EĞİTİM - 22 Eylül 2022 Perşembe 10:53

Geleceğin denizcilerine profesyonel destek

A
A
A
Geleceğin denizcilerine profesyonel destek

Türkiye’nin küresel pazara ulaşmasında önemli rol üstlenen Türk denizcilik sektörüne nitelikli denizciler kazandıran Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), öğrencilerinin kariyer planları için örnek bir çalışmaya daha imza attı.

Türkiye’nin küresel pazara ulaşmasında önemli rol üstlenen Türk denizcilik sektörüne nitelikli denizciler kazandıran Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), öğrencilerinin kariyer planları için örnek bir çalışmaya daha imza attı. Denizcilik fakültesi öncülüğünde; kariyer planlama koordinatörlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği (DEFMED) iş birliğinde başlatılan ‘Mezun Mentörlüğü’ projesi ile öğrencilerin sektör bilgilerini artırması hedefleniyor.


Mensup ve mezunları ile Türkiye ekonomisine ve Türk denizcilik sektörünün gelişmesine katkı sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesi, örnek bir çalışmaya daha imza attı. Türkiye’nin küresel pazara ulaşmasında önemli rol üstlenen ve sağladığı istihdamla iş gücü piyasasına katkı sunan Türk denizcilik sektöründe çalışacak mensupları için ‘Mezun Mentörlüğü’ projesini hayata geçiren DEÜ, öğrencilerinin mesleki gelişimini desteklemeyi hedefliyor. Denizcilik fakültesi öncülüğünde; kariyer planlama koordinatörlüğü ve DEFMED iş birliğinde başlatılan proje hakkında bilgi veren DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Denizci üniversite olarak fakültemizin denizcilik işletmeleri yönetimi ve lojistik yönetimi bölümündeki öğrencilerini kapsayan girişimini önemsiyoruz. Mezun mentör projesinde öncelik olarak öğrencilerimizin akademik bilgi ve becerilerini özel sektör dinamikleri ile bir araya getirmeyi planlıyoruz. Bunu sağlamak için de bireysel ve kurumsal farkındalık oluşturacak, sektör temsilcileri ile eski mezunlarımızın bulunduğu işbirliklerine odaklanıyoruz” diye konuştu.



"Kritik bir konumda"


Denizcilik sektörünün küresel ölçekte uzmanlık gerektiren birçok konuyu barındırdığına dikkat çeken Rektör Hotar, “Sektör, ülkelerin hem ticari stratejileri açısından hem de insan kaynakları noktasında kritik bir konumda bulunuyor. Dolayısıyla bu proje de öğrencilerimizin sektörü yakından tanımasını, fırsatları görmesini, kendilerine güvenmelerini ve gelecekte ihtiyaç duyacakları profesyonel ağlarını genişletmesini hedefliyor. Sonuçta yükseköğretimdeki kariyer yolculuğu, akademik bilgi ile başlasa da mesleki başarıya ulaşmak için gayretlerin desteklenmesi gerekiyor. Bunun yolu da çalışılacak alanda staj yapmaktan, bilgi toplamaktan, sektör tecrübesini içselleştirmekten geçiyor” dedi.



BAP destekliyor


“Yükseköğretimde Uygulanan Mentörlük Programlarının Mezunlar ve Öğrenciler Üzerindeki Etkisi: Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Örneği” başlıklı projenin DEÜ Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Koordinasyon Birimi tarafından da desteklendiğini aktaran Rektör Hotar, “BAP tarafından desteklenen ve karma yöntem yaklaşımının kullanıldığı çalışma, hem mentilerin (öğrencilerin) hem de mentörlerin (mezunların) programa ilişkin algı ve beklentilerini de dikkate alıyor. Böylece program katılımcılarının üniversite algılarının nasıl etkilendiği de inceleniyor. Rektörlük olarak biz de buradaki bulgu ve tespitlerin, uzun vadeli eğitim stratejilerimize referans teşkil edeceğini düşünüyoruz” ifadesinde bulundu.



DEFMED üyeleri katılıyor


Projenin 2022’nin nisan ayında başladığını hatırlatan Rektör Hotar, şöyle devam etti: “DEFMED üyelerinden oluşan mentörler ve ilgili bölümlerdeki 2’nci ve 3’cü sınıf öğrencilerinden oluşan mentiler arasındaki ilk görüşmeler, ağustos ayında tamamlandı. Belirli bir takvim ve plan dâhilinde yürütülen görüşmeler, bu proje için temini yapılan özel bir yazılım üzerinden dijital ortamda gerçekleştirildi. Proje boyunca da benzer bir sürecin yürütülmesi amaçlanıyor. Elbette burada DEFMED üyelerinin paylaşımları da öğrencilerimiz için anlam, değer ve kazanım arz ediyor."



İlham verecek


Araştırma üniversitelerinin dünyanın ilk 500 üniversitesi arasında yer alma hedefi olduğunun altını çizen Rektör Hotar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Denizcilik alanındaki akademik faaliyetlerimiz ile mensuplarımızın bilimsel çalışmalarının uluslararasılaşma misyonumuza katkı sağlayacağına, projenin de mezun mentörlüğü alanındaki başka fikirlere ilham olacağına inanıyoruz. Başta denizcilik fakültemiz ve kariyer planlama koordinatörlüğümüz olmak üzere proje yürütücülerine ve araştırmacılara, DEFMED yönetimi ve üyelerine teşekkür ediyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak Uzmanından uyarı: Çocuklarda uykudan uyandıran baş ağrısı ciddiye alınmalı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nde görevli Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yıldız, çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan baş ağrısının basit bir şikâyet gibi görünse de, altında yatan nedenlerin hayati öneme sahip olabileceğine vurgu yaptı. Yıldız, "Özellikle enseden olan baş ağrıları ya da uykudan uyandıran baş ağrıları ciddiye alınması gereken çocukluk dönemi baş ağrıları bulguları olarak karşımıza çıkabilmektedir" dedi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nde görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yıldız, çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan baş ağrısı şikayetlerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Poliklinikte 0 ila 18 yaş arası hastalarla ilgilendiklerini ifade eden Yıldız, çocuk nöroloji polikliniğine en sık başvuru nedenlerinden biri olan baş ağrısının detaylarına dikkat çekti. Baş ağrısı oranı yaşla birlikte artıyor Toplumda baş ağrısının görülme sıklığının yaş gruplarına göre değiştiğini belirten Dr. Yıldız, "Yüzde 7 ile yüzde 82’ye kadar oranlarla karşılaşabiliyoruz. Özellikle son yıllarda hasta yakınlarının ve çocukların bilinçlenmesiyle birlikte bu oranlar artıyor, polikliniğimize başvurular da buna paralel olarak yükseliyor" dedi. Baş ağrısının, beyindeki bazı sinyaller sonucu oluşan bir belirti olduğunu söyleyen Yıldız, bu durumu "akut" yani ani başlayan ve "kronik" yani uzun süren baş ağrıları olarak ikiye ayırdıklarını kaydetti. "Enseden başlayan veya uykudan uyandıran ağrılar ciddiye alınmalı" Dr. Yıldız, bazı baş ağrısı türlerinin özel olarak dikkatle ele alınması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Sistemik bulgular ve nörolojik bulguların eşlik etmesiyle baş ağrısıyla ciddi görme bozukluğu, tansiyon yüksekliği, ani görme kayıpları, ilk kez yaşanan şiddetli ağrı, enseden başlayan ağrılar ya da uykudan uyandıran baş ağrıları eşlik ediyorsa, bunlar çocukluk döneminde mutlaka ciddiye alınmalı." 6 yaş altındaki çocuklarda dikkat şart Özellikle 6 yaş altı çocuklarda baş ağrısına ekstra dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Yıldız, baş ağrısının sıklığı, şiddeti, süresi ve buna eşlik eden bulantı, kusma gibi sistemik belirtilerin mutlaka sorgulanması gerektiğini dile getirdi: "Hastanın özellikle ağrıyı nasıl lokalize ettiği nasıl tarif ettiği bizim için klinikte önem arz etmektedir. Baş ağrısının öncelikli olarak akut baş ağrısıyla yani üst solunum yolu enfeksiyonu ve sinüzitte de çocuğun başı ağrıyabilir. İlaç intoksikasyonlarında da baş ağrısı da gelebilir. Ama bunun yanı sıra travma, tümör, kulak enfeksiyonu gibi daha ciddi sebeplerle de çocukların başı ağrıyabilir. Bu yüzden örneğin ateş gibi eşlik eden bulgulara sınırlandığı çocuğu aslında sistemik değerlendirmek çok önemli. Bir çocuğun eğer baş ağrısına eşlik eden bulgulara göre tanıya yönlenebiliyoruz. Bizim bölgemizde de aslında Türkiye genelinde de olmakla beraber çok sık baş ağrısı vakası polikliniğimize gelmekte. Bunların ağır tanıları olabileceği gibi aslında migren gibi birçok çocuk da yine baş ağrısı ile polikliniğe gelebilmekte. Bu yüzden eşlik eden bulgulara göre çocukların tanısına yaklaşıyoruz." Migren, gerilim tipi ve küme tipi baş ağrıları çocuklarda da görülüyor Baş ağrılarının türlerine göre ayrıldığını hatırlatan Dr. Yıldız, özellikle ergenlik dönemine yaklaşan çocuklarda erişkin tipi baş ağrılarına da rastlandığını belirtti. Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı: "Tedaviyi ve yaklaşımımızı da buna göre belirliyoruz aslında. Baş ağrıları tabii ki başvuru zamanına göre akut olarak ayırdığımız gibi baş ağrılarını migren baş ağrısı, stres dediğimiz gerilim tipi baş ağrıları ya da erişkin yaşa daha yakın ergenlerde özellikle küme tipi başarıları gözükebiliyor. Özellikle migrenli çocuklarda baş ağrılarına baktığımız zaman bu çocuklar auralı ve aurasız dediğimiz semptomlarla gelebiliyorlar. Yani aura dediğimiz şey işte bu ışık çakmaları, görsel halüsinatif şeyler, bir şeyler duymalar gibi bulguların eşlik edebileceği gibi bulantı kusma, fotofobi, fonofobi dediğimiz ışık ve gürültüden, sesten etkilenme gibi vurgularla da migrenli çocuklar polikliniğimize başvurabilmektedir. Eğer migrense zaten çocukların tanısını koyduktan sonra buna göre tedavilerini veriyoruz, ilaç tedavilerine başlıyoruz."
Zonguldak Uzmanından uyarı: "Çocuklarda uykudan uyandıran baş ağrısı ciddiye alınmalı" Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nde görevli Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yıldız, çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan baş ağrısının basit bir şikâyet gibi görünse de, altında yatan nedenlerin hayati öneme sahip olabileceğine vurgu yaptı. Yıldız, "Özellikle enseden olan baş ağrıları ya da uykudan uyandıran baş ağrıları ciddiye alınması gereken çocukluk dönemi baş ağrıları bulguları olarak karşımıza çıkabilmektedir" dedi. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Bölümü’nde görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Nihal Yıldız, çocukluk döneminde sıkça karşılaşılan baş ağrısı şikayetlerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Poliklinikte 0 ila 18 yaş arası hastalarla ilgilendiklerini ifade eden Yıldız, çocuk nöroloji polikliniğine en sık başvuru nedenlerinden biri olan baş ağrısının detaylarına dikkat çekti. Baş ağrısı oranı yaşla birlikte artıyor Toplumda baş ağrısının görülme sıklığının yaş gruplarına göre değiştiğini belirten Dr. Yıldız, "Yüzde 7 ile yüzde 82’ye kadar oranlarla karşılaşabiliyoruz. Özellikle son yıllarda hasta yakınlarının ve çocukların bilinçlenmesiyle birlikte bu oranlar artıyor, polikliniğimize başvurular da buna paralel olarak yükseliyor" dedi. Baş ağrısının, beyindeki bazı sinyaller sonucu oluşan bir belirti olduğunu söyleyen Yıldız, bu durumu "akut" yani ani başlayan ve "kronik" yani uzun süren baş ağrıları olarak ikiye ayırdıklarını kaydetti. "Enseden başlayan veya uykudan uyandıran ağrılar ciddiye alınmalı" Dr. Yıldız, bazı baş ağrısı türlerinin özel olarak dikkatle ele alınması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: "Sistemik bulgular ve nörolojik bulguların eşlik etmesiyle baş ağrısıyla ciddi görme bozukluğu, tansiyon yüksekliği, ani görme kayıpları, ilk kez yaşanan şiddetli ağrı, enseden başlayan ağrılar ya da uykudan uyandıran baş ağrıları eşlik ediyorsa, bunlar çocukluk döneminde mutlaka ciddiye alınmalı." 6 yaş altındaki çocuklarda dikkat şart Özellikle 6 yaş altı çocuklarda baş ağrısına ekstra dikkat edilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Yıldız, baş ağrısının sıklığı, şiddeti, süresi ve buna eşlik eden bulantı, kusma gibi sistemik belirtilerin mutlaka sorgulanması gerektiğini dile getirdi: "Hastanın özellikle ağrıyı nasıl lokalize ettiği nasıl tarif ettiği bizim için klinikte önem arz etmektedir. Baş ağrısının öncelikli olarak akut baş ağrısıyla yani üst solunum yolu enfeksiyonu ve sinüzitte de çocuğun başı ağrıyabilir. İlaç intoksikasyonlarında da baş ağrısı da gelebilir. Ama bunun yanı sıra travma, tümör, kulak enfeksiyonu gibi daha ciddi sebeplerle de çocukların başı ağrıyabilir. Bu yüzden örneğin ateş gibi eşlik eden bulgulara sınırlandığı çocuğu aslında sistemik değerlendirmek çok önemli. Bir çocuğun eğer baş ağrısına eşlik eden bulgulara göre tanıya yönlenebiliyoruz. Bizim bölgemizde de aslında Türkiye genelinde de olmakla beraber çok sık baş ağrısı vakası polikliniğimize gelmekte. Bunların ağır tanıları olabileceği gibi aslında migren gibi birçok çocuk da yine baş ağrısı ile polikliniğe gelebilmekte. Bu yüzden eşlik eden bulgulara göre çocukların tanısına yaklaşıyoruz." Migren, gerilim tipi ve küme tipi baş ağrıları çocuklarda da görülüyor Baş ağrılarının türlerine göre ayrıldığını hatırlatan Dr. Yıldız, özellikle ergenlik dönemine yaklaşan çocuklarda erişkin tipi baş ağrılarına da rastlandığını belirtti. Yıldız, sözlerini şöyle tamamladı: "Tedaviyi ve yaklaşımımızı da buna göre belirliyoruz aslında. Baş ağrıları tabii ki başvuru zamanına göre akut olarak ayırdığımız gibi baş ağrılarını migren baş ağrısı, stres dediğimiz gerilim tipi baş ağrıları ya da erişkin yaşa daha yakın ergenlerde özellikle küme tipi başarıları gözükebiliyor. Özellikle migrenli çocuklarda baş ağrılarına baktığımız zaman bu çocuklar auralı ve aurasız dediğimiz semptomlarla gelebiliyorlar. Yani aura dediğimiz şey işte bu ışık çakmaları, görsel halüsinatif şeyler, bir şeyler duymalar gibi bulguların eşlik edebileceği gibi bulantı kusma, fotofobi, fonofobi dediğimiz ışık ve gürültüden, sesten etkilenme gibi vurgularla da migrenli çocuklar polikliniğimize başvurabilmektedir. Eğer migrense zaten çocukların tanısını koyduktan sonra buna göre tedavilerini veriyoruz, ilaç tedavilerine başlıyoruz."
Karaman Karaman’da lale tarlasını bu yıl 200 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor Karaman’da kapılarını ziyaretçilere açan lale tarlasını bu yıl 200 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor. Karaman’ın Kazımkarabekir ilçesine bağlı Kızılkuyu köyünde 60 dekarlık alanda ekimi yapılan lale tarlası kapılarını ziyaretçilere açtı. Yurt içerisinde park ve bahçeleri süsleyen laleler doğa tutkunları ile fotoğraf çektirmeye gelenlerin uğrak yeri oluyor. Hafta içi gelen ziyaretçilerin yanı sıra vatandaşlar hafta sonları lale tarlasına adeta akın ediyor. Yaşanan olumsuz hava şartları nedeniyle 300 ila 400 bin ziyaretçinin gelmesi beklenen tarlaya bu yıl 200 bin kişinin gelmesi bekleniyor. "İç Anadolu için büyük bir güzellik" Lale bahçesine ikinci kez geldiğini söyleyen Rıfat Yörük, "Lale bahçesine bu benim ikinci gelişim. Geçen yıl daha büyük bir merakla gelmiştik. O zaman daha gelişmiş görünüyordu ve hava da daha güzeldi. Bu yıl biraz don vurmuş, soğuk hava ve kar yağışı etkili olmuş. Laleler biraz daha sönük geldi ama yine de İç Anadolu için büyük bir güzellik. Lale ihracatı yapıldığını da duyduk. Ürünler hem yurt içine hem yurt dışına veriliyormuş. Bu Karaman için, bölgemiz için sevindirici bir gelişme. Biz de Mersin’in Silifke ilçesinden 10 kişilik bir kafile olarak, 3 araçla arkadaşlarımız ve dostlarımızla geldik" dedi. 200 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor Lale üretim tesisinin sorumlusu Yavuz Selim Ateş, "Karaman’ın Kazımkarabekir ilçesine bağlı Kızılkuyu köyünde lale soğanı üretimi yapıyoruz. 2025 yılı itibarıyla yaklaşık 60 dekarlık alanda 25 milyon adet lale soğanı üretimi gerçekleştiriyoruz. Bu yıl maalesef kış biraz çetin geçti. Nisan ayında kar yağdı ve bu durum, ziyaretçiler açısından ‘Acaba hala çamur var mı, hava çok mu soğuk?’ gibi bazı olumsuz düşüncelere neden oldu. Aslında insanlar haklılar ama yine de yoğun bir ilgiyle karşılaşıyoruz. Yerli ve yabancı turistler tur araçlarıyla arazilerimizi ziyaret etmeye devam ediyor. Bu yılın başında ziyaretçi beklentimiz 300 ila 400 bin kişi arasındaydı ancak şu anki tahminimiz, soğuk havaların etkisiyle 200 bin civarında kalacağı yönünde. Ziyarete toplam 7 gün süreyle açıyoruz ve cuma, cumartesi ve pazar günleri son 3 günün oldukça yoğun geçeceğini düşünüyoruz. Çünkü havalar ısınıyor, rüzgar azalıyor ve arazilerimiz yeniden görsel bir şölen sunuyor. Bu sayede ilginin tekrar artacağına inanıyoruz" diye konuştu.