ASAYİŞ - 14 Kasım 2024 Perşembe 15:36

Erzan’dan duruşma öncesi mahkeme heyetine mektup!

A
A
A
Erzan’dan duruşma öncesi mahkeme heyetine mektup!

Yüksek karlı özel fon vaadiyle aralarında Fatih Terim, Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka müdürü Seçil Erzan, yarın görülecek duruşma öncesi mahkeme başkanına bir mektup sundu. Erzan’ın el yazısıyla sunulan mektupta Erzan, “Müştekiler, sadece kendi hesaplarından Fatih Terim hesabına havale ve transfer yaparak, açıklamaya da fon katılım bedeli yazıp, dekont alarak bu fona katıldılar. Ayrıca müştekiler, bu fon için Fatih Terim’in rızasını da aldı. Arda Turan, anaparasının tamamını geri aldı. Buna rağmen 7.5 milyon dolar alacağı olduğunu iddia ediyor” dedi.

Yüksek karlı güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolculardan Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 30’dan fazla kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan’ın yargılandığı davaya ilişkin yeni bir gelişme yaşandı. Erzan, yargılandığı İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kendi el yazısıyla bir mektup sundu. Erzan, 27 sayfalık mektubunda kendisinin bir dolandırıcı olmadığını ispat etmeye çalıştığını ve üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini aktardı.

“Çok yüksek faizleri kayıt dışı ve gayri resmi olarak ödemem için zorlandım”

Mahkemeye sunulan mektupta Erzan, hiçbir zaman kendine ya da bir başkasına menfaat sağlamak kastıyla hareket etmediğini belirterek, “İnsanları kandırmak ve aldatmak amacında olmadım. Dosyada müşteki olarak ismi geçen kişilere bankada ya da özel bankacılık olarak ‘sizin adınıza hesap açacağım, paranızı değerlendireceğim, sizin adınıza bir fon kuracağım, sizi başkasının fonuna gayri resmi olarak katıp, karşılığında yüksek faizler kazandırma’ şeklinde vaatlerde bulunmadım. Ocak ayı itibariyle zorla Mert Zeydanlı, Bülent Çakır ve İbrahim Çağlar’ın da aralarında olduğu birkaç kişiye çok yüksek faizleri kayıt dışı ve gayri resmi olarak ödemem istendi. Kimsenin iradesini yanıltmadım. Bu kişilerin banka hesaplarındaki resmi kayıtlı paralarını nakit olarak elden çekip bu ödünç para alışverişi, çantalarla ve valizlerle kimi zaman odamda, kimi zaman sokak aralarında, kafelerde, otoparklarda, sitelerin güvenliğinden alıp vererek gerçekleştirildi” ifadelerini kullandı.

“Ömer Kahraman bankadaki masama mermi koydu”

Mektupta, kimseye yüksek faizler almaları için bankadan bir işlem yapmanın ve birilerini bu işleme ekleme durumunun söz konusu olmadığını bu sebeple Mert Zeydanlı’nın kendisinden senet aldığını aktaran Erzan, “Ömer Kahraman, ‘paramın günü doldu, bankadan bağlayayım mı, sana mı göndereyim’ şeklinde bana mesaj attı. Kahraman, bankadan para çekti ve bu parayı da Nazlı Can’a teslim etti. Mesajlaşma sırasında Ömer, ‘yanımda Denizbank Bölge Müdürü Ahmet Çelik var’ diyerek yazışmayı kesti ve bu durumu arkadaşı olan bölge müdüründen sakladı. Kahraman, faizinin günü geçtiğinde arkadaşı Ahmet Çelik’i aramak yerine kafelerde bekleyerek faizlerini anaparası ile geri aldı. Ömer Kahraman bankadaki masama mermi koydu” diye konuştu.

“Müştekilerin hepsi Fatih Terim’in rızasını aldı”

Erzan, kendisi hakkında Fatih Terim fonuna katılmak ve karlara ortak olmak için kendisine bu paraları elden nakit para verildiği iddialarına ilişkin ise, “Müştekiler, sadece kendi hesaplarından Fatih Terim hesabına havale ve transfer yaparak, açıklamaya da fon katılım bedeli yazıp, dekont alarak bu fona katıldılar. Ayrıca müştekiler, bu fon için Fatih Terim’in rızasını da aldı. Arda Turan, anaparasının tamamını geri aldı. Buna rağmen 7.5 milyon dolar alacağı olduğunu iddia ediyor. Fatih Terim ile çalışıyordum. Bir şube müdürü olarak, Fernando Muslere, Emre Belözoğlu, Arda Turan, Emre Çolak, Musa Mert Çetin, Selçuk İnan, Buse Terim, Volkan Bahçekapılı ve Nur Erkasap’a gitmedim. Ayrıca Erkasap, Terim’in çok yakın aile dostudur” dedi.

“Güzel ve Akın, tefecilik maksadı ile hareket ettiler”

Emre Çolak’ı aradığı iddialarını yalanlayan Erzan, “Çolak bana ulaştı ve ‘Arda Turan’a para gönderiyorum’ dedi. Bankadan müştekilerin kağıt aldıkları iddia ettikleri tarihte bankada değildim, suçlamaları kabul etmiyorum. Dosyada bulunan kişilerin ortak kesişim noktası Fatih Terim’dir. Pınar Güzel ve arkadaşı Tayfun Akın hiç bir vaatle ikna etmedim. Ellerinde garanti amaçlı bir kağıt bulunuyordu. Güzel ve Akın, tefecilik maksadı ile hareket ettiler. Benden fazlaca faizler aldıkları için mağdur edildim” ifadelerini kullandı.

“Atilla Baltaş benim itibarımı kullandı, Merve ve Tanın Yılmaz tefecidir”

Mektupta yer alan ifadelerde Erzan kimseye, ‘birden fazla işlem yapıyorum, gel paranı al’ şeklinde vaatte bulunmadığını, kimseyi kandırmadığını, bu para alışverişlerinde herkese fazla fazla ödeme yapmak amacında olduğunu belirterek, “Bunun için yakınlarımdan destek istedim. Malımı, mülkümü sattım ve borçlandım. Atilla Baltaş, 10 yıl boyunca türlü türlü kişileri, işlemleri bahane ederek benim itibarımı kullandı. Kişilere senet ve sözleşme imzaladı. Baltaş, benim bu kişilere ödeme yapmazsam, bankaya çökeceklerini, evime gidecekleri şeklinde tehdit etti. Atilla Baltaş, Süleyman Alan, Ali ve Atilla Yörük, Mojtabah Haghani, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Erkan Karaca, Merve ve Tanın Yılmaz tefecidir. Her biri benden zorla imzalı kağıtlar aldı. Birbirleri arasında para transferi yaptılar, dosyadaki kişiler adaleti yanıltıp, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini engelliyorlar” dedi.

“Kimsenin 1 lirasına bile dokunmadım”

Erzan, dosyada adı geçenlerin futbolcu, teknik direktör, tercüman ve iş adamı olduğunu, bu kişilerin kayıtlı paraları bankadan çekerek, çoğu zaman banka dışından elden alıp verdiklerini belirterek, “Bu işlem karşılığında belge olarak müsvedde kağıt aldılar. Her defasında işlem için bankaya gitmek yerine faizleri arttırarak, bu kağıtları banka dışında yenilettiler. Kimseyi yüksek faizle ikna etmedim, kimseye fon işlemi demedim, herkes bu durumun farkında. Hiçbir müştekiye zarar ettirip, kendime ya da bir başkasına menfaat sağlamadım, aksine kendime ait her şeyi sattım, kimsenin 1 lirasına bile dokunmadım” diye konuştu.

“Banka ihmallerini örtbas etmek amacıyla, benim tutuklanmam için çabaladı”

Erzan, 27 sayfalık mektubunda, kendisini tanımadığını ve şikayetçi olmadığını söylediği kişi hakkında bile iddianame düzenlendiğini belirterek, “Çalıştığım banka, mağduriyetleri bildiği halde ihmallerin ortaya çıkmasında yaşanacak baskıyı kırmak ve kamuoyunu yanıltmak amacıyla hiçbir hukuki destek olmadan banka kontrolünde hiç tanımadığım bir avukatı benim için görevlendirdi. Banka, ihmalleri örtbas etmek amacıyla gerçekleri ortaya çıkarma bahanesiyle benim tutuklanmam için çabaladı. Kime borcum varsa kapatmaya çalıştım, hiçbir yere kaçmadım, saklanmadım ve ödeme yapabilmek için süre istedim” ifadelerini kullandı. Erzan mektubunun sonunda kimseye kötülük yapma amacında olmadığını, yaptıklarının bedelini ödediğini ve ödemeye devam ettiğini belirterek, mahkemeden tahliyesini talep etti. Erzan 15 Kasım Cuma günü İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edilecek.

Gamze Şenyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Tekin: “(Mülakat puanları) Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere ilişkin “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), Yükseköğretim Kalite Kurulu Başkanlığı, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı (ÖSYM) ve üniversitelerin 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifleri ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifleri, 2023 Yılı Sayıştay Raporu görüşüldü. Bütçe görüşmelerinin ardından Bakan Tekin, komisyonda yer alan milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekillerinin şahsına yönelik kullandıkları ‘kepazelik, ikiyüzlülük, sefalet, otoriter rejim, talimatla hareket eden Bakan’ gibi ifadeleri tek tek not aldığını ifade eden Tekin, “Bizler de burada bu tür ifadelerden etkileniyoruz ve doğal olarak tepki koymuş olabiliriz. O yüzden biz de orantısız cevap verdiğimiz arkadaşlar varsa ben de onlardan özür diliyorum ama bu ifadeler normal ifadeler değil” ifadelerini kullandı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce CHP’liler değerlendirsin” Tekin, yine bütçe görüşmeleri sırasında mülakatla ilgili eleştiriler geldiğini kaydederek, “Kabul ediyorum, ‘Mülakatla ilgili ben öğretmenliği çok önemsiyorum ve vatandaşlarımızın çocuklarını emanet edecekleri öğretmenleri mülakatla almak istiyorum’ dedim. Kamuoyuna da şu açıklamayı yaptım; bu mülakat komisyonlarında alacağımız tedbirleri sıralıyorum. Kamera kaydından tutanağa kadar bir sürü başlıkta tedbir aldık. CHP’liler itiraz ediyorlar, bir taraftan mülakata karşıyız diyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı mülakatları önce siz bir değerlendirin. Eğer, ‘İtfaiye memurluğu, öğretmenlikten daha önemlidir’ diyorsanız, bir şey demeyeceğim. Benim öğretmenlik mülakatı ile ilgili yaptığım budur” ifadelerini kullandı. CHP’lilerin mülakat konusunda geçmişlerinden dolayı endişeli olduklarını söyleyen Tekin, “Ben 1994 yılı Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Mezun olur olmaz girdiğim ilk iş sınavı, Adalet Bakanlığı’nın açtığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılısıydı. İstanbul’da bir kongrede CHP’nin Adalet Bakanı ‘Bu kadroyu örgütüme vermeyip de milliyetçileri mi verseydim? Yaptığım suçsa suç işlemeye devam edeceğiz’ dedi” şeklinde konuştu. “Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş” Tekin, öğretmen adaylarına yönelik yapılan mülakat sonrasında bazı komisyonların yüksek, bazı komisyonların düşük not verdiğine yönelik eleştirilere de değinerek, şu cevabı verdi: “Benim elimde bütün komisyonların raporları var. Benim elimdeki rakamlar, 3-5 arkadaşın bir araya getirdiği toplam rakam içerisinde istatistiksel anlamı olmayan veya doğru analiz sağlayacak rakamlar değiller. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği ile ilgili konuşuldu. Mesela bir komisyonda 193 kişi mülakata girmiş, 3 kişinin yeri değişmiş. Bir başka ilimizde 682 kişi girmiş, 11 kişinin yeri değişmiş. Türkiye genelinde 60 bin kişide toplam bin 100 kişinin yeri değişmiş.” Bakan Tekin, muhalefet vekillerinden 5 bin kişinin yerinin değişti iddiasının dile getirilmesi üzerine “Yanlış, benim elimde il bazlı rakam” diye karşılık verdi. “KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” Milli Eğitim Bakanlığının geçen yıl gerçekleştirilen TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısını hatırlatan Bakan Tekin, “KPSS puanı ile değil mülakatla öğretmen ataması yapacağız. Bunun kavgasını verdik, tartışmasını yaptık. Geçen yıl burada adaletsizlik ve torpilin olmayacağı bir mülakat taahhüt etmiştim. Şimdi size ‘Bu ülkede hiç kimsenin verdiği herhangi bir isimle ilgili mülakatta torpilin olmadığı bir sistem kuruldu’ dedim. Söylediğiniz doğru şeyler var. Bir ildeki öğretmenimiz yüksek not almış, mülakata girmiş. Başka bir öğretmenimiz ‘Ben yüksek aldım ama bir başkası benden daha yüksek aldı. Dolayısıyla, ben sıralamanın dışında kaldım’ diyor ama ben zaten KPSS puanı ile bu işi yapacak olsaydım, hiç mülakat yapmazdım” dedi. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mülakatlarına değinen Tekin, “Bursa’da 197 kişi, İstanbul’da 688 kişi girmiş. Bursa’da mülakata girip sıralamanın dışında kalan kişi 23 kişi, İstanbul’da ise 51 kişi sıralamanın dışında kalmış” ifadelerini kullandı. “Tüzel kişiliği olmayan cemaat ve tarikatlarla hukuken protokol imzalama şansımız yok” Cemaat ve tarikatlarla protokol yapıldığı eleştirilerine de cevap veren Bakan Tekin, “Hukuki olarak cemaat ya da tarikat diye bir tüzel kişilik var mı? Tüzel kişilik olmayınca bakanlık olarak ya gerçek kişiyle ya da tüzel kişilikle protokol imzalayabilirim. Hukuken başka kimseyle protokol imzalama şansımız yok. Bizim 5 bin civarında bu türden protokolümüz var. Burada isimlerini saymak istemediğim çok farklı sivil toplum örgütleri ile protokolümüz var. Bunların hiçbirisiyle de protokol imzalarken siyasi ya da ideolojik hiçbir şeye bakmıyoruz. Bir tek İçişleri Bakanlığı Dernekler Masası tarafından legal olarak kabul edilmiş bir sivil toplum kuruluşu mudur? Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onaylanmış bir vakıf mıdır, diye bakıyoruz. Onun dışındaki konular beni ilgilendirmez. Herhangi bir sivil toplum örgütüyle, dernek, vakıf ya da meslek örgütü olmak üzere imzaladığımız protokolde tüzel kişiliğe ödenmiş tek bir kuruş kamu kaynağı yoktur” açıklamasında bulundu. “Protokollerin tek taraflı fesih hakkı bakanlıkta” Protokollerin tek taraflı fesih hakkının bakanlıkta olduğunun altını çizen Bakan Tekin, “Protokolde yazılan ilkelere aykırı davranan sivil toplum örgütü varsa protokolümüzü hemen iptal ederiz. Protokol kapsamında protokol yaptığımız kuruluşlar eğer okullarımıza bir eğitim verecekse, bu eğitim kimin vereceği, hangi diplomaya sahip kişilerin vereceği ve hangi içerikte eğitim verecekleri bizim protokolümüzde tanımlanmıştır” dedi. “ABB 2 bin 300 okuldan 13’ünü sadece bir kere temizliyor sonra bütün okulları temizledim diyor, bu olmaz” Türkiye’de 65 bin civarında okul olduğunu ve 55 bin civarında kadrolu temizlik elemanının olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Kadrolu temizlik elemanlarımız, bu okullardaki temizlik açısından yeterli olmadığından biz her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Toplum Yararına Programlar (TYP) diye tanımladığı istihdam türü ile bakanlığımızda temizlik ve güvenlik personeli istihdam ediyorduk. Yaz aylarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, TYP kapsamındaki istihdam türü ile ilgili dünyada özellikle kovidden sonra gelişen istihdam türleri açısından farklı bir model deneyeceklerini ifade etti. Biz de bu konuda kendisiyle konuştuk ve bize ‘kısmi zamanlı çalışma usulü getireceğiz ve bu çalışmayla da size 120 bin kadro vereceğiz, haftada 3 gün çalışacaklar’ dedi. Biz de kendileriyle uzlaştık. Biz hangi belediye olursa olsun kaç okul temizleyeceğini, kimlerle yapacağını ve hangi tür malzeme kullanacağını öğrenmek ve bilmek zorundayız. Bunun yolu şudur; gidersiniz valiliklere biz böyle bir protokol yapmak istiyoruz dersiniz. Nobran bir tavırla, ‘Ben geldim, okulu temizleyeceğim beni içeri alın’ derse ve benim görevlilerim de alırsa bunun karşılığı olur. Bir büyükşehir belediye başkanı çıkıyor. Yaklaşık 2 bin 300 tane okulumuz var. Bu okullardan 13 tanesini sadece bir gün temizliyor. Sonra çıkıyor ekrana ve ‘Ben Ankara’daki bütün okulları temizledim’ diyor. Bu olmaz, bu iyi niyetli değil” değerlendirmesinde bulundu. “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe” Bazı muhalefet vekillerinin çocukların anadil öğrenmesiyle ilgili beyanlarına katıldığını söyleyen Tekin, şu ifadeleri kullandı: “Çocuklar anadillerini öğrensinler ama bizim ülkemizde resmi dil Türkçe, çocuklarımız Türkçe’nin dışında bir dil öğrenmek istiyorsa bizim devlet olarak üstümüze düşen vazife çocuklara bu alanın sağlanmasıdır. Bu AK Parti iktidarıyla sağlandı. 2003 yılında Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın aldığı bir kararla, özel anlamda kursların açılmasının önü açıldı. Biz MEB olarak üstümüze düşeni yapıyoruz.”
Düzce Düzce’de "yağma ve yaralama" suçlarından adliyeye sevk edilen 5 kişi tutuklandı DÜZCE (İHA) – Düzce’de "nitelikli yağma, kasten yaralama" olayından gözaltına alınan 7 kişiden 5’i tutuklandı, 2 kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı. Edinilen bilgiye göre, Şerefiye Mahallesi’nde bir iş yerine gelen 2 şahıs kendilerini O.T.’nin gönderdiğini ve 100 bin TL para istediğini söylemelerinin ardından iş yeri sahibi parayı vermeyeceğini söyleyerek şahısları gönderdi. Bunun üzerine 26 ayrı suç kaydı bulunan O.T.(39) ile birlikte 7 şüpheli, iş yerine gelerek mekan sahibi A.Ç. ile tartıştı. Yaşanan tartışmada bir kişi pala tabir edilen bıçak ile iş yeri sahibinin arkadaşı Ö.İ.’yi sırtından yaralarken, iş yeri sahibini de darp edildi. Olay üzerine Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı geniş çaplı soruşturma başlattı. Soruşturmada Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Polisleri tarafından 7 adrese yönelik operasyon düzenledi. Yapılan operasyonda, 2 adet ruhsatsız tabanca ve 571 şişe muhtelif marka ve miktarlarda bandrolsüz kaçak alkol ele geçirildi. Nitelikli yağma, kasten yaralama, ruhsatsız ateşli silah bulundurmak ve kaçakçılık suçundan 7 kişi emniyette sorgularının ardından adli makamlara sevk edildi. Şüpheli şahıslardan M.B., O.T., B.C.G., A.A. ve F.Y. tutuklanırken, T.Ö. ve N.Ö. hakkında yurtdışı çıkış yasağı ve konutunu terk etmeme şartıyla adli kontrol tedbir kararı verildiği bildirildi.