ASAYİŞ - 09 Kasım 2015 Pazartesi 12:03

Yürüyerek girdiği hastaneden cenazesi çıktı

A
A
A
Yürüyerek girdiği hastaneden cenazesi çıktı

Antalya’nın Demre ilçesinde, ‘karnım ağrıyor’ diyerek geldiği hastanede ‘ishal’ teşhisi konulan Ali Başak, iddialara göre, doktorun kendisine verdiği ilaçları aldıktan sonra kan kusmaya başladı. Apar topar hastaneye akrabaları ile birlikte giden Başak'ın, yürüyerek girdiği hastaneden cenazesi çıktı.

Antalya Kamu Hastaneleri Birliği, hastaya gerekli tıbbı müdahalenin zamanında ve yerinde yapıldığını açıkladı. 

Edinilen bilgiye göre, öğle saatlerinde evinde karın ağrısından dolayı rahatsızlanan 48 yaşındaki Ali Başak, tedavi için akrabaları ile birlikte Demre Devlet Hastanesi’ne geldi. İshal teşhisi konulan Başak’a doktor tedavi için iğne yapıp ilaç yazdı. Tekrar evine dönen Başak, akşam yemeğinin ardından ilaçlarını kullanmaya başladı. İlaçlarını içtikten 15 dakika sonra ‘bana bir şeyler oluyor, kendimi kötü hissediyorum’ diyerek akrabalarına seslenen Başak, kan kusmaya başladı. Durumundan rahatsız olan akrabaları, Başak’ı kendi araçlarıyla tekrar hastaneye götürdüler. Hastaneye askerden yeni gelen yeğeni İsmail Teke ile birlikte yürüyerek giren Başak, kendisini öğlen saatlerinde tedavi eden doktora yeniden muayene oldu. Kan kusmaya devam eden Başak, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı.

DOKTOR ‘NORMALDİR’ DEDİ

Dayısının hastanede kan kusmaya devam ettiğini ve doktorun kendileri ile ilgilenmediğini iddia eden Ali Başak’ın yeğeni Mehmet Teke, “Karnım ağrıyor diye hastaneye getirdik. Doktor iğne yaptı, bu ilaçları yazdı. İğne yaptıktan sonra bizi tekrar eve gönderdi. Akşam yemeğini yedikten sonra bu ilaçları kullandı. Daha sonra tekrar rahatsızlandı. Eli ayağı titremeye başladı. Hemen hastaneye getirdik. Hastanede doktor pek ilgilenmedi bizimle. Baktı, yatırdı. ‘Serum takacağım’ dedi. İki iğne yaptılar. Ondan sonra ağzından kan gelmeye başladı, 2-3 kere uyarmamıza rağmen doktor yine de umursamadı, ‘normaldir’ dedi. Karnım ağrıyor dedi. Ağzından kan geldi, tuvalete götürdük. Kan daha da fazlalaştı, 2 bardağa yakın kan çıktı ağzından. Bağırdık doktor bağırmamıza geldi öyle ilgilendi. Ondan sonra tekrar içeri aldılar. Sonra bize yine kötü muamele yaptı, dışarı çıkın diye bağırdı. Zamanında müdahale etmedi, hatta erkek bir hasta bakıcı veya hemşire vardı, dedi ki; 'Hocam kan geliyor, bir bakın' yine de umursamadı.

"BEN BURAYA DAYIMI AYAKTA GETİRDİM"

Ayakta hastaneye giren Ali Başak’ın öldüğünü duyan yakınları sinir krizleri geçirdi. Askerden yeni gelip dayısını hastaneye getiren yeğeni İsmail Teke ise, “Ben buraya dayımı ayakta getirdim” diyerek feryat etti.

"DOKTORU BİLGİSAYARIN BAŞINDAN KALDIRAMADIK"

İsmail Teke, doktorun vurdumduymaz tavırlar sergilediğini öne sürerek, “3 gün oldu hastaneden geleli. Yürüyerek koluna girip içeri soktuk. Doktor serum bağlayalım dedi. Ağzından kan gelmeye başladı serumu bağladıktan sonra. Doktora dedik, doktor; 'serum bağladığımız için geliyor' dedi. İyi dedik, daha da kötüleşmeye başladı, lavaboya gitmek istedi, götürdük. Lavaboda daha çok kan gelmeye başladı. Doktora söylüyoruz, doktoru kaldıramadık bilgisayarın başından. En sonunda bağırdık, seslendik öyle kaldırabildik” diye konuştu.
Demre Devlet Hastanesi yetkilileri ise konuyla ilgili açıklama yapmayacaklarını belirttiler.
Antalya Kamu Hastaneleri Birliği ise hayatını kaybeden Ali Başak'a tıbbi müdahalelerin zamanında ve yerinde yapıldığını savundu.
Açıklamada, "Ali Başak 2. kez hastaneye geldiğinden 10 dakika sonra lavaboda kalp krizi geçirdi. Anında hastane personeli tarafından müdahale edilerek, hastane yönetici başhekimine de bilgi verildi. Ali Başak, 1 saat kalp masajı yapılarak hayata döndürülmeye çalışıldı. Başak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Ayrıca Başak'ın yakınları da konuyla ilgili bilgilendirildi. Tüm tıbbi müdahalenin yapıldığı, yakınlarının istemeleri durumunda ise otopsi yapılacağı kaydedildi" denildi.
Öte yandan, Başak Demre'de toprağa verildi. 

SUAT METİN
ANTALYA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Ürününü lisanslı depoya bırakan kayısı üreticisine faizsiz kredi imkanı Malatya Ticaret Borsasına ait kuru kayısı lisanslı depoya ürününü bırakan ve Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) alan kayısı üreticileri artık Ziraat Bankası’ndan ürününü değerinin yüzde 75’i kadar faizsiz kredi alabilecek. Kentte ilk faizsiz kredi üreticiye verilirken Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, kayısı üreticisi için önemli bir fırsat olan bu imkandan tüm üreticilerin faydalanmasını istedi. Dünya kuru kayısı üretiminde lider olan Malatya’da hayata geçirilen lisanslı depo ile üreticiye birçok avantaj sağlanıyor. 1. Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Ticaret Borsası ile Fırat Kalkına Ajansı’nın 2020 yılında inşa ettiği ve şuanda LİDAŞ tarafından işletilen Lisanslı Depo’ya mahsullerini getiren ve burada şartları sağlayan üreticilere faizsiz kredi imkanı verilmeye başlandı. Depodan Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) alan üreticiler Ziraat Bankası’ndan ürününün değerinin yüzde 75’i kadar faizsiz kredi alabilecek. Kentte ilk kez bu yöntemle bankaya başvuran Akçadağlı kayısı üreticisi Mehmet Dursun depoya teslim ettiği ürününün yüzde 75’i kadar 9 ay ödemeli faizsiz krediyi kullandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, kayısı üreticilerinin lisanslı depolardan faydalanması ve burada kendilerine sunulan imkanlara başvurabilmesi adına yoğun bir çaba sarf ettiklerini söyledi. Bugünün kayısı üreticisi adına çok önemli bir gün olduğunu belirten Özcan, “Malatya’da kuru kayısı lisanslı depoculuğa geçtiğimizden bu yana ilk defa elektronik satış senedi üzerinden Akçadağ’da bir üreticimiz Ziraat Bankası’ndan 9 ay geri ödemeli sıfır faizli kredi kullanma hakkı elde etti” dedi. Malatya’da ilk kez kuru kayısıda bu kredi imkanının kullanıldığına dikkat çeken Özcan, “Aslında bugün bir milat. Üreticimiz burada ürününün değerinin yaklaşık yüzde 75’i kadar bankamızdan faizsiz bir kredi temin edecek. Ama şunu buradan mutlaka ifade etmemiz lazım. Bu her ürün için bir sistem değil. Bu tamamen Malatya Ticaret Borsası 1. Organize Sanayi Bölgesindeki bulunan lisanslı deposunda elektronik senet hak etmiş ürün için geçerlidir. Oradaki sınıflandırıcı laboratuvardan, ürün kabul kriterlerinin, elektronik senede uygun olan ürünler için uygulanan bir sistemdir. Buradan da bütün üreticilerimizi özellikle bu depodan hem faydalanmasını hem de gerçekleştirilen ve teslim edilen elektronik satış senedi alınan üründen sonraki senetlerle mutlaka Ziraat Bankalarımızın şubelerine müracaat ederek bu sıfır faizli kredi desteğinden faydalanmalarını istiyoruz” şeklinde konuştu. Faizsiz kredi imkanının yanı sıra yine nakliye, laboratuvar, stopaj ve depo kira desteği gibi desteklerden de üreticilerin faydalanabileceğini ifade eden Özcan, “Dolayısıyla bakanlığın öngördüğü kuru kayısı lisanslı depo yönetmenliğine uygun olarak desteklediği her alanda da üreticilerimiz faydalanacaklardır. Belki Türkiye’de ilk defa kuru kayısı da bu desteği gerçekleştirmesinde önemli bir üretim kalitesi ortaya çıkaran çiftçimizi de kutluyorum” diye konuştu. Kayısı üreticisi Mehmet Dursun ise lisanslı depoya bıraktıkları ürünün güncel piyasa değerinin yüzde 75’i kadar faizsiz kredi desteği aldığını belirterek emeği geçen herkese teşekkür etti.
Ankara Evlatlarının mezarı için yangın çıkan köylerine döndüler Ankara’da başlayan ve Bolu’ya sıçrayan yangında güvenlik amaçlı tahliye edilen Demirler köyünde yaşayan Kızılay çifti, 5 yıl önce hayatını kaybeden oğullarının mezarının yanmasından endişe ederek yangın nedeniyle boşaltılan evlerine geri döndü. Ankara’nın Kızılcahamam İlçesinde otluk alanında 21 Ağustos’ta başlayan yangın, Bolu’nun Gerede ilçesinin ormanlık alanlarına kadar ilerlemişti. Alevlerin etkilediği Demirler, Kavacık ve Berçinçatak köylerinden 160 kişi tedbir amaçlı tahliye edilmişti. Yangının üçüncü gününde Ankara ve Bolu’da yangından etkilenen bölgelerde soğutma çalışmaları devam ederken, Demirler köyünde yaşayan Zeliha (74) ve Mustafa Kızılay (71) tahliye edilen evlerine geri döndü. Kızılay çifti, 2019 yılında trafik kazasında kaybettikleri ve tek çocukları olan Ömer Kızılay’ın mezarının yanmasından endişe ederek yangın nedeniyle boşaltılan evlerine döndü. Evinin balkonuna çıktığında dumanları gördüğünü aktaran Zeliha Kızılay (74), “Balkona çıktığımda Şahinler köyü tarafından tamamen duman geliyordu. Eşim cenazeye gitmişti başka bir köye. Telefon ettim, ‘gel ben korkuyorum, yangın var köyümüzde’ diye. Geldi, sonra akşama kadar itfaiyeler müdahale etti. Tekrar ikindi vakti anons ettiler ‘Evleri boşaltın. Köyü boşaltıyoruz. Alevler çok yaklaştı’ diye. Biz akşam dokuz buçuğa kadar köy dışında kaldık. Dün de on birde tekrar geldik” dedi. “Gidebilirdim ama sırf mezarlık için gitmedim, yine de onun yanında burada olayım istedim” Trafik kazasında kaybettiği oğlunun mezarını bırakamadığını belirten Zeliha Kızılay, “Benim evladım vardı. Otuz yaşında öldü. Mezarlığa doğru alevler gelince onun için çok korktum. ‘Yavrum yandın’ diye. İşte onun için ben çok korktum. Tüm mevtalar bizim ama herkesin kendi canı oluyormuş. Bunu anladım ki herkes arabasına binen gitti, biz merdivende yalnız kaldık. Bizim de kardeşlerimiz, yeğenlerimiz geldiler sağ olsunlar ama biz bırakıp gitmedik. Gidebilirdim ama sırf mezarlık için gitmedim. Yine de onun yanında burada olayım istedim” ifadelerini kullandı. “Yangın sönene kadar başka bir yere gittik ama mezarlık yandı denince duramadık” Köyün geri kalanı yangın tehlikesi ile dönmezken trafik kazasında kaybettiği oğlunun mezarı yanmaması için köyde nöbet tuttuğunu aktaran Mustafa Kızılay (71), “Trafik kazasında kaybettiğimiz 31 yaşındaki oğlumuz için köydeyiz. Torunlarım ve gelinimin peşindeyim. Yangın sönene kadar başka bir yere gittik ama mezarlık yandı denince duramadık” diye konuştu.
Kocaeli Bu yaz evleri ve gönülleri en çok renklendiren çiçekler Renkleriyle ve kokularıyla kiminin bahçesini, anlamına göre ise kiminin kalbini renklendiren çiçekler, geniş fiyat bandıyla her kesime hitap ederken vatandaşlar tarafından bu sezon en çok orkide tercih edildi. Görünüşleri ve kokularıyla herkesin ilgisini çeken çiçek ve bitkiler, vatandaşlar tarafından çokça tercih edilerek kimisinin evini, kimisinin ise gönlünü renklendiriyor. Her birinin farklı anlamı olan çiçekler bu sezonda vatandaşlar tarafından çokça satın alındı. Bu sezonun favori bitkileri arasında sardunya, papatya ve vinka olurken, en çok tercih edilen ise orkide oldu. En çok orkide tercih edildi Kocaeli’nin İzmit ilçesi 25 yıldır çiçekçilik işiyle uğraşan Ayşe Sancak Tutan, çiçeklerin yalnızca bir dekor değil, her birinin anlamı olduğunu, yaşam alanlarını ve kalpleri renklendiren birer yaşam kaynağı olduğunun altını çizdi. Bu sezonun favori bitkileri arasında sardunya, papatya ve vinka gibi yazlık çiçekler öne çıktığını dile getiren Tutan, sonbaharın yaklaşmasıyla kasımpatı ve sıklamen gibi bitkilerin de raflardaki yerini alacağını söyledi. Tutan ayrıca bu sezon özellikle orkidenin çok tercih edildiğini ve fiyatının 590 TL olduğunu belirtti. "Kırmızı renk aşk, pembe gönül işi için" Müşterilerin, çiçekleri rengine veya işlevine göre seçtiğini belirten Tutan, "Kırmızıyı aşk için alıyorlar veya karşı tarafa gönlü kayan genelde pembe renkli çiçeği tercih ediyor. Bunun yanı sıra kimisi ’Annem bu çiçeği sever’ diye tercih ediyor kimisi bahçesi için alıyor, kimisi de havayı temizlesin diye çiçeği tercih ediyor. Örneğin astım hastası olan bir insan yatak odasına gidip kılıç çiçeği koyabiliyor" diye konuştu. "Çiçekler gerek geniş fiyat bandıyla gerek kalıcı ve canlı olmasıyla her kesim tarafından çok tercih ediliyor" Çiçeklerin her kesime hitap ettiğini söyleyen Tutan, "Buraya gelen bir müşteri 15 TL’ye bile çiçek bulabiliyor. Orkidemiz 80 TL, papatyalarımız 80 TL, vinkalarımız 80 TL, karanfilimiz 60 TL, mevsimlik çiçeklerimizin tanesi 15 TL. Tabak veya cam vazo aldığınız zaman bu kırılabiliyor, fakat çiçek canlı olduğu için devamlılığı bir ömür devam ediyor ve karşı tarafa hep sizi hatırlatıyor" şeklinde konuştu. "Çiçek çocuk gibidir" Çiçeklerin yalnızca dekoratif bir obje olmadığını, aynı zamanda terapi edici etkisi olduğunu dile getiren Ayşe Sancak Tutan, "Çiçek çocuk gibidir. Tohumdan vitamini ve suyunu verir büyütürsünüz ve o size bir evlat olur. Ben onlara hep öyle bakıyorum ve onlarla çok konuşuyorum. İnsanlar gibi onlar da ilgi ve sevgi bekliyorlar. Bir çiçeğe ilgi, sevgi göstermediğin zaman ve gün ışığından ayrı tuttuğunuz zaman aynı insanlar gibi solabiliyor" ifadelerini kullandı.