DÜNYA - 24 Ekim 2024 Perşembe 10:35 | Son Güncelleme : 24 Ekim 2024 Perşembe 10:38

İsrail, yaralıları tahliye eden Lübnan askerlerini vurdu: 3 ölü

A
A
A
İsrail, yaralıları tahliye eden Lübnan askerlerini vurdu: 3 ölü

Lübnan'ın güneyindeki saldırılarda yaralıları tahliye eden askerlere İsrail tarafından gerçekleştirilen saldırı sonucu 3 Lübnan askeri hayatını kaybetti. Başkent Beyrut'un güneyine ise gece boyu en az 17 saldırı gerçekleştirildi, 6 bina yerle bir oldu, en az 1 kişi yaşamını yitirdi.

İsrail ordusu, Lübnan'a saldırılarını aralıksız bir şekilde sürdürüyor. Lübnan ordusundan yapılan açıklamada, ülkenin güneyindeki Bint Jbeil bölgesine bağlı Yater köyünde yaralıları tahliye etmek için operasyon gerçekleştiren askerlerin İsrail ordusu tarafından hedef alındığı bildirildi. Saldırıda 3 Lübnan askerinin hayatını kaybettiği aktarıldı.

Beyrut'a 17 saldırı: 6 bina yıkıldı, 1 kişi öldü

Lübnan Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in gece boyu başkent Beyrut'un güneyine en az 17 saldırı gerçekleştirdiği, en az 1 kişinin öldüğü, 5 kişinin de yaralandığı ifade edildi. Saldırıların uyarı yapılmadan başlatıldığı ve 6 binanın yerle bir edildiği aktarıldı.

İsrail, yaralıları tahliye eden Lübnan askerlerini vurdu: 3 ölü

İsrail ordusu: "160'tan fazla Hizbullah hedefi vuruldu"

İsrail Savunma Kuvvetlerinden (IDF) yapılan açıklamada, savaş uçaklarının Lübnan genelinde "fırlatma rampaları, askeri binalar ve askeri altyapılar da dahil olmak üzere 160'tan fazla Hizbullah hedefine" saldırı düzenlediği, bazı Hizbullah mensuplarını da öldürdüğü ifade edildi.
İsrail'in saldırılarının başladığı 8 Ekim 2023'ten bu yana Lübnan'da en az 2 bin 574 kişinin hayatını kaybetti, 12 bin 1 kişi yaralandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli DENİB “Sürdürülebilir Geleceğe Denizli Tekstili Birlikte Yol Alıyor” projesi eğitim programı başladı Denizli İhracatlar Birliği (DENİB), sürdürebilir geleceğe değinerek tekstil ve konfeksiyon, gıda, su ve kaynak ve enerji verimlilik gibi konuların ele alındığı “Sürdürülebilir Geleceğe Denizli Tekstili Birlikte Yol Alıyor” projesi eğitim programları başladı. Aynı zamanda Denizli’nin ocak ve eylül aylarında tekstil ve konfeksiyondaki ihracat verilerine aktaran Başkan Memişoğlu, "Tekstil ve konfeksiyonda, ocak ve eylül aylarında Denizli’de, 1 milyar 53 milyon ihracat yapıldı" dedi. Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB), “Sürdürülebilir Geleceğe Denizli Tekstili Birlikte Yol Alıyor” projesi eğitim programı başladı. Güney Ege Kalkınma Ajansı 2024 Yılı Teknik Destek kapsamında, Denizli İhracatçılar Birliği’nin tekstil ve konfeksiyon sektörüne yönelik yürüttüğü “Sürdürülebilir Geleceğe Denizli Tekstili Birlikte Yol Alıyor” projesi DENİB Hizmet Binasında bugün başladı. Toplamda 5 gün sürecek olan proje eğitiminde tekstil ve konfeksiyon, gıda, döngüsellik, su, kaynak ve enerji verimliliği, atık yönetimi, karbon ayak izi ölçümleme konular ele alınacak. Toplamda 5 gün sürecek eğitimlerin en az 4 gününde yer alan katılımcılar için katılım sertifikası düzenleneceği belirtildi. Aynı zamanda Denizli’de tekstil ve konfeksiyon ihracatı hakkında konuşan Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkan Memişoğlu, "2024 yılı Ocak-Eylül döneminde Türkiye geneli tekstil-konfeksiyon ihracatı yüzde 6,3 azalışla 20 milyar 630 milyon dolar oldu. Denizli’de ise aynı dönemde yüzde 2,3 azalışla 1 milyar 053 milyon dolar olarak gerçekleşti" dedi. "Tekstil ve Konfeksiyonda, Ocak ve Eylül aylarında Denizli’de, 1 milyar 53 milyon ihracat yapıldı" Ocak ve Eylül arasında Türkiye geneli ve aynı zamanda Denizli’deki tekstil ve konfeksiyon ihracatı hakkında bilgiler veren Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkanı Hüseyin Memişoğlu; Türkiye genelinde, 6,3 azalışla 20 milyar 630 milyon dolar olurken Denizli’de ise aynı dönemde yüzde 2,3 azalışla 1 milyar 053 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirtti. Aynı zamanda Denizli’nin tekstil ve konfeksiyon sektörü ihracatında ilk 10 ülkeye sıralandığında 7’sinin AB ülkesi olduğunu belirten Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) Başkanı Hüseyin Memişoğlu, “Tekstil-konfeksiyon sektörünün ülkemiz ve ilimizdeki önemli konumuna belirtmek istiyorum. Türkiye genelinde, tekstil-konfeksiyon sektörü, otomotiv ve kimyevi maddeler sektörlerinden sonra üçüncü sırada yer alıyor. Yine ülke genelinde, ihracat birim değeri 1,50 dolarken, tekstil-konfeksiyon sektöründe 8 dolar seviyesinde. Denizli genelinde ise; tekstil-konfeksiyon, lokomotif sektör olarak lider konumunu sürdürüyor. İlimizin ihracat birim değeri 2,15 dolarken, tekstil-konfeksiyon sektöründe bu değer 9,6 dolar seviyesinde. Kısaca, tekstil-konfeksiyon sektörü katma değerli ihracatıyla ön sıralardaki yerine koruyor. İhracat rakamlarını değerlendirdiğimizde ise, 2024 yılı Ocak-Eylül döneminde Türkiye geneli tekstil-konfeksiyon ihracatı yüzde 6,3 azalışla 20 milyar 630 milyon dolar oldu. Denizli’de ise aynı dönemde yüzde 2,3 azalışla 1 milyar 053 milyon dolar olarak gerçekleşti. Tekstil-konfeksiyon sektöründe ihracatın sürdürülebilirliği, üretimin, istihdamın ve inovasyonun sürdürülebilirliği anlamına geliyor. İlimizin tekstil-konfeksiyon sektörü ihracatında Avrupa Birliği ülkelerinin payı yüzde 66 oranında. En fazla ihracat yaptığımız ilk 10 ülkeyi sıraladığımızda ise; ilk 10 ülkenin 7’sinin AB ülkesi olduğunu görüyoruz. Bu nedenle, Avrupa Birliği’nde gerçekleşen sürdürülebilirlikle ilgili tüm gelişmeler Denizlili ihracatçıları çok yakından ilgilendiriyor. Avrupa pazarımızın devamlılığı için bu gelişmelerin yakından takibi ve uyum süreci için projemizi hayata geçirdik" dedi. Tekstil ve konfeksiyon hakkında bilgileri aktaran ve aynı zamanda projedeki eğitimin 5 gün süreceği ve adım adım eğitimde nelerin aktarılacağını dile getiren Başkan Memişoğlu, "GEKA 2024 yılı teknik destek programı kapsamında bu sene belirlenen temalar; Dijital ve Yeşil Dönüşüm, Ekonominin Çeşitlendirilmesi ve Kadın Girişimciliği ve Kadın İstihdamı olarak belirlendi. Yeşil dönüşümün tekstil ve konfeksiyon sektörleri için bir tercih değil zorunluluk olması, ayrıca, bu sektörlerde kadın çalışan oranının da yüksek olması programda yer almak istememizin diğer sebebi oldu. Tekstil-konfeksiyon sektörü, herkesin günlük hayatında kullanılıyor. Kıyafetler, mobilyalar, koruyucu ekipmanlar, medikal giysiler gibi oldukça geniş bir yelpazede sektör ürünleri ile karşılaşıyoruz. Tekstil ürünlerine yönelik artan su ve enerji ihtiyacı, çevre üzerinde ciddi baskı oluşturuyor. Gıda, inşaat ve ulaşımdan sonra çevresel etkisi yüksek olan dördüncü sektör olarak sıralanıyor. Su ve kaynak tüketimi açısından da üst sıralarda yer alıyor. Projemizde genel olarak ele almak istediğimiz konular sürdürülebilirlik ana ekseninde, döngüsellik, su, kaynak ve enerji verimliliği, atık yönetimi, karbon ayak izi ölçümleme gibi konular oldu. Toplamda 5 gün sürecek olan eğitim programının ilk kısmı Tekstil/Konfeksiyon Sektöründe Sürdürülebilirlik, Yaşam Döngüsü Analizi ve Döngüsel İş Modelleri ile Tekstil/Konfeksiyon Sektöründe Enerji Verimliliği, Yönetimi ve İyi Uygulama Örnekleri başlıklarıyla 23-24 Ekim 2024 tarihlerinde tamamlanacak. Eğitim projesinin ikinci kısmı ise Tekstil/Konfeksiyon İşletmelerinde Su, Atık Yönetimi ve Endüstriyel Simbiyoz, Yenilenebilir Enerji ve Karbon Azaltım Sertifikaları ile Karbon Ayak İzi Ölçümleme ve Raporlama başlıklarıyla Kasım ayı içerisinde 3 gün olarak planlanıyor" şeklinde konuştu. Toplamda 5 gün sürecek olan projenin en az 4 gününde yer alan katılımcılar için katılım sertifikası düzenleneceğini belirten Başkan Memişoğlu, "Eğitim programının ilk gününde, sürdürülebilirliğin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutuyla başlanarak Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 17 maddesine kapsamlı bir şekilde değinildi. Ardından, küresel karbon salımının yüzde 10’undan sorumlu olan ve bu oranın 2030 yıllarına gelindiğinde yüzde 60 seviyelerine çıkacağı beklenen moda endüstrisinin üretim sürecine giriş yapılarak değer zinciri analizi yapıldı. Sektörün sürdürülebilirliğinin artması için işletmelerde atılması gereken temel adımlardan bahsedilen eğitim programında yaşam döngüsü değerlendirilmesi kapsamlı bir şekilde yapıldı. Eko tasarım ilkeleri, araçları ve gerekliliklerine de detaylı bir şekilde yer verilerek temel öneriler anlatıldı. Döngüsel ekonomi ve tekstil-konfeksiyon sektöründe döngüsel iş modellerine de değinilen eğitim programı yarın sektörde enerji verimliliği, enerji yönetimi ve iyi uygulamalar başlığında devam edecek. “Sürdürülebilir Geleceğe Denizli Tekstili Birlikte Yol Alıyor” Projesi eğitim programının ilk gününde ilgi oldukça yüksekti. Firmaların sürdürülebilirlik, kalite kontrol, üretim, insan kaynakları ve idari işler departmanları personelinin yoğun bir şekilde katılım sağladığı eğitim programı karşılıklı etkileşim ile tüm gün boyunca interaktif bir şekilde devam etti. Toplamda 5 gün sürecek olan projenin en az 4 gününde yer alan katılımcılar için katılım sertifikası düzenlenecek olup Kasım ayı takvimi için web sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz" dedi.
Ankara MHP Genel Sekreteri Büyükataman’dan, Sabahattin Çakmakoğlu için başsağlığı mesajı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, İçişleri ve Milli Savunma eski Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu’nun vefatı üzerine başsağlığı mesajı yayımladı. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, İçişleri ve Milli Savunma eski Bakanı ve 23. Dönem MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu’nun vefatı üzerine başsağlığı mesajı yayımladı. Ataman mesajında şu ifadelere yer verdi: “Kıymetli devlet adamlarımızdan İçişleri ve Milli Savunma eski Bakanımız, 23.Dönem MHP Kayseri Milletvekilimiz Sayın Sabahattin Çakmakoğlu Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Devletimizin birçok kademesinde çeşitli görevler üstlenerek yüksek bir özveri ile çalışan, önemli ve başarılı hizmetleri bulunan bir değeri kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. TBMM çatısı altında ve devletimizin çeşitli kademelerinde ülkemiz ve milletimiz adına yürüttüğü takdire şayan çalışmalar her zaman hayırla hatırlanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Milliyetçi-Ülkücü Harekete ve Türk milletine önemli hizmetleri bulunan, ömrü boyunca ülkemizin güvenliği ve refahı için kıymetli çalışmalar yürüten dava ve devlet adamı kıymetli büyüğümüz Merhum Sabahattin Çakmakoğlu’na Cenab-ı Allah’tan rahmet, yakınlarına ve camiamıza baş sağlığı diliyoruz. Mekânı cennet olsun.”
Tekirdağ Silajlık Sorgum Hasadı etkinliği düzenlendi Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde gerçekleştirilen Sorgum Hasadı etkinliğinde, iklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele çerçevesinde yüzde 75 hibeyle yürütülen Silajlık Sorgum Projesi tanıtılarak, sorgum bitkisinin üreticilere alternatif bir yem kaynağı sunacağı ifade edildi. Malkara ilçesi Kırıkali Mahallesi’nde, Tekirdağ Tarım ve Orman İl Müdürü Oktay Öcal’ın katılımıyla Sorgum Hasadı etkinliği gerçekleştirildi. Törende, Kırıkali Mahallesi ile çevre mahalle muhtarları, üreticiler ve teknik personel bir araya geldi. İl Müdürü Öcal etkinlikte yaptığı konuşmada, kurumları tarafından yüzde 75 hibeyle yürütülen Silajlık Sorgum Üretiminin Yaygınlaştırılması Projesi’nin çiftçi şartlarında sonuçlarını görmek ve sorgum bitkisini üreticilere tanıtmak amacıyla düzenlendiğini vurguladı. Öcal, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki olumsuz etkilerini son yıllarda yoğun bir şekilde yaşandığını belirtti. Öcal, “Sizlerin de bildiği gibi iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini son yıllarda çok yoğun olarak yaşadık ve yaşıyoruz. Ancak, tarımda yeni yöntemlerle, yeni tekniklerle, kuraklığa dayanıklı yeni çeşitlerle ve dayanıklı türlerle yolumuza devam etmek, kuraklıkla mücadele ederek üretim yapmak zorundayız" dedi. "Hayvan beslemenin olmazsa olmazı silajdır" Hayvancılıktan silajın çok önemli olduğuna dikkat çeken Öcal, "Hayvan beslemenin olmazsa olmazı silajdır. Silaj yemleri hayvanlar tarafından iştahla tüketilen, sütte yağ oranını yükselten, kalitesi yüksek kaba yemlerimizdendir. Su bizim en öncelikli konularımız arasındadır, suyumuzu idareli kullanmalıyız. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi kuraklıkla mücadele için diğer silajlık yemlere göre daha az su tüketen sorgum bitkisini sizlere tanıtmak, hayvan yetiştiricimizin kullanımına sunmak istedik. Bu projede amacımız, kurak, yarı kurak bölgelerde, sulamanın kısıtlı veya mümkün olmadığı alanlarda çok az su kullanarak aynı verimi alabileceğiniz, kuraklığa dayanıklı sorgum bitkisinin, mısıra alternatif olarak yetiştirilmesini sağlamak ve yem üretimine ekonomik anlamda destek olmaktır. Beklentimiz hayvan yetiştiricilerimizin silajlık sorgum ekilişlerine ilgi duymalarıdır. Bu yıl sorgum ekenlerden olumsuz bir eleştiri almadık ve verimlerden gayet memnun olduklarını görüyoruz, şimdiden bereketli olsun” dedi. Hasat sonrası, köy kahvesinde yetiştiricilere Tekirdağ Tarımsal Üretim Planları, bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünlerinde uygulanacak yeni destekleme modeli hakkında bilgiler verildi. Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi çerçevesinde bu sezon Tekirdağ genelinde 11 ilçede 3 bin dekar alanda Silajlık Sorgum Projesi uygulanmış olup projenin bölgede sorgum üretim miktarını artırmayı hedeflediği bildirildi.
Kahramanmaraş Bad-ı Saba konutları A Blok altında su kuyusunun olmadığı ortaya çıktı Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremde yıkılan Bad-ı Saba konutlarının A Bloğunun altında su kuyusu ve sıvılaşmanın olmadığının bilirkişi raporlarında da mevcut olduğunu ifade eden ve iddialara mahkemede cevap veren tutuklu sanık müteahhit Şahin Avşaroğlu, ‘’Depremlerde patlayan şebekeler olmaktadır, sonrasında duruşmada beyanı alınan AFAD görevlisi tanık. Bu suyun temiz su olduğunu, borunun patladığını beyan etti” dedi. Kahramanmaraş depremlerinde yıkılan ve 42 kişinin hayatını kaybettiği Bad-ı Saba Konutları ile ilgili 1’i tutuklu 10 sanığın yargılandığı dava dosyasının 3’üncü celse duruşmasına Kahramanmaraş 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık Şahin Avşaroğlu, tutuksuz sanıklar, müştekiler ile avukatlar katıldı. Yıkılan binanın kalıp ve donatı kontrol formları ve beton döküm tutanaklarının belediyeden talep edilip dosyaya eklendi. Mahkeme tarafından Bad-ı Saba konutlarının zemininde keşif yapıldığı, sondaj çalışmalarının gerçekleştirildiği, alınan numunelerin DSİ 20. Bölge Müdürlüğüne teslim edildiği ve raporun henüz gönderilmediği okundu. Daha sonra mahkeme başkanı tanıkların beyanlarını dinledi. ’Bu parselde bir kuyu var, ancak bu kuyu E bloğun yanındadır’ Tanık beyanlarının ardından Bad-ı Saba konutları müteahhidi sanık Şahin Avşaroğlu verdiği beyanda binanın altında su kuyusunun bulunmadığını ifade etti. Su kuyusu E blok yanında bulunduğunu, yıkılan A blok altında su kuyusu bulunmadığını, mahkemece keşif mahallinde yapılan gözlemler sonucu ortaya çıktığını ifade eden Avşaroğlu, “Ben binayı yönetmelikler çerçevesinde aldığımız ruhsata istinaden yaptım, müştekilerden biri binanın temelinin 9 kat olduğunu beyan etti, bu husus doğru değildir, binanın ruhsatı 15 kattır. Bu ruhsatı veren belediyedir, biz buna uygun olarak projelerimizi hazırlayıp binayı yaptık. Baştan beri araştırılmadan şahsıma iftiralar atılmaktadır, başta betonu ele aldılar, betonun içinde taş parçaları olduğu iddia edildi, ancak karot örnekleri alındı. Deprem görmüş binadan alınan karot numunelerinin analizleri deprem yönetmeliğinin üzerinde çıkmıştır. Sonrasında binanın altında kuyu olduğu iddia edilmeye başlandı, ben binanın altına kuyu yapacak değilim, bu parselde bir kuyu var, ancak bu kuyu E bloğun yanındadır. Buna dair DSİ’nin evraklarını sunduk, keşif sırasında da bu husus tespit edildi, sonrasında bodrum kattaki sudan bahsedildi, bu suyun dışarıdan gelme ihtimali yoktur, deprem dosyalarında ilk ifade veren 3 kişiden biri bendim. Sarsıntılar devam ederken ifademiz alındı, binanın hafriyatı sırasında ben başında bekledim, temelde su yoktu, bu su KASKİ’nin şebeke suyunun patlaması ile alakalıdır. Bunu tecrübelerimle biliyorum, depremlerde patlayan şebekeler olmaktadır, sonrasında duruşmada beyanı alınan AFAD görevlisi tanık bu suyun temiz su olduğunu, borunun patladığını beyan etti, müştekiler şebeke suyu kullandıklarını, aboneliklerinin olduğunu söylediler. ‘Ben binayı yönetmeliğe uygun yaptım’ Olaydan 15 ay sonra bir fotoğraf çıktı, bu fotoğrafın bizim bina olup olmadığı belli değildir, bizim bina olduğunu kabul etsek dahi nerenin fotoğrafı olduğu da belli değildir. Enkaz çalışma aşamasında enkazın üzerinden tonlarca ağırlıkta iş makineleri geçmiştir, buna rağmen fotoğrafa bakıldığında etriyelerin görevini yaptığı görülmektedir, dosyadaki tutanaklarda etriyelerin hatalı olduğuna dair hiçbir tutanak bulunmamaktadır. Deprem dosyalarında bu hususlar incelenmiştir, hatalı olanlarla ilgili tutanaklar dosyalara konulmuştur, asılsız iddiaları duyunca üzülüyorum, ben binayı yönetmeliğe uygun yaptım. Yapı denetim şirketi görevlileri ve belediye görevlileri gelip binayı incelediler, ben böyle olsun istemezdim, yönetmelik depreme yeterli gelmediyse bu benim suçum mu, 21 aydır yüksek güvenlikli kapalı cezaevindeyim, psikolojik olarak sıkıntılar yaşamaktayım, yaptığım işte bir eksiğim, hatam yoktur, tahliyemi talep ediyorum" dedi. Tutuklu müteahhit müvekkilinin tahliyesini talep eden Av. Cankat Şahin, “Önceki savunmalarımızı tekrar ediyoruz, müvekkilin savunmalarına iştirak ediyoruz. Soruşturma aşamasında KASKİ abonelikleri olmadığını beyan ettiği için iddianame bu şekilde tanzim edildi, ancak huzurunuzda abonelikleri olduğunu beyan ettiler dedi. Av. Şahin “Binanın yapımı ile ilgili bir kusurdan bahsedilmemiştir, zemin etüdünü yapan kişi sanık L.V’dur, bilirkişi raporunu düzenleyen heyetin başka bir dosya ile ilgili sunduğu bir raporda zemin ile ilgili eksikliklerden kimlerin sorumlu olduğunu yazmışlardır, ancak dosyaya konu raporda zemin ile ilgili kısma yapı denetim şirketini de dahil etmiştir, zemin ile ilgili eksikliklerden müvekkil de yapı denetim şirketi de sorumlu değildir” dedi. Av. Şahin, “İddianamede bahsedilen iddiaların doğru olmadığı ortaya çıktı, zeminle ilgili bir rapor beklenmektedir, sonrasında yeniden bilirkişi raporu alınacaktır, soruşturma aşamasında KTÜ’den alınan iki raporda da müvekkile kusur atfedilmemiştir, müvekkil bu dosya ile ilgili önce adli kontrolle serbest bırakıldı, kaçma ihtimali olsa o aşamada kaçardı, sonradan tutuklandı, müvekkil saygın bir iş adamıdır, sanık ceza aldıktan sonra kaçıp kaçmayacağı hususu savcılığın işidir, deliller büyük ölçüde toplanmıştır, müvekkilin zemini değiştirme ihtimali de yoktur, zemin suyu ile ilgili değerlendirme yapılmasını ve müvekkilin uygun görülecek adli kontrolle tahliyesini talep ediyoruz” dedi. KTÜ tarafından düzenlenen iki raporda da müvekkilinin kusursuz olduğunun ortaya çıktığını ifade eden sanık Şahin Avşaroğlu müdafi Av. Mehmet Kayhan ise, "Katılan İ.’nin 9 katlı zemin üzerine 15 kat yapıldığı iddiası doğru değildir. Yüksek katlı binalarla ilgili sürekli böyle iddialar ortaya atılmaktadır, dosya kapsamında da bunun safsata olduğu bellidir, soruşturma aşamasında KTÜ tarafından düzenlenen iki raporda da müvekkilin kusursuz olduğu belirtilmiştir, kovuşturma aşamasında alınan raporda da zemin değerlendirmesinden sonra rapor düzenleneceği belirtilmiştir. Müvekkil 20 aydır tutukludur, yönetmelik gereği mühendislik hizmetini yerine getirdiği açıktır, müştekiler dışarıdan duydukları safsatalara inanmaktadırlar, bunlar sürekli konuşulunca herkes buna inanmaya başlamıştır, müvekkilin tahliyesini talep ediyoruz" dedi. Öte yandan mahkeme tarafından talep edilen binanın yıkıldığı alanda keşif çalışmaları da yapıldı. Yapılan çalışmalarda sonrası açıklamada bulunan Av. Cankat Şahin, "Konya Teknik Üniversitesi tarafından düzenlenen rapor dikkate alınarak en az 40 metre derinlikli sondajların yapılmasına, yine raporda belirtilen hususlar yönünden incelemelerin yapılmasına, yapılacak sondaj işlemleri sonucu elde edilen numunelerin DSİ laboratuvarlarınca analizinin yapılmasına, bu hususta gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi hususlarında işlem yapıldı. Su kuyusu bulunup bulunmadığı ve yeri hususunda naip hakimce gözlem yapılmış olup su kuyusunun E Blok yanında bulunduğu, keşif mahallinde yapılan gözlemde görülmüştür" dedi. Mahkeme sanık müteahhit Şahin Avşaroğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verirken duruşmayı 22 Ocak 2025 tarihine erteledi.