GÜNDEM - 01 Şubat 2025 Cumartesi 12:50

Bursa’da sanayicilere kritik deprem uyarıları

A
A
A
Bursa’da sanayicilere kritik deprem uyarıları

BOSİAD’ın düzenlediği ve deprem sonrası sanayi bölgelerinde yaşanabilecek ancak göz ardı edilen büyük sorunların masaya yatırıldığı seminerde, konuşmacılar sanayicilere acil deprem risk analizi yaptırmaları, sigorta süreçlerini doğru planlamaları ve iş sürekliliği planlarını hazırlamaları konularında uyarılarda bulundu.


Türkiye’nin ilk, dolayısıyla da en eski organize sanayi bölgesi olan Bursa OSB, şehrin tam kalbinde ve yerleşim alanlarının arasında kalıyor. Bina yaşı ortalamasının 27 olduğu Bursa OSB’de, yapıların yüzde 80’i prefabrik sistemlerden oluşuyor. Ve prefabrik sistemler ise zemin büyütme etkisinin olduğu bölgelerde depremden daha fazla etkileniyor. Bu özellikleri nedeniyle muhtemel bir depremi, tahmin edilenden daha büyük hissedecek olan Bursa OSB, 6 Şubat’ta yaşanan depreme benzer büyüklükte bir sarsıntı yaşarsa, büyük bir ekonomik kayıp yaşayabilir. Bu kayıp, 6 Şubat depreminde 11 ilin toplamda uğradığı 110 milyar dolarlık ekonomik kayıpla kıyaslanabilir boyutta olabilir.


Bu veriler, AFAD’ın Türkiye genelindeki iş sürekliliği eylem planı kapsamında ‘sanayi tesislerinde muhtemel bir deprem sonrasında üretimin devamlılığı nasıl sağlanır’ sorusunu ele alan Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün, Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi ve Uludağ Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü bölgenin depremselliği ve muhtemel bir depremin ekonomik etkileri üzerine kapsamlı çalışmalardan elde edildi.


Bursa OSB Yönetimi, araştırmanın sonuçlarını ve hazırlık çalışmalarını bir rapor halinde önümüzdeki süreçte kamuoyu ile paylaşmayı hedeflerken Bursa OSB’nin sosyal yüzü BOSİAD da AFAD ve Bursa OSB’nin depreme yönelik olarak yürüttüğü çalışmalara ek olarak, ARUP ve Can Sigorta iş birliğiyle deprem ile ilgili bilinmeyen veya göz ardı edilen risklere dair farkındalık oluşturmak amacıyla bir seminer düzenledi.


BTSO Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen "6 Şubat Kahramanmaraş Depremi Sonrası Tecrübe ve Dersler: Alınacak Ek Önlemler" başlıklı seminer, iş dünyasının temsilcilerini, mühendislik ve sigorta sektörünün uzmanları ile bir araya getirdi. Seminerde, yapısal ve yapısal olmayan riskler, sanayi tesislerinde deprem güvenliği, iş sürekliliği stratejileri ve sigorta planlamasının önemi gibi kritik konular ele alındı.


Depreme en hazırlıklı OSB’lerden biri olacağız


Seminerin açılışında konuşan BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, öncelikle Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün deprem güvenliği ile ilgili hayata geçirdiği ve planladığı çalışmaları aktardı.


Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Araştırma Merkezi ve Uludağ Üniversitesi ile birlikte yürüttüğü bölgenin depremselliği ve muhtemel bir depremin ekonomik etkileri üzerine kapsamlı çalışmalardan elde edilen sonuçlara değinen Çağan, şunları kaydetti:


"Bölgemizde bina yaş ortalaması 27 yıl olup, yapıların yüzde 80’i prefabrik sistemlerden oluşmaktadır. Kahramanmaraş depreminin toplam ekonomik kaybı yaklaşık 110 milyar dolar olarak hesaplanmıştı. Yapılan tahminlere göre, benzer büyüklükte bir deprem Bursa OSB’de de benzer seviyelerde ekonomik kayıplara yol açabilir."


Bursa OSB Bölge Müdürlüğü’nün, elde edilen bu verilerden hareketle AFAD’ın Türkiye genelindeki iş sürekliliği eylem planına katkı sağlamak amacıyla, yine plan kapsamında ‘sanayi tesislerinde muhtemel bir deprem sonrasında üretimin devamlılığı nasıl sağlanır?’ sorusunu ele aldığına vurgu yapan Çağan, şöyle devam etti:


"Bursa OSB’nin temel amacı, deprem sonrası üretimin en az hasarla devam edebilmesi ve bölgedeki sanayi faaliyetlerinin aksamasını önlemek. Bu amaçla Afet Koordinasyon Merkezi kurma kararı alan Bursa OSB, sanayi bölgesinde inşa edeceği merkez için imar planı değişikliklerinin onaylanmasını bekliyor. Ayrıca, bölgede 10 adet afet acil durum konteyneri konuşlandırmayı planlıyor. Arama-kurtarma ekipmanlarının yer alacağı bu konteynerler, AFAD’ın belirlediği standartlara uygun olacak. Bölgedeki afet sonrası barınma ihtiyacını karşılamak için 8 çadır alanı belirlenirken, toplamda 35.000 kişiye barınma imkânı sağlayacak çadır alanları oluşturulacak. Bölgedeki yapı stokunun genel durumu analiz edilerek, en riskli binalardan başlayarak bir yol haritası oluşturulacak. Hâlihazırda 40 kişilik bir arama kurtarma ekibi bulunan Bursa OSB, İtfaiye ekipleriyle birlikte bu sayıyı artıracak ve kurumsal çalışanlardan yeni ekipler oluşturacak. 2025 yılı içerisinde büyük ölçüde tamamlanması planlanan çalışmalarla, Bursa OSB, Türkiye’deki sanayi bölgeleri içinde depreme en hazırlıklı OSB’lerden biri haline gelecek."


6 Şubat’ta neler eksik yapıldı, hangi hatalar yaşandı


"Bursa OSB’nin yürüttüğü bu çalışmalara ek olarak 6 Şubat depreminin 2. yıl dönümü yaklaşırken, biz de BOSİAD olarak ‘Kahramanmaraş’ta neler eksik yapıldı, hangi hatalar yaşandı ve bu süreçten hangi dersleri çıkarabiliriz?’ sorularına yanıt bulmayı amaçladık. Bu seminerle, bilinmeyen veya göz ardı edilen yapısal olmayan risklere dair farkındalık oluşturmayı hedefledik’ diye konuşan Çağan, şunları söyledi:


"Binalar deprem sırasında az hasarla veya hasarsız ayakta kalsa bile, yapısal olmayan elemanlardan kaynaklı üretim çok önemli ölçüde kesintiye uğrayabilir. İşletmelerin tekrar faaliyete geçebilmesi için finansal sürdürülebilirlik ve sigorta sistemleri kritik bir role sahiptir. Altyapı yatırımları ve kapsamlı sigorta planlamalarıyla ticari ve endüstriyel risklerin minimize edilmesi, finansal kayıpların önüne geçilmesi mümkün. 6 Şubat tecrübesiyle yaşanmış olaylardan yola çıkarak gelecek planlarınız için yeni bir pencere açmak istedik. Depremden sonra işletmelerin finansal sürdürülebilirliğini sağlamak için doğru sigorta tasarımının önemi büyüktür."


Seminerde söz alan Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak da mekânsal planlamanın, sanayinin dönüşümü ve gelecek vizyonu açısından önemine vurgu yaptı.


"Doğru mühendislik hayati önem taşıyor"


Seminerin ilk konuşmacılarından ARUP Mühendislik Deprem İş Kolu Lideri Caner Soydaş ise, deprem performans analizleri ve yapısal olmayan riskler üzerine teknik bilgi ve çözümler aktarırken, sanayi tesislerinde deprem performans analizlerinin gerekliliğini ve doğru mühendislik uygulamalarının hayati önem taşıdığını belirtti. Soydaş, Kahramanmaraş Depremi’nden çıkarılan dersler ışığında şu noktalara vurgu yaptı:


"Depremin büyüklüğü, depremin yıkıcılığını doğrudan ifade eden bir kavram değildir. Aletsel büyüklüğü görece daha az olan ancak daha yıkıcı etkilere sahip depremler de olabilir. Öte yandan yapısal olarak hasara sebep olmayan orta şiddette depremler de ciddi maddi kayıplara sebep olabilir. Bu da duvarlar, cihazlar, yangın söndürme sistemleri, asma tavanlar, platformlar, klima santralleri gibi yapısal olmayan elemanların hasarlarından kaynaklanabilir. Bu hasarlar hem can kaybına hem de mal kayıplarına sebep olabilir. Bununla ilgili ne yapılabilir? Bizim önerimiz; hem yapısal hem de yapısal olmayan elemanların deprem güvenliği ile ilgili bir ön değerlendirme çalışması yapılmasıdır. Bu ön değerlendirme çalışmasına göre de hangi binalarda gerçekten detaylı bir değerlendirmeye ihtiyaç varsa onlara daha detaylı incelemeler yapılmasıdır. Güçlendirme ihtiyacı belirlenen yapılarda uygulanabilecek farklı güçlendirme alternatiflerinin belirlenerek yapı, kullanıcı ve işveren için en uygun alternatifin birlikte seçilmesidir. Güçlendirme alternatifleri belirlenirken sönümleyiciler, burkulması önlenmiş çaprazlar ya da tamamen dışarıdan güçlendirmeler gibi yenilikçi alternatiflerin de göz önünde bulundurulmasıdır."


Sigorta eksik yapılırsa sonuçları felaket olabilir


Can Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Meral Sürücü Toraman da sigortanın, varlıkları korumak adına sürdürülebilirliğin en önemli argümanlarından biri olduğuna vurgu yaparken, İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Sevi Güloğlu ise sigorta süreçlerinde sık yapılan hatalara dikkat çekti. Güloğlu, bu hataları şöyle sıraladı:


"Poliçede belirtilen sigorta bedelinin, gerçek piyasa değerinin altında olması nedeniyle ortaya çıkan eksik sigorta hasar sonrası birçok işletmenin karşılaştığı en büyük finansal risklerden biri. Yangın poliçelerinde deprem teminatı olmaması halinde, deprem sonrası meydana gelen yangın hasarları ödenmez. Sigorta sözleşmelerinde yer alan muafiyet oranlarının farkında olunmaması hasar durumunda büyük kayıplara neden olabilir. Klozlar, sigorta şirketinin ödeyeceği miktarı doğrudan etkileyebilir. İşletmelerde deprem sonrası üretim durabilir ve ciddi finansal kayıplar yaşanabilir. Kâr Kaybı Sigortası sayesinde, işletmeler bu süreçte gelir kaybına karşı korunabilir. Sabit kıymetlerin gerçek değerinin tespiti yapılmadığında, sigorta ödemeleri eksik kalabiliyor. Doğru kıymet tespiti, sigorta bedellerinin güncel piyasa şartlarına göre belirlenmesini sağlar. Enflasyon nedeniyle sigorta bedelleri zamanla yetersiz kalabiliyor. Döviz bazlı poliçeler veya enflasyon korumalı sigorta sistemleri tercih edilmelidir. Sanayi tesislerinde makineler, stoklar ve hatta tedarik zincirindeki kesintiler de sigortalanmalıdır."


Seminerin sonunda BOSİAD Başkanı Rasim Çağan, BOSİAD Geçmiş Dönem Başkanlarından Abdullah Bayrak, BOSİAD Yönetim Kurulu Üyeleri Sadi Cem Türkün ve Ertan Demirdüzen, konuşmacılara teşekkür ederek plaket sundular.



Bursa’da sanayicilere kritik deprem uyarıları

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu ’Bilinçsiz kullanılan saç ürünleri saçları hızlı beyazlatıyor’ Saç sağlığını korumak ve erken beyazlamanın önüne geçmek için bilinçli ürün kullanımına dikkat edilmesinin altını çizen Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Ekiz, "Özellikle bilinçsizce kullanılan saç boyaları, açıcılar, jöleler ve spreyler gibi kimyasal içerikli ürünler melanosit hücrelerine zarar vererek saçların erkenden beyazlamasına sebep oluyor" dedi. Son yıllarda saç beyazlaması her yaş grubunda artış gösterirken, uzmanlar bilinçsizce kullanılan saç ürünlerinin bu süreci hızlandırdığına dikkat çekiyor. Medical Park Ordu Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Ekiz, saç sağlığını korumak için ürün seçiminde dikkat edilmesi gerekenleri ve yanlış uygulamaların saçlara nasıl zarar verdiğini açıkladı. "Kimyasal içerikli ürünler saç hücrelerine zarar veriyor" Doç. Dr. Ekiz, saç beyazlamasının genetik faktörlere bağlı olmasının yanı sıra çevresel etkenlerin ve kullanılan ürünlerin de büyük rol oynadığını belirterek şu ifadeleri kullandı: "Saç tellerimiz, melanosit adı verilen hücreler tarafından üretilen melanin pigmenti sayesinde rengini alır. Yaş ilerledikçe bu hücrelerin aktiviteleri azalır ve saçlar beyazlamaya başlar. Ancak son yıllarda, genç yaşlarda bile saç beyazlamasında ciddi bir artış görüyoruz. Özellikle bilinçsizce kullanılan saç boyaları, açıcılar, jöleler ve spreyler gibi kimyasal içerikli ürünler melanosit hücrelerine zarar vererek saçların erkenden beyazlamasına sebep oluyor." "Silikon ve sülfat içeren ürünlere dikkat" Piyasada sıkça rastlanan ve olağan üstü sonuçlar vadeden bazı saç bakım ürünlerinin içeriklerinin mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Ekiz, "Sülfat içeren şampuanlar saçın doğal yağ dengesini bozarak saç köklerini zayıflatabilir. Silikon bazlı ürünler de ilk kullanımlarda saçlara parlak bir görünüm kazandırsa da, uzun vadede saç tellerini kaplayarak hava almasını engeller. Amonyak ve peroksit içeren boyalar saçın pigment yapısını bozarak sadece renk değişimine değil, erken beyazlamaya da yol açabilir" diye konuştu. "Doğal ürünlere yönelin, saç sağlığınızı koruyun" Saç sağlığını korumanın en önemli adımının doğru ürün seçimi ve dengeli bir yaşam tarzı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Özlem Ekiz, "Kimyasal içeriği düşük, doğal ve organik saç bakım ürünlerini tercih edin. Saçlarınızı çok sık yıkamaktan kaçının. Haftada 2-3 kez yıkamak yeterlidir. Stresten uzak durmaya çalışın; kronik stres saç dökülmesini ve beyazlamasını hızlandırabilir. Vitamin ve mineral eksikliklerini gidermek için dengeli beslenin, gerekirse doktorunuza danışarak destek alın" şeklinde konuştu. "Erken beyazlama göz ardı edilmemeli" Saç beyazlamasının sadece estetik bir sorun olarak görülmemesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Ekiz, "Ani ve hızlı beyazlama, bazı sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Özellikle B12 vitamini eksikliği, tiroit hastalıkları ve otoimmün hastalıklar saç sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden bir dermatoloji uzmanına danışarak gerekli tetkikleri yaptırmak önemlidir. Saç sağlığını korumak ve erken beyazlamanın önüne geçmek için bilinçli ürün kullanımına dikkat edilmelidir" ifadelerine yer verdi.
İstanbul Batı Anadolu Şirketler Topluluğu, UN Global Compact’ın imzacısı oldu Batı Anadolu Şirketler Topluluğu, dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UN Global Compact) imzacı oldu. Sürdürülebilirlik alanındaki kararlılığını bu adımla pekiştiren topluluk; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanlarındaki uluslararası standartlara bağlı kalma taahhüdünü küresel bir boyuta taşıdı. Ege Bölgesi’nin köklü gruplarından Batı Anadolu Şirketler Topluluğu, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını küresel hedefler doğrultusunda geliştirmek amacıyla UN Global Compact’ı imzalayan şirketler arasında yerini aldı. Topluluk bu imzayla insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanındaki 10 ilkeye uyma ve bu alandaki çalışmalarını her yıl raporlama taahhüdünde bulundu. Tüm strateji ve operasyonlarını evrensel ilkelere uyumlu hale getirmeyi amaçlayan topluluk, geçtiğimiz yıl ‘önce insan’, ‘gezegene saygı’ ve ‘dönüşüm’ başlıkları altında ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımladı. Sürdürülebilirlik alanındaki küresel gelişmeleri yakından takip ederek, iş süreçlerine entegre etmeye devam eden grup, UN Global Compact üyeliğiyle sürdürülebilirlik stratejisini evrensel bir çerçevede güçlendirmiş oldu. "Sektörümüzde fark oluşturmaya devam edeceğiz" Batı Anadolu Şirketler Topluluğu, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda özel sektörün sorumlulukları, yeşil dönüşüm, insan hakları ve kurumsal yönetişim konularının ele alındığı UN Global Compact’ın bu yılki Genel Kurulu’na ilk kez katılım sağladı. Bölgede sürdürülebilir kalkınmaya değer katan lider bir sanayi topluluğu olmaya yönelik güçlü adımlar attıklarını ifade eden Batı Anadolu Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Gülant Candaş, sürdürülebilir değer oluşturma anlayışıyla uluslararası iyi uygulamaları yakından takip ettiklerini söyledi. Sürdürülebilir bir gelecek inşa etmenin iş dünyasının en önemli sorumluluklarından biri olduğunu belirten Candaş, şöyle devam etti: "Batı Anadolu Şirketler Topluluğu olarak sürdürülebilirlik konusunu yalnızca bir strateji olarak görmüyor, aynı zamanda gelecek nesillere karşı temel bir sorumluluk olarak ele alıyoruz. Topluma, ülkemize ve çevreye karşı sorumluluklarımız doğrultusunda iş modelimizin merkezine yerleştirdiğimiz sürdürülebilirlik vizyonumuz ile bölgemizde öne çıkan lider bir sanayi topluluğu olma hedefimiz önceliklerimiz arasında yer alıyor. Bu anlamda topluma ve çevreye değer katma amacımızı güçlendiren ve evrensel bir boyuta taşıyan BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzaladığımız için son derece mutluyuz. Daima insan odaklı yaklaşımımızla ve sürdürülebilir hedeflerimizle sektörümüzde fark oluşturan çalışmalarda yer almaya devam edeceğiz." Sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm alanında kararlığını ve başarısını uluslararası arenaya taşıyan Batı Anadolu Şirketler Topluluğu, 2024 yılında ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımlamıştı. Sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında Atık Yönetim Müdürlüğü kuran grup, emisyon azaltmaya yönelik alternatif hammadde ve alternatif yakıt konusunda çalışmalarını sürdürürken; grup öte yandan çevresel ve finansal sürdürülebilirliğini güçlendirmek amacıyla 2024 yılının Ağustos ayında ilk yeşil kredi kullanımını duyurmuştu. UN Global Compact, 2000 yılında başlatılan ve dünyanın en büyük kurumsal sürdürülebilirlik inisiyatifi olarak, 160’tan fazla ülkede 20 bini aşkın şirket, sivil toplum kuruluşu ve kamu temsilcisini bir araya getiriyor. İnsan hakları, çalışma standartları, çevre koruma ve yolsuzlukla mücadele alanlarında 10 evrensel ilkeyi temel alan girişim, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na (SKA) ulaşmak için özel sektörü harekete geçirmeyi ve küresel iş birliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Katılımcılar, sürdürülebilir politikalar geliştirerek hem toplumsal refahı artırmayı hem de gezegenin geleceğini korumayı taahhüt ediyor.
Bursa Nilüfer’de ’Balkan Gecesi’ Nilüfer Ramazan Sokağı, Tunaboylular ve Deliormanlılar Derneği Hafize Gün Korosu’nun seslendirdiği Balkan ezgileriyle renklendi. Nilüfer Belediyesi’nin Ramazan ayı boyunca dayanışma ve paylaşma ruhunu yaşatmak amacıyla kurduğu Nilüfer Ramazan Sokağı, çeşitli programlarla vatandaşların ilgi odağı oluyor. 29 Mart’a kadar açık kalacak alanda, sürpriz eğlenceli programlar da yapılıyor. Bu kapsamda Tunaboylular ve Deliormanlılar Derneği Hafize Gün Korosu, sahne aldı. Nilüfer Belediyesi Halk Evi önündeki Cumhuriyet Meydanı’nda kurulan Nilüfer Ramazan Sokağı’nda düzenlenen konsere vatandaşların yanı sıra dernek üyeleri de ilgi gösterdi. Programı Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in eşi Nuray Özdemir, Tunaboylular ve Deliormanlılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Süleyman Ulusoy, Nilüfer Belediyesi Meclis Üyesi Gülver Deniz ve Nilüfer Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (NİLKOOP) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Ayyıldız da izledi. Orkestra Şefi Sait Ektaş ve Koro Şefi Hafize Gün’ün yönetimindeki koro, seslendirdiği Türk Halk Müziği ve Balkan ezgileriyle dinleyicilerin beğenisini topladı. Nilüfer Ramazan Sokağı’nda geleneksel Hacivat ve Karagöz gösterisi de oldu. Özellikle çocukların ilgiyle izlediği gösteri, geceye keyifli bir hava kattı. Ramazan ayı boyunca sürpriz etkinliklere ev sahipliği yapacak Nilüfer Ramazan Sokağı; farklı etkinlikler ve konserlerle önümüzdeki günlerde de Nilüferlilere coşku yaşatmaya devam edecek.