SAĞLIK - 27 Kasım 2024 Çarşamba 09:18

“Kış aylarında bol su içmek bağışıklık için faydalı”

A
A
A
“Kış aylarında bol su içmek bağışıklık için faydalı”

Kış aylarında da su tüketiminin göz ardı edilememesi gerektiğine dikkat çeken Uzman Diyetisyen Fatma Gizem Bahadır, “Az su içmek, özellikle baş ağrısı, yorgunluk ve kas ağrıları oluşturabilir. Kış aylarında grip olma ihtimalimiz artar, bu nedenle suyu yeterince tüketmek vücudumuzun direncini artırır. Kışın bol su içmek, bağışıklık sisteminin korunmasına da destek olur. Bunun dışında, vücudun sıcaklık dengesini de sağlar. Hava soğuk olduğunda da kış günlerinde dışarıdayken buharlaşma şeklinde su kaybederiz. Su içerek kaybolan minerallerin yerine konması gerekir” dedi.



Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi’nden Uzman Diyetisyen Fatma Gizem Bahadır, kış aylarında su içmenin önemi hakkında açıklamalarda bulundu.


Günlük su tüketiminin ne kadar olması gerektiğinden bahseden Uzm. Dyt. Bahadır, “Günlük ortalama 8-10 bardak su önerilir. En az 6 bardak su içmemiz gerekir. Ancak 4 litrenin üzerine çıkmak da yarardan çok zarar getirebilir” diye konuştu.



“Su içmek metabolizmayı hızlandırır”


Su içmenin yararlarına değinen Uzm. Dyt. Bahadır, “Su, metabolizmayı hızlandırır ve kilo vermemize yardımcı olur. Kabızlık problemine iyi gelir. Su içmek cildi besler. Vücudun ısısını korur. Egzersiz durumunda kas ağrılarının oluşmasını engeller. Kasların rahat çalışması için suya ihtiyacı vardır. Su, böbrek sağlığını korur. Su içmek, zihnin daha dinç olmasını da sağlar. Yeterince su içmezsek, zararlı etmenleri vücuttan atamayız” şeklinde konuştu.



“Su tüketimi yetersiz kalırsa baş ağrısı olabilir”


Kış aylarında su tüketiminin önemli olduğunun altını çizen Uzm. Dyt. Bahadır, “Özellikle baş ağrısı, yorgunluk ve kas ağrıları oluşabilir. Kış aylarında grip olma ihtimalimiz artar ve bu durumlarda su, vücudun direncini artırır. Kışın bol su içmek, bağışıklık sisteminin korunmasına destek olacaktır. Su içmek vücudun sıcaklık dengesini de sağlar. Kışın hava soğuk olduğunda dışarıda buharlaşma şeklinde su kaybederiz. Su içerek kaybolan bazı mineraller de yerine konulmuş olur” dedi.



“Çay ve kahve suyun yerini tutmaz”


Çay ve kahve tüketerek su ihtiyacının giderilemeyeceğini dikkat çeken Uzm. Dyt. Bahadır, “Çay ve kahve asla suyun yerini tutmaz. Aksine, çay ve kahve gibi sıvılar vücuttaki suyu tutar ve dışarı atar. Böylece vücut- sıvı dengemiz de bozulur. Çay, kahve gibi sıvıları tükettiğimizde ardından hemen bir bardak su içmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.



“Su tüketimi yemek aralarında yapılmamalı”


Su tüketirken yapılan yanlışlardan da bahseden Uzm. Dyt. Bahadır, “Su tüketimini yemek aralarında yapmamak gerekir. Çünkü bu bize yalancı tokluk sağlar ve sonrasında hemen acıkmamıza sebep olur. Mümkünse yemekten 30 dakika sonra su içmekte fayda vardır. Suyu çok hızlı değil, yavaş yavaş içmeliyiz. Çok soğuk sudan ziyade, ılık şekilde tercih etmeliyiz. Fazla su içmenin daha yararlı olacağını da düşünmekte hatadır. Fazla su ile sağlıklı mineralleri de atabileceğimizi unutmamalıyız” diyerek sözlerini noktaladı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Uluslararası kuruluşlar İsrail’in katliamları karşısında suskun” Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar, İsrail’in katliamları karşısında sessiz, suskun ve seyirci kalmışlardır” dedi. HAK-İŞ ve Ürdün İşçi Sendikaları Federasyonu (GFJTU) Genel Başkanı Khaled Al-Fanatsah, Filistin’e destek vermek için Ankara’da ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Arslan yaptığı açıklamada, “Filistin sorunu 7 Ekim’de değil, 1948’de siyonist devletin kuruluşu ile başladı. 1948’den bu yana 76 yıldır Filistin toprakları adım adım işgal edilerek, kendi topraklarını terk ettiler. Kendi topraklarını terk etmeyenler önemli zulümle karşılaştılar; baskılar, işgaller, katliamlar” ifadelerini kullandı. “İsrail Gazze’de büyük bir soykırım yapmaktadır” Arslan, “Bu işgalin sona ermesi, bağımsız ve özgür Filistin devletinin başkenti Kudüs olarak kurulmasına kadar sürdüreceğimizi kongrelerimizde ilan ettik. 7 Ekim’den sonra ise tam bir kaos ve trajedi söz konusu. Siyonist devlet, uluslararası hiçbir devleti tanımadan, uluslararası sözleşmelerin hiçbir maddesini dikkate almadan, uluslararası toplumu yok sayarak Gazze’de büyük bir katliam ve soykırım yapmaktadır” diye konuştu. “Uluslararası kuruluşlar İsrail’in katliamları karşısında suskun” HAK-İŞ’in tüm mecralarda İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamlarını dile getirdiğini söyleyen Arslan, şunları kaydetti: “Maalesef uluslararası toplum, başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar, İsrail’in katliamları karşısında sessiz, suskun ve seyirci kalmışlardır. Kimse bizi kandırmaya çalışmasın. Toplantılarda uygulanmayacağını bilerek alınmış kararların bizimle alay etmek gibi olduğunu biliyoruz. İsrail her karardan sonra daha şiddetli katliam ve soykırım gerçekleştirmeye devam ediyor.” “Siyonist devletin katliamlarından müttefikleri de sorumlu” Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “HAK-İŞ olarak bunun farkındayız. Bu katliamların ve soykırımı İsrail’in tek başına yapmadığını biliyoruz. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere müttefiklerinin İsrail’e her türlü silah ve ekonomik desteği olduğunu biliyoruz. Siyonist devletin katliamlarından aynı derecede ABD ve müttefiklerin de sorumlu olduğunun altını çizmemiz gerekiyor.” Açıklamanın ardından HAK-İŞ Başkanı Arslan ve GFJTU Başkanı Al-Fanatsah, birbirlerine karşılıklı hediye takdiminde bulundu.