EKONOMİ - 04 Temmuz 2022 Pazartesi 10:11

Sıralı Kebap bu yaz İstanbul’da, seneye Bodrum’da

A
A
A
Sıralı Kebap bu yaz İstanbul’da, seneye Bodrum’da

Antalya, Ankara ve Dubai’de hizmet veren Sıralı Kebap, şube sayısını artırıyor. İstanbul şubesi yaz sonunda hizmete girecek, önümüzdeki yıl ise Bodrum restoranı kapılarını açacak.

2016 yılında Antalya’da hizmete giren, ardından Ankara ve Dubai’de açılan Sıralı Kebap Restoran’ın ilk İstanbul şubesi için hazırlıklar başladı. Restoranın sahipleri Mert Çelik ve Mehmet Murat Çelik, Etiler’in Nispetiye Caddesi’nde kapılarını açacak şubenin inşaatına başlandığını açıkladı. 2004 yılından bu yana yeme içme sektöründe faaliyet gösteren Çelik kardeşler, mekânın yaz sonunda misafirlerini ağırlamaya başlayacağını duyurdu.

Bodrum Şubesi 2023’te açılacak
Yurtiçinde şubeleşmeye devam eden Sıralı Kebap, İstanbul’un ardından popüler tatil beldesi Bodrum’da da hizmete girecek. İstanbul-Etiler’deki restoran için düzenleyecekleri görkemli açılış davetinin ardından Bodrum’daki mekâna odaklanacaklarını dile getiren Mert Çelik ve Mehmet Murat Çelik, o restoranı da 2023 yazında lezzet tutkunlarıyla buluşturacaklarını ifade etti.

’’Şehrin en değerli noktalarını seçiyoruz’’
Yeni şube açtıkları yerlerde rekabetçi bir ortam gözettiklerini dile getiren iki kardeş şöyle konuştu:
“Şehrin en değerli ve en rekabetçi noktalarını tercih ediyoruz. Rekabetin her zaman bizi yukarıya çekeceğini bildiğimiz için en güçlü markaların toplandığı şehrin en işlek noktalarını seçmeye çalışıyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Alanya Belediye Tiyatrosu yurt dışından ödülle döndü Alanya Belediye Tiyatrosu, Kazakistan’ın Çimkent şehrinde düzenlenen 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’nde sahne aldı. Festivalin kapanış ve ödül töreninde, Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncularından Fırat Onur Deniz, En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Muhtar Avezov Kazak Millî Dram Tiyatrosu tarafından düzenlenen ve festival kapsamında Jumat Şanin Şehir Akademik Kazak Dram Tiyatrosu’nun kuruluşunun 95. yılının kutlandığı 9. Uluslararası Orta Asya Ülkeleri Tiyatro Festivali’nin beşinci gününde, Ernest Hamingway’in unutulmaz eseri ‘Yaşlı Adam ve Deniz’den uyarlanan tiyatro eseri Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncuları tarafından başarıyla sahnelendi. Festivale, Türkiye’den katılan tek tiyatro ekibi olan Alanya Belediye Tiyatrosu, Alanya’yı en iyi şekilde temsil etti. Belediye Meclis Üyesi Engin Alataş da Kazakistan turne programına katılarak, tiyatro ekibini yalnız bırakmadı. Uluslararası festivalde Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Karakalpakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan gibi Türk dünyasının birçok ülkesindeki tiyatro toplulukları da yer aldı. Yaşlı Adam ve Deniz oyununa büyük ilgi Çimkentli tiyatro severlerin yoğun ilgi gösterdiği ‘Yaşlı Adam ve Deniz’ oyununun yönetmenliğini Kazakistan Drama Tiyatrosu rejisörlerinden Dina Zhumabayeva yaparken, oyunda tiyatro sanatçıları Fırat Onur Deniz, Ezgi Melek Kerman, Vedat Akbulut, Esra Tığlı Kutertan, Murat Demir Tetik, Emre Şen, Güneş Çağlar rol aldı. Jüri tarafından övgüyle karşılanan oyun, seyircilerden de tam not aldı. Jüri Başkanı, ünlü Kazak aktör ve tiyatrocu Asanali Aşımov, oyunun sanat yönetmeni ve oyuncularını tebrik etti. Aşımov, Türkiye’den bir tiyatro topluluğunun festivale katılmasının, Türk dünyasından sanatçı ve tiyatrocuların birbirleriyle tanışarak gelecekte ortak projelerde yer almaları açısından önemli olduğunu vurguladı. Alanya belediye tiyatrosuna en iyi erkek oyuncu ödülü Festivalin kapanış ve ödül töreninde, Alanya Belediye Tiyatrosu oyuncularından Fırat Onur Deniz, En İyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü. Bu önemli başarı, Alanya Belediye Tiyatrosu adına büyük bir gurur kaynağı oldu. "Gurur duyduk" Kazakistan Turnesi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Alanya Belediyesi Tiyatro Müdürü Hüseyin Çinal, “Bu yıl önce Adana’da, daha sonra Kazakistan’da Alanya’mızı ve ülkemizi en iyi şekilde temsil ettik. Orta Asya Ülkelerinden birçok tiyatro topluluklarının katıldıkları festivalde Türkiye’den katılan tek tiyatro ekibi bizlerdik. Çok büyük ilgi ve sevgiyle karşılandık. Sahnelediğimiz Yaşlı Adam ve Deniz Oyunu çok beğenildi. Ayrıca Sanat Yönetmenimiz Fırat Onur Deniz, en iyi erkek oyuncu ödülüne layık görüldü. Kazandığımız bu prestijli ödül, tiyatromuzun gücünü ve kalitesini uluslararası platformda kanıtlamış oldu. Sanatın sınırlarının olmadığını ve kültürler arasında köprüler kurulabileceğini gösteren anlamlı bir başarı oldu. Fırat Onur Deniz’i ve tüm tiyatro ekibimizi kutluyorum” dedi.
Antalya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en az 3 çocuk çağrısına hekimlerden destek geldi Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en az 3 çocuk çağrısına destek verdi. Antalya’da yapılan 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi’nde konuşan Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var” dedi. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM tarafından düzenlenen 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi-TSRM 2024, 14-17 Kasım tarihleri arasında, Antalya’da gerçekleştirildi. 27 ülkeden 100’den fazla yabancı katılımcı, toplam 800’den fazla katılımcıyla gerçekleştirilen kongrede; “Bir Kadının Üreme Sağlığı Genel Sağlığıyla Bağlantılı Mıdır?, Transfer Edilecek Doğru Embriyo Nasıl Seçilir?, Tüp Bebek Başarısını Artırma Arayışında Teknoloji Ve Biyoloji, AI (Yapay Zeka) İle Embriyo Seçimi, Üreme Genetiğinde Yeni Teknolojiler, Doğurganlığın Korunmasının Psikolojik Önemi” gibi önemli konu başlıkları her yönüyle tartışılıp, güncel veriler sunuldu. Türkiye’den 168 konuşmacı ve oturum başkanının yer aldığı kongrede, 12 ülkeden 30 yabancı bilim insanının görev aldığı oturumlarda yeni gelişmeler katılımcılarla paylaşıldı. 10 Bilimsel Oturum, 76 Yuvarlak Masa Toplantısı, 3 Uydu Sempozyumu, 3 Hemşirelik Oturumu ve ASRM Kursu’nun yapıldığı bilimsel programda; 55 Sözel Bildiri, 4 Video Bildiri sunuldu. Kongrede gerçekleştirilen basın toplantısında; Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, TSRM Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gürkan Bozdağ, TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın ve TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek, doğurganlık oranının azalmasına dikkat çekerek, üremenin devamlılığının sağlanması konusunda önerilerde bulundu. “3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var” Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği-TSRM Başkanı ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doğurganlık hızının nüfus yenilenme eşik değeri olan 2,1’in altına düştüğü gerekçesiyle yaptığı 3 çocuk çağrısını desteklediklerini açıkladı. Prof. Dr. Ata, “Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının hem toplam sayıyı hem de o nüfusun içindeki genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Dolayısıyla 2.2 çocuk olmayacağı için, en az üç çocuk yapılır ise ancak toplumun sürekliliğini ve ekonomik stabilitesini sağlamak mümkün. Bu sorun dünyanın her yerinde var ve Türkiye’yi de etkiliyor. Doğurganlık hızı, şu an iki nokta iki gerekirken bir buçukta. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var. 3 çocuk yapılmadığı sürece nüfuslar küçülüyor, yaşlanıyor ve sistemlerin dönmesi imkansız hale geliyor. O sebeple bunun nedenlerini bulup bununla ilgili bir farkındalık sağlamak istiyoruz” diye konuştu. “İsteyerek çocuk yapmayan insanları, üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok” Doğurganlığın şehirleşmiş, endüstrileşmiş bütün ülkelerde düştüğüne işaret eden Prof. Dr. Barış Ata, OECD’nin Glance at Society 2024 raporuna göre doğurganlıktaki düşüşün en önemli nedeninin, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duygular olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ata, şöyle devam etti: “Çocuk yapmamayı tercih eden çiftlerin en önünde gelen gerekçesi, ekonomik güçlükler ve gelecekle ilgili belirsizlik duyguları. Önemli bir kısım istemediği için bu endişelerden yapmıyor. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok ama şartlar, hayat iyileştikçe ki hayat her zaman üç aşağı beş yukarı benzerdir aslında. Ama yapmak isteyip de yapamayan, yine Dünya Sağlık Örgütü’nün geçen yılki araştırmasına göre; 6 çiftten birisi bir noktada bu sorunu yaşıyor, bu yüzde 17-18’lik kısma destek vermek lazım. Nüfus artışını geri sağlayabilmek için, değişik ülkelerin denediği değişik çözümler var. Mesela, Güney Kore çocuk yapan çiftlere 75 bin dolarlık destek veriyor. Çıkarıp parayı vermiyor ama belli indirimleri, tedaviyi karşılıyor. Buna rağmen doğurganlık yükselmiyor. Finlandiya, bir buçuk yıla kadar babalık izni veriyor. Buna rağmen yükselmiyor. Dolayısıyla anlattığım endişelerden dolayı isteyerek çocuk yapmayan insanları üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok.” “6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor” Prof. Dr. Barış Ata, hedeflerinin çocuk yapmak isteyip yapamayan toplumun yüzde 18’lik kısmına yardımcı olmak olduğunu açıkladı. Ata, “Bu grupla ilgili, Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yıl yayınladığı bir çalışma var. 6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor, kısırlık problemi yaşıyor. Altıda bir demek yüzde 17’ye yüzde 18’e dayanıyor, bu da 6’da 1 demek. Bu insanlara yardımcı olunabilir ise üreme hızı öyle artırılabilir. O yüzden bizim kendimize bu yıl ki görev edindiğimiz şey, üreme sağlığıyla, üreme potansiyeliyle ilgili toplumun bilgilendirilmesi. Demografik yapının korunabilmesi konusunda, arzu edenlerin, çocuk sahibi olmak isteyenlerin, üç çocuk yapması için teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz de üç çocuk diyoruz, bu objektif bir gerçek” şeklinde konuştu. “Tüp bebek konusunda sınırlama kaldırılsın” TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın, en az 3 çocuk hedefinin gerçekleştirilmesi hususunda tüp bebek yapmak isteyen çiftlere sınırlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Şu an, 40 yaşının altında en az 3 yıllık evli ve daha öncesinde gebe kalamamış çiftlere devlet tüp bebek desteği vermekte. Bu kısıtlama, daha hızlı gebeliğe ulaşması gereken çiftlerin gecikmesine neden olmaktadır. O yüzden bizim önerimiz, bu tarz kısıtlamaların kaldırılmasıdır. Gerek tüp bebekte gerek normal doğumda 1. çocuktan sonra devlet destek kapsamından çıkartmaktadır. Yani 2. ya da 3. çocuk devlet desteği kapsamında yapılamamaktadır. Sonuçta, şu anki bizim de önerimiz en az 2 ya da 3 çocuk sahibi olabilmek olduğu için, 1. çocuktan sonra da 2. hatta 3. çocukta da devlet desteğinin tüp bebek tedavisi için devam etmesi ya da bu desteğin belli oranlarda azaltılarak gidilmesi olabilir. Bir üçüncü konuysa, özellikle çocuk sahibi olamayan çiftler, ileri yaş gruplar, 35 yaşının üzerindeki çiftler ve bu gruplarda gerek doğal yoldan, gerek tüp bebekle çocuk sahibi olabilme oranı daha düşük. Bu gruplara devlet en fazla üç hak tanımakta, özellikle ihtiyacı olan ileri yaş çiftlerde bu tarz bir sınırlamanın kaldırılması, gerekirse altıya kadar çıkarılması, gerekirse de en azından bir çocuk sahibi olabilene kadar desteğin devam ettirilmesini önermekteyiz.” "Yumurta dondurma maliyeti, tüp bebek maliyeti kadar” TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek ise birçok kadının gerek sosyal, gerek eğitim, gerek kariyer hedefleri nedeniyle evliliği ve gebeliği ertelediğine dikkat çekerek, yumurta dondurma seçeneğine daha fazla teşvik verilmesi gerektiğini kaydetti. Doç. Dr. Şimşek, şöyle konuştu: “Son 20 yılda da Türkiye’de ilk çocuk sahibi olma yaşı 27’lere, 28’lere dayanmış durumda ve büyükşehirlerde bu 29 ve üstüne çıkmış durumda. Dolayısıyla evlilikler ve çocuk sahibi olmak giderek öteleniyor. İleride çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarımıza çocuklarını planlamak, yumurtaları kalmadığında onlara bir gebelik şansı verebilmek için son 10 yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yumurta dondurma seçeneği konusunda teşvik sağlanıyor. Ama çeşitli kısıtlamalara bağlı. Birinci problem, azalmış yumurtası olan hastaların dondurması. Çünkü, devlet politikaları bir hastanın yumurtayı serbestçe dondurmasını, azalmış yumurtası varsa önceliklendirmeye programlanmış. Halbuki biz biliyoruz ki bir kadının 38-40 yaşında yumurtaları azaldığı için, yumurta dondurmaya geldiği zaman başarısı düşük oluyor, az sayıda yumurta donduruyorsunuz ve geri döndüğünde gebe kalma oranı düşük oluyor. Bu nedenle, sağlanan bu hakkın genişletilmesi, bu kadınlar için daha ileride çocuk sahibi olma ve ailelerini tamamlama anlamında çok büyük bir avantaj sağlayacaktır. Bir diğer nokta da, yumurta dondurmanın maliyeti tüp bebek maliyetleri gibi ciddi maliyetli bir iştir ve maalesef her kadının evrensel buna erişimi, bu tedavilerin çok büyük kısmının hasta tarafından karşılanmasını gerektirmektedir. Ve hastanın karşılaması da, ciddi bir maddi imkan ve yük getirmektedir. Bunu belki global olarak belli şartlar daiminde çoğu kadının faydalanabileceği şekle getirmek, o kadınların ileriki yıllarda doğurma isteğini, ailelerini tamamlama çabalarını gerçekleştirmelerinin önünü açacaktır.”
Osmaniye Başkan Çenet: "Osmaniye fıstığımıza sahip çıkalım" Osmaniye Belediye Başkanı İbrahim Çenet, 23-24 Kasım tarihlerinde düzenlenecek olan Osmaniye Fıstık Festivali’ne tüm vatandaşları davet ederek “Osmaniye fıstığımıza sahip çıkalım" çağrısında bulundu. Osmaniye Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü organizasyonun da 23-24 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan Osmaniye Fıstık Festivali için hazırlıklar sürerken hazırlıkları yerinde kontrol eden Belediye Başkanı İbrahim Çenet, festivalin fotoğraf çekilme simgesi olan canlı TV maketini inceledi. Maket önünde kameraların karşısına geçen Başkan Çenet, 23-24 Kasım tarihlerinde Atatürk Caddesi’nde düzenlenecek olan festivale vatandaşları davet etti. Osmaniye fıstığının mutfak serüvenindeki tüm lezzetlerin ve çeşitli etkinliklerin yer alacağı festivalde her yaştan vatandaşlar doyasıya eğlenecek. Osmaniye fıstığımıza birlikte sahip çıkalım diyen Belediye Başkanı İbrahim Çenet, “23-24 Kasım tarihlerinde Osmaniye fıstığımızın festivalini yapacağız. Festival için arkadaşlarımızın hazırladığı birçok aksesuarları inceledik. Bizlerde 23-24 Kasım tarihlerinde sizlere canlı bir şekilde Osmaniye fıstığımızın mutfaktaki serüven yolculuğunda ortaya çıkan lezzetlerini sunmak istiyoruz. Bunu bir festival havasında vermek istiyoruz. Osmaniye fıstığımıza birlikte sahip çıkalım. Bu bizim kültürümüz. Hepimiz fıstığın yetişme sürecinde büyüdük. Bahar ayıyla başlayıp sonbahar ayına kadar giden süreci hep birlikte yaşadık. Büyüklerimiz bunu yaşattılar, bizlere teslim ettiler. İnşallah bizde bunu artık bir kültür olarak ekonomi olarak ülkemizin markası olarak dünyaya da pazarladığımız Osmaniye fıstığımıza 23-24 Kasım Fıstık Festivali’nde birlikte sahip çıkalım” diye konuştu.