POLİTİKA - 12 Ekim 2024 Cumartesi 15:41

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Genel başkan yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Genel başkan yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim parti programı zaten sürekli olarak hep değişime tabidir. Bunun yanında da tabii idari mekanizmalarda, partimiz içerisinde bazı değişiklikler olabilir. Genel başkan yardımcılarında aynı şekilde değişiklikler olabilir. Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu. Şimdi bu yeni süreçte de hem genel başkan yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da bazı değişiklikler olabilir" dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan’a gerçekleştirdiği resmi ziyaretlerin ardından dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ziyaretimizin ilk durağı olan Arnavutluk’taki kardeşlerimize aziz milletimizin ve Türkiye’deki akrabalarının selamlarını götürdük. Değerli dostum Başbakan Sayın Edi Rama ile Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyimizin ikinci toplantısı vesilesiyle kapsamlı istişarelerimiz oldu. Ortak bildiriye ilaveten yükseköğretim, tarım, halkla ilişkiler ve medya alanlarında imzaladığımız belgelerle Türkiye-Arnavutluk dostluğunun sarsılmaz niteliğini teyit ettik. Görüşmelerimizde ayrıca FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadele konusundaki kararlılığımızı bir kez daha vurguladık. Ziyaretim kapsamında Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bayram Begay ile siyasi ve askeri alanlardaki ilişkilerimizi değerlendirdik. Bu görüşmelerimizin ardından Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Diyanet Vakfımız tarafından Tiran’da inşa edilen Balkanlar’ın en büyük camisi olan Namazgah Camii’nin açılışını, değerli dostum Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama ile gerçekleştirdik. Mimarisiyle, konumuyla, 8 bin kişilik kapasitesiyle ve diğer müştemilatıyla her açıdan sembol bir eser olan camimizin açılışında emeği geçen herkese, tüm kurumlarımıza tekrar teşekkür ediyorum. Bu vesileyle Arnavutluk’ta da Sayın Başbakan Edi Rama ile savunma sanayiine yönelik konuları etraflıca görüşme fırsatımız oldu" ifadesini kullandı.


Sırbistan ile mevcut iş birliğini her alanda daha da geliştirme iradesini teyit ettiklerini belirten Erdoğan, "İlişkilerimizi daha da ileriye taşıyacak 11 anlaşma imzaladık. İkili ticaretimizde ortak hedefimiz olan 5 milyar doları yakalamak için yapılabilecek çalışmaları ele aldık. Özellikle müteahhitlik alanında Türk iş adamlarının ve iş kadınlarının Sırbistan’da önemli yatırımlar gerçekleştirmeleri bizim için gurur vesilesi olmuştur. Sırbistan’ın firmalarımıza sağladığı destekten dolayı değerli dostum, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vucic’e memnuniyetimi ifade ettim. Halklarımız arasındaki münasebetlerin her geçen gün artıyor olması ayrıca sevindiricidir. Geçtiğimiz yıl 200 bini aşkın vatandaşımız Sırbistan’ı ziyaret ederken, 400 bine yakın Sırbistan vatandaşının da ülkemizi tercih etmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Üzerinde çalıştığımız, kimlikle seyahat imkanıyla birlikte karşılıklı turist sayılarını daha da artırmayı hedefliyoruz. Belgrad-Priştine diyalog sürecine desteğimizi bu vesileyle bir kez daha vurguladık. Balkanlar’da kalıcı istikrar ve huzurun sağlanması konusunda da üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. Bu düşünceyle Türkiye, Bosna Hersek, Sırbistan üçlü danışma mekanizmasına verdiğimiz önemi de teyit ettim" dedi.



"Bunlara karşı eli kolu bağlı duran bir hükümet yok"


İsrail’in sadece saldırdığı Filistin ve Lübnan’ın değil, oradaki yangının çevreye etkilerinin olması için de uğraştığını ifade eden Erdoğan, "İsrail’in bu saldırganlığı kulak ardı edilemez. Şu anda biz istihbarat teşkilatımızla A’dan Z’ye İsrail’in Türkiye’ye yönelik attığı veya atabileceği her türlü adımı tabii ki kontrol altında tutuyoruz. İsrail, sadece saldırdığı Filistin ve Lübnan’ın istikrarını hedef almıyor. Oradaki yangının çevreye etkilerinin olması için de uğraşıyor. Bunları bizim göz ardı etmemiz mümkün değil. Biz bütün bunların farkındayız. Elimiz kolumuz da bağlı durmuyoruz. Elbette toplumu tehdit eden her türlü riske karşı hükümetimizin tespit ve bertaraf etme çalışmaları var. Provokasyon peşinde koşanlar, kaos iştahı ile hareket edenler bugüne kadar hep karşısında bizi buldu. Bundan sonra da bulacak. Yalanı yok etmenin yolu doğruları bıkmadan, usanmadan söylemektir. Maalesef bazı siyasetçiler de birtakım politik çıkarlar uğruna bu algı operasyonlarına dahil olabiliyor. Hangi yola başvururlarsa vursunlar karşılarında başta istihbaratımız olmak üzere her an hükümetimizi, bizleri bulacaktır. Bunlara karşı eli kolu bağlı duran bir hükümet yok. Bunu benim milletim gayet iyi bilmelidir. Vatandaşlarımız sosyal medya başta olmak üzere birçok mecradaki organize yalanlara karşı son derece dikkatli olmalıdır. Her duyduklarına inanmamalı, resmi açıklamalara odaklanılmalıdır. Bizim iç cephemize saldıran ve her maskeyi takabilen yapılara karşı birliğimizi müdafaa etmemiz son derece mühim. Milletimiz bunlara karşı sapasağlam durduğu müddetçe biz bunların tümüyle evelallah mücadele ederiz. Sokakları karıştırmaya teşebbüs edenleri buradan bir kez daha uyarıyorum, böyle bir hata yapmasınlar, bedelini ağır öderler" şeklinde konuştu.


"Gazze’deki soykırım herkesin önünde gerçekleşmiş ve insanlığın tarihi utançları arasındaki yerini almıştır" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu utancın izlerini bugün İsrail denen siyonist terör örgütünün yanında duranlar, nesiller boyunca taşıyacaktır. Bizim en son millete seslenişte yaptığımız konuşmadaki bazı başlıklar hemen İsrail yayın organlarında yer aldı. Çok rahatsız olmuşlar. Benimle ilgili İsrail gazeteleri hemen manşet atmış. Biz onlardan izin alacak değiliz tabii ki. Gereğini yaptık, Allah tesirini halketsin. Biz evlatlarını yitiren annelerin feryatlarını duyuyoruz. Ama siyonist İsrail’in böyle bir derdi yok. Onlar soykırıma devam edecekler. Biz de siyonist İsrail’in işledikleri suçları dünyanın gözüne soka soka anlatacağız. Gururla söylemeliyim ki, ülkemde terör devletinin yaptıklarına karşı elhamdülillah büyük bir bilinç oluştu. Bunu kalıcı kılmak için ne gerekiyorsa yapacağız. Batılı ülkelerde de bu anlayışı geliştirmemiz şart. Bizler de İsrail soykırımının hesabını sormak için hukuk ve diplomasi zemininde ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Durmak yok, bu konuda yola devam diyoruz. İletişimin tüm mecralarını kullanıyoruz. Bunu da yine başta İletişim Başkanım olmak üzere yapmaya, iletişim mecralarını etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz."



"Suriye’deki iç savaşın başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğumuzu dile getirdim"


Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşın başından beri Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olduğunu dile getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye’nin egemenliğini korumak için diplomatik yolların tümünü kullandık. Türkiye’nin attığı her adım, bölgedeki gerilimi azaltmaya, çözüm arayışlarına zemin hazırlamaya yönelik oldu. Bugün de diplomatik kanalların etkin kullanımı çatışmanın tırmanmasını engelleyebilir. Barışı ve huzuru katleden bir canavara dönüşen İsrail, karşısında insanlığı bulmalıdır. Biz Suriye’nin birliğini yeniden sağlaması, barışa ve huzura ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Suriye’de adil, onurlu, kalıcı ve kuşatıcı bir barış ikliminin oluşması için çabalarımızı artıracağız. Biz, her yerde olduğu gibi Suriye’de de acil ve kalıcı bir barışı savunacak, barışın yanında duracağız. İsrail, bölgesel ve küresel barışa yönelik en somut tehdittir. Bu tehdidi dünya barışını koruma görevini üstlenenler sonlandırmalı ve barışı muhafaza etmelidir. Rusya, Suriye’yle müşterek hareket ediyor. İran’la ilgili konuda da Rusya, İran, Suriye, bütün bu üçlü mekanizma birlikte hareket ediyor. Diğer tarafta ise Amerika, İngiltere, Almanya’dan oluşan koalisyon güçleri bulunuyor. Koalisyon güçleri PKK/YPG terör örgütünün hamiliğine soyunmuş durumda. Suriye’nin toprak bütünlüğüne karşı en büyük tehdit oluşturan bu duruma karşı Rusya, İran ve Suriye’nin daha etkili tedbirler alması elzemdir. Benzer şartlar Irak’ta da yaşanmaktadır. Bu nedenle, bir yanda İsrail’in savaşı tüm bölgeye yayma çabaları, diğer yanda terör örgütlerinin bölücü ve yıkıcı faaliyetleri ortadayken, küçük çıkar hesaplarını bir kenara bırakarak dayanışma içinde bölgeyi kurtarmamız lazım. Yükümüz ağır, işimiz çok" dedi.



"İyi komşuluk formülün anahtarıdır"


2023 seçimleri sonrası ’Yunanistan ile Türkiye arasındaki mevcut kronik sorunu nitelikli bir müzakere yoluyla çözebilir miyiz’ diye bir anlayış başladığını belirten Erdoğan, "Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’le birlikte bu sürece siyasi destek verdik ve Dışişleri Bakanlığımız bu konuyla ilgili kapsamlı bir çalışma başlattı. Sorunların tanımlanması, içeriğinin çizilip ortaya konması, belli çözümlerin bulunması konusunda iki tarafta da irade olması önemli. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan’a gidecek, bu konularla ilgili görüşmeler yapacak. Tüm bu konuları, Ege ile ilgili bütüncül yaklaşımımız temelinde görüşeceğiz. Türkiye ile Yunanistan tarihsel bağları bulunan iki komşu ülkedir. İyi komşuluk esası iki ülkeye de kazandıracak formülün anahtarıdır. Türkiye ile Yunanistan ilişkileri, bu esas ekseninde inanıyorum ki daha güzel günlere doğru ilerliyor. Biz, başından beri iki ülkenin gündemindeki meselelere çözüm odaklı yaklaşıyoruz" diye konuştu.



"Biz Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz"


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrın ülkenin demokrasi mücadelesi için çok önemli olduğunu belirten Erdoğan, "Ortada net ve kararlı bir biçimde uzatılan bir el var. Biz Sayın Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavrı ülkemizin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı buluyoruz. Sayın Bahçeli, Türkiye’nin siyasi yapısında uzlaşma ve diyalog çağrısının önemine burada bir vurgu yapıyor. Dolayısıyla Sayın Bahçeli’nin bu attığı adım, bir kenara konulamaz. Biz yıllardır bunu dile getiriyoruz. Sayın Bahçeli’nin özellikle attığı bu adım bana göre, çok çok önemli bir adımdır. Sayın Bahçeli’den böyle bir adım beklemeyenler olabilir ama biz kıdemli bir siyasetçi olarak Sayın Bahçeli’nin böyle bir adımı atmasını garipsemedik. Önemli bir adım olarak gördük" şeklinde konuştu.



"Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor"


Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti: "Temennimiz odur ki bundan sonraki süreçte de bu adımları atanların sayısı çoğalsın. Bu adımları atanların sayısı çoğaldıkça da inşallah yeni anayasa konusunda toplumsal mutabakatın tabanını genişletebiliriz. Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil edilmesi yatıyor. Bunu yıllardır dile getiriyoruz. Bölgemizdeki gelişmelere bakıldığında, ülkemizdeki huzur ve barış iklimini tahkim etmek, herkes için en hayırlısıdır. Terör örgütleriyle çevrelenmiş bir coğrafyada, Irak’ta gerilimlerin, Suriye’de iç savaşın yaşandığı, İsrail’in vahşileştiği bir dönemde içeride barışın tesisi önem kazanıyor. Biz Türkiye’de demokratik siyasetin alanını genişletmek için bugüne kadar tüm engellemelere, sabotajlara, haince planlara rağmen köklü adımlar attık. Ülkemizde demokrasiyi güçlendiren her adıma desteğimiz tamdır. Buna rağmen ’biz irademizi demokrasi dışı odaklara teslim ediyoruz, her adımımızı bu anlayışla atıyoruz’ demek, yapıcı bir yaklaşım olarak görülmez. Terörün her türlüsüyle mücadele eder ve karşısında yer alırız. Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız. Çünkü biz siyaseti, ülkemizin huzur ve birliğini güçlendirmek, milletimize hak ettiği kaliteli hizmetleri sunmak için yapıyoruz. Yeni anayasa çağrımız da bunun içindir. Türkiye’nin ayağına darbecilerin taktığı prangaları söküp atmanın yolu kapsayıcı, adil, sivil, özgürlükçü bir anayasa yapmaktan geçiyor."



"Şiddetin her türlüsü ile mücadele bizim görevimiz"


"Bir devlet öncelikle vatandaşlarının güvenliğini, adalet ve ekonomik refahı temin etmelidir" diyen Erdoğan, "Bunun için 22 yıldır ne gerekiyorsa yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Şiddetin her türlüsü ile mücadele bizim görevimiz ve bunun için elimizden gelenin ötesinde adımlar atıyoruz. Son dönemde yaşanan kimi cinayetler ve hadiseler milletimizin kendini güvende hissetme ve adalete olan inancını zedeleme eğiliminde. İnsanımız rahat olsun, toplumun huzurunu bozan, güvenliği tehdit eden kim olursa olsun cezasını çekecektir. Yaptığımız derin analizlerde şiddet olaylarını önlemede gerek işlevsel, gerek yapısal eksikliklerin tespiti halinde oraya müdahaleden çekinmeyiz. Bu noktada toplumumuzda cezasızlık algısına müsaade edemeyiz. Cezaların ıslah edici ve caydırıcı olması noktasında sorunlu alanlara neşter vuracak yasal düzenlemeler yapacağız. Hangi kurumda, hangi sistemde bir zafiyet varsa nokta atışlarıyla sorunu gidereceğiz. Emniyet, yargı, medya konularında atılacak adımlar olduğunu görüyoruz. Suça meyilli kişilerin tutuklu yargılanması esas olacak ve yargılamada da bu kişilerin bu durumları esas alınarak infaz işlemleri yürütülecek. Ceza infaz sisteminde yapacağımız değişikliklerle suç işleyen cezaevine mutlaka gireceğini bilecek. Bu konuda teknik çalışmaları gerek Adalet Bakanlığı gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuz yapacak. Yapısal sorunlarla ilgili de incelemeler yapıyoruz. Suçla en etkin mücadeleyi sağlayacak yapısal değişikliklere de ihtiyaç duyulması halinde onların da adımını atacağız. Toplumda oluşturulmak istenen ’suçlular cezasız kalıyor, yapanın yanına kar kalıyor’ anlayışının doğru olmadığını vatandaşlarımız görecektir. Yargının hızlanması için yıllardır attığımız adımlar ortada. Burada mesafe aldık ancak ’geç gelen adalet adalet değildir’ anlayışı ile çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.



"Türkiye’de 724 bin gıda işletmesi var. Bunlar her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka bir kez denetlenir"


Türkiye’de 724 bin gıda işletmesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlar üretenler, satanlar, dağıtanlar. Bunlar her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka bir kez denetlenir. Bu yıl denetimlerin sayısı 1 milyona yaklaştı. Tarım ve Orman Bakanlığımız bir sıkıntı tespit edildiği anda bunları elektronik olarak anlık takip edilebilecek bir hale getirdi. Sözünü ettiğiniz köftecideki denetimde Ankara’da iki şubede uygunsuz gıda tespiti yapılıyor. Savcılığa suç duyurusunda bulunuluyor. İtiraz süreçleri oluyor. Mahkeme Tarım Bakanlığımızın kararını önce iptal ediyor, Bakanlık tarafından bu karara itiraz edildiğinde bu kez itirazlar kabul ediliyor. Yargı süreci tamamlandığında ve kesinleştiğinde de bu denetim raporu yayımlanıyor. Bakanlığımızın yapmış olduğu idari işlemler de yargısal denetim altındadır. Herkesin de kendini savunma hakkı bulunuyor. Netice itibarıyla mahkeme nihai kararı veriyor, Bakanlık da denetimin sonucunu yayımlıyor. Bu denetimlerimiz devam edecek, devam ediyor. Sonuç itibarıyla gıda konusu hakikaten ciddiye alınması gereken bir husus" dedi.


"AK Parti’de bir değişim süreci var ve siz de defaatle bir yenilenme olacağını söylüyorsunuz. Peki değişim sadece kadrolarda mı olacak, yoksa parti programında, parti tüzüğünde bir değişim de görür müyüz" sorusu üzerine Erdoğan, "Bizim parti programı zaten sürekli olarak hep değişime tabidir. Ama bunun yanında da tabii idari mekanizmalarda, partimiz içerisinde bazı değişiklikler olabilir. Genel başkan yardımcılarında aynı şekilde değişiklikler olabilir. Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu. Şimdi bu yeni süreçte de hem genel başkan yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da bazı değişiklikler olabilir" diye cevap verdi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa CHP lideri Özel’den savunma sanayii katkı paylarına tepki CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Savunma Sanayii Destekleme Fonu için alınması öngörülen katkı paylarını eleştirerek, "Geçen hafta ‘İsrail saldıracak’ diye laf ortaya attılar. Bizden ev alandan, araba alandan, vergi verenden, sigortalı çalıştırandan, her türlü beyannameden, hepimizden 70 milyar vergi toplamak için böyle bir söyleme girişmişler" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa’nın Soma ilçesinde gerçekleştirilen Yırca Zeytin Festivali’ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Özel, "Bugün siyasi hayatımda az yaşadığım, bundan sonra çok yaşayacağımı ümit ettiğim bir günü yaşıyorum. Siyasi hayatımız, CHP’nin geçmişteki Manisa milletvekilleri, Türkiye’deki bütün milletvekilleri, mücadelelerle, direnişlerle mağdurun, mazlumun, çevrenin, doğanın, hayvanseverlerin yanında geçti. Bazen başardık, bazen başaramadık. Bazen kaybederken kazandık. Bazıları kazanırken kaybettiler. Ben Yırca’da bir söz vermiştim, ‘Göreceksiniz. Bir gün Soma’yı alacağız. Manisa Büyükşehri alacağız. Yırca’ya geleceğiz ve burada zeytin festivali yapacağız’. İşte o gün bugün arkadaşlar” dedi. "Gebze’de 50 hayvan, 50 can zehirlenerek öldürüldü" Geçtiğimiz aylarda Meclis’te hayvan hakları yasasıyla ilgili mücadele verdiklerini ifade eden Özel, "Hep birlikte hayvan hakları yasasında çok büyük mücadele verdik aylarca. İstediklerini tam yapamadılar. Eğer olsaydı, hayvanları topla, götür, barınağa koy, iki ay bekle, sahiplenmiyorsa öldür diye kanun getirdiler. Buna çok büyük isyan oldu. Çok büyük itiraz oldu. O itirazın hem Meclis ayağında, hem sahada, o mücadelenin önünde olduk. İçinde olduk. O yasa, itlaf maddesi üstü örtülerek, birtakım yerleri yumuşayarak geçti ama yasanın esas mantığı şu; diyor ki topla, eskiden aşıla bırak vardı, ’bırakamazsın’. ’Barınak yap ama 2028’e kadar yap’. Para da vermiyor barınak için. Hayvan hakları fonu vardı, Meclis’te tüm partilerin uzlaşıp önerdiği. Onu da yapmadı. Ne oluyor, hayvanı al, tut, sığmıyor. Bırakamazsın, cezası var. Ne yapacağını yazmadan söylüyor. O hayvandan kurtul diyor. CHP’li belediyeler olarak bu kanunu uygulamayacağımızı, doğrusunu yapacağımızı, hayvanlara dokunmayacağımızı, barınakları çoğaltacağımızı, elden geldiğince, imkanlar dahilinde direneceğimizi söyledik. İhbarlar geliyor bazen. Bizzat genel başkan olarak ilgileniyorum. Efendim, şu belediyede hayvanlar alınmış, kaybolmuş. Ne oldu diye bizzat arıyorum. Çok şükür belediye başkanlarımız insan üstü gayretle bu işle mücadele ediyorlar. Ama dün ne oldu? Dün Gebze’de 50 hayvan, 50 can zehirlenerek öldürüldü. Niye, bu yasa onların kulağına gizlice bunu söylüyor diye. İlk niyet oydu. Al, 60 gün sonra öldür. Buna siz, biz, vicdanlı insanlar karşı çıkıyor diye öldürüp kapattılar üstünü. Ama bizim CHP’li belediye başkanlarının bilincinde olmayan belediye başkanı gerekli tedbirleri almadığı için maalesef, büyük bir katliamla karşı karşıyayız. Bunun peşini asla ve asla bırakmayacağız. Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu var. Bu sorun biraz da sınıfsal bir sorun. Hali vakti yerinde olanlar, güvenlikli sitede olanların, çocukları özel okula servisle gidenlerin, evladını, eşini araba ile işine bırakanların çok göremediği bir sokak hayvanları sorunu var. Sabah servise gidenlerin, erkenden camiye gidenlerin yaşadığı, servissiz öğrencilerin yaşadığı, servise yürüyen kadınların, genç işçilerin yaşadığı böyle bir sorun var. Bununla akılcı mücadele etmek lazım. Bunun kaynaklarını hep beraber bulmak lazım. İktidar, muhalefet el ele vermek lazım. Ama asla ve asla cana kıymamak lazım. Bunu buradan bir kez daha hatırlatıyorum. Bir kez daha çağrıda bulunuyorum” ifadelerine yer verdi. Özel’den Hitler benzetmesi "İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye" söylemlerine Hitler üzerinden benzetme yapan Özel, "İktidar partisinin genel başkanı 1 Ekim’de Meclis’e geldi. Açılış konuşmasının içinde bir cümle etti. ‘İsrail’in bir sonraki hedefi Türkiye’dir’ dedi. Bu öyle boşu boşuna edilmiş bir laf değil. Peşi bırakılacak bir laf değil. Ben çıktım. Kapının önünde dedim ki derhal Meclis’i kapalı oturuma çağıralım, gelsin bize bunu anlatsın. Neden kapalı? Açık olunca diyor ki canlı yayında devlet sırrı mı vereceğim? Bildiğim bir şeyler var, söyleyemem diyor. Buna oynuyor. Dedi ki ‘Bir sonraki hedef biziz.’ Kapalı oturuma çağırdık. Kapalı oturumun tutanakları 10 yıl açıklanamaz. Ama dedik ki eğer gerçekten İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı böyle bir tehdit olduğuna ilişkin bilgi, belge ve kanıt varsa anlat. Seninle beraberiz. Yoksa anlatılanı anlatmam yasak. Ama anlatmadığınızı ifşa ederim, sizi millete şikayet ederim. İki bakan geldi, kendi gelmedi. Gelmeliydi, gelmedi. İki bakan, biri 40 dakika, biri 36 dakika, deyim yerindeyse havanda su dövdüler. Ne yapsınlar? Yapacak bir şeyleri yok. Bir laf etmiş, altını doldurmaya onları yollamış. Nasılsa 10 sene kimse duymaz. Bir kelime, sizin bilmediğiniz, televizyonlarda konuşulmayan, önemli bir bilgi yok. Hatta anlattıklarını şimdi burada anlatamam ama kendi anlatıyor ki İsrail’in tehdidi altında saydıkları ülkeler içinde Türkiye yok. Bunu o gün bakan söyledi, gizliydi. Dün iktidar partisinin grup başkanı da söyledi. Ama bir numara var. Ne var? Cumhurbaşkanı ağzıyla hepimize, ‘Arkadaşlar açsınız, yoksulsunuz, işsizsiniz, güvencesizsiniz, biliyorum ama tehlike büyük, beni desteklemelisiniz. İsrail bize saldırabilir, üçüncü dünya savaşı çıkabilir.’ O günden sonra televizyonlarda, efendim bizim kaç tankımız var? İsrail’in kaç tankı var? Bizde kaç firkateyn var, onda kaç var? Onda F-35 var. Biz de kaç F-16 var? Yani cambaza bakalım, kendi derdimizi unutalım. Eğer Türkiye’nin bir güvenlik sorunu olursa ben dün Çanakkale’deydim, bir güvenlik sorunu olduğunda 81 ilde şimdi yaşayan, Türkiye’deki 83 milyonun dedeleri, nineleri koyun koyuna kefensiz yatıyorlar Çanakkale’de. Öyle bir tehlike çıkınca, bu konuda vatanı, milleti korumakta kimse kimseden geri kalmaz. Ama iş o ki İsrail etrafına saldırırken, ’efendim bir sonraki hedef biziz’ deyip, gündemi güvenlik kaygılarına getirip, yoksulluğun konuşulmamasını isteyen bir anlayış. İşsizlik konuşulmasın. Bakın, şimdi bu ülkede yapılmaya çalışılanı, teşbihte hata olmaz 80 yıl önce Hitler Almanlara şöyle yapıyordu. Diyordu ki ’Alman çocuklarının tereyağına değil Alman tanklarının gres yağına ihtiyacı var. Yoksuluz demeyin’. Zayıf çocukları gösteriyorlardı, zayıf. Kedi yavrusu gibi. O fotoğraflara karşı Hitler diyordu ki ’O çocukların tereyağına değil tanklarımızın gres yağına ihtiyacı var. Tanklar olmazsa bu çocuklar yaşayamaz’. Ülkesini de dünyayı da felakete sürükledi. O yüzden biz bu ülkeyi barış içinde, birlik içinde, varlık içinde yaşatmak ve yönetmek zorundayız” şeklinde konuştu. “Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na ilave vergi verecekmişiz” Özel, "Bakın şimdi Tayyip Erdoğan’ın bunu niye yaptığının kanıtı çıktı ortaya" diyerek konuşmasına şöyle devam etti: "Geçen hafta eğer gel kapalı oturum demesek, o televizyonlarda savaş filmleri dönmeye devam etse. Kapalı oturumda hiçbir bilgi veremediler. Korkmayın, savaş yok. O gündemden çıkın, işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik bu memleketin gerçek gündemine dönün demesek, işleri daha kolaydı. Şimdi dün bir kanun teklifi vermişler. Savunma Sanayii Destekleme Fonu, bu fona hepimizden para keseceklermiş. Bu kanun teklifini veren AKP Grubu’nun Başkanı Abdullah Güler diyor ki, ‘Bu kanun İsrail’in Türkiye’ye saldırma tehdidine karşı milli güvenliğimizi güçlendirmek için verildi.’ Ne yapacakmışız? Her gün vergi veriyoruz ya muhtarım, verdiğimiz vergi beyannamelerinin türüne göre, hepimiz 308 lira ile 604 lira arasında Savunma Sanayii Destekleme Fonu’na ilave vergi verecekmişiz. Sosyal Güvenlik Kurumu’na beyanname veriliyor ya, yanında birisi çalışıyorsa veriyor. Beyanname başına 228 lira, her verişimizde vergi verecekmişiz. Gümrük idarelerine verilen beyannamelerde 624 lira verilecek. Kredi kartı olanlar belli bir limitin üstündeyse 750 lira vergi verecek. Gayrimenkul alıyorsun, şu köyde bir tane ev alıyorsun. 750 lira ilave vergi vereceksin. Sıfır araba alanlar 3 bin lira. İkinci el araba alanlar bin 500 lira. Her türlü vergi beyannamesi, gümrük beyannamesi, SGK’ya verilen beyannamede damga vergisi tutarı kadar daha damga vergisi. Kol saati alanlardan da ilave vergi alacaklarmış. Aynı teklifte motorlu taşıtlar vergisi düzenlemesi var. 100 santimetre küpün altında olan motosikletlerden, motorgücü 6 kw olan motosikletlere MTV yoktu biliyorsunuz. En küçüğüne. Bunlara motorlu taşıtlar vergisi gelmiş. Bunun yanında bu vergilerin yüzde 20’si de ayrıca savunma sanayine aktarılacakmış. Yani neymiş? Geçen hafta ‘İsrail saldıracak’ diye laf ortaya attılar. Bizden, ev alandan, araba alandan, vergi verenden, sigortalı çalıştırandan, her türlü beyannameden, hepimizden 70 milyar vergi toplamak için böyle bir söyleme girişmişler. Peki bu savunma sanayinde para yok mu? Varmış da bitmiş. Bizden 70 milyar istiyor, daha yeni 3 milyar lira para varmış burada. O parayı, 3 milyar lira parayı 2017’nin Şubat ayında Varlık Fonu’na bedelsiz devretmişler. Savunma sanayindeki ’paraya ihtiyaç yok’ demişler, kendi yönettiği fona yollamış. Şimdi bizden oraya yeni vergilerle para istiyor. Buradan açıkça söylüyoruz. Bu ülkede emeklilerin geçim sorunu var. 12 bin 500 liraya geçinmeye çalışıyorlar. Bu para sefalet ücretidir. Asgari ücrete zam yapmadılar. 17 bin lira ile insanlar geçinemiyorlar. Bu ülkenin güçlü bir ordusu var. O ordu ihtiyaç duyulduğunda her birimiz o ordunun neferiyiz. Bu ülke zor günlerden birlikte çıktı. Ama ülkeyi kötü yöneten ve bu kötü yönetiminden dolayı ekonomiyi perişan eden, işsizliği çözemeyen, enflasyonu tek hanelilerden yüzde 80’lere kadar çıkaran ve o çok eleştirdiği enkaz devraldığım dediği rahmetli Ecevit’ten, yüzde 30’larda enflasyon devralıp onun politikalarıyla düşerken kendi yanlış politikalarıyla yüzde 85’lere çıkaran, bugün yüzde 50 enflasyonu, daha aşağı çekemeyen, hayat pahalılığında hepimizi ezen bu iktidar şimdi, ‘Savaş çıkacak, sesinizi çıkarmayın’ diyor. Onlara inanmayın. Savaş çıkarsa bu memleketi biz koruruz. Savaş filan çıkmayacak. Sen yoksullukla savaş, işsizlikle, hayat pahalılığı ile savaş. Savaş çıkacak korkusu ile memleketin gerçek sorunlarının konuşulmamasını isteyen Tayyip Erdoğan, bu ülkedeki insanlara yalan atmaktadır. Kandırmaktadır. Yetkisi, makamı gereğince elde ettiği bilgileri kendisinde var olduğunu söylediği bilgileri çarpıtarak, abartarak, olmayanı söyleyerek yoksulluğun üzerini örtmeye çalışıyor. Bunun için mücadele edeceğiz. Bunun için hep birlikte olacağız ve eninde sonunda biz yoksulluğu da işsizliği de kayırmacılığı da bu zengin sevip yoksulu ezen anlayışı da mahkum edeceğiz. Biz, size inanıyoruz. Yırca ruhuna, köylümüze, çiftçimize, işçimize inanıyoruz. Biz, Türk halkına, Türkiye’de yaşayan herkese inanıyoruz. Biz haklıyız. Biz başaracağız, biz kazanacağız." Özel, konuşmasının ardından Yırca Mahallesi’nde zeytin fidanı dikerek hasat yaptı.
İzmir AK Partili Hamza Dağ: “İzmir, 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart vermiştir” AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, İzmir’in 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart verdiğini belirterek, "Kırmızı karta da az kaldı" dedi. İzmir’de AK Parti Karabağlar 6. Olağan İlçe Kongresi, Karabağlar Halk Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi.Kongrede konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, “Geçen 23 yılda AK Parti samimiyet ve güven oldu. AK Parti umut, icraat, gelecek oldu. Milletimiz karşılaştığı her zorluğu, AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan ile aşabileceğini düşünmektedir. Bir yerel seçimi geride bıraktık. Her yerel seçimden sonra bir hesaplaşma yapıyoruz. Bir İzmir söz vermiştik, o sözü yerine getirdik. Cumhurbaşkanımız bize görevi söylediğinde, ben kendilerine ‘İzmir’i biliyorum, işimizin zor olduğunu da biliyorum. Size iddialı sözler söyleyemeyeceğim ama İzmir’de duyacağınız ses Türkiye’nin her yerinden duyulacak. Burayı kendi kalesi gibi görülen şehirde herkes panik içinde burada belediyeyi kaybetmemek için canhıraş bir şekilde çalışma yaptılar. Yalana ve dezenformasyona da sonuna kadar başvurdular” dedi. Seçim döneminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) kendi vaatlerinin çok üstünde vaatler sunduğunun altını çizen Dağ, “Vaatleri unutulsun diye bekliyorlar. İlk defa hizmet, icraat konuşmaya başladılar. 6 aylık dönemde 180 günde eylem planları vardı. Bir adım dahi atmış değiller. Türkiye’nin en merkezi semti Alsancak’ta bir yağmur yağdığında 2 gencimizi kaybettik. ‘Ben büyükşehir belediye başkanlığına talip değilim, ben bu şehrin şehr-i emirine talibim’ dedim” diye konuştu. “İzmir ilk defa Türkiye’deki mesajdan ayrışmıştır” “İzmir’de sürekli olarak ya memur ya işçi eylemi oluyor” diyen Hamza Dağ, “Ben bugüne kadar en az 4 tane köprülü kavşağı, battı çıktıyı hayata geçirmiş olacaktım. Karabağlar’da 119 bin CHP, 112 bin AK Parti oy almış. İlçede 120 bin CHP, 105 bin biz almışız. 300 bin seçmenin olduğu bir ilçede aramızdaki fark 7 bin. Eksikliklerimizi tamamlayacağız. Mesaj nettir ve İzmir ilk defa Türkiye’deki mesajdan ayrışmıştır. İzmir Körfezi için, ‘Yüzecek bir Körfez değil ama turkuaz bir Körfez’e bakacağınızı vaat ediyorum’ dedim. 6 ayda en azından Çiğli Arıtma Tesisi’nde 4. fazın borçlanmasını tamamlamıştık. Hala o işi bitiremediniz. 100 bin metreküp kirli suyu Körfez’e deşarj yapıyorsunuz. Yağmur suyu ile kanalizasyon suyunu ayrıştırma için Dünya Bankası’ndan kredi çıkardık ama onun ihalesini yapamadınız” şeklinde konuştu. “İzmir 31 Mart seçimlerinde CHP’ye sarı kart vermiştir” “Körfez’e deşarj hala devam ediyor, önce onu durdurun” diyen Dağ, sözlerine şöyle devam etti: “Konak Tüneli yapacağız dedik eylemler, Çeşme Projesi’ni iptal ettirdiniz, bunu havalimanında yaşadık. Çeşme’de, Urla’daki konutlarında hayatlarından memnun oldukları için İzmir’in her durumda oy verdikleri, hizmet olmadığında da bunu hükümete atma konforuna sahip oldukları için konfordan vazgeçmiyorlar. Bu kısır döngü yıllardır böyle devam ediyor. Hizmeti getirir gibi bir şey yapıyorlar, sonra hamle yapıldığında bel altında vurmaya kadar her şeyi yapıyorlar. Sonra da hizmet getirmiyorsunuz diyorlar, kardeşim getiriyoruz. Hadi gelin şunu yapalım diyoruz. Hem hizmeti getirme, engel ol hem de İzmir bize oy veriyor söylemleri üzerinde sörf yapmak. İzmirliler, yerel seçimlerde size sarı kart gösterdi. Ben sandık sandık bize oy vermeyen, bu seçimde veren CHP’li seçmenleri çıkarttım. İzmirli sarı kartı verdi, kırmızı karta da az kaldı. ‘AKP İzmir’i teslim almak istiyor’ demiş. Bu çok talihsiz bir konuşma. İzmir 9 Eylül’de teslim alındı, o dönem de Müslüman Türk yurduydu, bundan sonra da kalmaya devam edecek.” “İzmir Körfezi vaatlerimiz arasındaydı” İzmir Körfezi’nin kendi vaatleri arasında bulunduğuna işaret eden Hamza Dağ, “Proje tanıtım toplantısında net bir şekilde söylediğimi hatırlıyorum. ‘Size yüzülecek körfez vaat etmiyorum ama Kordon’da Karşıyaka’da Güzelyalı’da çiğdem çitlerken turkuaz bir körfeze bakma vaat ediyorum’ dedim. 700 bin metreküp arıtılacak su Çiğli Artırma Tesisi’ne geliyor. Biz dördüncü fazın borçlanmasını, Soyer döneminde tamamlamıştık ama bu bitmedi. Bitmediği için her gün 100 bin metreküp suyu Körfez’e deşarj ediyorsunuz. Önce Körfez’i kirletmeyi durdurun dedik, CHP’li arkadaşlar rahatsız olmuş. CHP’li siyasetçileri İzmirli hemşehrilerime, İzmirli siyasetçi olarak şikayet ediyorum” dedi. “İzmir’i İstanbul’a teslim etmeye karar vermişler” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleştirilen atamalarla ilgili de konuşan Hamza Dağ, “İzmir’i İstanbul’a teslim etmeye karar vermişler. İzmir’i İstanbul’un 40’ıncı ilçesi yapma yolunda adım attılar. Acaba İstanbul’un rantını bitirip İzmir’e adıma atmaya mı karar vermiş durumda? Eşsiz İzmir’in eşsiz insanları bu şehri İstanbul’a teslim etmenize karşı duracağız. Karşınızda Hamza Dağ’a oy veren İzmirliyi bulacaksınız. Sadece bize oy verenler değil, büyükşehir, ilçe meclisimiz, teşkilatımız burada. Yapacak olduğunuz yanlışlık olursa İzmirliye şikayet etmeye, o da olmazsa yargıya başvuracağız. Yılmadan, yorulmadan, usanmadan, bıkmadan çalışmaya devam. Çünkü AK Parti umudun adıdır, AK Parti geleceğin adıdır, AK Parti hizmetin adıdır, AK Parti icraatın adıdır. Adı olmaya devam edecektir” açıklamalarında bulundu. Hamda Dağ, son olarak kongrenin hayırlara vesile olmasını diledi. ‘Birlik, beraberlik, başarı’ vurgusu AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı ise, “Birlik, beraberlik, başarı. Bu 3 B’yi ne güzel formüle etmiş, AK Parti’nin formülü işte bu. Bugün bu salonda yenilenme, tazelenme, yola devam yönünde yola çıkıyoruz. Siyaset ekip işi, vefakar ve cefakar teşkilatımızla bugünlere geldik. Buradan güç birliğiyle çıkacağımıza olan inancım tam. Hayallerimiz büyük, inancımız tam. Durmak yok, yola devam” diye konuştu. “İzmir Türkiye’nin demokrasi burcudur” AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı da, “İzmir, Türkiye’nin demokrasi burcudur. AK Parti İzmir teşkilatları ise bu demokrasi burcunun siyaset tepesinde dalgalanan şanlı bir sancaktır. Bizim kongrelerimiz demokrasi şölenleridir. Başkalarının kongrelerindeki gibi sandalyeler, yumruklar havada uçuşmaz. Bizim kongrelerimizde Türkiye’nin yeni rotası çizilirken omuz omuza yürünecek yollar için söz verilir. Bu sözler kalplere nakşedilir ve yol arkadaşlığı devam eder. Çünkü AK Parti bizim için tek başına politik bir anlam taşımaktan ötedir” ifadelerine yer verdi. Kongrenin Karabağlar’a hayırlı olmasını dileyen Saygılı, güven tazeleyerek görevine devam edecek olan İlçe Başkanı Hüseyin Uzun’a muvaffakiyetler dilediğini ifade etti. “Anketlerimizde partimiz 1. sırada” Konuşmasına hayatını kaybeden eski AK Parti Karabağlar Gençlik Kolları Başkanı Emre Küçük’ü anarak başlayan İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan, şu sözlere yer verdi: “Seçimlerde Cumhurbaşkanımızı yeniden başkan seçtik ve partimizi yeniden iktidar yaptık. Seçimde bazı mesajlar aldık ve bu mesajlar üzerine çok yoğun çalışmaya başladık. 6 aydır 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendiriyoruz. Anketlerimizde partimiz 1. sırada. En yüksek teveccühle yoluna devam ediyor. CHP’liler milletimizin kendilerine verdiği yoğun desteği, 6 ayda bilemediler.” “Körfez’deki koku, bu şehre yapılan ihanetin kokusudur” CHP’ye yönelik “6 ayda görevi teslim aldığınız eski başkanlardan daha kötü bu şehri yönetebileceğinizi ispatladınız” diyen İnan, “İzmir Körfezi’nde derin bir koku geliyor. Bu koku 25 senelik CHP beceriksizliğinin kokusudur. Bu koku bu şehre yapılan ihanetin kokusudur. Bu koku riyakarsızlıklarının, samimiyetsizliklerinin ve İzmir’e söylemiş oldukları yalanların kokusudur” dedi. İnan, son olarak kongrenin ülkeye hayırlar getirmesini diledi. Divan Kurulu Başkanlığını 26. ve 27. Dönem Milletvekili, Ege Bölge Koordinatörü Ahmet Sami Ceylan’ın yaptığı korgrede tek aday olan Hüseyin Uzun, güven tazeleyerek yeniden başkan seçildi. Kongreye AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Eyyüp Kadir İnan ve AK Parti İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, MKYK Üyesi Dilek Yıldız Büyükdağ, İl Kadın Kolları Başkanı Emel Dalkıran ve teşkilat mensupları katıldı.
Kars Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan Iğdır ve Kars’ı Ziyaret Etti Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, bir dizi ziyarette bulunmak ve Serhat Kalkınma Ajansının 95. Yönetim Kurulu toplantısına katılmak üzere Iğdır ve Kars’a geldi. Bakan Yardımcısını, Iğdır havaalanında Iğdır Vali Yardımcısı Akın Oruç, SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca, Iğdır İl Sanayi ve Teknoloji müdürü İbrahim Yerlikaya, KOSGEB İl müdürü Mehmet Ali Çom ve Iğdır OSB müdürü Hakan Aras tarfından karşılandı. Ardından Iğdır Valiliğinde Ajansın 95. Yönetim Kurulu toplantısına katılan İnan, toplantı sonrası Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Iğdır Tuzluca ilçesine geçti. Serhat Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen “Tuzluca Tuz Terapisi Uygulama ve Araştırma Merkezi Hayata Geçiyor” projesini yerinde inceleyen İnan, Tuzluca tuz terapi merkezinden ayrılarak Iğdır Organize Sanayi Bölgesine geçti. Organize sanayi bölgesinde, SERKA’nın desteklediği tesisleri yerinde inceledi. Ziyarette Bakan Yardımcısı Sayın İnan’a, Iğdır Valisi Ercan Turan ve Ajans Genel Sekreteri Nurullah Karaca eşlik etti. Ziyaretin ikinci günü Kars’a geçen İnan, Kars Valisi Ziya Polat’ı ziyaret etti .Valilik ziyaretinin ardından Kars Organize Sanayi Bölgesini ve bir dizi tesisi yerinde inceledi. Ziyaret sırasında Bakan Yardımcısına, SERKA Genel Sekreteri Nurullah Karaca, Kars OSB Müdürü Filiz Çalış ve Kars Sanayi ve Teknoloji İl müdürü Ender Cihantimur eşlik etti.
Kütahya Başkan Önsay: "Cumhur İttifakı’nın yereldeki bileşenleri olarak, uyumlu şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz" AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı ile birlikte Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı açıklamada, Cumhur İttifakı’nın yereldeki bileşenleri olarak uyumlu şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. AK Parti İl Başkanı Mustafa Önsay, Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı ile birlikte Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya İl Başkanı Selçuk Alıç’ın annesinin vefatı dolayısıyla İl Başkanlığına taziye ziyaretinde bulundu. Ziyarette aynı zamanda Kütahya adına istişareler de gerçekleştirdiklerini söyleyen İl Başkanı Mustafa Önsay, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından kurulan Cumhur İttifakı’nın yereldeki bileşenleri olarak, uyumlu şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 28 Mayıs’ta Cumhur İttifakı olarak Kütahya’mızda yüzde 71’e ulaşan oy oranımızla Ege Bölgesi’nde birinci olarak büyük bir başarı gösterdik. Yerel seçim sürecinde Cumhurbaşkanımızın söylemiyle, ’Hayırda yarışmak’ felsefesi içinde karşılıklı saygı içinde, centilmence seçim dönemini geçirmeye olağanüstü gayret ettik. İttifaka zarar verme noktasına gelen eylem ve söylemlere de gerekli müdahaleler ve ikazlarla mukabele ettik. Seçim sonrasında da her iki taraftan da benzer girişimlerde, eylemlerde bulunanları ikaz etmeye, uyarmaya devam edeceğiz” dedi. “Üst düzeydeki ilişkileri yerelde aynı diyalog içerisinde devam ettireceğiz” MHP Kütahya İl Başkanı Selçuk Alıç ile üst düzeydeki ilişkileri yerelde aynı diyalog içerisinde devam ettireceklerine vurgu yapan Önsay, “İttifakımızı güçlendirmek ve şehrimize daha fazla hizmet sağlayabilmek için var gücümüzle gayret göstermeye ve çalışmaya devam edeceğiz. Cumhur İttifakı dimdik ayaktadır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadeleriyle, fitne kazanı kaynatanların oyunlarına kesinlikle gelmeyeceğiz. Partimizin ve ittifakımızın surlarında gedik açılmasına fırsat vermeyeceğiz. Kenetlenerek yolumuza devam ediyoruz. Cumhur İttifakı, Kütahya’mız için bir olmak, birlik olmak demektir. Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya İl Başkanı Selçuk Alıç’a ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin teşkilat mensuplarına misafirperverliklerinden dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Allah birliğimizi, beraberliğimizi bozmasın” diye konuştu. MHP Kütahya İl Başkanı Selçuk Alıç da, AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’yı kıymetli annesinin vefatı üzerine yapmış oldukları taziye ve aynı zamanda Kütahya adına gerçekleştirdikleri istişare ziyaretlerinden dolayı teşkilatıyla birlikte ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu söyledi. “Cumhur İttifakı devam edecektir” Cumhur İttifakı’nın devam edeceğini belirten Başkan Alıç, “Yerel seçim sürecinde Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin söylemiyle ’Önce vatan ve millet, sonra partim ve ben’ felsefesi içinde karşılıklı saygı içinde, centilmence seçim dönemini geçirmeye olağanüstü gayret ettik. Liderimiz Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi, bizde çatlama olmaz. İttifakımız kaya gibidir. Kayaların parçalanması sonuç vermez. Cumhur İttifakı devam edecektir. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay’a ve AK Parti Kütahya Milletvekili İsmail Çağlar Bayırcı’ya ziyaretlerinden dolayı partimiz ve şahsım adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
İstanbul Cuma İş Çıkışı’nda Melek Mosso sevenleriyle buluştu İş Sanat’ın Cuma İş Çıkışı konserlerinde müzisyen Melek Mosso sevenleriyle bir araya geldi. İş Sanat’ın Cuma İş Çıkışı konserlerinde dün akşam müzisyen Melek Mosso müzikseverlerle buluştu. Sözü ve müziği kendisine ait olan parçaların yanı sıra cover şarkılarla da beğeni kazanan Mosso, Kibele Çeşmesi Heykeli önünde düzenlenen konserde, “Hayatım Kaymış”, “Balerin”, “İlletim”, “Bu İş Bitmiş” gibi kendi sevilen şarkılarıyla birlikte “Vursalar Ölemem”, “Sabahçı Kahvesi”, “Rakkas”, “Fesuphanallah” gibi popüler şarkıları da seslendirdi. İş Kuleleri Kibele Çeşmesi Heykeli önünde ücretsiz düzenlenen “Cuma İş Çıkışı” konserlerinin gelecek programlarının İş Sanat’ın sosyal medya hesaplarında bulunabileceği belirtildi. İş Sanat, 7 Kasım’da dünyaca ünlü piyanistler Güher ve Süher Pekinel ile orkestra şefi Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın vereceği konserle kapılarını seyircilerine açıyor. Kasım ayının bir diğer konseri Grammy Ödülü adayı Kübalı piyanist ve besteci Alfredo Rodríguez’in, Yarel Hernandez (bas) ve Michael Olivera’nın bir araya gelerek kurduğu Alfredo Rodriguez Trio olacak. 2006 yılında Montreux Caz Festivali’nde müzisyen Quincy Jones ile tanışarak aynı sahneyi paylaşmaya başlayan ve kariyeri boyunca Siedah Garrett, Tan Dun, Richard Bona gibi müzik dünyasının önemli isimleriyle birlikte konserler verdi. Alfredo Rodríguez Trio, ana akım Latin müziği, Latin cazı ve Afro-Küban folk müziğinin harmanlandığı bir repertuvarla, 26 Kasım Salı 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda seyircisiyle buluşacak.