Ortaca Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen ``Rahim Ağzı Kanseri`` konulu konferans ilgi gördü.
Ortaca Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü salonunda düzenlenen ``Rahim Ağzı Kanseri`` konferansına Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hüseyin Güneş konuşmacı olarak katıldıç
Op. Dr.Hüseyin Güneş, hastalığın belirtileri ve tedavileri hakkında sinevizyon sunumu ile detaylı olarak bilgilerek vererek, ``Serviks kanseri, servikal kanser ya da rahim ağzı kanseri, rahim ağzının (servikal alanın) habis (kötücül) kanseridir. Serviks kanseri, epitelden köken alan habis tümör, yani karsinomdur. İlk belirtisi vajinal kanama olabilir, ama iyice ilerleyene kadar bir belirti göstermeme durumu da söz konusudur. Tedavisi, erken evrelerde ameliyat, ileri aşamalarda kemoterapi ve radyoterapidir.Serviks kanseri; dünya üzerinde her 2 dakikada bir kadının ölümüne neden olan ve değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda kadınlarda meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanserdir. Rahim Ağzı Kanseri; Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında meme kanseri yer alırken, en sık ölüme yol açan kanser türü rahim ağzı kanseridir. 40 yaşın üzerindeki kadınların yaklaşık yüzde 2`sinde rahim ağzı kanseri görülmektedir. Rahim ağzı kanserinin, insitu (başlangıç) devresinden çevredeki bağdo-kusuna yayılmasına kadar geçen süre 10 yılı bulmaktadır. Bilindiği gibi bir kanserin insitu dönemi, kanserleşmiş epitel hücrelerinin epitel tabakasının içinde sınırlı kaldığı dönemdir. Kanser, bu dönemde fark edildiğinde yüzde 100 tedavi edilir. İnsitu kanserin görülme yaşı yaklaşık 40 iken, nüfuz edip yayılma yaşı 50 yaş dolaylarıdır. Rahim ağzı kanserine yol açan etkenler konusu da uzun süre incelenmiştir ve
Adenokarsinom skuamöz hücreli kansere oranla daha kötü huyludur (habis). Adeno-Skuamöz kanser ise en habis olan tipidir. Rahim ağzı kanseri, klinik belirtilerini 50. yaş dolaylarında vermeye başlar. Belirtisiz dönem ise bundan 10 yıl öncesine kadar, yani 40 yaşma kadar geriye gider`` dedi.
``Vakaların büyük çoğunluğunda ilk belirti, adet kanaması günleri arasındaki herhangi bir günde kanama olmasıdır`` diyen Güneş, kadınlara şu uyarılarda bulundu: ``Yani düzensiz kanamalardır. Kanama kendiliğinden olabileceği gibi cinsel birleşme ya da ıkınma sırasında da olabilmektedir. Adenokrasinom vakalarında kanama belirtisinden çok önceleri vaginadan normal sulu bir akıntı gelebilir. İlerlemiş vakalarda, kanserin mesaneye doğru yayılması sonucu mesanede, rektuma doğru yayılması sonucu olarak da rektumda rahatsızlık hissi gelişebilmektedir. Omurganın bel ve kuyruksokumu bölgesine doğru ağrı yayılması, vakaların çok ilerlemiş olduğuna kanıttır. Bu gibi vakalarda hastanın tedavi şansı düşüktür. Kanserin üreterlere yayılıp, onları tıkamasıyla böbreklerde ağır hasarlar gelişir ve hasta böbrek yetmezliğine girer. Rahim ağzı kanserinde böbrek yetmezliği sık rastlanan bir ölüm nedenidir. Hastalığın teşhisinde Eksfoliatif sitoloji (vaginal smear). Schiiler testi. Kolposkopi, Biyopsi ve Konizasyon gibi özel yöntemlerden yararlanılmaktadır. Günümüzde rahim ağzı kanserinin tedavisinde operasyon ve ışın tedavisi kullanılmaktadır. Bazı vakalarda ise cerrahi ve ışın tedavi birlikte uygulanmaktadır. Her tür kanserde olduğu gibi rahim ağzı kanserinde de erken teşhis yapılabildiğinde tedavideki başarı şansı yüzde 100`e kadar çıkmaktadır. Bu nedenle, vaginal akıntı, anormal vaginal kanamalar ve cinsel birleşme sırasında kanama olması gibi yakınmaları olan kadınların ihmal etmeden bir kadın doğum uzmanına başvurmaları önerilir. Hiçbir yakınması olmayan kadınların da yılda en az bir kez muayene olmaları ve vagial smear yaptırmaları servikal kanserin erken teşhis edilmesi için yeterli olacaktır``