ASAYİŞ - 02 Aralık 2024 Pazartesi 13:20

Yenidoğan çetesi soruşturmasında adı geçen Satılmış Çim aracın içinde ölü bulundu

A
A
A

Yenidoğan çetesi soruşturmasında ismi geçen Satılmış Çim Küçükçekmece’de bir aracın içinde ölü bulundu. Başsavcılık olaya ilişkin soruşturma başlattı.

Küçükçekmece’de dün bir şahıs aracın içinde ölü bulundu. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yapılan incelemelerin ardından şahsın 2 gündür kayıp ilanıyla aranan Satılmış Çim’e ait olduğu ortaya çıktı.

Çalışmaların devamında Yenidoğan Çetesi soruşturmasında adı geçtiği ve kapatılan Avcılar Hospital Hastanesi’nin depo sorumlusu olarak çalıştığı öğrenildi.

Sağ kol bileğine iki adet iğne vurulan Çim’in cansız bedeni Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayla ilgili soruşturma başlattığı öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Doç. Dr. Yaşar Bildirici: "Tüm engelli bireyler ve aileleri için engelsiz bir gelecek temenni ediyorum" Eskişehir İl Sağlık Müdürü Doç Dr. Yaşar Bildirici, 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü nedeniyle bir açıklama yayımladı. Doç Dr. Yaşar Bildirici yapmış olduğu açıklamada, 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü’nün 2024 yılı temasının ’Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir gelecek için engelli bireylerin liderliğini güçlendirmek’ olduğunu söyledi. Engelliliğin doğumdan itibaren ya da sonradan oluşabilecek bir hastalık veya kaza sonucunda bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yetilerin çeşitli derecelerde kaybedilmesi olarak tanımlandığını ifade eden Bildirici, dünyada 1 milyardan fazla insanın çeşitli engellilik durumlarına sahip bireyler olduğunu vurguladı. Uluslararası Engelliler Günü’nün Birleşmiş Milletler tarafından engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının eşit şekilde sağlanması amacıyla ilan edildiğini belirten Bildirici, bu özel günün farkındalığı artırmak için önemli bir fırsat sunduğunu dile getirdi. Engelliliğin doğumdan itibaren olabileceği gibi ilerleyen yaş veya kronik hastalıklar gibi sonradan gelişen durumlarla da ortaya çıkabileceğine de dikkat çeken Bildirici, bunların önemli bir kısmının önlenebilir nedenlerden kaynaklandığının altını çizdi. Özel ihtiyaçlı bireylere yönelik tedavi hizmetleri sunuluyor Engelliliğin önlenmesi ve erken tanı çalışmaları kapsamında müdürlük olarak yürütülen hizmetlerden bahseden Bildirici, yeni doğan bebeklere işitme, fenilketonüri, biyotidinaz ve hipotroidi taramalarının düzenli olarak yapılmakta olduğunu söyledi. Ayrıca gelişimsel kalça çıkıklığı erken tanı ve tedavisinin uygulandığını ve hemoglobinopati taramaları gerçekleştirildiğini ifade eden Bildirici, bu hizmetlerin yanı sıra evde sağlık hizmetleri çerçevesinde engelli bireylere muayene, tetkik, tedavi, tıbbi bakım, takip ve rehabilitasyon hizmetleri sunulduğunu aktardı. 16 Kasım 2023’te Yunus Emre Devlet Hastanesi bünyesinde hizmet vermeye başlayan Engelli Diş Tedavi Merkezi’nin ise zihinsel veya bedensel engeli bulunan ya da özel ihtiyacı olan bireylere yönelik tedavi hizmetleri sunduğunu belirten Bildirici, toplumun tüm kesimlerine önemli sorumluluklar düştüğünü vurguladı. "Tüm engelli bireyler ve aileleri için engelsiz bir gelecek temenni ediyorum" Bildirici, mesajının devamında şu ifadelere yer verdi: "Engelliliğin önlenmesi, engelli bireylerin tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerine erişiminin artırılması, onların haklarının bilincinde olmaları ve topluma tam katılımlarının sağlanması için çalışıyoruz. Amacımız, engelli bireylerin ve ailelerinin karşılaştığı sorunları en aza indirmek ve hizmet kalitemizi daha da yükseltmektir. Tüm engelli bireyler ve aileleri için engelsiz bir gelecek temenni ediyorum."
Kayseri AIDS şüphesine ’test’ önerisi Kayseri Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, şüpheli bir temas durumunda kişilerin AIDS testi yaptırmaları gerektiğini söyleyerek, "Düzenli kontroller ve tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor. Bu kişiler evlenebiliyor, sağlıklı çocuk sahibi olabiliyor ve HIV virüsü taşımayan kişiler gibi uzun bir ömür sürebiliyorlar" dedi. Kayseri Şehir Hastanesi’nde 1 Aralık Dünya AIDS Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuşan Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ayşin Kılınç Toker, virüsün 1980 yılında tanımladığını dile getirdi. Toker, "Bağışıklık sistemini baskılayarak, kişilerin tedavi almadıkları takdirde ilerleyen ciddi enfeksiyon tablolarıyla seyreden AIDS’e ilerlemesine neden olmaktadır. Dünya çapında tanımlandığı günden itibaren 88 milyon kişinin HIV ile enfekte olduğu biliniyor. Bunların 42 milyonunun da HIV ilişkili nedenlerden kaybedildiğini biliyoruz. Gelişmekte olan tedavi seçenekleri ve farkındalıkla dünya genelinde vakalar gelişmekte olan ülkelerde azalma eğiliminde ancak tedaviye ulaşamayan ülkeler ve henüz farkındalığı gelişmeyen ülkelerde maalesef yeni vaka sayıları hızla artmaktadır. Ülkemizde de HIV tanısı alan hasta sayısı maalesef gün geçtikçe artmaktadır. Sağlık Bakanlığının verilerine göre ülkemizde HIV ile yaşayan 45 bin birey bulunmaktadır. Özellikle son dönemlerde 25-35 yaş arası grupta yeni tanı oranımız çok yüksek. Ayrıca son dönemlerde 15-19 yaş grubunda da ciddi bir artış mevcut ve bu durum açıkçası gençlerimizin sağlıklı cinsel yaşam bilgisi edinememesi veya madde kullanımındaki artış ile açıklanabiliyor. Tedaviler her ne kadar başarılı durumda olsa da şu anda dünya genelinde her dakikada 1 kişinin HIV’e bağlı nedenlerden hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Aslında önemli olan hastalıktan korkmak ya da çekinmek değil. Nasıl bulaştığını ve nasıl önlemler alınabileceğinin farkında olabilmektir" ifadelerini kullandı. "HIV dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmaz" Virüsün dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmayacağının altını çizen Ayşin Kılınç Toker, "HIV kan ve doku sıvılarıyla bulaşabilen, özellikle korunmasız cinsel temasla buluşma oranı yüksek bir virüs. Aynı zamanda steril şartlarda yapılmayan piercing ve dövme gibi uygulamalarla bulaşabiliyor ancak HIV’in nasıl bulaşmadığını da bilmemiz gerekiyor. HIV dokunmakla, sarılmakla, sosyal ilişkilerle, aynı ortamda bulunmakla ve solunum yoluyla bulaşmaz. Ortak tuvalet kullanımı, ortak havuz kullanımı ya da sivrisinek ısırması da HIV’in bulaşmasına neden olmaz. HIV ilk bulaştığında kişiler, birkaç hafta içerisinde ateş yüksekliği, döküntü, boyunda ağrılı bezeler gibi emareler gösterebilirler ancak şüphelenip, test yaptırmazsak emaeler tamamen yok olur ve yıllarca hiçbir emare vermeden HIV virüsü kişinin vücudunda çoğalmaya ve bağışıklık sistemini etkilemeye devam eder. Uzun zaman sonrasında kişinin bağışıklık sistemi baskılandığı için zatürre ya da normal yetişkinlerde görünmeyen rahatsızlıklarla, enfeksiyonlarla, cilt döküntüleriyle bizlere başvurabilirler. HIV’in şu anda ülkemizde etkin tedavileri mevcut ancak önemli olan kişinin farkında olup, şüpheli bir teması olduğunda test yaptırmasıdır" diye konuştu. "Düzenli kontroller ve tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor" diyen Toker, "Bu testleri aile hekimlikleri dahil tüm sağlık kuruluşlarında ücretsiz olarak yaptırabiliyorlar. Test sonrasında da tanı alındığı takdirde düzenli kontroller ve düzenli tedavi altında olduğu süreçte kişinin viral yükü tespit edilemez hale geldiğinde artık bulaştırmaz olarak kabul ediliyor. Bu kişiler evlenebiliyor, sağlıklı çocuk sahibi olabiliyor ve HIV virüsü taşımayan kişiler gibi uzun bir ömür sürebiliyorlar. Bizim burada amacımız toplumumuzu farkındalığa sevk etmek. Şüpheli bir durumda test yaptırmalarını sağlamak ya da HIV ile yaşayan bir bireyle karşılaşıldığı takdirde bu kişilerin toplumdan ayrıştırılmamasını sağlama bilincini vermeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu. Sağlık çalışanlarına öneriler Hemşirelerin bulaşıcı hastalıklara sahip hastalara hizmet verirken, nelere dikkat etmesi gerektiği hakkında bilgiler veren Toker, “Sağlık çalışanlarının bulaşıcı hastalığı bulunan hastalara karşı bakım vermek, büyük kaygıları ancak şöyle düşünmek gerekiyor. Herkesin bulaşıcı hastalığı varmış gibi sağlık hizmeti verirken, dikkatli olmamız gerekiyor. Özellikle HIV hastalarında kan yoluyla bulaş söz konusu olduğu için ve hemşirelerimiz kan alma yoluyla bu hastalarla birebir temasta oldukları için daha da tedirginlik oluşuyor. Bu noktada aslında normal insanlara yaklaştığımız gibi sadece koruyucu bir eldiven ve dikkatli bir şekilde kan alma yolunu açmak yeterli. En büyük yaralanmalar, enjektör kapağını kapatırken meydana geliyor. Biz verdiğimiz eğitimlerde de bunları konuşuyoruz. Kapağı elimize almadan bulunduğu yerde kapatmakta fayda var. Bunun dışında hastanın dışkısı, idrarı ve kusması söz konusu olabiliyor. Bu noktada da mutlaka eldiven kullanmamız gerekiyor. Hasta ile temas olduğu durumlarda ise temas edilen bölgenin hızlıca tahriş etmeden yıkanması gerekiyor. Yıkadıktan sonra dezenfektanla dezenfekte edebiliriz. Sonrasında mutlaka hastanın bilgilerine erişmemiz gerekiyor. Bulaşıcı hastalığını biliyorsak da bilmiyorsak da bunu yapmamız gerekiyor" dedi.