KÜLTÜR SANAT - 18 Mayıs 2024 Cumartesi 10:12

Erdem: “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur”

A
A
A
Erdem: “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur”

Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) Genel Başkanı Ekrem Erdem, 6. Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nda “Dilimiz Kimliğimizdir” konferansı verdi. Dilin yanlış kullanımına ve yabancı kelime işgaline dikkat çeken Erdem, “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur.” dedi.


Erzurum Recep Tayyip Erdoğan Fuar Merkezi Fuaye Alanı’nda başlayan 6. Doğu Anadolu Erzurum Kitap Fuarı’nın anlamlı açılışında “Dilimiz Kimliğimizdir” başlıklı bir konferans veren TDED Genel Başkanı Ekrem Erdem, Türkçenin dünyanın en güçlü dilleri arasında bulunduğuna dikkat çekerek, “Türkçemizin kıymetini bilmek, dilimizi korumak ve güzelliklerini keşfetmek bu milletin ferdi olarak başlıca görevlerimizdendir. ” dedi.


“250 milyona yakın konuşanıyla dünyanın en büyük dili”


Yabancı kelime işgalinin internetle birlikte her geçen gün artış gösterdiğini kaydeden Ekrem Erdem, konuya ilişkin şunları söyledi: “Yaklaşık 16 milyon kilometrekarelik bir coğrafyada 250 milyona yakın konuşanıyla dünyanın en büyük dilleri arasında yer alan Türkçe, bugün bilim ve teknolojideki hızlı gelişme, basın ve yayın kuruluşlarının kullandığı özensiz dil, ticari hayatın getirdiği yabancı kelime kullanım alışkanlığı, yabancı dilde eğitim hayranlığı gibi nedenler dilimiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Anlamsız kısaltmalar, cümle aralarına serpiştirilen yabancı kelimeler, kuş diline benzer sosyal medya dili gençlerimizin iletişim dili olarak her geçen gün kullanım alanını genişletmektedir.”


“Millî Kimliğimiz Tehlikede”


Dilimizin karşı karşıya kaldığı sorunları yalnız bir dil sorunu olarak görmemek gerektiğini ifade eden Genel Başkan Ekrem Erdem, “Burada asıl kaybolmakla karşı karşıya olan dilimiz değil, millî kimliğimizdir. Kendi dillini, kültürünü kaybederek başka bir milletin kültür dairesi içine giren milletler tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir. Dil devletlerin varlık sebebidir. Toplumlar, millet olmayı ortak bir dile sahip olmakla elde eder; millî varlıklarını da kendi dilleri ile koruyabilirler.” şeklinde konuştu.


“Dil savunması vatan savunmasıdır”


Tarihin çöplüğü, dilleriyle bağları zayıfladığı için sürüleşip sömürgeleşen ve bir süre sonra da kimliksizleşerek yok olup giden milletlerin ibretlik hikâyeleriyle dolu olduğunu hatırlatan Ekrem Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi; vatanı önce dil, sonra ordu bekler. Dil savunması vatan savunmasıdır. Dünyada söz sahibi bir ülke olmak istiyorsak dilimize sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Güçlü medeniyetler güçlü dillerle inşa edilebilir. Yüksek bir kültür seviyesine erişmek, yüksek seviyede bir kültür diline sahip olmaktan geçer. Bunun için Cumhuriyetimizin 100. yılında Türkçenin yabancı dillerinin baskısından kurtarılarak, bağımsız ve güçlü bir dil olarak varlığını sürdürebilmesi için, hayatımızın her alanını kuşatan bir ‘Millî Bir Kültür ve Dil Politikası’na ihtiyacımız var.”


“Tabelalar Dilimizin Ne Kadar Yozlaştığını Gösteriyor”


Dildeki yabancılaşma ve yozlaşmanın en yoğun yaşandığı alanların başında tabela kirliliği geldiğini belirten Genel Başkan Ekrem Erdem, “Bugün cadde ve sokaklarımız yabancı kelimelerin işgali altında, şehirlerimizin cadde ve sokaklarında nerdeyse Türkçe tabela kalmadı. Derneğimizin de kuruluş sebebi olan tabela kirliliği her zaman öncelikli konumuz olmuştur.” dedi.


“Kurallara Uyarsak Karmaşa Son Bulur”


Konuşmasında Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği’nin bu konudaki çalışmalarına yer veren Erdem, tabela konusunda atılan yapıcı adımları şöyle özetledi: “Kararlı takibimiz ile 19 Mart 2018’de ‘Yön Levhaları’ ile ‘Kurum ve Kuruluşlarda Kullanılan Tabelalar için Kurallar’ standardı Türkiye Standartları Enstitüsü (TSE) Teknik Kurul’unda kabul edildi. Bu standartla gelişigüzel ve düzensiz yön levhaları ile kurum ve kuruluşların tabelalarına kurallar getirilmekte; binaların dış yüzeylerine, işyeri önlerine, cadde ve sokaklara asılmasından kaynaklanan görüntü kirliliğinin önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Bu düzenlemeyle yön levhalarının Türkçe olması İngilizcesinin de Türkçesinin yüzde 25’i büyüklüğünde olması kuralı getirilmiştir. Bu standartla yön levhalarında yaşanan karmaşanın son bulacağına inanıyorum. Bunun için belediyelerin işyeri ruhsatlarında TSE standartlarına uygunluk şartı aramaları yeterli olacaktır. Herkesi bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum.”



Erdem: “Dili korumakla vatanı korumak arasında hiç fark yoktur”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan’da çiftçilere yerli ve milli tohum dağıtıldı Erzincan’da kuru fasulye yetiştiriciliği yapan çiftçilere, kentte üretilen yüzde 100 yerli ve milli kuru fasulye tohumu dağıtıldı. Erzincan adına tescillenen Ergan Kuru Fasulye çeşidi, Erzincan’da yetiştiriciliğinin geliştirilmesi amacıyla 30 çiftçiye dağıtıldı. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından hazırlanan projeyle, Erzincan’da 30 çiftçiye 3 ton kuru fasulye tohumu dağıtıldı. Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü tarafından geliştirilen ve Tarım Orman Bakanlığı tarafından tescil edilen Ergan Kuru Fasulyesinin, Erzincan’da yetiştiriciliği artırılacak. Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi kapsamında finanse edilen proje ile çiftçilere dağıtılan tohumlar için düzenlenen programa Erzincan Vali Yardımcısı Yusuf İzci, Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman, kurum ve kuruluş müdürleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve çiftçiler katıldı. Programda konuşan Erzincan Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Samet Karataş, enstitü tarafından geliştirilen Ergan Kuru Fasulyesinin Erzincan şartlarına uygunluğu ve kalite açısından avantajlarına değindi. Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürü Murat Şahin ise, Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi ile öncelikle işlenmeyen, nadasa bırakılan veya işlemeli tarıma uygun olmayan arazilerin, uygun münavebe planı ve ekim yöntemleri uygulayarak stratejik ürünlerin üretiminde kullanılmasını, iklim değişikliğini dikkate alarak uygun çeşitlerle hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin geliştirilmesini hedeflediklerini, Erzincan’da Tarım Arazilerinin Kullanımının Etkinleştirilmesi Projesi kapsamında bugüne kadar; 2021 yılından bu yana 26 proje yürütüldüğünü, bu projelerle çiftçilere 31 milyon 327 bin 174 TL kaynak aktarımı sağlandığını ifade etti. Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’da, Erzincan’ın kalkınmasında tarım ve hayvancılığın en önemli sektör olduğunu vurgulayarak, Erzincan’da İl Özel İdaresi marifetiyle sulama sorunlarının çözüldüğünü, Ballı ve Turnaçayırı Barajlarında çalışmaların devam ettiğini önümüzdeki vadede Erzincan tarım sektöründe önemli gelişmelerin yaşanacağını vurguladı. Erzincan Vali Yardımcısı Yusuf İzci ise programda yaptığı konuşmada, Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’nun talimatı ve destekleri ile Erzincan tarım sektöründe çok yönlü yatırımların sürdüğünü, özellikle seracılık ve tulum peyniri konusunda Erzincan Valiliği himayesinde çok önemli çalışmaların hayata geçirildiğini, çiftçilere sürekli olarak tohum, fide ve fidan tedarikinin devam ettiğini kaydederek, tarım sektörünün ve yapılan çalışmaların önemine vurgu yaptı.
İstanbul Sarıyer’de metruk binanın balkonu çöktü: İki araç hasar gördü İstanbul Sarıyer’de 4 katlı metruk bir binanın balkonu çöktü. Olayda iki araç hasar görürken, can kaybı ya da yaralanma yaşanmadı. Olay, akşam saatlerinde Sarıyer Merkez Mahallesi Ortaçeşme Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, metruk bir binanın balkonu henüz bilinmeyen bir nedenle çöktü. Çökme sırasında park halindeki 27 TP 661 plakalı Hyundai marka araç ve 34 JS 5477 plakalı Opel marka araç zarar gördü. İhbar üzerine olay yerine itfaiye, polis ve belediye ekipleri sevk edildi. Ekipler çevrede güvenlik önlemleri alırken, metruk binanın tehlike oluşturan diğer parçaları itfaiye ekipleri tarafından alındı. İtfaiye ekiperi, yaptığı kontrolde binada kimsenin olmadığını belirledi. “Bina tehlikeli olduğu için tahliye edilmişti” Sarıyer Merkez Mahallesi Muhtarı Kubilay Yıldırım, “Bina zaten tehlikeli olduğu için boşaltılmıştı. Yağmurlu bir gün de değildi ama bir anda yıkıldı. Aşağıda iki araba vardı, onların üstüne yıkıldı ama Allah’tan kimseye bir şey olmadı. Yıkım kararı bu bina tarihi eser sayıldığı için yoktu ama tahliye kararı vardı” dedi. “Çok hasar var” Aracı hasar gören Selçuk Şevki Özcan, “Arabam burada park halindeydi, üstüne yıkıldı. Sağ lastiğim sürtüyor, camlarım patladı. İleriye zor götürdük. Arabamda çok hasar var” diye konuştu. “Arabanın içine bile taşlar düşmüş” Hasar gören diğer arabanın sahibi Hayatı Danışmant ise, “Beni eşim aradı, yandaki bina yıkılınca sesi duyup beni aradı. Bizim arabanın önü, camı, farı ve vites kutusu gitmiş, dikiz aynam kopmuş. Heyecanla beni aradı. Ben de işten geldim, arabanın hali böyle. Arabanın içine taşlar da düşmüş” dedi. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.
İstanbul Ali Koç: “Kulüpler olarak bu yol haritasının bir parçası olmaya karar verdik” Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç, yeni hakemlik sistemi hakkında genel olarak olumlu görüşlerin hakim olduğunu belirterek, “Kulüpler olarak bu yol haritasının bir parçası olmaya karar verdik” dedi. Kulüpler Birliği Vakfı, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) geçen hafta sunumunu yaptığı ’Danışma Kurulu’ projesini müzakere etmek için Conrad Otel’de toplantı yaptı. Ana gündem maddesi yeni hakemlik sistemi ve yönetimi olan toplantıya Fenerbahçe ve Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç, Beşiktaş Başkanı Serdal Adalı, Galatasaray Genel Sekreteri Eray Yazgan ve diğer kulüp başkanları ve yöneticileri katıldı. Kulüp temsilcilerinin dışında Merkez Hakem Kurulu (MHK) Başkanı Ferhat Gündoğdu ve TFF Başkanvekili Mecnun Otyakmaz da katılım sağladı. Toplantının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Koç, “Biliyorsunuz geçen hafta Riva’da bir toplantı yapmıştık. Türkiye Futbol Federasyonu’nun biz kulüplere hakemlik müessesi için önerdiği yeni bir model vardı. Orada sorduk, tartıştık ve kendi aramızda değerlendirdik. O gün katılamayan bazı arkadaşlarla da bugün bir kez daha değerlendirmek istedik. MHK Başkanımız ve Mecnun Başkan da bugün bir kez daha geldiler. Bizler kulüpler olarak bu yol haritasının bir parçası olmaya karar verdik. Bir danışma kurulu kurulacak. Bu kurulda kulüplerin temsilcileri olacak. Tabii bu temsilcilerin hangi isimler olacağı da önemli bir kriter. MHK ve TFF, 20. Haftada başlamak istediklerini söylediler. Bu danışma kurulu aslında bir Anonim Şirket üzerinden Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin hakemlik müessesini önümüzdeki yıldan itibaren yönetmeye başlaması düşünülen bir uygulama. Zaten modern futbola baktığımız zaman bu yönde bir gidişat olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Bizim, pek çok konuda modernleşmemiz gerekiyor. Hakem konusu kronik bir sıkıntı oldu. Bu hepimiz tarafından bilinen bir mevzu. Bu yüzden belki 20 hafta değil de uygulamak için birkaç hafta daha bekleyebiliriz” diye konuştu. “Hiçbir konuda söz sahibi değiliz” Kulüpler olarak futbolun asıl özneleri olarak daha fazla söz sahibi olmaları gerektiğini vurgulayan Ali Koç, “Biliyorsunuz futbolun öznesi futbol takımları. Ama ne yazık ki bizler kendi menfaatlerimizi ilgilendiren konularda hiç söz sahibi değiliz. Bu yayın ihalesi olabilir, dijital haklar olabilir. Bir gün kalkıp Passolig’e geçin denmesi olabilir. Sponsorluklar olabilir. Hiçbir konuda söz sahibi değiliz. Resmiyette hiç söz sahibi değiliz. Mevcut federasyonlar bizi ne kadar topa sokarsa o kadar söz sahibiyiz. Bu açıdan bakıldığında İbrahim Hacıosmanoğlu’nun verdiği karar çok cesur bir karar. ‘Hakemlik kurulunu beğenmiyor musunuz? Kronik sorun mu görüyorsunuz? O zaman siz de bu konunun parçası olun ve gelin bizimle birlikte dizayn edin‘ dedi. Bu durumda kulüpler elini taşın altına koymazsa, bundan sonra hiçbir şekilde şikayet etmeye hakkı yoktur. O yüzden federasyonumuzun bu kararını ben çok cesur buluyorum. Şu anda sadece bir iki kulüp prensipte olmasına rağmen danışma kurulunun yapacağı görevin daha iyi belirlenmesini istediler. Bunları da önümüzdeki süreçte halledeceğiz. Yani net bir şekilde bu olmasın diyen yok” ifadelerini kullandı. “Ortada UEFA’nın yaklaşık 5 milyar Dolarlık bir pasatası var” Hakem konusunda alınacak kararın UEFA nezdinde de önemli olduğunu söyleyen Başkan Koç, “Avrupa Kulüpler Birliği, UEFA ile ortak bir şirket kurdu. Önümüzdeki 4 yıllık dönemde UEFA’nın yaklaşık 5 milyar Dolarlık bir pastasından bahsediyoruz. (Aleksander) Ceferin çok cesurca hareket ederek, hiç mecburiyeti yokken bunu kulüplerle ortak yönetmeyi kabul etti. Büyük bir gücün paylaşılmasından bahsediyoruz. Biz de bu noktaya gelmemiz lazım. Bu noktaya gelmek için de hakem konusunda alınacak bu karar da olumlu yönde destekleyecek bir gelişme oldu. Bu şekilde ilerlemeye karar verdik. Önümüzdeki günlerde kimler bizi temsil edecek, onlara karar vereceğiz. Artık, acaba Beşiktaşlı mı? Fenerbahçeli mi? Galatasaraylı mı? Diye bir şey olmaması gerekiyor. Bu durum Anadolu kulüplerini de çok fazla rencide ediyor. Geçen sene yabancı VAR hakemi geldi. Belli maçlara seçildi. Diğer kulüpler bunu yadırgadılar. Ligde kimimiz ligde kalmaya, kimimiz şampiyon olmak veya Avrupa’ya gitmek için oynuyoruz. Her maçın aynı önemde olması gerektiğini düşünüyoruz. İlgi ve alakadan dolayı bazı maçlara fazla kamera konulabilir. Yurt dışına servis edilebilir. Ama sahadaki adaleti sağlayacak amir için her maçın aynı değerde olması gerekir. Biz kulüpler olarak bunu destekliyoruz” açıklamalarında bulundu. “Futbolumuzun içinde çok büyük yalanlar var” Bahsi geçen projeyi ilk olarak bir önceki federasyonun gündeme getirdiğini hatırlatan Başkan Ali Koç, “Bunu baltalamak isteyenler Ali Koç’un projesi olarak sosyal medyada adlandırıyorlar. Olmayan şeyleri söylüyorlar. Futbolumuzda ne yazık ki olmayan çok şey söyleniyor. Bu Mehmet Büyükekşi’nin başlattı bir proje arkadaşlar. Bugünkü federasyon da bu işi rafine ederek bu noktaya getirdi. Futbolumuzun içinde çok büyük yalanlar var. Bu yalanlardan bir tanesi de bu projenin Ali Koç’un, Fenerbahçe’nin projesi olduğunu söylemektir. Şikâyetlerimiz var ise kulüpler olarak bu yeniden dizayn etme olayında hepimizin bir şeyler yapması gerekir. Elimizi hatta gövdemizi taşın altına koymamız gerekir” şeklinde konuştu. Koç, konuşmasını basın mensuplarına ve tüm Türk halkına iyi yıllar dileyerek noktaladı.