KÜLTÜR SANAT - 24 Ekim 2024 Perşembe 09:21

İki usta bir yörede, Erzurum Türküleri’nde buluşuyor

A
A
A
İki usta bir yörede, Erzurum Türküleri’nde buluşuyor

Türk Halk Müziği’nin iki kıymetli ismi, türkü ustaları Muharrem Akkuş ve Mehmet Çalmaşur, “İki Usta Bir Yöre: Erzurum Türküleri” konserinde bir araya geliyor.


Erzurum Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan paylaşımda, “Erzurum’un eşsiz kültürünü, derin köklerinden kopmadan geleceğe taşımaya devam ediyoruz. 25 Ekim Cuma günü saat:19.00’da İbrahim Erkal Dadaş Kültür ve Sanat Merkezi’mizde gerçekleşecek olan “İki Usta Bir Yöre: Erzurum Türküleri” konser programıyla şehrimizin değerli türkü ustaları Muharrem Akkuş ve Mehmet Çalmaşur’u ağırlayacak olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu özel etkinliğe katılımınızla kültürümüzü birlikte yaşatmaya, birlik ve beraberliğimizi türkülerle pekiştirmeye davetlisiniz. Birlikte türküler söyleyelim, Erzurum’un ezgilerini gönüllerimize nakşedelim.” denildi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nde kapasite artırma çalışmaları devam ediyor İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, temiz körfez hedefi doğrultusunda Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde kapasite artırma çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Tesisin 4. fazının yapım çalışmalarında sona gelindi. Nisan ayında tamamlanması hedeflenen yeni ünitelerin devreye girmesiyle tesisin kapasitesi yüzde 36 artacak ve Çiğli Arıtma Tesisi yeniden Türkiye’nin en büyüğü olacak. Büyük Kanal Projesi kapsamında inşa edildiğinde Türkiye’nin en büyük atık su arıtma tesisi unvanını taşıyan Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi’nin kapasitesini artıracak 4. fazın yapım çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Betonarme inşaat çalışmalarında sona gelinen ve mekanik işlerin yapımının devam ettiği 4. faz çalışmalarıyla birlikte tesisin günlük arıtma kapasitesi 605 bin metreküpten 820 bin metreküpe çıkacak. 2025 yılının Nisan ayında, tamamlanması öngörülüyor. Çalışmalar bittiğinde Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi, yeniden Türkiye’nin en büyük kapasiteye sahip arıtma tesisi olacak. Tesisin kapasitesi yüzde 36 artacak Tesisin 4. fazının yapım çalışmalarının aralıksız devam ettiğini ifade eden İZSU Genel Müdürlüğü Elektrik Mühendisi Ekin Polat, “Çiğli’de yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında ilk 3 fazın temizliği ve ekipman değişimleri tamamlandı. Tesise giren atık suyun tamamı, standartlara uygun arıtılıyor. 4. faz, yağmurlu zamanlarda gelen yüksek debinin karşılanması ve aynı zamanda gelecekteki bakım onarım çalışmalarının rahat yapılabilmesi amacıyla planlandı. 4. fazdaki çalışmalar tamamlandığında, tesiste yüzde 36 kapasite artışı sağlanmış olacak. Böylece tesis, günlük 820 bin metreküp kapasite ile çalışacak. Yine Türkiye’nin en büyük atık su arıtma tesisleri sıralamasında yerini alacak” dedi. En büyük unvanını geri alacak Çiğli İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi, İzmir’in atıksu arıtma yükünün yüzde 70’ini üstleniyor. Tesisteki ilk 3 fazın bakım ve onarım çalışmaları 2022 yılında devreye alındı ve planlandığı gibi; bu yıl tamamlandı. Yapılan çalışmalar ile İzmir Körfezi’ne deşarj edilen suyun kalitesi de yükseldi. 4. faz çalışmalarının da tamamlanması ile tesisin kapasitesi, 820 bin metreküp kapasiteye çıkarıldığında; Türkiye’nin en büyük kapasiteye sahip atıksu arıtma tesisi unvanını geri alacak.
İstanbul “Kadın banilerin izinde Üsküdar” gezi turu başlıyor Üsküdar Belediyesi tarafından Tarih Vakfı işbirliği ile Klasik Dönem Osmanlı Mimarisi Gezi Rotası Turlarının ilki 27 Ekim’de gerçekleşecek. Üsküdar Belediyesi, Tarih Vakfı işbirliği ile “Kadın Banilerin İzinde Üsküdar” adlı gezi rotası, Osmanlı sarayına mensup kadın banilerin Üsküdar’da inşa ettirdikleri külliye ve camileri kent sakinlerine tanıtmayı amaçlıyor. Üsküdar, 16. ve 18. yüzyıllar arasında hanedan mensubu veya saray ile ilişkili beş kadın tarafından beş ayrı külliyenin yapımına tanıklık etti. Söz konusu yapı toplulukları, Üsküdar’ın bugünkü silueti ve mimarı dokusunun oluşmasında hayati bir rol oynadı. Bu sebeple Üsküdar sıklıkla valide sultan camileriyle hatırlanarak özdeşleştiriliyor. Kadın Banilerin İzinde Üsküdar adlı gezi projesinde katılımcılara sırasıyla Mihrimah Sultan, Gülfem Hatun, Nurbanu Sultan, Kösem Sultan ve Gülnuş Emetullah Sultan’ın yaptırdıkları anıtsal yapı topluluklarının konumları, külliye planları, mimari ve bezeme unsurları tanıtılacak. Rehber Seçkin Demirok öncülüğünde, külliyeler hakkında bilgi verilecek gezide, külliyelerin ziyarete açık olan yapılarının hem iç hem dış mekanları görülecek, ziyarete kapalı yapılar dışarıdan incelenecek, bugüne ulaşmayan yapılara da değinilecek. Ayrıca, kadınların mimariyi himayesinin bağlamı, rolü ve anlamı ile Üsküdar’ın adı geçen külliyelerin konumu olarak seçilmesinin ardındaki sebepler hakkında bilgi verilecek. İlki 27 Ekim Pazar günü gerçekleştirilecek gezi, rehber ve katılımcıların III. Ahmed Çeşmesi’nin yanında buluşması ile başlayacak. Tura katılmak isteyenler internet üzerinden başvuru yapabilecek.
İstanbul ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisi sanatseverlerin ziyaretine açıldı Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini gündeme getiren ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisi sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Salt ve Lumbardhi Vakfı iş birliğinde düzenlenen Sosyalizme Tercüme, Salt Galata’da ziyarete açıldı. Sergi, Kosova ve Makedonya odağında Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluğun az bilinen tarihini ele alıyor. Çok uluslu bir toplumsal bağlamda sosyalist ideolojinin, Yugoslavya’da Türk kimliğinin inşasına ve dönüşümüne etkisini irdeliyor. ‘Sosyalizme Tercüme’, özel arşivler ile halk kütüphanelerinde bulunan ve birçoğu ilk kez gün yüzüne çıkarılan tarihî belgeleri içeriyor. Bu malzemeler Mustafa Emin Büyükcoşkun, Yane Calovski, Hana Mileti, Ahmet Öğüt, Fevzi Tüfekçi ve Dilek Winchester’ın üretimleriyle yan yana geliyor. Enternasyonalizm ile dayanışma temelli bir ulusal bilincin inşasını araştıran sergi, Yugoslav sosyalizminin özyönetim ve Bağlantısızlar Hareketi gibi tarihsel açıdan ayırt edici özelliklerinin, Türkçe konuşan topluluğun tahayyül edilme biçimlerini nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Bu karmaşık dinamiklerden doğan yeni kültürel yapıları öne çıkararak güncelliğini bugün de koruyan, özgün bir anlatı kuruyor. “Bu sergiyi arşiv sergisi olarak adlandırabiliriz” Sergi hakkında açıklamalarda bulunan Salt Genel Müdürü Deniz Ova, “Bugün burada Salt Galata binamızda ‘Sosyalizme Tercüme’ sergisindeyiz. Sergimiz 24 Ekim 2024 - 23 Şubat 2025 tarihleri arasında açık olacak. Bu sergiyi arşiv sergisi olarak adlandırabiliriz. Sergi, 1920’den 1980’lerin sonuna kadar uzun bir dönemde Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluma dair bir araştırmaya dayanıyor. Burada toplumsal bir hikâyeyi anlatıyor. Bu sergiyi Lumbardhi Vakfı ile beraber düzenliyoruz” dedi. “Sergi Yugoslavya’daki toplulukların ürettikleri yazılı malzemeleri anlatıyor” Serginin küratörü Merve Elveren ise, “Sosyalizme Tercüme sergisi 1920’den 1980’e kadar Yugoslavya’da ağırlıklı olarak, Üsküp, Priştine ve Prizren’de Türkçe konuşan toplulukların ürettikleri yazılı malzemelere odaklanıyor. Bu grupların ürettikleri gazeteler, dergiler, başka tipli süreli yayınları; inisiyatifler, kimi zaman bireylerin kendi inisiyatifle kurduğu ve ürettiği malzemeleri kronolik olmayan şekilde sergi alanına yerleşmiş haliyle görüyoruz. Bir taraftan da bu arşiv malzemesine sergiye davet ettiğimiz sanatçıların işleri eşlik ediyor. Bu işler de bu arşive daha farklı yönlerden bakılabilmesini sağlıyorlar” şeklinde konuştu. Serginin tarihsel kapsamı Serginin tarihsel kapsamı, Yugoslavya Krallığı’ndaki ezilen Müslüman halktan bir kesimin kurtuluşu sol fikirlerde aradığı 1920 yılından başlıyor. Krallık rejiminin baskısıyla kesintiye uğratılan sosyalist bir gelecek tasavvurunun önünü açan yeni nesil aktivistlerin hikâyesinin izini sürüyor. Bu mirasın üzerine inşa edilen sergi, Sosyalist Yugoslavya’nın yeni gerçekliğine açılıyor ve 1980’lerin sonuna uzanıyor. Söz konusu dönemde Yugoslavya’da Türkçe konuşan topluluk resmî kayıtlara göre nüfusun küçük bir bölümünü oluştursa da, farklı milliyetlere yönelik politikalar Türkçe dilinde faaliyet gösteren gazete, süreli yayın, okul gibi birçok kültürel ve siyasi girişimin kurulmasına olanak vermiştir. Bu oluşumlar arasındaki bağlantılar, milliyetçiliğe yönelik ana akım yaklaşımları tartışmaya açarken Yugoslavya’nın 1990 savaşları sırasında dağılmasıyla pekişen ‘totaliter’ ve ‘etno-milliyetçi’ söylemi çok yönlü bir bakışla sorgulamayı da mümkün kılmıştır.
Bursa Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı: "Amerika’ya müttefik derken yanına ünlem işareti koyalım" TUSAŞ’a yapılan terör saldırı hakkında konuşan Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, "Güvenlik altyapısı terörle mücadele ve fiziki güvenlik konusunda tecrübeli yöneticiler üzerine inşa edilmeli" dedi. Bir televizyon programına konuk olan Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, Amerika’nın, TUSAŞ’a yapılan saldırıyı kınadığı açıklamanın bir anlam ifade etmediğini, samimiyetsiz, hiçbir karşılığı olmayan boş bir açıklama olduğunu söyledi. Güvenlik altyapısının terörle mücadele ve fiziki güvenlik konusunda tecrübeli yöneticiler üzerine inşa edilmesini belirten Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Burak Darıcılı, "Güvenlik meselesini fiziki boyutun ötesinde çok daha sıkı bir şekilde, gerekirse gerekli maliyetleri de göze alarak daha profesyonel bir şekilde hatta mümkünse, terörle mücadele ve fiziki güvenlik konusunda tecrübeli yöneticiler üzerinde inşa edilmesinde fayda var. Bunlar çok zor değil, uluslararası standartları olan var. Evrensel standartlarla belgeleri önünüze alıyorsunuz tek tek ne ne eksik var bakıp yapıyorsunuz. Bunlar maliyettir ama bu maliyetlerden kaçınmamamız lazım. Sonra böyle acı olaylar yaşanıyor. TUSAŞ bunu yapmadı demiyorum genel olarak konuşuyorum. Onu da belirtmek isterim. Bu da bize acı bir örnek olay olarak karşımıza çıkıyor" diye konuştu. Amerika’nın saldırıyı kınadığı açıklamanın karşılığı olmayan boş bir açıklama olduğunu söyleyen Darıcılı, "Amerika’ya müttefik derken yanına ünlem işareti koyalım. PYD ve YPG ile ilişkisi bellidir. PYD ve YPG’yi belli bir kapasiteye ulaştırmak için inanılmaz bir bütçe ayırıyorlar. Amerika’nın yaptığı açıklama Türkçeden örnek ‘Laf ola beri gele’ bir açıklama. Bir anlam ifade etmeyen, samimiyetsiz, hiçbir karşılığı olmayan boş bir açıklama. Açıklama yapılmak için söylenmiş" dedi. Siyasilerin barış çağrısı ardından bu saldırının olduğunu belirten Ali Burak Darıcılı, "Siz çözüm olarak kendi stratejinizi belirlemek istiyorsunuz. Anında böyle bir olay ile karşılaşıyorsunuz. Bunu bir şekilde örgüt kaynakları üzerinden temas söz konusu olmuş. İstihbar edip bunun hazırlığını yapmış olabilirler" şeklinde konuştu.