ÇEVRE - 05 Haziran 2022 Pazar 13:29

Uzmanından 'istilacı papağan' uyarısı

A
A
A
Uzmanından 'istilacı papağan' uyarısı

Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Per, Türkiye'nin 34 ilinde insan etkisi ile yeşil papağanların popülasyonlarının arttığını belirterek, yeşil papağanların sayısının artması durumunda türün doğallaşacağını ve önceden kumru türünde olduğu bu hayvanların gibi her yerde görüleceğini dile getirdi.

Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Per, yeşil papağan popülasyonuna ilişkin İHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Egzotik bir türün, etkisinin görülmeye başlamasıyla istilacı tür olarak adlandırıldığını belirten Per, istila sürecinde yönetimlerin 4 aşamalı yaklaşımı olduğunu aktardı.

Per, Türkiye’de ilk kez 1975 yılında doğada papağanların görüldüğünü belirterek, “47 yıllık sürecinde sonunda da papağanlara dair farklı bildirimler gelmeye başladı. Papağanları doğada görmemizin temel sebebi, hayvan ticareti ve yaban hayatı kaçakçılığı. Vatandaşların evcil hayvan dükkanlarından satın aldığı kuşları bazen kazara doğaya kaçırması, bazen de yaban hayatı kaçakçılığı vakaları sırasında kasten doğaya bırakılmaları” dedi.

Yeşil papağanların yarı tropikal tür oldukları için doğada hayatta kalabildiklerini aktaran Doç. Dr. Per, bu türün insanlara bağımlı olmadan doğada yaşadıklarını, yavru yetiştirebildiklerini ve varlıklarını dört mevsim bulundukları yerde sürdürebildiklerini dile getirdi.

“Bu özelliğimizle Avrupa ülkelerinden çok farklı bir durumdayız”

Yeşil papağanların egzotik türler olduğuna dikkati çeken Per, şöyle devam etti:
“Türkiye’de normalde doğada olmaması gereken bir tür. Çünkü doğada evcil ve egzotik türlerin olmaması gerekiyor. Doğal yayılış gösteren türlerin olması gerekiyor. Ancak bu insan etkisi ile girdirilmiş türdür. Yani kendi kendine göç ederek gelmedi. İnsanlar ticaret yoluyla getirdiler bu hayvanı. Göçmen değiller. Kesinlikle uçarak, yani göç ederek gelmediler. 90’lı yıllar ile 2000’li yıllarda sayılarında ciddi bir artış oldu. Rakamsal olarak baktığımızda şu anda Türkiye’de 34 ilde yeşil papağan doğada gözlendi. 10 ilde de popülasyon kurduğunu biliyoruz. Bu oldukça dikkat çekici bir durum. Çünkü dünyanın başka ülkelerinde, özellikle Avrupa başkentlerinde de yeşil papağanlar doğada hayatta kalıyor ve popülasyon kuruyor. Ancak Türkiye’de 34 ilde görülmesi ve 10 ilde popülasyon kurması çok dikkat çekici. Bu özelliğimizle Avrupa ülkelerinden çok farklı bir durumdayız.”

Egzotik bir türün etkisi görülmediğinde istilacı olarak kabul edilemediğini söyleyen Doç. Dr. Per, etkisi görülmeye başladığında istilacı olarak kabul edilip çeşitli yönetim yaklaşımlarının uygulandığını belirtti.

“Kesinlikle doğadan yeşil papağanların toplanmaması, yerinin değiştirilmemesi gerekiyor”

Dört aşamalı yönetim yaklaşımlarından ilkinin türün ülkeye ya da yeni alanlara girişinin engellenmesi olduğuna vurgu yapan Doç. Dr. Per, şunları söyledi:
“Mesela Türkiye bu konuda önemli bir adım attı. 2021 yılında türün ithalatı yasaklandı. Ancak türün ülke içindeki ticareti serbest. Bundan dolayı da şu anda parklarda, mezarlıklardaki yeşil papağanların ticari bir değeri var. Doğadan toplanıp yasadışı bir şekilde ticaret döngüsüne sokuluyor. Bu da bir biyogüvenlik problemi. Dolayısıyla bunun önlenmesi gerekiyor. Birinci aşama bu. Biz bu aşamayı, önleyemezsek daha sonraki aşamalarda başarılı olmamız çok düşük bir ihtimal. İkinci aşamada ilk kayıtlar için vatandaşların bilinçlendirilmesi gerekiyor. Mesela bazen vatandaşlar, doğada gördükleri yeşil papağanları alıp evlerine götürüyorlar. Ya da onlar da satabiliyor, birine verebiliyor ya da tekrar doğaya bırakabiliyor. Böyle durumlarda Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Müdürlüklerine başvurmak gerekiyor. Kesinlikle doğadan yeşil papağanların toplanmaması, yerinin değiştirilmemesi gerekiyor. Bu iki aşamada başarılı olunduğu zaman üçüncü aşamaya geçiliyor.”

“Üçüncü aşamaya geçip de yuvadan yumurtaların deforme edilmesi ya da bireylerin toplanması gibi çalışmalar başarıya ulaşmıyor”

İstila sürecinin üçüncü aşamasına değinen Per, "Bu ilk iki aşamada başarılı olmadığımız zaman, üçüncü aşamaya geçip de yuvadan yumurtaların deforme edilmesi ya da bireylerin toplanması gibi çalışmalar çok başarıya ulaşmıyor. Yapılabiliyor ama çok başarıya ulaşmıyor. Bu istila sürecinin bir de dördüncü aşaması var. Bu da popülasyonlar artık yönetilemeyecek kadar büyürse bir diğer örnek olarak kumru türünde olduğu gibi tüm Türkiye’de yaygınlaşabiliyor ve yaygınlaştıktan sonra doğallaşmış olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla bu tür artık yönetilemez bir duruma geliyor” diye konuştu.

Mustafa Cenik - Yunus Özkan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Takla atan araçtan gençler yola savruldu, arkadaşı "Onlara bir şey olmasın ben öleyim" diye ağladı Antalya’da takla atan hafif ticari araçtaki 5 kişi yola savruldu. 3 kişinin yaralandığı kazayı yara almadan atlatan 2 genç, arkadaşlarının başından bir an olsun ayrılmadı. Kaza, Muratpaşa ilçesi İsmet Gökşen Caddesi’nde sabah saatlerinde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Akcan H.K. idaresindeki 16 ARK 89 plakalı hafif ticari araç önce levhaya çarptı, ardından sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu takla attı. Kazada araçtaki 5 kişi yola savruldu. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kazada Yusuf E.G., Selman B.G. ve Kaan G. yaralanırken, sürücü ile ismi öğrenilemeyen diğer genç hafif sıyrıklarla kazayı atlattı. "Kardeşlerime bir şey olmasın, ben öleyim" Yaralanan arkadaşlarının bir an olsun başından ayrılmayan 2 genç, sağlık ekiplerine zaman zaman zor anlar yaşattı. Sağlık ekiplerinden bilgi almaya çalışan gençlerden biri, "Ağabey bu kan kaybı ne? Ne olur bir şey söyle, bir şeyi var mı? Kardeşlerime bir şey olmasın, ben öleyim. Ben niye yaşıyorum" dedi. Gençler, arkadaşlarının uyumaması için de, "Ağabeyim uyan. Allah için uyuma. Ne olur ses ver" şeklinde telkinde bulundu. Ekiplerin ilk müdahalesinin ardından yaralılar, ambulansla çevredeki hastanelere kaldırıldı. Kazayla ilgili inceleme başlatıldı.
Antalya Alanya Belediyesi’nden engelsiz buluşma Alanya Belediyesi’nin 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle düzenlediği gala yemeğinde engelli bireyler ve aileleri bir araya geldi. Alanya Belediyesi Engelsiz Park ve Yaşam Merkezi’nin öncülüğünde gerçekleşen yemeğe Belediye Başkan Yardımcıları Hasan Servet Ünlü ve Hasan Can Kamburoğlu, Başkan Danışmanı Faruk Konukçu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Yusuf Yılmaz, Belediye Meclis Üyesi Halime Dim Ceylan ve çok sayıda davetli katıldı. Konukçu: El ele yürümeye devam edeceğiz" Etkinlikte konuşan Başkan Danışmanı Faruk Konukçu, engelli bireylerin sosyal hayata katılımını kolaylaştıracak projelere hız kesmeden devam ettiklerini belirterek, “Göreve geldiğimiz günden bu yana, engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırmak ve toplumda farkındalık için Herkes için Alanya hedefiyle çalışıyoruz. Bugün Belediye Meclisimizde kabul edilen Mola Evi projesiyle, engelli bireylerin ailelerine nefes alacak bir alan sağlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Mayıs ayında açılmasını planladığımız Galip Dere Halk Plajı ile yeni hizmetler vermeye devam edeceğiz. Ayrıca yaz sezonunda engelsiz plajlarımıza gitmek için servislerimizden yararlanabilecekler. Herkesin eşit ve erişilebilir bir dünyada yaşama hakkı olduğuna inanıyoruz ve bu yolda el ele yürümeye devam edeceğiz” dedi. Gönüllerince eğlendiler Etkinlik, Sanatçı İzzet Keskin’in sahne almasıyla daha da renklendi. Seslendirdiği neşeli şarkılarla geceye coşku katan Keskin, davetlilere keyifli anlar yaşattı. Şarkılara eşlik eden davetliler, hem eğlenip hem de bu anlamlı günde birlikte olmanın mutluluğunu doyasıya yaşadı.
Erzurum Sekmen: “Erzurum bir kültür ve sanat şehridir” Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum Şehir Tiyatrosu’nun sahnelediği “Devamsız İşler” adlı tiyatrosunu izledi. Tek perdelik komedi oyunu olan ‘Devamsız İşler’i Cengiz Durular yazdı ve Oktay Parlar yönetti. ‘Devamsız İşler’in oyuncu kadrosu Şerif Avcı, Selçuk Ağırman, Kerem Tamgac, Kübranur Yüce, Esra Aydın, Hande Köse, Sıla Katar, Nazlı Koyunoğullarından, Sedat Turan ve Yağmur Güneş’ten oluştu. Genel Sanat Yönetmenliğini Emrah Çılgı, Reji Asistanlığını Tuğçe Köse, Sahne Amirliğini Fatih Tekin ve müziklerini Mahmut Coşkun’un yaptığı ’Devamsız İşler’de dekorda Evren Örs, ışıkta Reşathan Köçer, kostümde Arzu Yavuzer, teknikte Yavuz Sürmeli - Rahmi Çubukcu görev aldı. Oyun her hafta Pazartesi ve Salı günleri İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde ücretsiz olarak izlenebiliniyor. “Genç yeteneklere de fırsat sunuyor” Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum’un kültür ve sanat hayatına yeni bir soluk getiren Erzurum Büyükşehir Belediyemize bağlı Erzurum Şehir Tiyatrosunun sahnelediği “Devamsız İşler” adlı tiyatro oyununu heyecanla izlediklerini ifade ederek, “Hemşehrilerimizin yoğun ilgisiyle gerçekleşen bu özel gösteri, sanatın toplumumuzu birleştiren ve geliştiren gücünü bir kez daha bizlere hatırlattı. Erzurum, tarih boyunca sadece bir medeniyetler şehri değil, aynı zamanda kültürün ve sanatın da beşiği olmuştur. Bizler de bu köklü geçmişe sahip çıkarak sanatı her yaştan ve her kesimden insanımızla buluşturmak için çalışmaya devam ediyoruz. Şehir Tiyatromuz, sahnelediği nitelikli eserlerle hemşehrilerimize güzel anlar yaşatırken, aynı zamanda genç yeteneklere de fırsat sunmaya ve tiyatro sevgisini yaymaya katkı sağlıyor. Bu anlamlı projede emeği geçen tüm sanatçılarımıza, teknik ekibimize ve tiyatroya gönül veren herkese teşekkürlerimi sunuyorum. İnşallah Erzurum’umuzun kültürel zenginliklerini daha geniş kitlelere ulaştıracak nice projelerle buluşmaya devam edeceğiz. Kültür ve sanat şehri Erzurum, geleceğe emin adımlarla yürürken, her alanda olduğu gibi sanatın da yükselen bir değeri olmaya devam edecektir” şeklinde konuştu.