GENEL - 06 Nisan 2012 Cuma 20:20

ERZURUM EMNİYET MÜDÜRLÜОÜ, ANKAMALL`DA FOTOОRAF SERGİSİ AÇTI

A
A
A
ERZURUM EMNİYET MÜDÜRLÜОÜ, ANKAMALL`DA FOTOОRAF SERGİSİ AÇTI

Ankamall, `Erzurum Emniyet Müdürlüğü`nün 100 Gülen Yüz Tematik Fotoğraf Sergisi`ne ev sahipliği yapıyor. Serginin, 6-8 Nisan tarihleri arasında açık olacağı bildirildi.
Erzurum Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğü`nde görevli Kaya Gezeker, projeye geçen sene başladığını belirterek, Erzurum Emniyet Müdürlüğü`nün 20 kişilik bir ekiple çalıştığını ifade etti. Polis ile vatandaş arasında gelişen doğal ve hoş kareleri ele aldıklarını ifade eden Gezeker, `4 Mevsim 100 Gülen Yüz` sergisini Mart ayı itibariyle tamamladıklarını, yaklaşık 9 bin 250 fotoğraf karesi içinden 1 aylık elemeden sonra 100 tanesini belirlediklerini kaydetti.
Vatandaş ile olan diyalogu sergilemek istediklerini kaydeden Gezeker, "Bizler de etten kemikten, bizlerde bu toplumun içinden olan varlıklarız. Daha önceki devlet bir tarafta, millet bir tarafta düşüncesinin dışına çıkıp, bizler devamlı suretle vatandaşımızla iç içe olduğumuzu ve vatandaş odaklı görev yaptığımızı insanlarımıza anlatmaya, onlarla bunu paylaşmaya çalıştık" diye konuştu.
Erzurum Emniyet Müdürlüğü ile ortak çalışan fotoğraf atölyesi işletmecisi İmran Uzun, sergi ile ilgili olarak, Türkiye`nin gülen yüzlerini bir araya getirmeye, gülen yüzlerin portresini çıkartmaya çalıştıklarını belirtti. Vatandaş ile polisin gerçek diyaloglarını yansıttıklarını anlatan Uzun, "Gece gündüz demeden, her ihbarı, çalışmayı, uygulamayı, miting, yürüyüşü, polis cenazeleri, şehit cenazelerini değerlendirdik. Burada gördük ki, insanlarımız kendi aralarında bire bir ilişkilerinde muhakkak
tebessümlerle birbirlerini rahatlatıyorlar" dedi.
İnsanların daha çok gülmesini amaçladıklarını söyleyerek, "Polisimiz gülsün, vatandaşımıza gülsün, askerimiz bize gülsün. Gülümseyen güzler hep gülsün istiyoruz" şeklinde konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yakup Türkal, Ankara siyasetini ve bürokrasisini Nardugan Bayramı’nda bir araya getirdi Politikacı ve iş adamı Yakup Türkal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip olan Nardugan Bayramı’nı Ankara’da düzenlediği bir etkinlikle kutladı. Türkal’ın davetiyle gerçekleşen etkinliğe, siyasetçiler, milletvekilleri, bürokrasiden üst düzey isimler, yargı mensupları, birçok ülkeden büyükelçi, misyon şefleri ve basın mensupları katıldı. Etkinlikte, Musa Göçmen Senfoni Orkestrası sahne aldı. Konserde, Türk tarihinin köklerinden yapraklarına, geniş bir gönül coğrafyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkardı. "Terek" sembolüyle hayatın döngüsüne atıfta bulunan eser, hem geçmişe saygı hem de geleceğe umut taşıdı. Katılımcılar, Nardugan Bayramı’nın köklü geleneklerini ve anlamını yaşatmanın önemine dikkat çekerken, etkinlik boyunca Türk kültürüne özgü motifler ve ritüeller sergilendi. Etkinlik sonunda ise katılımcılar, Nardugan Bayramı’nın geleneklerinden nar kırmasını gerçekleştirdi. Yakup Türkal, konserin ardından yaptığı konuşmada, "Nardugan, Türk kültüründe kış gündönümünün ardından kutlanan gündüzlerin uzamaya, karanlığın yerini aydınlığa bıraktığı bu dönemde, insanların doğanın yenilenmesini kutladığı bir bayramdır. ’Nar’ ve ’Tugan’ kelimeleri, doğan güneşin ve yeniden dirilişin sembollerini taşır. Güneş nasıl herkese eşit doğuyorsa, insanlar arasında da eşitlik ve adaletin tesis edilmesi, insanlığın en temel ihtiyacıdır. Karanlık ve aydınlık, tıpkı adalet ve eşitlik gibi, hepimizin yaşamını etkileyen temel kavramlardır. Nardugan kutlamalarında önemli bir yer tutan Hayat Ağacı, insanlığın ortak sembollerinden biridir. Türk kültüründe de kökleri derinlere inen hayat ağacı, yaşamın kaynağını, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki dengeyi, geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan bir köprüyü temsil eder." "Cumhuriyetimizin 100. Yılı anısına 81 ilimizde 100 orman projemizi hayata geçirmek için yola çıkıyoruz" Türkal, bu toprakların birçok kültürün, hikayenin ve öğretinin harmanlandığı bir coğrafya olduğunu vurgulayarak, Nardugan’ı ve Hayat Ağacı’nı konuşurken, aslında özü, doğayla uyum içinde olma çabasını ve insanlık için daha aydınlık bir geleceği kutladıklarını söyledi. Mustafa Kemal Atatürk’ün, ’Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür’ sözünü hatırlatan Türkal, kültürel değerlerin hatırladığı, aydınlığın karanlığı yendiği bir gecede olduklarını belirtti. Türkal, kendisine imza ile destek olan herkese bir fidan dikeceğine ilişkin verdiği sözü hatırlatarak, "Bu sözümü yerine getirdim. Yakup Türkal 100. Yıl imza ormanını yaptık. Şimdi Cumhuriyetimizin 100. Yılı anısına 81 il ve Türklerin yaşadığı diğer 19 coğrafya da 100 imza ormanı projemizi hayata geçirmek için yola çıkıyoruz" ifadelerini kullandı. "Ormanlarımız da farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu anlatıyor" Ormanlarındaki bir kısım ağaçların yaprak açarken sarı ve yeşil, çiçek açarken de kırmızı, beyaz, mavi ve mor renklerde olduğunu, bir kısmının yaprak döktüğünü, bir kısmının da her zaman yeşil kaldığına dikkati çeken Türkal, şu değerlendirmede bulundu: "İşte ormanlarımız da farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu anlatıyor. İkinci konu ise tabiatın bitki örtüsüne suyunu havasını toprağını şartsız sunduğu gibi devletlerinde milletlerine şartsız asgari standartları sunduğu bir ülke hayal ediyorum. Bunun için çalışıyorum."
Rize Rize’de ‘Hastaya kötü davranma’ iddiası Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Yoğun Bakım Servisinde tedavi altına alınan annelerine şiddet uygulandığını iddia eden kadın savcılığa suç duyurusunda bulundu. Kanser hastası olarak düzenli tedavi gören Müzeyyen Öksüz, 6 Aralık 2024 Cumartesi akşamı nefes darlığı şikayetiyle hastaneye kaldırıldı. Acilden giriş yaptırılan Öksüz sonrasında 7 Aralık Pazar günü sabaha karşı 04.00 sırlarında RTEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Merkezi Yoğun Bakım Servisi’nde tedavi altına alındı. 10 Aralık tarihinde yoğun bakım servisinde gerçekleşen tedavisi biten Müzeyyen Öksüz servise alındığında çocukları gördükleri tablo karşısında şoke oldu. “İçeri bir girdim ki annem, annem değildi” diyerek olayı özetleyen Müzeyyen Öksüz’ün kızı Ayşenur Bal, annelerinin servise çıktığında kolunda tırnak izleri oldu ve morluklar olduğunu, aynı morlukları bacaklarında da gördüklerini ifade ederek yoğun bakım servisi çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti. Annesinin hastaneye kaldırıldıktan sonra yoğun bakıma alındığı ve yoğun bakımdan servise çıkarıldığı süreci anlatan Bal “Aslen kanser hastası olan annem evde akciğer solunum yetmezliğinden dolayı bir anda rahatsızlandı ve ablamlar hastaneye götürdü. Sabah 04.00 sıralarında annemi yoğun bakıma aldılar. Bütün değerleri inanılmaz, kimisi çok yükselmiş, kimisi çok düşmüştü. 7 Aralık’ta yoğun bakıma yatırılan anneme 9 Aralık’ta saat 14.00’da ablam yemeğini yediriyor. Annemin akli dengesi bozuk değil, ağızdan beslenebilen bir insan. 17.00 gibi gidip doktordan rica ediyorum ’Bir çorba daha içirelim’ diye ve bana ‘Gerek yok hasta zaten burundan beslenmeye başladı’ dediler. Biz tabi çok şaşırdık. Ben annemin yanına girmek istedim ‘tamam girebilirsin dediler’ içeri bir girdim ki annem, annem değildi” dedi. “Kolundaki bandajları çıkardık ve gerçekle karşılaştık” Anneleri Müzeyyen Öksüz’ün yoğun bakımdan çıktıktan sonra kollarında kan akan tırnak izleri, kollarında ve ayaklarında ise morluklar olduğunu sözlerine ekleyen Bal “Annem çok kötü bir durumdaydı. Annemin bana sadece ‘kes, onu kes’ diyor, ben burnundaki hortumu kes diyor zannediyordum. Meğer annemin bir eli bağlı, daha öncesinde de iki eli ve iki ayağı bağlanmış. 2 kişi kollarından, 2 kişide bacaklarından erkeklerden bir kişinin de üstüne çıktığını söylüyor. Sol kolu alçıda. Biz çok itiraz ettik neden böyle oldu diye, o anda doktorlardan kimseyi göremedik orada. Yoğun bakımdan annemi nasıl alabiliriz diye düşündük. Bize ‘Teyzeyi servise alacağız fakat oda boşalmasını bekliyoruz’ dediler. Ertesi gün oda boşaldı annemi oradan hemen aldık. Annemi alınca kolundaki bandajları çıkardık ve gerçekle karşılaştık. Annemin kolları mosmor, tırnak izleri var. Ertesi gün de annemin ayağındaki morluklar ortaya çıktı. Annemi ilk aldığımızda kollarındaki tırnak izlerinden kanlar akıyordu. Biz hemen annemin bakımlarını yaptık” ifadelerini kullandı. “Annem gibi niceleri var orada” Hukuki yoldan hakkını arayacağını sözlerine ekleyen Bal “Annem yemek yemeğe itiraz ediyor diyorlar. Biz annemin yanına girdiğimizde güzelce annem yemeğini yiyordu. Annemin hapları vardı. Normalde hiç ilaç içmeyi sevmez. Biz de doktordan rica etmiştik ‘İlaç saatinde biz de sizinle beraber gelelim, biz içirelim ilaçlarını’ dedik. Annem öncesinde bir şeylerle karşılaştığı için itiraz ediyormuş. Annem ‘Bana sürekli bağırıyorlar’ dedi. Annemle beraber o gün 4 kişi oradan servise indirildi. O hastalar da aynı şeyi söyleyerek ‘Ellerimiz bağlıydı onlara yalvardık, çok üşüdük üstümüzü örtün dedik ama üstümüzü örtmediler’ dediler. Annem ‘Çok acı çekiyorum kolumdakini biraz bollatın dememe rağmen hiç kimse dönüp bakmadı’ dedi. Ben rektörle görüştüm. Ondan sonra başhekim devreye girdi. Ben başhekimle hiç görüşmedim, kız kardeşim ilgilendi. İkinci gün ‘Başhekim devreye girdi. Başhekime ayıp olmasın o halletmeye çalışıyor’ dediler bana. Ama ben hukuki yoldan bu işin hallolmasını istiyorum. Ben bunu rektöre de söyledim. Anneme yapılan bir gerçek var ortada. Annem gibi niceleri var orada. Hepsi aynı şeyleri söyledi. Bunun devamı hep gelecek. Yine annelerimiz, kardeşlerimiz orada olacak” şeklinde konuştu. “2 gün içinde annemin aklını başından aldılar” Annesinin şiddet gördüğünü iddia eden Bal çözümün yoğum bakım personelinin değişmesiyle olacağına dikkat çekerek “Savcılığa da suç duyurusunda bulundum. Olayın ardından annemin durumunu gösteren görüntüleri de var elimde. Karakola da gittik karakolda da ifademiz alındı. Adli tıp doktoru geldi annemin ifadesi alındı, resimleri çekildi. Şuan herhangi bir şey çıkmadı. Karakoldan aradılar beni ‘Müzeyyen teyze eve çıkarıldı mı’ diye sordular, ‘Tedavisi evde devam ediyor’ dedim. Henüz bir cevap gelmedi. Şuan bütün hastalar adına konuşuyorum, özellikle yoğun bakımda çalışanların hepsinin değiştirilmesini istiyorum. 1. katta onkolojide yatıyorduk. Özellikle oradaki hemşire ve doktorlardan çok memnunuz. Onları ayrı tutmak istiyorum. Annem onları gördüğü zaman yüzünde güller açıyor. Ve yukarıdakiler hep bize ‘Müzeyyen teyze çok çatık kaşlı duruyor’ diyorlardı. Meğerse annem bir şeyler görmüş orada ama annemin dili dönmemiş. 2 gün içinde annemin aklını başından aldılar ve annem orada şiddet gördü” diye konuştu. Öte yandan hastane yönetiminin ailenin iddiaları ile ilgili inceleme başlattığı öğrenildi.