GENEL - 22 Ekim 2019 Salı 13:36

GAÜN’de “Hukukta Tıbba Dair Her Şey” Sempozyumu

A
A
A
GAÜN’de “Hukukta Tıbba Dair Her Şey” Sempozyumu

Gaziantep Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Hukukçu Hekimler Derneği ve ATUDER( Acil Tıp Uzmanları Derneği’nin iş birliğiyle Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde “Hukukta Tıbba Dair Her Şey” sempozyumu düzenlendi.

Gaziantep Üniversitesi, Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Hukukçu Hekimler Derneği ve ATUDER( Acil Tıp Uzmanları Derneği’nin iş birliğiyle Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde “Hukukta Tıbba Dair Her Şey” sempozyumu düzenlendi.


GAÜN Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Oditoryumu’nda düzenlenen “Hukukta Tıbba Dair Her şey” konulu sempozyuma, hukuk fakültesi öğrencileri ve hekimler büyük ilgi gösterdi.


Sempozyumun açılışında konuşan GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, “Gaziantep şehir olarak çok dinamik ve çok yoğun günler yaşıyor. Bir taraftan operasyonların sınırında operasyonun karargahı rolünü üstleniyoruz. Diğer taraftan gastronomi, tarih, kültür, medeniyet şehri olarak anılıyoruz. Bunlara ilaveten aynı zamanda kongre ve sempozyumlar şehri özelliğini de kazandık. Son 10 gün içerisinde sadece Gaziantep Üniversitesi olarak dört tane büyük organizasyona ev sahipliği yaptık. Bunların en sonuncusu Dünya Göç Kongresi oldu. Amerika’dan 48 profesör ve 24 ülkeden yaklaşık olarak 178 tane bilim insanı Gaziantep Üniversitesi’nde toplandı. Algıyı doğru yönetmek adına Gaziantep ve Türkiye’nin ne kadar güvenlikli ve aynı zamanda Gaziantep’in ne kadar kadirşinas bir şehir olduğunu görmelerini istedik. Bunun yanı sıra göçün en önemli modülasyonu bir şehir olan Gaziantep’in modelini görsünler istedik. İki açıdan da verimli geçen bir kongre oldu. Gaziantep bütün kurumlarıyla birlikte çalışan bir şehir” dedi.


"Hiç kimse elindeki yetkiyi suistimal edemez"


GAÜN Rektörü Prof. Dr. Ali Gür sözlerine, “Ben bir hekimim. Hekim olarak sıkıntılı süreçlerin de yaşandığı bir ortama düştük. Hekimlik zor bir meslek. Tabii toplumda belli bir saygınlığı da söz konusu. Kelime olarak baktığımızda hekim, hakim ve hakemin Arapça kökenli olduğunu görüyoruz. Üçü de aynı anlama gelmektedir. Hikmetle karar veren, vicdanıyla, bilgi profesörlüğüyle hüküm veren demektir. Bir hakim arkadaşımızın dosyalarına karar verirken, gerçekten art niyetli davranmayarak ve vicdanını kenara bırakmayarak delil yetersizliğinden dosyada bir hata yaptığını varsayalım. Bu durumda o hâkim arkadaşımıza herhangi bir dava açılmıyor. Ya da bir hakemin maç sırasında çok kritik bir karar verip maçın seyrini değiştirdiğini varsayalım. Hatta bazen sahaları birbirine kattığı da söz konusu oluyor. Ancak o hakemin verdiği karar tartışılmaz. Hekimler de vicdanını satmadıysa ve bilgisinin profesyonelliğini taşıyan bir insansa hata yapabilir. Çünkü çok kritik kararlar vermek zorunda oldukları zamanlar oluyor. Hekimler bu konudaki davalara karşılık sürekli kendilerini savunmak zorunda kalıyorlar. Zeki öğrenciler tıp tercih ediyorlar. Ama yine aynı zeki öğrenciler maalesef cerrah olmayı tercih etmiyorlar. Çünkü malpraktis yasaları çok keskin. 2005- 2006 yılında İngiltere’deydim. İngiliz çocuklarının hekim olmadığını gördüm. Aldıkları ücret yüksek ancak tazminat davalarının altından kalkamıyorlar. Pakistan, Hindistan, Çin son zamanlarda oranın en gündemde olan hekimleri oldular. Toplum içerisinde yanlış yapan varsa bedelini kesinlikle ödemelidir. Hiç kimse elindeki yetkiyi suiistimal edemez. Ancak yapmış olduğu meslek içerisinde tercih kullanırken tercihinde hata yapmış olabilir. Bazen bazı komplikasyonlar gelişebiliyor. Komplikasyondan dolayı ceza alan tek meslek hekimler grubudur. Bütün bunların gündeme gelmesi açısından ben bu toplantıyı çok önemli görüyorum. Herkese çok teşekkür ediyorum” şeklinde devam etti.


"Hekimlerde hukuki bir zırh oluşturmak için yola çıktık"


Sempozyumda konuşan Hukukçu Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Dr. Avukat Cengiz Bayram ise,”Böyle bir toplantıya katılım sağladığınız için derneğim adına teşekkür ediyorum. Son yıllarda sağlık sektöründe ciddi gelişmeler oldu. Ancak gelişmeler olduğu gibi sorunlar da beraberinde geldi. Her sektörde bir sembol vardır. Sağlık sektöründe de hekimler semboldür. Son yıllarda hekimlerle ilgili hukuki sıkıntılar çok fazla artış gösterdi. Hatta son yıllarda bu sıkıntılardan kaynaklanan bir sendromdan bahsedilmeye başlandı. Tıbbi malpraktis stres sendromu adını verdiğimiz bu sendromda hekimler hayata iyi bakamamaktadır. Hekimlerde hukuki bir zırh oluşturmak için bir yola çıktık. Türkiye’nin her yerinde hekimlere yönelik farkındalık oluşturmaya gayret ediyoruz. Bu konuda emek sağlayan herkese teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Üyesi Battal Yılmaz ise konuşmasında, “2003 yılında Yargıtay Hukukunda tetkik hakimi olarak göreve başladığımda, bir gün daire başkanı elindeki içtihatları bana verdi. Bu konuya çalışmamı istedi. 4 yıllık bir çalışma sonucunda bu alanın çok güzel ve çok derin bir alan olduğunu gördüm. 2007 yılında ise “Hekimin Hukuki Sorumluluğu” diye bir kitap yayınladım. O günden bu yana da tıp hukuku ile iç içe yaşamaya başladım. 2003 yılında Yargıtay’a geldiğimde özellikle malpraktis ile ilgili tazminat davalarına bakan 13 hukuk dairesine çok az dosya geliyordu. Ancak yıllar içerisinde bu dosyalar artış gösterdi. Şu anda her hafta duruşma yapılıyor. Dolayısıyla bu alan hem hukukçuların hem de tıpçıların birlikte yürüdükleri bir alan oldu. Defansif tıp denilen durum oldukça fazla konuşuluyor. Ve bu durum öğrencileri korkutuyor. Durum itibariyle bazı bölümleri öğrenciler seçmiyor. Bu durum korkulmaması gereken bir durum. Her şeyi kitabına göre yaptığınızda çokta korkulacak bir şey olmadığını göreceksiniz. Bizim öğrencilerimiz bu alanları doldurmazsa dışarıdan gelenler dolduracaktır. Bu konuyla ilgili hocalardan istediğim şu yönde; bizi Türk doktorlardan mahrum etmeyiniz. Bu sempozyuma katıldığınız için hepinize teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.


"Bu işin bilimsel tarafını öğreneceğiz"


Acil Tıp Uzmanları Derneği(ATUDER) Genel Sekreteri Prof. Dr. Behçet Al ise, Biz ATUDER olarak yılda 300’den fazla bilimsel aktivite yapıyoruz. Ancak böylesini ilk defa yaptık. Hekimler olarak hukuki terimlere uzak bir grubuz. Malpraktis nedir, ceza nedir, tazminat davası nedir, kendimizi nasıl koruyacağız tüm bunları öğrenmemiz gerekmektedir. Bu işin pratiğini, bilimsel tarafını öğreneceğiz. Bu amaçla yola çıkarak bu sempozyumu düzenledik. Türkiye’nin birçok yerinde de düzenlemeyi düşünüyoruz. Bu işin çok faydalı olacağını düşünüyorum. Bilimsel aktivitelerimizi hiçbir zaman geri çevirmeyen Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Ali Gür’e, Rektör Yardımcılarımıza, Sayın Başhekimimiz Doç. Dr. Suat Zengin’e ve emeği geçen herkese teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Faydalı olacağına inandığım bir sempozyum geçirmemizi temenni ediyorum” şeklinde konuştu.


Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yaşar Özbay, “Çok güzel bir program düşünülmüş. Çok faydalı bir sempozyum olacağına inanıyorum. Hasan Kalyoncu Üniversitesi olarak bu tür faaliyetlere Gaziantep Üniversitesi ile beraber her zaman katkı sağlamaya hazırız. Hasan Kalyoncu Üniversitesi Hukuk Fakültesi sadece lisans eğitimleri değil diğer programlarıyla beraber birçok alanda etkin olmaya çalışıyor. Bugünkü çalışmayı da görmekten bu nedenle büyük bir mutluluk duymaktayım. Bu ve benzeri ortak çalışmaların devam etmesini ve başarılı bir sempozyum olmasını diliyorum” dedi.


Açılış konuşmalarının ardından: Av. Dr. Cengiz Bayram; Tıbbi standart ve hekimin özen yükümlülüğü, Op.Dr.Samet Bayrak; Kadın Doğum Uzmanlarına açılan davalarda resmi bilir kişi raporları ve davaların analizi; Dr. Hukukçu Ramazan Sargın; defansif tıp uygulamaları,Dr.Öğretim Üyesi Murat Oktay;Acil Tıbbi müdahaleler, Dr.Av.H.Cem Barlıoğlu; Tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu konuları hakkında eğitimler verdi.


2 farklı oturumda düzenlenen sempozyumda, alanlarında uzman 17 farklı konuşmacı sunum yaptı. Yoğun katılımın olduğu eğitim programı katılımcılara sertifika verilmesiyle son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Antalya’da fırtına mesaisi Antalya Büyükşehir Belediyesi; Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ’turuncu’ kodla uyardığı Antalya’da, dün akşam saatlerinde başlayan ve hızı saatte 70 km bulan fırtınanın izlerini silmeye çalışıyor. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de, Büyükşehir olarak 603 personel ve 312 araç ile olaylara müdahale ettiklerini belirterek, “Etkili olan sağanak, hortum ve fırtınadan etkilenen çiftçi ve vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün ’turuncu’ kodla uyardığı Antalya’da, Perşembe gününden bu yana etkili olan sağanak yağış ve hortum sonrası, etkili olan şiddetli fırtına yaşamı olumsuz etkiliyor. Fırtınanın saatteki hızı 70 kilometreye ulaşırken fırtına nedeniyle merkez ve ilçelerde birçok zarar meydana geldi. Fırtına çok sayıda serayı etkilerken, ağaçların devrilmesine neden oldu. Çöp konteynerleri, panjur, tabelaları yollara savuran fırtına nedeniyle teyakkuz halinde bekleyen Büyükşehir ekipleri vatandaşın yardımına koştu. Teyakkuzda bekliyor Antalya Büyükşehir Belediyesi de fırtına nedeniyle can ve mal kaybı yaşanmaması için tüm tedbirlerini alarak teyakkuzda bekledi. Dün akşam 22.00’den itibaren gün içinde Büyükşehir Belediyesine çok sayıda ihbar geldi. Buna göre itfaiye ekipleri toplam 93 vakaya, ilgili diğer birimler de 23 vakaya müdahale etti. Park Bahçeler Daire Başkanlığı ekipleri de devrilen ağaçları kaldırarak yolları ve ulaşımı güvenli hale getiriyor. Özellikle Muratpaşa, Konyaaltı ve Kepez ilçelerinde ana arterlerle birlikte, sahil, park ve caddelere devrilen büyük ağaçlar Park Bahçeler ekipleri tarafından sepetli araç, kepçe, yardımlarıyla kaldırılıyor. “Geçmiş olsun” Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de etkili olan sağanak, hortum ve fırtınadan etkilenen çiftçi ve vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek, “ Büyükşehir Belediyesi olarak ASAT dahil tüm birimlerimizle gelişmeleri takip ediyor teyakkuz halinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda, İtfaiye Daire Başkanlığımız ve diğer birimlerimizden 461 personel 229 araç ile ASAT ekiplerimiz de 142 personel ve 83 araç olmak üzere toplam 603 personelimiz 312 araç ile kent merkezi ve ilçelerimizde olaylara müdahale ediyor” dedi.
Ordu Ordu’da kar yağışı etkili oldu Ordu’da gece saatlerinde başlayan kar yağışı sonrası yüksek kesimli bölgelerde kar kalınlığı 50 santimetreye ulaştı. Ordu’nun şehir merkezinde ve sahil kesimlerinde etkili olan sağanak, dün geceden itibaren yüksek kesimlerde kar yağışına dönüştü. Kabadüz, Aybastı, Akkuş, Gürgentepe, Çamaş, Kumru, Korgan, Mesudiye, Kabataş, Ulubey, Çamaş ilçelerinin yüksek kesimleri beyaz örtüyle kaplandı. İlçelerin bazı noktalarında kar kalınlığı 50 santimetreye ulaşırken, kar yağışı sonrası yeşil bitki örtüsü beyazla kaplandı, sıcaklıklar ise hissedilir derecede düştü. Türkiye’nin kırsal yol ağı en uzun il olan Ordu’da, karla mücadele ekipleri çalışmalara başladı. Büyükşehir Belediyesi, 27 bin 318 kilometrelik yol ağında 259 iş makinesi ve 615 personel ile kar ile mücadele çalışması gerçekleştiriyor. Büyükşehir Belediyesi ekipleri, kış mevsiminin etkili olduğu ilçelerde, karla mücadele çalışmalarını sürdürürken, kar yağışları sonrası ekipler kapalı yol bırakmamak için yoğun mesai yürütüyor. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Mehmet Hilmi Güler, tüm ekip ve ekipmanlar ile çetin kış şartlarına hazır olduklarını belirterek, vatandaşların mağduriyet yaşamaması için ekiplerin gece-gündüz görev başında olacağını söyledi. Karayolları Genel Müdürlüğü ekipleri de etkili olan kar yağışı sonrası mücadele çalışması başlattı. Öte yandan, Meteoroloji Genel Müdürlüğü, il genelinde kuvvetli ve çok kuvvetli yağışların olabileceğini, yüksek kesimlerde ise yoğun kar yağışının beklendiğini duyurarak, Ordu için turuncu kodlu uyarıda bulunmuştu.