ASAYİŞ - 21 Kasım 2024 Perşembe 07:16

Yenidoğan Çetesi üyelerinin çalıştığı hastanede hayatını kaybeden hemşirenin ölümüne ilişkin fezleke hazırlandı

A
A
A

Beylikdüzü'nde 13 Mayıs 2024 tarihinde Yenidoğan Çetesi'ne yönelik açılan dava kapsamında kapatılan Özel Birinci Hastanesi'nde hayatını kaybeden hemşire Selen Bilgin'in ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlandı.

 İstanbul Beylikdüzü'nde 13 Mayıs günü meydana gelen olayda, Yenidoğan Çetesi'ne yönelik açılan dava kapsamında kapatılan Özel Birinci Hastanesi'nde dedesinin yanında refakatçi olarak kalan hemşire Selen Bilgin, kendisine enjekte edilen bir ilaç sonucu hayatını kaybetmişti. Bilgin'in hayatını kaybetmeden önce tanıdığı doktor Fatih Akın'ın odasına girdiği tespit edilirken olaya ilişkin yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlandı. Hazırlanan fezlekede doktor Fatih Akın'ın "olası kastla öldürme" suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Öte yandan şüpheli doktor Akın'ın Yenidoğan Çetesi dosyasında sanık olan bir örgüt üyesi ile yaptığı konuşmalar da ortaya çıktı.

Hemşire, Yenidoğan Çetesi’ne yönelik açılan dava kapsamında kapatılan hastanede hayatını kaybetti

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan fezlekede, Selen Bilgin’in babası Serkan ve annesi Nergül Bilgin müşteki olarak yer alırken, Fatih Akın ise şüpheli olarak yer buldu. Fezlekede 13 Mayıs 2024 tarihinde Selen Bilgin’in kapatılan Özel Birinci Hastanesi’nde dedesinin yanında refakatçi olarak kaldığı ifade edildi. Bilgin’in olay günü aynı hastanede anestezi uzmanı olarak çalışan daha önceden tanıştığı doktor Fatih Akın’ın odasına gittiği fezlekede kaydedildi. Yapılan kamera görüntüsü incelemelerinde Fatih Akın’ın Selen Bilgin’in odaya girmesinden 1 saat sonra heyecanlı bir şekilde telefonla konuşarak odadan çıktığı da fezlekede belirtildi.

“Çoklu ilaç intoksikasyonu sonucu hayatını kaybetti”

Bilgin’in sabah 07.00 sıralarında hastane çalışanları tarafından odadan tekerlekli hasta yatağı ile çıkarıldığı fezlekede aktarıldı. Doktor Tevfik K. tarafından Bilgin’e kalp masajı, şüpheli doktor Fatih Akın tarafından ise suni teneffüs yapıldığı da güvenlik kamerası görüntülerine yansıdı. Bilgin’in ölümü Adli Tıp Kurumu raporunda "çoklu ilaç intoksikasyonu" olarak belirtildi. Şüpheli doktor Fatih Akın alınan beyanında “Ben maktüleye ilaç vermedim. Selen Bilgin kendisi bu ilacı kullandı” dedi.

“Selen’i kaybettiğimi anladım. Hayata döndürmeye çalıştım”

Öte yandan olaya ilişkin tanık olarak dinlenen Muzaffer U. ise, “Fatih Akın’ı telefon ile aradım. ‘Selen’i kaybettik’ demesi üzerine ’Nasıl yani?’ diye sordum. Bana, ‘Selen’in baş ağrısı vardı, ona ağrı kesici serum taktım’ dedi. ’Bu nasıl olur?’ diye sorunca, ‘Selen’e düşük dozda propofol yaptım’ dedi. Propofol benim bildiğim kadarıyla uykusuzluk çekenler için çok kullanılan bir ilaç değil. Doktor Fatih bana, ‘Önce ağrı kesici uyguladım ama Selen beni arayıp tekrar uyuyamıyorum diyerek bu ilaçtan istediğini söyledi. Uyguladıktan sonra 2-3 saat başında bekledim. Bu sırada uyudu uyandı. Sonra ben odadan çıktım. Tekrar geldiğimde Selen’i kaybettiğimi anladım. Hayata döndürmeye çalıştım’ dedi bana” şeklinde beyanda bulundu.

Müebbet hapsi istendi

Fezlekede Fatih Akın’ın her ne kadar doktor olarak görev yapıyor ise de olayın meydana gelişi ve Selen Bilgin’in ölümüne sebebiyet veren ilaç verilmesi olayında tedavi amacı ile hareket etmediği aktarıldı. Akın’ın "olası kastla öldürme" suçundan müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Hazırlanan fezleke iddianame düzenlenmesi için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Yenidoğan Çetesi üyesi ile konuşması tape kayıtlarında ortaya çıktı

Öte yandan Fatih Akın’ın Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen iddianamede örgüt üyesi ile yaptığı telefon görüşmeleri de ortaya çıktı.

Örgüt üyelerinden Hakan Doğukan Taşçı’nın Fatih Akın’ı aradığı konuşmada Taşçı’nın, “Hocam bir şey soracağım, şimdi bir bebek var bizde, yattı taburcu oldu sonradan bir gün kaybı olduğu için hasta tekrar yoğun bakıma yatırmaya çalışıyoruz da, bir gün kaybı olduğu için yoğun bakıma yatıramıyoruz, ben medikal muhasebe müdürüyle konuştum, Nehir ile de konuştum, Fatih hoca onay verirse sıkıntı yok bizlik, dediler. Sadece erişkin üzerinden takibini açtırabilir miyim?” diye konuştuğu, Akın’ın, “Erişkin üzerinden takip açtırırız değil mi?” diye sorduğu Taşçı’nın ise, “Takibini açtırıp sildireceğim hocam” şeklinde cevap verdiği konuşmalara yansıdı. Taşçı’nın, “Çocuk böyle dışarıda heba olmuş çocuk remotolojisine” dediği konuşmada Akın’ın “Anladım” şeklinde cevap verdiği de tape kayıtlarına yansıdı. Taşçı’nın, “Medikal muhasebe müdürüyle konuştum, dedi ki erişkin üzerinden kayıt açtırıp takibini sildireceğiz, sonra yeni doğana çevireceğiz” dediği konuşmada Akın’ın ise “He olur olur” şeklinde cevap verdiği kaydedildi. Fatih Akın’ın “Yoğun bakıma alalım, sorarlarsa bize acil olarak almak zorunda kaldık deriz yani anladın mı? Sıkıntı olmaz yani tamam mı?” dediği konuşmada Taşçı’nın “Tamam tamam hocam” şeklinde cevap verdiği de tape kayıtlarına yansıdı.

“Çocuğumun ölüsünü verdiler elime, anestezi uygulanmış kızıma”

Olaya ilişkin konuşan Selen Bilgin’in acılı annesi Nergül Bilgin “Dedesinin yanında akşam refakatçi kalacaktı. ‘Ben yoğun bakım hemşiresiyim daha iyi bakarım dedeme’ dedi. Sabahında benim çocuğumun ölüsünü verdiler elime. Anestezi uygulanmış kızıma. Bize ilk önce anestezi uyguladığını söylemedi. Sonradan söyledi. Şüpheli doktorla kızımın tanışıklığı vardı. Aynı bölümde de çalışmışlardı. Odasında kızıma anestezi uygulamış. Bebek çetesi ile ilgili olan Fatih Akın benim evladımı iğneyle, narkozla, öldürdü” dedi.

“Bu adam müebbet hapis ile yargılanıyor, ama hala dışarda elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor”

Ailenin avukatı Bahaeddin Özdemir ise, “Selen Bilgin’in cinayetiyle alakalı en sonunda Adli Tıp Kurumu raporu geldi. Adli Tıp Kurumu raporuna göre Selen‘in ölüm sebebi çoklu ilaç zehirlenmesi olarak geçiyor. En son Selen’in kanına giren ilaç propofol ve bunun Fatih Akın tarafından yapıldığı ortaya çıktı. Fatih Akın ilk vermiş olduğu ifadelerde propofolü kendisinin yapmadığını, vurmadığını, temin etmediğini söylemişti. Daha sonra savcılık tarafından yapılan titiz inceleme sonucunda bir takım delillere ulaşıldı. Bunlardan birincisi Selen‘in vefatının gerçekleştiği oda içerisinde yapılan aramaydı. O aramada Selin’in damar yolu açılarak kendisinde kullanılan serumun oda içerisinde komodinin üzerinde bulunduğu ortaya çıktı. Yani Selen’in kolunda takılı vaziyette değildi, çıkarılmıştı. Kapıyı gören görüntü kayıtlarında da Fatih Akın’ın dışarıya bir şey götürmeye çalıştığı tespit edildi. Muhtemelen serumu çıkaramadı. Yapılan ilacın ampulü Fatih Akın’ın cebinden çıktı. Savcılık yaptığımız itirazlar üzerine ilk etapta hemen tutukluluk talep etti ama tutukluluğu sağlayamadık. Mahkeme ölümün şüpheli ölüm olarak geçmesi nedeniyle Fatih Akın’ın o an tutuklanmasının uygun olmadığına karar verdi. Ama artık ölüm şüpheli ölüm olmaktan çıktı. Fatih Akın hakkında olası kasta Selen’in ölümüne sebebiyet vermek suçundan fezleke düzenlendi ve Bakırköy’e iddianame düzenlenmesi için gönderildi. Bu adam müebbet hapis ile yargılanıyor, ama hâlâ dışarıda elini kolunu sallaya sallaya gezebiliyor. İnanılır gibi değil. Basit yaralamalarda dahi mahkemeler gözünü kırpmadan tutuklamaya karar veriyorlar. Bu adam aynı zamanda çok ilginç bir şekilde, Birinci Hastanesi’nde görev alırken o hastanede gerçekleşen bebek ölümleri ile alakalı yürütülen Yenidoğan soruşturmasında da ismi geçiyor. Fatih Akın orada başka simsarlarla bebeklerin ölümüne sebep olan sanıklarla sıkı bir ilişki içerisine. Bir takım faturalandırma işlemlerinde usulsüzlüğe karıştığı açık bir şekilde görülebiliyor” dedi.

Melike İnal - Volkan Kayalar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Genç yetenekler ödüllerine kavuşuyor Türkiye’de güncel sanatı ve genç sanatçıları destekleyerek yeni sanatsal yaklaşımların görünürlüğünü artırmak üzere bu yıl 10’uncusu düzenlenen “Genç Sanat: Güncel Sanat Proje Yarışması” sonuçlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığınca düzenlenen yarışmada ödüle layık görülen genç sanatçılara toplam 420 bin lira para ödülü takdim edilecek. Yarışmada "Başarı Ödülü"ne layık görülen 5 sanatçı ayrı ayrı 35 bin lira, "Mansiyon Ödülü" alacak 5 sanatçı da ayrı ayrı 17 bin lira alacak. Eserleri sergilenecek 20 sanatçıya ise yine ayrı ayrı 8 bin lira para ödülü verilecek. Genç Sanat: Güncel Sanat Proje Yarışması’nın ödül töreni ve sergi açılışı aralık ayı içerisinde Ankara Resim ve Heykel Müzesi Mihri Müşfik Sergi Salonu’nda düzenlenecek. Sergide görsel sanatın farklı ifade biçimlerini içeren 30 eser izleyenlerin beğenisine sunulacak. Ödüle Layık Görülen Sanatçılar Yarışmanın seçici kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda “Başarı Ödülü”ne Bedirhan Kılıç, Elif Boyraz, Halil İbrahim Çakmak, Sena Soykök ve Uğur Bişirici layık görüldü. Sanatçılar Özgün Şahin, Adil Öksüz, Esra Demirkaya, Erdoğan Paksoy ve Ahmet Dağdelen de yarışmanın “Mansiyon Ödülü”nü alacak. Türkiye’nin genç yeteneklerinden İrem Sütçü, İhsan Berke Saraçoğlu, İrem Sür, Tekin Karakuş, Çağrı Çamcı, Begüm Sönmez, Hasret Şahin, Tuğçenur Karaefe, Melek Hacıfettahoğlu, İrem Koç, Gözde Betülay Yorulmaz, Kemal Kahveci, Şirvan Güngörmez, Duru Bozkurt, Berivan Kaya, Firuze Burçak Toraman, Dilek Korkmaz, Ezgi Şen, Zehra Gülbahar ve Efe Tan Engin’in çalışmaları da sergide ziyaretçilerle buluşacak. Yarışmanın Seçici Kurulu Genç Sanat: 10. Güncel Sanat Proje Yarışması’nın seçici kurulunda, Küratör Levent Çalıkoğlu, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden Prof. Dr. Marcus Graf, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kavukçu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden Prof. Tansel Türkdoğan, Küratör Derya Yücel ile Bakanlık temsilcisi olarak da Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı ve Genel Müdür Yardımcısı Seda Şentürk yer aldı.
Gaziantep Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın üçüncüsü Gaziantep’te gerçekleştirildi Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın üçüncüsü Konya ve İstanbul’un ardından Gaziantep’te gerçekleştirildi. Turkcell ve Akbank ana sponsorluğu ile Netoloji platin sponsorluğunda, Impacta partnerliğinde düzenlenen Sanayide Dönüşüm Buluşmaları’nın üçüncüsü Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) ve Gaziantep Organize Sanayi Bölgesinin ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Etkinliğe Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Halil Uğur, Oda ve Borsa başkanları ile çok sayıda iş insanı katıldı. “Daha güzel bir gelecek için” Sanayide Dönüşüm Buluşmaları etkinliğinin açılışında konuşan OSBÜK Başkan Yardımcısı ve Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cengiz Şimşek, dijital ve yeşil dönüşümün önemine dikkat çekti. Başkan Şimşek, "Bizler gelecekte daha yaşanabilir bir dünya ve sürdürülebilir bir sanayi istiyorsak, bunun yolu ikiz dönüşüm dediğimiz dijital ve yeşil dönüşümden geçmektedir. Kısacası ikiz dönüşüm artık bir tercih değil zorunluluktur” dedi. İkiz dönüşümün imalat sanayi için büyük bir fırsat da doğurduğunu ifade eden Şimşek, "Yeşil ve dijital dönüşüm, imalat sanayimizin hem bugünü hem de yarını için kritik bir öneme sahiptir. Gelişen teknoloji, sürdürülebilirlik ve daha pek çok başlık, sanayimizin belki de yeniden bir kurgusunu gerektiriyor. Sanayimizin geleceğini kurgulamayı da beraberce ve ortak akılla gerçekleştirmeliyiz. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin yeşil enerjiye geçiş sürecinin maliyeti 75 ila 100 milyar dolar arasındadır. Biz bu büyük dönüşümü, organize sanayi bölgelerimiz açısından bir fırsat olarak görmeli, işletmelerimiz için dönüşümü fırsata çevirmeliyiz. Yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm birlikte çalıştığında, imalat sanayimizin küresel rekabet gücü ciddi şekilde artacaktır. Firmalarımız dijitalleşme ile üretim süreçlerini sürekli olarak iyileştirilebilir, önemli ölçüde maliyet avantajı elde edebilirler. Bizler, İkiz Dönüşümü doğru kurgulayarak yeni pazarlara ve fırsatlarına rakiplerimizden önce ulaşmalıyız” ifadelerini kullandı. OSBÜK olarak ikiz dönüşüm konusunda önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Şimşek, “OSBÜK olarak, organize sanayi bölgelerimizin bu dönüşümüne katkı sağlamak adına Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Merkezini kurduk. 2023 yılı Aralık ayında kurduğumuz merkez ile 17 başlıkta faaliyet yürüteceğiz. OSB’lerimize rehberlik edecek bu Merkezimizin Stratejik Plan ve Yönetim Sisteminin Kurulması çalışmaları da büyük bir hızla devam ediyor. Merkezimizin çalışmaları kapsamında geçtiğimiz ay, organize sanayi bölgelerimiz ile bir araya geldik. Bu birliktelik bizlere, İkiz Dönüşümde istişare kültürüne dayalı bir vizyon ile yeni başarı öyküleri yazdıracak" ifadelerine yer verdi. Başkan Şimşek ayrıca, Sanayi Odasının yapmış olduğu üçüz dönüşüme dikkat çekerek, “Yeşil Dönüşüm, Dijital Dönüşüm ve Sosyal Dönüşüm”ün gelecek için önem arz edeceğinden bahsetti. OSBÜK olarak, organize sanayi bölgelerimizi yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemizin karbon nötr hedeflerine en büyük katkıyı vermesini hedefliyoruz. Bugünkü birlikteliğimiz de bu katkının önemli bir parçası olacak. Organize sanayi bölgelerimize, üretime, yatırıma, istihdama ve ihracata, doğru yol haritası sunacak, yenilik kapıları açacak tüm çalışmalarda yer almaya devam edeceğiz. Güçlü diyaloglar ile programımız sanayicilerimize önemli bir birikim olacak” şeklinde konuştu. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Halil Uğur da toplantıda yaptığı konuşmada, Büyükşehir Belediyesi olarak Gaziantep sanayisinin güçlenmesi için her türlü desteği vermeye devam edecekleri mesajını verdi. Başkan Vekili Uğur, her alanda olduğu gibi sanayide de dönüşümün önemine dikkat çekerek, "Dijital dönüşümün Gaziantep sanayisini çok daha ileri bir noktaya taşıyacağına inanıyoruz" diye konuştu. Bir otelde gerçekleşen Sanayide Dönüşüm Buluşmaları etkinliğinde ayrıca Impacta Kurucu Ortağı Başar Ceylan’ın konuşmasının ardından Akbank Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Çetin Düz, Sürdürülebilir Finansmanın Önemi ve Finansal İşlemlerde Dijitalizasyon, Turkcell Satış Direktörü Mehmet İlker Oruç, Teknolojinin Rotasında Dönüşümün Anahtarı Dijital İş Servisleri, Netoloji Yazılım Kanal Satış Müdürü Harun Arman, İş Akış Yönetiminde Verimlilik, Zaman ve Maliyet Üçgeninde Kodsuz Çözümler konusunda birer konuşma yaptı. TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü Dr. Ali Çufadar ise ekonomideki "Makroekonomik Görünüm-Riskler ve Fırsatlar"ı anlattı.
Diyarbakır 8 milyon dolar yatırım yapan iş adamı, asgari ücret görüşmeleri öncesi fırsatçılara tepki gösterdi Diyarbakır’da son 2 yılda yaklaşık 8 milyon dolar yatırım yapan iş adamı, asgari ücret görüşmeleri sürecinde fırsatçıların fiyat artışına girmesine tepki gösterdi. Hacıbaba Pastaneleri Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Elaldı, asgari ücret çalışmasıyla beraber fırsatçılara gün doğduğunu söyledi. Bu; evlerde, dükkanlar, sektörlerindeki ham maddelere kadar fırsatçılık yapıldığını değerlendiren Elaldı, “Geçen söylemiştim, fırsatçıların önü alınmadığı takdirde baklavanın kilosu bin 500 lira olacak. Şu anda o fiyatlarda. Fıstıkta son 10-15 yılın en iyi rekoltesi alınmasına rağmen kilosu bin, bin 200, bin 300 lira. Bu fırsatçılık değil de nedir? Fıstık, şeker, asgari ücret, SSK, vergidir hepsi bir etkendir. Bunlar normalinde olsa tamam” dedi. Bugün bir torba şekerin bin 600-700’ye dayandığını söyleyen Elaldı, “Rekoltesi son 10 yılın üstüne vurmuş bir ürün, şu anda yok satılıyor. Asgari ücretle birlikte bize yük binecek, bundan da rahatsızlık duymuyoruz. Yükseldiği zaman fiyatlara da yansıyacak. Bugün baklava bin liradan satılırken, Hacıbaba Pastanelerinde 500 lira. Hacıbaba Pastaneleri olarak her zaman en iyisini en ucuza mantığıyla devam ettik, edeceğiz” diye konuştu. Yeni asgari ücretle beraber yılbaşından sonra tatlının kilosu bin 500’ü lirayı geçeceğini düşündüğünü aktaran Elaldı, “40 yıldır bu işi yapıyorum, 30 yıldır yatırım yapıyorum, ilk defa bu kadar dara düştük. Çiftçiye nasıl küçük faizlerle kredi veriliyorsa, yatırımcı insana da bunun yapılması lazım. Son 2 yılda 7-8 milyon dolar yatırım yaptım. Bundan destek isteyeceğiz, bankalardan kredi alacağız. Bu kredilerle yatırımı yüzde 30’lara indirdik” şeklinde konuştu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi’nin yargılandığı davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Davanın görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 4’üncü gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada mahkeme heyeti de yerini alarak duruşmayı başlattı. Duruşmada bugün sanık savunmalarının alınmasına devam edileceği öğrenildi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.