YEREL HABERLER - 19 Mart 2012 Pazartesi 15:54

KULA`DA 18 MART ETKİNLİĞİ

A
A
A
KULA`DA 18 MART ETKİNLİĞİ

18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 97. yıldönümü ve Deniz Şehitlerini Anma Günü nedeniyle Kula Yunus Emre Anadolu Lisesi’nde bir program düzenlendi.
Etkinliğin açılış konuşmasını Tarih Dersi öğretmeni Selahattin Akıncı yaptı. Akıncı, Çanakkale Zaferi’nin Türk tarihinin unutulmaz ve en önemli zaferlerinden biri olduğunu dile getirdi Ardın Matematik öğretmeni Tayyibe Aktaner, kendi yazdığı şiiri okudu ve büyük alkış aldı. Daha sonra Müzik öğretmeni Deniz Arıç’ın yönettiği Lise Korosu, Çanakkale kahramanlıklarını anlatan türkülerini seslendirdi.
Son olarak, Çanakkale destanını yazan şehitleri için hazırlanan sunum, "Çanakkale Türküsü" eşliğinde ekrana yansıtılarak şehitler yad edildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Çameli standı Antalya Şehircilik ve Teknolojileri Fuarında yoğun ilgi gördü Akdeniz Belediyeler Birliği ev sahipliğinde 18-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Antalya Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı’na Denizli’nin Çameli Belediyesi de katıldı. ANFAŞ Fuar Merkezi’nde yapılan fuarda oldukça renkli bir stand açan Çameli Belediyesi, ziyaretçilerin yoğun ilgisi ile karşılaştı. Akdeniz Belediyeler Birliği ev sahipliğinde 18-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Antalya Şehircilik ve Teknolojileri Fuarı’na Denizli’nin Çameli Belediyesi de katıldı. Çameli Belediye Başkanı Cengiz Aslan, fuara en son pandemide katıldıklarını hatırlatarak, "Pandemin sonra fuara ara verildi. Sonrasında seçim süreçleri yaşandı. Şimdi Akdeniz Belediyeler Birliği başkanımız sayın Muhittin Böcek ile birlikte biz de fuarda standımızı açtık. Gördüğümüz kadarıyla en güzel stantlardan bir tanesiyiz. Kadınlarımızın yaptığı el emeklerini, belediyemizin yaptığı hizmetleri burada sergileme fırsatı buluyoruz. Ben emeği geçenlere tek tek teşekkür ediyorum" dedi. "Diğer belediyelerin yaptıkları hizmetleri görüp, örnek almak açısından bir fırsat olarak görüyoruz" Oldukça başarılı bir organizasyon düzenlendiğine dikkati çeken Başkan Aslan, "Bu fuarlar bizler için bir fırsat. Gerek ilçelerin, gerek hizmetlerin tanıtımı açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca gerek diğer belediyelerin yaptıkları hizmetleri görüp örnek almak açısından bir fırsat olarak görüyoruz. Ayrıca belediyelerin tedarikçi firmaları da burada. Onlarla işbirliği yapmak adına fiyat almak güzel bir fırsat. Antalya’daki herkesi, özellikle de Antalya’da yaşayan Çamelilileri standımıza bekliyorum" diye konuştu.
Kayseri 9 yaşındaki Mina, mitral kapak tamir yöntemi ile iyileşti Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rifat Özmen tarafından, 9 yaşında ileri mitral kapak yetmezliği olan hastaya uygulanan özellikli mitral kapak tamir yöntemi ile hasta sağlığına kavuştu. ERÜ Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rifat Özmen, mitral kapak tamiri yapılan hasta hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Rifat Özmen, "Toprak Mina isimli 9 yaşındaki hastamız bize Erciyes Üniversitesi çocuk kardiyoloji bilim dalı tarafından konsülte edildi. Hastamızın mitral kapağında geçirilmiş enfeksiyona ve kapak prolapsusuna bağlı ileri mitral kapak yetmezliğinin olması üzerine ameliyat kararı verdik. İlerleyen süreçte hastamız ameliyat hazırlıkları için yatırıldı. Mitral kapak yetmezliği için öncelikli olarak kapağın tamir edilmesi planlandı" dedi. "Trianguler rezeksiyon ve neokord implantasyonu yapıldı" Doç. Dr. Rifat Özmen, "Ameliyat sırasında mitral kapağın arka yaprakçığında enfeksiyona bağlı perforasyon olarak adlandırılan delinmiş olan bir alan olduğu tespit edildi ve bu alan trianguler rezeksiyonla çıkarıldı. Kesilmiş olan bölüm karşılıklı olarak dikildi. Kapaktaki prolapsusa sebep olan bölüme kapağın asıcı elamanı olan korda yapılarının fonksiyonunu gören özel bir malzeme ile neokord implantasyonu yapıldı. Son olarak da kapağın annulus bölgesinin sabitlemek için ring annüloplasti uygulaması yapıldı. Kalp kaçağının su testi ile kontrolünde kaçağının tamamen ortadan kalktığının görülmesi üzerine cerrahi işlem sonlandırıldı." ifadelerini kullandı. "Mitral kapak tamiri sonrasında kalbin kasılma gücü korunmaktadır" Mitral kapak yetmezliğinde; uygun olan hastalarda öncelikli önerilen tedavi yönteminin kapağın tamir edilmesinin olduğunu söyleyen Doç. Dr. Rifat Özmen, "Bu amaçla çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Tamir sayesinde hastaların sadece 3 ay gibi kısa bir süre varfarin kullanılası sonrası ilacın kesilmesi ile ömür boyu ilaç kullanılmasının önüne geçilmektedir. Yine bu hastaların varfarin kullanımına bağlı kanama problemleri de ortadan kaldırılmış olmaktadır. Bu sayılan katlılarından daha önemlisi kalbin kasılma gücü korunmakta, uzun dönem hasta sağ kalıma olumlu katkıları olmakta, enfeksiyon gelişimine karşı kapak yapısı da korunmaktadır. Hastanın doğal kapağı korunduğu için kapakta pıhtı oluşma ihtimali ise oldukça azalmış oranlardadır. Mitral kapak tamiri her yaş ve cinsiyette tamire uygun hastalara önerilen öncelikli tedavi yöntemidir. Tıbbi kılavuzlar, eğer hastalar onarım için uygun özelliklere sahipse öncelikli olarak kapağın tamir edilmesini önermektedir" şeklinde konuştu. "Ülkemizde mitral kapak tamirinin rutin olarak yapıldığı belirli sayıdaki birkaç merkezden birisi konumundadır" Özellikli bir işlem olması nedeniyle mitral kapak tamirinin ülkemizde belirli merkezlerde, bu iş için eğitim almış ekipler tarafından yapıldığını söyleyen Doç. Dr. Rifat Özmen, "Bu anlamda da üniversite hastanemiz ülkemizde mitral kapak tamirinin rutin olarak yapıldığı belirli sayıdaki birkaç merkezden birisi konumundadır. Mitral kapağın tamir edilebilmesi ile hastamız varfarin kullanımına bağlı yan etkilerden korunmuş olacak, ilerleyen süreçte daha konforlu bir hayat geçirecektir" dedi. Doç. Dr. Rifat Özmen, "Rutin mitral kapak tamiri uygulamalarımda bana destek olan üniversitemiz kardiyoloji anabilim dalına, çocuk kardiyoloji bilim dalına, Kalp ve damar cerrahisi ana bilim dalı çalışma arkadaşlarıma, hastane yönetimimize teşekkür ediyor, hastamıza şifalar diliyorum." ifadelerini kullandı.
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Kendini ülkenin yegane sahibi zanneden bir avuç zorbanın taşkınlıklarına eyvallah etmedik" Yedikule Hisarı’nda düzenlenen 3. Uluslararası Yeditepe Bienali’nin açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Geçtiğimiz haftalarda ana muhalefet partisinin de kışkırtmasıyla mahalle baskısını mumla aratan bir faşist dalgaya şahitlik ettik. Sanat dünyamızı ve sosyal medya fenomenlerini hedef alan zorbalıklar tahammül sınırlarını aşan korkunç boyutlara ulaştı. Yıllardır özgürlükten bahsedenler, sırf kendilerine destek vermedi diye sanatçılarımızı, sporcularımızı ve gençlerimizi adeta linç ettiler. Sanatçıları fişlediler, sporcuları fişlediler, yerli ve milli markaları fişlediler. Boykot bahanesiyle ülkenin ekonomisine zarar vermeye çalıştılar. Uğruna ağır bedeller ödediğimiz özgürlüklerimizi kimse bu milletin elinden alamaz. Kimse bu ülkenin kültür sanat erbabına dayatmalarda bulunamaz. Kendini ülkenin yegane sahibi zanneden bir avuç zorbanın taşkınlıklarına eyvallah etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Sesi çok çıkanlar, bağıranlar, çağıranlar, sözün şehvetine kapılıp sağa sola tehdit savuranlar, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını göreceklerdir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yedikule Hisarı’nda düzenlenen 3. Uluslararası Yeditepe Bienali’ne katıldı. Açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kültür, tarih ve medeniyetimizin şahikalarından İstanbul’umuzda böylesine önemli bir programın yapılmasını son derece kıymetli buluyorum. Türkiye’nin yanı sıra farklı kıtalardan, farklı ülkelerden, farklı şehirlerden bienalimize teşrif eden sanatçılarımızın her birine hoş geldiniz diyorum. Geleneksel sanatlarımızı tüm zarafetiyle, derinliğiyle, olanca birikimiyle bugünlere taşıyan 3. Yeditepe Bienali’nin düzenlenmesinde emeği geçen tüm kardeşlerime kalpten teşekkür ediyorum. Artık geleneksel hale gelen Yeditepe Bienali’miz iki ay boyunca 15 ülkeden 263 sanatçının 215 eserine ev sahipliği yapacak. Filistin, İspanya, Endonezya, İran, Irak, Suriye, Pakistan, Rusya, Fransa, Hollanda, Belçika, Özbekistan, Japonya ve Çin’den sanata gönül vermiş usta isimlerin eserleri üç farklı lokasyonda bir araya gelecek. Her biri kendine özgü motifler ve izler taşıyan bu eserler Yedikule Hisarı, Nuruosmaniye Camii Mahzeni ve Sirkeci Garı Ambarları’nda milletimizle buluşacak. Böylelikle kültür ve sanatın evrensel birikimi yerel üslup ve özellikleriyle birlikte İstanbul’da sergilenecek. Üç kıtanın kalbi, yaza doğru yol aldığımız bu bahar günlerinde farklı ülkelerden gelen eserlerle birlikte daha da renklenecek, inşallah daha da canlanacak. 3. Yeditepe Bienali’nin ülkemiz ve kültür sanat camiamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Birbirinden kıymetli eserleriyle bienale katkı veren tüm sanatçılarımıza, programı organize eden her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. Bugün sadece bir kültür sanat etkinliğinin açılışını yapmıyoruz. Medeniyetimizin asırlara sari estetik anlayışını, sanat geleneğini, kültürel hafızasını yeniden yorumlamanın, tekrar gün yüzüne çıkarmanın gururunu da yaşıyoruz. Şunu büyük bir iftiharla ifade etmek istiyorum. Yeditepe Bienali bu coğrafyanın ruhunu taşıyan, klasik Türk sanatlarını günümüzün kültür ve sanat iklimiyle buluşturan çok değerli bir adımdır" ifadelerini kullandı. "Bizim sanat anlayışımızda kibir ve özellikle gösteriş asla yoktur" 3. Yeditepe Bienali’nin İstanbul’un farklı köşelerinde 2 ay boyunca devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu programa ilham veren kültür ve sanat hazineleri bizim kim olduğumuzun, nereden geldiğimizin, nasıl bir maziyi tevarüs ettiğimizin en güzel nişanelerinden biridir. Çünkü biz çini ile konuşan, hatla anlatan, ebru ile dua eden, tezhip ile sabrı resmeden bir milletiz. Bizim sanat anlayışımızda kibir ve özellikle de gösteriş asla yoktur. Bizim sanat felsefemizde Hakk’ın kusursuz eserlerinin izdüşümü, hakikat ışığının yansıması vardır. Bu akisler 3. Yeditepe Bienali’nde gözbebeğimiz İstanbul’un farklı köşelerinde 2 ay boyunca inşallah tekrar ihya edilecek, kültür ve sanat hazinemiz farklı veçheleriyle bir kez daha ortaya çıkacaktır. Bienal kapsamında üç farklı mekanda sergilenecek her bir eser, geçmişle bugün ve gelecek arasında kurulan bir köprü olacak, medeniyetimizin kapılarını ardına kadar açacaktır. Bu kapıdan geçen herkes sadece bir sanat eserine değil, bir hikayeye, bir bütüne, bir anlam dünyasına da adım atmış olacaktır. 3. Yeditepe Bienalimizin temasını ’Gölge varsa ışık da vardır’ oluşturuyor. Esasında bu söz, bu iddia, zihnimizde bir yandan aydınlık, karanlık, kırılma gibi birbirinden farklı mefhumları çağrıştırırken diğer yandan çok önemli bir hakikate de işaret etmektedir. İşte o hakikat Nur Suresi’nin 35. ayetinde mahfuzdur. Allah, göklerin ve yerin nurudur. O nur ki; yeryüzünde canlı ve cansız tüm varlıkları, cümle tekevvünatı aydınlatır. Hakikatin sonsuz ışığı bizim yaşantımıza farklı kırılımlarla, farklı tonlarla, farklı açılarla düşer. Varlığımıza adeta hulul eder. Sanat eserleri de dahil yapıp ettiklerimiz, fikir ve eylemlerimiz, hayatı algılayış ve yaşayış biçimimiz işte o nurla teşekkül eder. Bizler fıtratımız gereği daima hakikatin, mutlak ve müteali olanın sonsuz güç ve iradenin kaynağının arayışı içinde oluruz. Burada hiç şüphe yok ki bir noktadan sonra da aklın da ötesine geçmemiz, sezgimizi yani muhayyilemizi mihrak kabul etmemiz gerekir. Muhayyileden, duyuşlardan, remiz ve yansımalardan hakikate doğru bir yolculuğa ancak bu şekilde çıkabiliriz" diye konuştu. "Yeditepe Bienali’ni Türkiye’nin kültürel birikimini evrensel bir sahneye taşıyan kıymetli bir platform olarak görüyoruz" Türkiye denince zihinlerde sadece siyasi sınırların canlanmadığını, bunun ötesinde geniş bir gönül ve kültür coğrafyası akıllara geldiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üstat Necip Fazıl’ın ’Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış. Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış’ mısralarında ifade ettiği maveranın, ötelerin marifet ve hakikatin peşinden işte bu imanla koşarız. Bu bakımdan ’Gölge varsa ışık da vardır’ sözü, umudu müjdeliyor, mücadeleyi salık veriyor, inanç ve gayreti telkin ediyor. Her gecenin bir sabahı olduğunu, aydınlığın ve inancın küfre mutlaka galip geleceğini işaret ediyor. Merhum Sezai Karakoç’un ’Geceyi onaran bir mimar vardır’ dediği o mimarın hikmetine vasıl olmayı Rabbim hepinize, hepimize nasip eylesin diyorum. Yeditepe Bienali’ni Türkiye’nin kültürel birikimini evrensel bir sahneye taşıyan kıymetli bir platform olarak görüyoruz. Buradaki eserlerin hal dili, dünyaya ’Bizim de söyleyecek sözlerimiz var’, ’Yüksek bir estetik anlayışımız’, ’İnsanlığın hazinesine katacak eşsiz mücevherlerimiz var’ diyor. Hat, tezhip, ebru, minyatür gibi kadim sanatlarımız bu bienal vesilesiyle ülkemizin marka değerine küresel çapta önemli bir katkı sağlıyor. Kültürel diplomasimize dinamizm kazandırıyor. Bugün Türkiye denince zihinlerde sadece siyasi sınırlarımız canlanmıyor. Bunun da ötesinde geniş bir gönül ve kültür coğrafyası akıllara geliyor. Resmi kurumlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz ve daha niceleri gönül coğrafyamızdaki dost ve kardeşlerimizle olan muhabbetimizi günden güne pekiştiriyor. Yeditepe Bienali’ni Türkiye’nin kültürel birikimini evrensel bir sahneye taşıyan kıymetli bir platform olarak görüyoruz. Buradaki eserlerin hal dili, dünyaya ’Bizim de söyleyecek sözlerimiz var’, ’Yüksek bir estetik anlayışımız’, ’İnsanlığın hazinesine katacak eşsiz mücevherlerimiz var’ diyor. Hat, tezhip, ebru, minyatür gibi kadim sanatlarımız bu bienal vesilesiyle ülkemizin marka değerine küresel çapta önemli bir katkı sağlıyor. Kültürel diplomasimize dinamizm kazandırıyor. Bugün Türkiye denince zihinlerde sadece siyasi sınırlarımız canlanmıyor. Bunun da ötesinde geniş bir gönül ve kültür coğrafyası akıllara geliyor. Resmi kurumlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz ve daha niceleri gönül coğrafyamızdaki dost ve kardeşlerimizle olan muhabbetimizi günden güne pekiştiriyor" dedi. "Ecdadın emanetlerinin izini sürerek tarihi ve kültürel mirasımızı ihya ettik" Tarihi ve kültürel değerlerin ihya edildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dilimizin, kültürümüzün, mefkuremizin, geleneksel sanatlarımızın, kısacası medeniyet değerlerimizin oturduğu zemin bu faaliyetler eliyle günbegün tahkim ediliyor. Biz de on yıllardır geri plana itilen ve ihmal edilen bu çalışmalara, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren güçlü destekler sağladık. Balkanlar’dan Afrika’ya, Asya’dan Avrupa’ya, Hicaz’dan Kafkasya’ya hayata geçirdiğimiz birçok proje ve programla köklerimize sıkı sıkıya sahip çıkmaya özen gösterdik. Gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizle aramızda yeni köprüler kurduk. Ecdadın emanetlerinin izini sürerek tarihi ve kültürel mirasımızı ihya ettik. Türkiye’yi her alanda gıptayla takip edilen bir konuma getirmeyi başardık. Bundan sonra da inşallah bu şuurla çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ecdattan devraldığımız her meziyeti, her güzelliği, her birikimi daha da güçlü bir şekilde geleceğe aktarmaya devam edeceğiz. Kendi değerlerimize sıkı sıkıya sahip çıkacak, onları yeniden yorumlayacak, gardırop modernlerinin yaptığı gibi kuru taklitçilikten uzak duracağız. Burada geçen yıl ebediyete uğurladığımız merhum Mehmet Doğan’ın şu sözlerini sizinle paylaşmak istiyorum: ’Batıcılık, Batı taklitçiliği Türkiye’yi yıkıma götürmüştür. Milletimiz 21. yüzyıla yeni bir medeniyet vasatında girmelidir. Var olabilmenin, taklitten kurtulup ilim ve teknikte üretici olmanın, zihinleri çağ dışı, gerçek dışı baskılardan korumanın yegane yolu budur.’ Evet, kendisini bugün bir kez daha rahmetle andığımız Mehmet Doğan ağabeyin de dikkat çektiği üzere, taklit sadece aslını yüceltir. Hele hele kopyacılık, mukallidi çürütmekten başka hiçbir işe yaramaz. Türkiye, özellikle tek parti faşizmi döneminde buna maruz kalmış, Batıcı jakobenlerin elinde milletimizin kültür hazinesi ihmal edilmiş, tahkir edilmiş, daha vahimi, binlerce yıllık köklü miras reddedilmiştir. Ret politikaları ise merhum Tanpınar’ın ifadesiyle kültürel intihara varan, kültürel katliamla sonuçlanan felaketlere yol açmıştır. Gelenekle ve milletin değerleriyle kavgalı faşizan zihniyetin politikaları geride fikri, ilmi, akademik ve bilimsel açıdan büyük bir enkaz bırakmıştır. Oysa hepimiz biliyoruz ki geleneği olmayanın geleceği de olmaz. Kendi mazisine sırtını dönenin bugünü de yarını da karanlıktır. Biz işte bunun için her fırsatta kökü mazide olan bir atiyiz diyoruz. Eğitimden siyasete, kültür ve sanattan mimariye kadar her alanda maziden atiye uzanan sağlam köprüler kurmaya gayret ediyoruz. Millete, aziz milletimizin değerlerine, inancına, tarihine, kültürüne husumet besleyen tüm yaklaşımları elimizin tersiyle itiyoruz. Neoliberal kültürün dayattığı hayat tarzlarının dünyayı adeta istila ettiği bir dönemde asli kimliğimizi koruyarak istikbalimizi inşa etmeye çalışıyoruz. Her geçen gün kendimizi yeniden keşfediyor, medeniyetimizin kültür ve sanat mirasını yeni baştan gün ışığına çıkartıyor, bunları yeni nesillere aktarmanın samimi mücadelesini veriyoruz. Yeditepe Bienali’ni işte bu açıdan da fevkalade kıymetli bulduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. "Sırf kendilerine destek vermedi diye sanatçılarımızı, sporcularımızı ve gençlerimizi adeta linç ettiler" CHP tarafından sanatçıların, sporcuların ve gençlerin adeta linç edildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sözlerimi tamamlamadan önce şu hususu da vurgulamak durumundayım. Geçtiğimiz haftalarda ana muhalefet partisinin de kışkırtmasıyla mahalle baskısını mumla aratan bir faşist dalgaya şahitlik ettik. Sanat dünyamızı ve sosyal medya fenomenlerini hedef alan zorbalıklar tahammül sınırlarını aşan korkunç boyutlara ulaştı. Yıllardır özgürlükten bahsedenler, sırf kendilerine destek vermedi diye sanatçılarımızı, sporcularımızı ve gençlerimizi adeta linç ettiler. Öyle ki bu dayatmalardan bunalan birçok isim sosyal medya hesabını kapatmak zorunda kaldı. Sanatçıları fişlediler, sporcuları fişlediler, yerli ve milli markaları fişlediler. Boykot bahanesiyle ülkenin ekonomisine zarar vermeye çalıştılar. Ecdadın emaneti tarihi camilerimize edepsizlik ettiler. Bu ülkede 1940’larda nasıl bir korku ikliminin hüküm sürdüğünü bizlere birkaç hafta içinde örnekleriyle tekrar hatırlattılar. Kültür sanat erbabımız başta olmak üzere milletime şunu tekrar söylüyorum. Uğruna ağır bedeller ödediğimiz özgürlüklerimizi kimse bu milletin elinden alamaz. Kimse bu ülkenin kültür sanat erbabına dayatmalarda bulunamaz. Kendini ülkenin yegane sahibi zanneden bir avuç zorbanın taşkınlıklarına eyvallah etmedik. Bundan sonra da etmeyeceğiz. Sesi çok çıkanlar, bağıranlar, çağıranlar, sözün şehvetine kapılıp sağa sola tehdit savuranlar, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını göreceklerdir. Sanatçılarımız, sporcularımız ve gençlerimiz özellikle müsterih olsun. Ana muhalefetin hortlatmaya çalıştığı tek parti faşizmi tarihe karışmıştır. Eski Türkiye’nin kötü bir hatırası olarak da hep öyle kalacaktır. Darbenin, cuntanın, yasakların ve baskıların egemen olduğu o karanlık günleri geri getirmeye kimsenin gücü yetmez ve yetmeyecektir. Sözlerime bu düşüncelerle son verirken, Klasik Türk Sanatları Vakfı’mızı, Fatih Belediyemizi, kıymetli küratörlerimizi, sanatçılarımızın her birini tekrar tebrik ediyorum. Açılış törenimize iştirak eden siz değerli misafirlerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. 3. Yeditepe Bienali’nin İstanbul’umuz, ülkemiz, milletimiz ve kültür sanat camiamız için hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun, kalın sağlıcakla" ifadelerine yer verdi.
Konya ’Türkiye’nin Kahramanları Konya Buluşması’ düzenlendi Konya Ticaret Odası (KTO) ev sahipliğinde düzenlenen ’Türkiye’nin Kahramanları Konya Buluşması’nda farklı sektörlerden birçok yerli üretici stant açarak ürünlerini tanıtma ve doğrudan alıcılarla buluşma imkanı yakaladı. ’Türkiye’nin Kahramanları Konya Buluşması’ Konya Ticaret Odası ev sahipliğinde, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TBMM Tarım Komisyonu, Güvenilir Ürün Platformu, Gıda Perakendecileri Derneği, TÜRES, TURYİD, PERDER ana paydaşlığında ve daha birçok kurumun desteği ile KTO Uluslararası Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Güvenilir Ürün Platformu Başkanı Celal Toprak, "Türkiye’yi önce deprem üssünden üretim üssüne dönüştürdük şimdi de dedik ki kahramanlar var. Anadolu’nun değişik yerlerinde ve kahramanları da öne çıkartan, projeyle buluşturan bir yapıya dönüştürelim. Şimdi de o illere gidip o kahramanları selamlıyoruz. Onlar üretime her şeye rağmen devam eden isimler. İstihdama katkı veren isimler. Çoğu Konya Ticaret Odası’nın da üyesi zaten. Onları selamlıyoruz ve onları kamuoyuyla buluşturmaya çalışıyoruz. Hepsini yapamıyoruz ama hiç değilse bir kısmını kamuoyuyla buluşturuyoruz" dedi. Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk ise, "Deprem bölgesi, Anadolu buralara özen gösteriyorsunuz ama daha fazla özen göstermeniz gereken bir dönem başladığına inanıyorum. Çünkü artık ekonomik anlamda Marmara Bölgesi desantralize olmak zorunda bu bir tercih değil, bu ülkeyi seven bu ülkedeki ekonomiyi konuşan, ekonomi ile ilgili oturan, ekonomi ile ilgilenen herkesin çok önemli bir görevi olduğunu düşünüyorum. Bizler de yerel aktörler Konya Ticaret Odası veya diğer illerin odalarını, iş adamları olarak veya yerel yöneticileri, siyasetçileri olarak bu altyapıda sizlere bu imkanı sağlamakla mükellef olduğumuza inanıyorum. Biz de sadece şehrimiz için değil, ülkemiz için de yapmak mecburiyetindeyiz. Bu alan satın alma şeklinde olabilir, lojistiklerinizi artık Anadolu’ya aktarabilirsiniz, bilgi işlem merkezlerinin yedeklerini, asılları taşıyabilirsiniz. Yani illa üretim anlamındaki yatırımı yapmak durumunda değilsiniz ama birçok sizin de yönettiğiniz sistemler var. O sistemleri Konya’ya veya diğer Anadolu şehirlerine, Anadolu’nun büyük ilçelerine mutlaka taşımamız gerekiyor. İnanıyorumki biz herhangi bir zorlukta bu zorlukları daha kolay aşabilelim diye düşünüyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’nin markalaşma projesi içerisinde bulunmaktan mutluluk duyduğunu belirten AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız da, "Bu kapsamda her ürünün markalaşma potansiyelinin olduğunu düşünüyorum. Sadece bu biraz meşakkatli ve uzun bir yol olduğu için daha ünite ünite değil de özellikle tarım ürünlerinde bir kümelenme, bir alan olarak hareket edilmesi, külfeti kaldırarak başarıyı yakalama imkanını daha çok getirecektir" diye konuştu. Etkinlikte Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay da fuar alanını gezerek plaket verdi. Konuşmaların ardından davetliler alanı gezerek firmalardan bilgi aldı.