YEREL HABERLER - 12 Mart 2012 Pazartesi 10:03

YELKEN SPORU DİDİMLİ LİSELİLERE ANLATILDI

A
A
A
YELKEN SPORU DİDİMLİ LİSELİLERE ANLATILDI

Didim Kent Konseyi, D-Marin Didim Marina ve Didim Yelkencilik, Yatçılık ve Spor Kulübü iş birliğiyle Didim’de yelkencilik sporunun geliştirilmesi amacıyla liseli öğrencilere bilgilendirme semineri düzenlendi.
Didim’de lise öğrencileri yelken sporuna konusunda bilgilendirildi. Geçen yıl Didim Turizm Derneği ve D-Marin Didim Marina’nın katkılarıyla kurulan Didim Yelkencilik, Yatçılık ve Spor Kulübü deniz sporlarının gelişmesi amacıyla eğitim seminerlerine başladı. Bu kapsamda Didim Kent Konseyi ve D-Marin Didim Marina iş birliğiyle Zeynep Mehmet Dönmez Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesinde bir seminer düzenlendi. Seminere ilçede eğitim öğretim veren 4 lisenin öğrencileri katıldı. Seminer öncesinde salon içerisine optimist bir yelken monte edildi.
Düzenlenen eğitim seminerine ilçe Milli Eğitim Müdürü Ertuğrul Öksüz, İlçe Gençlik ve spor Müdürü İsmail Savran, Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız, Didim Turizm Derneği Başkanı Deniz Atabay, D-Marin Didim Marina Genel Müdürü Can Polat, Didim Yelkencilik, Yatçılık ve Spor Kulübü Başkanı Erdal Baylan ve dernek üyesi Hatice Gençay da katıldı.
Etkinlikte ilk konuşan Didim Kent Konseyi Başkanı Osman Ayyıldız Didim Turizm Derneğinin “Yüzümüzü denize dönelim” adı altında yeni dönem de çalışmaları olacağını belirtti. Ayyıldız denizi olan bir ilçede bulunmalarına rağmen gerek Didim’de gerekse ülke genelinde deniz sporuna olan ilginin azlığında yakınarak “İlçemizin 55 km uzunluğunda bir sahili var ama geçen yıl İlçemizde yapılan Türkiye Optimist yarışmalarına ilçemizden bir sporcu dahi katılmadı. Biz artık bu yılda itibaren deniz sporlarına ilgili gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda D-Marin Didim Marina yetkilileri ücretsiz eğitimler sunacak. Bu konuda biz hazırız; sizlerden de bu konuda ilgi talep bekliyoruz” dedi.
Didim Yelkencilik, Yatçılık ve Spor Kulübü Başkanı Erdal Baylan ise geçen yıl kulübü kurduklarını ve amaçlarının çocukları denizle barıştırmak olduğunu belirtti. D-Marin bünyesinde eğitimler verdiklerini belirten Baylan, “Marina içerisinde uzman eğitmenimiz kapsamında bu eğitimler veriliyor. Burada çocuklarımızı iyi bir eğitime tabii tutuluyor; sizler de bu eğitimlere katılarak gelecekte iyi bir sporcu olabilirsiniz hatta ülkemizi milli takımlar düzeyinde de temsil edebilirsiniz” dedi.
D-Marin Didim Marina Genel Müdürü Can Polat ise Deniz sporunun içinden gelen birisi olduğunu ve küçük yaşlardan itibaren yelken sporuyla ilgilendiğini belirterek “Sporun dışında deniz konusunda eğitim alarak şu anda denizden ekmek kazanan ve hayatını bu şekilde sürdüren birisiyim. Deniz Sporu her yaşta yapılabilecek sporlar arasında; yelken sporu da bu anlamda böle bir spor; henüz geç kalınmış bir şey yok. Şu güzel Didim sahillerinde yelken sporu neden olmasın? Sizler bu sektörlerde neden olmayasınız? Bu anlamda sizlerinde bu sporun içerisinde olacağınıza inanıyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Türkiye Yelken Federasyonunun tanıtım cd’si öğrencilere izlettirildi. Tanıtım CD’sinin ardından D-Marin Didim Marina Müdürü Can Polat Yelken sporunun içeriğine ilişkin kısa bilgiler verdi. Seminer sonunda D-Marin Didim Marina tarafından hazırlanan ve yelken sporunu tanıtan broşürler öğrencilere dağıtıldı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Kalbir "Milli Ses Ver" projesini tanıttı Bursa-Kalite Birliği Derneği (KALBİR), ‘Milli Ses Ver’ projesinin tanıtımı için basın toplantısı düzenledi. Ramada Çekirge Termal Otel’de düzenlenen kahvaltılı toplantıda basın mensupları hazır bulundu. ‘Milli Ses Ver’ projesinin içeriğini anlatan KALBİR Başkanı Mustafa Karaman konuşmasında, kaliteyi savunan bir sivil toplum kuruluşu olarak tüm Türkiye’ye seslendiklerini belirtti. "Siyasetin ve ticaretin dışında, gelir getirici faaliyet icra etmeyen, bağış kabul etmeyen, tamamıyla temiz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Türkiye sevdasıyla, Türk milletinin refahıyla ve Türk sanayisinin lider olması noktasında bir proje oluşturduk. Devlete ve tüketiciye çağrı yapıyoruz. Milli belgelendirme sistemi olarak TSE’ye ve Sanayiciye çağrıda bulunuyoruz. Milli belgelendirme sistemine geçmek zorunda olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz. Yerli ürün tercih edilmeli, yerli üretim desteklenmeli, milli kuruluş olan TSE tercih edilmeli ve milli sertifika sistemine geçilmeli." Konuşmasında, markalaşmanın ve nitelikli üretimin önemine dikkat çeken Mustafa Karaman, "Bursa kalite şehridir ve örnek bir şehirdir. Bakın, iki yüz ülkeye ihracat yapan bir ülke, başı ihracattaki bedeli sekiz doları hedeflemektedir. Tüm Türkiye’nin bu vizyon çerçevesinde, adliye merkezinin sayısıyla ve kalite bilinciyle birlikte Bursa’nın örnek alınmasını bir kez daha istiyoruz" diye konuştu. "Kalite dersi mecburi olmalıdır" Kaliteli ürün ve kaliteli hizmet, kaliteli insanla mümkündür diyen Mustafa Karaman konuşmasında ayrıca, ilköğretim okullarında ‘Kalite Dersi’nin zorunlu ders olarak okutulması gerektiğine dikkat çekti. Karaman, "Kalite ahlaktır, çocuklarımıza küçük yaşta kaliteyi, temiz kaliteyi anlatmadığımız takdirde, bu ülkenin geleceğinin daha parlak olacağına inanmıyoruz. Kaliteciler olarak, temiz kaliteyi savunan bir sivil toplum kuruluşu olarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bir kez daha buradan duyuruyoruz. Ürünün kaliteli olması için, maddenin kaliteli olması için, mamulün kalitesi için insanın da kaliteli olması lazım. İlkokullarda kalite eğitimini zorunlu hale getirmediğimiz sürece, gerçek kalite ve temiz kalite tanımını çocuklarımıza öğretmediğimiz takdirde, ülkemizin geleceğinin parlak olacağına inanmıyoruz" dedi. "TSE desteklenmeli" KALBİR Başkan Vekili, Prof. Dr. Erkan Işığıçok ise konuşmasında, ‘Milli Ses Ver’ projesinin içeriğini yıllardır gündemde tuttuklarını, ana ve alt başlıklarla, düzenledikleri faaliyetlerle proje içeriğinin yürütüldüğünü belirtti. Işığıçok, "Sanayicimiz kurumsallaşarak sağlamlaştırılmalı. Yaptığımız çalışmalarda Türkiye’de yüz yaşının üzerinde olan firma sayısının 4 adet olduğunu gördük. Markalaşmaya giden yolun tespit edilmesi sanayicimizin desteklenemesin için bu konuda çalışmaların yapılması gerekiyor. Bizim Türk sanayicimiz bir Alman firmasına ürün satacağı zaman Alman belgelendirme kuruluşundan belge istiyor. Türk Standartları Enstitüsü’nün tabi eksiklikleri vardır ama milli kuruluşumuz olan TSE’nin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Milli olan yerli olan diğer özel kuruluşları da desteklememiz gerekiyor. Yıllık ortalama 5 milyar dolar civarında yurtdışına kaynaklarımız gidiyor. Bursa’nın kalite şehri olması konusunda elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz" dedi. Konuşmalarından ardından, Kalite Birliği Derneği (KALBİR) Yönetim Kurulu üyeleri tarafından TSE Bursa Bölge Koordinatörü Mehmet Hüsrev’e ‘Milli Duruş Beratı’ takdim edildi. Kaliteye olan hizmetlerinden ötürü KALBİR’e teşekkürlerini sunan Mehmet Hüsrev, ödül dolayısıyla duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Değerli ve nitelikli birliktelikleri önemsediğini belirten Hüsrev, "Büyük ülkeler markalaştıkları ölçüde büyürler, güçlü olmak markalaşma ile mümkündür, yerli ve milli marka ise standartlardan ve kaliteden geçer. Asgari şartlara uygunluk ve beklentileri karşılaşmak önemlidir. Güçlü markalarımız varsa güçlü bir ülke oluruz. Dünya ekonomisinde üreten tüketen, alan satan dışında, gözetleyen ve kontrol eden de önemli bir hale gelmiştir" dedi.
Bursa Nilüfer Belediyespor Başkanı Muharrem Or: "Voleybol altyapımız Türkiye’nin en iyi altyapılarından birisi" Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Nilüfer Belediyespor Başkanı Muharrem Or, Nilüfer Belediyespor’un 2024-2025 sezonu değerlendirmesini ve 2025-2026 sezonunda neler yapılacağını anlattı. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ve Nilüfer Belediyespor Başkanı Muharrem Or, Nilüfer Belediyespor’un 2024-2025 sezonunu değerlendirdi. 2025-2026 sezonunda neler yapılacağından bahseden Nilüfer Belediyespor Başkanı Muharrem Or, iyi bir eğitimci kadroya sahip olduklarını ve voleybol altyapısının Türkiye’nin en iyi altyapılarından birisi olduğunu söyledi. Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir ise Nilüfer Belediyespor’un bir taraftar kitlesi olduğu ama daha büyüğüne ihtiyacı olduğunu ifade etti. Nilüfer Belediyespor’un voleybol ve hentbolda Bursa’nın marka bir kulüp olduğunu belirten Nilüfer Belediyespor Başkanı Muharrem Or, "Hentbolda 2025 sezonu takımı hemen hemen aynı kalacak. Menajer ile yaptığımız çalışmada 2 ya da 3 takviyeyle önümüzdeki yıl Avrupa kupalarında başarıyla temsil edecek bir takım haline getireceğiz. Bizim asıl işimiz voleybolda zorlaşıyor. Çünkü Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olan Sultanlar Ligi’ndeyiz. Nilüfer Belediyespor olarak Bursa’nın markası bir kadın voleybol takımımız var. Şu ana kadar da yabancı transferlerimizin birçoğunu yaptık sayılır. Bir kişi bekletiyoruz görüşme içerisindeyiz. Pasör çaprazımızı tamamladık. Oyunun kalbi olan pasörü de Türkiye’nin en iyi dört pasöründen birini transfer ettik. Önümüzdeki yıl kulübümüzde oynayacak. Önümüzdeki yıl ilk sekizde kesin yer alırız. İlk sekizden sonra da Avrupa kupalarında Türkiye’yi temsil edeceğimize inanıyorum. Teknik ekibimize güveniyoruz. Geçen seneki yardımcı antrenörlerden iki tanesi bizimle beraber olacak. Türkiye’nin genç kondisyonerlerinden biriyle anlaştık sayılır. Başarıya gidecek tüm taşları yerine koymaya uğraşıyoruz" dedi. Hem voleybol hem de hentbol altyapısında ciddi adımlar atıldığını ifade eden Or, "Voleybol altyapımız Türkiye’nin en iyi altyapılarından birisi. O konuda hiç mütevazı değiliz. Çok iyi bir eğitimci kadroya sahibiz. 2’nci ligde yenilgisiz çıkıp play-off oynayan en genç takımız. 15-16 yaş arlığındaki sporcularımızla önemli maçlar kazandık. Şu an Sultanlar Ligi’nde oynayan takımımıza oyuncu taşımak için de gerekli çalışmaları yapıyoruz. Geçen sene 2’nci ligden çıkan ama Sultanlar Ligi’nde oynayacak kapasiteye ulaşamayan sporcuları da 1’inci ligde tecrübe kazandırarak Sultanlar Ligi’ne taşıma planını yapmıştık. Ama bu plan ne yazık ki hayata geçemedi. Bu yıl umarım ki bunu gerçekleştiririz" diye konuştu. Belediyelerin amatör sporları desteklemesi gerektiğini belirten Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, "Belediye kaynaklarıyla bu işi döndürüyor olmak doğru bir şey değil. Türkiye’nin ticari yapısı ve kulüplerin yapısından dolayı bunu belediyelere mecbur bırakıyor. Nilüfer Belediyesi olarak uzun yıllardan beri biz de spora destek vermeye devam ediyoruz. Nilüfer Belediyespor’un bu uzun bir geçmişi var. Belediyelerin amatör sporu desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Profesyonel sporların desteklemesi belediyelerin görevi olmaması lazım. Kent markası olma ve bazı değerlerin sürdürülebilir olması açısından kadın voleybol ve hentbol takımının desteklenmesi gerektiğini inanıyorum. Bu işler finansman kısmı sorunlu bir alan. Mücadele ettiğimiz rakiplerinin bir oyuncu parasıyla biz bazen iki sezon idare ediyoruz. Bir taraftar kitlemiz var ama daha büyüğe ihtiyacımız var. Spor kulüplerinin başarısı aslında şehrin başarısı oluyor. Bursaspor da bunu güzel bir örneği oldu. Dördüncü kümeye düşen Bursaspor kulübü değildi, aynı zamanda Bursa’da düştü. Şehirde bir bütünlük sağladık. Hep birlikte Bursaspor’un arkasında durduk. Siyaset ve bürokrasi birleşerek kulüp yöneticileri ile dayanışmayla rahatlıkla bir üst lige çıktı. Bu dayanışma ruhunu Nilüfer Belediyesi kadın voleybol takımı üzerinde de sürdürmek gerekiyor. Belediye istediği kadar parayı kulübe veremez bunun belli sınırları var. Parası olsa da veremez. Gerçekleşen bütçenin 1000/12’lik kısmını verebiliyor. Belediyenin parası diye bir para yok. Orada harcadığımız para da Nilüferlilerin parası. Biz bu bilinçle harcıyoruz" şeklinde konuştu.