GÜNDEM - 21 Kasım 2024 Perşembe 11:32

Bakan Kacır "gıdada israfa" dikkat çekti

A
A
A
Bakan Kacır "gıdada israfa" dikkat çekti

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Gıdada israfın önüne geçmeyi, ülkemizin küresel gıda değer zincirindeki rolünü perçinleyecek ve öz yeterliliğimizi güçlendirecek adımlar atmak kadar hayati ve önemli görüyoruz" dedi.


Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) tarafından İstanbul’da düzenlenen 10. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’ne katıldı. Zirvede bir konuşma yapan Bakan Kacır, insanlık tarihi boyunca sürdürülebilir gıdaya erişimin, medeniyetlerin inşasında, ilerleyip büyümesinde etkin rol oynadığı gibi kimi zaman ise sürdürülemeyen üretim yöntemlerinin uygarlıkların çöküşüne sebep olduğunu belirtti.



"Gıda sanayimizin ülkemizin kalkınma yolculuğunda başat sektörler arasında yer almasını sağlıyoruz"


Bu durumun, kaynakların sınırsız olmadığı gerçeğini insanlığa ders niteliğinde bir öğreti olarak bıraktığını söyleyen Bakan Kacır, "Gıda arzı ve güvenliği konusunun geçmişte olduğu gibi bugün de ülkelerin gündeminde önemli bir yer tuttuğuna şahit oluyoruz. İklim krizleri, pandemi, küresel göç ve bölgesel savaşlar; gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ülkeler için tarım ve gıdayı ikamesi mümkün olmayan sektörler haline getiriyor. Biz de tarım ve gıda sanayi politikalarımızı buna göre şekillendiriyor, sektörün ihtiyaç duyduğu güncellemelere sahip, planlı uygulamaları yürürlüğe alıyoruz. Attığımız uzun soluklu adımlarla tarım ve sanayi sektörlerimiz arasında bağları güçlendiriyoruz. Çiftçilerimiz, müteşebbislerimiz ve emekçilerimiz için ülkemizin yüksek tarım potansiyelinin ekonomik değere dönüşmesini temin ediyoruz. Sağladığımız çok yönlü desteklerle, gıda güvenliği hususunda önemli rol üstlenen gıda sanayimizin ülkemizin kalkınma yolculuğunda başat sektörler arasında yer almasını sağlıyoruz. İşte bu anlayışla, 2002 yılından bugüne kadar gıda ürünleri imalatına yönelik 8 bin 589 yatırıma teşvik belgesi düzenledik. 708 milyar lira sabit yatırımın ve 252 bin nitelikli istihdamın önünü açtık. Gıda sanayimizin üretimini; çevreci, sürdürülebilir ve altyapısı tamamlanmış yatırım sahalarında gerçekleştirmesi için attığımız adımların neticesinde; 11’i ’gıda ihtisas organize sanayi bölgesi’ olmak üzere toplam 203 organize sanayi bölgemizde müteşebbislerimiz gıda ürünleri imalatı gerçekleştiriyor. OSB’lerimizde faaliyet gösteren bu işletmeler 187 bin kişiye istihdam sağlıyor. Gelinen noktada, gıda sanayimizin yalnızca iç talebi karşılamakla kalmadığını aynı zamanda son yıllarda ihracatta kaydedilen gurur tablosunda da büyük pay sahibi olduğunu memnuniyetle ifade etmek isterim" dedi.



"Gıda ve tarım teknolojilerinde ülkemizden daha fazla sayıda teknoloji girişiminin filizlenmesini arzu ediyoruz"


Geçtiğimiz yıl 18,9 milyar dolar ihracata ulaşan sektörün, önümüzdeki dönemde de yeni başarı hikayeleri yazacağına inancının tam olduğunu ifade eden Bakan Kacır, "Milli Teknoloji Hamlesi vizyonumuz doğrultusunda, gıda sektöründe Ar-Ge odaklı üretimi önceliklendirerek sektörümüzün yenilikçi ve rekabetçi üretim altyapısını adım adım daha da ileriye taşımak öncelikli hedeflerimiz.


Gıda sektörümüzün teknoloji ve inovasyon odaklı dönüşümüne öncülük eden 61 Ar-Ge merkezine ve teknoparklarımız bünyesinde bulunan 174 teknoloji girişimine destek sunuyoruz. Türkiye’nin tarım ve gıda sektöründe ihtisaslaşmış ilk teknoparkı Mersin Agropark’ı kurduk. Gıda ve tarım teknolojilerinde ülkemizden daha fazla sayıda teknoloji girişiminin filizlenmesini arzu ediyoruz. Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) destekli en büyük gıda Ar-Ge ve inovasyon projesi; Gıda Sanayisinin Bölgesel Rekabet Edebilirliğin Artırılabilmesi için Araştırma ve Yenilik Tesislerinin Kurulması (INNOFOOD) ile gıda ve içecek sektöründe yer alan tüm paydaşları kapsayacak, iletişim ağı ve kümelenme platformu Türkiye Gıda İnovasyon Platformu’nu (TÜGİP) kurduk. Gıda İnovasyon Merkezi’mizi, gıda ve içecek sektörünün çözüm ortağı olarak Gebze’de TÜBİTAK MAM yerleşkesi bünyesinde faaliyete geçirdik. Gıda sanayinde öncü ve proje paydaşı olan Gaziantep ilimizde pilot ölçekli fıstık üretim tesisini, Şanlıurfa ve Giresun’da ise gıda test ve analiz laboratuvarlarını devreye aldık.


Kalkınma Ajanslarımız eliyle gıda sektörüne yönelik yürütülen 773 projeye 2,6 milyar lira destek sağlayarak gıda tedarikimizin sürdürülebilirliğini güçlendirdik. Coğrafyamızın önemli değerlerini gün yüzüne çıkaran ’Anadolu’dakiler’ projemizle de derinlerde saklı hazinemizi hem ülkemiz hem de dünya ile buluşturuyoruz. Topraklarımızın bereketini, mutfak kültürümüzün birikimini, çeşitliliğini ve zenginliğini hak ettiği değere ulaştırıyoruz" diye konuştu.



"Yerel değerlerimiz ve yöresel ürünlerimizin, üretildikleri bölge ya da şehirle özdeşleşerek o yerin simgesi haline gelmesini hedefliyoruz"


Sosyal fayda, süreklilik ve sürdürülebilirliği esas aldıkları projelerle; tarım ve gıda sektörlerinin, üreticisinin önünü açtıklarını belirten Bakan Kacır, "Yakın dönemde detaylarını kamuoyu ile paylaşacağımız Yerel Kalkınma Hamlesi Teşvik Programı ile de gelecek nesillerin yeterli, güvenli ve besleyici gıdaya erişimini sağlayacak, yerel tarımsal ürünlerimizi değer zincirinde katma değeri yüksek gıda sanayi yatırımlarına dönüştürecek ve refaha katkı sunacak projeleri destekleyeceğiz. Yerel değerlerimiz ve yöresel ürünlerimizin, üretildikleri bölge ve şehirle özdeşleşerek o yerin simgesi haline gelmesini hedefliyoruz. Bin 658 tescilli coğrafi işaretli ürünle büyük bir hazineye sahibiz. Önümüzdeki dönemdeki önceliklerimizden biri de özellikle Avrupa Birliği nezdinde de tescillenen coğrafi işaretli ürünlerimizin, ülkemiz üreticileri ve sanayicileri için daha yüksek katma değer oluşturmasını sağlamaktır. Bunun için kalite zincirini uçtan uca takip edeceğimiz bir mekanizma kurmalıyız. Diğer yandan; gıdada israfın önüne geçmeyi, ülkemizin küresel gıda değer zincirindeki rolünü perçinleyecek ve öz yeterliliğimizi güçlendirecek adımlar atmak kadar hayati ve önemli görüyoruz. Bugün insan tüketimi için üretilen gıdanın beşte biri israf edilirken diğer yandan dünyada her 9 kişiden biri açlıkla mücadele ediyor.


Yapılan araştırmalar gıda kaybı ve israfının toplam maliyetinin küresel ekonomi için 1 trilyon dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Bu adaletsiz tabloyu değiştirmek adına seferberlik ruhuyla hareket ederek ’Gıdada Sıfır Kayıp’ hedefimiz doğrultusunda gerek ülkemiz sınırları içinde gerekse de uluslararası arenada inisiyatif alıyoruz" ifadelerini kullandı.



"Gıda sektörümüzün, yenilikçiliği destekleyen ve gıda israfını önlemeye yönelik her adımını desteklemeye devam edeceğiz"


Açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan mazlum coğrafyalarda yaşayan milyonlarca insanın da gıdaya ve suya erişimi için örnek kalkınma ve insani yardım projeleri yürüttüklerini kaydeden Bakan Kacır, "Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasında öncü bir rol üstlenen gıda sektörümüzün, yenilikçiliği destekleyen ve gıda israfını önlemeye yönelik her adımını Türkiye Yüzyılı’nda da desteklemeye devam edeceğiz. Bugünkü birlikteliğimizi de bu doğrultudaki kararlılığımızın bir işareti olarak değerlendirmenizi istiyorum. Gıda sanayi girdileri olan gıda katkı maddeleri, yardımcı maddeler ve ambalajlarda yerli üretim kapasitemizi artırmak, dışa bağımlılığı azaltılmak; tedarik zincirinde lisanslı depoculuk gibi faaliyetleri desteklemek; hedef odaklı tarım ve gıda Ar-Ge-Yenilik programları oluşturulmak; tarım ve gıda sektöründe geleceğin gıdalarına geçiş sürecine katkı sağlamak, yenilikçi gıda ürünlerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarında bulunmak ve endüstriyel ölçekte prototipleme amaçlı ortak kullanıma açık Ür-Ge merkezlerinin oluşturulmasını tetikleyecek araştırma altyapıları kurmak; depolama ve taşımacılık altyapısını güçlendirmek; tarım ve gıda sanayi makinalarını kaliteli ve yüksek standartlarda yerli imkanlarla üretmek; akıllı tarım, hassas tarım ve tarımda dijital uygulamalarla ilgili teknolojileri yaygınlaştırmak; ve nihayetinde katma değeri yüksek, tanıtım faaliyetleriyle piyasa çeşitliliği ve büyüklüğü sağlanmış, kalite standartları yüksek, pazar altyapısı iyi, devamlılığı sağlanabilen, daha rekabetçi, mukayeseli üstünlüğü olan ürünlerle ihracatımızı artırmak için hep birlikte çalışmaya devam etmeliyiz. Gıda zayiatlarının azaltılması, birincil üretimde şekillenen üretim kayıplarının minimize edilmesi, üretim kapasitesinin kullanılmamasına bağlı kayıplarla depolama ve lojistik aşamalarındaki kayıpların azaltılması; gıda üretim aşamalarında ortaya çıkan yan ürün veya artıkların değerlendirilmesi anlayışıyla; gıdada sıfır atık, sıfır israf hedefiyle gayretlerimizi sürdürmeliyiz" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Elazığ Elazığ’da engelli birey, akülü sandalyesine kavuştu Elazığ’da üniversite öğrencilerinin bağışının ardından yüzde 92 fiziksel engelli Orhan Alp, akülü sandalyesine kavuştu. Elazığ’ın Keban ilçesinde yaşayan yüzde 92 fiziksel engelli Orhan Alp, akülü tekerlekli sandalye talebini Türkiye Sakatlar Derneği Elazığ Şube Başkanı Metin Fırat’a iletti. Başkan Fırat’ın girişimleri sonucunda duruma duyarsız kalmayan Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileri tarafından bir adet akülü sandalye alındı. Akülü sandalye, Başkan Fırat tarafından Alp’e teslim edildi. Öte yandan fakülte öğrencilerinin 8’inci bağışı olduğu öğrenildi. Başkan Fırat, “Keban’da oturan Orhan kardeşimiz akülü tekerlekli sandalyesini teslim ettik. Artık dışarı çıkacak, istediği gibi zaman geçirecek, ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Yüzündeki mutluluğu görmek her şeye değer. Kazasız ve sağlıklı iyi günlerde kullanması diliyorum. Akülü sandalyede emeği olan bir birinden değerli Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerine teşekkür ediyorum. Öğrencilerimiz bugüne kadar 8. akülü tekerlekli sandalye aldı" dedi. Başkan Fırat’ta akülü sandalye hediyesinden dolayı teşekkür eden Orhan Alp ise “Türkiye Sakatlar Derneği Elazığ Şube Başkanı Metin Fırat talebimi karşılıksız bırakmadı. Ailemin yardımı olmadan yürümekte zorlanıyordum. Bundan sonra kendi işimi kendim görebileceğim için çok mutluyum. Desteklerinden başkanıma ve Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerine hocama teşekkür ediyorum. Kedilerinden Allah razı olsun ” diye konuştu.
Mersin Mersin’de 3. Arnica ArtLand Sanat Çalıştayı Sergisi açıldı 3. Arnica ArtLand Sanat Çalıştayı kapsamında Bayburt Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’nde, ’Doğduğu Toprağa Akan Sanat’ mottosuyla hazırlanan eserler, Mersin Güzel Sanatlar Galerisi’nde sergilenmeye başladı. Eşi Yıldız Pehlivan ile sergiye katılan Vali Ali Hamza Pehlivan, sergi ile Bayburt’tan Mersin’e sanat yoluyla bir gönül köprüsü kurulduğunu söyledi. Buna tanıklık etmekten dolayı memnuniyet duyduğunu dile getiren Pehlivan, "Bugünkü serginin çalıştayının yapıldığı Bayburt, vali olarak atandığım ilk ildi. Bayburt’ta gerçekten çok güzel, unutulmaz günlerimiz geçti. Güzel anılar yaşadık, dostluklar elde ettik" dedi. Bayburt’taki ’Çinimaçin Kalesi’ hakkında ve yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren Pehlivan, Bayburt’un müzeleriyle giderek daha da çok ilgi çektiğini ifade etti. Baksı Müzesi ve Etnografya Müzesi’nin kente değer kattığını vurgulayan Pehlivan,"Kenan Yavuz Etnografya Müzesi, 2021 yılında Avrupa Müze Ödülü aldı. 2022 yılında Avrupa Birliği Kültür Mirası Ödülü aldı. Şu anda bu iki ödülü alan tek müze konumunda Ayrıca geçtiğimiz yıl, Cumhurbaşkanımızın elinden, Kültür Bakanlığı Özel Ödülü de alan bir müzedir. Kenan Bey’in şahsında emeği geçen herkesi kutluyorum. Böyle bir yapı içerisinde Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer hanımın, Arnica ArtLand’in bir çalıştay ve sanat kampı yapması ayrı bir önem taşımaktadır" diye konuştu. Mersin-Tarsus Organize Sanayi Bölgesi’nin gözde firmalarından biri olduğunu belirttiği Arnica’nın, sanat alanında da ilkleri yaptığını kaydeden Pehlivan, şöyle devam etti: "Önce çalıştaylar düzenliyor. Çalıştaylardan sanat eserleri çıkıyor, dünyanın ve yurdumuzun değişik yerlerinden gelen sanatçılar, başta resim olmak üzere, heykel, dokuma gibi türlerde eserler ortaya koyuyorlar ve sonuçta takdire değer bir tablo ortaya çıkıyor. Anadolu’muzun her yeri ayrı bir özellik, ayrı bir güzellik taşıyor. Arnica ArtLand ilk iki çalıştayı ilimizde yapmıştı. Bu yıl üçüncü çalıştay, Bayburt’taydı. Sergi gene ilimizde yapılıyor. İnanıyorum ki sanatçılarımız, Anadolu’muzun aslında genelini yansıtan ve Bayburt’ta da var olan o dokuyu, o duyguyu, o deseni, o kokuyu, o kültürel derinliği eserlerine yansıtmışlardır." Etnografya Müzesi Kurucusu Kenan Yavuz, Arnica Yönetim Kurulu Başkanı Senur Akın Biçer ve Arnica Artland 3. Sanat Çalıştayı Kuratörü Fırat Neziroğlu’nun konuşma yaptığı programda, Vali Pehlivan ve beraberindekiler sergiyi gezerek, eserler hakkında Neziroğlu’dan bilgi aldı.
Malatya İçli köfte yemek yarışmasının hazırlıkları tamamlandı Yeşilyurt’un gastronomi alanındaki güçlü potansiyelini gün yüzüne çıkarmak amacıyla bugüne kadar çok sayıda yemek yarışması ve tanıtım programlarının altına imza atan Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyi tarafından 23 Kasım Cumartesi günü saat 09:00’da Çilesiz Semt Pazarında düzenlenecek olan ‘İçli Köfte’ yemek yarışmasının hazırlıkları tamamlandı. 93 kişinin kayıt yaptırdığı yarışma sonunda dereceye girecek lezzet ustaları ödüllendirilecek. Malatya’nın gastronomi turizminde hak ettiği konuma ulaşmasını sağlayarak yerli ve yabancı turistlerin ilgisini Malatya’ya çekmek amacıyla etkin ve kararlı adımlar atmaya devam eden Yeşilyurt Belediyesi, Yeşilyurt’un Coğrafi İşaret Tescil Belgeli yemekleri arasında yer alan Analı Kızlı, Kiraz Yaprağı Sarması ve Mayalı Ekşili Ekmek Yarışmalarından sonra geleneksel tatlar arasında yer alan ‘İçli Köfte’ yemek yarışması ile gastronomi alanındaki hizmetlerine bir yenisini daha eklemeye hazırlanıyor. Eşsiz lezzetlere sahip Malatya mutfağında özel bir yeri olan ‘İçli Köfte’ yemeği, Yeşilyurt Belediyesi ile Yeşilyurt Kent Konseyinin ortaklaşa düzenleyeceği yemek yarışmasıyla bir kez daha gastronomi dünyasına renk katacak. Malatya’nın zengin mutfak kültürünün ulusal ve uluslararası boyutta daha geniş kitleler tarafından tanınması, unutulmaya yüz tutmuş yöresel yemeklerimizin ortaya çıkartılması ve Malatya’nın gastronomi turizmi alanında ön plana çıkmasına katkı sunmak amacıyla 23 Kasım Cumartesi günü saat 09:00’da Çilesiz Semt Pazarında düzenlenecek olan Coğrafi İşaret Tescil Belgeli ‘İçli Köfte’ yemek yarışması için hazırlıklar tamamlanırken, başvurularda sona erdi. ‘Burnuma Güzel Kokular Geliyor’ sloganıyla gerçekleşecek olan yemek yarışmasına 93 kişi kayıt yaptırdı. 20 Kasım Çarşamba günü mesai bitimine kadar Yeşilyurt Kent Konseyine başvurularını yapan lezzet ustaları, hazırladıkları birbirinden lezzetli yemekleri jüri heyetinin beğenisine sunacak. Rekor düzeyde başvurunun olduğu yarışmanın sonunda düzenlenecek ödül töreninde birinciye tam altın, ikinciye yarım altın, üçüncüye çeyrek altın, jüri özel ödülü olarak da gram altın hediye edilecek. Yeşilyurt’un gastronomi zenginliklerini tanıtmak, yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak için ciddi ve kararlı adımlar attıklarını söyleyen Yeşilyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. İlhan Geçit, İçli Köfte Yemek Yarışmasıyla bu hizmetlerini pekiştireceklerine vurgu yaptı. Malatya’nın geleneksel lezzetlerine sahip çıktıklarını hatırlatan Başkan Geçit, Türk Patent ve Marka Kurumundan Coğrafi İşaret Tescil Belgesini aldıkları Analı Kızlı, Kiraz Yaprağı Sarması ve Mayalı Ekşili Ekmeğin tanıtımı için yaptıkları yarışmalardan sonra ‘İçli Köfte’ Yemek yarışmasıyla bir kez daha Malatya’nın lezzet ustalarını bir araya getireceklerini dile getirdi. Malatya’nın köklü tarihi, kültürü ve geleneksel lezzetlerinin tanıtımına katkı sunmak amacıyla Yeşilyurt Kent Konseyi ile yaptıkları ortak çalışmalar neticesinde Türk Patent ve Marka Kurumundan 20 farklı ürünün Coğrafi İşaret Tescil Belgesini alarak gastronomi alanındaki hizmetlerinin boyutunu genişlettiklerini hatırlatan Başkan Geçit, Malatya’da toplamda alınan 50 coğrafi işaret tescil belgesinin 20’sine sahip olarak bu alanda önemli bir başarıya ulaştıklarını sözlerine ekledi. Başkan Geçit, yoğun talep gören yarışmaya katılmak için başvurularını yapan lezzet ustalarına başarılar diledi.
Tokat Yalnızlığa terk edilen 2 bin yıllık kale ve kaya mezarlar turizme kazandırılmayı bekliyor Tokat’taki 2 bin yıllık Çördük Kalesi ile kral mezarları, defineci tahribatı ve bakımsızlık nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Tokat-Sivas karayolu üzerinde Çördük köyü sınırlarında yer alan yaklaşık 2 bin yıllık Çördük Kalesi, ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle yok oluyor. Helenistik dönemde inşa edildiği tahmin edilen kale, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olmasına rağmen günümüzde harabeye döndü. Dar bir boğaz içerisinde yer alan kalenin güney kısmında surlar bulunurken, kalede iki su sarnıcı ve tüneller dikkat çekiyor. Ayrıca kale içerisinde bulunan iki kaya mezarı, tarihi yapının Helenistik döneme ait olduğuna işaret ediyor. Definecilerin bölgede gerçekleştirdiği kazılar ise tarihi kalıntılara büyük zarar verdi. Özellikle 4 yıl öncesine kadar giriş boyutları aynı olan iki kral mezarından birinin girişinin genişlemesi ve mezar başındaki sütunlardan kopan parçalar, kaledeki tahribatın en somut örnekleri arasında yer alıyor. Vatandaşlar Çördük Kalesi’nin korunarak turizme kazandırılması gerektiğini vurgularken, bölgenin tarihi zenginliklerinin daha fazla zarar görmeden ilgililer tarafından sahiplenilmesi bekleniyor. Tarihi kaya mezarlarının defineciler tarafından zarara uğratıldığını ifade eden tarih araştırmacısı Mehmet Ali Cinlioğlu, kale ve mezarların turizme kazandırılması gerektiğini söyledi.
Karabük Karabük’te bağımlılıkla mücadelenin farklı boyutları ele alındı Karabük’te düzenlenen ‘Bağımlılıkla Mücadele ve En İyi Narkotik Polisi: Anne Toplantısı’nda bağımlılıkla mücadelenin faklı boyutları alınarak farkındalık oluşturuldu. 100. Yıl Kültür Merkezinde düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, bağımlılık ve uyuşturucu ile mücadele temalı bir video gösterimiyle başladı. Açılış konuşmasını yapan Karabük İl Sağlık Müdürü Op. Dr. İsmail Kara, uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelede kurumlar arası iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Toplantı çerçevesinde Karabük İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Başkomiser Ömer Dinç, “Uyuşturucu Bağımlılığı ile Mücadele” konulu bir sunum yaparak uyuşturucu maddelerin zararları ve alınması gereken önlemler hakkında sunum yaptı. Sonrasında Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Ak, “Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele” başlıklı sunumunda bağımlılığın tıbbi ve toplumsal etkilerine dikkat çekti. Ardından Karabük İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Komiser Mehmet Doğan, “Siber Suçlarla Mücadele” konulu sunumunda, bağımlılık oluşturabilecek dijital tehditlere karşı alınması gereken tedbirleri aktardı. Programın sonunda Vali Mustafa Yavuz, yaptığı konuşmada: “Uyuşturucuyla mücadelede en önemli özne annelerimizdir. Annelerimizin feraseti, şefkati ve farkındalığı, bu konuda yürütülen çalışmaların başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Kolluk kuvvetlerimiz, adliyemiz ve diğer kurumlarımız bağımlılıkla mücadelede yoğun bir çaba sarf etse de, bu mücadelede annelerimizin desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Valiliğimizin 2023 Aralık ayında başlattığı ve halen devam eden ‘Vatandaş Memnuniyetini Ölçme ve Artırma Projesi’ bünyesinde yapılan bir görüşme, aslında bu konuya bakış açımızı değiştirmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Bizlerin toplumun her bireyine, her olaya daha farklı bir pencereden bakmamız gerekiyor. Toplum olarak birbirimize karşı sorumluluklarımızın farkında olmalı ve “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla hareket etmeliyiz. Yapılan araştırmalar, gençlerimizin yüzde 47’sinin uyuşturucuyu evinde kullandığını gösteriyor. Yani uyuşturucu bağımlılığı, gözümüzün önünde, yan odada ya da evimizin bir köşesinde gerçekleşiyor. Daha da çarpıcı olanı ise, uyuşturucu bağımlısı kişilerin yüzde 87’sinin ailesiyle birlikte yaşıyor olması. Ancak uyuşturucu kullanımının fark edilmesi, genellikle iki yıl gibi bir süreyi buluyor. Bu durum, hem ebeveynler hem de toplum olarak bizlerin farkındalık düzeyimizi artırmamız gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Anne ve babalar olarak daha dikkatli ve sevgi dolu bir yaklaşım sergilemeliyiz. Çocuklar sevgiyi evde bulamazlarsa, bu eksikliği başka yerlerde ve başka mecralarda doldurmaya çalışıyorlar. Eğer çocuklarımızı sever, onların ihtiyaçlarına kulak verirsek, bağımlılık gibi sorunları erken farkedebilir ve önüne geçebiliriz” ifadelerine yer verdi.