GÜNDEM - 12 Aralık 2024 Perşembe 17:22

Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah Dr. Dilek Gürsoy,“Türkiye kendi yapay kalbini ve destekleyen pompalarını üretsin istiyorum”

A
A
A

Take Off Girişim Zirvesi için Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah Dr. Dilek Gürsoy, İstanbul’da düzenlenen Take Off Girişim Zirvesi’ne katıldı. Türkiye’nin de yapay kalp üretme konusunda iyi olduğunu belirten Kalp Cerrahı Dr. Dilek Gürsoy, “Türkiye kendi yapay kalbini ve destekleyen pompalarını üretsin istiyorum. Çünkü Fransızlar, Amerikalılar, Çinliler, İsveçliler bu konuda önderler. Neden Türkiye olmasın diyorum. Ben eminim ki çok çabuk bir şekilde iyi bir pompa üreteceklerinden. Cerrahi anlamda tecrübeye ihtiyaçları varsa ben zaten buradayım” dedi.

Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah olarak tarihe geçen Dr. Dilek Gürsoy, Take Off Girişim Zirvesi’ne katıldı.

Almanya’da kalp hastalıkları alanında yaptığı başarılı çalışmalarla tanınan Türk Kalp Cerrahı Dr. Dilek Gürsoy, BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın daveti üzerine geldiğini ifade ederek, “Ben ilk başta doktorum, cerrahım, yapay kalp uzmanıyım ve yaptığım işte de bayağı başarılıyım. Aynı zamanda da bu senin başında girişimci oldum. Kendi şirketimi kendi kliniğimi kurdum. Sağ olsun Selçuk Bayraktar burada bir sunum yapmamı uygun gördü. Seve seve geldim. Yapay kalpçi olunca teknikle bir bağlantım var zaten. Benim burada olmamın en büyük sebebi zaten kendisinin azmi, başarısı ve dürüstlüğüdür. Ben böyle insanları severim. Vatana millete hayırlı olan insanları severim. Hizmet sahibi insanları severim. Biz doktor olarak zaten bunu yapıyoruz. Burada gördüklerim ve duyduklarımla beraber çok daha fazla gurur duyuyorum” dedi.

“Türkiye kendi yapay kalbini ve destekleyen pompalarını üretsin istiyorum”

Türkiye’nin de yapay kalp üretmesini istediğini belirten Gürsoy, “Aselsan ile biz bundan iki sene önce bir tıp fuarında görüşmüştük yapay kalbi anlatmıştık. Ben burada bunu anlatmaya geldim. Türkiye’de hem mühendis hem maddi açıdan imkanlar var. Türkiye kendi yapay kalbini ve destekleyen pompalarını üretsin istiyorum. Çünkü Fransızlar, Amerikalılar, Çinliler, İsveçliler bu konuda önderler. Neden Türkiye olmasın diyorum. Ben eminim ki çok çabuk bir şekilde iyi bir pompa üreteceklerinden. Cerrahi anlamda tecrübeye ihtiyaçları varsa ben zaten buradayım” ifadelerini kullandı.

Yapay Kalpten bahseden Gürsoy, “Son evrede kalp yetmezliği yaşayan hastalarımız kalp nakline ihtiyacı olan hastalarımız yakın zamanda kalp nakli bulunamazsa devreye yapay kalpler geçiyor, özellikle tam yapay kalpler, özellikle sol kalbi destekleyen cihazlar. Piyasada şu anda bir tane sol kalbi destekleyen cihaz var. Bir tane de Avrupa’da yapay kalp var. Yani bu da Fransızların. Biri Amerikalıların biri Fransızların. Dünyada 30 milyona kadar kronik kalp yetmezliği hastamız var. Avrupa’da bu 10 milyon. Almanya’da bu 2-3 milyon civarında. Yani sadece iki pompaya muhtacız düşünün yani. Doktor olarak çok endişe halindeyim. Çünkü çok daha fazla olması lazım. Ve her ülkenin de kendi pompası olması şart diye düşünüyorum. Özellikle Türkiye gibi bir devletin, nüfusu zaten belli. Dış devletlere bağımlı kalmamak amacıyla. O yüzden bu girişimler bence önemli. İlla hasta olmayı beklemeyin. Yakınınız da böyle bir problem yaşamasını beklemeyin. Ama şöyle bir gerçek var. Kalp nakli çok önemlidir. Organ bağışı reklamı çok önemlidir. Çünkü şimdiye kadar en iyi standart terapi kalp yetmezliği hastalarımızda organ naklidir. 2024 yılında insanları uzaya uçuruyoruz. Ama tam bir yapay kalp yapamıyoruz. Bu mümkün. Bütçe olduğu müddetçe bu olur. Yeni nesil yapay kalpler Fransızların pompaları var. İsveçlerin pompalarında hayvan denemesi sürecindeyiz. Avusturalyalı bir mühendis pompasını piyasaya çıkardı. 5 tane hastaya takıldı. Gelecekte kablosuz gürültüsüz olacak. Tabi bu biraz zaman alacak. 10-15 sene gibi bir süreç lazım. Pompayı üretmek 2 senelik bir durum değil. Parasızlıktan 20 seneye kadar bir zaman alabiliyor bu süreçler. Araştırmalar iyi gidiyor. Kalp nakline alternatif olacak pompalar da geliyor inşallah” diye konuştu.

“Yapay kalbin uzamanı olmanız için 1,2 sene yetmiyor”

Yapay kalp uzmanı olmakta 2,3 sene yeterli olmuyor diyen Gürsoy, “Asistan doktor olarak Avrupa’nın en büyük kalp merkezinde çalışmaya başladım. Kalp nakilleri yapılan yapay kalpler yapılan implante edilen bir hastane de başladım. Ameliyatlarına girdim. Derken tecrübe kazandım. Ameliyatları ben yapmaya başladım. Bu 10-15 senelik bir süreç. Yapay kalbin uzamanı olmanız için 1,2 sene yetmiyor. Hatta cerrahi anlamda impilante etmeye yeteneğiniz de yetmiyor. Buna çok büyük bir tecrübe lazım. Uzun vadeli bir tecrübe lazım. Ameliyat sonrası süreç çok önemli. Pompayı 2, 3 saatin içinde takıyorsunuz ama öncesi ve sonrası çok çok daha önemli burada. Çok üzülüyorum bazen bazı cerrahlar var sadece egolarını tatmin etmek için bir tane pompa takalım ikincisini de takalım haberimiz yapılsın bitsin olay diyenler var. Bunlar verimli bir şey değil. Hastane içinde hasta içinde asla verimli değil” dedi.

“Tam yapay kalpte 5 yıl yaşayan bir hastamız var”

Hastaları sıkı takip altında tutuklarını ifade eden Gürsoy, “Genellikle ameliyat sonrası 4 hafta sonra biz hastalarımızı taburcu ediyoruz. Devamlı takipte tabi. 24 saat telefonla ulaşabilir şekilde hem bize hem de pompa firmalarına hafta da bir bizi ziyarete geliyorlar. Hasta ya nakil olasıya kadar ya da tam teknik bir pompa üretilene kadar bizim takibimizin altında. Tam yapay kalpte 5 yıl yaşayan bir hastamız var. Sol kalbi destekleyen cihazda da 15 seneye 20 seneye ulaşan hastalarımız var. Tam yapay kalp nakil olasıya kadar takılan bir alettir. O yüzden en uzun yaşayan hastamız 5 senelik. 10,15 senelik idare edecek bir pompa yapabilirsek eğer ki plan program bu o zaman da kalp nakline de ihtiyaç kalmayacak” dedi.

Girişimlere kendilerine inanıyorlarsa asla vazgeçmesinler diyen Gürsoy, “Ben bir kalp cerrahı olarak kendi kliniğimi kuruyorum. Muayenehane kuran, estetik hastaneler kuran çok insanlar var. Kadın girişimcilerimi de var. Ama benim alanım çok özel. Yapa bildiklerim ortada. Bunları bilerek de sadece birkaç kişi seni engelliyor diye istemiyor diye bu hedeflerden ben vazgeçmem. Bu konuda inat etmek çok önemli kendine inanmak çok önemli ve yılmamak çok önemli. Arada sırada konfor alanından çıkmakta önemli. Paralar harcamak zorundasın. Düşmanlarla bir savaşa girmek zorundasın. Buna mental bir gücün de olması şart. Hastalara faydamın farkında olduğum için asla vazgeçmedim. Kendine güvenen de asla vazgeçmesin” şeklinde konuştu.

Zöhre Alagöz - Ahmet Faruk Sarıkoç

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul HAVELSAN Take Off Girişim Zirvesi’ne CENGAVER’in sivil versiyonu ile katıldı Türk savunma sanayisinin öncü firması HAVELSAN, Take Off Girişim Zirvesi’ne giyilebilir teknoloji ürünü olan CENGAVER’in sivil versiyonu ile katıldı. HAVELSAN Modelleme ve Sensör Teknolojileri Takım Lideri Çağlar Akman, “Sivil alanda itfaiye, polis, sağlık çalışanları ve ilk yardım ekiplerinin hassas konum bilgilerini hem birbirlerine göre hem de dünya üzerindeki yerlerini belirleyebilecek bir sistem geliştirdik” dedi. Askeri ve sivil alanlarda kullanılmak üzere tasarlanan CENGAVER, modüler bir sistem olarak tüm birimlerin bağımsız çalışmasını sağlıyor. Kullanıcı tipine özel veri erişimi sunan bu teknoloji, her kademedeki ilgili kişilere müşterek durumsal farkındalık resmi sunabiliyor ve konumlandırma çözümleri sağlıyor. HAVELSAN Modelleme ve Sensör Teknolojileri Takım Lideri Çağlar Akman, zirvede yaptığı açıklamada, “CENGAVER çift kullanım örneğidir; hem askeri hem de sivil alanlarda kullanılmak üzere geliştirilmiş bir sistemdir. Burada, sistemin alt yeteneklerini göstermek için bulunuyoruz. CENGAVER, durumsal farkındalık için gereken bilgiyi sağlayan bir sistemdir. Bu bilgilerden ilki konum, ikincisi ise sağlık bilgisidir. Sivil tarafta, itfaiye, polis, sağlık çalışanları ve ilk yardım ekip üyelerinin hassas konum bilgilerini hem birbirlerine göre hem de dünya üzerindeki pozisyonlarına göre belirleyebilen bir sistem geliştirdik. Aynı zamanda bu kişilerin temel sağlık bilgilerini takip edebiliyor ve bu bilgilerden yola çıkarak aktivitelerini tespit edebiliyoruz" dedi. Akman, CENGAVER’in işlevselliğine dair detayları da paylaşarak, “Sivil kullanımda CENGAVER’i itfaiyeciler, polis memurları, sağlık çalışanları ve ilk yardım ekipleri için hayal edebilirsiniz. Operasyon sırasında ekip üyelerinin birbirine göre hassas konumlarını bulmasını sağlıyor. Normalde bunu GPS ile yapıyoruz ancak GPS çeşitli sebeplerle yanıltılabiliyor, engellenebiliyor ya da çalışmaz durumda olabiliyor. Geliştirdiğimiz teknoloji sayesinde ekip üyelerinin birbirlerine göre konumlarını hassas bir şekilde belirleyebiliyoruz. Ayrıca, herhangi bir ekip üyesinin başına bir şey geldiğinde diğer ekip üyeleri onun yerini kolayca tespit ederek müdahale edebiliyor. Sağlık alt sistemimiz, temel kalp atışı, kandaki oksijen seviyesi gibi bilgileri alıyor. Bununla birlikte düşme, bayılma, yaralanma ya da kanama gibi anormallikleri de tespit edebiliyoruz. Bu sistemi minimalist bir tasarımla, kola veya kaska takılabilecek şekilde son kullanıcıların ihtiyaçlarına göre geliştirdik" ifadelerini kullandı. HAVELSAN’ın yeni nesil teknolojisi CENGAVER, hem askeri hem de sivil alanlarda kullanıcılarına kritik avantajlar sunarak dikkat çekiyor.
İstanbul İstanbul’da gayrimenkul sektörü ‘RE360’ toplantısında bir araya geldi İstanbul’da gayrimenkul sektörü ‘Dönüşümün Eşiğinde’ temasıyla düzenlenen ‘RE360’ toplantısında bir araya geldi. Gayrimenkul sektörünü bir araya getiren ’RE360’ isimli toplantı 8. kez İstanbul Beşiktaş’ta gerçekleşti. Bu yıl ‘Dönüşümün Eşiğinde’ temasıyla toplantıda Türkiye gayrimenkul sektörü ve paydaşları buluştu. Kamu ve özel sektör işbirliği ile, gayrimenkul sektöründe ortak akıl oluşturmayı ve vizyon geliştirmeyi hedefleyen ’RE360’ta gayrimenkul sektörü hakkında konuşan HAN Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş, "Gayrimenkul’un 360 dereceden irdelenmesi, günümüzdeki konuların gündeme taşınması ve bu paylaşımlarla sektörün geleceğine yön verilmesi için tüm sektör paydaşları, kamudan, yerel yönetimlerden temsilcilerle, değerli başkanlarla bir araya gelerek toplantımızı gerçekleştiriyoruz. Gayrimenkulun büyük buluşması özellikle geçen yıl ’Yeniden iyi olmak’ başlığı ile başlattığımız çabayı ’Dönüşümün eşiğinde’ temasıyla bu sene kurguladık. Dolayısıyla jeopolitik olarak, ekonomik olarak çok farklı bir dönemden geçtiğimiz bu süreçte gayrimenkulun paydaşları özellikle İstanbul depremi gibi büyük bir depremin kapımıza dayandığı, geçmiş deprem yaralarını sarmaya çalıştığımız bu süreçte irdeleyerek ve ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir arama konferansıyla gündeme taşımış olmanın heyecanı içindeyiz. Umuyorum ki geleceğe yönelik bu dönüşüm ihtiyaçlarına doğru kurgularla, doğru önerilerle çözümler geliştirebilirsek sektör ve paydaşlar bundan yarar üreteceklerdir” diye konuştu.
Kocaeli Dur ihtarına uymayan gencin ölümüne sebep olan polise müebbet hapis talebi Kocaeli’de ’dur’ ihtarına uymayarak plakasız motosikletiyle kaçan genci sırtından vurarak ölümüne sebep olan polis memuru ilk kez hakim karşısına çıktı. Şahsı ilk önce GBT sorgusuna aldığını ancak motosikletin plakasız olması sebebiyle kaçtığını söyleyen sanık, "Şahsın peşinden koşarak silahımı çıkardım ve ’Dur’ ikazında bulundum. Koşarken silahı kurmaya çalıştığım esnada tabancam patladı. Hedef gözetmedim" dedi. Gebze Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya tutuklu sanık İbrahim S., maktulün ailesi ve taraf avukatları katıldı. Olaya ilişkin savunma yapan İbrahim S., "Kerem’in ailesine başsağlığı dilerim. Yaşanan kazadan ötürü pişmanım, keşke böyle bir olay yaşanmasaydı. Ailenin beni affetmelerini talep ederim. Böyle bir acıyı yaşattığım için üzgünüm. Olay tarihinde motosikletli ekip timindeydim. Petrol ofisine gitmiştik. Daha sonra ben petrol ofisinin kafeteryasından dışarı çıktım. Biraz dolaştım. Yüzü tanıdık olan motosiklet kullanıcısı olan şahsa ’Dur’ ikazında bulundum. Durdu, GBT sorgulamasını yaptım. Kullandığı motora baktım. Akabinde, ’Bu şahısla ne yapıyorsun?’ şeklinde diyaloğumuz oldu. Ben de bu konuşmamızda Kerem’e, ’Motosiklet kullanıyorsun dikkat et, bu süre zarfında hırsızlık olayları oluyor’ dedim. Yine konuşmamız sırasında motor hırsızlıklarıyla ilgili olarak bir kaç tane çalınan motorların fotoğraf ve videolarını gösterdim. Bu şahıstan bir kaç bilgi aldım" diye konuştu. "Sol elini beline atar gibi gördüğümde kendimi tehdit altında hissettim" Ekip arkadaşının kendisine, durdurduğu kişinin aranan motosiklete benzediğini söylediğini dile getirerek, "Ekip arkadaşıma, ’Motosiklet motosiklete benzer’ dedim. Daha sonra Kerem’in kullanmış olduğu motosikletin olduğu tarafa baktığımda motosikletin arka kısmında plakanın olmadığını gördüm. Yanına gitmek için koştum. O sırada kendisi araç yolundan dönüyordu. Benim gittiğim yer ise yayanın geçebileceği kadar dar bir alandaydı. Önüne doğru geçmek üzere koştum ancak kendisi de yakalanmamak için ivmelenmeye başladı. Arkasından koştuğum yer karanlıktı. Sol elini beline atar gibi gördüğümde kendimi tehdit altında hissettim ancak elini beline tam attı mı, yoksa rüzgardan yükselen eşofmanını mı indirmeye çalıştı tam anlayamadım. Bu esnada ben de silahımı kurarak arkasından koşmak istedim. Silahımı kurarken silahım ani bir şekilde ateş aldı. Aramızdaki mesafe açıldı. Gittiği istikamete doğru görüş açımdan ayrılıncaya kadar baktım ve bekledim. Başka bir olay yaşanmasın diye olayın vahametiyle silahımı doldur boşalt yaptım" şeklinde konuştu. "Şahsın trafik kazası geçirdiğini düşündüm" Yanına gelen ekip arkadaşlarına motosikletlinin kaçtığını bilgisini verdiğini dile getiren İbrahim S., "Ekip arkadaşım ile motora binip Kerem’in gittiği yöne doğru gittik. Bir müddet sonra telsizden trafik kazası kodu geçti. Olay yerine gittiğimde motosiklet arabanın önünde devrik vaziyetteydi. Ben ilk etapta şahsın trafik kazası geçirdiğini düşündüm. Yanına gidip yaptığım kontrolde sırtında ıslaklık hissettim ve baktığımda sırtında kurşun yarası olduğunu gördüm. Şahsın tansiyonu düşmesin ve hayatta kalsın diye ilk müdahaleyi yaptım. 1-2 dakika sonra olay yerine ambulans geldi. Onlar da ilk müdahaleyi yaparak şahsı hastaneye götürdü. Ben de Gebze Asayiş Büro Amirliğine gittim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, öncelikle beraatimi, mahkumiyetime hükmedilecekse lehime olan hükümlerin uygulanmasını talep ediyorum" ifadelerini kullandı. "Koşarken silahı kurmaya çalıştığım esnada tabancam bir kez patladı" Olay esnasında üzerimde resmi üniforması olduğunu söyleyen İbrahim S., "Şahıs beni görür görmez petrolün çıkışına doğru yöneldi. Ben de bu esnada motosikletin arkasında olması gereken plakayı görmedim. Bunun üzerine ben koşmaya başladım. Koşarken ’Dur polis, kaçma’ diye ikazda bulundum. Ben belimden çıkarttığım silahla herhangi bir yere atış yapmadım. Havaya da atış yapmadım. Çünkü belimden çıkarttığım tabancayla atış yapma niyetinde değildim. Koşarken silahı kurmaya çalıştığım esnada tabancam bir kez patladı. Hedef gözetmedim. Kerem’e doğru tutmadım. Aynı düzlemde koştuğum için hedef alma ya da hedef gözetme gibi bir durumum yoktu. Silah patladığında aramızdaki mesafe belki 20 belki 25 metre mesafeydi. Daha önce bu şahsı görmedim, motosikletin plakasız olması sebebiyle çalıntı olabileceğinden şüphelendim. Motosikletin KTM marka bir motosiklet olması ve daha önce hırsızlığa konu motosikletlerle benzer olması sebebiyle şüphelenmiştim. Ben Kerem’in belinde kabarıklık olduğunu görmüştüm. Bu kabarıklık kıyafetin kabarıklığı mı, bir kemer çıkıntısı mı, yoksa bir silah mı olduğunu bilemiyorum ancak mesleki öngörüyle bu kabarıklıktan şüphelendim" dedi. "Polis memuru görevi gereği verilen silahı kötüye kullanmıştır" Olaya ilişkin sanıktan şikayetçi olan maktulün kardeşi Sabri Uzun, "Olayı bizzat görmedim ancak olay sırasında kardeşimin üzerinde silah yoktu, plakası da daha önce motosikletinden düşmüş, bu sebeple de karakola müracaatta bulunmuş ancak plakası olmadığı için ’Ceza yazarlar’ diye korktuğu için kaçmış. Hatta olay öncesinde arkadaşına, ’Ben oraya benzinliğe gitmeyeyim, polisler ceza yazarlar’ demiş ancak arkadaşının da ’Bir şey olmaz’ demesi üzerine oraya gitmişti. Polisler de kendisini görünce korkmuş, kaçmaya başlamıştır. Polis memuruna karşı herhangi bir küfürlü bir sözü ya da mukavemeti yoktur. Sadece oradan kaçmıştır. Polis memuru görevi gereği verilen silahı kötüye kullanmıştır. Olay nedeniyle sanıktan şikayetçiyim" diye konuştu. Maktulün anne ve babası da sanıktan şikayetçi oldu. Müebbet hapis ve cezasında artırım talep edildi Cumhuriyet savcısı, mütalaasında sanık İbrahim S’nin "Olası kastla adam öldürme" suçundan müebbet hapis ve görevi gereği olarak elinde bulundurduğu silahı suçun işlenmesi sırasında kullanması sebebiyle verilecek cezanın üçte biri oranında artırılarak ceza verilmesi talep etti. Taraf avukatlarının yaptığı savunmanın ardından mahkeme heyeti, sanığın tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın ertelenmesine karar verdi. Olay geçmişi Olay, 13 Eylül tarihinde gece saatlerinde Gebze ilçesi Mimar Sinan Mahallesi Mimar Sinan Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 21 yaşındaki Kerem Uzun, plakasız motosikletiyle seyir halindeyken polisin ’Dur’ ihtarına uymadı. Motosikletiyle kaçmaya çalışan Uzun’a polisin tabancasından çıkan kurşun isabet etti. Kurşunun sırtına isabet ettiği Uzun motosikletinden düşerken, ihbar üzerine olay yerine sağlık ekipleri sevk edildi. Hastaneye kaldırılan Uzun, yapılan tüm müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. Olaya ilişkin polis memuru İbrahim S. (29) ifadesi sonrası tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Balıkesir Bandırma’nın 1/5000 ölçekli imar planları büyükşehir meclisinde gündeme alındı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Aralık ayı meclis toplantısının 1. birleşimi gerçekleştirildi. Toplantıda, Bandırma’nın geleceğini yakından ilgilendiren 1/5000 ölçekli nazım imar planları ele alındı. Meclis üyelerinin oy birliğiyle planların İmar ve Şehircilik Komisyonu’na havalesi kararlaştırıldı. Komisyona sevk edilen 1/5000’lik planlar, Bandırma’nın gelecekteki yapılaşma, altyapı ve kentleşme dinamiklerini şekillendirecek önemli bir çalışma olarak değerlendiriliyor. Planlama sürecinin komisyon tarafından detaylı bir şekilde incelenmesi ve ardından meclis gündemine tekrar taşınarak nihai kararın verilmesi bekleniyor. Toplantıda, bu planların kentin sürdürülebilir bir şekilde büyümesine katkı sağlaması ve bölge halkının ihtiyaçlarına uygun bir şehirleşme vizyonu sunması gerektiği vurgulandı. Bandırma’nın artan nüfusu, ekonomik büyümesi ve ulaşım projeleri gibi unsurların da planlamaya entegre edilmesi gerekliliği halk tarafından beklenmekte. Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza, Bandırma’nın geleceğine yön verecek olan 1/5000’lik imar planlarının önemine dikkat çekerek bu süreci titizlikle takip edeceklerini belirtti. Başkan Mirza, planların hayata geçirilmesinde şeffaflık ve katılımcılığın esas alınacağını vurguladı. Bandırma halkı ve yerel yönetimler, planlama sürecinin şeffaf ve katılımcı bir anlayışla yürütülmesini bekliyor. 1/5000 ölçekli planların gündeme alınması, Bandırma’da heyecan ve umutla karşılandı. İmar ve Şehircilik Komisyonu’nun önümüzdeki günlerde planları detaylı bir şekilde ele alması ve kamuoyuna bilgilendirme yapması bekleniyor. Bu kritik planların, Bandırma’nın gelecekteki kentsel gelişim stratejileri için sağlam bir temel oluşturacağı öngörülüyor.