EKONOMİ - 25 Ağustos 2021 Çarşamba 14:15

Girişimci ev hanımı iki yılda ürettiği ejder meyvesi ile yurt dışına açıldı

A
A
A
Girişimci ev hanımı iki yılda ürettiği ejder meyvesi ile yurt dışına açıldı

Antalya’da yaşayan ev hanımı Güllü Gürler, 2 yıl önce ekmeye başladığı ejder meyvelerini yurt dışına ihraç etmeye başladı. Üreticilere ejder meyvesi ekmeleri tavsiyesinde bulunan Gürler, “Üreticilere tavsiye ediyorum. Bu ürünü üretmekte geç kaldığımı düşünüyorum” dedi.

Antalya’nın Aksu ilçesinde yaşayan girişimci ev hanımı Güllü Gürler, İhsaniye Mahallesi'nde 2019 yılında ektiği ejder meyvelerini (pitaya), iki yıldır hasat ederek, yurt içi ve yurt dışına ihraç ediyor. 2 dekar alanda üretim yapan Güllü Gürler, ejder meyvelerinden gelecek yıl daha verimli ürün alacağını söyledi. Ejder meyvesini sağlık için araştırsınlar ve alsınlar diye ifade eden Güllü Gürler, ürünlerini bir defa ihracata gönderebildiğini, fiyat düşünce toplu olarak bir merkeze sattığını dile getirdi. Bir adet ejder meyvesinin ise 700 gram ile 1 kilo arasında değiştiğini belirtti.

2 dekar alanda ilk hasatta 250 kilo ürün

Ejder meyvesinin Türkiye’de henüz yeni üretimi yapılan bir ürün olduğunu kaydeden Güllü Gürler, “Passiflora ve ejder meyvesini aynı anda yetiştirmeye başladım. 2 dekar üzerinde bir serada yetiştiriyorum. İlk hasatta 250 kilo üstünde ürün almıştım. Şimdi ikinci hasadımı yapıyorum. Gram aralığında olduğu için sezonun sonunda ne kadar ürün aldığım ortaya çıkacak. Küçük meyveleri kurutma tesislerine göndereceğim. 200 gram üzerinde olanları satıyorum. Tane olarak ve kilo olarak satıyoruz. Kilo bazında satmayı tercih ediyorum şu an. Kilo fiyatı 40 TL. İlk etapta 55 TL’ye satmıştım. Ukrayna’ya ihraç oldu. Üründe kalıntı ve ilaç olmaması ürünlerimizin satışında bizi memnun etti. Ürünlerimize ilaç atmıyoruz. Genellikle organik yetiştirmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

“Tropikal meyve yetiştirdiğim için memnunum”

Kendisini girişimci ev hanımı ve aynı zamanda tropikal meyve yetiştiren üretici olarak tanımlayan Güllü Gürler, “Sebzenin maliyeti ve girdiler fazla olunca elimize bir şey kalmıyordu. Bizde bu işe başladık. İki sezon ektiğiniz sebzenin gübresi, toprak hazırlığı derken epey bir maliyet çıkıyor. Ama ejder meyvesinin fidanını ekiyorsunuz, uzun yıllar gidebiliyor. İyi bir bakımla tropikal meyveye döndüğüm için memnunum” şeklinde konuştu.

“Aralık ayına kadar hasat”

Temmuz ayının 20’sinden sonra ilk hasadını yaptığını kaydeden Güllü Gürler, “1 dekar alanda bu yıl 125 kilo hasat yaptım. Şu an ikinci seramdayım. 2 dekarlık yerden ikinci hasadımı yapacağım nasip olursa. Aralık ayına kadar hasat yapacağım. Bizim meyvemiz mayıs ayında çiçek açan ve aralık ayına kadar hasat yapılan ürün. Üreticilere tavsiye ediyorum. Bu ürünü üretmekte geç kaldığımı düşünüyorum. Üreticilerimiz erkenci ve geç çıkan ürünleri de bünyelerine katsınlar. Böylece hasat zamanlarını uzatmış olurlar benim edindiğim tecrübe bu” ifadelerini kullandı.

Hilal Kara

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da uzmanından tavsiye: Buzlanan camı zarar vermeden nasıl çözeriz! Uzmanından, buz tutan araç camlarındaki buzu cama zarar vermeden çözmek için tuzlu su tavsiyesi. Erzincan’da havaların soğumasıyla birlikte araç sahiplerinin buzlu camlarla mücadelesi başladı. Kimi araç sahipleri buzlu camı çözmek için erken uyanıp aracını ısıtmak zorunda kalırken, kimileri de camdaki buzu kazıyıcı veya kredi kartı gibi malzemelerle temizlemeye çalışıyor. Hal böyle olunca buzlu camı hızlı çözmek isteyen sürücüler cam kazıyıcılarını aşırı bastırdıkları için camlarını çizebiliyor. Oto tamircisi Kenan Gürler, buzlu camları çözmek için en etkili yöntemleri paylaştı. Gürler, buz kazıyıcıların camlarda çizik oluşturabileceğini belirterek, daha güvenli bir yöntem olarak tuzlu su ya da alkollü yüksek antifrizli cam sularını kullanmayı tavsiye etti. “Buzlu camı çözmede en güzel etken, alkollü yüksek antifrizli cam suyu ya da tuzlu su” Oto tamirci Kenan Gürler, buzlu camı çözmede en etkili yöntemin alkollü yüksek antifrizli cam suları yada tuzlu su olduğunu ifade ederek, “Kış öncesi yoğunluk başladı. Buzlu camı çözmede en güzel etken alkollü su ya da tuzlu su. Ben kendi aracımda sprey kullanıyorum, tuzlu su yaptım. Çok kolay ve rahat bir şekilde buzu açıyor. Buz kazıcı ister istemez çok sert basıldığında camı çiziyor. Buna karşı kullanılacak en güzel etken sprey kullanmak. Bazı marketlerde satılıyor. Özel açıcılar var. Bu tür malzemeleri kullanabilirler. Bir arkadaşımız sıcak suyla alakalı bir sorun yaşadı. Camda çatlama oldu. Şahsen tavsiye etmiyorum. Yapan çok insan var ama ne kadar sağlıklı bilmiyorum. Ama dediğim gibi sprey yada tuzlu su en iyisi” dedi. Sönmez, buzlu cama tuz dökmenin sileceklere zarar verebileceğini söyleyerek, “Erzincan’da akşamları eksiyi görüyor gündüzleri de soğuk. Artık bu saatten sonra antifrizli cam suyu kullanmak lazım. Piyasada cam suyu çok ama bunun için önemli olan içindeki alkol oranı ve kaliteli cam suyu kullanmamız lazım. Alkol oranı yüksek olmazsa bir faydası olmaz. Ben sprey kutusuna tuzlu su doldurdum. Tuz oranı yüksek olacak, camdaki buzu çözmesi için. Buzlu cama direk tuz dökerlerse faydası olur ama bu sefer sileceğe zarar verebilir. Buda silecekte aşınmaya neden olur. En etkilisi tuzlu su” diye konuştu.
Erzincan Her yıl 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybediyor Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından bilgilendirme yapılarak her yıl 3 milyon kişinin KOAH nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yapılan bilgilendirmede şu ifadelere yer verildi: “KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı), akciğer dokusunun uzun süreli hasarının yol açtığı hava yolu daralması neticesinde gelişen; öksürük, balgam ve ilerleyici nefes darlığı ile karakterize; yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. Hastalık hakkında yapılan büyük çaplı araştırmalara göre, dünyada KOAH sıklığı yüzde 10,3 olup her yıl yaklaşık 3 milyon kişi KOAH nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde, 2017 yılında yapılan “Türkiye Hane Halkı Sağlık Araştırması: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Risk Faktörleri Prevalansı” çalışmasında 15 yaş ve üstü yetişkinlerin yüzde 3,6’sının şimdiye kadar bir doktor tarafından KOAH tanısı aldığı tespit edilmiştir. TÜİK tarafından yayımlanan 2022 yılı verileri ise solunum sistemi hastalıklarının, yüzde 13,5 ile ölüm nedenleri arasında üçüncü sırada yer aldığını, bu ölümlerinin yüzde 4’ünün KOAH nedeniyle gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Tüm dünyada KOAH gelişimine neden olan en önemli risk faktörü tütün kullanımı ve her türlü tütün dumanına (sigara, nargile, puro, elektronik sigara, ısıtılmış tütün ürünleri gibi) maruz kalmadır. Hastaların yüzde 90’ndan fazlasında tütün ve tütün ürünleri temel nedendir. Bunun yanında; odun, kömür, petrol, gaz gibi fosil yakıtlarla tezek gibi biyokütle yakıtlarının dumanına maruz kalma ve hava kirliliği gibi solunum yolu irritanları da önemli risk faktörleri arasında yer almaktadır. KOAH’ın tanısı, sağlık kurumlarında basit ağrısız bir test olan “nefes ölçüm testi” ile kolayca konulabilir. Teşhis, solunum fonksiyon testleri kullanılarak hava akımında azalmaya yol açan tıkanıklığın belirlenmesi yoluyla doğrulanabilir. Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki KOAH’ta akciğer fonksiyonlarındaki hızlı bozulmayı yavaşlattığı ispatlanan tek girişim sigaranın bırakılmasıdır. Hastalığı tedavi etmenin temel amaçları arasında hastalığın bulgularını hafifletmek, solunum yollarındaki hasarı azaltmak ve akciğerlerin oksijenlenmesini düzeltmek yer almaktadır. Bu meyanda, hastanın; Hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve tedaviye katılım sağlaması için cesaretlendirilmesi, hastalığın seyrini kötüleştiren alevlenmelerden ve zatürreden korunması için grip ve zatürre aşılarını yaptırması, aktif yaşam biçimini benimsemesi, tütün ve tütün ürünlerini bırakması için desteklenmesi, nefes açıcı etkisi olan, “inhaler” olarak adlandırılan ve solunum yolu ile uygulanan ilaçları düzgün ve düzenli kullanması, oldukça önemlidir. Bu noktada Bakanlığımız; “Türkiye Kronik Hava Yolu Hastalıkları Önleme ve Kontrol Programı” ve birinci basamakta çalışan hekimlere yönelik “Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığını Değerlendirme ve İzlem Kılavuzunu” hazırlayarak kronik hava yolu hastalıklarının önlenmesi ve kontrolüne yönelik önemli adımlar atmıştır. Yaygınlığı ve etkisi nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen hastalıkla mücadelede toplum farkındalığının artırılması kritik bir aşama olup “15 Kasım Dünya KOAH Günü” bu misyona hizmet etmektedir. Biz de akciğerlerinizi sağlıklı tutabilmeniz ve sağlıklı nefes alabilmeniz için; tütün ve tütün ürünlerini kullanmamanızı, soluduğunuz ortamın havasını temiz tutmanızı, düzenli ve dengeli beslenmenizi, düzenli egzersiz yapmanızı, yaş grubunuza uygun aşılarınızı yaptırmanızı, sağlığınız için geç kalmadan doktorunuza başvurmanızı, tavsiye ediyoruz."
Bayburt Kış ayları öncesinde saç dökülmesine dikkat Soğuk kış aylarında takılan bere ve şapkalar ile saçlar daha fazla yıpranırken, uzmanlar saç dökülmelerine karşı saç kökünü havalandırmanın ve bakımın önemine dikkat çekiyor. Doğu Karadeniz’de gece ve sabah saatlerinde soğuk hava etkisini gösterirken uzmanlar az bir süre kalan kış ayları öncesinde saç bakımına dikkat çekti. Özellikle şapka ve bere gibi aksesuarlar soğuktan korumak için önem taşırken, kafada uzun süre bulundurulması durumunda saç köklerine ve saçlara zarar verebiliyor. Bu nedenlerle saç dökülmeleri kış aylarında ciddi oranlara ulaşırken, uzmanlar soğuk havalarda saç bakımının önemine dikkat çekiyor. “Mevsim geçişlerinde daha çok artıyor” Saçların kuruyup nemsiz kaldığını ifade eden uzmanlar şu bilgilere yer verdi: “Saç dökülmesi genetik olan, hormon bozukluğundan ve vitamin eksikliğinden olan bir şey. Tabi ki mevsim geçişlerinde bunlar daha çok artıyor. Bunun sebeplerin arasında; bere takılması, saçların kuruması, yıpranması ve insanların saçlarına bakım yaptırmaması yer alıyor. Normalde bir insanın saçı yüzde 50 dökülecekse, mevsim geçişlerinde bu oran yüzde 80’e ulaşabiliyor. Bu da özellikle saçların kuru ve nemsiz olmasından kaynaklanıyor. Saçın bir ‘ph’ oranı var. Bu saçın asitlik oranı. Burada ph cetveline göre rakamın 4,5 ila 5,5 arası olması lazım. Bu oran 7,5 ila 8,5 oranlarına çıktığında saçlar, yıpranmalara ve kopmalara maruz kalıyor. Bu oranın bu kadar yükselmemesi için saçlara keratin bakımı, keratin botoks bakımı, nem bakımı uygulanabilir ve bu sorunlar engellenebilir. Vatandaşlar, mevsim geçişlerinde bere kullandıkları için de saçlarının yıpranmasına ve kopmasına sebep olabiliyorlar. İnsanlarımız saç kestirmeyi, saçı yıkatmayı saç bakımı sanıyorlar. Aslında böyle bir şey yok. Gün içinde 3 öğün nasıl karnımız acıkıyorsa saçımızın da karnı acıkıyor. Bunun protein bakımı, nem bakımı, yıkaması gibi birçok kısmı var. Genellikle vatandaşlar evlerinde sülfatlı, silikonlu, parabenli şampuanlar kullandıkları için bu konuda sorun yaşayabiliyorlar. Genellikle her şampuanın içinde sülfat ve paraben var. Bu da saçın kurumasına sebep oluyor. Vatandaşlarımız sülfatsız ve parabensiz şampuanlar kullandıklarında saçlarının daha az kurumasını sağlarlar dökülmesini azaltabilirler.”