Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’dan düzenlenen Parlamenterler Arası Kudüs Platformu Konferansı’na katıldı.
Konferansta konuşan Erdoğan, Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine değinerek, "Suudi Arabistan'dan aradılar. Biz gerek babaya, gerek oğluna her şeyi anlattık. 'Özel temsilcilerimizi gönderebilir miyiz' dediler. 'Buyurun gönderin' dedik. Kendilerine anlattık. İstihbarat şeflerine elimizdeki bütün belgeleri gösterdik. Fakat bütün bunlara rağmen Krala ben şunu sordum. Bu 15 kişi İstanbul’a niye gönderildi. Bu 15 kişinin İstanbul’da ne işi var. Bunlar İstanbul’a geldiyse konsoloslukta bunlar ne iş yaptılar. Bu katili siz biliyorsunuz. Ben size adres vereyim. Bu katil bu 15 kişinin içinde dedim. İsterseniz siz bu katili çıkarırsınız. Bana kralın yanıtı şu oldu. 'Şu anda 18 kişiyi tutukladık'. Tamam da tutuklamak çıkış yolu değil.
Cezası bunların ne oldu. Yargılayamıyorsanız suçun işlediği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekiyor. Gönderin biz yargılayalım. Geçen gün Dışişleri Bakanı açıklama yaptı. 'Gönderemeyiz' dedi. İstediğiniz zaman istediğiniz yerde vatandaşları çekip ülkenize alıyorsunuz, suçlu suçsuz demeden alıyorsunuz. Aynı zat ‘yerli işbirlikçilerle bu iş yapıldı’ dedi. Konuşmamda sordum. Kimdir o yerli işbirlikçiler bunu açıklamaya mecbursun. İddia sahibi sizsiniz. O zaman bu ismi açıklamanız lazım. Sonra inkar ettiler. Veliaht prens dedi ki ‘Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı'. Cemal Kaşıkçı çocuk mu, oradan çıktıysa dışarıda nişanlısı var. Onu alıp ayrılmaz mıydı. Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir" ifadelerini kullandı.
Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili belgeleri isteyen tüm ülkelerle paylaştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Suudi Arabistan belgeleri almak istedi. Kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra yok mu edeceksiniz. Amerika geldi CIA dinlediler, gittiler bilgi verdiler. Almanya, Fransa, Kanda hepsine kim istiyorsa gelip dinleyebilir. Kendi istihbarat şefi bile bu bir felaket bu adam uyuşturulmuş diyor. Böyle bir şey yapılamaz diyor. Adam açık açık diyor ki 'ben kesmesini iyi bilirim' diyor. Çünkü bir morg mensubu. Bu adam bir asker üst düzey. Eninde sonunda denilen yere geldiler. Şimdi Amerikan senatosu ne diyor. Suudi yönetimini suçluyor. Daha birçok şeyler çıkacak. Buradan çok şeyler çıkar. Artık insanlık bunlara tahammül edemez" şeklinde konuştu.
"Kudüs arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınardır"
Konferansta konuşan Erdoğan, Kudüs davasının sadece Filistinlilerin değil tüm Müslümanların davası olduğunu belirterek, “Bizim için Kudüs arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınardır. Yüreğimizin yarısı Mekke, geri kalanı da Medine’dir. Bunların üzerinde bir tül gibi Kudüs vardır. Bunun için Allah Rasulü’nün (Sallallahü aleyhi ve sellem) miraca yükseldiği bu kutlu şehri İstanbul’dan, Kahire’den, Mekke ve Medine’den ayırt etmeden seviyoruz. Bunun için biz ‘Kudüs kırmızı çizgimizdir’ diyoruz. Kudüs’ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı, adaleti, bağımsızlığı savunmak inancıyla bu meseleye sahip çıkıyoruz. Bu süreçte sizlerin ülkemize verdiği destek sadece bu günümüz adına değil, geleceğimiz adına da hayati öneme sahip” diye konuştu.
"Silemeyeceksiniz, bu tarihi gerçeği yok edemeyeceksiniz"
İsrail’in son 50 yıldır kasıtlı şekilde Kudüs’te İslam mirasının izlerini silmeye çalıştığını vurgulayan Erdoğan “Silemeyeceksiniz. Bu tarihi gerçeği yok edemeyeceksiniz. 1.7 milyarlık İslam dünyasını, içinde gaflet içinde yöneticiler olabilir ama bu halkları yok edemeyeceksiniz. Müslümanlara ait toprakları, evleri, ibadethaneleri gasp ederek burada kültürel bir soykırım uyguluyor. Buralara birkaç tane büyükelçilik getirmek suretiyle, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs’ün şahsi manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. 1967 yılındaki Filistin haritası ile 2018 haritasını karşılaştırmak başka hiçbir söze gerek kalmadan Filistin’de yaşanan kültürel soykırımı ortaya koyacaktır” şeklinde konuştu.
"2. Dünya Savaşı'nda Musevilere yapılan insanlık dışı katliamların faturası masum Filistinlilere kesiliyor"
İsrail’in işgal faaliyetlerini bazı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerinden aldığı destekle sürdürdüğünün altını çizen Erdoğan, “Onun için dünya 5’ten büyüktür diyorum. BM Güvenlik Konseyi 5 daimi üyesinin bir tanesinin iki dudağı arasında sıkışmış kalan bu dünya adil bir dünya olamaz. Bu BM adil olamaz. Onun için reforma ihtiyacı var. Bütün bunlara rağmen İslam İşbirliği Teşkilatı olarak başlattığımız girişimler hamdolsun BM Genel Kurulu’ndan 127 olumlu oy, 7 karşı oy ile geçmiştir. İstediğimiz gibi geçmiştir. Ne Amerika, ne İsrail yaptıkları bütün gayretlere rağmen hedeflerine ulaşamamıştır. Amerikan yönetimi yanında bazı Avrupa ülkeleri, 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan sahnelerin utancıyla İsrail’in işgal politikalarına ses çıkarmıyor. Maalesef 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa’daki Musevilere yapılan insanlı dışı katliamların faturası masum Filistinlilere kesiliyor.
70 yıl önce başkalarının işlediklerinin bedelini bugün Filistinliler ödemek zorunda kalıyor. Avrupa’da Musevilere yapılan zulümleri aratmayacak baskılara Filistin halkı maruz bırakılıyor. Bizim açımızdan faili kim olursa olsun bunların her ikisi de katliamdır, vahşettir, zulümdür. Holokost nasıl insanlık dışı bir suçsa, Gazze sahilinde top oynayan çocuklara bomba yağdırmak da aynı derecede ağır bir insanlık suçudur. Biz mazlumlar arasında ayrım yapmadığımız gibi, zalimler arasında da ayrım yapmıyoruz. Biz siyasi çıkar uğruna asla insanların acılarını yarıştırmıyoruz. Nerede adaletsizlik varsa, zulüm varsa, kimliğine inancına bakmadan tavrımızı ortaya koyuyoruz” ifadelerini kullandı.
"İsrail şımarıklığına tepki göstermek asla antisemitizm değildir"
İsrail vahşetine yönelik her eleştirinin antisemitizm yaftası ile önemsiz hale getirilmeye çalışıldığını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“İsrail’in işlediği cinayetlere sesiz kalmayanlar hakkında özellikle kontrol atında tuttukları uluslararası medyada hemen antisemitiz propagandası yapılıyor. İsrail şımarıklığına tepki göstermek asla antisemitizm değildir. Yanlışa yanlış doğruya doğru demekten bizi kimse alıkoyamaz. Bizim medeniyetimizde inancından dolayı bir insana düşmanlık edilemez. Bizim tarihimizde sömürgecilik lekesi de, soykırım suçu da yoktur. Biz tertemiz bir tarihe sahibiz. Bilakis İstanbul gibi Kudüs gibi Kahire, Mardin, Halep, Şam, Bağdat, Toledo, Granada gibi farklı inançların asırlar boyu bir arada yaşadığı şehirler vardır. 500 yıl önce İspanya’dan kaçan Musevilere kapılarını kim açtı. O Museviler İstanbul’a geldi. Biz kapımızı açtık. Böyle bir millet olarak bütün gayemiz Filsitin’de kalıcı barış ve istikrarın tesis edilmesidir. Bunun yolu da 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulmasıdır”
"Ortadoğu’da çatışmalar attıkça batılı devletlerin silah satışları da artıyor"
Müslümanlar arasındaki gerilimlerin batılı çevrelere yaradığını vurgulayan Erdoğan, “Bu çevreler komşuyu komşuya kırdırarak sömürge politikalarını rahatlıkla sürdürüyor. İslam dünyasında gerilim yükseldikçe batılı şirketlerin karları da yükseliyor. Türkiye’ye karşı oynadıkları oyun bu. Biz Müslüman kardeşlerimize o dönemde ‘ya senin imkanların var hadi gelin biz sizden sadaka zekat istemiyoruz. Gelin en azından bir borç takviyesinde bulunabilirsin’ dedik. İnanır mısın hiçbirinden ses yok. Biz yine kendi göbeğimizi kendimiz kestik, kendi ayaklarımız üzerinden yeniden ayağa kalktık. Ortadoğu’da çatışmalar attıkça batılı devletlerin silah satışları da artıyor. Filistin’de işgal, Arakan’da zulüm, Somali’de açlık katlanarak devam ediyor. Somali’de kim var. Neredeyse bizden başka kimse yok. Bir büyükelçilik var sadece Türkiye. Amerika İngiltere konteyner içinde büyükelçilik kurdu. Dünyada en büyük büyükelçiliğimiz Somali’de. Bir süredir Şii-Sünni ayrımı üzerinden alevlendirilmeye çalışılan bölgesel çatışmaların kazananı asla Müslümanlar olmayacaktır. Ceplerini dolduracak olan yine batılı silah şirketleri, petrol firmalarıdır. Coğrafyamızda ellerine cetveli alıp çıkarlarına göre harita çizenler, bugün de aynı amaç uğruna farklılıklarımızı kaşıyorlar. Meselelere ön yargılardan önce Müslümana yakışan cesaretle bakarak kurulmaya çalışılan tuzağı göreceğimize inanıyorum” dedi.
"Amerika'nın büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı alması, Müslümanların haklarını gasp etmeye yönelik provokatif bir adımdır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’nın büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararını da değerlendirerek, “Amerikan yönetimin uluslararası hukuku hiçe sayarak büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı alması, Müslümanların haklarını gasp etmeye yönelik provokatif bir adımdır. Bu gelişme karşısında İslam İşbirliği Teşkilatını sür'atle harekete geçirdik. 2017’de Olağanüstü Kudüs zirvesi gerek katılım, gerek aldığı kararlar, gerek sergilenen dayanışma itibariyle gerçekten tarihi bir toplantıydı. Bu zirve Müslümanların Kudüs konusundaki hassasiyetini de ortaya koymuştur. BM Güvenlik Konseyi’nin veto sistemi nedeniyle bir kez daha işlevsiz kalması nedeniyle genel kurulu acil toplantıya çağırdık, önemli bir karara imza attık. Genel kurul ezici çoğunlukla aldığı karar ile üye ülkelere büyükelçiliklerini Kudüs’e taşımama çağrısında bulundu. Bu kararda Kudüs statüsüne yönelik tek taraflı adımların hukuken yok hükmünde olduğu belirtildi” şeklinde konuştu.
"Filistinli kardeşlerime özellikle sesleniyorum aranızdaki ayrılığa son verin"
Filistin halkına da çağrıda bulunan Erdoğan, “Filistinli kardeşlerime özellikle sesleniyorum aranızdaki ayrılığa son vermeniz gerekiyor. Müminler muhakkak kardeştir. Nerede kardeşlik. Kardeşliğimizin gereği var mı yok. Kardeşliğimizin gereğini yerine getirmemiz lazım. Bunu yapacağız ki o zaman güç bulalım. Yapmazsak Rabbimiz o zaman gücünüz gider diyor. Ondan sonra da sizi bitirirler. Mesele bu. Filistinli gruplar arasında yaşanan gerilimle, en çok işgalci İsrail yönetimini sevindirmektedir. Bunlar seviniyor. Hatta İsrail işgal ve zulüm politikalarına rahatça devam edebilmek için bu ayrılıkları körüklemektedir. Önümüzdeki dönemde Filistinli kardeşlerimizin birlik beraberlik ve dayanışmalarını perçinlemesini temenni ediyorum. Kirli pazarlıklarla Filistin davasının altını oymaya çalışanlara öncelikle Filistin halkının izin vermeyeceğine inanıyorum. Türkiye olarak meselenin takipçisi olmayı sürdüreceğiz” açıklamalarında bulundu.