SAĞLIK - 06 Şubat 2021 Cumartesi 08:50

CoronaVac aşının ciddi bir yan etkisi olmadığı bilimsel olarak da kanıtlandı

A
A
A
CoronaVac aşının ciddi bir yan etkisi olmadığı bilimsel olarak da kanıtlandı

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sağlık çalışanları tarafından yürütülen ‘Sağlık çalışanlarında inaktive Covid-19 aşılanması sonrasında antikor yanıtı ve etkinlik takibi’ isimli CoronaVac aşısının güvenlik ve koruyuculuğunun izlenmesi konusundaki bilimsel araştırmada katılımcıların sadece yüzde 1,5’inin sağlık kurumlarına başvurduğu ve hiçbirinin ciddi bir yan etki göstermediği tespit edildi.

Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı, Tıbbi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından yönetilen “Sağlık çalışanlarında inaktive Covid-19 aşılanması sonrasında antikor yanıtı ve etkinlik takibi” isimli CoronaVac aşısının güvenlik ve koruyuculuğunun izlenmesi konusundaki bilimsel araştırmanın ilk etabı tamamlandı.

Çalışmada; Dr. Öğr. Gör Şebnem Şenol, Prof. Dr. Erhan Eser, Prof. Dr. Sinem Akçalı, Prof. Dr. Beyhan C. Özyurt, Prof. Dr. Pınar E. Dündar, Prof. Dr. Talat Ecemiş, Dr. Öğr. Gör Deniz Özer, Dr. Merve Gezginci, Dr. Gülizar Deniz, Dr. Yunus Özkaya ve Ferya Karadağ MPH yer aldı.

İlk etapta CoronaVac aşısının birinci doz uygulaması sonrası ilk 7 günlük sürede katılımcılar yan etkiler açısından sorgulanarak 1800’e yakın aşılanan sağlık personelinin 791’inden geri bildirim alındı.
Aşı sonrası görülen bölgesel (aşının yapıldığı yer) ve genel (tüm vücutta görülebilen) yan etkiler olmak üzere tablolarla açıklandı. Tablo bilgilerine göre katılımcıların yaş dağılım aralığı 19-65, yaş ortalaması 34.4 olarak açıklandı. Yan etki görülenlerin yüzde 61.9’unun kadın, yüzde 38.1’inin ise erkek olduğu bildirildi.
Aşı uygulaması sonrasında katılımcıların yüzde 27,3’ünde hafif bölgesel ya da genel yan etki bildirildi. Ancak bu yan etkiler nedeniyle katılımcıların sadece yüzde 1.5’inin bir sağlık kuruluşuna ayaktan baş vurduğu ve tümünün taburcu edildiği açıklandı. Geri bildirimde bulunanlarda hiçbir ciddi yan etki görülmediği açıklanan çalışmada, yan etkiler nedeniyle sağlık kurumuna en sık başvuru 19-29.9 yaş grubunda yüzde 0,9, genel yan etki nedeniyle sağlık kurumuna başvuru oranı kadınlarda yüzde 1 erkeklerde yüzde 0.3 olduğu kaydedil.
En sık görülen aşı bölgesine sınırlı yan etki yüzde 18 ile aşı bölgesinde ağrı olurken, bunu yüzde 1,8 ile kolda kas güçsüzlüğü izledi. Bölgesel yan etkilerin yarısından fazlası ilk iki saatte; yüzde 80’inin ilk 6 saatte gözlendiği kaydedildi.

CoronaVac aşının ciddi bir yan etkisi olmadığı bilimsel olarak da kanıtlandı

En sık görülen genel (tüm vücudu etkileyen) yan etki ise yüzde 11,9 ile baş ağrısı olurken, bunu yüzde 9,5 ile kas-eklem ağrısı, yüzde 3.7 ile boğaz ağrısı izledi. Genel yan etkilerin dörtte biri ilk iki saatte; yüzde 55’ i ilk 6 saatte; yüzde 87’ si ise 24 saatte gözlemlendiği bildirildi.

Açıklanan çalışmada aşılama yapılan 1800 kişiden 791’inden geri dönüş alındığı kaydedilirken 791 kişi içinden 575’inin hiçbir yan etki göstermediği 216’sının ise hafif yan etki gösterdiği kaydedildi. Bölgesel yan etki gösteren 6 kişi ve genel yan etki gösteren 8 kişinin sağlık kurumlarına başvurduğu ve ayakta tedavi ile taburcu edildikleri açıklandı. Toplam 12 kişinin sağlık kuruluşuna yan etki nedeniyle başvurmasının yan etki gösterenler arasında sadece yüzde 1,5’lik bir oranı temsil ettiği kaydedildi.

CoronaVac aşının ciddi bir yan etkisi olmadığı bilimsel olarak da kanıtlandı

Görülen yan etkilerinden en fazla baş ağrısı, kas-eklem ağrısı, boğaz ağrısı, üşüme titreme, baş dönmesi gibi etkiler olduğu tespit edildi.

Sadık Cangel
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri ERÜ Hastaneleri’nde, akciğer kanseri cerrahi tedavisinde son gelişmeler anlatıldı Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastaneleri’nde, ‘Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı’ kapsamında, akciğer kanseri cerrahi tedavisindeki son gelişmeler anlatıldı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Önal tarafından Gevher Nesibe Hastanesi Başhekimlik Toplantı Salonu’nda düzenlenen seminere, öğretim üyeleri, hekimler ve diğer sağlık çalışanları katıldı. Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Önal, seminerde yaptığı konuşmada; Akciğer kanseri cerrahisinde rezeksiyon şekilleri, cerrahi tedavide uygulanan insizyonlar, minimal invazif cerrahi yöntemleri, minimal invazif cerrahide kullanılan görüntüleme yöntemleri ve cerrahi malzemeler hakkında bilgiler verdi. Doç. Dr. Ömer Önal, “Hastanemizde yaklaşık 10 yıldır kapalı akciğer ameliyatlarını tek bir kesiden başarılı bir şekilde yapmaktayız. Akciğer kanseri cerrahisinde temel amacımız; Geride makroskopik veya mikroskobik düzeyde tümör bırakmadan, cerrahi sınırlar temiz olacak şekilde akciğer rezeksiyonu yapmak, ilgili hemitoraksta bulunan lenf notlarının örneklenmesi veya diseksiyonun tamamlanmasını sağlamaktır.” şeklinde konuştu. Akciğer kanseri cerrahisinde uygulanan cerrahi yöntemlere ve şekillerine değinen Doç. Dr. Ömer Önal, meta analizlerle yapılan bilimsel çalışmalar hakkında bilgiler vererek, uygulanan cerrahi yöntemlerin avantajları ve dezavantajlarını anlattı.
Eskişehir Fibromiyalji tedavisiyle ilgili dikkat edilmesi gerekenler Özel Ümit Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Semiha Ülkü Gül, fibromiyalji hastalığı ve tedavisi hakkında bilgilendirmede bulundu. Fibromiyalji diğer, adı ile yumuşak doku romatizmasının 3 aydan daha uzun bir süre devam eden, yaygın vücut ağrısı ile seyreden kronik hastalık olduğunu aktaran Dr. Semiha Ülkü Gül, bu hastalığım toplumda yüzde 1 ile 4 oranında görüldüğünü söyledi. Hastalığın daha çok 30 ila 50 yaş aralığındaki kadınlarda görüldüğünü ifade eden Dr. Gül, hastaların genellikle vücudun değişik bölgelerinde yaygın ağrı, uyuşma ve elektriklenme şikayetlerinin olduğunu anlattı. Ayrıca hastaların sabah uyandıklarında eklemlerinde katılık hissi, vücutta aşırı yorgunluk ve halsizlik hissettiklerini belirten Dr. Gül, fibromiyalji olanların yoğun bir şekilde uyku sorunu yaşadıklarını dile getirdi. Fibromiyaljinin uykuya dalmada güçlük veya gece sık sık uyanmaya da neden olabildiğinden bahseden Dr. Gül, bilişsel fonksiyonlarda kayıp, unutkanlık, bir olaya konsantre olamama, baş ağrısı ve bağırsak problemlerinin de bu duruma sıklıkla eşlik ettiğine dikkat çekti. "Nedeni tam olarak bilinmiyor" Fibromiyaljinin nedeninin tam olarak bilinmediğini ifade eden Dr. Gül, yapılan çalışmalarda beyin ve omurilikteki ağrı algılayan alanlarda kimyasal bir bozukluğun olduğu görüldüğünü söyledi. Bu kimyasal bozukluğa etken olarak, genetik faktörlerin yanı sıra stres, travma, bazı enfeksiyonların ve hormonal dengesizliklerin de sebep olabildiğini dile getiren Dr. Gül, “Fibromilyalji teşhisinde herhangi bir laboratuvar veya görüntüleme yöntemi bulunmamakta, teşhis ve diğer hastalıklardan ayırma için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır” şeklinde konuştu. "Non medikal olarak beslenme desteği çok önemlidir." Hastalığın tedavisinde medikal ve non medikal tedavilerin birlikte kullanıldığını aktaran Dr. Gül, tedavilere ilişkin olarak ise şunları kaydetti: “Medikal tedavide ağrıyı düzene sokacak antidepresan ve ağrı kesiciler kullanılmakta, vitamin ve mineral eksikliklerinin giderilmesi de ağrıların azalmasında faydalı olabilmektedir. Non medikal olarak beslenme desteği çok önemlidir. Paketli, işlenmiş gıdalardan uzak durulması ve glutenden eksik beslenilmesinin hastalığın tedavisinde yararlı olduğu gözlenmiştir. Tedaviye destek olması bakımından mutlaka egzersiz programı hazırlanmalıdır. Büyük kas grupların çalıştıran pilates, yoga, yürüyüş, yüzme ve aerobik gibi egzersizlerin ağrıyı azalttığı görülmüştür. Eğer ağrılar fiziksel olarak tek bir bölgede toplandıysa fizik tedavi yöntemi de kullanılabilmektedir. Kuru iğneleme ile kas spazmları çözülebilmekte ve nöral terapi de yine ağrıların azaltılması konusunda fayda sağlamaktadır. Medikal ve non medikal tedavi yöntemleri bir arada kullanılarak hastanın günlük yaşam konforunun daha iyi seviyelere çıkarılması konusunda başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.”