GENEL - 23 Nisan 2019 Salı 14:01

Miniklerin semazen gösterisi büyüledi

A
A
A
Miniklerin semazen gösterisi büyüledi

Horasan Fatih İlköğretim okulu ana sınıfı öğrencilerinin hazırlamış oldukları semazen gösterisi kutlama törenine damga vurdu.

Horasan Fatih İlköğretim okulu ana sınıfı öğrencilerinin hazırlamış oldukları semazen gösterisi kutlama törenine damga vurdu. Büyük ilgi ve heyecan ile izlenen semazen gösterisi izleyicilerim büyük beğenisini topladı.


İlçe Kapalı Spor Salonunda düzenlenen 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramı etkinlikleri renkli görüntülere sahne oldu.


İlçe halk eğitim merkezi kadın ve erkek folklor gösterisinin ardından çeşitli dallarda dereceye giren öğrencilere Horasan Kaymakamı Cüneyt Caner, Horasan Belediye Başkan Vekili Daştan Bingöl tarafından ödüller verildi.


Program gösterilerin ardından son buldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Çırak bulamayan berber 2 evladına mesleğini öğretiyor Hatay’da uzun yıllardır berberlik yapan Ali Kurt, 11 ve 14 yaşındaki 2 erkek evladına berberlik mesleğini öğreterek çırak bulma ve yetişmiş eleman sorununa kesin çözüm buldu. İskenderun ilçesinde yaşayan 30 yıllık berber Ali Kurt, çocukluk yaşlarında öğrendiğini mesleğini yıllardır sürdürmeye devam ediyor. Yılların berberi Kurt, bir çok meslek grubunda olduğu gibi berberlikte de başta gelen sorunlardan olan çırak ve yetişmiş eleman bulma sorununa çözümü kendi buldu. Kurt, evlatları; 14 yaşındaki Yusuf ve 11 yaşındaki Muhammed Enes’e mesleğini öğreterek kalifiyeli eleman yetiştirme kararı aldı. Kendini geliştiren çocuklar, meslekteki el becerileriyle yılların berberlerine taş çıkarırken yaşıtlarına da örnek olacak davranışta bulunuyorlar. “Çocuklarım ileriki zamanlarda gerçekten de bu berberlik mesleği en güzel şekilde öğrenip icraat edeceklerine de eminim” 30 yıldır berberlik yaptığını dile getiren baba Ali Kurt, evlatlarına berberlik mesleğini en iyi şekilde öğreteceğini dile getirerek “Bu mesleği devamlı, faydalı ve daha verimli hale getirmek hem iyi bir sanatkar hem de iyi bir usta olmaları için mutlaka bu işi öğrenmeleri gerekiyor. İki oğluma da öğreteceğim berberlik mesleğini. Bu mesleği babaları olarak hem Muhammed Enes’e hem de Yusuf’a inşallah öğreteceğim. Çocuklarım ileriki zamanlarda gerçekten de bu berberlik mesleği en güzel şekilde öğrenip icraat edeceklerine de eminim. Deprem günü evimiz ağır hasar aldı ve yıkılmadan kurtulduk çok şükür. Tabii sonradan yıkıldı.” dedi “Yaşımdan dolayı müşteriler bana tıraş olmaktan hiç çekinmiyor hatta tebrik ediyorlar” Baba mesleğini öğrenen 14 yaşındaki Yusuf Kurt, berberliği devam ettireceğini dile getirerek “10 yaşımdan beri babamla birlikte berberlik mesleğini devam ettiriyorum. Babam öğretti berberlik mesleğini bana, devam da ettireceğim. Yaz aylarında, boş zamanlarımda dükkana geliyorum ve müşterileri tıraş ediyorum. Yaşımdan dolayı müşteriler bana tıraş olmaktan hiç çekinmiyor hatta tebrik ediyorlar” şeklinde konuştu. “Babam zaten ileride bize dükkanı vermeyi düşünüyor çünkü mesleği seviyorum ve güzel bir meslek” Yaşıtlarının aksine gündelik hayata yoğunlaşan 11 yaşındaki Muhammed Enes Kurt, “Berberlik mesleği güzel ve bu mesleği çok seviyorum, ileride devam etmeyi de çok istiyorum. Boş zamanlarımızda dükkanı temizliyoruz ve müşterileri karşılıyoruz abimle birlikte. Babam zaten ileride bize dükkanı vermeyi düşünüyor çünkü mesleği seviyorum ve güzel bir meslek. İyi ki babam bize mesleğini öğretiyor bende severek yapıyorum.
Bitlis 3 defa dünya birincisi olan Bitlis karakovan balı uluslararası arenada da adından söz ettiriyor İngiltere, Fransa ve Apimondia Dünya Arıcılık Kongresinde 3 defa dünya birincisi olarak ‘Altın Bal’ ödülü alan Bitlis karakovan balı sofralardaki yerini almaya hazırlanıyor. Bitlis merkeze bağlı Yolalan beldesindeki yaylada bulunan yaklaşık 2 bin karakovanda hasadı yapılan bal; zengin florası, aroması ve tadı ile adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz yıllarda bu kovanlardan elde edilen karakovan balı uluslararası arenada 3 defa ‘Altın Bal’ ödülü ile dünya birinciliği elde etmişti. Hem yerel hem de uluslararası düzeyde kalitesini kanıtlamış ve tüketiciler tarafından da çok özel bir bal türü olarak benimsenen Bitlis karakovan balı, uluslararası arenada da adından söz ettiriyor. Bitlisli balcı Ferhat Naci Ersan, bu yıl Bitlis karakovan balının coğrafi tescil işaretini alacağını belirtti. Ersan, “2024 yılı hasat dönemine başlamış bulunmaktayız. Bitlis’te karakovanlarımızdan elde ettiğimiz yüksek rakımlı yayla çiçek ballarımızın hasat dönemine havaların iyice soğumasıyla birlikte başlanır. İlimiz için çok önemli bir üretim ve geçim kaynağı olan arıcılık ve elde edilen ürünler her dönem hemen hemen girdiği bütün yarışmalarda ‘Altın Bal’ ile ödüllendiriliyor. Ayrıca bu yıl nasip olursa ürünlerimiz coğrafi tescil işareti de alacak. Böylelikle Bitlis balı çeşitliliği ile kendini diğer ballardan tamamen farklı kılan bir ayrıntıya da sahip olacak. Bir balı bal eden bitkisel kaynaktır. Bu da coğrafyadaki endemik bitki türü ile alakalıdır. Bu insanoğlunun bir marifeti değil. Doğanın ve çalışkan işçi arıların marifetidir. Bizler sadece insanların damak tadına sunmak için aracıyız. Asıl önemlisi de yaylalardır. Cenab-ı Allah bu bölgelere böyle bir güzellik nasip etmiş. Florası, yaylaları, zengin özellikleri, hiçbir endüstriyel yatırımın olmadığı, tamamen doğal ve organik üretimle tüm Türkiye’ye ve dünyaya ürünlerimizi yolluyoruz. Bu arı çiftliğimizden elde ettiğimiz ürünleri Fransa’da, İngiltere’de ve Apimondia Dünya Arıcılık Kongresinde üst üstte ‘Altın Bal’ ödülüne layık görülerek elde ettiğimiz başarıdan dolayı gururluyuz” dedi.
İzmir Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosunu anlatan belgesele ödül Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in 1923 yılında kurulan cumhuriyetin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’nu anlattığı “Yüz Yıllık Seslerin İzinde” adlı belgesel, İzmir Büyükşehir Belediyesinin 20’ncisini düzenlediği “Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri” kapsamında Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü’ne layık görüldü. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Tarihi ve Tanıtımı Dairesi Başkanlığı tarafından kentteki tarihi ve kültürel mirasa sahip çıkan doğru çalışmaları özendirmek amacıyla verilen Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri bu yıl 20’nci kez düzenlendi. İzmir’den gelen 62 başvuru değerlendirilmeye alınarak farklı dallarda ödüller verildi. Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölüm Başkan Vekili Doç. Dr. Sevcan Sönmez’in Cumhuriyet tarihinin ilk yerel bandosu olan Tire Bandosu’yla ilgili belgeseli “Yüz Yıllık Seslerin İzinde”, Tarihi Çevre ve Kültür Varlıklarını Koruma dalında Katkı Ödülü aldı. Belgeselin çekim ekibinde, Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü’nden öğrenciler de yer aldı. Sanat ve Tasarım Fakültesi’nden Müzik Bölümü öğrencileri ve Grafik Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencileri de filmin animasyon, grafik tasarım ve ses düzenleme bölümlerinde görev aldı. 100 yıl önce savaş ganimetleriyle kurulan tarihi bando Kurtuluş Savaşı’nın ardından Yunan askerlerinin Tire’yi terk ederken bıraktığı bando enstrümanlarıyla Ali Başargan tarafından 1923 yılında kurulan tarihi bando, 1925 yılından 1943’e kadar her 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşu kutlamalarında görev aldı. Kuruluşundan itibaren Tire’deki gençlerin ve müzik tutkunlarının yer aldığı bandoya 1930’lu yıllarda şef olarak gelen Hırvat asıllı Mösyö Slavo, bandonun müzikal olarak gelişmesine ve disiplinli bir sürece girmesine katkıda bulundu. Günümüzde ise Tire’de belediyede çalışan birçok kişi ve askeri bandolardan emekli profesyonel bandocular, bando çalışmalarını devam ettiriyor. Belgesel ilk gösteriminde göz yaşlarıyla izlendi Doç. Dr. Sevcan Sönmez, “Bu belgeseli çekerken gördüğümüz şey; 100 yıllık bir emek ve sevginin ürünü olan Tire bandosu, Cumhuriyet’in bir mirası olarak hem tüm Türkiye’de hem de Tire, İzmir ve çevresinde saygın ve sevilen bir müzik kurumu olmaya devam ediyor. Yaptığımız röportaj ve görüşmelerde tüm Tire halkının bandoya olan sevgisi ve ilgisini net bir şekilde gördük. Ayrıca çocukluğunda ve gençliğinde milli bayramlarda, törenlerde ve cuma günleri bayrak törenlerinde gören ve dinleyen birçok kişi bando sayesinde müziğe ilgi duymuş, bandoya giderek orada müzik eğitimi almışlar. Tire bandosu her cuma günü akşamüstü Tire meydanında 100 yıllık geleneği sürdürerek bayrak töreni yapmaya devam ediyor. Bando her sokağa çıkıp yürüdüğünde Tireliler heyecanla, alkışlarla bandoya eşlik ediyor. Bu ilgi 100 yıl geçmesine rağmen, her hafta ve her bayramda bandoyu dinlemelerine rağmen azalmamış durumda. Belgeselimizin ilk gösterimi Tire’de gerçekleştirildi ve oldukça büyük bir ilgi gördü, gözleri dolarak ve ağlayarak izleyen Tire bandosunun eski üyeleri, o kişilerin çocukları ya da torunları bizimle birlikteydi. Bu belgeseli Yaşar Üniversitesi’nin desteklediği bilimsel bir araştırma projesi kapsamında çekmiş olmak da oldukça önemlidir. ‘100. Yılında Tire Bandosu Üzerine Tarihsel Bir Araştırma’ projesi kapsamında bu filmi çekmemiz mümkün oldu. Ayrıca yine bu belgeselin çekimlerinde Tire Belediyesi’nin desteği ve katkıları da önemli rol oynadı” dedi. Bandonun 40 yıllık üyesiyle röportaj Belgeselde bandonun eski üyelerinden iki kişiyle röportaj yaptıklarını söyleyen Doç. Dr. Sönmez, “1953-1990 yılları arasında bandoda 40 yıla yakın görev almış olan Cengiz Dağ, biz çekim yaptıktan birkaç ay sonra vefat etti. Son hayatta kalan üyelerle görüşmüş olduk. Ayrıca bandonun 3. şefi M. Emin Ersümer’in oğlu Tamer Ersümer ile röportaj yaptık. Babasının bandodaki anılarını anlattı. Bandonun önceki şeflerinden Turgut Asma ile röportajlarımız var. Geçmişe dair bu önemli isimler bize bandoyu ve anılarını anlattı. Ayrıca Tireli araştırmacı yazar Yılmaz Göçmen bando tarihine ilişkin bilgiler vererek belgeselde yer alıyor. Çekimler çoğunlukla Tire’de oldu. Tire Bandosu her yıl Nazilli Basma Fabrikası’nın kuruluş yıl dönümü kutlamaları için Nazilli’ye gidiyor. Biz de bu fabrikada bandoyu çektik. 1937 yılında Mösyö Slavo ile fabrikanın balo salonunda bandonun çaldığı aynı salonda aynı şekilde bandoyu çektik” şeklinde konuştu