GÜNDEM - 11 Mart 2017 Cumartesi 10:39

Federal Anayasa Mahkemesi: Hükümetten izin alınacak

A
A
A
Federal Anayasa Mahkemesi: Hükümetten izin alınacak

Almanya’da son haftalarda Türk bakanlara ve siyasetçilerin getirilen yasakları değerlendiren Federal Anayasa Mahkemesi son noktayı koydu. Mahkeme yabancı devlet adamlarının ve siyasilerin Almanya’da secim çalışması yapma müsaadesinin Dışişleri Bakanlığının yetki alanına girdiğinden bu tür etkinliklere Federal hükümetten izni alınması gerektiğine hükmetti.

Federal Anayasa Mahkemesi, Başbakan Binali Yıldırım’ın 18 Şubat 2017 tarihinde Oberhausen’da yaptığı etkinlikle ilgili olarak kendisine yapılan itiraz başvurusunu değerlendirdi.

Mahkeme etkinliğin anayasaya aykırı olduğu itirazını iki gerekçeden reddetti. İlk gerekçede ne Alman anayasasının ne de uluslararası hukukun, devlet başkanları ve hükümet üyelerine, resmi görevlerini yerine getirmek için Almanya egemenlik sahasına girme hakkı tanıdığı belirtildi.

Konunun Dışişleriyle ilgili olması nedeniyle Federal Hükümet’in sorumluluk alanına girdiği ve bu tarz bir kararda hükümetin onayına gerek olduğu ifade edildi. Mahkeme Almanya’ya giriş ve seçim etkinliği yapmanın yabancı siyasetçiler açısından hak kapsamında olmadığını hükümetin iznine bağlı olduğunu kabul etmiş oldu.

Mahkeme, ikinci gerekçesinde ise başvuruda bulunan kişinin hükümetin aldığı tedbirlerden ya da ihmallerden nasıl etkilendiğini sebeplerle ortaya koyamadığı belirtildi.

Anayasa Mahkemesinin kararını açıklamasının ardından Federal Hükümet adına hükümetin görüşünü açıklayan Sözcü Yardımcısı Ulrike Demmer ülkeye giriş yasağının gündemlerinde olmadığını söyledi. İfade özgürlüğünün değerine vurgu yapan Demmer, "Başkalarından beklediğimizi, kendimiz yaşamalıyız” diye konuştu.

Almanya’da etkinliğe katılmak isteyen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve eski Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın toplantı yapacakları salonlar iptal edilmişti.

Mehmet Koca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta uzmanlar bağımlılıkla mücadeleyi anlattı Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve KAMED iş birliğiyle NFK Kültür Merkezi’nde madde bağımlılığıyla mücadele semineri düzenlendi. Gençlerin ve ailelerin yoğun ilgi gösterdiği seminerde, madde bağımlılığı ve bu bağımlılığın toplum üzerindeki yıkıcı etkileri uzman isimler tarafından farklı açılardan ele alındı. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, Valilik ve Kahramanmaraş Madde Bağımlılığı Mücadele Derneği’nin (KAMED) destekleriyle madde bağımlılığıyla mücadele semineri gerçekleştirdi. Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen seminerde madde bağımlılığının bireysel ve toplumsal zararları detaylı bir şekilde anlatıldı. Uzmanlar, bağımlılığın yalnızca bireyin sağlığı üzerinde değil aynı zamanda ailesi ve toplum üzerinde de ciddi olumsuz etkileri olduğunu vurguladı. Ayrıca seminerde, özellikle ebeveynler ve öğretmenler için bağımlılıkla mücadelede alınabilecek önlemler ve yapılabilecek müdahaleler hakkında önerilerde bulunuldu. Uzmanlar, gençlerin sosyal çevresinin ve psikolojik durumlarının yakından takip edilmesi gerektiğini belirterek, aile içi iletişimin güçlendirilmesinin ve gençlerin boş zamanlarını sağlıklı aktivitelerle değerlendirmelerinin bağımlılıkla mücadelede önemli bir adım olduğunu ifade etti. “Madde bağımlılığı bireyin değil, toplumun ortak sorunudur” Programda yaptığı konuşmada madde bağımlılığıyla mücadelede toplumsal duyarlılığın önemine dikkat çeken KAMED Başkanı Mehmet Hacıbebekoğlu, “Madde bağımlılığıyla mücadele sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur. Bu noktada gerek eğitim kurumları, gerek STK’lar, gerekse de kamu kurumları el ele vermeli ve bu toplumsal soruna ortak akılla çözüm üretmelidir. Madde bağımlılığına karşı gençlerimizi korumak ve onları bilinçlendirmek bizim asli görevimiz. Bu noktada faaliyetlerimizi artırarak sürdürüyoruz. Bugün de Büyükşehir Belediyemizin destekleriyle çok önemli bir seminerde bir aradayız. Değerli hocalarımız madde bağımlılığıyla mücadele noktasında çok önemli bilgiler aktarıyor. Emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” cümlelerini kaydetti.
İstanbul Yıldız Sarayı’nın ziyaret günü değişti Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı Yıldız Sarayı’nın ziyaret günleri yeniden düzenlendi. Tarihinde ilk kez kapılarını halka açtığı 19 Temmuz tarihinden bu yana binlerce ziyaretçi ağırlayan Yıldız Sarayı’nın artık pazartesi günü açık, çarşamba günü ise ziyarete kapalı olacağı kaydedildi. Milli Saraylar Başkanlığı’na bağlı Yıldız Sarayı, 19 Temmuz 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı törenle kapılarını ziyaretçilere açmıştı. İlk etapta pazartesi günleri kapalı olan Yıldız Sarayı’na ziyaret günlerinde yeni düzenlemeye gidildi. Yıldız Sarayı’nın artık pazartesi günü açık, çarşamba günü ise ziyarete kapalı olacağı öğrenildi. Müze-saray olarak hizmet vermeye başladığı gün ’şehrin en çok ziyaret edilenleri’ arasındaki yerini alan Yıldız Sarayı, haftada bir gün sadece çarşambaları ziyarete kapalı kalacak. Etkileyici mimarisi ve geçmişiyle yerli ve yabancı turistlere unutulmaz anlar yaşatan Yıldız Sarayı, çarşamba hariç haftanın her günü 09.00-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Yıldız Sarayı büyük ilgi görüyor Uzun yıllar devam eden restorasyon, konservasyon ve peyzaj çalışmalarının ardından kapılarını açan Yıldız Sarayı’nda Büyük ve Küçük Mabeyn Köşkü, Çit Kasrı, Limonluk Kasr-ı Hümayunu, Sultan 2. Abdülhamid’in şahsi kütüphanesi, marangozhanesi, Yıldız Albümleri’nden oluşturulan Fotoğraf Müzesi ve Has Bahçe tarihinde ilk kez ziyarete açıldı. Osmanlı döneminde yabancı devlet adamlarının ağırlandığı Büyük Mabeyn Köşkü, görkemiyle görenleri kendisine hayran bıraktı. Çit Kasrı’nda oluşturulan Sultan 2. Abdülhamid Müzesi, tarih ve sanat meraklıları tarafından büyük ilgi gördü. Tarihin akışını değiştiren olaylara tanıklık eden Küçük Mabeyn Köşkü’nü gezenler, geçmişe ışık tutan ayrıntıların izlerini sürme imkanı buluyor. Tarihte ‘Hamid Bahçesi’ olarak adlandırılan, bitki çeşitliliği, doğal nehir görünümündeki göleti ve peyzaj tasarımıyla hayran bırakan bahçe de ziyaretçileri geçmişte yolculuğa çıkarıyor. Sultan 2. Abdülhamid’in şahsi kütüphanesine tahsis edilen ’Silahhane’ bölümü de büyük beğeni topluyor. Kapılarını dünyaya kapattıktan yaklaşık 1 asır sonra ziyarete açılan Yıldız Sarayı’nda tarihe tanıklık eden yerli ve yabancı turistler, özellikle Has Bahçe’de fotoğraf çektiriyor.
İstanbul Sultangazi Belediyesi’nden üniversiteyi kazanan öğrenciler için Boğaz turu Sultangazi Belediyesi Eğitime Destek Akademisi (SEDA) ile YKS’ye hazırlanarak üniversiteyi kazanan öğrenciler için Boğaz turu düzenlendi. 670 öğrencinin katıldığı gezi programına Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun da katıldı. Başkan Dursun, öğrencilerle yakından ilgilenirken, çekilen halaya da eşlik etti. Eğitimiyle öne çıkan Sultangazi Belediyesi Eğitime Destek Akademisi, YKS sonrası üniversiteye yerleşen öğrenciler için Boğaz turu düzenledi. İstanbul’un güzellikleriyle buluşan gençler, Boğaz havasının tadını çıkardı. Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun ve SEDA öğretmenleri de öğrencileri yalnız bırakmadı. Sultangazi’den kalkan servis otobüsleriyle Eminönü İskelesi’ne getirilen öğrenciler, vapura bindi. Yeşille mavinin buluştuğu Boğaz turuna tarihin izlerini taşıyan Dolmabahçe, Çırağan ve Beylerbeyi sarayları ile Kız Kulesi eşlik ederken, tarihi önemi büyük Mihrimah Sultan Camii ve Ortaköy Camii gibi yapılar da ilgi çekti. Gençler, Boğaz’ın birbirinden göz alıcı yalılarını da ilgiyle seyretti. Eğlenceli geziye müzik de eşlik etti. Başkan Dursun’un öğrencilerle birlikte halay çektiği gezi, renkli görüntülere sahne oldu. “SEDA bizim gözbebeğimiz” SEDA’nın önemine dikkat çeken Başkan Dursun, “SEDA bizim ilçemizin gözbebeği olan örnek eğitim kurumlarımızdan bir tanesi. 2023-2024 eğitim öğretim döneminde kurumumuzda eğitim görerek YKS sonucunda çeşitli üniversitelere yerleşen 670 öğrencimizi öncelikle kutluyor ve başarılarının devamını diliyorum. Kişiye özel başarı programıyla, öğrencilere verdiği destekle başarının elde edilmesinde en önemli paya sahip olan eğitimcilerimize de bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum. SEDA’mızla daha nice güzel başarılar elde edeceğiz” diye konuştu.
Bartın BARÜ Rektörü Uzun, Aksaray Üniversitesi Rektörü Arıbaş’ı ziyaret etti Bartın Üniversitesi (BARÜ) Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Aksaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpay Arıbaş’ı ziyaret ederek ortak yapılabilecek çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulundu. İki üniversite arasında yapılabilecek iş birliği konusunda görüş alışverişinde bulunulduğu ziyarette, Yükseköğretim Kurulunun (YÖK) “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesi” kapsamında tecrübe paylaşımı yapıldı. Bartın Üniversitesinin (BARÜ) bu yıl 7’ncisini uluslararası ölçekte düzenleyeceği Ar-Ge Proje Pazarı hakkında bilgilerin de aktarıldığı görüşmede, Türkiye’nin ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ne katkı sağlanması yönünde iş birliği imkanları görüşüldü. Yükseköğretim kurumlarının bulundukları yerden başlayarak bölgelerinin kalkınmasında lokomotif bir rol üstlendiğinin altını çizen BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, “Üniversiteler ürettikleri katma değerle bulundukları bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına önemli katkılar sunmaktadır. Bartın Üniversitesi ve Aksaray Üniversitesi de bu noktada ihtisaslaşan yükseköğretim kurumları olarak önemli çalışmalar yapmaktadır. Bölgesel kalkınma temelinde tüm bileşenlerimizle iş birliği ve güç birliği yaparak sürdürdüğümüz çalışmalarımızda hedefimiz ülkemizin kalkınmasına değer katmaktır. Bu noktada saygıdeğer rektörümüz Prof. Dr. Alpay Arıbaş ile iki üniversitenin iş birliğinde yapılabilecekleri konusunda verimli bir görüş alışverişinde bulunduk. Ayrıca uluslararası katılımla 7-8 Kasım 2024 tarihlerinde Üniversitemizde düzenlenecek Ar-Ge Proje Pazarı etkinliğinden bahsederek sürdürülebilir kalkınmamıza sunabileceğimiz ortak değerlerden bahsettik. Kendilerine yakın ilgileri ve misafirperverliği için teşekkür ediyorum” dedi. Ziyaretten duyduğu mutluluğu dile getiren Rektör Arıbaş ise her iki üniversitenin de ihtisaslaşma çalışmaları kapsamında öncelikle bulundukları bölge olmak üzere ülkemizin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine önemli katkı sağladıklarını dile getirdi. Ayrıca Rektör Arıbaş, farkındalığı artırarak gençlerin geleceği şekillendirecek gelişmelere odaklanmalarını sağlamak amacıyla düzenlenen bilim ve teknoloji etkinliklerinin önemine de değinerek “Bu tür etkinlikleri Milli Teknoloji Hamlesine katkı sunma noktasında oldukça önemli buluyorum. Aksaray Üniversitesi olarak biz de ikincisini düzenlemeyi planladığımız Ar-Ge Proje Pazarı ile öğrenciler, araştırmacılar, sanayiciler ve girişimci adaylarını bir araya getirmeyi hedefliyoruz. Bartın Üniversitesi 7. Uluslararası Ar-Ge Proje Pazarının duyurulması ve katılımın teşvik edilmesi noktasında vereceğimiz destekle ise Türkiye’nin milli teknoloji üreten bir topluma dönüşmesine katkı sunmak istiyoruz. Bu düşüncelerle nazik ziyaretleri dolayısıyla Bartın Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Sayın Orhan Uzun’a teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Sivas Z kuşağı, hızlı ve pratik iletişim için mesajlaşmayı tercih ediyor Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, Z kuşağının pratik olduğu gerekçesiyle artık telefonla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih ettiğini söyledi. Değişen kuşaklar beraberinde getirdiği yeniliklere bir yenisini daha ekledi. Dijital iletişimin artmasıyla gençler sosyal ilişkilerindeki dinamikleri yeniden şekillendiriyor. Z kuşağı için yapılan araştırmada her 4 gençten 1 tanesinin telefonla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih ettiği ortaya çıktı. Z kuşağının kendilerini çok özgür hissettiğini söyleyen Sivas Medicana Hastanesinde görevli Uzman Klinik Psikolog Kerime Begüm Özkaya, “Telefonu istersem açarım istemezsem açmam mantığıyla hareket ediyorlar. Hızlı ve anlık geri dönüşlerin mümkün olduğu mesajlaşma uygulamalarını daha pratik bularak artık telefon konuşmasından kaçınıyorlar. Aslında ben bunu fast food tüketimine benzetiyorum. Çünkü hızlı ve pratik fakat bununla birlikte dikkat dağınıklığı yaşıyorlar” şeklinde konuştu. “Telefonu istersem açarım istemezsem açmam” Z kuşağının en büyük özelliği kendilerini çok özgür hissetmeleri vurgusunu yapan Özkaya, “X,Y ve Z olarak bilinen kuşaklar var. İçinde bulunduğumuz Z kuşağının teknolojiye bağlılıkları, ekran süresinin uzunluğu hep karşımıza çıkıyor. Bundan kaynaklı dikkat ve odaklanma problemleri yaşıyorlar. Ellerinde sürekli bulunan teknolojik aletlere maruz kalma durumları var. Z kuşağının en büyük özelliği şu ki kendilerini çok özgür hissediyorlar. Telefonu istersem açarım istemezsem açmam mantığıyla hareket ediyorlar. Kendilerini özellikle aile ortamında çok özel hissetme ihtiyacı duyuyorlar. Ben özelim bu nedenle de ister açar ister açmam mantığıyla hareket ediyorlar. Tabii bununla birlikte Z kuşağının bir diğer özelliği çok pratik olmak. Uzun uzun telefonla konuşmak çok zor geliyor bunu yerine mesajlaşmayı tercih ediyorlar” ifadelerini kullandı. “Mesajlaşmak istiyorlar” Yapılan araştırmada her 4 gençten 1 tanesinin telefonla konuşmak yerine mesajlaşmayı tercih ettiğini söyleyen Özkaya, “İçinde bulundukları dönem ve pratiklik ihtiyacı buna en büyük etken ama bu bir tercih meselesi çünkü telefonla bir kişiyle konuşmak yerine mesajlaşarak ve sesli not kullanarak birden fazla kişiyle iletişimde olmayı tercih ediyorlar. Ailelerden gelen telefonların beklenmedik bir haber veya sorgulama olmasından kaçınıyorlar ve bunun yerine mesajlaşmayı istiyorlar. Bu durumların hepsi gençlerin duygusal stresle baş etme yönetimi olarak düşünülebilir. Tabii bununla birlikte 35-54 yaş aralığı ise telefonla konuşmayı oldukça seviyorlar” dedi.