GÜNDEM - 12 Aralık 2024 Perşembe 10:47

Anne özlemi çeken genç, savaş bitince ülkesinin yolunu tuttu

A
A
A
Anne özlemi çeken genç, savaş bitince ülkesinin yolunu tuttu

Suriye’den 7 yıl önce savaşmamak için kaçan Malik Elali, Cilvegözü Gümrük Kapısı’ndan ülkesine dönmenin heyecanı içerisinde, "Ülkemi, annemi özledim. Gidince evleneceğim" dedi.

Suriye’de 15 yıl süren iç savaşın ardından Esad rejimini devrildi. Savaşın son bulmasıyla Türkiye’de bulunan Suriyeliler ülkelerine dönmeye başladı. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bulunan Cilvegözü Gümrük Kapısı’nda Suriyeli vatandaşlar ülkesine dönüyor. 7 yıl önce Esad rejiminden kaçarak Suriye’nin Şam kentinden Türkiye’ye sığınan Malik Elali, ülkesine gitmeden önce İhlas Haber Ajansı’na röportaj verdi. Elali, "Ülkeme gittiğim için çok mutluyum. Çok şükür savaş bitti. Şimdi memlekete geri gideceğim. Annemi özlüyorum. Türkiye’de çalışarak aileme para gönderdim. Esad’dan kaçtım. Ülkemi özledim, annemi görmek istiyorum. Gittiğimde evleneceğim” diye konuştu.

Anne özlemi çeken genç, savaş bitince ülkesinin yolunu tuttu

Süleyman Cenk İdaye 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijital dünyanın insan hakları üzerindeki etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) “Dünya İnsan Hakları Günü” kapsamında gerçekleştirilen panelde dijital dünyanın insan hakları üzerindeki etkileri farklı perspektiflerden ele alındı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu ile Bartın Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu iş birliğinde “Dijital Çağda İnsan Hakları ve Mahremiyet” konulu bir panel düzenlendi. Kutlubey Yerleşkesi Eğitim-İİBF Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe, kamu kurum ve kuruluşları ile BARÜ’den konuşmacılar yer aldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun “Dünyada yaşanan bu dijital dönüşüm insan hakları ve mahremiyet kavramlarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Böylece dijitalleşme çağında temel insan haklarımızın, dijital ortamda korunması zorunluğu da ortaya çıkmıştır. Bu konuda toplumsal farkındalık oluşturmak ve bilinçli nesiller yetiştirmek topyekûn bir çalışma gerektirmektedir. Biz de bu noktada Bartın Üniversitesi olarak nitelikli akademik insan kaynağımızla verdiğimiz eğitimin yanı sıra düzenlediğimiz etkinliklerle de gençlerimizi bilgilendirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. Ardından geçilen panelin moderatörlüğünü Bartın Meslek Yüksekokulundan Öğr. Gör. Tuğçe Korkmaz Sadak yaptı. Öğr. Gör. Korkmaz Sadak konuşmasında “Dijitalleşmenin yaşamı derinden dönüştürdüğü bir dönemde, insan hakları kavramını yeniden ele almak ve değerlendirmek önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Bu süreçte yapay zekâ ve büyük veri teknolojilerinin bireylerin kişisel bilgilerini izinsiz toplaması, çevrim içi platformlarda nefret söylemi ve dezenformasyonun artışı, dijital eşitsizliklerin derinleşmesi gibi önemli sorunlar gündeme gelmiştir. Bugünkü panelimizde insan haklarına ilişkin güncel sorunları ve çözüm önerilerini çok boyutlu bir şekilde ele alacağız” dedi. İlk olarak BARÜ Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesinden Doç. Dr. Eyüp Burak Ceyhan “Yapay Zekâ ve İnsan Hakları İlişkisi” başlıklı sunumunda veri kalitesinin önemi, yapay zekâda veri gizliliği, biyometrik veriler ve mahremiyet hakları konularında bilgiler verdi. Yapay zekânın insan haklarına getirdikleri, adalet ve eşitlik üzerindeki etkilerini de kapsamlı bir şekilde detaylandırarak ayrımcılık ve otomasyon kaynaklı işsizlik gibi süreçte sebep olunan olumsuzlukları da aktardı. Bartın Barosu Bartın İl İnsan Hakları Komisyonundan Avukat Semdal Çınçın, dijital hakların hangi kanunlarda nasıl korunduğuyla ilgili bilgiler vererek hakların ihlali durumunda uygulanan cezai yaptırımlardan bahsetti. Son olarak Bartın Emniyet Müdürlüğünden Polis Memuru Özgür Yaşar ise “Dijital Çağda Siber Suçlar” adlı sunumunda siber saldırıları ve çeşitli dolandırıcılık yöntemlerini örnekler üzerinden anlattı. Ayrıca Siberay bünyesinde yürütülen sanal devriye ve adli bilişim gibi faaliyetleri de videolarla gösterdi. Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan başta olmak üzere il protokolü, akademisyen ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle takip edilen program, soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.
İzmir Başkan Seyit Mehmet Özkan, Enis Destan adına özür diledi Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, altyapısından yetişip Trabzonspor’a transfer olan 22 yaşındaki futbolcu Enis Destan’ın, Trabzonspor-Kasımpaşa maçında bordo-mavili ekibin kazandığı penaltıda yaptığı hareketi ve davranışı doğru bulmadığını söyleyerek, bu konu hakkında hem Altınordu, hem de Enis adına Türk futbolu ailesinden özür diledi. Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında oynanan Trabzonspor - Kasımpaşa maçında bordo-mavililerin forveti Enis Destan’ın takımına kazandırdığı penaltıyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı. Hem onu yetiştiren Altınordu arması adına hem de Enis adına Türk futbolu ailesinden özür dilediklerini ifade eden Özkan, "Biz inanıyoruz ki Enis onurlu bir kaybı haksız bir kazanca yeğleyecek kadar delikanlı bir gençtir. Biz Enis’i iyi tanıyoruz, bir daha böyle bir hareket yapmayacak" diye konuştu. Özkan, kulüpte profesyonel olan gençlere törenle okuttukları, ’Mesleğe Geçiş Yemini’ metnine, ’Emeğe saygı konusunda en ufak bir yanlış içinde olmayacağıma’ sözlerini ekleyerek revize ettiklerini de belirtti. "Amacımız polemik değil" Polemik oluşturma amacında olmadıklarını ifade eden Altınordu Başkanı Seyit Mehmet Özkan, "Konunun bizi ilgilendiren kısmı, bizim yetiştirdiğimiz bir oyuncunun neden olduğu hakemi aldatmaya yönelik, fair-play dışı bir hareket olması. Enis Destan evladımız 2002 doğumludur. Altınordu’ya geldiğinde henüz 11 yaşında bir çocuktu. Bizimle tam 8 yıl 3 ay birlikteliği var. Bu 8 yılın 6 yılı ana kucağından, baba ocağından uzak, tam yatılı bir hayat. 3 sene önce Trabzonspor’a transfer olduğunda ise 19 yaşında sırım gibi bir delikanlı olmuştu. Enis hem okulu hem de profesyonel futbolculuk mesleği eğitimini birlikte götüren ender öz kaynak sporcularımızdan biriydi. Dışarıda müthiş pozitif, hal hatır soran ve yardımsever bir delikanlıdır. Saha içinde ise tam bir savaşçı boğa. Sokak futbolundan geliyor" ifadelerini kullandı. "Enis, iki kez fair-play ödülü aldı" Enis Destan’ın öfke kontrolü ve stresle baş etme konusunda eğitimler aldığını vurgulayan Özkan, sözlerini şöyle noktaladı: "22 yaşında bir gencin bütün bunlarla baş edebilmesi için Tibet rahibi olması lazım. Enis gerçekten çok iyi bir gençtir. Önce, ’İyi insan’ olmak zaten Altınordu’nun manifestosudur. Enis Destan evladımız 2019 yılında U17 genç takımımızda oynarken, hakemin hatalı bir kararı sonucu kazandığımız penaltıyı bilerek auta atmış ve böylece haksız bir kazancı elinin tersiyle iterek, hepimizi mutlu etmişti. Bu alkışlanan davranışı sonrasında 2 Fair-Play ödülü almıştı. Hepimiz kusurluyuz. Böylesi olumsuz bir futbol ekosisteminden 22 yaşındaki bir gencin olumsuz etkilenmesi gayet doğal. Beş yıl önce hakemin yanlış kararı sonrası bilerek penaltıyı dışarı atan da Enis, şimdi rakibin hareketine karşı kendisini abartılı bir şekilde yere atan ve hakemi yanıltan da Enis. Keşke rakip defans oyuncusu ile itişmeseydi, keşke ellerini havaya kaldırıp ceza sahası içinde kendi pozisyonunu alsaydı. Keşke rakip defans oyuncusunun göğsüne doğru yaptığı kol hareketi sonrası abartılı bir şekilde yere düşme hareketi yapmasaydı. Keşke hakem yemeseydi, ikisine birden sarı kart gösterseydi. Biz inanıyoruz ki Enis onurlu bir kaybı haksız bir kazanca yeğleyecek kadar delikanlı bir gençtir. Biz Enis’i iyi tanıyoruz, bir daha böyle bir hareket yapmayacak. En önemlisi altyapımızda kendisini örnek alan 123 kardeşine örnek davranışlar içinde profesyonel futbol yaşamını sürdürecektir."