SAĞLIK - 30 Aralık 2024 Pazartesi 09:41

Lavabo açıcılarda patlama riski: Uzmanından ‘etiket’ uyarısı

A
A
A

Lavabo açıcı kullanırken meydana gelen kimyasal reaksiyonlar, çok ciddi yanıklara hatta uzuv kayıplarına kadar neden olabiliyor. Dr. Hande Erensoy, bu tür patlamalara karşı uyarıda bulunarak lavabo açıcı satın alırken ve kullanırken dikkat edilmesi gerekenleri anlattı.

Sıvı veya toz halindeki lavabo açıcıların kullanımı sırasında meydana gelen reaksiyonlar sonucu yaranmalar meydana gelebiliyor. Son zamanlarda bu tür olayların çok sık yaşanması nedeniyle İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nden Eczacılık Fakültesi, Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü, Analitik Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Hande Erensoy, vatandaşlara önemli tavsiyelerde bulundu. Bu tür kimyasal ürünlerde reaksiyon riskinin her zaman bulunduğuna dikkat çeken Erensoy, “Lavabo açıcılar sodyum hidroksit, potasyum hidroksit gibi alkali peletler ya da çamaşır suları olabilir. Asit türevleri maddeler de olabilir. Bunlar konsantrasyon oranlarına bağlı olarak yüksek şiddetli reaksiyonlar verebiliyorlar. Bu şiddetli reaksiyonlar da sıçramalara, patlamalara, yanma, yanık ve tahrişe neden oluyor” şeklinde konuştu.

Lavabo açıcılarda patlama riski: Uzmanından ‘etiket’ uyarısı

“İçeriği yazan, sıvı açıcılar kullanılmalı”

Bu kimyasallarda konsantrasyon oranı arttıkça patlama riskinin de arttığına dikkat çeken Dr. Hande Erensoy, “Seyreltik, yani konsanstrasyon oranı düşük kimyasallar tercih edersek bunların patlama riski, yani şiddetli reaksiyon verme ihtimali azalıyor” dedi. Ürünün etiketinde ‘Tehlike’ yazısının bulunması gerektiğine dikkat çeken Erensoy, “Mutlaka güvenilir marka tercih edilmeli, içeriği üzerinde yazmalı, yüksek konsantrasyonlu ürünler sadece çok yoğun tıkanıklıklarda kullanılmalı. konsantrasyon oranı daha düşük olan, sıvı formdaki açıcılar tercih edilmeli” uyarısında bulundu.

“İnşaatlarda kullanılanlardan uzak durulmalı”

Evde kullanıma uygun olan lavabo açıcıların tercih edilmesi gerektiğini belirten Dr. Erensoy, “İnşaatta kullanılanlar tercih edilmemeli. İnşaat için olanlar sülfürik asit, nitrik asit oranları yüksek olduğu için halkın kullanımına uygun değildir. Bu ürünlerin satışları kısıtlanmalı, kontrol altına alınmalı” dedi. Bu kimyasalların özellikle çocuklardan uzak tutulması gerektiğini hatırlatan Erensoy, “Son dönemdeki çalışmalarda görüyoruz ki, çocukların bu kimyasallara erişimi sonucunda yutulduğunda çok büyük riskler taşıyor. Çocuklardan uzak, güvenli alanlarda saklamamız gerekiyor. Kullanırken mutlaka çocukları uzakta tutmalıyız. Zehirli gazların çıkışında çocukların ve aile bireylerinin bunları solumaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Lavabo açıcılarda patlama riski: Uzmanından ‘etiket’ uyarısı

“Hiçbir kimyasal karıştırılmamalı”

Erensoy, lavabo açıcı satın alırken ve kullanırken dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlattı:

“Lavabo açıcılar karıştırılmamalı, kullanım talimatlarına uyulmalı, güvenli markalar tercih edilmeli. Kutunun içerisinde kullanım talimatı olmayanlar, içeriği yazmayanlar tercih edilmemeli. Eldiven, gözlük, maske takılmalı, ortam havalandırılmalı, havalandırmasız yerlerde bu ürünler kullanılmamalı. Halk arasında kezzap olarak bilinen nitrik asit, tuz ruhu olarak bilinen hidroklorik asit kesinlikle karıştırılmamalı. Bunlar karıştırılıp solunduğunda zehirli kimyasallar ortaya çıkıyor. Hiçbir kimyasal birbirleriyle karıştırılmamalı.” Lavabo açıcılara alternatif olarak hafif tıkanıklarda sirke, karbonat ve sıcak su kullanılabileceğini belirten Dr. Erensoy, mekanik çözümlerin de denenebileceğini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Aydın’ın ihracatı büyümeye devam ediyor 2024 yılı Kasım ayı ihracatının bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7 arttığını ifade eden Aydın Sanayi Odası (AYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş; "131 farklı ülkeye ihracat yapmamız Aydın’ın dünya ticaretindeki yerini güçlendirdiğinin bir kanıtıdır" dedi. Önemli ihracat ürünleri ile ülke ekonomisine ciddi katkı sağlayan Aydın’da, Kasım ayı ihracat rakamları belli oldu. 2024 yılı Kasım ayında Aydın’ın ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7 oranında artarak 182,7 milyon dolar oldu. Aydın’ın dünya ticaretindeki yerini güçlendirdiğine dikkat çeken Aydın Sanayi Odası (AYSO) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş; "Aydın, 2024 Kasım ayında ihracatını yüzde 7 artırarak 182,7 milyon dolara ulaştırdı. Bu başarı, sanayicilerimizin ve üreticilerimizin uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü bir kez daha ortaya koyuyor. Son 12 ayda yüzde 6,9’luk bir artışla 1 milyar 828 milyon dolarlık ihracat hacmine ulaşarak önemli bir eşiği daha geride bıraktık. En fazla ihracatın gerçekleştiği iller arasında Aydın, 21. sırada yer aldı. Özel ticaret sistemine göre ithalatımız, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47,4 azalırken 27,8 milyon dolar olarak gerçekleşti. Son 12 aylık ithalatımız yüzde 1,2 artışla 636 milyon dolar oldu. İlimiz Kasım ayında ithalatta 29. sırada yer aldı. Özellikle, 131 farklı ülkeye ihracat yapmamız ve başlıca pazarlarımız olan İtalya, ABD, Almanya ve Hollanda gibi ülkelere olan satışların artması, Aydın’ın dünya ticaretindeki yerini güçlendirdiğinin bir kanıtıdır. Sektörlerin ihracat performansına göre gıda ürünleri ve içecek 70,4 milyon dolarlık ihracatla liderliğini sürdürürken, ekonomik faaliyetlere göre imalat sanayimiz yüzde 73,1’lik pay ile ihracatta en yüksek payı alarak bu başarının temel dinamiği oldu" dedi. Ayrıca, ihracat çeşitliliğinde kaydedilen ilerlemenin de dikkat çekici olduğunu sözlerine ekleyen Maraş; "Bu yıl ilk kez Arjantin, Kamerun ve Madagaskar gibi ülkelere ihracat gerçekleştirilmesi, pazar çeşitliliğimizin arttığını göstermektedir. Teknolojik ürün ihracatında henüz istediğimiz seviyelerde olmasak da, bu alandaki çabalarımızı sürdürüyoruz. Aydın olarak hem üretim gücümüzü hem de ihracat kapasitemizi artırmaya devam edeceğiz. Bu başarıların arkasında olan tüm sanayicilerimizi ve ihracatçılarımızı kutluyorum" şeklinde konuştu.
Sivas Cepte taşınan tehlike kanser riskini artırıyor Cep telefonları hayatımızı kolaylaştırsa da olumsuz yönleriyle de dikkat çekiyor. Medicana Sağlık Grubu Nöroloji Uzmanı Yaşar Alpaslan, yoğun cep telefonu kullanımının kanser oluşumunu tetiklediğini ifade etti. Teknolojik gelişmelerin bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, diğer taraftan da insan sağlını ciddi oranda tehdit ettiğini belirten Medicana Sivas Hastanesi Nöroloji Uzmanı Yaşar Alpaslan, “Etrafımız birçok elektromanyetik dalga ile sarılmış durumdadır. Hemen hemen günün her saatinde radyo ve televizyon dalgaları, wireless dalgaları, en önemlisi de cep telefonu frekans dalgalarının sağlığımız üzerindeki olumsuz etkilerine maruz kalıyoruz. Yoğun cep telefonu kullanımının en azından beyin yorgunluğuna sebebiyet verdiği neredeyse kesin gibidir. Ayrıca baş ağrıları, uyku düzensizliği, hafıza zayıflaması, yoğun stres ve yorgunluk, konsantrasyon ve dikkat dağınıklığı gibi durumlara yol açabilmektedir” dedi. Yoğun cep telefonu kullanan kişiler risk altında Son 10-20 yıl içerinde gerek Alzheimer ve parkinson gibi organik beyin hastalıkları, gerekse depresyon, panik atak ve takıntı hastalığı gibi psikolojik hastalıkların artış gösterdiğini söyleyen Dr. Alpaslan, “Cep telefonları ile beyin tümörleri arasında somut bir bağlantı kurulamamış olsa da, en azından glioma veya menengioma gibi beyin tümörlerinin gelişme ihtimalini arttırdığı yaygın bir kanaat durumundadır. ABD’nin finans merkezi olan Wall Street’de saatlerce cep telefonlarıyla konuşan borsacılarda beyin tümörlerinin normale göre çok daha fazla görüldüğü bildirilmektedir. Washington Üniversitesi biyomühendislerinden Henry Lai, cep telefonu sinyallerinin DNA sarmalındaki fizyolojik yapıyı bozduğunu ve kopmalara neden olduğunu ifade etmektedir. Uluslararası Kanser Araştırmaları Enstitüsünün 2008’de yayınladığı raporda 10 yıl ya da daha üzeri cep telefonu kullanan kişilerde yüzde 40 daha fazla beyin tümörü tespit edildiği bildirilmektedir. 2009’da İsveç’te yapılan başka bir araştırmada ise beyin kanser oluşumunu 5 kat arttırdığı iddia edilmektedir” dedi. “Cihazları kullanmaya mecbur olsak dahi önlemleri almalıyız” Cep telefonlarını ve diğer elektronik cihazların mümkün olduğunca yatak odasında bulundurulmaması gerektiğini söyleyen Alpaslan, “Cep telefonlarını direkt kulağa götürerek değil, kulaklıkla, eğer bu mümkün olmazsa hoparlör açılarak uzaktan görüşme yapmalıyız. Cep telefonları, özellikle ilk arama yaparken en yoğun radyasyon yaydığı için birini aradığınızda iletişim sağlanmadan telefonu kulağa götürmemeliyiz. Cep telefonlarını cepte değil, çantada taşıyıp mümkün olduğunca vücuttan uzakta tutmalıyız. Cep telefonunuz açıkken kullanmıyor olsanız bile radyasyon yaymaya devam eder. Görüşmelerimiz günde yarım saati aşmamalı, mümkünse kablolu telefonları tercih etmeliyiz. Sinema, tiyatro veya konferans gibi topluluklarda tamamen kapatınız. Çünkü sessize alsanız bile mekândaki çok sayıda cep telefonunun sinyal alışverişi nedeniyle risk oluşturacaktır” dedi. “Çocukların zarar görme ihtimali çok daha yüksek” Cep telefonlarının mümkün olduğunca çocuklardan uzak tutulması gerektiğinin altını çizen Dr. Alpaslan, “Çocukların beyin gelişimleri henüz tam olmadığı için cep telefonlarından zarar görme ihtimali daha yüksektir. Yoğun cep telefonu kullanımı baş ağrıları, uyku düzensizliği gibi durumları tetikleyebilmektedir. Sonuç itibarıyla teknolojiyi kullanmalı fakat esiri olmamalıyız. Beyin sağlığımız için mümkün olduğunca elektronik ortamlardan uzak durmalı, wireless yerine kablolu internet ve ev telefonları kullanmalıyız. Cep telefonlarını sohbet ve oyun aracı olarak değil, iletişim amaçlı kısa süreler için kullanmalıyız” dedi.