POLİTİKA - 10 Ocak 2025 Cuma 12:10

Bakan Fidan: "Suriye’de hikayemiz yeni başlıyor"

A
A
A
Bakan Fidan: "Suriye’de hikayemiz yeni başlıyor"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin, “İki devletli çözüm perspektifine gidilmeden hedefine ulaşılmadan bölgede kalıcı barışın mümkün olmayacağının altını çiziyoruz. Bizim görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır" dedi. Suriye ile ilgili konuşan Bakan Fidan, "Yabancı, Suriye dışından gelen aktörlerin Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. Geri kalanların Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz” dedi.


Taksim’de bir otelde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yerli ve yabancı basın kuruluşları temsilcileri ile bir araya geldi. Bakan Fidan konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İsrail hükümetinin görevlendirdiği Nagel Komitesi’nin, Türkiye ile muhtemel bir savaş öngördüğünü belirten bir gazetecinin Türkiye’nin İsrail ile yakın tarihte bir çatışma öngörüp görmediğine yönelik bir soru üzerine Bakan Fidan, “İsrail’in bölgedeki yayılmacı, çatışmacı politikaları sadece bölge ülkelerinin değil, uluslararası toplumun, uluslararası adaletin bir sorunu haline gelmiştir. Bu sorun tek başına Türkiye’nin sorunu değildir. İsrail’in ortaya koyduğu küresel ve bölgesel çaptaki problemi bölge müttefikleriyle, küresel aktörlerle, ortaklarımızla hep beraber karşılayacağız ve üstesinden geleceğiz” dedi.


Yunanistan’la kıta sahanlığı meselesi ve Kıbrıs konusu üzerine konuşan Bakan Fidan, “Türkiye Yunanistan arasındaki olumlu ilişki özellikle liderler düzeyinde başlatılan olumlu ilişki bizim yakın ve uzakta dönemde aldığımız sorunları çözmede gerçekten iyi ortam sağlıyor. Ve bunu da devam ettirmeye çalışıyoruz. Sorunun iki tabiatı bulunmakta birincisi sorunun kendisi. İç politik dış politik herhangi bir etkinin olmadığı bir yerde iki rasyonel akıl bir araya geldiğinde Ege’deki soruna ve diğer konulara Batı Trakya’daki konulara nasıl bakar meselesi mevcut. Burada yoğunlaşmalarımız var. Diğer taraftan kuşatıcı çevresel faktörler başta iç politika alanları devreye girdiği zaman ortaya çıkan tablo. Yunanistan tarafından iç politik baskının mevcut sorunları yönetmede daha farklı bir zemin oluşturduğunu görüyoruz. İç politik baskı sadece menfaati esas alan bir noktada olsa aynı Türkiye’de olduğu gibi daha rasyonel bir zeminin bulunarak iletileceğini düşünüyorum. Bu çerçevede muhataplarımızın içinde bulunduğu durumu da anlıyoruz. Bu hayatın bir gerçeği. Biz odağımızı yetirmediğimiz sürece kararlılıkla ilerlemeye devam edeceğiz. Önemli olan lider cesaretidir. Bu konuda kamuoylarının kendilerine verdiği siyasal desteği ve onayı büyük bir liderlikle sorun çözmede kim gösterecek. İnşallah iki ülke de seçim menziline girmeden önemli adımlar atar diye düşünüyorum” diye konuştu.


"Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikası yanlış"


Amerika Birleşik Devletlerinin terör örgütü PKK/YPG’ye destek verdiğine yönelik bir soru üzerine Bakan Fidan, “Bir terörist örgütü hapiste tutmak için başka bir terörist örgütü kullanma politikasının yanlış olduğunu söyledik. Kendileri de biliyor. Kendilerinden önce başlatılan bir süreç. Müttefiklik ruhunu öldürdüğünü söyledik. Her türlü dayanışma ruhunu aykırı olduğunu söyledik. Amerikalı ortaklarımız biz askeri operasyon düzenlediğimiz zaman yani kendilerini hedef almadığımız sürece bir sıkıntımız olmadı. Bundan sonra da olacağını düşünmüyorum” dedi.


Bakan Fidan ABD ile ilişkilerin olumlu olduğunu, Amerika ile Türkiye birbirine ihtiyaç duyan iki ülke olduğunu belirterek yeni ABD yönetimiyle yapıcı ve açık diyaloğa devam edeceklerini ifade etti.


"Amerika’nın gücünü kullanarak onun arkasına saklanarak kendi menfaatleri için söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz"


ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Fransa’ya düzenlediği ziyaret ve terör örgütü YPG’nin Fransa’ya asker çağrısı üzerine bir soru üzerine Bakan Fidan, “Terörle mücadele Suriye’nin birliği ve bütünlüğüyle ilgili konular karşısında duruşumuz net. Avrupa’daki bazı küçük ülkelerin Amerika’nın şemsiyesi altında belirli operasyonlara katılıp oradan söz söylemeye dönük politikalarının ne bölgeye ne de kendilerine hiçbir katkısı olduğunu düşünmüyorum. Amerika’nın olmadığı bir yerde kendileri bölgeye gelip askeri güç bulundurabiliyorlarsa görelim. Ama bunun böyle olmadığını biliyoruz. Amerika’nın gücünü kullanarak onun arkasına saklanarak kendi menfaatleri için söz söyleyen ülkeleri açıkçası dikkate almıyoruz. Bizim muhatabımız ABD’dir. Diğerlerini muhatap almıyoruz. Fransa’nın yapacağı bir şey varsa, Anayasa ile kendi vatandaşı olarak tanımladığı insanları hapishanelerden alıp kendi ülkesine getirip kendi hapishanesine koyup kendi mahkemesinde yargılamasıdır. Orda onu YPG’liye başka bir teröriste hapishane hizmetleri verdirip daha sonra ben onu destekleyeceğim demek değildir. Sen kendi tutuklunu kabul etmeyip bunu hapiste tutan teröristi destekliyorsun. Bunun izahı yok” diye konuştu.


Şam’da artık halkın sahiplendiği bir yönetim olduğunu söyleyen Bakan Fidan, “Bu yönetim Suriye’nin tamamını kucaklayan halkın çektiği sıkıntılara zulme son veren bir yönetim olacak. Yönetimin kendi milli bütünlüğünü, birliği ve beraberliğini, siyasal bütünlüğünü, toprak bütünlüğü sağlamak için atacağı adımlarda YPG’nin bölgede oluşturduğu işgali ve terörü son erdirecek bir ajanda olduğunu görüyoruz. Bunu hayata geçirmeleri için kendilerine fırsat verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bunu bekliyoruz şu anda” diye konuştu.


“Filistin’de görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır”


İsrail’in Filistin’de uyguladığı katliama ilişkin bir soru üzerine ise Bakan Fidan, “İki devletli çözüm perspektifine gidilmeden hedefine ulaşılmadan bölgede kalıcı barışın mümkün olmayacağının altını çiziyoruz. Bu realitenin bu gerçekliğin bir ifadesi. Şu anda ateşkesle ilgili devam eden arabuluculuk faaliyetleri var. Ciddi telkinlerde ve tavsiyelerde bulunmaktayız. Günün sonunda bizim görmek istediğimiz ateşkesin bir an önce sağlanıp zulmün gözyaşının ve kanın durmasıdır. Şu ana kadar bu mümkün olmadı. Bunun belki ayrıca tartışılması gerekir. Bir takım uluslararası aktörlerin aslında anlaşmayı sağlamaktan ziyade İsrail’e zaman kazandırmak için diplomatik süreç işlettiğini de biz bu süreçte gördük” ifadelerini kullandı.


"Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını yeniden gözden geçirmek düşünmek durumundayız"


Bir gazetecinin yeni dönemde Türkiye’nin Suriye’deki askeri birliklerini tutma konusundaki fikrinin ne olduğunu sorması üzerine Bakan Fidan, “Yeni gerçeklik ışığında biz de oradaki varlığımızı yeniden gözden geçirmek düşünmek durumundayız. Bu şuanda yapılıyor. Yeni hükümetin attığı adımlara paralel olarak Türkiye de Suriye olan ilişkilerini gözden geçiriyor. Şu anda geldiğim noktada temel önceliğimiz Suriye’nin muhaliflerin kontrolü altında yaşayan bölgelerdeki yaklaşık 5 milyon Suriyeli kardeşimizin hayatını sürdürmesini sağlayacak temel hizmetlerin verilmesi. Şimdi bu Suriye’nin tamamı için temel bir sorumluluk haline geldi. Sadece bizim değil o bölge devletleri için. Çok yeni bir süreçteyiz. Daha bir ay oldu. Bunu gözden geçiriyoruz. Oradaki varlığımızın artık farklı bir boyuta evrilmesi gerekecek. Her şey yolunda giderse” dedi.


Avrupa Birliği ile ilişkiler sorusu üzerine ise Bakan Fidan, "Biz tarihsel yolculuğumuzda da tam üyelik perspektifine destek verildi. AB tarafında biz bunu maalesef göremedik. Zaman zaman yaptığımız görüşmelerde dile getiriyoruz. Türkiye 2008-2009-2010 yıllarında AB’ye üye olsaydı bugün nasıl bir jeostratejik manzarayla karşı karşıya kalırdı. Tarih bu şekilde devam etmedi. Bundan ders çıkarılır mı ? Bence ders çıkartılmalı. Siyasimizi dilimizi bu yönde günceleyebilecek miyiz? Türkiye bunun mücadelesini 20 yılda verdi. Tarihin hazin bir tecellisi ki Avrupa Birliği’nde de tam tersi bir mücadele oldu. Türkiye olmasın diye. Bu da onların meşru siyasal hakları. Bu siyasal denklem değişmediği sürece bizim daha farklı işbirliği modellerini mevcut halinden daha da ileri götürme şansımızın olmadığı gözüküyor. Sorduğunuz vize işbirliği meselesi bu siyasal bir bütünleşme gerektirmeyen bir konu olduğu için biraz daha teknik bir konu. Bunun çok rahat hayata geçmesi mümkün olabilir. 27 ülkeli bir Avrupa Birliği’nde belli Türkiye ile ilgili konuların rehin alındığını görüyoruz. Bu Avrupa Birliği’ndeki çeşitli mekanizmaların işletilmemesinden dolayı teknik sebeplerle büyük stratejik hedeflere ulaşılmadığını görüyoruz. Türkiye, AB üyeliğinde ortaya koyulan dar başlılıkla, kaybedilen stratejik kazanç neyse bugün üyelik dışı yapılacak işbirliği alanlarında da ortaya çıkartılan küçük engellemelerin aslında yine büyük stratejik çıkarları ve menfaatleri engellediğini görmek gerekiyor. Problem, bunu ne görecek? Ne anlayacak? Ne analiz edecek? İnsan yok ortalıkta. Böyle bir siyasal körlük içerisindeyiz. En büyük sorun bence Avrupa’da bu” ifadelerini kullandı.


“Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok”


Suriye yönetiminin Amerika’ya rağmen terör örgütü YPG’ye operasyon yapması hakkında konuşan Bakan Fidan, “Böyle bir tehditle yaşama şansımız yok. Ya başkası açacak ya da biz açacağız” diye konuştu.


“Maalesef savaş durmadı”


Sudan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki sorunların giderilmesi için Türkiye’nin adımları hakkında Bakan Fidan, “Birleşik Arap Emirliklerine geçtiğimiz hafta yaptığımız ziyarette Birleşik Arap Emirlikleri devlet başkanı Sayın Muhammed bin Zayid ile bir araya geldik. Bölgesel konuları derinlemesine ele alma imkanımız oldu. Bunlardan biri de Sudan’daki durum ve çatışmaların durdurulmasına ilişkin hususlar. Özellikle çatışan taraflardan olan Sudan tarafında Abdülfettah Abdurrahman el-Burhan ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki sıkıntının giderilmesi konusu da masaya yatırıldı. Bu Birleşik Arap Emirlikleri ile Sudan’daki tarafların arasında bir arabuluculuğa tabii ihtiyaç duyulmakta. Suudi Arabistan ve Amerika’nın işlettiği mekanizmalar var. Çeşitli çabalar oldu. Maalesef savaş durmadı. Bölgemizdeki diğer savaşlar gibi Sudan’daki savaşta çok sayıda can kaybına sebep olmaktadır. Uluslararası toplum olarak Sudan’ı yakın mercekte ele almak gerekiyor” dedi.


“İnşallah gelecek nesillere büyük bir sorun yumağı bırakmayız”


Yunanistan - Türkiye arasındaki ilişki hakkında Bakan Fidan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yaptığım basın toplantısında da ifade ettim; benim görmek istediğim Kıbrıs’taki hem Rum kesiminin hem de Türk kesiminin Yunanistan’ın, Türkiye’nin hep beraber sorunlarını çözdüğü Ege’yi ve Akdeniz’i bir barış, kalınma ve refah bölgesi haline getirdiği dünyayı görmek istiyorum. Bunun olmaması için hiçbir sebep yok. Şu anda aslında var olan hayatlarımızı, duruşlarımızı değiştirmeden, hiçbir şey kaybetmeden biraz cesaretle bu işleri çözebileceğimize ben yürekten inanıyorum. Geçmişten taşıdığımız tarihsel duygular var. O bugüne de etki ediyor. Bugün başka bir gerçeklik oluşmuş durumda. Bu durumlarda siyasal liderliklere ihtiyaç var. Ben iki ülke liderliğinin de şu anda bunu yapmak istediğini görüyorum. İnşallah gelecek nesillere büyük bir sorun yumağı bırakmayız. Biz nasıl sorunu geçmiş nesillerden devraldık, biz onu çözeriz ve gelecek nesle kalmaz. Çalışamaya devam etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.


“Türkiye’nin koordinasyonu ve çabalarıyla devam eden bir insani yardım faaliyeti var”


Suriye’nin tekrar kurulmasında Türkiye’nin izleyeceği rol hakkında bilgi veren Bakan Fidan, “Özellikle kurumlar arası bir koordinasyon mekanizması kurduk. Türkiye’deki bakanlıklarımızın, devlet kurumlarının organize bir şekilde Suriye’deki altyapı sorunlarına ilişkin neler yapılabilir çalışmalarımız son sürat devam ediyor. Diğer taraftan uluslararası partnerlerimiz ve bölgesel partnerlerimiz bunun ön çalışmaları başladı. Şu anda Türkiye’nin koordinasyonu ve çabalarıyla devam eden bir insani yardım faaliyeti var. Özellikle Suriye’nin mahrum kalmış bölgelerinde gıda sorunu yaşayan yerlere belli bir miktar gıdanın iletilmesi konusunda devam eden trafik var. Kalkınmayla ilgili sorunların başında gelen elektrikle ilgili devam eden çalışmalar var. Katar’ın gündem de tuttuğu bazı projeler var. Türkiye’nin bu konuda verdiği destek var. Ürdün’ün bu konu da fikirleri var. Bunlar şu anda bir araya getiriliyorlar. Önümüzdeki günlerde bazı bölgesel toplantılar olacak. Toplantılarda da ana konunun mutlaka bu yardımların bir an önce uyumlaştırılması ve hızlandırılması konusu olacak. Bu bizim için kalıcı bir uğraşı konusu. Körfez İşbirliği Teşkilatı’nın bu konuda bir karar aldığını öğrendik. Diğer taraftan Avrupa Birliği’nin kurumsal çalışmaları başlattığını gördük. Bütün ulus aktörlerin ve uluslararası kurumların bu konuda koordineli bir şekilde çalışmaya başlaması, bu meseleyi kendilerine bir dert edinmesi gerçekten sevindirici bir konu. Suriye’deki yeni yönetimin bu işbirliğini tabii hakkıyla yönetebilmesi, en azından niyet bazında işbirliğine sıcak bakması fevkalade önemli. İnşallah kurumsal kapasiteleri de kendilerine sunulan yardım tekliflerini, işbirliği alanlarını ilerletme konusunda yeterli olur. Bu konuda da gerekli telkinleri yapıyoruz. Kurumsal kapasitenin geliştirilmesi önemli. Finansal araçların tekrar gündeme alınması önemli. Başta Merkez Bankası’nın işleyişi olmak üzere ki içerdeki piyasa işlemeye başlasın” ifadelerini kullandı.


“Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz”


Suriye’deki Türkiye’deki duruşu hakkında ve terörist başı Abdullah Öcalan için Hakan Fidan, “Yeni yönetim Şam’da bizim daha önce ifade ettiğimiz milli güvenlik hedeflerimize uygun olarak onlarında ifadeleri aynı. Biz yabancı, Suriye dışından gelen aktörlerin Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan ve Avrupa’dan gelmiş PKK’lıların ülkeyi terk etmesini istiyoruz. İflah olmaz PKK’lı kadrolar var. Geri kalanların Suriye’nin yeni ortamına entegre olmasını destekliyoruz. Suriye’nin milli güvenliği, birliği, bütünlüğü önemli. Parçalanmış bir Suriye gerek siyasal açıdan gerek toprak açısından kesinlikle görmek istemiyoruz. Bu parçalanmışlık hem bölgesel kötü aktörler tarafından kullanılabiliyor ve maalesef bölgemize istikrarsızlık kazandıran uluslararası aktörler için bir müdahale zemini oluşturuyor. Diğer konuda söz konusu şahısla alakalı herhangi bir değişiklik yok. İmralı’da devam ediyor” dedi.


“Tarihi bir fırsat penceresi var”


Karabağ işgalinin son bulmasıyla ilgili Bakan Fidan, “Karabağ işgalinin son bulması gerçekten bölgedeki kalıcı barışın sağlanması için inanılmaz bir aşamaydı. Bu konuda emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Şehit olanlara Allah’tan rahmet diliyorum. Burada artık bölgesel barışın kalıcı hale getirilmesi, kurumsallaştırılması gerekmekte. Kafkasların son 100 yıldır gerçekten istikrarsızlık alanı olması hiçbirimizin lehine olmadı. Bunu daha da ileri taşımak mümkün, tarihi bir fırsat penceresi var. Sayın Aliyev’in bu konuda kararlı liderliğini takdir ediyoruz. Hem bölgeyi hem Azerbaycan’ı kalkındırma konusunda atmak istediği adımlar önemli. Sayın Paşinyan’ın da bu konuda olumlu, cesur tavırları var. Onu da Türkiye olarak biz yakından takip ediyoruz. Kalıcı barışın artık imzaların atılması için geri kalan bazı birkaç maddenin de tamamlanması gerekiyor. Umut ediyoruz ki 2025 yılında bu tamamlanır” dedi.


"Rusya esas itibariyle, çok rasyonel bir karar almıştır"


Suriye’ye önceki rejimin talebi üzerine Rusya’nın askeri olarak destek verdiğini hatırlatan Bakan Fidan, "Ancak 2017’den itibaren özellikle Cumhurbaşkanımız ile Putin arasındaki ilişkinin ortaya koyduğu bir ivmeyle de bizler Astana sürecini işletme konusunda önemli adımlar attık. Bu süreç devam ederken Rusya’nın bölgede neyi ne kadar hedeflediği neler yaptığını görme imkanımız da oldu. Günün sonunda Rusya esas itibariyle, çok rasyonel bir karar almıştır. Beşşar Esad’a artık desteklenmesinin ne bölgeye ne Rusya’ya herhangi bir fayda getirmediğini neticesine varmıştır. Ve beni tahmin onlar bu kanaati çok önceden görmüşlerdi. Ama son Halep’in ele geçirilmesinden sonraki süreç bunu biraz daha tetikledi diye düşünüyorum. Yoksa Rusların askeri kabiliyeti vardı. Bu askeri kabiliyeti kullanabilirlerdi. Ama kullanmayı tercih ettiler. Çünkü burada rasyonel akıl modeliyle davrandılar açıkçası. Rus üslerinin Suriye’deki geleceği meselesi, Suriye’deki yeni yönetim ile yapacakları müzakereye bağlı olarak evrileceğini düşünüyorum. Ruslar Şam’ın düşüşü sırasında yapılan mutabakat gereği duruma müdahale etmediler devrimciler de Rus birliklerinin güvenli bir şekilde kendi üslerine geri dönmesini temin ettiler ve bu mutabakat ile Rus üslerine saldırmadılar” ifadelerini kullandı.


"Bizim beklentimiz Trump ve ekibiyle kalıcı barış konularının beraber çalışılarak ilerletilmesi"


Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump döneminde Filistin konusunun nasıl şekilleneceğini yönelik bir soru üzerine ise Bakan Fidan, "Şu anda ateşkes görüşmelerinde belirli bir mesafe kat edildiğini de görüyoruz. İfade ettiğim gibi bir an önce ateşkesin olması. Sayın Trump’ın ateşkes arzunu destekliyoruz. Olumlu buluyoruz. Bizim beklentimiz kendisiyle ve ekibiyle başta Türkiye ve Amerika ilişkileri olmak üzere İsrail -Filistin meselesi Rusya Ukrayna barışı Ortadoğu’daki kalıcı barış konularının Balkanlardaki barış konularının en iyi şekilde beraber çalışılarak ilerletilmesi. Pozisyonumuz bir şekilde değişmiyor. Gizli bir gündemimiz de yok. Gayet açık ve şeffafız. Sadece kendi çıkarlarını önceleyen bir durumda da değiliz. Partnerlerimizin çıkarlarını da hesaba katan politikaları ortaya koyuyoruz. Bizim beklentimiz bu yöndeki çalışmaların devam etmesi” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir CHP Genel Başkanı Özel, İzmir’de iktidara kırmızı kart gösterdi CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İzmir’de iktidarı eleştirerek, “Emekliyi sefalet ücretine mahkum edenlere, 14 bin 500 lira diyenlere kırmızı kart. Bu kırmızı kart bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğu her yerde, her toplantıda, her sokakta, her pazarda, her işçi servisinde, tarlalarda, köylerde, bahçelerde, nereye gidiyorsak, ayak basıyorsak o yerde, 973 ilçede sandık gelene kadar ayağa kalkıyoruz ve kırmızı kartlarımızı gösteriyoruz. Seçim gelene kadar bundan sonra kırmızı kartlarımızla seçim istiyoruz” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 3 gün boyunca çeşitli programlara katılmak üzere İzmir’e geldi. İlk olarak Kemalpaşa Ulucak’taki Hasan Türkmen Anadolu Lisesinin açılışını yapan Özel, daha sonra Kemalpaşa Belediyesinin toplu açılış ve temel atma törenine katıldı. Özel, açılışta yaptığı konuşmada iktidarı eleştirdi. “Seçim gelene kadar bundan sonra kırmızı kartlarımızla seçim istiyoruz. Bu iktidara kırmızı kart gösteriyoruz” diyen Özel, alanda bulunanlardan ellerindeki kırmızı kartları kaldırmalarını istedi. "Bir büyük mücadeleyi başlatmaya kararlıyız" Özel, “Emekliyi bu kadar ezerken emekli sussun istiyor, asgari ücretli bu kadar dardayken asgari ücretli sussun istiyor. Biz onları susturmamaya, onları meydanlara çağırmaya, bir büyük mücadele etmeye ant içtik, yemin ettik. Durmadan bu meydanları doldurmaya, emeklileri, emekçileri buraya çağırmaya ve bir büyük mücadele başlatmaya kararlıyız” dedi. "Seçim gelene kadar bundan sonra kırmızı kartlarımızla seçim istiyoruz" Özel, “Birileri sosyal medyadan, birileri oturdukları sıcak evlerinden burun büküp ’Ne yapacaksınız?’ diyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkıp, kadına karşı şiddeti artıranlara kırmızı kart. Emekliyi sefalet ücretine mahkum edenlere, 14 bin 500 lira diyenlere kırmızı kart. Asgari ücrete yüzde 30 zam verip, cebimizin her birinden 8’er bin lira alanlara, 30 bin asgari ücret yapmayanlara var mısınız kırmızı kart? Tayyip Erdoğan’a emekliyi yok saydığı için kırmızı kart gösteriyoruz; asgari ücretliyi yok saydığı için, çiftçiyi yok saydığı için kırmızı kart gösteriyoruz. Bu kırmızı kart bundan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğu her yerde, her toplantıda, her sokakta, her pazarda, her işçi servisinde, tarlalarda, köylerde, bahçelerde, nereye gidiyorsak, ayak basıyorsak o yerde, 973 ilçede sandık gelene kadar ayağa kalkıyoruz ve kırmızı kartlarımızı gösteriyoruz. Geçim oluyorsa o zaman ‘sorun yok’ dedik. Sarı kartı 31 Mart’ta gördünüz dedik ama sizi duymadılar, sizin sesinizi söyleyen bizi dinlemediler. Bundan sonra ondan bir şey istemek yok. Geçim olmazsa, geçim yoksa seçim var. Seçim gelene kadar bundan sonra kırmızı kartlarımızla seçim istiyoruz. Kim şikayet ediyorsa, kim seçim istiyorsa kartını kaldırsın. Bu iktidara kırmızı kart gösteriyoruz” diye konuştu. "İnsanların bir gün tatil hakkı yok, bir gün güzel geçirecek parası yok" CHP Genel Başkanı Özel, “İstediği kadar engellesinler, biz parkta yapacağız, kreş de yapacağız, okul da yapacağız, kent lokantası da yapacağız ve yardımları da sürdüreceğiz. Ankette ‘En çok neden memnunsun?’ diye sorulduğunda, ‘Yapılan konserlerden’ diyor insanlar. Neden konsere saldırdı? Konserler israfmış. İnsanların bir gün tatil hakkı yok, bir güzel gün geçirecek parası yok. Aldığı maaşı kiraya verse aç kalıyor, karnını doyursa sokakta kalıyor; insanların umudu yok, neşesi yok ve ilk 9 ayda yapılan işlere bakınca anneye yapılan katkılar, çocuklara yapılan katkılar, öğrenciye yapılan katkılar, sosyal yardımlar çok değerli. Ama en çok da gençler diyorlar ki ’Ücretsiz konserler de çok önemli.’ O yüzden birisi hasetlik yapıyor diye, kıskançlık yapıyor diye yaptığımızdan asla geri durmayacağız” dedi. "Asgari ücretli iktidar geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu, şimdi 3.5 çeyrek altın alabildi" Özgür Özel, belediyelerin SGK borçlarına da değinerek, “Parayı hesapta gördüğü zaman saldırıyor, alıyor. Borcu kim yaptı? Vallahi Sosyal Güvenlik Kurumunun dünya kadar borcu, alacağı var. Yüzde 10 belediyelerin, yüzde 90’ı şirketlerin. Ben gittiğim şehirde kuyumcu gördüm mü giriyorum, hesap makinesini alıyorum hesap yapıyoruz; emekli maaşı kaç altın ediyor AK Parti gelmeden önce, şimdi kaç kaç altın ediyor? Asgari ücret kaç altındı, şimdi kaç altın ediyor diye. Bu hesapları yapınca çıldırıyor. Çünkü Tayyip Bey gelmeden önce bir emekli, en düşük emekli maaşıyla 8 çeyrek altın alıyordu. Son verdiği emekli maaşıyla emekli 2,5 çeyrek altın alıyor. 14 bin 500 lira yapacak, 2.8 çeyrek altın alacak. Bu iktidardan önce 8 çeyrek altın, şimdi 3 çeyrek bile almıyor. Her ay 5 çeyrek altından fazlası kayıp. Asgari ücretli bu iktidar geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu, geçen ay verdiği maaşla ancak 3.5 çeyrek altın alabildi. Şimdi, verdiği maaşla ocak sonunda maaşlar ödenene kadar altın artmasa bile 4.5 çeyrek altın alacak. Yine her asgari ücretli 2.5 çeyrek altın kayıpta AK Parti’de” ifadelerini kullandı. "6 ayda bir SGK’nın alacakları açıklanır ama açıklayamıyor" "Asgari ücretliye zam vermek yerine cebinden para aldılar” diyen Özgür Özel, şöyle devam etti: “Gerçek enflasyon yüzde 80. TÜİK’in hesabı 46 ama yüzde 30 verdiler, emekliye ise 15 bin TL verdiler. Emekliye, memur emeklisine seyyanen zam şart. En düşük emekli maaşının bir asgari ücret olması şart. Asgari ücretin en az 30 bin lira olması şart. Emekliler Tayyip Bey geldiği gün 1.5 asgari ücret alıyordu, bugünkü hesapla 33 bin lira. Şimdi 14 bin 500 lira; yani bu aradaki farkı görmek lazım. Ben bunları söyleyince çıldırıyor. SGK’nın bütün alacağını altın hesabına vurdum; SGK’nın toplam 10 kamyon 270 ton altın alacağı var. Bunun 30 tonu belediyelerden, 240 tonu şirketlerden. 30 tonluk belediyenin üçte biri AK Partili belediyelerin 10 tonu, üçte ikisi; CHP, İYİ Parti, DEM Parti, Yeniden Refah bütün belediyelerin. Bu üçte ikinin de yarısı AK Partililerden kalmış borç ve faizler; yani 10 kamyonun bir kamyonu belediyelerin, kamyonun da üçte ikisi AK Parti’nin yaptığı borç. Kanun diyor ki 6 ayda bir SGK’nın alacakları açıklanır ama açıklayamıyor. Niye? Hepsi yandaş şirket.” Toplu açılış törenine ayrıca İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, CHP’li milletvekilleri, ilçe belediye başkanları, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Adana Kalp hastalıkları kadınları daha çok seviyor Kalp hastalıkları tüm dünyada ölüm nedenleri arasında da ilk sıralarda yer alıyor. Ancak sanılanın aksine bazı sağlık sorunları, fizyolojik ve çevresel faktörlerin etkisi ile kadınlar ve erkeklerde farklı şekillerde seyredebiliyor. Buna verilebilecek en iyi örneklerden biri de kalp-damar hastalıkları oluyor. Araştırmalar, kalp hastalıklarının kadınlarda erkeklere göre daha tehlikeli olabildiğini gösteriyor. Bunun temel nedenleri arasında biyolojik farklılıklar, geç tanı, yanlış teşhis, hormonal etkiler ve toplumda kalp hastalıklarıyla ilgili yaygın yanılgılar yer alıyor. Medline Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ercan Türk, kadınların kalp sağlığı konusunda bilinçli olmalarının uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olacağını belirterek bilgiler verdi ve şu tavsiyelerde bulundu: " 1 Belirtiler kadınlarda değişebiliyor Kalp hastalıkları denildiğinde genellikle göğüs ağrısı ve sol kola yayılan ağrı gibi klasik belirtiler akla gelir. Ancak kadınlarda yakınmalar daha farklı ve belirsiz olabilir. Bu durum, hastalığın erken teşhis edilmesini zorlaştırır. Kadınlarda görülen yaygın belirtiler, yorgunluk ve halsizlik, nefes darlığı, mide bulantısı ve kusma, sırt, çene veya boyunda ağrı ve hazımsızlık veya midede yanma hissi şeklindedir. Bu belirtiler genellikle stres, menopoz veya sindirim problemleri ile karıştırıldığı için kadınlar doktora başvurmakta geç kalabilir. Bu da hastalığın ilerlemesine neden olur. 2. Kalp krizi daha ölümcül olabiliyor Araştırmalar, kalp krizi geçiren kadınların, erkeklere göre hayatta kalma oranlarının daha düşük olduğunu göstermektedir. Bunun birkaç önemli nedeni vardır. Kadınlarda daha küçük damarlar bulunur, bu da tıkanıklıkların daha yaygın olmasına neden olabilir. Bir diğer neden olarak hastaneye geç başvurma oranı kadınlarda daha yüksektir; kadınlar belirtileri hafife aldığı veya farklı nedenlere bağladığı için tıbbi yardım almakta gecikebiliyorlar. 3. Hormonlar ve menopoz etkiliyor Östrojen hormonu, kadınlarda kalp sağlığını koruyan önemli bir hormondur. Östrojen, damarları genişleterek kan akışını düzenler ve kötü kolesterol seviyelerini düşük tutar. Ancak menopozla birlikte östrojen seviyeleri düşer ve bu durum kalp hastalıkları riskini artırır. 4. Diyabet tetikleyebiliyor Diyabet hastası kadınlar, kalp hastalıkları açısından erkeklere göre daha büyük bir risk altındadır. Çünkü diyabet, kadınlarda damarlara daha fazla zarar verebilir. Ayrıca diyabetli kadınlarda yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi ek risk faktörleri de daha yaygındır. 5. Stres ve depresyon tehlike oluşturuyor Stres ve depresyon, kadınlarda kalp hastalıkları riskini artıran önemli psikolojik faktörlerdir. Kadınlar, erkeklere kıyasla stres ve depresyona daha yatkındırlar ve bu durumun kalp sağlığı üzerinde olumsuz etkileri bulunur. Kronik stres, yüksek tansiyon ve damar sertliği riskini artırır. Ayrıca depresyon, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını sürdürmeyi zorlaştırabilir. Kadınlar, depresyon nedeniyle egzersiz yapmayı bırakabilir veya sağlıksız beslenme alışkanlıkları ile sigara tüketimine yönelebilir." Türk, kadınların kalp sağlıklarını korumak için yapması gerekenleri ise şöyle sıraladı: "Düzenli sağlık kontrolleri: Yılda en az bir kez tansiyon, kolesterol ve kan şekeri seviyelerinizi kontrol ettirin. Sağlıklı beslenme: Akdeniz diyeti gibi kalp dostu beslenme alışkanlıklarını benimseyin. Düzenli egzersiz: Haftada en az 150 dakika tempolu yürüyüş veya aerobik egzersizi yapın. Sigara ve alkolden kaçınma: Sigara tüketimini bırakın. Stresi yönetme: Meditasyon, yoga veya nefes egzersizleri gibi stres azaltıcı yöntemler öğrenin Menopoz sonrası takip: Menopoz döneminde, doktorunuzla kalp sağlığını korumaya yönelik stratejiler belirleyin."