EKONOMİ - 30 Eylül 2024 Pazartesi 10:15

SOCAR Başkanı Rovshan Najaf, Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katıldı

A
A
A
SOCAR Başkanı Rovshan Najaf, Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katıldı

SOCAR Başkanı ve SOCAR Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Rovshan Najaf, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katıldı.



SOCAR Başkanı Rovshan Najaf, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında düzenlenen Türkiye Yatırım Danışma Konseyi toplantısına katıldı. Rovshan Najaf, toplantıda gerçekleştirdiği konuşmada, Türkiye’nin net vizyon, istikrar ve ileriye dönük stratejisi sayesinde, özellikle enerji sektöründe doğrudan yabancı yatırım için en iyi destinasyonlardan birine dönüştüğünün altını çizdi.



Şirket, Türkiye’nin büyük hedeflerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaya kararlı olduklarını aktaran Rovshan Najaf, “Türkiye’nin 2028 yılına kadar, enerji sektörünün de kilit aktör olduğu küresel doğrudan yabancı yatırımların yüzde 1,5’ini alma hedefine tanıklık etmekten gurur duyuyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Türkiye ekonomisi, sağlam devlet politikaları, başarılı uluslararası diplomasi, genç ve yetenekli bir nüfusla desteklenerek güvenle büyümektedir. Türkiye, planlanan reformları hayata geçirmekle yatırım ortamını daha da iyileştirmeye ve önde gelen küresel enerji merkezi konumunu güvence altına almaya devam edecektir. Enerji sektörü, sadece önemli miktarda doğrudan yabancı yatırım çekmekle kalmayacak, aynı zamanda ithalata olan bağımlılığı azaltarak Türkiye’nin yeşil ve dijital dönüşümlerini de destekleyecektir” dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Türk bilim insanları Bursa’ya geliyor Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği tarafından Bursa Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenecek olan ’Türk Dünyası Bilim Ödülleri’ programına Türkiye’den ve dünyadan buluşlarıyla çığır açmış önemli bilim insanları katılacak. Bursa Teknik Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek olan Türk Dünyası Bilim Ödülleri öncesinde Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği yönetimi basın mensupları ile bir araya geldi. Hamidiye Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde bulunan Hamidiye Sofra’da gerçekleşen toplantıda Türk Dünyası Yörük Türkmen Birliği Başkanı İrfan Tatlıoğlu ve Düzenleme Kurulu Başkanı ve Birlik Genel Sekreteri Cemal Akkuş açıklamalarda bulundu. Daha önce Bursa Uludağ Üniversitesi ev sahipliğinde 10 farklı ülkeden 50’ye yakın üniversiteden yaklaşık 100 akademisyenin katıldığı Türk Dünyası Stratejik Araştırmalar Kongresi düzenlediklerini belirten Başkan Tatlıoğlu, bu kez yeni bir uluslararası organizasyona imza attıklarını dile getirdi. “Türk dünyasının değerlerini Bursa’da hatırlatmak istiyoruz” Geçmişte Türklerin dünya tarihinin akışına yön verdiğini dile getiren Başkan Tatlıoğlu, “Kendi geçmişimizi bilmediğimiz için başkalarına özentiliğimiz oluyor. Gençlerimiz 300 Spartalı’yı bilir, böyle bir olay tarihte yok. Film yapılmış, 1371 yılında Çirmen Savaşı var. 800 akıncı, 70 bin Sırp ordusunu yeniyor. Gençlerimiz bilmiyor, belki bilse akıncılarımızı araştıracak. Bunların hepsini gençlere öğretmemiz lazım, Bursa’nın değerlerine değer katalım diyoruz, bizler de Türk dünyasının değerlerini Bursa’da hatırlatmak istiyoruz. 21. Yüzyıl, Türk yüzyılı olacak diye hedef koyduk, bu hedefe önemli katkılar sağlamak için bir yürüyüşümüz de olacak. Türk Yüzyılı olmasının önemli sebepleri var, bakıldığında geçmişte haksızlık, hukuksuzluk yapmamış, savaş dışında kimseyi öldürmemiş bir topluluk” diye konuştu. Bursa dünyanın en ünlü bilim insanlarını ağırlayacak Düzenleme Kurulu Başkanı ve Birlik Genel Sekreteri Cemal Akkuş, düzenlenecek olan etkinliğe ilişkin bilgiler verdi. “Bilimde öncü Türkler” sloganını hayata geçireceklerini söyleyen Akkuş, “Avrupa’nın karanlık çağda yaşadığı dönemde, bizim medeniyetimiz altın çağını yaşıyordu. Harezmi olmasaydı bugünkü matematik olmayacaktı. Biz, bu organizasyon ile birlikte akademik ve bilimsel çalışmaların Türkiye’de ve Türk dünyasında hala devam ettiğini, önemli çalışmaların yapıldığını göstermek istiyoruz. Aynı zamanda gençlerimize de özgüven aşılamasını hedefliyoruz. 27 dalda, 29 ödül vereceğiz. Bunlardan bir tanesi Onur Ödülü, bir diğeri Türk Dünyası’na Vefa Ödülü, diğerleri ise matematikten kimyaya, robot bilime kadar pek çok alanda dünyanın en iyilerine ödüllerini sunacağız. Bunun için temel kriterimiz sadece Türk kökenli olması, Türklüğü ile ilgili sorunu olmaması ve devletimize ihanet içerisinde olmamasıydı. Aylar boyunca gelen başvuruları değerlendirdik ve ödül alacak bilim insanlarımızı belirledik” ifadelerini kullandı. Türkiye’de ilk kez ödül gecesini insansı robot sunacak Ödül gecesini yerli ve milli insansı robotların sunacağını kaydeden Akkuş, “Türk dünyasının geleneksel müzikleri, kıyafetleri sergilenecek. Ayrıca insansı robotlar olacak. Belki de Türkiye’de ilk defa bir canlı sunucu ile aynı zamanda insansı robot, geceyi birlikte sunacak. Bu insansı robotlar yerli ve milli olacak. Sizleri onlar karşılayacak. Tam kesin olmamakla birlikte muhtemel Adalet Bakanımız da bizlerle olacak. Buraya katılacak hocalarımız, dünyaca ünlü isimler. Ayrıca her bir lisede hocalarımız gençlerle de buluşarak deneyimlerini aktaracak” şeklinde konuştu.
Rize 5,5 yıl boyunca kalp beklerken bu resimleri çizmiş Kalp yetmezliği nedeniyle 5,5 yıllık bekleyişin ardından kalp nakli olan ama yine de hayata tutunamayan Esila Tüfekçi’nin beklerken çizdiği resimler Rize’de sergilendi. Rize’de bir alışveriş merkezinde, Ankara’da kalp yetmezliği nedeniyle tedavi görürken 5,5 yıllık bekleyişin ardından kalp nakli olan ancak yine de doktorların tüm çabalarına rağmen hayata tutunamayan 16 yaşındaki Esila Tüfekçi’nin kalp nakli beklediği sırada çizdiği resimlerden oluşan bir resim sergisi açıldı. Vatandaşların ilgi gösterdiği resim sergisi Rize İl Sağlık Müdürü Mustafa Tepe, İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Tüfekçi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Şatıroğlu, Esila Tüfekçi’nin ailesi ve vatandaşların katılımı ile açıldı. Esila Tüfekçi’nin kalp beklediği 5,5 yıl içerisinde çizdiği resimler ve resimlerin üzerindeki notlar herkesi duygulandırdı. Serginin gerçekleştiği alanda aynı zamanda organ bağışı standı da kurularak vatandaşlara organ bağışı hakkında bilgi verildi. “Esila da sağlıklı bir çocuktu” Esila’nın hem kendisi hem de kendisi gibi organ bekleyenlerin sesini duyurmak amaçlı resimler çizdiğini kaydeden Esila Tüfekçi’nin annesi Zeynep Tüfekçi “Benim kızım 5,5 yıl boyunca kalp bekledi. Sonunda geldi ama geç kalındı. Şunu söylemek istiyorum, organ bağışının önemini birbirimize anlatalım. Hepimizin başına gelebilir. Hastanede yattığı sürece hep sesini duyurmak istedi. Bunun için resimler yaptı. Sadece kendisi için değil, kendisi gibi bekleyenlerin de sesi oldu. Bize yetişmedi, umarım başkalarına yetişir. Onun için mücadelemizi devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. “Sonuç dramatik” Rize İl Sağlık Müdürü Mustafa Tepe ise organ bağışı bekleyen hastaların umutlu bekleyişlerine dikkat çekerek “Ülkemizde 33 bin 500 kişi organ nakli bekliyor. 33 bin 500 kişinin tek derdi; bulunacak organ. Tabi ki en çok organ bekleyen hastalar herkesin de tahmin ettiği gibi böbrek bekleyen hastalar. Yaklaşık 25 bin kişi böbrek nakli bekleyerek her gün diyalize giriyor. 2 bin 600 kişi karaciğer nakli bekleyen hastamız var. Bulunmazsa hayatını kaybedecek. Bin 477 kişi kalp nakli bekliyor. Sonuç bu kadar dramatik” diye konuştu. “Ülkemizde daha çok canlıdan canlıya nakil gerçekleştiriyoruz. İstemediğimiz bir durum” Rize Devlet Hastanesi Organ ve Doku Nakli Koordinatörü Oğuz Polat ise insanlarda farkındalık oluşturmak için bu tip etkinliklerde stant açtıklarını ifade ederek “Organ bağışı tabii ki halk arasında bilinen ama daha çok yanlış bilinen bir durum. Kişi beyin ölümü gerçekleştikten sonra organlarını bağışlama işlemine biz organ bağışı diyoruz. Yaşarken herhangi bir organ bağışında insanlar bulunmuyor. İki türlü organ bağışımız var. Bir canlıdan canlıya nakil, iki kadavradan yani ölmüş kişiden nakil. Biz ülkemizde şu anda daha fazla canlıdan canlıya nakil gerçekleştiriyoruz. İstemediğimiz bir durum. Kadavradan oranımız çok düşük. Bu tarz etkinliklerimizi, bu tarz seminerlerimizi kadavradan donörü arttırmak için yapıyoruz. Halkımızda en azından bir farkındalık, bir bilinçlendirme oluşturmak için yapıyoruz. Hep beraber bu etkinlikte buluştuk ve inşallah birisine faydamız dokunur, birisinde bir farkındalık oluşturmuş oluruz” şeklinde konuştu. “Hedefimiz nakil oranlarımızı yüzde 80-90 civarına çekmek” Avrupa’nın aksine Türkiye’de canlıdan canlıya nakillerin oranlarının daha fazla olduğuna vurgu yapan Polat “Tabii ki ülkemizde yüzde 70 oranında canlıdan canlıya nakil yapıyoruz. Yüzde 30 oranında kadavradan nakit yapıyoruz. Yani biz istediğimiz durumda değiliz. Normalde bu Avrupa’da tam tersi. Avrupa’da ise yüzde 20 oranında, canlıdan canlıya nakil, yüzde 80 oranında kadavradan, yani ölmüş kişiden nakil gerçekleştiriliyor. Bizim hedefimiz de ülke olarak, Sağlık Bakanlığı olarak kadavra oranımızı, yani ölmüş kişide nakil oranlarımızı yüzde 80-90 civarına çekmek” dedi.
Mersin Yenişehir’de son kullanma tarihi geçmiş 65 ürün ele geçirildi Yenişehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri bir zincir markette aralarında bebek mamalarının da bulunduğu 65 ürünün son kullanma tarihi geçtiği halde satışa sunulduğunu tespit etti. Halk sağlığını tehlikeye atan market hakkında yasal işlem başlatılırken, son kullanma tarihi geçen ürünler toplanarak imha edildi. Yenişehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, ilçe genelindeki marketlerde düzenli olarak yaptığı denetimlerini sürdürüyor. Ekipler, Akkent Mahallesi’ndeki bir markette yapılan kontrollerde son kullanma tarihi geçmiş bebek maması ve bebek bisküvilerinin satılmak üzere reyonlarda olduğunu tespit etti. Bebek mamalarıyla birlikte 65 adet gıda ürününün son kullanma tarihi geçtiği halde satışa sunulduğunu belirleyen ekipler, market hakkında yasal işlem başlatarak, ürünleri imha etti. "Çocuklarımızın sağlığı söz konusu olduğunda, sorumluluğumuz katbekat artmaktadır" Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, vatandaşların sağlığını tehdit edenlere yönelik denetimlerinin aralıksız bir şekilde devam edeceğini ifade etti. Özyiğit, "Son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin satışa sunulması halk sağlığına yönelik ciddi bir tehdittir ve bu konuda hiçbir taviz vermeyeceğiz. Özellikle çocuklarımızın sağlığı söz konusu olduğunda, sorumluluğumuz katbekat artmaktadır. Tüm vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini sağlamak adına yaptığımız bu çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz. Vatandaşlarımız da bu tür durumları zabıta hattımızı ya da Yenişehir Halk Masa’mızı arayarak bildirebilirler" dedi.
Kayseri Yazar Yusuf Kaplan: "Gazze’de soykırım varsa bunun nedeni orada olmadığımız içindir" Yazar Yusuf Kaplan, Kayseri’de katıldığı programda Gazze meselesini ve gündemi değerlendirdi. Kaplan, "Bugün Gazze’de soykırım varsa, bunun nedeni biz orda olmadığımız, biz çekildiğimiz içindir, biz geldiğimizde o adamlar çekip gidecek" dedi. Türkiye’nin, stratejik olarak İran ve Mısır ile birlikte hareket etmesi gerektiğini savunan Yusuf Kaplan, ’Benim Filistin diye bir davam yok’ diyen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın köle ruhlu biri olduğunu söyledi. Kaplan, Batı’nın İslam’ın geleceğini Pers İmparatorluğu’nun çocukları ile şekillendirmek istediğini iddia etti. Kaplan, Türkiye’nin fiili bir işgal yaşamadığını ama zihnen işgal edildiğini ifade etti. Bir toplumun başına gelen en büyük felaketin, başına ne geldiğini bilmemesi olduğunu ifade eden Yazar Yusuf Kaplan; kültürel genlerle oynandığını, Türkiye’nin zihnen işgal altında olduğunu, satılmış ve mankurtlaştırılmış insan tiplerinin yetiştirildiğini söyledi. Sistem ve zihniyet değişikliği olmadığı sürece bu ülkenin altını oyacak mankurtlaştırılmış adamlar yetiştirileceğini ve eğitimin bir medeniyet meselesi olduğunu ifade eden Kaplan, "Kendi tarihimizi yazacak durumda değiliz. Osmanlı tarihini bilmeden dünya tarihi yazılamaz" dedi. İngiliz egemenliğine karşı direnen tek coğrafyanın Osmanlı Coğrafyası olduğunu, Türkiye ve İran’ın 200 yıldır aynı modernleşme cenderesinden geçtiğini, İngilizlerin Osmanlı eğitim sisteminden eser bırakmadıklarını ama İran’daki dini medrese eğitimine dokunmadıklarını ifade eden Kaplan, İngilizlerin oyununa gelinmemesi gerektiğini vurguladı. Yahudilerin Gazze’de yaptıkları bu zulümlerle insan içine çıkacak durumlarının kalmadığını, dünyanın her yerinde protesto edildiklerini ifade eden Kaplan, ABD’nin yüzlerce savaş gemisiyle Akdeniz’e Türkiye için geldiklerini ama başaramayacaklarını söyledi. Türkiye’nin İran ve Mısır’la stratejik olarak birlikte hareket etmeleri gerektiğini vurgulayan Kaplan, İran’ı Batı’nın kucağına itmemek gerektiğini söyledi. "Türkiye Batı’yla boğuşurken, İran’ın Türkiye’ye boğuştuğunu" söyleyen Kaplan; Hristiyan batının Protestan modernleşmesi ile reform edildiği gibi Şia ile de da İslam’ın modernleştirilerek yok edilmek istendiğini söyledi. Türkiye’nin eğitim sistemini de eleştiren Kaplan; böyle bir eğitim sisteminin olmayacağını, bu sistemin nesilleri heba ettiğini, ülkenin kaderini 350 Masonik devşirme ailenin şekillendirdiğini, geçtiğimiz yıl Robert Koleji’nden mezun olan öğrencilerin tamamının Türk üniversitelerini tercih etmediğini ifade etti. 2019 yılından itibaren yapmaya başladığı Medeniyet Tasavvuru Okulu’ndan da bahseden Yusuf Kaplan, 30 ülkede 52 bin talebesinin olduğunu, öğrencileriyle tarih ve medeniyet okumaları yaptığını söyledi. Yusuf Kaplan, bugün Gazze’de soykırım yapılıyorsa, bunun nedeninin biz olmadığımız ve biz çekildiğimiz için olduğunu biz geldiğimizde o adamların çekip gideceklerini belirtti.