ASAYİŞ - 17 Kasım 2024 Pazar 09:20

Yenidoğan Çetesi yarın hakim karşısına çıkacak

A
A
A

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyeleri yarın hakim karşısına çıkacak.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında yarın 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlanacak.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı.

İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına kârlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi.

Yenidoğan Çetesi yarın hakim karşısına çıkacak

İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçekle alakalı olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı.

İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Gece saatlerinde çıkan yangın apartman sakinlerine korku dolu anlar yaşattı Antalya’da bir ikamette çıkan yangın apartman sakinlerine korku dolu anlar yaşattı. Kızıltoprak Mahallesi 960 sokak üzerinde gece saatlerinde bir ikamette çıkan yangın apartman ve mahalle sakinlerinin korku dolu anlar yaşamasına neden oldu. Edinilen bilgiye göre, sokak üzerinde bulunan bir apartmanın en üst katında henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangını fark eden vatandaşların durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirmesi üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye ekibinin yanı sıra polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Ev kullanılamaz hale geldi Yangın nedeniyle apartmanda oturan diğer ikamet sahipleri ve çevre apartmanlardaki vatandaşlar büyük panik yaşadı. Bazı apartman sakinlerinin yangın deneniyle evlerinden pijamaları ile sokağa çıktığı görüldü. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri alevlerle kaplı ikametteki yangına müdahale ederken, vatandaşlar ekiplerin söndürme çalışmalarını endişeli gözlerle izledi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık yarım saatlik müdahalesinin ardından yangın kontrol altına alınırken, ev tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi. Yangını gelen telefon ile öğrendi Öte yandan ikamette kaldığı yalnız kaldığı ve isminin Mikail olduğu öğrenilen gencin yangın anında evde olmadığı öğrenildi. Gencin akşam saatlerinde, aynı apartmanda karşı dairede yaşayan dayısının yanına gittiği ve akrabası ile bilgisayar oyunu oynadığı, evinin yandığını ise arkadaşından gelen telefon ile öğrendiği belirtildi. Yangının çıkış nedeniyle ilgili inceleme başlatıldı. (RB-SM-
Ankara Başkent parklarında sonbahar şöleni Doğanın en büyüleyici manzaralarını sunan sonbahar, Ankara’nın parklarında adeta bir şölen havası estiriyor. Sarı, kırmızı ve yeşilin birbirine karıştığı renk cümbüşü, doğanın sanat eseri gibi görünen yüzünü gözler önüne sererken ziyaretçilere hem huzur hem de görsel bir ziyafet sunuyor. Sonbaharın gelişiyle birlikte Ankara’nın parkları, doğa severler ve fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez adresi haline geldi. Özellikle hafta sonları, şehirden uzaklaşmadan doğayla iç içe olmak isteyenler bu alanlarda keyifli zaman geçiriyor. Yere dökülen yaprakların oluşturduğu altın sarısı örtü, ağaçların arasında yapılan yürüyüşlere benzersiz bir atmosfer katarken, güneş ışıklarıyla birleşen manzara âdeta büyüleyici bir tabloya dönüşüyor. Bodrum’dan Ankara’yı ziyaret için gelen Zeynep Ercan, “Eymir’i de görmeden gitmek istemedik. Çünkü karabataklar ve doğal güzellikleriyle yemyeşil yani bütün yeşillerin tonları var. Yürüyüş yolunu çok beğendik. Yani böyle dinlendirici böyle huzurlu bir gezi oldu bizim için. Yani temiz hava bir kere fark ettiriyor. Onu hemen hissediyorsunuz” dedi. Çocuklarla beraber birlikte hava almaya geldiklerini söyleyen Dilan Çakan, “Yani Ankara için bulunmaz bir fırsat burası. Hem de sonbaharda bu güzel renklerle beraber bir de eşsiz bir tatil yaşatıyor şu anda. Ankara şartlarında. Ankara Gümüş şehir Ankara düzenli şehir. Görmesini bile ne rengarenk bir şehir” diye konuştu. Ara tatili ailesi ile birlikte Eymir’de geçirdiğini belirten Uras Mustafa Çakan da, “Güzel geçiyor, eğlenceli geçiyor ailemle beraber takılıyorum. Bazen Eymir’e geliyorum. Bazen başka yerlere geliyorum. Eymir’i seviyorum, bisiklet sürüyoruz annemle beraber. Eğlenceli vakit geçiriyoruz burada. Ankara birazcık fazla kentleşme olan bir şehir ama doğal güzellik anlamında da çok önemli bir şehirimizdir. Doğayla beraber bütün oluyoruz. Beraber güzel vakitler geçiriyoruz, dinleniyoruz. Güzel güzel fotoğraflar çekiliyor turuncu yapraklarında” ifadelerine yer verdi. Şehir merkezine yakınlığıyla bilinen Kurtuluş Parkı, hem spor yapanların hem de doğanın tadını çıkarmak isteyenlerin tercih ettiği yerler arasında bulunuyor. Daha uzak bir konumda yer alan Eymir Gölü ise sessizliği ve sakinliğiyle huzur arayanların gözde mekânı olmayı sürdürüyor.