Ege Üniversitesi (EÜ) İletişim Fakültesi`nin düzenlediği 1. Uluslararası İletişim Öğrencileri Sempozyumu kapsamında ``Görsel İletişim-Görsel Kültür 1`` adlı oturum Fen Fakültesi Konferans Salonu`nda yapıldı.
Oturum başkanlığını Doç. Dr. Osman Ürper`in yaptığı sempozyuma İstanbul Üniversitesi ve EÜ`den öğrenciler katılırken, ``Çizgi Filmlerin Büyülü Dünyası``, ``Gündelik Hayatın Mizah ile Entegrasyonu``, ``Kirpi TV: Çocuklar İçin İdeal Örnekler`` bildirileri anlatıldı. EÜ İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Akif Ulutaş ``Gündelik hayatın içerisinde zaman zaman ciddiye alınmadan gülünüp geçilen, bazı zamanlarda ise memleket meselesi haline getirilip hakkında davalar açılabilen mizah unsurlarının yaşamımıza entegrasyonunun önemli bir sorunsal olarak göze çarpmasına değinerek ``Doktorlar tarafından faydaları gözler önüne serilen gülmecenin hayatımıza kattıkları, nerelerde kullanılabileceği, nasıl kullanılabileceği ve dezavantajları göz önünde tutularak incelenmelidir. Mizahi unsurları kullanarak önemli işlere imza atmış isimleri sıralayabiliriz. Başarıya ulaşmak için suni bir ciddilik şart değil`` dedi.
Sempozyumda, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri Cansu Aydemir ve Elçin Arısan, ``Çizgi Filmlerin Büyülü Dünyası`` konulu bildirisinde, çocukların dünyasında önemli bir yer tutan animasyon ve çizgi film kavramına odaklandı. Öğrenciler bildirilerinde televizyon dünyasını, çizgi filmlerle çocukların kavramlarını, değerlerini nasıl değerlendirdiklerini ele aldı. Eski çizgi filmler ile yeni çizgi filmler arasındaki farkları çocukların nasıl algıladığı konusunda bir çalışma ortaya koymakta olan çalışma, anaokullarında 4-6 yaş arası çocukların algılarını ele aldı.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi`nden katılan Esma Ayşe Karagay ve Yusuf Anar ise, ``˜Kirpi TV: Çocuklar İçin İdeal Örnekler` isimli bildirilerini açıklarken, televizyon ile çocukların ne kadar yakın bir ilişki içerisinde olduklarına değinerek, ``Televizyon izleniminden dolayı çocukların hem zihinsel hem de fiziksel değişim ve gelişimlerinde olumsuzluklar oluşmaktadır. Çocukların aileleriyle birlikte yetişkin programları izlediği ve bu tür programlardan haberdar olduğu görülmektedir. Özellikle filmlerde, programlarda yetişkinler için de zararlı sayılabilecek cinsellik ve şiddet gibi bazı konulara çocuklar da maruz kalmak zorunda olabiliyorlar. Türkiye`de 15`e yakın tematik çocuk kanalı var. Bu duruma bağlı olarak kreşlerde veya evlerde izletilen televizyon programlar belirli bir denetimden geçmeli`` şeklinde konuştu.