YEREL HABERLER - 06 Mart 2012 Salı 15:10

SAĞLIK ŞAKAYA GELMEZ

A
A
A
SAĞLIK ŞAKAYA GELMEZ

Nöroşirurji Beyin Cerrahı Opr. Dr. Naki Keleş, bel kırığında "yürüyemez, ayağa kalkamaz" denilen vakalarda muhakkak alanında uzmanlaşmış doktor tarafından hasta muayene edilmesi gerektiğini söyledi.
Sağlık konusunun hiç bir zaman şakaya gelmediğini dile getiren Büyük Anadolu Çiftlik Hastanesi Nöroşirurji Beyin Cerrahı Opr. Dr. Naki Keleş, "Özellikle sıkça rastladığımız bel kırığı vakalarında işinde uzman kişiler tarafından muayene edilmesi gerekiyor. Halk arasında ’kırıkçı çıkıkçı’ diye tabir edilen kimselere gidilmemesi konusunda halkımız uyarıyoruz. Hastaya ’sen bir daha yürüyemezsin, hayatını böyle sürdüreceksin’ sözünü kullanan bu kişilerin bilgisiz ve halkı yanlış yönlendiren kişilerdir. Hastalarımızın mutlaka bir uzman gözüyle değerlendirilmesi gerekiyor" dedi.
Bel kırığı hakkında bilgi veren Opr. Dr. Naki Keleş, "İskeletin temel direğini teşkil eden omurga dediğimiz bel kemiği, halka şeklindeki birçok kemiklerin üst üste gelmesinden hasıl olmuş bir teşekküldür. Bunun boru şeklindeki boşluğu içinde, sinir sisteminin en önemli parçası olan, omurilik bulunur. Omurganın boyun, sırt veya bel kısmı üzerine düşmesi, vurulmalar neticesi olarak, belkemiği kırıkları ortaya çıkar. Yüksek yerlerden şiddetli düşmeler, çeşitli trafik kazaları bu neticevi verirler. Belkemiğinde şiddetli ağrı bu kemikte tam veya kısmî şekil bozukluğu omuriliğin tazyik ve yaralanmasından ileri gelen ve kırık bölgenin aşağı kısımlarında hâsıl olan felçler, bacaklarda başlayan karıncalanma ve uyuşmalar, küçük ve büyük abdesti tutamamak gibi haller, belkemiği kırıklarının en çok görülen belirtileridir. Kazaya uğrayanın bel kemiği kırılmış ve yere düşmüşse yerden kolaylıkla kalkamaz. Kırığın yerini ve mahiyetini ancak röntgen muayeneleri belli eder. Halkalardan bir tanesinin bile ezilip kırılması bütün bu sıkıntılara sebep olabilir" diye konuştu.
Felç hasıl olmuşsa, omuriliği sıkıştıran kemiği kaldırmak için ameliyat yapılması gerektiğini söyleyen Opr. Dr. Naki Keleş, şöyle konuştu: "İyileşme şansı omuriliğin yaralanma derecesine bağlıdır. Bu yaralanma fazla ise tam veya kısmı felçler, bütün ömür boyunca devam edebilir. Hasar bırakırlar. Tedavisi uzun müddet devam eden böyle hastalar küçük veya büyük apteslerini tutamaz, altlarına bırakırlar. Hastanemizde bel kırığı vakalarına sıkça rastlıyoruz. Bu tür kırıkları başarılı operasyonlarla tedavi ediyoruz. Bir daha yürüyemezsin denilen birçok hastayı tedavi ederek ameliyat sonrası yürür bir şekilde taburcu edip, günlük yaşantısına dönebiliyorlar. Sağlık alanın da Samsun’da çok gelişmiş teknolojiden yararlanıyoruz. Bu tür vakalarda muhakkak bir doktora başvurun. Vücudumuzun temel direği olan omurga dediğimiz bel kemiği ihmale gelmez bunu sakın unutmayın."
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep Kileci, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladı GAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. TİM Başkan Vekili ve GAİB Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Kileci, öğretmenlerin toplumun temel yapı taşları olduğunu vurgulayarak, onlara olan minnettarlığını dile getirdi. Kileci mesajında, "Öğretmenler, sadece bilgi aktaran kişiler değil, aynı zamanda geleceğimizi şekillendiren, genç zihinlere ilham veren kahramanlardır. Bugün, onların fedakarlıklarını ve özverilerini anlamlandırdığımız özel bir gündür. Öğretmenlerimize duyduğumuz minnettarlık, sadece bir günle sınırlı olmamalı, her an yaşanmalıdır" dedi. Kileci mesajının devamında, “Başöğretmenimiz Atatürk ‘Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.’ sözüyle bizlere öğretmenlerin bir toplumun şekillenmesindeki öneminden bahsetmiştir. Başöğretmenimiz Atatürk’ün ışığında yürüttüğünüz bu kutsal görevde her zaman yanınızdayız. Sizin emeğinizle yetişen her birey, ülkemizin daha güzel yarınlara ulaşmasını sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. Kileci, eğitimin her bireyin hayatındaki önemine dikkat çekerken, öğretmenlerin her türlü zorluğa rağmen toplumun daha aydınlık bir geleceğe ulaşması için var güçleriyle çalıştıklarını ifade etti. Ahmet Fikret Kileci, tüm öğretmenlerin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayarak, sağlık, huzur ve başarı dileklerini iletti.
Kütahya Dünya rekoru adayı dev çini Kütahya’da üretilen dünyanın en büyük porselen çini eseri, Malatya’daki bir okulun dış cephesine yerleştirildi. Yüksekliği 15,75 metre genişliği 5,20 metre olan elif ve lale desenli dev pano, inşaatı tamamlanmak üzere olan Battalgazi Enesler Fen ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin iki ayrı duvarına yerleştirildi. Kütahya çini firması tarafından 4 aylık yoğun bir çalışma sonucu üretilen bu eser, sadece boyutlarıyla değil, estetik ve teknolojik başarısıyla da dikkat çekiyor. Firma yetkilisi çini sanatçısı Kadir Yavaş, sürece ilişkin detayları paylaşarak, “Sipariş verildiğinde büyük bir heyecanla çalışmaya başladık. Bu kadar büyük bir çini eseri üretmek çok zorlu bir süreçti. Ancak sonuç, emeğimizi fazlasıyla karşıladı. Pano, hem dayanıklılığı hem de estetik görünümüyle örnek bir çalışma oldu” dedi. Malatya’daki bir okulun girişine yerleştirilen çini eserin, darbe görmediği sürece uzun yıllar boyunca dayanıklı kalacağını belirten Yavaş, Guinness Dünya Rekorları’na aday olan bu çalışmanın Kütahya’nın gücünü ve çini sanatındaki ustalığını tüm dünyaya göstereceğini vurguladı. Yavaş, "Bu eser sadece firmamızın değil, tüm Kütahya’nın gururudur. Dünyada bundan daha büyük bir tek parça porselen çini bulunmuyor. Guinness Dünya Rekorları’na girmesi, hem şehrimiz hem de ülkemiz için büyük bir prestij kaynağı olacak. Porselen ve çini üretiminde Türkiye’nin en önemli şehirlerinden biri olan Kütahya, bu dev eserle uluslararası platformda büyük bir başarıya imza attır. Çini sanatı ve teknolojisinin geldiği noktayı gözler önüne seren pano, Kütahya’nın sanayi ve sanat alanındaki gücünü bir kez daha ortaya koydu" diye konuştu. Eserin Guinness Dünya Rekorları’na girip giremeyeceği merakla beklenirken, Kütahya’nın bu büyük başarısı şimdiden tüm Türkiye’yi gururlandırıyor.
İzmir Filiz Başkan: "Meryem Ana Otoparkı gelirleri Selçuk için hayati önemde" Meryem Ana Evi otoparkı ve giriş bedellerinin belediye bütçesinin yüzde 60’ını oluşturduğunu ve kendileri için büyük önem taşıdığını belirten Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, "Ne yazık ki 24 Kasım 2024 tarihi mesai bitiminde söz konusu yeri fiilen tahliye etmemize dair yazı geldi. Meselenin Selçuk için önemini ve talebimizi tüm igililere anlattık, desteklerini istedik. Selçuk’un geleceğine dair uzlaşıyla karar verileceğine dair inancımı tekrar etmek istiyorum” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, kent gündemine dair kamuoyunu bilgilendirmek için sosyal medya hesaplarından canlı yayın yaptı. Meryem Ana Evi otoparkı ile ilgili sürece değinen Başkan Sengel, “Devlet vicdanı ve aklının bu konuya, her şeyden önce Selçuk halkı adına karar vereceğinden şüphe etmediğimi, uzlaşı için şahsımın ve tüm herkesin üzerine düşeni yaptığına ya da yağacağına eminim” dedi. Meryem Ana otopark gelirlerinin Selçuk için hayati bir öneme sahip olduğunu belirten Başkan Ceritoğlu Sengel; “Herkesin hatırladığı gibi bakanlık tarafından, bizden kimi belgeler talep edilmiş ve bu belgeler hiçbir eksik olmadan tam zamanında hem fiziken elden imzalı olarak hem de resmi olarak EKAP üzerinden gönderilmiştir. Bunun üzerine payın yükseltilmesi talebi dahilinde belediyemiz tarafından tahsis bedeli ve cirodan yüzde 10 pay ödenirken, tahsis bedelinin yanında ödenecek olan payın yüzde 30’a kadar çıkartılması kabul edilmiş ve bu durum bakanlık yetkililerine önerilerek beyan edilmiştir. Ağustos ayı içinde geçmiş dönem AK Parti İzmir milletvekili ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, AK Parti Selçuk İlçe Başkanı ile birlikte Tarım ve Orman Bakanı’na giderek durum yüz yüze aktarılmıştır. Ekim ayının bütçe ayımız olduğu ve bütçemizin Meryem Ana otopark gelirine göre dizayn edildiği ifade edilmiş, bütçemizin yüzde 60’ını oluşturduğu ve Selçuk için olmazsa olmaz gelir kalemi olduğu belirtilmiştir” dedi. Tahliye kararı Ekim ayı sonunda bildirildi Belediye bütçesinin meclisten geçmesinin ardından tahliye kararının kendilerine sözlü olarak beyan edildiğini aktaran Başkan Ceritoğlu Sengel, “Ekim ayı sonunda tahliye edileceğimiz tarafımıza bildirildi. Konuyu çözmek adına gerek İzmir’deki AK Parti yöneticileri gerekse Bakan Bey’le tekrar iletişime geçtim. Ancak gelen resmi tebligat, 24 Kasım 2024 itibarıyla tahliyenin gerçekleşeceğini belirtiyor. Dün Selçuk AK Parti İlçe Başkanı ile birlikte Sayın Mehmet Kasapoğlu’na giderek yazıyı gösterilmiş ve bu konunun çözümünün emekçi kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm Selçuk için ehemmiyeti tekrar beyan edilmiştir. Halihazırda uzlaşı ile bu problemin bertaraf edileceğine olan inancım ve tüm siyasilerin hangi partiden olursa olsun samimiyetlerinden şüphem yoktur. Umuyorum bu inancım boşa çıkmayacaktır. Konu sadece şahsımın değil hepimizindir. Unutulmasın ki; şahıslar geçici kurumlar ise her daim bakidir. Tüm kamuoyunun bilgisine sunmanın şeffaflığı ve içtenliği ile dayanışma içerisinde, birlik içerisinde mevcut olan Efes Selçuk’un geleceğine dair uzlaşıyla karar verileceğine dair inancımı tekrar etmek istiyorum” diye konuştu.
Sakarya Akyazı’da bağımlılıkla mücadele konuşuldu Akyazı’da düzenlenen ‘Bağımlılıkla Mücadele’ panelinde madde bağımlılığının yol açtığı olumsuz sonuçlara değinilerek, maddeyle ilk tanışma yaşları olan gençlerle iletişime dikkat çekildi. Akyazı İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından Adalet Bakanlığı, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Akyazı Belediyesi, Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Akyazı Milli Eğitim Müdürlüğü ve Sakarya Yeşilay Şubesi iş birliğiyle ‘Bağımlılıkla Mücadele’ paneli düzenledi. Akyazı İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Şeyda Tok moderatörlüğünde Akyazı Sosyal Gelişim Merkezinin ev sahipliğini yaptığı panele Akyazı Cumhuriyet Savcısı Kadir Kaya, Sakarya Yeşilay Şube Başkanı Prof. Dr. Yusuf Genç, Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Prof. Dr. Ahmet Bülent Yazıcı ve Bağımlılıkla Mücadele Formatörü Barış Barut konuşmacı olarak katıldı. Açılış ve takdim konuşmasını yapan Akyazı İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Şeyda Tok, madde bağımlılığının yol açtığı olumsuz sonuçlara değinerek, maddeyle ilk tanışma yaşları olan ergenlerle iletişime dikkat çekti. Bağımlılıkla Mücadele Formatörü Barış Barut ise aile ve sosyal çevre bağlamında ilişkilerin önemine değinerek, ailelerin bu süreçteki rolüne vurgu yaptı. Madde bağımlılığı ile mücadelede sivil toplum faaliyeti olarak Yeşilay ve YEDAM’ın hizmetlerini anlatan Sakarya Yeşilay Şube Başkanı Prof. Dr. Yusuf Genç, özellikle gençler arasında madde kullanımının yaygınlaştığını ifade ederek mücadele yöntemlerini anlattı. Tıp Fakültesi Psikiyatri AD öğretim üyesi aynı zamanda AMATEM sorumlu hekimi Prof. Dr. Ahmet Bülent Yazıcı ise madde bağımlılığında tedavi ve rehabilitasyon sürecine değinerek AMATEM’in işleyişinden bahsederek, tedavi alan bireylerin birçok imkanlardan yararlandığını ifade etti. Akyazı Cumhuriyet Savcısı Kadir Kaya, yargının rolü ve konuya ilişkin düzenlemeleri hukuk çerçevesinden değerlendirerek, madde bağımlılığı ile mücadeledeki hak ve sorumluluklara değindi. Ardından soru cevap kısmına geçilen panelde vatandaşların soru ve sorunları uzman isimler tarafından cevaplandırıldı. Programın sonunda İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Selin Tunalı Çokluk tarafından, katılım sağlayan konuşmacılara çiçek verilerek teşekkür edildi.
Bayburt 2 ay önce kurulan Kent Konseyi göze çarpan sorunlara çözüm bulmak için çalışıyor Bayburt Kent Konseyi Başkanı Eyyub Artar, bir basın toplantısı düzenleyerek, iki aylık görev sürelerinde yapmış oldukları çalışmaları anlattı. Yeni Cami duvarlarının yenilenmesi, kaygan bir zemine sahip olan rıhtımın yeniden tasarlanması ve alanda bir peyzaj çalışması yapılması gerektiğini Bayburt Belediyesine ilettiklerini ve yatırım planına alınmasını sağladıklarını söyleyen Eyyub Artar, çocukların sıklıkla tercih ettiği Saray Bahçesi’nde ise düzen ve asayiş ile ilgili konuların Belediye Zabıta ekipleri ile aşılacağını, yetmediği takdirde emniyet güçleri ile alanın takipçisi olacaklarını belirtti. İmarla ilgili tavsiyelerde de bulunduklarını söyleyen Artar, yapılanmaya yeni başlanan yapı adalarında, bodrum, bina çıkması ve çatı katı yapımının verdikleri kötü görüntünün önüne geçmek için emsal hmax uygulamasına geçilmesini talep ettiklerini, bu konuyla ilgili belediyenin bir çalışmasının olduğunu ve onu beklediklerini ifade etti. Şehit Osman Tepesi’nde parselasyonu yapılarak satışı yapılan Şingâh ve Uzungazi mahallelerinin üst kısımlarındaki alanların vatandaşlardan geri alınarak yeşil alan olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Artar, alanda yapılaşma olduğu takdirde telafisi olmayan kötü bir görüntü olacağını, zeminin sertliğinden dolayı hafriyat alımında oluşacak gürültünün rahatsızlık vereceği, yine zemin sertliğinden dolayı belediyece yapılacak olan yol ve alt yapı çalışmalarının zor ve maliyetli olacağı bilgilerini belediye ile paylaştıklarını, bu talebin belediye tarafından kabul görmediğini dile getirdi. Taş Köprü ile birlikte yenilecek olan Meydan Köprüsü’nün neden yapılmadığını DSİ’ye sorduklarını söyleyen Artar, Müdürlüğün yatırım bütçesinin olmadığı yönünde bir bilgi paylaştığını belirtti. Geçmiş yıllarda da gündeme getirilen polisevinin yıkılarak valilik ve Ziraat Bankası binaları arasında taş bir PTT binası yapılması talebini Bayburt Valiliğine ilettiklerini bildiren Artar, halkın belediye binasının kat azaltılarak kötü görüntüsünün sona erdirilmesi ve belediyeye bir ek bina gerekliliği yönündeki görüşünün de olduğunu sözlerine ekledi. 24 Eylül 2024 tarihinde kurulan kent konseyinin kurumlara taşıdıkları sorunları ve aldıkları cevapları paylaşan Başkan Artar, çalışma grubu oluşturduklarını, bu grubun içerisinde öğretim görevlisi, eczacı, ziraat mühendisi, doktor, psikolog, sanat tarihçisi, müze araştırmacısı, inşaat mühendisi, mimar, bilgisayar uzmanı gibi arkadaşların olduklarını ifade ederek, önerilerini projelendirme çalışmaları aşamasına taşıyacaklarını söyledi. Kurumlardan şehirde yapılacak projelerini kent konseyi ile de paylaşmalarını isteyen Artar, ülkenin bulunduğu ekonomik durumun da göz önünde bulundurularak, halkın rahatsızlık duyduğu kronikleşen sorunları gündeme taşımaya çaba gösterdiklerini ifade etti.
Aydın Aydın ve İzmir Yayları’nda elma hasadı tamamlandı Türkiye’nin en verimli dağlarından biri olan Aydın Dağları’nda kestanenin ardından elma hasadı da tamamlandı. Üreticiler kalite ve rekolteden memnuniyetini dile getirirken hasadı yapılan elmalar, yaylalardaki doğal soğuk hava deposu konumundaki yerlerde depolandı. Aydın ve İzmir’in kesiştiği Aydın Dağları’nda bu yıl elma ağaçlarından son yılların en verimli hasadı yapıldı. Hem kalite, hem rekolte hem de fiyatlardan memnun olan üreticiler, tek endişelerinin kurak giden yıllar olduğunu belirttiler. Aydın’ın Köşk İlçesi İle İzmir’in Ödemiş ilçesi arasında kalan 1500 rakımlı yaylalarda elma hasadı da tamamlandı. Bu yıl yaz mevsiminin uzun sürmesi ve soğukların geç başlamasından dolayı hasat sezonunun yaklaşık 2 hafta geciktiğini belirten üreticiler sezondan umutlu olduklarını belirttiler. Bu yıl kuraklığa rağmen rekoltenin oldukça yüksek olduğunu kaydeden bölge çiftçilerinden Cevdet Kılınç, “Bu yıl Aydın Dağları’ndaki yaylalarda geçen yıla oranla rekolte daha yüksek. Kalitede de oldukça güzel. Hava şartlarındaki olumsuzluklardan dolayı hasat sezonunda biraz gecikme oldu” dedi. Aydın Dağları’nda hasadı yapılan elmalar, soğuk hava deposu yerine sıcaklığı oldukça düşük olan dağlardaki doğal ortamlarda saklanıyor. Üreticiler saklama maliyeti olmadığı için ürünlerini hasat ettikten sonra ürünlerini pazara indirinceye kadar havası soğuk hava depolarını aratmayan yaylalarda saklıyor.