GÜNDEM - 18 Nisan 2025 Cuma 16:21

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu" toplantısında yaptığı konuşmada, "Fanatik, soykırımcı İsrailliler, silahlı güvenlik görevlileri eşliğinde ve korumasında Mescid-i Aksa’ya girerek Müslümanları tahrik ediyor, kışkırtıyorlar. Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’nın içinde bulunduğu Harem-i Şerif 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlara aittir ve bir bütündür. Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen "Filistin’i Destekleyen Parlamentolar Grubu" toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Filistin’i destekleyen parlamentolar grubunun her bir mensubuna yürekten teşekkür ettiğini belirterek, "Burada şu gerçeği tekrar hatırlatmak isterim. Filistin davasını savunmak sadece mazlum bir halkı savunmak değildir. Filistin’i savunmak insanlığı, barışı ve adaleti savunmaktır. Filistin davası yaklaşık bir asırdır her türlü zulme, barbarlığa ve katliama maruz kalmış bir halkın haysiyet davasıdır. Tüm bunlarla birlikte Filistin davası özü itibarıyla insan olma, insan kalma mücadelesidir. Müslümanların yanı sıra vicdan sahibi her insanın meselesidir. Elbette bu dava bir siyasetin de ötesinde bir vicdan meselesidir. Bugün burada bulunan siz kardeşlerim aslında bunu yapıyorsunuz. Duruşunuzla sadece Filistin’i ve Filistin halkını değil, insanlığı ve insani değerleri de savunuyorsunuz. Zulme karşı susmayarak, baskılara boyun eğmeyerek tüm insanlığa adeta nefes oluyorsunuz" dedi.

"Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, bahsedenler İsrail’in katliam politikası karşısında üç maymunu oynuyor"

İsrail hükümetinin çocuk, kadın, bebek, yaşlı demeden tam bir cinnet halinde Filistinlileri katlettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz son asrın en büyük haydutluklarından birine maruz kalıyor. İsrail’in vahşice öldürdüğü 60 bine yakın Filistinlinin kahir ekseriyeti kadın ve çocuk. Nüfusun yüzde 7’den fazlası ya katledildi ya da sakat bırakıldı. Sahadaki gerçekleri dünyaya aktarmak için çalışan tam 212 gazeteci infaz edildi. Önceki gün bir kadın gazeteciyi 10 kişilik ailesiyle birlikte şehit ettiler. Yüzlerce doktor, hemşire, sağlık personeli kurşunların hedefi oldu. Yardım görevlileri öldürüldü. İlaç, su, gıda bulamadığı için bebekler göz göre göre hayatını kaybetti. Çocuğunun doğum gününü Gazzeli çocukları öldürerek kutlayacak kadar insanlıktan çıkmış bir güruhla karşı karşıya kaldık. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze’deki binaların neredeyse yüzde 80’i yıkıldı. Gazze taş üstünde taş kalmayacak derecede harap edildi. 50 milyon tondan fazla devasa bir enkaz yığınından söz ediyoruz. İsrail yeniden başlattığı saldırılarıyla Gazze’de ayakta kalan son binaları, hastaneleri, sivil yerleşim yerlerini, Gazze’nin hayat damarı olan temiz su kaynaklarını da teker teker imha ediyor. İşgal güçlerinin koruması altındaki yerleşimci vahşeti Batı Şeria’da tüm hızıyla sürüyor. Meselenin daha vahim tarafı şudur değerli kardeşlerim. Bütün bu zulüm ve barbarlıklar tam 18 aydır medeni denilen dünya dahil tüm insanlığın gözleri önüne seriliyor. Gazeteciler öldürülüyor. Uluslararası basın kuruluşları seyrediyor. Çocuklar öldürülüyor, insan hakları savunucuları seyrediyor. Sağlık çalışanları öldürülüyor, batı dünyası seyrediyor. UNRWA gibi kritik kurumlar kapatılmak isteniyor, Birleşmiş Milletler süreci sadece seyrediyor. Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail’in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor. Buradan bir kez daha soruyorum. Nerede uluslararası hukuk? Nerede İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Nerede ortalığı ayağa kaldıran, bütçesi milyarlarca doları bulan yapılar, örgütler, kurumlar? En küçük bir hadisede ambargo silahını çeken batılı devletler, soruyorum, İsrail’e karşı neredeler? Nerede BBC? Nerede CNN ve diğerleri? Gazze’de insanlık öldürülürken, çocuklar, bebekler, kadınlar yanarak can verirken, gazeteciler infaz edilirken, bunları gören dünyada var mı?" ifadelerini kullandı.

"Gazze’de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir"

Mazlumların yanında yer almayan bir küresel düzenin, zalimlerin oyuncağı olmaya mahkum olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bugün dünya zalim karşısında susan, hatta zulmü alkışlayan bir düzenin esiri olmuştur. Uluslararası hukuk, adaleti tesis etmenin değil, güçlünün gücünü tahkim etmesinin aparatı haline gelmiştir. Hukukun üstünlüğü yerine kişiye ve devlete göre hukuk düzeni hakimdir. Gazze’de uluslararası sistem sınavı kaybetmiştir. Birleşmiş Milletler’den Avrupa Birliği’ne birçok kurum kuruluş, savundukları ilkeleri çiğneme pahasına Gazze’de kötü bir imtihan vermiştir. Elbette başkalarını eleştirirken kendimizi ihmal edemeyiz. Bakın. Üzülerek söylüyorum. İçim kan ağlayarak söylüyorum. İslam dünyası da kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir. Şüphesiz çok gayret sarf edildi. Zulmü engellemek için pek çok yol denendi. Diplomasinin bütün imkanları kullanıldı. Toplantılar, zirveler, temaslar gerçekleştirildi. Ama sonuçta Gazze’nin tamamen yıkılmasına, 60 bine yakın Gazzelinin katledilmesine mani olunamadı. Bunun üzerinde hepimizin uzun uzun düşünmesi gerekiyor. Müslümanlar olarak kapsamlı bir muhasebeye ihtiyacımız olduğu açıktır. Tabii burada şu gerçeği de vurgulamak durumundayım. Filistinliler öldürülürken sesleri çıkmayanların, Gazze halkının işgale karşı verdiği direnişe terörizm yaftası vurarak soykırımı normalleştirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Türkiye olarak bu iftiraları, bu kara propagandayı reddettiğimizi bugün bir kere çok net biçimde söylemek isterim" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Biz hakkı haykırmaktan, gerçekleri söylemekten geri durmayacağız"

Filistin halkının, işgal kuvvetlerine karşı bir özgürlük mücadelesi verdiğini ifade eden Erdoğan, "Gazze’li kardeşlerimizin mücadelesiyle, milletimizin bundan bir asır önce müstevlilere karşı verdiği istiklal mücadelesi arasında hiçbir fark yoktur. Filistin direniş hareketi bizim nazarımızda bir Kuva-yi Milliye hareketidir. Filistinliler yalnızca son bir buçuk yıldır değil, aslında son bir asırdır direniyorlar. Uluslararası hukuku hiçe sayan işgalci ve istilacı bir devlet karşısında bir asırdır direniş destanı yazıyorlar. Ama birileri bizim bunları dile getirmemizden rahatsız oluyorlar. Varsın rahatsız olmaya devam etsinler. Biz hakkı haykırmaktan, gerçekleri söylemekten geri durmayacağız. Buradan bir kez daha İsrail zulmüne karşı direnen Filistinli kardeşlerimize en güçlü ifadelerle destek ve dayanışma mesajlarımızı gönderiyorum. İslam alemini ve tüm dünyayı, Filistin halkının tüm insanlık adına yürüttüğü haysiyet mücadelesine destek olmaya davet ediyorum. Sadece vicdan sahiplerini değil, İsrail halkını da yönetimlerinin kendilerini sürüklediği felakete karşı harekete geçmeye davet ediyorum. Bundan 75 yıl önce kendileri Holokost yaşamış, kendileri soykırıma uğramış bir toplumun Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında yaşanan katliamlara, soykırıma, vahşete ve cinayetlere artık ses çıkarması, tepki göstermesi, yönetimlerine artık ’dur’ demesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye ilk günden itibaren bu soykırıma itirazlarını en yüksek seviyede dile getiren, İsrail’e karşı somut tedbirler alan ülkelerden biriydi. Hamdolsun burada iyi bir sınav verdik. İyi bir sınav veriyoruz. Devletimizin resmi kurumlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarımız, hayırseverlerimiz, iş dünyamız adeta Filistin ve Gazze için seferber oldu. İsrail’le ticari işlemleri tamamen durdurarak bu alanda cesur bir adım attık" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık"

Filistinlilere yönelik insani yardımlarını aralıksız sürdürdüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "101 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini bölgedeki kardeş ülkelerin de desteğiyle Gazze’ye ulaştırdık. Buradan kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Bundan sonra da Gazze’ye yardım elimizi uzatmaya devam edeceğiz. Ancak İsrail 2 Mart’tan bu yana Gazze’ye yardımları engellemek suretiyle çirkin yüzünü bir kez daha gösteriyor. İsrail yönetimi bombalarla öldüremediği masumları, yardımları durdurarak bir nevi açlıkla, susuzlukla, ilaçsızlıkla yok etmeye çalışıyor. Sahadaki insanlık trajedisi giderek daha da kötüleşiyor. İşlediği cinayet ve katliamlar yaptırımsız kaldıkça İsrail hükümeti soykırım politikasına hız veriyor. Bu insanlık düşmanı zihniyetle uluslararası hukuk önünde hesaplaşmak, hunharca katledilen on binlerce çocuğa karşı en temel görevimizdir. Unutmayın ki cezasız kalan her suç, faili daha da şımartır. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına bu açıdan büyük önem veriyoruz. İsrail’in hukuka hesap vermesi için biz de müdahillik başvurumuzu yaptık. Sivil toplum kuruluşlarımız mahkemeye dosya ve delil sağlamaya devam ediyor. Netanyahu’nun ve cinayet şebekesinin uluslararası mahkemelerde er veya geç yargılandığını inşallah göreceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

"Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir"

Kudüs-ü Şerif’e ve ilk kıble olan Mescid-i Aksa’ya yönelik baskınların da arttığını gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fanatik, soykırımcı İsrailliler, silahlı güvenlik görevlileri eşliğinde ve korumasında Mescid-i Aksa’ya girerek Müslümanları tahrik ediyor, kışkırtıyorlar. Şunu bir kez daha açık açık ilan ediyorum. Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’nın içinde bulunduğu Harem-i Şerif 144 dönüm alanıyla sadece Müslümanlara aittir ve bir bütündür. Bunu kimsenin zedelemesine izin vermeyiz. Mescid-i Aksa bizim kırmızı çizgimizdir. Ebediyete kadar da inşallah böyle kalacaktır. İsrail, Harem-i Şerif’in kudsiyetini ve bütünlüğünü tehdit eden taciz, baskın ve provokasyonlarına derhal son vermelidir. İsrail saldırganlığı ve hukuk tanımazlığı Filistin’le de sınırlı kalmıyor. Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırılar, Netanyahu yönetiminin Ortadoğu’da huzur ve barış istemediğini ortaya koyuyor. Etnik köken ve mezhep temelli farklılıkları kaşıyarak Suriye ve Lübnan’ın istikrara kavuşmasını engellemeye çalışıyor. Bölge dışı aktörleri sürekli kışkırtarak çatışmaları yeni coğrafyalara taşımak istiyor. Terör örgütleriyle iş tutarak çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Yani meşru bir devlet gibi değil, başıbozuk bir örgüt gibi hareket ediyor. Bakın biz bunun sürdürülebilir olmadığı kanaatindeyiz. İsrail komşularını istikrarsızlaştırarak kendi güvenliğini sağlayamaz. Komşuda ateş yanarken dumanı bana gelmesin demek sadece akıl dışı değil, aynı zamanda imkansızdır. Kendi vatandaşlarıyla birlikte bölgedeki ülkeleri tehdit ve tedirgin eden bu cinnet hali bir an önce son bulmalıdır. Yoksa o ateş, körükleyenleri de kısa bir zaman sonra yakacaktır" ifadelerini kullandı.

"İki devletli çözümün alternatifi yoktur"

Türkiye olarak coğrafyadaki hiçbir şımarıklığa, zulme, hiçbir hukuk ve kural tanımazlığa sessiz kalmadıklarını bundan sonra da sessiz kalmayacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Bölgemizdeki herkes için barışı, huzuru, istikrarı ve güvenliği savunmaya sabırla devam edeceğiz. Gelinen aşamada önceliklerimizi kalıcı ateşkesin derhal sağlanması, insani yardımların kesintisiz şekilde Gazze’li kardeşlerimize ulaştırılması ve işgal güçlerinin Gazze’den tamamen çekilmesi oluşturuyor. Bu minvalde Katar ve Mısır tarafından yürütülen ateşkes müzakerelerinin bir an evvel neticeye varmasını temenni ediyorum. Ateşkesin sağlanmasıyla birlikte imar çalışmalarına vakit kaybetmeden yeniden başlanması son derece mühimdir. Mısır’ın öncülüğünde hazırlanan plana burada temsil edilen tüm kardeş ülkelerin desteği çok önemlidir. Bu vesileyle şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. İki devletli çözümün alternatifi yoktur. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceğiz. Şunun da bilinmesini isterim. Hangi ambalajlara sarılırsa sarılsın, Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün edecek hiçbir teklifin bizce kıymeti harbiyesi yoktur.

"Unutmayın, Gazze Gazzelilerindir"

Konuşmasında Gazze’nin Gazzelilerin olduğunun altını çizen Erdoğan, "Unutmayın, Gazze Gazzelilerindir. Filistin Filistin halkınındır. Filistin Filistinlilerindir. Milyonlarca Filistinli mülteci anahtarlarını sakladıkları evlerine dönmeyi beklerken yeni göçlere, yeni tehcirlere asla tahammülümüz olamaz. Biz, Filistinli kardeşlerimizin kendi öz yurtlarında özgürce, diğer inançlarla barış içinde yaşamaları için elimizden gelen desteği vereceğiz. Tek başımıza kalsak da Filistin davasını savunmaya devam edeceğiz" dedi.

Lokman Sarıkurt

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Diyarbakır’da 11’inci yargı paketi heyecanı: Aileler cezaevi önünde toplandı Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek yasalaşan 11’inci yargı paketi ile birlikte Diyarbakır’da birçok mahkumun serbest kalması bekleniyor. Paketle erken tahliye olacak hükümlülerin aileleri de yakınlarına kavuşmak için Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsüne gelmeye başladı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde 11’inci yargı paketi kabul edilerek yasalaştı. 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlar nedeniyle hüküm giyenler, denetimli serbestlik haklarından 3 yıl erken faydalanabilecek. Bununla birlikte ilk etapta yaklaşık 50 bin kişinin tahliye edilmesi bekleniyor. Terör ve örgütlü suçlar ile aile fertleri veya engellilerin hedef olduğu cinayetler, cinsel saldırı-istismar ve deprem sonucu meydana gelen öldürme suçlarında bu hak uygulanmayacak. Paketin yasalaşması ile birlikte Diyarbakır’da Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde cezasını çeken hükümlülerin yakınları cezaevi önüne gelmeye başladı. Haktan yararlanacak olan hükümlülerin aileleri, yakınlarının çıkışını heyecanla bekliyor. Diyarbakır’da Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsünde yakınının çıkmasını bekleyen Sultan Agar, ’’Eltimin gelini için geldik. 4 senedir cezaevindeydi. Bize çok mutlu bir haber verdiler. Allah onlardan razı olsun. 11’inci yargı paketini çıkaranlara teşekkür ediyoruz. Cezaevi önüne geldik, tahliyesini bekliyoruz, çok mutluyuz. Bu kadar erken olacağını bilmiyorduk. Bugün kandil, bu haber de bize mutluluk getirdi’’ dedi. Polis ekipleri, cezaevi etrafında geniş güvenlik önlemleri aldı.
Gaziantep Gaziantep Kulübü 2025 Geleneksel Hizmet Ödülü Töreni gerçekleştirildi Gaziantep Kulübü tarafından her yıl düzenlenen Geleneksel olarak düzenlenen Hizmet Ödülü Töreni bu yıl da coşkuyla gerçekleştirildi. Gaziantep’in tarihine, kültürüne ve toplumsal dayanışmasına katkı sunan kişi ve kurumların onurlandırıldığı tören Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (GBB) Başkan Vekili Halil Uğur, GBB Genel Sekreter Yardımcısı Oya Alpay, Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elif Çetindağ ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Gaziantep Kulübü Geçmiş Dönem Başkanları Zeynep Konukoğlu, Hale Konukoğlu ve Ceren Uğurluer, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve misafirler katıldı. Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın, 25 Aralık Antep Savunmasının önemine dikkat çekerek, Gaziantep’in yalnızca geçmişiyle değil, üretkenliği ve sorumluluk bilinciyle yaşayan bir şehir olduğunu ifade ederek, "Gaziantep, tarihiyle, direnişiyle ve üretme gücüyle Türkiye’ye örnek olmuş bir şehirdir. 25 Aralık, bir şehrin yoklukta bile umudu diri tuttuğu ve birlik olduğunda neleri başarabileceğini tüm dünyaya gösterdiği gündür. Antep Savunması, Milli Mücadele tarihimizin en şerefli sayfalarından biridir. Atatürk’ün, ‘Antepliler yalnız Antep’i değil, Anadolu’yu da kurtardılar’ sözleri, bu şehrin direnişteki öncü rolünü en güçlü şekilde ortaya koymaktadır. Bizler için bu topraklar sadece üzerinde yaşadığımız bir coğrafya değil, vatanını canından aziz bilen asil bir mücadelenin mirasıdır’’ dedi. Gaziantep Kulübü olarak yalnızca geçmişi anmakla yetinmediklerini vurgulayan Kayın, ‘’Bugün bizlere düşen görev, bu büyük mirası sanayide, kültürde, eğitimde ve sosyal dayanışmada geleceğe taşımaktır. Gaziantep’i öncü kılan güç, tarihinden aldığı bu ruhtur. Kulüp olarak şehrimizin kültürel değerlerine sahip çıkarken, topluma hizmet eden kişi ve kurumları onurlandırmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Geleneksel Hizmet Ödülümüz, yalnızca bir teşekkür değil, Gaziantep’in birlik ve beraberlik ruhunu, çalışkanlığını, direnişini ve üretkenliğini yaşatanlara sunulan anlamlı bir takdir nişanesidir’’ şeklinde konuştu. Bu yılki Hizmet Ödülü’nün, eğitimde fırsat eşitliğini önceleyen çalışmalarıyla öne çıkan Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği’ne verildiğini belirten Kayın, derneğin çocukların hayata güvenle tutunmasına katkı sunduğunu söyleyerek, ‘’Empati Derneği, yalnızca projeler üreten değil, umut inşa eden çok kıymetli bir sosyal sorumluluk örneğidir. Gaziantep sevgisiyle bir araya gelen idealist kadınların kurduğu bu dernek, çocukların eğitimini merkeze alan yaklaşımıyla şehrimiz adına çok değerli bir misyon üstlenmektedir. Tüm üyelerini, gönüllülerini ve destekçilerini yürekten kutluyorum" ifadelerini kullandı. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Halil Uğur da konuşmasında, 25 Aralık Antep Savunmasının yalnızca bir kurtuluş günü değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal duruşun sembolü olduğunu ifade ederek, "Gaziantep, geçmişinden aldığı güçle bugün sanayide, kültürde, eğitimde ve sosyal dayanışmada Türkiye’ye örnek olmaya devam etmektedir’’ dedi. Gaziantep Kulübü’nün kentin sosyal ve kültürel hayatına sunduğu katkılara dikkat çeken Uğur, bu tür ödül törenlerinin toplumsal hafızayı diri tuttuğunu belirterek, "Topluma değer katan sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, şehirlerimizin geleceği adına büyük önem taşımaktadır. Bu anlamlı organizasyon için Gaziantep Kulübü’nü, şehrimizde eğitime vermiş olduklarını büyük destekler için ise Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği’ni yürekten kutluyorum" diye konuştu. Açılış konuşmaları, Empati İlkokulu 2. Sınıf öğrencileri tarafından hazırlanan müzik ve tanıtım videolarının izlenmesinin ardından Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Elif Çetindağ’da plaket takdim edildi.
Muğla Muğla’nın ‘Altın Kızlar’ı Türkiye şampiyonu Samsun’da gerçekleştirilen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’nda Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları başarılı sonuçlar aldı. Esma Kuş, Zeynep Sare Akarca ve Aysima Aslan’dan oluşan Büyükşehir U-13 takımı Türkiye Şampiyonu olarak Muğla’ya büyük bir gurur yaşattı. Ayrıca Zeynep Sare Akarca bireysel kategoride bronz madalyanın da sahibi oldu. Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün başarılı okçuları antrenörleri Dr. Ejder Sözen liderliğinde ulusal ve uluslararası turnuvalarda büyük başarılara imza atmaya devam ediyor. Samsun’da düzenlenen 2025 Salon U-13 Salon Okçuluk Türkiye Şampiyonası’na katılan Muğla Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü okçuları takım halinde Türkiye Şampiyonluğu elde etti. Türkiye Şampiyonası’na 151 kulüp, 1242 sporcu ile katılım sağladı. Kıyı Ege Belediyeler Birliği ve Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras okçulukta Türkiye Şampiyonu olan Muğla Büyükşehir Belediyesi sporcularını ve yeni nesile okçuluk sporunu sevdiren, ulusal, uluslararası turnuvalarda ülkemizi ve Muğla’mızı gururlandıran sporcular yetiştiren, Şeref Diploması ödülüne layık görülen antrenör Dr. Ejder Sözen’i kutladı. Başkan Aras; "Muğla’mızın Yatağan ilçesindeki bir mahallede okçuluk sporunu başlatan ve o mahallenin çocuklarından dünya şampiyonu sporcular çıkaran Dr. Ejder Sözen hocamızı bir kez daha kutluyor, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Şeref Diploması ödülü için de tebrik ediyorum. Ejder Sözen’in kararlılığı, azmi ve çalışkanlığı sayesinde Muğla’mızın çocukları okçulukta tarih yazarken yeni nesillere de örnek olmaya devam ediyor. Bu jenerasyonun en küçükleri Samsun’da düzenlenen şampiyonada Türkiye Şampiyonu oldular ve Muğla’mızı bir kez daha gururlandırdılar. Antrenörümüz Ejder Sözen’in öğrencileri, Türkiye Şampiyonu Altın Kızlarımız Esma, Zeynep, Aysima’dan oluşan Makaralı Yay Takımı’mızla gurur duyuyor ve bizlere bu sevinci yaşattıkları için teşekkür ediyorum" dedi.