VOLEYBOL - 21 Haziran 2010 Pazartesi 11:10

Vuvuzela'ya ilk yasak

A
A
A
Vuvuzela'ya ilk yasak

Toplam 16 takımın katıldığı Türkiye Voleybol Federasyonu 2010 Yılı Faaliyet Programı'nda yer alan Kızlar Voleybol Şampiyonası'na ev sahipliği yapan Isparta'da 'vuvuzela' yasaklandı.

FERHAT KAYA
ISPARTA 

Türkiye Voleybol Federasyonu 2010 Yılı Faaliyet Programı'nda yer alan Kızlar Voleybol Şampiyonası'nda ipi, final maçında Galatasaray'ı 3-2 mağlup eden Vakıfbank göğüslerken,
Dünya Kupası'na damgasını vuran 'vuvuzela', Isparta Valisi Ali Haydar Öner tarafından yasaklandı. 

Kızlar Voleybol Şampiyonası'na ev sahipliği yapan Isparta'da 'vuvuzela'nın salon müsabakalarında çalınmasını yasaklayan Vali Öner, yasaklanma gerekçesini, "Salon sporlarında davul yasak, vuvuzela yeni bir alet, yeni bir çalgı. Burası açık stadyum değil, bir salon, kapalı bir mekan, bir an için düşünelim ki salonda beş yüz vuvuzela olsun, hem salonda oyunun takibini güçleştirir, hem hakemlerin organizasyonunu güçleştirir, hem de halk sağlığı bakımından duyma yeteneğinin kaybı bakımından ciddi sakınca oluşturur diye değerlendirdik" şeklinde açıkladı.

Konuyla ilgili olarak Voleybol Federasyonu'nun görüşünü de aldıklarını ifade eden Vali Öner, "Salon sporu açısından vuvuzelanın uygun olmayacağını değerlendirdik. Takdir hakkımı kullanarak vuvuzelanın çalınmasını men ettim. Yanlış bir şey yaptıysam döner, doğru bir şey yaptıysam örnek olur diye düşünüyorum" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Tarsus’ta ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’ etkinliği gerçekleştirildi Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç, ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Farkındalık Haftası’ etkinliğine katılarak, siyah göz bandı takıp beyaz bastonla yürüyerek görme engelli bireylerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekti. Tarsus Kaymakamlığı, Tarsus Belediyesi, Mersin Kent Konseyi Engelliler Meclisi, Tarsus Engelliler Platformu ve Tarsus Kent Konseyi Engelliler Meclisi iş birliğiyle, 7-14 Ocak tarihleri arasında kutlanan ‘Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası’ dolayısıyla anlamlı bir etkinlik düzenlendi. Program, engelleri birlikte aşma ve daha duyarlı bir toplum oluşturma amacını güderken, ilgiyle takip edildi. Etkinlik kapsamında, görme engelli bireyler Yarenlik Alanında yapılan yürüyüşün ardından Tarsus Gastronomi Merkezinde ağırlandı. Misafirler, Tarsus’un eşsiz yöresel lezzetlerini tatma fırsatı bulurken, engelli bireylerden oluşan müzik grubunun performansı da etkinliğe renk kattı. “Engelsiz bir Tarsus oluşturmak için el birliğiyle çalışacağız” Etkinliğe katılarak, siyah göz bandı takıp beyaz bastonla yürüyerek görme engelli bireylerin karşılaştığı zorluklara dikkat çeken Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç, "Engelli vatandaşlarımızın tüm sorunlarına merhem olmaya çalışacağım" diyerek, engelli bireylerin yaşamlarını iyileştirmek için elinden geleni yapacağını vurguladı. Engelli bireylerin her zaman yanında olduğunun vurgusunu yapan Başkan Boltaç, “Biz Tarsus’ta tüm kesimin belediye başkanı olacağımızın sözünü vermiştik. En çokta dezavantajlı grupların belediye başkanıyız. Hayat onlarla paylaşınca daha güzel. Ben engelli vatandaşlarımızın tüm sorunlarına merhem olmaya çalışacağım. Engelsiz bir Tarsus oluşturmak için el birliğiyle çalışacağız. Ortak akılla işlerimizi çözeceğiz” şeklinde konuştu.
Denizli Denizli’de yaşanan süt krizi büyüyor Günlük bin 350 ton çiğ süt üretimi yapılan Denizli’de sütün sadece 600 tonu işleniyor, geri kalan 750 ton süt farklı illere gönderiliyor. Pazarlamada yaşanan sıkıntıyı süt tozu yapımı ile aşmayı planlayan üreticiler, günlük 40 ton süt tozu kotasına olarak 100 ton daha kota talep ediyor. Denizli genelinde günlük bin 350 ton çiğ süt üretimi yapılırken, sütü pazarlamada ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 600 ton süt yerel işletmelerde işlenirken, 40 ton sütte süt tozu yapımında kullanılıyor. Kalan 710 ton süt ise diğer illere gönderilmek zorunda kalıyor, bu da lojistik maliyetlerini artırıyor. Süt pazarlamasında yaşanan sıkıntılar ve düşük tüketim nedeniyle üreticiler ciddi darboğaza giriyor. Fazla süt için çözüm olarak süt tozu üretimi öneriliyor ancak bu işlemin de günlük 40 tonluk bir kota ile sınırlı olduğu ifade ediliyor. “En azından süt tozu yapalım” Köy-Koop Başkanı Mehmet Varol, süt tozu yapımı için Denizli’ye 100 ton daha kota istediklerini ifade ederek, “Regülasyon günlük 40 ton. En azından dış fabrikalara gönderilen sütleri süt tozu yapalım dedik. Bununda ciddi maliyetleri var devlette buna yanaşmıyor. Üreticiler çok zor durumda. Denizli’de süt fiyatı 17 lira 55 kuruş ancak şu anda tüketimde sıkıntılar var. Süt fiyatları darmadağın olmuş durumda. Güney Marmara bölgesinde süt fiyatı 17 lira 75 kuruş. Afyon ve Uşak’ta 13 lira 50 kuruş, Konya’da 14 ila 14 lira 50 kuruş arasında değişiyor. Bu rakamlar üreticiyi kurtaracak rakamlar değil. Denizli’de şu anda fiyatlara uyuluyor ancak üreticinin eline geçen de 16 ila 16 lira 50 kuruş arasında değişiyor. Fiyatlar nedeniyle firmalarda süt çekmiyor. Sütü pazarlamada sıkıntılar var. Dış piyasaya gönderilen sütler var, bunun için çalışmalar yapıyoruz. En azından süt tozu yapalım, üreticiler biraz rahatlasın. Ciddi maliyeti olduğu için devlette yanaşmıyor. Şu anda üreticilerde sözleşme imzalamak istemiyor. Bağlayıcı maddeler olduğu için çekiniyorlar. En güzeli süt tozu üretimine yönelmek, firmalarda ciddi zararlar ediyor. Süt tozuna razı olmuş durumdalar. Yeter ki süt gitsin” dedi. “Var olan sütü tüketemiyoruz” “Asıl sorunun var olan sütün tüketilmemesi” diyerek sözlerine devam eden birlik başkanı Varol, “İnsanımızın alım gücü düştü. Süt fazla olduğu için bekletiyorlar. Sanayiciler üretimi azalttı. Herkes planlamasını talebe göre yapıyor. Süt alımını azalttılar, sütler satılmadığı zaman peynir yapılıyor ancak fiyatlar yine tatmin edici değil. Emekliye yüzde 15, asgari ücretliye yüzde 30 zam verildi. Enflasyon rakamlarına bakıyoruz açıklanan yüzde 43-45, reel anlamda gıda enflasyonu ise yüzde 60-80 civarında. Şartlar böyle olunca insanımız tüketmiyor, tüketemiyor. ‘Bir kilo peynir 170 lira nasıl alacağız’ diyorlar. Ancak 1 kilo peynire en az 10 kilo süt gidiyor. Sütün firmaya maliyeti 180 lira zaten. Bunun içerisinde ambalaj, lojistik daha yok. Belki de zararına mal satılıyor ama insanımız yine alamıyor. Bir umut elindeki süt çoğaldı bunu nasıl elden çıkarabilir bunu düşünüyor üretici. Şu anda tükettiğimizin yüzde 13 fazlası süt var. Asıl sıkıntı burada. Üreticilerimiz hayvanı da kestirmek istemiyor, yetiştirmişler sonuçta. Dayanabildiğim kadar dayanacağım diyor. Acilen ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor” diye konuştu.