GÜNDEM - 21 Kasım 2024 Perşembe 10:38

Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı üst yönetiminde değişim

A
A
A
Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı üst yönetiminde değişim

Türkiye’nin en büyük ikinci havalimanı İstanbul Sabiha Gökçen (İSG) Uluslararası Havalimanı yönetimi, Haziran 2024 itibarıyla CEO’luk görevine gelen Alp Er Tunga Ersoy ile her iki tarafın da ortak kararı neticesinde yollarını ayırdıklarını duyurdu.



İstanbul Sabiha Gökçen (İSG) Uluslararası Havalimanı yönetimi tarafından konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Haziran 2024 itibarıyla CEO’luk görevine gelen Alp Er Tunga Ersoy ile her iki tarafın da ortak kararı neticesinde karşılıklı anlaşarak yollarımızı ayırmış bulunmaktayız. Alp Er Bey’e bugüne kadar bize olan katkıları için teşekkür ederken kendisine bundan sonraki çalışma hayatında başarılar dileriz. Ulusal ve uluslararası pek çok havalimanının işletmecisi konumundaki Malezya Havalimanları Holdings Berhad’ın (MAHB) işletmecisi olduğu havalimanımızda, yeni CEO göreve gelene kadar tüm operasyonlar MAHB’ın büyük havacılık tecrübesiyle ve İSG Yönetim Komitesi tarafından yönetilecektir. İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda tüm operasyonlarımızı aksamadan aynı şekilde yürütmeye ve misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlamaya devam etmekteyiz. Kamuoyuna saygıyla duyururuz” ifadelerine yer verildi.



Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir 3 yılda 30 hastaya kemik iliği başarıyla nakledildi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nin açılışının 3. yıldönümü düzenlenen etkinlikle kutlandı. Hastanede 3 yılda 30 hastaya kemik iliği nakli yapıldığı belirtildi. Prof. Dr. Necla Özdemir Konferans Salonu’ndaki etkinliğe Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyeleri, hemşire ve kök hücre tedavisi gören çocuklar ve aileleri katıldı. Etkinlik sonunda yan flüt ve dans gösterisi düzenlenirken, söylenen şarkılarla çocuklar doyasıya eğlendi. Etkinlik pasta kesimi ve ikramlarla sona erdi. “30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Görevlisi ve Hematopoetik Kök Hücre Nakli Ünitesi sorumlu hekimi Prof. Dr. Zeynep Canan Özdemir, kök hücre naklinin öneminden bahsetti. Prof. Dr. Özdemir, kurulduğu günden bu yana 30 hastaya nakil yapıldığını belirterek, “Bizim nakil ünitemizin kuruluşunun 3’üncü yıl dönümü. Biz üniversitemiz bünyesinde 3 yıldır bu işi yapıyoruz. Şu ana kadar yaklaşık 30 hastaya başarılı bir şekilde nakil gerçekleştirdik. O yüzden hem çocuklarımızla bu güzel günü kutlamak hem de nakil konusunda farkındalığı arttırmak istedik. Kök hücre bağışçısı nasıl olunur, bağışçı olmak isteyen insanları nasıl ve nereye yönlendirebiliriz? Özellikle hem bunu anlattık hem de süreç hakkında aileleri bilgilendirdik” dedi. Minik Elif Berra İspanya’da sağlığına kavuştu 7 yaşındaki Elif Berra Kahraman, ESOGÜ Hastanesi Çocuk Hematolojisi ve Onkoloji Servisi’nde lösemi tedavisi oldu. Kahraman’ın hastalığı erken dönemde nüks ettiği için tam uyumlu kardeşinden ESOGÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde nakil yapıldı. Fakat nakilden sonra erken dönemde nüks eden rahatsızlık nedeniyle küçük kız, girişimler ve Sağlık Bakanlığı’ndan alınan onayla İspanya’daki bir sağlık merkezine gönderildi. İspanya’da sağlığına kavuşan Elif Berra Kahraman hakkında da konuşan Prof. Dr. Canan Özdemir, süreçten bahsetti. İspanya’da gördüğü 3 aylık tedavi sonrasında minik kızın sağlığına kavuştuğuna değinen Prof. Dr. Özdemir, gözlemlerin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kemik İliği Nakli Ünitesi’nde devam ettiğini anlattı. Prof. Dr. Özdemir, “Çocuğumuz daha önce burada nakil tedavisi olmuş bir hastamız, ancak nakil sonrası hastalığı tekrarladı ve bunun üzerine biz yurt dışındaki meslektaşlarımızla da görüşerek hastamızı hücresel tedaviye yönlendirdik. Bu süreç tabii ki çok zor oldu, hiç kolay olmadı. Sağlık Bakanlığı’ndan onay almamız gerekti. Bu onaylarımızı tamamladıktan sonra çocuğumuzu yurt dışına, İspanya’da bir merkeze gönderdik. Oradaki doktorlarla da sürekli iletişim halinde tedavisini takip ettik. 3 aylık tedavi sürecini tamamladıktan sonra ülkemize geri döndü. Şu anda biz takiplerine devam ediyoruz, hastalığı da gayet iyi durumda. Remisyonda şekilde hastamızı gözlemliyoruz. Aslında bizim amacımız, bu tedaviye burada daha çok çocuğun ulaşmasını sağlamak. Özellikle nakille iyileştiremediğimiz çok küçük de olsa bir hasta grubu var. Bu çocukları bu tedaviyle buluşturmak da bizim için çok önemli. Umarım önümüzdeki yıllarda bunu da başarıyla sağlarız ve daha çok çocuğumuzu bu tedaviye ulaştırabiliriz” diye konuştu.
İstanbul Bakan Kacır "gıdada israfa" dikkat çekti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Gıdada israfın önüne geçmeyi, ülkemizin küresel gıda değer zincirindeki rolünü perçinleyecek ve öz yeterliliğimizi güçlendirecek adımlar atmak kadar hayati ve önemli görüyoruz" dedi. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından İstanbul’da düzenlenen 10. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’ne katıldı. Zirvede bir konuşma yapan Bakan Kacır, insanlık tarihi boyunca sürdürülebilir gıdaya erişimin, medeniyetlerin inşasında, ilerleyip büyümesinde etkin rol oynadığı gibi kimi zaman ise sürdürülemeyen üretim yöntemlerinin uygarlıkların çöküşüne sebep olduğunu belirtti. "Gıda sanayimizin ülkemizin kalkınma yolculuğunda başat sektörler arasında yer almasını sağlıyoruz" Bu durumun, kaynakların sınırsız olmadığı gerçeğini insanlığa ders niteliğinde bir öğreti olarak bıraktığını söyleyen Bakan Kacır, "Gıda arzı ve güvenliği konusunun geçmişte olduğu gibi bugün de ülkelerin gündeminde önemli bir yer tuttuğuna şahit oluyoruz. İklim krizleri, pandemi, küresel göç ve bölgesel savaşlar; gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkeler için tarım ve gıdayı ikamesi mümkün olmayan sektörler haline getiriyor. Biz de tarım ve gıda sanayi politikalarımızı buna göre şekillendiriyor, sektörün ihtiyaç duyduğu güncellemelere sahip, planlı uygulamaları yürürlüğe alıyoruz. Attığımız uzun soluklu adımlarla tarım ve sanayi sektörlerimiz arasında bağları güçlendiriyoruz. Çiftçilerimiz, müteşebbislerimiz ve emekçilerimiz için ülkemizin yüksek tarım potansiyelinin ekonomik değere dönüşmesini temin ediyoruz. Sağladığımız çok yönlü desteklerle, gıda güvenliği hususunda önemli rol üstlenen gıda sanayimizin ülkemizin kalkınma yolculuğunda başat sektörler arasında yer almasını sağlıyoruz. İşte bu anlayışla, 2002 yılından bugüne kadar gıda ürünleri imalatına yönelik 8 bin 589 yatırıma teşvik belgesi düzenledik. 708 milyar lira sabit yatırımın ve 252 bin nitelikli istihdamın önünü açtık. Gıda sanayimizin üretimini; çevreci, sürdürülebilir ve altyapısı tamamlanmış yatırım sahalarında gerçekleştirmesi için attığımız adımların neticesinde; 11’i ’gıda ihtisas organize sanayi bölgesi’ olmak üzere toplam 203 organize sanayi bölgemizde müteşebbislerimiz gıda ürünleri imalatı gerçekleştiriyor. OSB’lerimizde faaliyet gösteren bu işletmeler 187 bin kişiye istihdam sağlıyor. Gelinen noktada, gıda sanayimizin yalnızca iç talebi karşılamakla kalmadığını aynı zamanda son yıllarda ihracatta kaydedilen gurur tablosunda da büyük pay sahibi olduğunu memnuniyetle ifade etmek isterim" dedi. "Gıda ve tarım teknolojilerinde ülkemizden daha fazla sayıda teknoloji girişiminin filizlenmesini arzu ediyoruz" Geçtiğimiz yıl 18,9 milyar dolar ihracata ulaşan sektörün, önümüzdeki dönemde de yeni başarı hikayeleri yazacağına inancının tam olduğunu ifade eden Bakan Kacır, "Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuz doğrultusunda, gıda sektöründe Ar-Ge odaklı üretimi önceliklendirerek sektörümüzün yenilikçi ve rekabetçi üretim altyapısını adım adım daha da ileriye taşımak öncelikli hedeflerimiz. Gıda sektörümüzün teknoloji ve inovasyon odaklı dönüşümüne öncülük eden 61 Ar-Ge merkezine ve teknoparklarımız bünyesinde bulunan 174 teknoloji girişimine destek sunuyoruz. Türkiye’nin tarım ve gıda sektöründe ihtisaslaşmış ilk teknoparkı Mersin Agropark’ı kurduk. Gıda ve tarım teknolojilerinde ülkemizden daha fazla sayıda teknoloji girişiminin filizlenmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) destekli en büyük gıda Ar-Ge ve inovasyon projesi; Gıda Sanayisinin Bölgesel Rekabet Edebilirliğin Artırılabilmesi için Araştırma ve Yenilik Tesislerinin Kurulması (INNOFOOD) ile gıda ve içecek sektöründe yer alan tüm paydaşları kapsayacak, iletişim ağı ve kümelenme platformu Türkiye Gıda İnovasyon Platformu’nu (TÜGİP) kurduk. Gıda İnovasyon Merkezi’mizi, gıda ve içecek sektörünün çözüm ortağı olarak Gebze’de TÜBİTAK MAM yerleşkesi bünyesinde faaliyete geçirdik. Gıda sanayinde öncü ve proje paydaşı olan Gaziantep ilimizde pilot ölçekli fıstık üretim tesisini, Şanlıurfa ve Giresun’da ise gıda test ve analiz laboratuvarlarını devreye aldık. Kalkınma Ajanslarımız eliyle gıda sektörüne yönelik yürütülen 773 projeye 2,6 milyar lira destek sağlayarak gıda tedarikimizin sürdürülebilirliğini güçlendirdik. Coğrafyamızın önemli değerlerini gün yüzüne çıkaran ’Anadolu’dakiler’ projemizle de derinlerde saklı hazinemizi hem ülkemiz hem de dünya ile buluşturuyoruz. Topraklarımızın bereketini, mutfak kültürümüzün birikimini, çeşitliliğini ve zenginliğini hak ettiği değere ulaştırıyoruz" diye konuştu. "Yerel değerlerimiz ve yöresel ürünlerimizin, üretildikleri bölge ya da şehirle özdeşleşerek o yerin simgesi haline gelmesini hedefliyoruz" Sosyal fayda, süreklilik ve sürdürülebilirliği esas aldıkları projelerle; tarım ve gıda sektörlerinin, üreticisinin önünü açtıklarını belirten Bakan Kacır, "Yakın dönemde detaylarını kamuoyu ile paylaşacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı ile de gelecek nesillerin yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya erişimini sağlayacak, yerel tarımsal ürünlerimizi değer zincirinde katma değeri yüksek gıda sanayi yatırımlarına dönüştürecek ve refaha katkı sunacak projeleri destekleyeceğiz. Yerel değerlerimiz ve yöresel ürünlerimizin, üretildikleri bölge ve şehirle özdeşleşerek o yerin simgesi haline gelmesini hedefliyoruz. Bin 658 tescilli coğrafi işaretli ürünle büyük bir hazineye sahibiz. Önümüzdeki dönemdeki önceliklerimizden biri de özellikle Avrupa Birliği nezdinde de tescillenen coğrafi işaretli ürünlerimizin, ülkemiz üreticileri ve sanayicileri için daha yüksek katma değer oluşturmasını sağlamaktır. Bunun için kalite zincirini uçtan uca takip edeceğimiz bir mekanizma kurmalıyız. Diğer yandan; gıdada israfın önüne geçmeyi, ülkemizin küresel gıda değer zincirindeki rolünü perçinleyecek ve öz yeterliliğimizi güçlendirecek adımlar atmak kadar hayati ve önemli görüyoruz. Bugün insan tüketimi için üretilen gıdanın beşte biri israf edilirken diğer yandan dünyada her 9 kişiden biri açlıkla mücadele ediyor. Yapılan araştırmalar gıda kaybı ve israfının toplam maliyetinin küresel ekonomi için 1 trilyon dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Bu adaletsiz tabloyu değiştirmek adına seferberlik ruhuyla hareket ederek ’Gıdada Sıfır Kayıp’ hedefimiz doğrultusunda gerek ülkemiz sınırları içinde gerekse de uluslararası arenada inisiyatif alıyoruz" ifadelerini kullandı. "Gıda sektörümüzün, yenilikçiliği destekleyen ve gıda israfını önlemeye yönelik her adımını desteklemeye devam edeceğiz" Açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan mazlum coğrafyalarda yaşayan milyonlarca insanın da gıdaya ve suya erişimi için örnek kalkınma ve insani yardım projeleri yürüttüklerini kaydeden Bakan Kacır, "Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında öncü bir rol üstlenen gıda sektörümüzün, yenilikçiliği destekleyen ve gıda israfını önlemeye yönelik her adımını Türkiye Yüzyılı’nda da desteklemeye devam edeceğiz. Bugünkü birlikteliğimizi de bu doğrultudaki kararlılığımızın bir işareti olarak değerlendirmenizi istiyorum. Gıda sanayi girdileri olan gıda katkı maddeleri, yardımcı maddeler ve ambalajlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, dışa bağımlılığı azaltılmak; tedarik zincirinde lisanslı depoculuk gibi faaliyetleri desteklemek; hedef odaklı tarım ve gıda Ar-Ge-Yenilik programları oluşturulmak; tarım ve gıda sektöründe geleceğin gıdalarına geçiş sürecine katkı sağlamak, yenilikçi gıda ürünlerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarında bulunmak ve endüstriyel ölçekte prototipleme amaçlı ortak kullanıma açık Ür-Ge merkezlerinin oluşturulmasını tetikleyecek araştırma altyapıları kurmak; depolama ve taşımacılık altyapısını güçlendirmek; tarım ve gıda sanayi makinalarını kaliteli ve yüksek standartlarda yerli imkanlarla üretmek; akıllı tarım, hassas tarım ve tarımda dijital uygulamalarla ilgili teknolojileri yaygınlaştırmak; ve nihayetinde katma değeri yüksek, tanıtım faaliyetleriyle piyasa çeşitliliği ve büyüklüğü sağlanmış, kalite standartları yüksek, pazar altyapısı iyi, devamlılığı sağlanabilen, daha rekabetçi, mukayeseli üstünlüğü olan ürünlerle ihracatımızı artırmak için hep birlikte çalışmaya devam etmeliyiz. Gıda zayiatlarının azaltılması, birincil üretimde şekillenen üretim kayıplarının minimize edilmesi, üretim kapasitesinin kullanılmamasına bağlı kayıplarla depolama ve lojistik aşamalarındaki kayıpların azaltılması; gıda üretim aşamalarında ortaya çıkan yan ürün veya artıkların değerlendirilmesi anlayışıyla; gıdada sıfır atık, sıfır israf hedefiyle gayretlerimizi sürdürmeliyiz" ifadelerini kullandı.