POLİTİKA - 06 Kasım 2014 Perşembe 18:53

’IŞİD’e karşı sadece Iraklılar bu savaşı yürüteceklerdir’

A
A
A
’IŞİD’e karşı sadece Iraklılar bu savaşı yürüteceklerdir’

Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi, IŞİD’e karşı yürütülen operasyonlarla ilgili, 'Biz dünya ülkelerinden yardım isterken kendi oğullarını bizim oğullarımız yerine savaşmak üzere göndermelerini istememekteyiz. Sadece Iraklılar bu savaşı yürüteceklerdir' dedi.

Irak Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Caferi, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Evi Konferans Salonu’nda gerçekleşen “Bölgesel Gelişmeler Işığında Türkiye-Irak İlişkileri” konferansına katıldı. Konferansta bir konuşma yapan Caferi Türkiye’ye yapmakta olduğum ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine pekiştirilmesine fayda sağlayacağını belirterek, Türk ve Irak toplumları arasında benzerliklerin söz konusu olduğunu anlattı.

“IRAK HÜKÜMETİ CİDDİ BİR ŞEKİLDE TERÖRİZME KARŞI SAVAŞACAKTIR”

Stratejik düzeyde de Türkiye ile ilişkilerin söz konusu olduğunu bildiren Caferi, şunları kaydetti:

“Özellikle de güvenlik tehlikesi. Bilindiği üzere IŞİD hali hazırda Irak toprakları üzerinde güvenlik stratejisi de Irak’ın stratejisi arasında yer almaya başladı. Ondan dolayı da bütün dünya ülkeleriyle ilişkilerimiz yapmış olduğumuz görüşmelerde stratejik sabit olan hususların yanı sıra güvenlik konusunun da buna eklenmesi ön görüldü. Irak Hükümeti ciddi bir şekilde terörizme karşı savaşacaktır. Egemenliği çiğnenmiş bulunmaktadır. Bundan dolayı da bugün terörizme karşı bayrak yükselmektedir. Bizim kendi oğullarımız IŞİD’e karşı savaşmaktadırlar. Bütün illerde özellikle de Musul’da olsun, Embar’da olsun. Biz dünya ülkelerinden yardım isterken kendi oğullarını bizim oğullarımız yerine savaşmak üzere göndermelerini istememekteyiz. Sadece bize askeri düzeyde ve hava düzeyinde gerekli donatı destek vermelerini ve aynı zamanda istihbarat bilgilerini bize temin etmelerini ve aynı zamanda eğitim alanında bize de yardımcı olmalarını dilemekteyiz. Irak topraklarında ancak Iraklılar savaşacaklardır. Hali hazırdaki IŞİD’e karşı savaşan operasyon yürütenler Irak Silahlı Kuvvetleridir. Bizim hiçbir şekilde kara savaşında başka savaşçılara ihtiyacımız yoktur. Sadece Iraklılar bu savaşı yürüteceklerdir.”

“BİZ AYNI ZAMANDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE STRATEJİK İLİŞKİLER OLUŞTURMAK İSTİYORUZ”

“Güvenlikle ilgili olan olaylar aynı zamanda hizmetler alanında ve aynı zamanda insanlık alanında büyük ihtiyaçlar doğurdu” diyen Caferi, Irak’lıların göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Dünyanın bütün ülkeleriyle ilişki içinde olduklarını ifade eden Caferi, “Türkiye’nin tecrübesi bizim için saygıya değer bir tecrübedir. Bundan yararlanılabilir. Sadece politik düzeyde değil, kalkınma ve ekonomik düzeyde de bunu göz önünde bulunduruyoruz. Biz aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti ile stratejik ilişkiler oluşturmak istiyoruz” dedi.

“TOPLUMUN BELLİ BİR KESİMİNİN TEMSİL EDİLMESİ, DİĞERİNİN TEMSİL EDİLMEMESİ SÖZ KONUSU OLACAK”

Toplantıda soruları da cevaplayan Caferi, IŞİD gibi terör örgütünün Irak’ta ve Suriye’de güçlenecek ortamı bulmasının her iki ülkede yaşayan Sünni Irak vatandaşların ve Sünni Suriye vatandaşlarının dışlanmışlık algısının olduğu iddialarını ve bunun için de neler yapılacağının sorulması üzerine şunları kaydetti:

“Güvenlik alanında bir ilişki söz konusudur. Vatandaşlar kendilerinin siyasi düzeyden dışlanmış olduklarını hissederlerse o zaman gerçekten Irak’ın düşmanları IŞİD olsun diğerleri olsun… Hali hazırda Irak hükümeti Irak’ı oluşturan bütün kesimlerden Başbakanlığı, Parlamento Başkanlığı Irak’taki bütün kesimler istinasız olarak yer almaktadır. Toplumun belli bir kesiminin temsil edilmesi, diğerinin temsil edilmemesi söz konusu olacak. Belli bir oran sağlanacaktır.”

“HER İLDE YEREL DÜZEYDE GÜÇLER OLUŞTURACAĞIZ”

IŞİD’e karşı olan savaşta mezhepsel bazı ayrılmaların göründüğünü ve yer altında savaşan Sünnilere yönelik ne yapmayı düşündüklerinin sorulması üzerine Caferi, “Bütün illerden en büyük katılımı sağlamaya çalışıyoruz. Irak Silahlı Kuvvetleri’nin aynı çadır altında olmaları için çaba harcamaktayız. Musul’un kendi güvenlik güçleri olması gerekiyor. Irak ulusal halk güçleri olsaydı Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanı sıra o zaman IŞİD kuvvetleri kolay bir şekilde Musul’a giriş yapamazdı. Şimdiden şöyle bir niyetimiz var. Irak’taki güvenlik güçlerini ve ulusal güçleri, peşmergelerin tamamını hepsini destekleyeceğiz ve her il de yerel düzeyde güçler oluşturacağız. IŞİD bir sistemli savaş değildir. Çete savaşına benzemektedir. Ondan dolayı da iç mukavemet çok önemlidir” karşılığını verdi.

Sünni ve Şiilerin ilişkilerine değinen Caferi, yüzde 26,9 oranında Sünni ve Şiiler arasında evliliklerin olduğunu ve parlamento başkanının, cumhurbaşkanının Sünni olduğunu ifade ederek, “Hali hazırdaki durumu göz önünde bulundurmanızı rica ediyorum. Kardeşlik ve sevgi, Sünni ve Şiiler arasında çok güzel bir yaşam söz konusudur. Bazı basın organları bunu karalamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

“IRAK’TA YAŞAYAN 400 BİN TÜRKMEN KASITLI OLARAK İHMAL EDİLMEDİ”

IŞİD’in Türkmen bölgelerini işgal ettiğini ve yeni hükümetin Türkmenlerle ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine Caferi, “Türkmenlerde Irak’ta geniş kapsamlı bir demografik varlıkları söz konusudur. Irak’ta yaşayan 400 bin Türkmen kasıtlı olarak ihmal edilmedi. Hatta bir Türkmen kardeşimi 2005’te ben bakan yaptım. Ayrıca Türkmenlerin arasında iyi eğitimli kardeşlerimiz de var" şeklinde konuştu.

Irak’ta 2007’de nüfus sayımı ve ardından referandum yapılmasının planlandığına değinen Caferi, 2014 yılına gelinmesine rağmen henüz bu nüfus sayımının yapılamadığını, Türkmenlere ilişkin sorunların anayasal çerçevede çözülmesini ve Türkmenlerin haklarını alabilmesini istediklerini anlattı.

Bir soru üzerine Caferi, Türkiye’nin hiçbir şekilde IŞİD’e destek vermediğini ifade etti.

Irak petrollerinin satışında yeni bir stratejilerinin olup olmadığı sorusuna Caferi, anayasada petrolün bütün Irak’ın ortak serveti olduğunun belirtildiğini, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin bütçeden yüzde 17 pay aldığını söyledi.

“BİZLER HİÇBİR DÜNYA ÜLKESİNDEN ÜLKEMİZE KARA KUVVETLERİ GÖNDERMESİ TALEBİNDE BULUNMADIK”

Güvenlik güçlerinin oluşturulmasında Türkiye’den taleplerine ilişkin sorulan soruya Caferi, kardeş ve komşu ülke olan Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesini istediklerini, güvenlik, ekonomi ve hizmetler konusundaki desteklerin siyasi ilişkilerin de gelişmesine katkı sağlayacağını kaydederek, “Bizler hiçbir dünya ülkesinden ülkemize kara kuvvetleri göndermesi talebinde bulunmadık. Ancak Iraklılar, Irak Silahlı Kuvvetleri bu görevi üstleneceklerdir. Tabi eğitim olsun, donanım olsun, istihbarat bilgileri bu egemenliğimize hiçbir zarar vermez destek verir ancak” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan çiftçisi Tokat’ta Erzincanlı çiftçiler modern tarım teknikleri ile üretim noktasında yaşanan gelişmeler ile ilgili olarak araştırma enstitülerinin düzenlediği eğitim programlarına ve tarım fuarlarına katılım göstermeye devam ediyor. Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürlüğü’nün organizasyonu ile 20 kişilik grup, Tokat ilinde bulunan Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" konusundaki eğitime katıldılar. Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ve Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliği ile düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" Eğitimi teknik personellerimiz tarafından verildi. Eğitime Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Koordinasyon ve Tarımsal Veriler Şube Müdürü Ahmet Çelikkol ile 19 çiftçi katıldı. Eğitim programında tarım sektöründe kullanılan modern sulama sistemlerinin avantajları, verim ve kaliteye olan etkisi anlatıldı. Erzincan’da son dönemlerde özellikle sebzecilik ve meyvecilik başta olmak üzere tarım sektörünün birçok bölümünde modern sulama sistemi kullanımı yaygınlaşıyor. Çiftiler Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nde düzenlenen "Sulama Sistemleri ve Suyun Etkin Kullanımı" eğitiminin ardından Tokat’taki Tarım Fuarına katılarak sektördeki yeni gelişmeleri yakından görme fırsatı buldular. Tarımsal Yayım Projesi kapsamında gerçekleştirilen çiftçi gezisine katılan Erzincanlı çiftçiler, sulama eğitimi ve tarım fuarı gezisinin kendileri açısından son derece yararlı olduğunu ifade ettiler.
Erzurum Geleneksel Erzurum evlerinde kitabeler Atatürk Üniversitesi’nden Zerrin Köşklü ve Muhammet Lütfü Kındığılı, Sanat Tarihi Dergisi’nde yayınlanan araştırmalarında Erzurum evlerindeki kitabeler üzerine ilgi çeken sonuçlara ulaştılar. Anadolu konut mimarisinde plan, mimari ve süsleme özellikleri ile dikkat çeken Erzurum evlerinin kitabeleri üzerine odaklandığı araştırmada, “Erzurum evlerinde tespit edilen kitabeler XVIII. -XX. yüzyıllara aittir. Çalışmada 65 evin kitabesi incelenmiş, bu kitabeler konum, istif-form, metin içeriği, hat, malzeme-teknik ve süsleme özellikleri açısından değerlendirilmiştir. Kitabelerde dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekler tespit edilmiştir. İncelenen 65 kitabeden 37 örnekte “Mâşâallâh” ibaresine yer verilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmıştır. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş olup, içeride ahşap üzerine işlenmiş örnekler de mevcuttur. Kitabelerde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan süslemeler kompoze edilmiştir. Erzurum evi kitabeleri yapıldıkları dönemin tarihi belge niteliği, nazar ve nazara karşı korunma inancı ile verdiği mesaj ve bu mesajın farklı istif çeşitliliği ve diğer bezemesel ayrıntılarıyla korunması gereken önemli değerlerimizdendir.” denildi. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taş İncelenen 65 ev kitabesinden ancak 29 günümüze ulaştığı vurgulanan araştırmanın sonuç kısmında, “Diğerleri günümüze ulaşmayan kitabelerdir. Erzurum evlerinde kitabeler ön cephede ve iç mekânda olmak üzere farklı yerlerde karşımıza çıkmaktadır. Kitabelerin inşa kitabesi işlevi ile birlikte nazara karşı koruyucu bir güç olarak kullanılması dış cephede ve iç mekânda ilk bakışta rahatlıkla görülebilir yerlerin seçiminde etkili olmuştur. Erzurum evleri kitabelerinde daha çok celi sülüs hatla “Mâşâallâh” ibaresinin dikdörtgen (kare) çerçeveli ya da kartuş şeklinde, damla, nar, armudi ve ibrik formlu örnekleri tespit edilmiştir. Yanı sıra aynı formlarda tekil uygulamalarla diğer metin içeriklerine de rastlanmaktadır. Bu çeşitlilik bölgeye özgü tandırevi geleneğine bağlı unsurlarda kitabelere yer verilmesi ile de zenginleştirilmiştir. Erzurum evleri kitabelerinde ana malzeme taştır, yanı sıra ahşap kullanılmıştır. Taş kitabeler genellikle bölgeye özgü kamber taşındandır. Taş kitabelerin biri hariç tamamında kabartma tekniği uygulanmıştır. Ahşap üzerine işlenen kitabeler evin iç donatılarında olup, bunlarda oyma ve kabartma tekniği uygulanmıştır.” tespitlerine yer verildi. Kitabelerde sade tasarımlar kullanıldı Erzurum evlerinin kitabelerinin sade tasarımları olduğu dile getirilen araştırmada daha sonra şöyle denildi, “Kitabeler üzerinde istifli yazılarla birlikte palmet, çiçek, dal ve yaprak motifleri, ay-yıldız, hilal motifleri ile S kıvrımları ve yelpazelerle oluşturulan bezemeler dikkat çekmektedir. Kitabeli evler, Anadolu mimarisinde olduğu gibi Erzurum evlerinde de plan, mimari ve bezeme özelliklerinin yapıldıkları dönemlere ait özelliklerle tanımlanmasında etkili olmuştur. Kitabelerle tarihi belirlenen evlerin dönemsel değişimleri ve bu değişimlerin süreç içerisindeki görünürlüğü de dikkate değerdir. Erzurum ev kitabeleri tarih bilgisi, nazara karşı korunma inancıyla yazılmış metin içerikleri, istif çeşitliliği ve diğer bezemesel özellikleriyle korunması gereken değerlerimizdendir. Bununla birlikte geleneksel evlerin kitabeleri günümüzde çok az örnekle temsil edilmektedir. Çeşitli nedenlerle sorgulanabilecek (yıkımlar, kaybolma, çalınma, yer değiştirme) bu durum, belge niteliğini estetikle buluşturan ev kitabelerinin de özelliklerinin bilinmesi, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
Erzincan Akciğer kanseriyle mücadelede birincil koruma tütün ve tütün ürünlerini bırakmak! Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Elif Pala Gün akciğer kanserinin kanser türleri arasında görülme sıklığının ve hastaların ölüm sayısının fazla olması nedeniyle ciddi sağlık problemlerinden biri olduğunu söyledi. Uzm. Dr. Elif Pala Gün, 1- 30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle açıklamalarda bulundu. Kanserler arasında akciğer kanserinin dünyada erkeklerde 1. sırada kadınlarda ise 3.sırada yer aldığını belirten Gün, görülme sıklığının Türkiye’de yine erkeklerde 1. sırada kadınlarda ise 5. sırada olduğunu ifade etti. Görülme sıklığının fazla olması, tanı ve tedavisinin yüksek maliyet gerektiren işlemler olması ve süreçte ek sağlık hizmetlerine duyulan ihtiyacın fazla olması sebebiyle akciğer kanserinin hem dünyada hem Türkiye’de önemli bir sağlık yükü olduğunu kaydeden Gün, akciğer kanseriyle mücadelede birincil korumanın tütün ve tütün ürünleriyle mücadele etmek olduğunun altını çizdi. Akciğer kanserinin risk faktörleri! Akciğer kanserinin birçok risk faktörü olduğunu dile getiren Gün, “Faktörler arasında yüzde 90 oranla tütün ve tütün ürünleri karşımıza çıkıyor. Yani akciğer kanseriyle mücadelede birincil korumada temel hedefimiz tütün ve tütün ürünleriyle mücadele etmek.” dedi. Sigara bırakma poliklinikleri olarak vatandaşlara tütün tüketimini bırakma noktasında yardımcı olduklarını belirten Gün, süreci şöyle anlattı; “Bizler bize başvuran danışanlarımızın analizlerini alıyoruz, gerekli muayene ve tetkiklerini istiyoruz. Sonrasında hastalıklarında kullandıkları ilaçlar ve bağımlılık düzeylerine göre de bir tedavi planı uyguluyoruz. Tedavi sürecimizde gerek yüz yüze gerek telefonla görüşmeleriniz oluyor ve bu şekilde ilerliyoruz.” “Sigarayı bırakmakta hiçbir ilacı, hiçbir konuşmayı, hiçbir tedavi yöntemini yeterli görmüyoruz!” Sigarayı bıraktırma noktasında önceliğin kişinin kendisinin bırakmayı istemesi olduğunu aktaran Gün, “Sigarayı bırakmakta hiçbir ilacı, hiçbir konuşmayı, hiçbir tedavi yöntemini yeterli görmüyoruz. İlaç başladığımız hastalara da bunu belirtiyorum her zaman. Önemli olan kişinin kendisinin istemesi. Çünkü hastanın kendisi istemediği sürece hiçbir şey buna engel değil.” şeklinde konuştu. “ Erzincan’da 2024 yılı içerisinde 194 kişi sigarayı bırakmak için başvurdu!” Erzincan’da 2024 yılı içerisinde sigara bırakmak için 194 kişiden başvuru aldıklarını açıklayan Gün, “Bunların yaklaşık yüzde 60’nda başarıya ulaştık. Başarıya ulaşamadığınız kitlemizin bir kısmında ilaç kullanımına uyum sağlamayan hastalarımız oldu, yaş sebebiyle. Bir kısmı takip etmekte zorlandığımız, geri dönüş alamadığımız, telefonla veya yüz yüze görüşmeyi kabul etmeyen hastalarımız oldu. Bunların dışında yüzde 60 bir başarı oranımız var.” dedi.