SAĞLIK - 02 Aralık 2024 Pazartesi 09:53

Prof. Dr. Vural Fidan: “Soğuk havalarda uyku kalitesi artıyor”

A
A
A
Prof. Dr. Vural Fidan: “Soğuk havalarda uyku kalitesi artıyor”

Etkisini gösteren soğuk hava şartlarının uyku düzenine etkileri olabileceğini belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Bölümü ve Uyku Merkezi Sorumlusu Prof. Dr. Vural Fidan, “Soğuk havalarda uyku kalitesi artar fakat aşırı soğuk ortamda uyumak, uyku kalitesinin düşmesine neden olur” dedi.


Havaların soğuması, özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde, birçok kişinin uyku alışkanlıklarını ve uyku kalitesini doğrudan etkiliyor. Uzmanlara göre, soğuk hava, hem fizyolojik hem de psikolojik olarak uyku sağlığını şekillendirebilecek bir dizi faktörü tetikleyebiliyor. Yapılan araştırmalarda soğuk havalarda uyku kalitesinin arttığı gözlemlense de, aşırı soğuk ortamda uyku kalitesi olumsuz etkilenebiliyor. Uyku kalitesinin arttırılması için basit yöntemlerin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Vural Fidan, “Yatmadan önce sıcak bir duş almak veya yatak odasını biraz ısıtmak, soğuk havanın uyku üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir” dedi.


“Aşırı soğuk ortamda uyumak uyku kalitesini düşürebilir”


Aşırı soğuk ortamlarda vücudun kendisini ısıtmak için daha fazla enerji harcadığını ve böylelikle uyku kalitesinin düştüğünü belirten Prof. Dr. Fidan, “Vücut sıcaklığı, uyku düzenimizi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. İnsanlar uykuya dalarken vücut sıcaklıklarının düşmesi gerekir. Bu, melatonin gibi uyku düzenleyici hormonların salgılanmasına yardımcı olur. Soğuk hava, vücut sıcaklığını doğal olarak düşürmeye eğilimlidir, bu da genellikle daha hızlı uykuya dalmayı kolaylaştırır. Bununla birlikte, ortam sıcaklığının aşırı soğuk olduğu durumlarda vücut, ısı kaybını önlemek için aşırı enerji harcayabilir, bu da uyku kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir” dedi.


“Soğuk havalarda uyku kalitesi artıyor”


Soğuk hava şartlarında uykuya dalmanın hızlandığını ve uyku kalitesinin arttığını belirten Prof. Dr. Vural Fidan, “Araştırmalar, soğuk havalarda uyku kalitesinin arttığını göstermektedir. Soğuk ortam, özellikle yatak odasında daha düşük sıcaklıklar, daha derin ve kesintisiz uykuya zemin hazırlayabilir. Çünkü vücut, ortam sıcaklığının düşmesiyle birlikte daha hızlı bir şekilde uykuya geçebilir ve REM (Rapid Eye Movement) uykusunun sürekliliği artabilir. REM uykusu, zihinsel ve duygusal iyileşme açısından önemli bir aşamadır” diye konuştu.


“Soğuk havanın uyku üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırılabilir”


Uyumadan önce sıcak duşa girmek veya yatak odasının ortam sıcaklığını biraz yüksltmek gibi basit çözümlerle uyku sağlığının arttırılabileceğini belirten Eskişehir Şehir Hastanesi Kulak Burun Boğan Bölümü doktoru Prof. Dr. Vural Fidan, “Bazı insanlar soğuk havaya karşı daha hassas olabilir. Vücut sıcaklığını dengeleme çabaları, bazı kişilerin uyku sırasında rahatsızlık duymasına yol açabilir. Ayrıca, düşük sıcaklıklar, romatizma veya artrit gibi eklem rahatsızlıkları olan bireylerde ağrıyı artırarak uykuya geçişi zorlaştırabilir. Ayrıca, soğuk hava, solunum yolu hastalıklarının artmasına yol açabilir. Öksürük ve burun tıkanıklığı gibi semptomlar, uyku kesintilerine neden olabilir. Yatmadan önce sıcak bir duş almak veya yatak odasını biraz ısıtmak, soğuk havanın uyku üzerindeki olumsuz etkilerini azaltabilir” dedi.


“Basit yöntemlerle uyku kalitesi arttırılabilir”


Herkes tarafından uygulanabilecek basit yöntemler ile uyku kalitesinin arttırılabileceğini belirten Prof. Dr. Vural Fidan, şu ifadeleri kullandı:


“Havaların soğuması, genel olarak uyku sağlığı üzerinde olumlu etkiler yapabilir, ancak ortamın aşırı soğuk olduğu durumlarda uyku kalitesi olumsuz etkilenebilir. Vücut sıcaklığını dengeleyebilmek için, uyku ortamının uygun şekilde düzenlenmesi, karanlık bir ortamda uyunması ve ısı dengesine dikkat edilmesi önemlidir. Kış mevsiminde uyku sağlığını iyileştirmek için alışkanlıklarınızı gözden geçirmek ve çevresel faktörleri düzenlemek, daha kaliteli bir uyku için temel adımlar olacaktır. Uygulanan basit stratejiler, uyku kalitesini artırabilir ve vücudun soğuk havalara uyum sağlamasını kolaylaştırabilir.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana 5 aylıkken babası şehit olan bedensel engelli Savaş tüm zorluklara rağmen devletin desteğiyle üniversiteyi kazandı Adana Emniyet Müdürü Ahmet Hakan Arıkan, "3 Aralık Dünya Engelliler" günü nedeniyle engelli şehit çocuklarını kabul ederken, babası şehit olduğunda 5 aylık olan bedensel engelli Alperen Savaş’ın tüm zorluklara rağmen devletin desteğiyle üniversite kazanması herkesi gururlandırdı. "3 Aralık Dünya Engelliler Günü" nedeniyle Arıkan, makamında, Asayiş Şube Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliği’nde görev yapan Polis Memuru Ahmet Çolakça‘nın, atipik otizmli oğlu Mahmut Mert Çolakça’yı (22) Çocuk Şube Müdürlüğünde görev yapan polis memuru Osman Birincioğlu’nun atipik otizmli oğlu Mustafa Can Birincioğlu’nu (20) 2002 yılında kanser hastalığından vefat eden polis memuru Ali Ulu’nun down sendromlu oğlu Kerem Ulu’yu (12), 2001 yılında Ordu Ünye‘de şehit olan Polis Memuru Adem Savaş‘ın bedensel engelli oğlu Alperen Savaş’ı (23), 2003 yılında Mardin’de şehit olan polis memuru Ramazan Yasdı’nın otizmli kızı Eda Nur Yasdı’yı (24) ve şehit eşi Fatma Yasdı’yı makamında kabul etti. Arıkan, engelli gençler ile tek tek ilgilenip onlarla sohbet etti. Arıkan, 23 Şubat 2001 yılında dünyaya bedensel engelli olarak dünyaya gelen ve babası Adem Savaş, Ordu’da 30 Temmuz 2001 yılında kavgaya müdahale sırasında şehit düşen Alperen Savaş (23) ile yakından ilgilendi. Babası şehit olduğunda sadece 5 aylık olan Alperen Savaş’ı tüm zorluklara rağmen annesi Sevgi Savaş devlet desteğiyle büyüttü. Savaş, tüm zorluklara göğüs gerip liseyi bitirdi. Şehit babasının meslektaşlarının yardımıyla üniversite sınavını gerin Savaş ilahiyat fakültesini de kazandı. Şimdi birinci sınıfta olan Savaş’a Arıkan başarılar diledi. Polis memuru Osman Birincioğlu’nun atipik otizmli oğlu Mustafa Can Birincioğlu da Arıkan’ın resmini yapıp hediye etti.
İstanbul OYAK’tan demir-çeliğe bir yılda 1,1 milyar dolarlık yatırım Ocak ayında yeşil dönüşüm yol haritasını açıklayan Erdemir, ham çelik üretiminde karbon emisyonunu 2030’a kadar yüzde 25, 2040’a kadar yüzde 40 azaltmayı, 2050’de net sıfır emisyona ulaşmayı hedeflediği yeşil çelik yolculuğunda ilk yılı yüksek bir performansla tamamlıyor. OYAK Maden Metalürji Şirketleri’nden Türkiye’nin önde gelen entegre yassı çelik üreticisi Erdemir, 2024 yılı başında açıkladığı Net Sıfır Yol Haritası doğrultusunda yatırımlarına hız verdi. 2024’ü 1,1 milyar dolarlık yatırım harcamasıyla kapatmayı planlayan Erdemir, yeşil dönüşüm hedefi doğrultusunda ekim ayında 1’inci Yüksek Fırın’a hidrojen enjeksiyonunu başarıyla tamamladı, 7.000 ton/yıl biyokömür üretim kapasiteli pilot Piroliz Tesisi’ni de devreye aldı. Çelik sektörü için ihtiyatlı bir 2025 Karadeniz Ereğli’deki Erdemir tesislerinde düzenlenen basın toplantısında, yeşil çelik üretim yolculuğunun ilk yılındaki çalışmalar anlatıldı. OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem, dünyada ve Türkiye’de çelik sektörünü değerlendirdiği mesajında, Türkiye’nin küresel çelik gücü olan Erdemir’in, dünya çelik sektöründe yaşanan olumsuzluklara rağmen bu yılı büyük mesafe aldığı yeşil dönüşüm yatırımlarıyla tamamlayacağını söyledi. ‘Geleceğe yatırım’ vizyonuyla Erdemir’in sektörüne öncülük ettiğini vurgulayan Erdem şu mesajı verdi: “2024 tüm dünya için zor bir yıldı. Küresel büyüme üzerinde baskı devam ediyor. Dünyada talebin yavaşladığı ve ticaret savaşlarının tırmandığı bu dönemde 2025 ile ilgili belirsizlikler hâkim. Özellikle çelik üretiminde küresel gelişmeler dengeleri belirliyor. Çin’in çelik talebinin azalması, 2025 yılı için global ölçekte çelik sektörüne karşı ihtiyatlı bir duruş beklentisine sebep oluyor. Dünya ekonomisinde ve küresel çelik sektöründe yaşanan tüm dalgalanma ve kayıplar, kaçınılmaz olarak dünyanın sekizinci büyük çelik üreticisi olan ülkemizi ve yerli çelik üreticilerini de etkiliyor. Ancak Erdemir, bu ortamda kârlılık marjlarındaki daralmayı görece daha sınırlı tutmayı başarmıştır. Küresel çelik talebinde yaşanan ciddi düşüş ve artan operasyonel maliyetler sebebiyle bazı üreticilerden üretimi azaltma ve hatta üretimi belirsiz süre ile durdurma, istihdam kaybı gibi haberler gelirken; Erdemir bu zorlu dönemde üretimi ve istihdamı koruyarak yatırımlarına kararlılıkla devam edip istikrarını muhafaza etmiştir. Belirsizliklere rağmen 2025’te de yüksek adaptasyon yeteneğimiz ve geçmiş tecrübelerimizle istihdam ve üretimi korumayı, yenilikçi çözümlerle aslında geleceğe yaptığımız yatırımlarımızı sürdürmeyi, yeşil dönüşüm yolculuğumuza kararlılıkla devam ederek Türk çelik sektörüne katkıda bulunmayı hedefliyoruz.” Sürdürülebilir çelik için yeşil dönüşüm Erdemir ve İsdemir Yönetim Kurulu Üyesi ve Murahhas Azası Mustafa Serdar Başoğlu, yeşil dönüşüm dahil son sekiz yılda yaptıkları tüm yatırımların, ülkenin çelik kapasitesini korumayı ve sürdürülebilir üretimi sağlamayı amaçladığını kaydetti. Başoğlu, “Entegre tesiste çelik üretimi tüm dünyadaki üreticiler için farklı ve önemli bir konu. Bir entegre tesiste ortalama yatırım süresi 4,5 yıldır. OYAK Maden Metalürji Grubu’nun 2016 yılından bu yana toplam yatırım harcaması 4,5 milyar doları buluyor. Araya pandemi girdiği için bunun 3,4 milyar dolarlık bölümü son dört yılda gerçekleşti. Bingöl Avnik’te devam eden peletleme tesisi yatırımı yeşil dönüşüm yol haritamızın önemli bir parçası. Bu yatırım tamamlandığında yüzde 80-85 oranında kendimize yeterli hale geleceğiz” dedi. Üretim süreçlerinde yapılan iyileştirmelerle hem enerji verimliliğini hem de kömür kullanımını kademeli olarak azaltmaya yönelik çalışmaların birbiriyle uyumlu devam ettiğini vurgulayan Başoğlu, “2030 yılı sonuna kadar 3,2 milyar dolarlık dönüşüm yatırımı planladık. Bu yıl sonunu 1,1 milyar dolar değerinde yatırım harcaması ile kapatacağız. Yeşil dönüşüm yatırımları da bunun içinde önemli yer tutuyor” diye konuştu. Serdar Başoğlu halen Erdemir’in kapasite kullanım oranının yüzde 95 seviyesinde olduğunu ifade etti. “Türkiye’nin ihtiyacı olan çeliği içeride üretmemiz gerektiğinin bilincindeyiz” diyen Başoğlu, bu yıl ihracat oranının da yüzde 20’in üzerine çıktığını, 54 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini kaydetti. Dönüşümde kritik adımlar Erdemir Genel Müdürü Niyazi Aşkın Peker de çevre ve sürdürülebilirlik sorumlulukları doğrultusunda bu yılın başında açıkladıkları Net Sıfır Yol Haritası ile Türkiye’de çelik sektörüne öncülük ettiklerini belirtti. Peker, şöyle konuştu: “Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu olarak ton ham çelik başına karbon emisyonumuzu 2030 yılına kadar yüzde 25, 2040 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltmayı, 2050’de net sıfır emisyona ulaşmayı hedefliyoruz. Proseslerimizde yaptığımız iyileştirme çalışmaları sonucunda kendi kaynaklarımızı kullanarak enerji verimliliğimizi en üst seviyeye çıkarmayı ve dışa bağımlılığımızı azaltarak küresel piyasalardaki rekabet gücümüzü korumayı amaçlıyoruz.” Belirledikleri yol haritasına uygun olarak bu yıl önemli bir dönüm noktasını geride bıraktıklarını ifade eden Peker, şu bilgileri verdi: “Yenilikçi çözümler ve geleceğe yatırım anlayışı ile Türkiye’de bir ilke imza atarak 1’inci Yüksek Fırın’a hidrojen enjeksiyonunu başarıyla tamamladık. Avrupa’da benzer uygulamayı gerçekleştiren üç çelik üreticisinden biri olarak, bu alandaki teknolojik alt yapıyı ülkemize kazandırmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ayrıca biyokütleden yakıt ve karbon kaynağı üretimini hedeflediğimiz 7.000 ton/yıl biyokömür üretim kapasiteli pilot Piroliz Tesisimizi devreye alarak kömüre alternatif yakıt geliştirmeye başladık. Bu tesisimizle birlikte üretim sürecinde kullandığımız fosil yakıtları belli oranda ikame ederek emisyonlarımızı ve maliyetlerimizi azaltacağız. Bir sonraki adımda ise 4’üncü Kok Bataryası’nı 2025 yılı başında devreye almayı hedefliyoruz. Bu yatırımımız Erdemir’in kuruluşundan bu yana aralıksız hizmet veren birinci ve ikinci bataryalarının yerini alacak. Ek olarak yıllık 800 bin ton kapasiteli 4’üncü Kok Bataryası, toz toplama filtre sistemleri ve yüksek seviye otomasyonu gibi birçok yüksek teknolojik özelliğe sahip olacak. Yeni batarya çevre performansımızı ve kok üretim kalitemizi artırırken, ithal kok alımının azaltılmasını sağlayacak.” Sürdürülebilirlik yatırımları kapsamında güneş enerjisi santrali projelerinin devam ettiğini kaydeden Peker, Erdemir olarak 775 megawatt, OYAK Maden Metalürji olarak ise toplamda 2.036 megawatt kurulu güce sahip GES yatırımıyla 12 ilde, 17 farklı lokasyonda yıllık 3.170.215 megawattsaat üretim yapmayı planladıklarını bildirdi. Yatırımlara hız verdi Erdemir’in hem yeşil dönüşüm hem verimlilik hedefiyle gerçekleştirdiği yatırımlardan bazıları şunlar; 4’üncü Kok Bataryası yatırımı Yüksek fırın yatırımları Çelikhane yatırımı Sıcak haddehane yatırımları Soğuk haddehane yatırımları Enerji yatırımları Diğer yatırımlar: Erdemir Limanı yapısal iyileştirme ve evsel atık su arıtma tesisi modernizasyonu yatırımı Yeşil dönüşüm yatırımları: No.1 Yüksek Fırın hidrojen enjeksiyonu, pilot Piroliz Tesisi, pilot Briketleme Tesisi, yüksek fırınlara singaz enjeksiyonu, elektrik ark ocağı yatırımı Türkiye yılda yaklaşık 13,5 milyon ton yassı çelik üretiyor Yassı çelikte 25 milyon ton civarında kurulu üretim kapasitesi bulunuyor. Türkiye’de her yıl 13,5 milyon ton civarında yassı çelik üretiliyor. Yıllık ortalama 19 milyon ton civarında yassı çelik tüketen Türkiye, ihtiyacının bir bölümünü ithalatla temin ediyor. (2023 gerçekleşen 19,5 mt tüketim) OYAK Maden Metalürji Şirketleri bünyesinde faaliyet gösteren Erdemir ve İsdemir, yıllık yaklaşık 7 milyon ton civarındaki yassı çelik üretimi ile Türkiye’nin ihtiyacının önemli bir kısmını karşılıyor. Yüksek mukavemeti, esnekliği ve hafifliği ile vazgeçilmez bir ürün olan çelik; başta inşaat, otomotiv, beyaz eşya, boru profil, haddecilik, genel imalat, elektrik-elektronik, makine, enerji, ısı gereçleri, gemi inşa, savunma, ambalaj ve yenilenebilir enerji olmak üzere birçok sektöre temel girdi sağlıyor.