GÜNDEM - 11 Eylül 2023 Pazartesi 10:38

İGA İstanbul Havalimanı, Güney Kore’den 3 ödülle döndü

A
A
A

İGA İstanbul Havalimanı, Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI) tarafından düzenlenen Havalimanı Hizmet Kalitesi-Airport Service Quality (ASQ) ödüllerinde “40 milyon yolcu üstü kategorisinde Avrupa’nın En İyi Havalimanı,” “Avrupa’nın En Keyifli Havalimanı ” ve “Avrupa’nın En Temiz Havalimanı” ödüllerine layık görüldü.

Dünyanın en iyi havalimanlarından biri olarak üst üste uluslararası ödüllere layık görülen İGA İstanbul Havalimanı, 4-7 Eylül 2023 tarihlerinde Güney Kore’nin Incheon şehrinde düzenlenen Uluslararası Havalimanları Konseyi Müşteri Deneyimi Global Zirvesi - ACI Customer Experience Global Summit kapsamında gerçekleştirilen törende 3 farklı ödül aldı. ACI tarafından yürütülen Havalimanı Hizmet Kalitesi - Airport Service Quality ASQ programı kapsamında verilen ödüllerde, İGA İstanbul Havalimanı, “40 milyon yolcu üstü kategorisinde Avrupa’nın En İyi Havalimanı,” “Avrupa’nın En Keyifli Havalimanı” ve “Avrupa’nın En Temiz Havalimanı” seçildi. Ödüller törene katılan İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu’ya verildi.

"Yolcuların memnuniyeti için en önemli etkenlerden biri kapasite yeterliliği"

İGA İstanbul Havalimanı ayrıca Uluslararası Havalimanları Konseyi - Müşteri Deneyimi Akreditasyonu kapsamında 12 ayda 3. seviyeye ulaşarak, müşteri memnuniyeti odaklı hizmet anlayışında bir mihenk taşını daha geride bıraktı. Zirve kapsamında düzenlenen “Müşteri Odaklı Kültürü Yerleştirmek İçin Gereken Liderlik” başlıklı panelde bir konuşma yapan İGA İstanbul Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu, müşteri memnuniyeti için bir havalimanında olması gereken en önemli etkenin ne olduğu sorusuna “kapasite” cevabını verdi. Yolcuların memnuniyeti için en önemli etkenlerden birinin kapasite yeterliliği olduğunun altını çizen Samsunlu, İGA İstanbul Havalimanı’nın bu konudaki avantajının yanı sıra; perakende karması, dinlenme alanları, yeme-içme çeşitliliği, havalimanı müzesi ve sergi alanları gibi kültür, sanat ve eğlence olanakları sayesinde yolcu memnuniyetinde daha da öne çıktığını belirtti.

Samsunlu, Öncelikle bu ödüllerin en önemli kaz adımı, performansımızın tanınması olarak görüyoruz. Bugüne kadar İstanbul Havalimanı olarak çok ödül aldık. Her ödül özel bu da kendine göre özel. Neden? Çünkü 2022 yılında biz 3 kategoride Avrupa’da kendi sınıfımızdaki en iyi havalimanı seçildik. Bunlar 40 milyonun üstündeki yolcu kapasitesine sahip en iyi, en temiz, en keyifli havalimanıdır. Baktığınız zaman müşteri memnuniyeti açısından en ilgilenilen başlıklar. Gerçekten seyahat süresince aktarma havalimanında yaşadığınız deneyim, ona keyif diyebiliriz. Tabii ki temizlik, pandemiden yeni çıkmış bir dünyada hala çok canlı. Biz bunu hem kendi personelimizde görüyoruz hem de gelen yolcularımızda çok yüksek seviyede temizlik ve hijyen beklentisi var. Bizde bunu karşıladığımız için mutluyuz. Bizim şirketimizin son 12 ayda yaptığı bir diğer önemli başarı; 3 seviyeyi birden aştık. Dünya Havalimanı Konseyi’nin verdiği bu seviyelendirmede 12 ay önce başladığımızda ‘0’ seviyesindeydik. Çünkü yeni bir havalimanıyız ama 12 ayda 3 seviyeyi birden aştık. Önümüzde 2 seviye daha var. O, 2 seviyeyi de zamana bağlı olarak paydaşlarımızla beraber aşacağımızı düşünüyoruz. Ondan dolayı da çok memnunum" dedi.

"Müşteri deneyimi açısından zirveyi hedeflerken; asıl motivasyonumuz ise yolcularımıza kendilerini ‘değerli’ hissettirmek”

Müşteri memnuniyeti için bir havalimanında olması gereken en önemli etkeni anlatan Samsunlu, "Birçok etken var bunları sıraya dizmek çok doğru değil. Ama benim bakış açımda en önemli etken kapasite. Neden kapasite? Siz havalimanınızın terminalinde veya hava tarafında fazla kapasiteniz yoksa ya da az kapasitede çok fazla yolcuya, uçağa hizmet veriyorsanız o zaman havalimanında müşteri memnuniyetini yukarıya çekmeniz çok zordur. Bugün dünyadaki kalabalık havalimanlarına bakın. İnsanların mecburiyetten dolayı kullandığını görürsünüz. Bizler monopol varlıklarız. Monopol varlıklarda yolcu gelmek zorunda çünkü başka bir alternatifi yok. Eğer müşteri memnuniyeti onlar için önemliyse bu monopol olma gücünü havalimanlarının kullanmamasını öneriyorum. Çünkü kapasite olmazsa ne yolcular ne de uçaklar istedikleri performansı, keyfi ve deneyimi havalimanında yaşayamazlar. Müşteri memnuniyetini yukarı çekmek için kapasite dışında ne gerekiyor? Birincisi yönetim seviyesinde bu işe kafa koymak gerekiyor. Biz bunu çok net bir şekilde yaptık. İkincisi sahadaki personelinizi, sizin müşteri memnuniyeti stratejinize, hedefinize ve yol haritanıza inanması, inandırılması gerekiyor. Bunun içinde çok ciddi bir iç iletişim gerekiyor. Bizim bunu da çok iyi yaptığımızı düşünüyorum. Bu iç iletişimle çalışanlarımıza geçirdiğimiz yol haritamızı, stratejimizi ve hedeflerimizi onları güçlendirerek de sahada yolcularımıza ve paydaşlarımıza hem bir çözüm ortağı hem de bir yol gösterici olmalarını bekliyoruz. Onda da belli bir yol kat ettik. Biz bu müşteri memnuniyetine Türk misafirperverliğiyle başladık. Şuan biz Türk misafirperverliği versiyon ikiyi geliştiriyoruz. Versiyon biri bitirdik kendimizce daha üst versiyona şirketimizi taşıyoruz. Üçüncü önemli konu da paydaşlarla beraber bu yolu yürümek zorundasınız. Havalimanında yaptığımız operasyonlar bir zincirden oluşuyor. Burada sizin gücünüz aslında o zincirdeki en zayıf halka oluyor. Bizim sadece kendimizi müşteri memnuniyetinde en üst düzeye çekmemiz yetmiyor. Bizimle beraber bu havalimanın ana paydaşlarının Türk Hava Yolları’nın, Devlet Hava Meydanlarının ve diğer hizmet kuruluşlarının aynı yönde aynı tutkuyla bu müşteri memnuniyetini sahiplenmesi gerekiyor. Müşteri deneyimi açısından zirveyi hedeflerken; asıl motivasyonumuz ise yolcularımıza kendilerini ‘değerli’ hissettirmek” ifadelerini kullandı. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Milli Eğitim Bakanı Tekin: “Protokol yaptığımız sivil toplum örgütlerine bakanlığımız bütçesinden para aktarıldığını iddia eden varsa çarpıtmadır” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Protokol yaptığımız sivil toplum örgütlerine bakanlığımız bütçesinden para aktarıldığını iddia eden varsa çarpıtmadır. Biz sizin belediyeleriniz gibi merkezi bütçeden ayrılan paralarla konser yapmıyoruz. Biz tamamen eğitim öğretim için kullanıyoruz. Bir tek kuruş başka bir yere para aktarmadık” dedi. Tekin, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerinin para aktarmasına ilişkin soruya cevap verdi. Tekin sivil toplum örgütlerine bakanlık bütçesinden para aktarılmasına ilişkin soruya, “Bakanlığımız 2024 bütçesinden kar amacı gütmeyen kuruluşlara transferler 5 milyar 895 milyon civarında ödeme var. UNESCO gibi uluslararası kuruluşlara bakanlığımız bütçesinde yaptığımız ödemeler var. Türkiye Maarif Vakfı’nın yurtdışında bayrağımızı dalgalandırdığı okullar için yaptığı masraflar, inşa masrafları, personel giderleridir. Onun dışında başka bir ifade yoktur. Buna rağmen protokol yaptığımız sivil toplum örgütlerine bakanlığımız bütçesinden para aktarıldığını iddia eden varsa çarpıtmadır. Biz sizin belediyeleriniz gibi merkezi bütçeden ayrılan paralarla konser yapmıyoruz. Biz tamamen eğitim öğretim için kullanıyoruz. Bir tek kuruş başka bir yere para aktarmadık” dedi.
İstanbul "15. TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri" sahiplerini buldu TRT tarafından bu yıl dünyanın içinde bulunduğu kaosa, savaş tehditlerine ve başta Gazze’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek amacıyla “Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın” mottosuyla 15’incisi düzenlenen “TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılımıyla gerçekleşti. TRT tarafından bu yıl “Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın” adıyla 15’incisi düzenlenen “TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri”, Fişekhane’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu. 100 ülkeden bin 700’e yakın belgesel arasından en iyilerinin seçildiği gecede açılışı Okan Bayülgen ve Türkiye’nin ilk yapay zeka influencer’ı olan Alara X yaptı. TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın ev sahipliği yaptığı ödül törenine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT yöneticileri, sinema dünyasından önemli isimler ve çok sayıda davetli katıldı. Ödül töreninin açılış konuşmasını yapan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, “Bu yıl 15’incisini düzenlediğimiz, Türkiye’nin en büyük belgesel festivali ‘TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri’nin ödül törenine hepiniz hoş geldiniz. Sizleri medeniyetlerin ve kültürlerin buluşma noktası, kadim şehrimiz İstanbul’da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kendine özgü dili ve inşa yöntemleriyle bir anlatı biçimi olarak her bir belgeselin yapım süreci esasında bir iz sürmektir. Belgeseller vesilesiyle tarihin, kültürün, bilimin, doğanın ve elbette insanın bu dünyadaki izlerini takip ederiz. Bu takip sürecinde dünyanın farklı coğrafyalarında yaşanan olayların ve hakikatin mesafelerden azade olmadığını görürüz. Zaman ve mekân olarak çok uzak sandığımız gelişmelerin aslında bizi ne kadar yakından bilgilendirdiğini görürüz. Hayli uzağımızda yaşandığını düşündüğümüz hadiselerin doğurduğu hisleri nasıl yakından duyabileceğimizi yine belgesellerle idrak edebiliriz. İşte bu sebeple, festivalimizin bu yılki temasını ‘Ne Kadar Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın’ olarak belirledik” dedi. Ödül töreninde konuşan Fahrettin Altun, “Bu yıl ‘Uzak Olsa da Aslında Çok Yakın’ sloganıyla düzenlenen bu özel buluşmayı, savaş, çatışma, iklim krizi, açlık ve insanlık suçları gibi tehditlerle yüzleştiğimiz bu çağda değeri daha da iyi anlaşılan belgeselciliğe hakkını teslim etmemiz için önemli bir vesile olarak görüyorum. İzleyiciye belge yani kanıt sunan belgeseller; beyazperde ya da ekran için üretilen yapımlar olmasının ötesinde, yumuşak güç enstrümanlarından olan kamu diplomasisinin de önemli bir unsuru olarak öne çıkıyor. Hele ki bu çağ ve coğrafyada çok uzağa gitmeye gerek yok. Sadece son bir yılda olup bitenlere bir bakalım. Eğer bir yılda kameralar kayıtta olmasaydı, Gazze’deki büyük vahşeti, trajediyi, soykırımı ve insanlık suçlarını yeterince göremeyecektik. O büyük acıyı bütün dünya bu haliyle hissedemeyecekti. Yine yakın zamanda, son bir haftada kameralar kayıtta olmasaydı, Şam’daki Saydnaya Cezaevi’nde on yıllardır süregelen o akılalmaz işkenceleri belgeleyemezdik. Hakeza, vatanına yıllar sonra dönenlerin sevincini, mutluluk gözyaşlarını göremezdik; zulmün son bulmasına şükredenlerin o sonsuz gülümsemelerine de tanıklık edemezdik. Tarihi tanıttıklarını belgesel formatında dünyaya duyuranlara ödül vermek, burada yaptığımız bu programda gerçekleştirdiğimiz bu faaliyet elbette çok kıymetli. Aslolan, belgeselcinin ürettiği belgeselle tarihe not düştüğünü, hatta belki de o belgesel sayesinde bir milletin kaderini değiştirme gücüne sahip olduğunu hissetmesidir, bu bilinçte olmasıdır. Eğer günün birinde Netanyahu ya da Esad insanlık suçlusu olarak yargı önünde hesap vereceklerse -ki benim buna inancım tam- işte o hesap günü geldiğinde yargıya yol gösterecek olan, hakikat için belge sunacak olan en önemli kanıtları yine sergileyecek olan habercilerdir, belgeselcilerdir; bilhassa da mazlum coğrafyaların belgeselcileridir” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un konuşmasının ardından, 100 ülkeden bin 700’e yakın belgesel filminin başvuru yaptığı TRT Uluslararası Belgesel Ödülleri Töreni’ne geçildi. ‘Uluslararası Kategori’, ‘Ulusal Profesyonel Kategori’, ‘Ulusal Öğrenci Filmleri Kategorisi’ ve ‘Proje Destek Kategorisi’ olmak üzere toplam 4 kategoride 40 finalist ödül için yarıştı. Ödül töreninde ‘TRT 60. Yıl Özel Ödülleri’ de dahil toplam 15 ödül sahipleriyle buluştu. Uluslararası kategoride “En İyi Belgesel Ödülü” İlyas Yourish ve Shahrokh Bikaran’ın yönetmenliğini üstlendiği “Kamay” aldı. Ulusal Profesyonel Kategori’de En İyi Belgesel Film Ödülü, Hasan Ete’nin yönetmenliğini yaptığı “İyi Ölüm” alırken, Ulusal Öğrenci Filmleri Kategorisi’nde Mert Kartal’ın yönettiği “Kırmızı Çanta” En İyi Belgesel Ödülü’nü kazandı. Proje Destek Kategorisi’nde ise Abdurrahim Ayaz “Bilgiç’in Alışılmadık Bir Göç Hikayesi” ile, Muhammed Emre Özdemir ve Esad Can Öner “Yüksek Gerilim” ile, Selçuk Azmanoğlu “Resimlerin Peşinde-Savaşın Çocukları” ile ödülün sahibi oldu.