SAĞLIK - 23 Kasım 2021 Salı 10:17

Bakan Koca: 'Yeni dönemde biz kapatmalarla salgını yönetmeyi düşünmüyoruz'

A
A
A
Bakan Koca: 'Yeni dönemde biz kapatmalarla salgını yönetmeyi düşünmüyoruz'

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Molnupiravir ile ilgili izin alındı, bazı ülkeler de siparişi şimdiden vermiş oldular. Biz Türkiye olarak yine aynı şekilde vatandaşımızı erken dönemde bu ilaçlarla ücretsiz tanıştırma noktasında kararlıyız" dedi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kabine Toplantısı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Pandemi döneminde birçok ilaç kullanıldığını ve bu ilaçların etkinliğinin de süreç içerisinde belli olduğunu ifade eden Bakan Koca, "Favipiravir'in etkisinin olduğunu gösteren epey çalışma var. Bu yapılan çalışma da erken dönemde hafif ve orta şiddetli olan vakalar için yapılmış bir çalışma. Ama başka çalışmalarda da etkisinin olduğunu biliyoruz. Bunları Bilim Kurulu özellikle vatandaşlarımızın erken dönemde uygun olabilecek ilaca erişimini sağlamak üzere tavsiyelerde bulunuyor. O dönemde Favipiravir'in Türkiye'de üretimini yapmıştık biliyorsunuz.

Yurt dışında 140 dolar iken Türkiye'de 11-12 dolarlara kadar üreterek piyasaya verdik dışardan alarak değil. Şimdi ise bildiğiniz iki tane ilaç üzerinde yoğunlaşıldı. Bir tanesiyle ilgili yani Molnupiravir'la ilgili izin alındı, bazı ülkeler de siparişi şimdiden vermiş oldular. Bir de Pfizer'in ilacı var biliyorsunuz, bununla ilgili çalışmalar daha devam ediyor. Biz Türkiye olarak yine aynı şekilde vatandaşımızı erken dönemde bu ilaçlarla tanıştırma noktasında kararlıyız. Bununla ilgili geçen hafta Türkiye’de ilk defa lisans izni verilmek üzere Cumhurbaşkanımız imzaladı" dedi.

Yani firmalara duyuruda bulunulduğunu bildiren Koca, "Türkiye'de Molnupiravir ilacını yerli olarak üretebilirsiniz dedik. Bunun için bize müracaat ederek biz bu ruhsatı verebiliriz dedik. Şu an bir firmanın var ama biz bir firmayla değil en az 4-5 firmanın bu üretimi yapmasını, bize müracaat ettiklerinde, ruhsatlandırmayı toplu yapmayı düşünüyoruz. Ve bu dönemde bir rekabetle en düşük fiyata mal ederek vatandaşımızı en erken dönemde Molnupiravir ile buluşturmayı hedefliyoruz. Şu an onunla ilgili ruhsat alındığı biliyorsunuz. ABD 5.2 milyar dolarlık sipariş verdi. Birçok ülke bu ilaca erişim noktasında bir çaba içinde. Ama biz Türkiye olarak bu ilacı zorunlu lisans vererek Türkiye'de üretimini en erken dönemde birden fazla merkezde yaparak en ucuz devlete maliyetini sağlayıp ücretsiz vatandaşımızla buluşturmayı hedefliyoruz, bu da uzun sürmeyecek" ifadelerini kullandı.

Sputnik V aşısında son durumuna ilişkin konuşan Koca, "Onunla ilgili daha net bir durum yok. Daha önce de bahsetmiştim, iki farklı dozdan oluştuğu için ilave 400 bin dozdan daha fazla daha gelmedi, görüşmeler devam ediyor. Bu konuda daha net bir durum yok" açıklamasında bulundu.

Eczanelerde ilaç temininde yaşanan sorunların yakından takip edildiğini kaydeden Bakan Koca şunları söyledi;

" Bu sorunlar her yıl yaşanır. 15 Şubat'ta fiyat değişikliklerinin olacağını biliyorsunuz mevzuat gereği, bir önceki senenin döviz kuru üzerinden güncelleme yapılır, 15 Şubat'ta da uygulamaya geçilir. Ve her dönemde 15 Şubat öncesi bu konular gündem yapılır. Biz bakanlık olarak eczaneler, depo ve üreticiler dahil olmak üzere ilaç takip sistemimiz var, her basamağını çok yakın takip ediyoruz. Şu anda bu anlamda ciddi bir sorun yok ama yer yer sahada sorunların olduğunu görüyoruz. Bunun için de yakın takipteyiz ve denetimleri yoğunlaştırdık. Bir tek geçen sene grip görülmedi nerdeyse. Grip görülmediği için o dönem tüketilen grip ilaçları az oldu. Bu yıl da benzer durum olabilir diye ana firmalar üretimi biraz düşük tuttu. Yer yer grip ilaçlarıyla sorun olduğunu biliyoruz bunu da yakinen takip ediyoruz, onun dışında sorun yok."

Yeni dönemde kısıtlamaların söz konusu olmayacağına vurgu yapan Bakan Koca, "Nisan ayından itibaren Uğur Hocayla yaptığım görüşmelerde söylemiştim. Yeni dönemde biz kapatmalarla salgını yönetmeyi düşünmüyoruz. Yeni dönemde daha çok kişisel tedbirleri, kişisel güvenlik çemberi ve özellikle aşıyı son derece önemsiyoruz. Yine aynı şekilde kapatmaları hiçbir şekilde düşünmüyoruz yeni dönemde kişisel tedbiri ve aşıyı önemsiyoruz. Herkesin aşı olmasının çok önemli olduğunu, yer yer yanlış bir algıyla 'bir tane aşı niye korumuyor, iki tane aşı niye korumuyor' deniliyor. Benzer şekilde difteri, boğmaca, tetanoz bir kere mi yapılıyor.

Biz o çocukluk dönemi aşılarını birden çok yaptığımızda yüzde 98 oranında evet diyoruz, ama benzer şekilde Covidle ilgili bir aşı durumu olduğunda bir tane aşı niye korumuyor diyoruz. Aşının da bir koruyuculuk süresi var. 6 ay olabiliyor, 8 ay olabiliyor, 12 ay olabiliyor. Biz vatandaşın ne zaman aşılanması gerektiğini elimizdeki datalarla bakıp Bilim Kurulu'na daha sonra size ne zaman aşı olmanız gerektiğinizi söylüyoruz. Şu an birinci Rapel'i önermiştik, eksik aşısı olanların bunu yaptırmalarını, yaptırmayanların da yaptırmalarının zorunlu olduğunu, çünkü 60 yaş üzerinde yüzde 17.1 vaka oranı ama vefat oranı yüzde 85.7. O nedenle aşı çok önemli" ifadelerini kullandı.

40 bin personel alımına ilişkin açıklama


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığının 40 bin personel alımına ilişkin, "40 bin personel ile ilgili dağılım yapıldı, yakında kılavuza girer. 40 bin içinde işçi sayısı 10 bin olacak" dedi.

Hülya Keklik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adıyaman Baloğlu: "Adıyamanlı kadınlar gönlümü fethetti" Adıyaman Belediyesi 04.17 Belgesel Film Atölyesinde kadınlarla atölye çalışması için bir araya gelen Yönetmen ve Senarist Sevinç Baloğlu, "04.17 Belgesel Atölyesindeki Adıyamanlı kadınlar gerçekten gönlümü fethetti" dedi. Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere’nin ‘kadın dostu Adıyaman’ vizyonu kapsamında Ekim ayında hayata geçirdiği 04.17 Belgesel Film Atölyesi çalışmalarına devam ediyor. Belgesel yapım aşamalarıyla ilgili eğitimler alarak, 6 Şubat depremlerinin kadınların yaşamındaki etkilerine dair bir belgesel çalışması hazırlayan, kendileri de depremzede 19 kadın, 5 Şubat’ta gerçekleştirilecek gala öncesinde yönetmen ve senarist Sevinç Baloğlu’nu ağırladı. Atölye kapsamında, dünyadaki çok sayıda sinema festivalinde gösterimi yapılan ‘Oya’ filmine dair sohbet eden kadınlar, Baloğlu’ndan belgesel sinema üzerine bilgiler aldı. Baloğlu, atölye ilgili yaptığı değerlendirmede, "Adıyaman’da bir grup genç kadın atölye çalışması kapsamında çok yakın dönemde yaşanan depremi konu alan bir film yaptı. Onların belgeselleri üzerine konuşarak belgesel sinema üzerine söyleştik. Daha sonra son yaptığım belgeseli izlettim ve onların sorularını yanıtladım. Bu alanı sevdiklerini, sinema aracılığıyla hikaye anlatmanın tadına vardıklarını görmek beni çok heyecanlandırdı. Araştırmadan kamera kullanımına, kurgudan mekân düzenlemesine kadar her alanda çalışmışlar ve iyi bir ekip olmuşlar. 04.17 Belgesel Atölyesindeki Adıyamanlı kadınlar gerçekten gönlümü fethetti" diye konuştu.
Bursa Beton santrali için bakanlık devrede Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde Millet Bahçesi ve huzur evi yakınlarında yapımı süren ‘beton üretim tesisi’ için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olumsuz görüş bildirdi. Fevzi Dede Mahallesi, 1097 Ada 1 No’lu parselde inşa edilen beton santrali için, ‘olumsuz çevresel etki oluşturacağı’ sebebiyle tartışmalar sürerken, Millet Bahçesi önünde bir basın açıklaması düzenleyen AK Parti İlçe Başkanı Mutlu Turgut, vatandaşların karşı imza topladığı beton tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın devreye girdiğini belirtti. Turgut, bakanlıktan gelen ilgili bilgi notunda, beton santrali inşaatının durdurulduğunu söyledi. "Sanayi alanı değil, mahalle çöplük olmak istemiyor" Turgut, yaptığı açıklamada beton santrali için vatandaşların endişeleri olduğunu ve bununla ilgili imzalar toplandığını hatırlatırken, "Bakanlığımızdan gelen bilgilendirme yazısında, buranın sanayi alanı olmadığı ve imar planında beton santraline ilişkin bir madde bulunmadığı gerekçesiyle, inşaat ruhsatının durdurulduğu söyleniyor. Şu an santral inşaatı durdurulmuş durumda. AK Parti olarak vatandaşımızın niye buna karşı geldiğini görmek için yerinde incelemeler yaptık. Burada bir huzur evi inşaatı başlayacak, Millet Bahçesi’nde de büyük bir yoğunluk olması bekleniyor. Fevzi Dede Mahallesi çöplük olmak istemiyor, şantiye alanı olmak istemiyor, güzelliklere layık bir yaşam sürmek istiyor" dedi. "Çevre sağlığı yönünden tehlike oluşturur" Bursa Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, bahse konu hazır beton tesislerinin, ikinci sınıf gayrisıhhi müesseseler arasında yer aldığını, üretime yönelik sanayi işlevine sahip olduğundan, çevre mevzuatı ve diğer ilgili mevzuatta dikkate alınarak, çevre sağlığı yönünden tehlike oluşturacağına dikkat çekti. Ayrıca, hazır beton santralinin ‘konut dışı kentsel çalışma alanı’ kullanım kararında yapılamayacağı, beton santrallerinin imar planlarında, ‘beton santrali’ kullanımına ayrılmış alanlarda ya da ‘sanayi alanı’ kullanımında yapılabileceğine işaret edildi.
Niğde Niğde’de ’Meyve Ağacı Budama Eğitimi’ düzenlendi Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimler ve Teknolojileri Fakültesi uygulama bahçelerinde personel ve öğrenciler için ’Meyve Ağacı Budama Eğitimi’ düzenlendi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tarım Bilimler ve Teknolojileri Fakültesi, Niğde Milli Eğitim Müdürlüğü Hayat Boyu Öğrenme Hizmetleri Merkezi, Alma-Ata Teknik Tarım ve Üniversitemiz Ayhan Şahenk Tarımsal Uygulama ve Araştırma Merkezi Çiftçi Eğitim Koordinatörlüğü iş birliğiyle düzenlenen ve 3 gün süren eğitim teorik ve uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Eğitimlerde katılımcılar meyve ağacı budamasını, meyve ağaçlarının kuvvetli ve düzgün taç oluşturmalarını, verim çağlarında uzun zaman kalmalarını ve kuvvetlen düşmeye başlamış olan ağaçların yeniden kuvvetlendirilerek bir süre daha yüksek kaliteli meyve vermeleri konularında bilgi aldı. Eğitim programı süresince katılımcılara budamanın önemi, amaçları, fizyolojisi ve etkileri ile çeşitli budama teknikleri teorik dersler ve uygulamalı eğitimler eşliğinde öğretilirken, dikim budaması, şekil budaması, verim budaması ve gençleştirme budaması ile yaz budaması ve kış budaması yöntemleri katılımcılara anlatıldı. Katılımcılar 3 gün süren teorik ve uygulamalı eğitimin ardından 1 gün teknik geziye katıldı. Eğitimin son günü ise yazılı ve sözlü sınavlarda başarılı olanlara sertifika aldı.
Bursa Bursa’da sanayicilere kritik deprem uyarıları BOSİAD’ın düzenlediği ve deprem sonrası sanayi bölgelerinde yaşanabilecek ancak göz ardı edilen büyük sorunların masaya yatırıldığı seminerde, konuşmacılar sanayicilere acil deprem risk analizi yaptırmaları, sigorta süreçlerini doğru planlamaları ve iş sürekliliği planlarını hazırlamaları konularında uyarılarda bulundu. Türkiye’nin ilk, dolayısıyla da en eski organize sanayi bölgesi olan Bursa OSB, şehrin tam kalbinde ve yerleşim alanlarının arasında kalıyor. Bina yaşı ortalamasının 27 olduğu Bursa OSB’de, yapıların yüzde 80’i prefabrik sistemlerden oluşuyor. Ve prefabrik sistemler ise zemin büyütme etkisinin olduğu bölgelerde depremden daha fazla etkileniyor. Bu özellikleri nedeniyle muhtemel bir depremi, tahmin edilenden daha büyük hissedecek olan Bursa OSB, 6 Şubat’ta yaşanan depreme benzer büyüklükte bir sarsıntı yaşarsa, büyük bir ekonomik kayıp yaşayabilir. Bu kayıp, 6 Şubat depreminde 11 ilin toplamda uğradığı 110 milyar dolarlık ekonomik kayıpla kıyaslanabilir boyutta olabilir. Bu veriler, AFAD’ın Türkiye genelindeki iş sürekliliği eylem planı kapsamında ‘sanayi tesislerinde muhtemel bir deprem sonrasında üretimin devamlılığı nasıl sağlanır’ sorusunu ele alan Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün, Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi ve Uludağ Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü bölgenin depremselliği ve muhtemel bir depremin ekonomik etkileri üzerine kapsamlı çalışmalardan elde edildi. Bursa OSB Yönetimi, araştırmanın sonuçlarını ve hazırlık çalışmalarını bir rapor halinde önümüzdeki süreçte kamuoyu ile paylaşmayı hedeflerken Bursa OSB’nin sosyal yüzü BOSİAD da AFAD ve Bursa OSB’nin depreme yönelik olarak yürüttüğü çalışmalara ek olarak, ARUP ve Can Sigorta iş birliğiyle deprem ile ilgili bilinmeyen veya göz ardı edilen risklere dair farkındalık oluşturmak amacıyla bir seminer düzenledi. BTSO Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen "6 Şubat Kahramanmaraş Depremi Sonrası Tecrübe ve Dersler: Alınacak Ek Önlemler" başlıklı seminer, iş dünyasının temsilcilerini, mühendislik ve sigorta sektörünün uzmanları ile bir araya getirdi. Seminerde, yapısal ve yapısal olmayan riskler, sanayi tesislerinde deprem güvenliği, iş sürekliliği stratejileri ve sigorta planlamasının önemi gibi kritik konular ele alındı. Depreme en hazırlıklı OSB’lerden biri olacağız Seminerin açılışında konuşan BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, öncelikle Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün deprem güvenliği ile ilgili hayata geçirdiği ve planladığı çalışmaları aktardı. Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi ve Uludağ Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü bölgenin depremselliği ve muhtemel bir depremin ekonomik etkileri üzerine kapsamlı çalışmalardan elde edilen sonuçlara değinen Çağan, şunları kaydetti: "Bölgemizde bina yaş ortalaması 27 yıl olup, yapıların yüzde 80’i prefabrik sistemlerden oluşmaktadır. Kahramanmaraş depreminin toplam ekonomik kaybı yaklaşık 110 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Yapılan tahminlere göre, benzer büyüklükte bir deprem Bursa OSB’de de benzer seviyelerde ekonomik kayıplara yol açabilir." Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün, elde edilen bu verilerden hareketle AFAD’ın Türkiye genelindeki iş sürekliliği eylem planına katkı sağlamak amacıyla, yine plan kapsamında ‘sanayi tesislerinde muhtemel bir deprem sonrasında üretimin devamlılığı nasıl sağlanır?’ sorusunu ele aldığına vurgu yapan Çağan, şöyle devam etti: "Bursa OSB’nin temel amacı, deprem sonrası üretimin en az hasarla devam edebilmesi ve bölgedeki sanayi faaliyetlerinin aksamasını önlemek. Bu amaçla Afet Koordinasyon Merkezi kurma kararı alan Bursa OSB, sanayi bölgesinde inşa edeceği merkez için imar planı değişikliklerinin onaylanmasını bekliyor. Ayrıca, bölgede 10 adet afet acil durum konteyneri konuşlandırmayı planlıyor. Arama-kurtarma ekipmanlarının yer alacağı bu konteynerler, AFAD’ın belirlediği standartlara uygun olacak. Bölgedeki afet sonrası barınma ihtiyacını karşılamak için 8 çadır alanı belirlenirken, toplamda 35.000 kişiye barınma imkânı sağlayacak çadır alanları oluşturulacak. Bölgedeki yapı stokunun genel durumu analiz edilerek, en riskli binalardan başlayarak bir yol haritası oluşturulacak. Hâlihazırda 40 kişilik bir arama kurtarma ekibi bulunan Bursa OSB, İtfaiye ekipleriyle birlikte bu sayıyı artıracak ve kurumsal çalışanlardan yeni ekipler oluşturacak. 2025 yılı içerisinde büyük ölçüde tamamlanması planlanan çalışmalarla, Bursa OSB, Türkiye’deki sanayi bölgeleri içinde depreme en hazırlıklı OSB’lerden biri haline gelecek." 6 Şubat’ta neler eksik yapıldı, hangi hatalar yaşandı "Bursa OSB’nin yürüttüğü bu çalışmalara ek olarak 6 Şubat depreminin 2. yıl dönümü yaklaşırken, biz de BOSİAD olarak ‘Kahramanmaraş’ta neler eksik yapıldı, hangi hatalar yaşandı ve bu süreçten hangi dersleri çıkarabiliriz?’ sorularına yanıt bulmayı amaçladık. Bu seminerle, bilinmeyen veya göz ardı edilen yapısal olmayan risklere dair farkındalık oluşturmayı hedefledik’ diye konuşan Çağan, şunları söyledi: "Binalar deprem sırasında az hasarla veya hasarsız ayakta kalsa bile, yapısal olmayan elemanlardan kaynaklı üretim çok önemli ölçüde kesintiye uğrayabilir. İşletmelerin tekrar faaliyete geçebilmesi için finansal sürdürülebilirlik ve sigorta sistemleri kritik bir role sahiptir. Altyapı yatırımları ve kapsamlı sigorta planlamalarıyla ticari ve endüstriyel risklerin minimize edilmesi, finansal kayıpların önüne geçilmesi mümkün. 6 Şubat tecrübesiyle yaşanmış olaylardan yola çıkarak gelecek planlarınız için yeni bir pencere açmak istedik. Depremden sonra işletmelerin finansal sürdürülebilirliğini sağlamak için doğru sigorta tasarımının önemi büyüktür." Seminerde söz alan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak da mekânsal planlamanın, sanayinin dönüşümü ve gelecek vizyonu açısından önemine vurgu yaptı. "Doğru mühendislik hayati önem taşıyor" Seminerin ilk konuşmacılarından ARUP Mühendislik Deprem İş Kolu Lideri Caner Soydaş ise, deprem performans analizleri ve yapısal olmayan riskler üzerine teknik bilgi ve çözümler aktarırken, sanayi tesislerinde deprem performans analizlerinin gerekliliğini ve doğru mühendislik uygulamalarının hayati önem taşıdığını belirtti. Soydaş, Kahramanmaraş Depremi’nden çıkarılan dersler ışığında şu noktalara vurgu yaptı: "Depremin büyüklüğü, depremin yıkıcılığını doğrudan ifade eden bir kavram değildir. Aletsel büyüklüğü görece daha az olan ancak daha yıkıcı etkilere sahip depremler de olabilir. Öte yandan yapısal olarak hasara sebep olmayan orta şiddette depremler de ciddi maddi kayıplara sebep olabilir. Bu da duvarlar, cihazlar, yangın söndürme sistemleri, asma tavanlar, platformlar, klima santralleri gibi yapısal olmayan elemanların hasarlarından kaynaklanabilir. Bu hasarlar hem can kaybına hem de mal kayıplarına sebep olabilir. Bununla ilgili ne yapılabilir? Bizim önerimiz; hem yapısal hem de yapısal olmayan elemanların deprem güvenliği ile ilgili bir ön değerlendirme çalışması yapılmasıdır. Bu ön değerlendirme çalışmasına göre de hangi binalarda gerçekten detaylı bir değerlendirmeye ihtiyaç varsa onlara daha detaylı incelemeler yapılmasıdır. Güçlendirme ihtiyacı belirlenen yapılarda uygulanabilecek farklı güçlendirme alternatiflerinin belirlenerek yapı, kullanıcı ve işveren için en uygun alternatifin birlikte seçilmesidir. Güçlendirme alternatifleri belirlenirken sönümleyiciler, burkulması önlenmiş çaprazlar ya da tamamen dışarıdan güçlendirmeler gibi yenilikçi alternatiflerin de göz önünde bulundurulmasıdır." Sigorta eksik yapılırsa sonuçları felaket olabilir Can Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Meral Sürücü Toraman da sigortanın, varlıkları korumak adına sürdürülebilirliğin en önemli argümanlarından biri olduğuna vurgu yaparken, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Sevi Güloğlu ise sigorta süreçlerinde sık yapılan hatalara dikkat çekti. Güloğlu, bu hataları şöyle sıraladı: "Poliçede belirtilen sigorta bedelinin, gerçek piyasa değerinin altında olması nedeniyle ortaya çıkan eksik sigorta hasar sonrası birçok işletmenin karşılaştığı en büyük finansal risklerden biri. Yangın poliçelerinde deprem teminatı olmaması halinde, deprem sonrası meydana gelen yangın hasarları ödenmez. Sigorta sözleşmelerinde yer alan muafiyet oranlarının farkında olunmaması hasar durumunda büyük kayıplara neden olabilir. Klozlar, sigorta şirketinin ödeyeceği miktarı doğrudan etkileyebilir. İşletmelerde deprem sonrası üretim durabilir ve ciddi finansal kayıplar yaşanabilir. Kâr Kaybı Sigortası sayesinde, işletmeler bu süreçte gelir kaybına karşı korunabilir. Sabit kıymetlerin gerçek değerinin tespiti yapılmadığında, sigorta ödemeleri eksik kalabiliyor. Doğru kıymet tespiti, sigorta bedellerinin güncel piyasa şartlarına göre belirlenmesini sağlar. Enflasyon nedeniyle sigorta bedelleri zamanla yetersiz kalabiliyor. Döviz bazlı poliçeler veya enflasyon korumalı sigorta sistemleri tercih edilmelidir. Sanayi tesislerinde makineler, stoklar ve hatta tedarik zincirindeki kesintiler de sigortalanmalıdır." Seminerin sonunda BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, BOSİAD Geçmiş Dönem Başkanlarından Abdullah Bayrak, BOSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri Sadi Cem Türkün ve Ertan Demirdüzen, konuşmacılara teşekkür ederek plaket sundular.