SPOR - 02 Haziran 2023 Cuma 21:15

Erden Timur: 'Sezon bittiğinde açıklayacağım'

A
A
A
Erden Timur: 'Sezon bittiğinde açıklayacağım'

Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur, yaptığı açıklamanın sürekli manipüle edildiğini söyleyerek, "Sezon bittiğinde açıklayacağım" dedi.

Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erden Timur, Fenerbahçe derbisi öncesinde yapılan antrenmanda basın mensuplarına konuştu. Yaptığı açıklamanın sürekli manipüle edildiğini ifade eden Timur, "O gün de söylemiştim. Açıklanacak, anlatılacak çok şey var diye. Sürekli manipüle ediliyor, bilgi, belge, kayıt diye. Lütfen o kısmı ekranlara getirirseniz, ben 'Çok şey açıklayacağız' dedim. Onları sezonu bitirdiğimiz anda açıklayacağız. Biz değil, lig bittiğinde. Onu da şu sebeple söylemiştim, şu anda bu tip şeyler açıklandığında daha sonra hata yapılsa, bir şey olsa hep o açıklamalara bağlanacağı için ligin doğru gitmesi açısından, bize fayda sağlayacak olsa da olmasa da hiç fark etmez, biz lig bittikten sonra herkes daha sakinken bir değerlendirme, arınma niteliğinde açıklama yapacağız. Herkes her şeyi açıklasın ki bundan sonra daha sağlıklı ilerlesin. Ben 'Tüm hepsini açıklayacağım' dedim. Sezon bittiğinde açıklayacağım" diye konuştu.

Oğuzhan Ort - Bora Akyol - Samet Yalçın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Özel gereksinimli çocuklara özel muayene Rize’de özel gereksinimli çocukların ulaşmakta güçlük çektiği doktorlar, Engeliz Yaşam Merkezi’nde onlarla buluşuyor. Rize merkez Camiönü Mahallesi’nde faaliyet gösteren Rize Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi’nde düzenlenen program çerçevesinde ulaşılması zor doktorlar gençlerin ve çocukların tedavileri için Rize’ye geldi. Çocuk Ortopedisi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Barış Görgün ve fizyoterapistler tarafından çocuklar ve gençler muayene edilerek, sağlık kontrolleri gerçekleştirildi. İl dışına çıkmakta güçlük çeken ve kendilerine ulaşamayan özel gereksinimli çocuklar için yaklaşık 4 yıldır belli periyodlarda Rize’ye geldiklerini dile getiren Doç. Dr. Barış Görgün, “Normalde İstanbul’da hizmet veriyoruz. Ancak 3-4 yıldır Rize’de Engelsiz Yaşam Merkezi’nde rehabilitasyona gelen çocukların ortopedik muayene ve tedavilerini yapmaya çalışıyoruz. Burada hastalarla çok güzel ve sıcak bir diyaloğumuz var. Bazılarıyla çok eski yıllardan beridir tanışıyoruz, bazılarının tedavilerini İstanbul’da bizzat yapmışız. Dolayısıyla kontrol hastalarımızı da burada görme ve karşılaşabilme imkanımız oluyor. Ailelerle de çok güzel bir samimiyetimiz var. Sık sık görüşüp, takiplerini aksatmamaya çalışıyoruz. Biz buradaki ailelerin yaklaşımlarından çok memnunuz, umarım onlar da memnundur” ifadelerini kullandı. "Herhangi bir yere gidemeyen çocuklar için burası tam bir aktivite alanı oldu" Ailelerin en büyük korkusu olan ‘Biz olmadığımızda çocuklarımız ne olacak’ çekincesini ortadan kaldırmak için mücadele verdiklerini ifade eden Rize Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi Müdürü Uzman Fizyoterapist Filiz Bayraktaroğlu ise, “Burada 18 yaş üzeri herhangi bir yerden destek almayan, öğrenim çağı dışına çıkmış, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine rapor süresi bittiği için gidemeyen gençlere ve çocuklara çeşitli atölye imkanları sunuyoruz. Onun haricinde 0-18 özel eğitim ve rehabilitasyona ihtiyacı olan çocukların hem bireysel, hem grup hem sosyal hayata uyum, günlük yaşam becerilerini artırma yönünde aktiviteler yapmalarını sağlıyoruz. Özellikle hani evde kalmış olan, herhangi bir yere gidemeyen çocuklar için burası tam bir aktivite alanı oldu. O yüzden aileler de çok mutlu. Çocuklarının gidebileceği, güzel vakit geçirebileceği ve geri dönüşünü de güzel, eve gittikleri zaman mesela anlatıyorlar, işte bugün böyle yaptık, şöyle ettik. Bazıları yaş gereği ve ailelerinden daha bağımsız olabilecek gençler. Onları bağımsızlaştırmaya çalışıyoruz. Aileler bunu fark edince daha rahatlıyorlar. Bizim ailelerin en büyük korkusu ‘Yarın öbür gün ben olmadığında çocuğum kendi başının çaresine bakabilecek mi?’ Biz öğrencilerimizin yüzde 60’lık kesimiyle aslında bunu çalışıyoruz. Belediyeye bağlı Meydan Sosyal Tesisleri’nde yapabilecekleri işleri ayarladık. Oradaki ekiplerle beraber staj gibi 3-4 aylık çalışma süresi yaptık onlara. Sonra herhangi bir yerden bakım ücreti dahi almayan gençlerden oraya yarı zamanlı işe yerleştirdiğimiz gençler oldu. Bazıları belediyeye ait seraya gidiyor. Orada hani işbaşı programı olabilir mi diye onu zorluyoruz. Rize Belediyesi bir çatı ve onun içindeki tüm imkanları sonuna kadar kullandırtıyorlar. Bu yüzden de öğrettiğimiz şeyleri çocukların bildiği, yapabildiği aktiviteleri dışa yayma şansınız oluyor ve bu şekilde özellikle 18 yaş üzeri engel durumu ne olursa olsun çocukların hepsi bizim dışarıda. Bizim aslında amacımız şu; yaşı ne olursa olsun çocukların fonksiyonelliğini arttırmak ve bağımsızlıklarını sağlamak. Artık ülkemizde belediyeler engelsiz yaşam merkezleri kuruyorlar ama kimisi işte sadece bir gruba özel açabiliyor. Biz burada tüm grupları, tüm özel gereksinimli grupları içeren çalışmalar yapıyoruz” şeklinde konuştu. 2 gün boyunca Rize Belediyesi Engelsiz Yaşam Merkezi’ne gelen tüm çocuk ve gençler, doktor ve fizyoterapistler eşliğinde muayene edilerek kontrolleri yapıldı.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz" Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Toplamda 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirilen külliyemizle eğitim ve bilim alanındaki hedeflerimize biraz daha yaklaşıyoruz" dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi 1. ve 2. Etap Eğitim-Öğretim Binaları Açılış Töreni’ne katıldı. Törene ayrıca, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İstanbul Valisi Davut Gül ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun da katıldı.“12 milyarlık yatırımla Türkiye’nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz"Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Marmara Üniversitemizin kıymetleri mensupları, sevgili öğrenciler sizleri selamlıyorum. Bugün ayrı bir heyecan içindeyim. Yapım sürecini takip ettiğim Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’ni açmaktan bahtiyarlık duyuyorum. Marmara Üniversitesi’nden 1981 yılında mezun oldum. Siyasi hayatım boyunca aldığım fahri doktora ünvanlarımdan en anlamlısını 2013 yılında üniversitemden aldım. Marmara Üniversitesi’nde mezun olmaktan gurur duyuyorum. Burası askeri kışlaydı, parmakla gösterilecek eğitim yeri olması için çalıştık. Marmara Denizi’ne hakim külliye projesinin ilk etabını 2021 yılında tamamladık. Külliyenin iki etabından mühendislik ve eğitim fakültesi, siyasi bilgiler fakültesi, hangarlar, öğrenci merkezleri de yer alıyor. 12 milyarlık yatırımla Türkiye’nin bilim alanındaki hedeflerine biraz daha yaklaşıyoruz. Şehrimize ve üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Külliyemizin inşasında emeği olanlara teşekkür ediyorum. 141 yıllık köklü tarihinde Marmara Üniversitemizin yanında olmaya devam edeceğiz. Dünya’nın 198 farklı ülkesinde 340 bin öğrenci var. Yüzde 95’i kendi imkanları ile okuyor. Misafir öğrencilerin katkısı 3 milyar dolar civarında. Ülkemiz açısından övünülecek bir durumdur" dedi."Irkçılık adı altında Türk-İslam düşmanlığı yapılmaktadır"Erdoğan, "Hükümet olarak nitelikli, öğrenmeye, araştırmaya hevesli, ülkemizi tanımak, Türk kültürünü ve dilini öğrenmek isteyen başarılı öğrencilerin Türk üniversitelerinde okumasını teşvik ediyoruz. Ancak son yıllarda kökü dışarıda mahfiller tarafından körüklenen ırkçı faşizm ülkemizin bu gayretlerine sekte vurmaya başladı. Siyasette, medyada ve sosyal medyada bu mesele sürekli kaşınıyor. Gönül coğrafyamızdan gelen öğrencilere, turistlere, yatırımcılara karşı tam anlamıyla bir nefret dalgası oluşturulmak isteniyor. 14-28 Mayıs seçimlerine karşımızdaki aday üç beş oy uğruna ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının adeta bayraktarlığını üstlendi. Bırakın sosyal demokrasiyi, temel insani değerlerle bile bağdaşması mümkün olmayan faşizan bir dil kullandı. Muhalefet adayının nefret siyaseti karşısında yanındaki yöresindekiler arasından bir vicdan sahibi de çıkıp tek bir cümle kuramadı. İki hafta boyunca köpürtülen nefret siyasetini sessizce seyrettiler. Bir defa şunun bilinmesini isterim. Ülkemizin binbir emekle inşa ettiği yumuşak gücüne zarar veren bu ırkçı nefretin masum olmadığı açıktır. Türkiye’de ırkçılık adı altında topyekün Türkiye düşmanlığı yapılmaktadır. Bunların bir kısmı özellikle öne çıkan bazı şaibeli isimler, apaçık bir ihanet içinde Türk düşmanlarının değirmenine su taşımaktadır. Allah’ın izniyle gençlerimizin bu tuzağa düşmesine fırsat vermeyeceğiz. Bakınız biz ülke ve millet olarak hiçbir zaman insanları derisinin rengine, yaşadığı yere, konuştuğu dile göre ayırmadık. Biz asırlar boyunca üç kıta, yedi iklimde hükümranlık kurmasına rağmen tarihinde sömürgecilik ayıbı olmayan bir devletiz. Böyle bir milletiz. Hiç kimse bu beyaz sayfaya leke bulaştıramaz" dedi."Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar"Erdoğan, "Ülkemizin marka eğitim kurumlarından biri olan Marmara Üniversitemizin uluslararası kimliğini güçlendirerek sürdüreceğine inanıyorum. Kıymetli misafirler, Marmara Üniversitesi’ndeki öğrencilik yıllarımız ülkemizin gerçekten sancılı, belki de en kaotik yıllarına denk geldi. Türkiye’nin sokaklarında kargaşa, siyasetinde ise istikrarsızlık hakimdi. Her 7-8 ayda bir hükümetin değiştiği, göreve gelen iktidarların muktedir olamadığı, vatandaşın sorunlarına çözüm üretemediği sıkıntılı günlerdi. O karanlık günlerin ceremesini milletimizle birlikte en çok üniversitelerimiz çekti. Öğretim üyelerimiz ve öğrencilerimiz çekti. Sadece ekonomik zorluklarla değil, üniversitelerimizi esir alan ideolojik kavgalarla da mücadele ettik. Birtakım kirli eller bu ülkenin pırıl pırıl çocuklarını henüz hayatlarının baharındayken birbirine düşman ettiler. Sağ dediler, sol dediler. Alevi, Sünni, Kürt, Türk dediler. Delikanlılarımızın heyecanlarını istismar ederek ailelerine çok büyük acılar yaşattılar. Milletimizin istikbali olan yüzlerce üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Gençlerimiz, üniversitelerimizi esir alan kör şiddetin kurbanı oldu. Bugün hatırladıkça yüreklerimizi yakan nice dramatik olay yaşadık. Burada şu gerçeği açık açık söylemek durumundayım. Hem 27 Mayıs öncesinde hem de 12 Eylül darbesi öncesinde emellerine ulaşmak için hep gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Türk ekonomisini çökertmek için gençleri kullandılar. Siyasete müdahale etmek için gençleri kullandılar. Darbeye uygun ortam hazırlamak için buu milletin evlatlarını kullandılar. Toplum kesimleri arasında duvarlar örmek için gençlerimizi kullandılar. Tüm bunların bedelini milletçe hepimiz ödedik" dedi."Gezi Olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır"Erdoğan, "Ekonomide kalkınma yolculuğumuzun sık sık kesintiye uğramasıyla ödedik. Demokraside vesayetin gölgesinden çıkamayarak ödedik. Hak ve özgürlüklerde yasalara mahkum edilerek ödedik. Güvenlikte terör örgütlerine istismar imkanı verilmesiyle ödedik. Toplumsal barışta, uzun yıllar kapanmayan kutuplaşmalarla ödedik. Milli birlikte ezeli ve ebedi kardeşliğimizin zayıflatılmasıyla ödedik. Geriye doğru baktığımızda şunu çok net görebiliyoruz. Gençlerimizi birbirine kışkırtan ve kırdıranlar aslında aynı odaklardı. Türkiye kendi iç sorunlarıyla uğraşmaktan dış dünyadaki gelişmeleri takip edemedi. Aşağı yukarı aynı ekonomik yapıya sahip olduğumuz ülkeler koşar adım giderken biz yıllarca yerimizde saydık hatta onlardan geriye düştük. 2002’de Aziz Milletimizin teveccühüyle göreve geldiğimizde Türkiye’nin bir daha böyle bir tuzağa düşmemesi için daima çok dikkatli olduk. Bizim yaşadıklarımızı gençlerimiz yaşamasın, bizim çektiğimiz sıkıntılarla çocuklarımız karşılaşmasın diye çok çetin mücadeleler yürüttük. Cumhuriyet mitinglerinden Gezi Olaylarına kadar ülkemizin birliğini, dirliğini, demokrasisini hedef alan her şeyin karşısında durduk. Ne esnafın malını mülkünü yağmalayan vandalların, ne kundaktaki bebekleri katleden bölücü canilerin, ne namuslarına emanet edilen silahları o silahların asıl sahibi olan millete çevrilen FETÖ’cü hainlerin, ne de kendini milletten üstün gören bürokratik oligarşinin milli iradeyi gaspetmesine, milleti aşağılamasına, milleti tehdit etmesine izin vermedik. Her zaman soğukkanlı olduk. Sağduyulu davrandık. Siyasette nezaket bir an olsun elden bırakmadık. Ama milletin emaneti ve iradesi tehdit altında olduğunda hiç tereddüt etmeden tüm gücümüzle buna karşı çıktık. Bizim öfkemiz de, sevgimiz de hep milletimiz içindi. Bakınız yeri gelmişken şu hususu tekrar ifade etmek isterim. Birkaç tane ağacın taşınması bahane edilerek başlatılan Gezi Olaylarının Türkiye’ye doğrudan maliyeti 1,4 milyar dolardır. Dolaylı etkilerini de hesaba dahil ettiğimizde bu rakam ürkütücü seviyelere ulaşıyor. Türk ekonomisinin en parlak dönemini yaşadığı günlerde alevlendirilen bu olaylarla ülkemize karşı büyük bir komplo kurulmuştur. Tarih bilen, ekonomi bilen, küresel siyaseti doğru okuyabilen herkes gezi olaylarının birilerinin iddia ettiği gibi gençlerin heyecanına verilemeyecek kadar çok katmanlı bir senaryonun parçası olduğunu anlayacaktır. Kimse kusura bakmasın, ama biz bu gerçeklere gözlerimizi kapatamayız. Milleti ve milli iradeyi hedef alan bir kalkışmayı meşru bir demokratik eylem olarak göremeyiz. Gezi olaylarıyla ilgili tarih hükmünü vermiş, millet hükmünü vermiştir. Hepsinden öte bağımsız Türk mahkemeleri hükmünü vermiştir" dedi."Hangi partiye oy verirse versin. Vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz"Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz birileri çıkıyor. Sapla samanı karıştırarak bu meseleyi tekrar gündeme getirmeye çalışıyor. Türkiye’ye milyarlarca dolar faturası olan böyle bir kalkışma üzerinden kendilerince bir özür bahsi açıyorlar. Onlara şunu söylemek isterim. Evet 11 sene sonra da olsa, çok geç de olsa bu hadise ile ilgili samimi nedamet cümlelerine ihtiyaç vardır. Gezi Olayları sebebiyle çıkıp özür dilemesi gereken birileri varsa bunlar tabii ki demokrasiyi ve milli iradeyi savunanlar değildir. Tam tersine bu hadisede asıl öz eleştiri vermesi gerekenler haftalarca sokakları ateşe, kaosa, gerilime, kargaşaya boğanlardır. Milletin otobüslerini yakıp yıkanlardır. Çıkıp özür dilemesi gerekenler polise saldıranlar, belediye otobüslerini ateşe verenler, esnafın camını çerçevesini indirenlerdir. Çıkıp özür dilemesi gerekenler faizlerin tarihimizin en düşük seviyesine indiği, IMF’e borcumuzun kapandığı başarılarla dolu bir dönemde Türk ekonomisine milyarlarca dolarlık fatura çıkartanlardır. Bakınız biz siyasetçiyiz, biz milletin emanetini taşıyan, 85 milyonun mesuliyetini taşıyan insanlarız. Milletin hakkını, hukukunu savunmak, saldırılar karşısında milletin özellikle iradesini, namusunu korumak bizim asli görevimizdir. Hangi partiye oy verirse versin. Vatandaşlarımızı oy tercihlerinden dolayı suçlamaz, iradesini asla sorgulayamaz. Yarım asrı bulan siyasi hayatımız boyunca biz bunu yaptık. İnşallah bundan sonra da bu şekilde hareket etmeyi sürdüreceğiz" dedi."Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi"Erdoğan, "Türkiye yüzyılını, bilimin, teknolojinin, refahın yüzyılı haline getirmek için gece gündüz çalışıyoruz. Son 22 yılda bu hedef doğrultusunda çok önemli adımlar attık. 2002’de burası çok ama çok önemli. 2002’de 76 üniversitemiz varken bugün bu sayı 208’e yükseldi. Hani tatlıses’in bir sözü var ya yani Şanlıurfa’da Oxford vardı da gitmedik mi? Şu anda 81 vilayetin 81’inde hamdolsun üniversitelerimiz var. Üniversitesi olmayan ilimiz yok. Söz verdik. "Üniversitesi olmayan şehir bırakmayacağız" dedik ve bırakmadık. Yükseköğrenim imkanını ülkemizin en ücra köşesine kadar taşıdık. Profesör, doçent ve doktor öğretim üyesi sayımızı da buna göre artırdık. Sadece belli şehirlerde değil, tüm coğrafi bölgelerimizde güçlü, dinamik, üretken bir araştırma, geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Önümüzdeki dönemde çok daha fazlasını yapacağız. Bu duygularla Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi’nin ülkemize, milletimize, üniversitemize hayırlı olmasını diliyorum. Üniversitemizin yönetimine, hocalarına ve öğrencilerine Rabb’imden üstün başarılar diliyorum" dedi.