ASAYİŞ - 10 Şubat 2017 Cuma 23:02

Türkiye genelinde 80 bin personelin katılımıyla huzur operasyonu

A
A
A
Türkiye genelinde 80 bin personelin katılımıyla huzur operasyonu

Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından huzur ve güvenliğin sağlanması ve suçların önüne geçmek amacıyla 81 il genelinde 80 bin 88 personelin katılımıyla “Türkiye Güven-Huzur (3)” uygulaması gerçekleştirildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, yurt genelinde 80 bin 88 personelin katılımıyla “Türkiye Güven-Huzur (3)” uygulaması gerçekleştirdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürü Selami Altınok, Jandarma Genel Komutanı Yaşar Güler ve Sahil Güvenlik Komutanı Bülent Olcay’ın Emniyet Genel Müdürlüğü Koordinasyon Merkezinden canlı bağlantılarla takip ettiği uygulamalara polis, jandarma ve Sahil Güvenlik birimlerinden toplam 13 bin 966 ekip, 17 hava aracı, 71 deniz aracı, 417 dedektör köpeği ve 80 bin 88 görevli katıldı.

18 bini aşkın noktada denetim

İstanbul, İzmir ve Antalya’da Polis-Sahil Güvenlik birimlerince; İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Erzurum, Mersin, Diyarbakır, Van, Sakarya ve Kocaeli’de polis-jandarma birimlerince ortak uygulama noktaları oluşturuldu. Şehir giriş/çıkışları ile önceden tespit edilen 18 bin 131 hassas noktada şüpheli şahıs ve araçlar üzerinde arama, kimlik kontrolü ve plaka sorgulaması yapıldı.

Uygulamaya ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, “Ülkemizin huzur ve güvenliğinin teminatları olan Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı 81 ilde koordineli olarak 10 Şubat akşamı sabit yol uygulaması ve umuma açık yer uygulaması şeklinde iki aşamalı uygulama gerçekleştiriyor. Uygulamalar esnasında temel insan haklarına saygılı, özgürlük ve güvenlik dengesine önem veren bir yöntem ile mevcut huzur ve güven ortamının devamının sağlanması suç işleme amacındakilerin caydırılması ile aranan şahıs ve araçların yakalanması amaçlanıyor” denildi.

Ankara’da gerçekleştirilen uygulamalarda şehrin çeşitli noktalarında kapama noktası oluşturan ekipler, şüpheli araçlar ve şahıslar üzerinde arama yaptı. Saat 20.00 sıralarında uygulamaya başlayan ekipler, sabit yol uygulaması ve umuma açık yer uygulaması şeklinde iki aşamalı uygulama gerçekleştirdi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Bursa’da Ziraat Mühendisleri Günü kutlandı Tarımsal Öğretimin 170. Yılı ve Ziraat Mühendisleri Günü dolayısıyla Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Rıfat Okuyan Salonu’da etkinlik düzenlendi. Bursa Uludağ Üniversitesi (BAÜ) Rektörü Prof. Dr. Feridun Yılmaz, programda, arkada 180 yıllık bir tarım eğitimi tarihi olduğunu belirterek, gerilimli bir geleceğin de insanlığı beklediğini söyledi. Dünyada iklim de dahil gelişmelerin ziraat fakültelerini ve tarım politikalarını yakından ilgilendirdiğini dile getiren Yılmaz, iklim değişikliğinin tarımda yeni alanlara yönlendirdiğini, farklı uygulamaları getirdiğini anlattı. Tarımsız olmayacağını tüm dünyanın özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelerle iyi anladığını vurgulayan Yılmaz, "Sanayi devrimi geldikten sonra tarımın çok azalacağına yönelik yanlış bir düşünce hakim oldu ancak öyle değil. Tarımsal üretim her zaman öncelikli olmaya devam etti. Bu çerçevede ziraat fakültelerinin daha da güçlenerek eğitim kalitesini artırmaları önem taşıyor" dedi. BAÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Turgut ise tarımın tüm dünyada en stratejik sektörlerden olduğunu belirterek, bu çerçevede tarımsal eğitimin günün şartlarına uygun yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret etti. Dünyada birçok etkene bağlı olarak hızlı bir değişim yaşandığını anlatan Turgut, öğrencilerin bu değişime ayak uydurması için çaba harcadıklarını söyledi. Bitki koruma bayi açma yetkileri TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak da ziraat mühendislerinin temel yetki ve sorumluluklarından olan bitki koruma ürünleri bayi açma ve işletme yetkisinin kimyagerlere, eczacılara ve son olarak da orman mühendisleri ve orman endüstri mühendislerine verildiği gibi, sınav zorunluluğu da getirilerek, bu konuda aldıkları 4 yıllık eğitimin yok sayıldığını kaydetti. Gıdaların sağlıklı üretilip üretilmediği konusunda endişe içinde bulunduğumuz bir ortamda, gıda üreten işletmelerden 3 kilowat motor gücü, ya da 10 kişiden az personel çalıştıran gıda işletmelerinin denetimi yetkisinin de ellerinden alındığını aktaran Çakmak, şöyle konuştu: "Meslektaşlarımızın iş alanı daraltılırken, halkımızın da sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişimi konusunda endişe duyacağı bir ortam ortaya çıkmıştır. Biyosistem mühendisliği mezunu meslektaşlarımız, ziraat mühendisliği yetki ve sorumluluğu alanlarının birçoğundan yararlandırılmamakta, yetki alanları daraltılmaktadır. Mesleğimizin yetki alanına yönelik bu tür sorunlarla, birlikte mücadele etmek zorundayız. Yetki alanlarımıza yönelik sorunların yanında, tarım topraklarımızın ranta kurban gitmesi de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ülkede önemli oranda tarım toprağını kaybettik." Ziraat mühendisliği mesleğinin, 1980 yılına kadar altın çağını yaşadığını vurgulayan Çakmak, "Bu zaman zarfında ziraat fakültelerine gelen öğrenciler üniversite sınavlarında başarılı ve en seçkin öğrenciler olmuştur. 1980 yılından sonra tüm yüksek eğitim ve öğretiminde olduğu gibi tarımsal eğitim ve öğretimde de ciddi bir deformasyon ve dejenerasyon meydana gelmiştir. Fakülte sayıları ve bölümlerin öğrenci kapasiteleri birden bire bir kaç misli artırılmış ve ziraat mühendisleri çok ciddi bir istihdam sorunu ile karşılaşmıştır. Bu durum doğal olarak ziraat fakültelerini tercih eden öğrenci kalitesini de son derece olumsuz etkilemiştir." dedi. Çakmak, küreselleşen dünya, iklim değişikliği, artan nüfus, azalan tarım toprakları ve gıda arzı, değişen tüketim alışkanlıklarının, tarım sektörünü ve dolayısıyla tarımsal eğitimi yeni zorluklarla karşı karşıya bıraktığını belirterek, "Bu zorlukların üstesinden gelmek için, disiplinler arası yaklaşımların benimsenmesi, teknolojik gelişmelerin eğitime entegre edilmesi ve uygulamalı eğitime daha fazla önem verilmesi gerekmektedir." ifadesini kullandı. Gıda güvenliği stratejisi oluşturulmalı Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serkan Durmuş ise gıda güvenliği ve Güvencesi kavramlarının her geçen gün daha da önem arz ettiğini dile getirerek, iklim değişikliği, artan nüfus ve küresel ekonomik dalgalanmaların, gıda güvenliğini üzerine olumsuz bir etki oluşturduğunu anlattı. Bu süreçte Türkiye’nin yerli üretime dayalı bir gıda güvenliği stratejisi oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu belirten Durmuş, şunları söyledi: "Gıda israfını önleme politikaları ve üretici-tüketici zincirinin optimize edilmesi gıda güvencesi sorunlarına karşı çözümün ise alt yapısı oluşturacaktır. Sürdürülebilir tarım politikaları ise bir başka önemli konudur. Bu nedenle toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı teşvik edilmelidir.Organik tarım, agroekolojik yaklaşımlar ve karbon ayak izini azaltan tarım uygulamalarına ağırlık verilmelidir. Çiftçilere eğitim ve nitelikli destek sağlanarak sürdürülebilir yöntemlerin yaygınlaştırılması teşvik edilecektir. Verimliliği artırma ve maliyetleri düşürmede kritik bir rol oynayacaktır. Çiftçilerimize dijital tarım araçlarının tanıtılması ve erişiminin kolaylaştırılmasıbu alanda verilecek destekler tarım sanayindeki verimliliğe büyük katkı sağlayacağı bir gerçektir." Durmuş, veri tabanlı tarım politikaları ile üretim planlaması yapılmasının önceliklendirilmesi gerektiğini ifade ederek, "Tarımda eğitim ve gençleşmenin benimsenmesi bir politika olarak benimsenmeli ve gerekli adımlar ivedilikle atılmalıdır.Tarımsal öğretim kurumları, nitelikli tarım uzmanları ve girişimciler yetiştirmeye her zamankinden daha büyük bir istek ve gayretle çalışmalıdır.Gençlerin tarıma yönlendirilmesi için cazip teşvikler sağlanmalı tarımsal eğitimin modernleştirilmesi ve uygulamalı eğitim modellerinin artırılmalıdır." diye konuştu.
Samsun Karadeniz’de mezgit ve istavrit bolluğu SAMSUN (İHA) – Karadeniz’de oldukça bol miktarda çıkan mezgit ve istavritin kilosu 70 TL’den satışa sunuluyor. Vatandaşlar hamsiden sonra en çok bu 2 balık türüne rağbet gösteriyor. 1 Eylül’den itibaren oldukça bol geçen balıkçılık sezonu, fırtınalı günlerin haricinde balık tezgahlarının süslenmesine neden oluyor. Vatandaşlar halen en çok kilosu 150 TL’den satılan hamsiye ilgi gösterirken, mezgit ve istavrit de oldukça fazla tüketiliyor. Son dönemde oldukça bol çıkan mezgit ve istavritin 70 liradan satılması da işlere olumlu yansıyor. “Hamsiden sonra en çok istavrit ve mezgit satıyoruz” Sezonun oldukça bereketli geçtiğini dile getiren balık satıcısı Onurcan Köse, “Satışlarımız gayet iyi. Balık da bol miktarda çıkıyor. Hamsi 150, mezgit-istavrit 70, barbun 150, somon 200, levrek-çipura 300, zargana 250 ve kalkan balığının kilosu da 700 TL’den satılıyor. Fiyatlar çok uygun, bu aralar mezgit ve istavrit bolluğu var. Normalde istavritin kilosunu 100, mezgiti de 100-150 TL arası satıyorduk. Bolluk dolayasıyla ikisinde de fiyat düştü. Vatandaşlar da fiyattan memnun. Hamsiden sonra en çok mezgit ve istavrit satıyoruz. Bu bolluğun 15 Nisan’a kadar devam edeceğini düşünüyorum. Daha sonrasında av yasağı başlayacak ve 3 ay kafes balıkları tüketilecek” dedi. Vatandaşlar da şu anda Samsun tezgahlarındaki balık fiyatlarının uygun olduğunu dile getirdiler.
Samsun Karadeniz’de mezgit ve istavrit bolluğu Karadeniz’de oldukça bol miktarda çıkan mezgit ve istavritin kilosu 70 TL’den satışa sunuluyor. Vatandaşlar hamsiden sonra en çok bu 2 balık türüne rağbet gösteriyor. 1 Eylül’den itibaren oldukça bol geçen balıkçılık sezonu, fırtınalı günlerin haricinde balık tezgahlarının süslenmesine neden oluyor. Vatandaşlar halen en çok kilosu 150 TL’den satılan hamsiye ilgi gösterirken, mezgit ve istavrit de oldukça fazla tüketiliyor. Son dönemde oldukça bol çıkan mezgit ve istavritin 70 liradan satılması da işlere olumlu yansıyor. “Hamsiden sonra en çok istavrit ve mezgit satıyoruz” Sezonun oldukça bereketli geçtiğini dile getiren balık satıcısı Onurcan Köse, “Satışlarımız gayet iyi. Balık da bol miktarda çıkıyor. Hamsi 150, mezgit-istavrit 70, barbun 150, somon 200, levrek-çipura 300, zargana 250 ve kalkan balığının kilosu da 700 TL’den satılıyor. Fiyatlar çok uygun, bu aralar mezgit ve istavrit bolluğu var. Normalde istavritin kilosunu 100, mezgidi de 100-150 TL arası satıyorduk. Bolluk dolayasıyla ikisinde de fiyat düştü. Vatandaşlar da fiyattan memnun. Hamsiden sonra en çok mezgit ve istavrit satıyoruz. Bu bolluğun 15 Nisan’a kadar devam edeceğini düşünüyorum. Daha sonrasında av yasağı başlayacak ve 3 ay kafes balıkları tüketilecek” dedi. Vatandaşlar da şu anda Samsun tezgahlarındaki balık fiyatlarının uygun olduğunu dile getirdiler.