açısından çok değerli ve yeni yol haritamızı da belirleyen konulardır. Bundan sonra inşallah nicelikten çok niteliğine bakıyoruz. Verimin arttırılması, suyu merkeze alan bir politikayla bunu geliştireceğiz inşallah. Planlı üretim içerisinde Muş’umuz iyi bir yerdedir. Bu 13+1 ürün içerisinde Muş’umuz özellikle bütün ürünleri yer almaktadır. Bu planlı üretimde ise desteklemeler farklıdır. Bu desteklemelerimiz hem temel destek hem planlı üretim desteği, bunlar da ürünü geliştirme destekleridir. Muş ilimiz süt havzasında ilk 10 il içerisindedir. Bu hem süt havzası hem de besi havzasında olmamızdan dolayı çiftçilerimiz burada herhangi bir işletmenin yapılması ve bu konudaki destekleri bizim ilimize yüzde 100 sağlanacaktır. Şu anda hayvancılıkta bizim için de çok önemli olan kuzu, oğlak, buzağı, malaklara destek verilecek” diye konuştu. Gün, özellikle genç çiftçilerin ve kadınların rol alması için pozitif ayrımcılık olduğunu söyledi. Genç çiftçilere ve kadınlara sunulacak desteklerin daha yüksek olduğunu kaydeden Gün, “Desteklerimiz devam ediyor. 2024’e baktığımızda özellikle Muş için yüzde 100 bir şekilde geliştirdiğimiz projelerimiz bize ve çiftçilerimize yüzde 100 bir değer kazandırdı. Bu şevkle de 2025 için de az önce ifade ettiğim hem bakanlığımızın, hem de yerelde DAP İdaresi’nin hem de özellikle de il özel idaresiyle projelerimizi geliştireceğiz. Özellikle bu projelerimiz yerelde az önce ifade ettiğim gençlerimize ve kadınlarımıza yönelik projelerimiz olup inşallah bunlar da hem buradaki üreticilerimize, hem bitkisel hem de hayvansal konusunda üretim yapan üreticilerimize bir katkı sağlamış olacağız” ifadelerini kullandı.
Muğla Büyükşehir Halka Sordu: Sandıktan ‘düğün’ çıktı Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe ilçesindeki Düğerek Sosyal Tesisleri ve Spor Salonu’nda düğün yapılıp yapılmaması konusunu halka sordu. 2 gün boyunca yapılan referandumda bin 84 kişi oy kullandı ve 990 oy ile tesisin düğün organizasyonları için kullanılmasına “evet” denildi. Katılımcı belediyeciliğe önem veren Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Kent Park için yapılan referandumdan sonra Düğerek Mahallesi’ndeki Büyükşehir Sosyal Tesisleri ve Spor Salonu’nda düğün yapılıp yapılmaması konusunu da halka sordu. Vatandaşlar, iki gün boyunca muhtarlık hizmet binasına konulan sandıklarda Düğerek Sosyal Tesisleri ve Spor Salonu’nda düğün yapılıp yapılmaması konusunu oyladı. Düğerek sakinlerinin yoğun katılım gösterdiği referandumda 990 ‘istiyorum’, 94 ‘istemiyorum’ oyu ile düğün yapılabilmesine karar verildi. “Referandum yapılması güzel bir şey” Mahalle sakinlerinden Kamil Orhan, “Vatandaşlar diğer düğün salonlarından 80-100 bin TL fiyat ile karşılaşıyorlar. Düğerek’te böyle bir yerimizin olması güzel bir şey. Bu tesis insanlar faydalansın diye yapıldı” dedi. Ali Aykut Tekcan, “Referandum yapılması güzel bir şey. Ekonomik şartlar vatandaşları zorluyor. Vatandaşımızın düğün yapma gücü yok, Sosyal tesisten başka yerde düğün yapma imkanı da yok” ifadelerini kullandı. Muğla Büyükşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Şube Müdürü Yeliz Küçük, Düğerek Sosyal Tesisleri’nde düğün yapılmasına ilişkin talepler ve şikayetler doğrultusunda mahalle sakinlerine başvurulduğunu belirtti. Küçük, konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’ın direktifleri doğrultusunda, Muhtarımız Gülfer Hanım ile bir araya gelerek, bu önemli konuyu mahalle sakinlerimize sormaya karar verdik. İki gün süren referandumda toplam bin 84 oy kullanıldı. Oyların 990’ı ‘düğün salonu istiyorum,’ 94’ü ise ‘düğün salonu istemiyorum’ yönünde oldu. Referandum sonucunun mahalle sakinlerimize hayırlı olmasını diliyorum.” "Başkanımız Ahmet Aras’a teşekkür ederiz” Düğerek Mahalle Muhtarı Gülfer Etyemez, “2 gün boyunca mahallemizde gerçekleştirilen referandum sonuçları belli oldu. Mahalle sakinlerimizin oyları ile tesislerimizde düğün yapılabilmesi kararı alındı. Bizim önerimizi dinleyerek hayata geçiren bu imkanı bize sağlayan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Aras’a teşekkür ederiz. Referanduma katılan halkımıza teşekkür ederim” diye konuştu. “Ortak akıl ve şeffaflıkla hareket ediyoruz” Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, demokratik karar alma süreçlerine verdiği önemi vurgulayan bir açıklama yaptı. Köksal, seçim döneminden bu yana şeffaflık ve ortak akıl anlayışıyla hareket edeceklerini ifade ettiklerini belirterek şu sözleri dile getirdi: “Seçim döneminin başından beri bu kenti ortak akıl ve şeffaflıkla yöneteceğimizi söyledik. Demokratik şartları sağlamak bizim öncelikli görevimizdir. ‘En doğru kararı mahalle sakinleri verir’ anlayışıyla vatandaşlarımıza sorduk. Buradan çıkacak sonuca herkesin saygı duyacağını biliyoruz. Bu süreçte destekleri için Ahmet Başkanıma teşekkür ediyorum.” “Katılımcı belediyecilikle mutlu bir Muğla için çalışıyoruz” Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Düğerek Mahallesi’nde sosyal tesislerin kullanımına ilişkin vatandaşların görüşlerini aldıklarını belirtti. Başkan Aras, katılımcı belediyecilik anlayışını vurguladığı açıklamasında şunları söyledi: “Daha önce Menteşe Kent Park örneğinde olduğu gibi, şimdi de Düğerek Mahallemiz’de sosyal tesisimizde düğün yapılıp yapılmamasını halkımıza sorduk. Vatandaşlarımız kendi istekleri doğrultusunda kararlarını verdi. Büyükşehir Sosyal Tesisleri ve Spor Salonu’nda düğün yapılmasına karar verildi. Biz de halkımızın iradesine uygun şekilde gerekli adımları atacağız. Bu kararın mahalle sakinlerimize hayırlı olmasını diliyorum.” Başkan Aras, yerel yönetimler olarak hizmetlerin halkın huzurunu, mutluluğunu ve sağlığını gözeterek hayata geçirildiğini belirterek, “Mutlu bir Muğla oluşturmak için katılımcı belediyeciliğe önem veriyoruz ve bu anlayışla çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.
Çorum Çorum Belediyesi’nin kursları ilgi odağı oldu Çorum Belediyesi tarafından 2024 yılında ilkokul, ortaokul, lise ve mezun öğrencilere yönelik açılan akademik kurslara 12 bin 348, sanat alanında açılan kurslara ise 2 bin 846 kursiyer katıldı. Çorum Belediyesi tarafından öğrencilerin eğitimlerine destek olmak amacıyla açılan kurslar yoğun ilgi gördü. Şehrin farklı noktalarında yer alan 8 farklı merkez, 2024 yılında da akademik ve sanatsal eğitimlerle gençlerin gelişimlerine destek oldu. Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde bulunan Akkent, Bahçelievler, Buharaevler, İkbal, Melikgazi, Mimar Sinan, Necip Fazıl Kısakürek ve Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın Kültür Merkezleri gençlerin eğitim ve gelişimlerine destek oldu. 2024 yılında ilkokul, ortaokul, lise ve mezun öğrencilere yönelik akademik kurslara 12 bin 348, sanat alanında açılan kurslara ise 2 bin 846 kursiyer katıldı. Kurslar dışında Kadın ve Aile Müdürlüğü tarafından öğrenciler için bowling, kitap okuma programları, müze ziyaretleri, doğa yürüyüşleri, şehitlik ziyaretleri, Çorumlu obasız etkinlikleri, Çorum Müzesi, Çoruminia ve sahabe ziyaretleri, Veteriner İşleri Müdürlüğü ziyareti, piknik etkinliği, akıl oyunları turnuvası, tiyatro, film izleme, bilgi yarışması, şehir içi ve dışı geziler, mesleki tanıtım, dini ve milli günler, konferans, söyleşi ve seminer gibi birçok etkinlik düzenlendi. Çorum Belediyesi Evlendirme Memurluğu tarafından 2024 yılı içerisinde 1949 nikah kıyıldı. Çorum Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü bünyesinde yer alan Evlendirme Memurluğu 1 yılda bin 949 çiftin mutluluğuna ev sahipliği yaptı. Belediye Nikah Salonu’nda bin 244 nikah akdi gerçekleştirilirken 710 nikah akdi ise salon dışında gerçekleştirildi. Çorum Belediyesi Kadın ve Aile Müdürlüğü 2024 yılı içerisinde 7 bin 99 kişiye danışmanlık hizmeti verdi. Diyetisyen, psikolog, Pedagog ve Aile Danışmanlığı hizmetlerinde 1 yıl içerisinde 7 bin 99 kişi faydalandı. Diyetisyen hizmetinden 1 yıl içerisinde 6 bin 234 kişi faydalanırken, Psikolog desteğinden 127, Pedagog desteğinden ise 446 kişi faydalandı. Merkezlerde 292 kişiye de Aile Danışmanlığı Hizmeti verildi. Kadın ve Ailelere yönelik 2024 yılı içerisinde 188 kurs düzenlendi. Kurslara 6 bin 778 kursiyer katılırken bu sayı kurslara tekrar katılım sağlayanlarla birlikte 11 bin 98 kişi oldu. Kadın ve Aile Müdürlüğü tarafından gençlere yönelik 2024 yılı içerisinde bin 902 faaliyet gerçekleştirildi. Faaliyetlere 8 bin 809 kişi katılırken tekrar katılımlarla birlikte gençlere yönelik faaliyetlere katılım 28 bin 51 oldu.
Tokat TOGÜ kompost tesisi yıllık 60 tonluk üretimle sıfır atık projesine katkı sunuyor Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (TOGÜ) Kompost Üretim Tesisi yıllık 60 tonluk üretimle sıfır atık projesine katkı sağlıyor. TOGÜ bünyesindeki kompost üretim tesisi, 2017’de Cumhurbaşkanlığı himayesinde başlatılan sıfır atık projesine önemli katkılar sunuyor. Haftalık 3,5 ton kapasiteyle işlem yapan tesis, yıllık ortalama 60 ton kompost üretiyor. Ayrıca, tesis Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nca düzenlenen Verimlilik Proje Ödülleri’nde “Eğitim Kategorisi”nde 2’ncilik ödülü kazandı. Kentteki aktif tek kompost üretim tesisi sıfır atık projelerine de önemli katkılar sağlıyor. Kompost üretim süreci, organik atıkların oksijenli veya oksijensiz ortamda ayrıştırılarak organik gübreye dönüştürülmesiyle gerçekleşiyor. Kentin yıllık atık kompozisyonunda organik atıklar, yüzde 64 ile en büyük hacmi oluşturuyor. Bu atıkların geri dönüşümü sayesinde atık miktarının azaltılması, katı atık depolama alanlarının ömrünün uzatılması ve ülke ekonomisine katkı sağlanması hedefleniyor. Sürdürülebilirlik için önemli bir adım Kompost üretim tesisinin hem kent hem de ülke ekonomisi açısından büyük faydalar sağladığını söyleyen TOGÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, tesisin çevreye duyarlı üretim süreçleri ve eğitim alanındaki katkılarıyla üniversitenin sürdürülebilirlik alanındaki kararlı adımlarını güçlendirdiğini belirterek, “Bu tesisin hayırlı olmasını dilerim” dedi. Eğitim ve araştırma alanında katkılar sunuyor Tesis, TOGÜ’nün Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi (GUTAM) için değerli bir hammadde kaynağı oluşturuyor. Ayrıca, üniversite çevre birimi, sosyal tesis atıkları ve öğrenci yurtlarından elde edilen organik atıklar da tesiste kullanılıyor. Tesiste, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (TOGÜMTAL) öğrencilerine yönelik uygulamalı eğitimler ve çalışma alanları da sağlanıyor.