GÜNDEM - 02 Nisan 2025 Çarşamba 15:43

Beylikdüzü’nde ’beyaz serum sonrası ölüm’ iddiası

A
A
A
Beylikdüzü’nde ’beyaz serum sonrası ölüm’ iddiası

İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan özel bir hastaneye soğuk algınlığı şikayetiyle başvuran 22 yaşındaki genç, iddiaya göre hastanede yapılan serum uygulamasından sonra ağırlaştı. Yoğun bakıma alınan Keleş, buradan başka bir hastaneye sevk edildi ancak 9 gün sonra hayatını kaybetti. Acılı anne, "Şikayetçiyim. Elimden geldiği kadar peşindeyim. Hastane bizi hiç arayıp sormadı bile. İnsan buna da şaşırıyor. Çocuğumun son kelimesi ‘Kolum yanıyor, serumu çıkarın' oldu" dedi.

Olay, 6 Şubat 2025 tarihinde Beylikdüzü Kolan Hastanesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, Satı ve Yaşar Keleş çiftinin oğulları Şükrü Keleş soğuk algınlığı rahatsızlığı hastaneye başvurdu. Şükrü Keleş'e burada damar yolu açılarak öncelikle ağrı kesici serum takıldı. Daha sonra beyaz serum takılan Şükrü Keleş, bir süre sonra fenalaştı. Bunun üzerine anne Satı Keleş, müdahale edilmesi için hemşireyi çağırdı ancak doktoru beklemesi gerektiği belirtilerek verilen seruma müdahale edilmediğini ifade etti.

22 yaşındaki oğlunun hastanede ihmal nedeniyle hayatını kaybettiğini kaydeden baba Yaşar Keleş, "Çocuğum ve annesi soğuk algınlığı şikayeti nedeniyle hastaneye gitti. Hastanede serum takıyorlar. Serum da alerji gösteriyor. Yalnız alerji gösterdiğinde çocuğumun yanına 3 defa gelmelerine rağmen müdahale etmiyorlar. Daha sonra kırmızı odaya alıyorlar. Ben hastaneye gittiğimde çocuğum kırmızı odadaydı. Yaklaşık 1 saat müdahale ettikten sonra da doktor yanından çıktığında entübe ettiklerini, yoğun bakıma kaldıracaklarını ve durumunun kritik olduğunu söylediler. Saat 11.00 civarlarıydı yoğun bakıma aldılar. Sabah tomografi çekildiğini, beyninde bir şey olmadığını nörolojiye uzmanına gönderdiklerini söylediler. Nöroloji uzmanı nerde diye sorduğumda izin de dediler. Saat 09:30 sıralarında bizi bir odaya aldılar. 3 doktor vardı odada. Birisi kendisini Başhekim olarak, biri göğüs hastalıkları uzmanı, biri de anestezi uzmanı olarak tanıttılar. Çocuğun nöbet geçirdiğini, uyurken çocuk titriyordu. Sebebini bulamadıklarını söylediler" dedi.

Beylikdüzü’nde ’beyaz serum sonrası ölüm’ iddiası

Biz başka hastaneye sevk istememize rağmen oğlumuzu başka bir hastaneye saatlerce sevk edemediklerini ifade eden baba Yaşar Keleş, "Biz Devlet Hastanesine kaldıracağımızı söylediğimiz de Cerrahpaşa'ya sevk istedik. Sevk için yoğun bakımdan sorumlu göğüs hastalıkları uzmanının olduğunu söylediler. Biz sevk için doktorun yanına gittiğimiz de doktor aşağıda normal hastaya bakıyordu. Çocuk yoğun bakımda, doktor aşağıda normal hastaya bakıyordu. Saat 11.00'de sevk istememize rağmen, Cerrahpaşa'dan 'tamam getirebilirsiniz' demelerine rağmen saat 17.00'ye kadar tartışma sonucunda kendi ambulanslarını verdiler. 112'ye de 'çocuğun tedavisi devam etmektedir, ailenin isteği üzerine sevk- yazdıkları için acil kodu girilmediğinden 112 geç göndermiş. Hastane kendi ambulansı ile götürebilir. Ne zaman gelecek, geliyor diye bizi oyaladılar. En son tartıştıktan sonra 10 dakika içerisinde ambulans geldi. Çocuğumuzun Cerrahpaşa'ya sevkini yaptık. Oradaki doktorların söylemesi biraz geç kalındığını ama ellerinden geleni yapacaklarını belirttiler. Cerrahpaşa'da da ellerinden geldiklerini yaptıklarına inanıyorum. Ayın 14'ü Cuma sabahı beyin ölümü gerçekleşti ve kalbin durmasını beklediler. Cumartesi akşam saatlerinde de çocuğumuzu kaybettik" şeklinde konuştu.

"Çocuğumuza geç müdahale edildi"

Hastanenin oğluna geç müdahale ettiğini iddia eden ve bu olayın peşini bırakmayacaklarını belirten baba Yaşar Keleş, "Oğlum daha önce de serum tedavisi aldı. Kendisi gidip serum bağlatıyordu. Herhangi bir şeyle karşılaşmıyordu. Ben daha sonradan araştırmalarımda bir ilacı 3 sefer alırsın sonrasında alerji yapabilir. Buradaki hata şu, geç müdahale edilmesi. Çocuğumuza geç müdahale edildi. 3 defa doktor başına gelmesine rağmen o adrenalin iğnesini yapmıyor. Kırmızı odaya götürürken adrenalin hazırlayın diye içeriye sesleniyor. Ben burada ihmal olduğunu düşünüyorum ki kesinlikle ihmal var. Biz suç duyurusunda da bulunduk. Kesinlikle davanın peşini bırakmayacağız. Sonuna kadar devam edeceğim" açıklamasında bulundu.

Beylikdüzü’nde ’beyaz serum sonrası ölüm’ iddiası

Acılı anne: "Çocuğumun son kelimesi ‘Kolum yanıyor, serumu çıkarın' oldu"

Tecrübesiz, bilinçsiz doktorların ve hemşirelerin eline kaldıklarını kaydeden acılı anne Satı Keleş, "Her şey para ticaret olmuş. Evde olsaydı ya da bir sağlık kabininde olsaydı hastaneye yetiştiremedik diye üzülürdük ama hastanede oldu bu olay. Yine de müdahale etmediler. Ben yanındaydım. Hemşire ve doktor 2-3 defa geldi. Yapılması gereken iğneyi yapan olmadı. Her şey bitti. Bayıldıktan sonra sedye ile kırmızı alana götürürken adrenalin hazırlayın diye seslendiler. Şikayetçiyim. Elimden geldiği kadar peşindeyim. Hastane bizi hiç arayıp sormadılar bile. İnsan buna da şaşırıyor. Çocuğumun son kelimesi ‘Kolum yanıyor, serumu çıkarın' oldu" dedi. Öte yandan 22 yaşında hayatını kaybeden Şükrü Keleş'ten geriye ise arkadaşıyla birlikte çektiği görüntüler kaldı.

Selim Bayraktar - Muhammed Fırat Aksoy

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Pişmiş tavuk dönere, çiğ tavuk takılması ölümcül olabiliyor Pişmiş tavuk dönerin üzerine çiğ tavuğun takılmasının ölümcül riskler taşıdığını belirten Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Necip Arıcı, "Yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler eğer hastaneye başvurmayıp gıda zehirlenmesi yaşadığının farkına varmazsa ölümcül bir tabloyla karşı karşıya kalınabilir" dedi. Tavuk döner hem lezzetli hem de ucuz bir gıda olduğu için en sık tüketilen ürünlerin başında geliyor. Ancak Kocaeli’nin Körfez ilçesinde 648 kişi yediği tavuk dönerden zehirlendi. Hal böyle olunca tavuk döner zehirlenmesi ciddi gıda güvenliği endişelerine neden oldu. Bir çok ilde olduğu gibi Adana’da da bazı dönercilerin pişmiş dönerin üzerine çiğ tavuk eti takması dikkat çekti. "Soğuk zinciri bozulan tavuk, bakteri üretiyor" Konuyla ilgili Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Fatih Necip Arıcı, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Pişmiş tavuğun üzerine çiğ tavuk takılmasının başlıca zehirlenme nedenlerinden olduğuna değinen Dr. Arıcı, "Bu tarz durumları kitlesel zehirlenme olarak adlandırıyoruz. Pişmiş tavuğun üzerine çiğ tavuk takıldığı için ve bu tavukların soğuk zinciri bozulduğu, bakteri ürettiği için enfeksiyonlar kaçınılmaz hale geliyor" ifadelerini kullandı. "Belirtiler varsa hastaneye başvurulmalı" Et, süt, ve tavuk gibi ürünleri tükettikten sonra başlayan mide ağrılarında doktora başvurulması gerektiğine vurgu yapan Dr. Arıcı, "Et, süt, ve tavuk gibi ürünleri tükettikten 1-2 saat sonra bulantı, kusma, ishal ve devamında yemek yemesi azalıyorsa, ateşi yükseliyorsa bu besin zehirlenmesi olabileceğini gösterir. Kişinin hastaneye başvurmasını öneriyoruz. Eğer bu komplikasyonlar varsa ve sıvı tüketebiliyorsa tedavisine evde devam edebilir. Hastamız yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıflamış birisiyse hastaneye mutlaka başvurmalı" diye konuştu. "Bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli" Gıda zehirlenmelerinin ölümcül olabileceğini de anlatan Uzmanı Dr. Arıcı, "Gıda zehirlenmesi ölümcül de olabilir. Yaşlı, çocuk ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler eğer hastaneye başvurmayıp gıda zehirlenmesi yaşadığının farkına varmazsa ölümcül bir tabloyla karşı karşıya kalabiliriz. Vatandaşlarımız mutlaka bilinmedik yerlerden tavuk döner tüketmemeli" diyerek sözlerini tamamladı.
Elazığ Sabunlar, kadınların elinde sanata dönüşüyor Elazığ’da sabunlar, kadınların ellerinde birbirinden farklı dekoratif ürünlere dönüşüyor. Çiçek ve meyve olmak üzere birçok ürüne dönüşen sabunlar, kokularıyla da dikkat çekiyor. Elazığ Halk Eğitim Merkezi’nde açılan Sabun Sanatı Kursu dikkat çekiyor. Kursta sabunlar, kadınların ellerinde adeta sanata dönüşüyor. Rendelenen sabunlar, gıda boyası ile renklendiriliyor ve ardından kıvama gelene kadar yoğuruluyor. Kıvamını alan sabun ardından kadınların ellerinde meyve ve çiçek gibi birbirinden farklı ürünlere dönüşüyor. Kokulu dekoratif ürünler, ülke içi ve dışı birçok yere gönderiliyor. Sabun sanatı hakkında bilgi veren Usta öğretici Özlem Ataş, "Sabun sanatı Osmanlıdan kalan unutulmaya yüz tutmuş bir sanattır. Edirne de daha çok yaygındır. Daha çok meyve şeklinde yapıyorlar. Ben bunu daha çok çiçeğe dönüştürmek istedim. Halk Eğitim Merkezi’nde de kursunu açtık. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanatı canlandırıyoruz. Sabunu rendeliyoruz, istediğimiz renkte gıda boyası kullanarak renklendiriyoruz. Hiçbir kalıbı olmadan kendi elimizle şekillendiriyoruz. Hayal gücümüzü kullanıyoruz. Yurt dışına kadar sipariş alabiliyoruz. Öğrencilerimiz de bunları gönderebiliyor. Yurt içine de sipariş olarak çalışıyoruz. Bu ürünleri evimizde aksesuar olarak kullanabiliyoruz. Kokusu çok güzel yayılıyor. Bu ürünleri her yerde kullanabiliriz" dedi.