TEKNOLOJİ - 04 Nisan 2025 Cuma 09:36

Türk profesörden bir ilk daha: Sarılık hastalığı tedavisi için fotonik sistem geliştirdi

A
A
A
Türk profesörden bir ilk daha: Sarılık hastalığı tedavisi için fotonik sistem geliştirdi

Fırat Üniversitesinde görevli Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu, yenidoğan bebeklerde sarılık hastalığının tedavisi için Dünya Sağlık Örgütü onaylı fotonik bir sistem geliştirdi. Bu sistem, bebeklerin hastaneye bağımlı kalmadan evde güvenli ve hızlı bir şekilde tedavi edilmesine imkan tanıyor.


Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Fakültesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve Fırat Teknokent’te faaliyet gösteren FYTRONİK Elektronik Teknolojileri AŞ’nin CEO’su Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu, yenidoğan bebeklerde sıkça görülen sarılık hastalığının tedavisi için yenilikçi bir fotonik sistem geliştirdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından onaylanan bu sistem, bebeklerin hastane ortamına bağımlı kalmadan, evde güvenli ve etkili bir şekilde tedavi edilmesine imkan tanıyor. Geliştirilen sistem, sarılık hastalığının kısa sürede tedavi edilmesini sağlayarak, yenidoğanların sağlığını korumayı hedefliyor. Ayrıca, hastane ortamında bebeklerin beslenmesi konusunda yaşanan zorlukları ortadan kaldırarak, evde tedavi ve beslenme sürecinin daha sağlıklı yürütülmesine katkı sağlıyor. Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu, geliştirdiği sistem hakkında yaptığı açıklamada, "Bu yeni fotonik sistem, özellikle sarılık hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere tasarlanmış bir cihazdır. Bilindiği gibi sarılık, yenidoğan bebeklerde sıkça karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Zamanında tedavi edilmediğinde ciddi problemlere yol açabilir. Özellikle erken doğan bebeklerde, kısa sürede tedavi edilmemesi durumunda beyin hasarı ve gelişim geriliği gibi riskler oluşabilir. Bu nedenle, sarılık hastalığının hızlı bir şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır. Ancak hastane ortamında tedavi edilirken bebeğin beslenmesine yeterince dikkat edilemeyebilir. Bu nedenle, evde kullanılabilecek ve tedavi sürecini hızlandıracak bir fotonik sistem geliştirdik" dedi.



’’Üç farklı mod ve kontrollü tedavi süreci’’


Prof. Dr. Yakuphanoğlu, yeni sistemin mevcut tedavi yöntemlerinden farklı olduğuna dikkat çekerek, "Piyasada bulunan mevcut sistemler, yalnızca mavi ışık kullanarak sarılığı tedavi etmeye çalışmaktadır. Ancak bu yöntem, kontrolsüz uygulandığında yenidoğan sağlığı için risk oluşturabilir. Bizim geliştirdiğimiz fotonik sistem, DSÖ’nün belirlediği standartlara uygun, güvenli ve hızlı tedavi sağlayan bir teknolojiye sahiptir Sistem üç farklı modda çalışmaktadır. Bu cihaz, farklı zamanlarda ve farklı dozlarda tedavi sağlayarak, hastalığın en uygun şekilde iyileşmesini sağlıyor. Mevcut sistemlerden farklı olarak, tamamen kontrollü bir ışık tedavisi sunuyor ve hastanın güvenliğini ön planda tutuyor" şeklinde konuştu.



"Bebekler evde güvenli bir şekilde tedavi edilebilecek"


Geliştirilen sistemin seri üretime uygun olduğunu ve yatırımcılar için büyük bir fırsat sunduğunu belirten Yakuphanoğlu, "Ürettiğimiz bu cihazı bir yatırım projesine dönüştürdük. Herhangi bir firma, bu teknolojiyi satın alarak üretimini yapabilir ve kendi markasıyla piyasaya sürebilir. Biz, sistemi tüm teknik detaylarıyla yatırımcılara sunmaya hazırız. Firmaların yalnızca dış kasa tasarımını yaparak ürünü yerli bir ürün olarak pazara sunması mümkün. Bilindiği gibi böyle bir isim geliştirmiş olduğumuz sistem Dünya Sağlık Örgütü’nün istemiş olduğu standart değerlere sahip, hızlı tedavi yapabilen bir cihaz özelliğine sahiptir. Dolayısıyla siz böyle bir ürünü aldığınızda çocuğunuzu kolaylıkla evde tedavi edebilirsiniz. Böyle bir sistem özellikle bir battaniye şeklinde çocuğa sararak kolaylıkla evinizde hem çocuğunuzu sağlıklı bir şekilde besleyerek, hem de hastalığını çok kolaylıkla giderebilirsiniz" diye konuştu.



Türk profesörden bir ilk daha: Sarılık hastalığı tedavisi için fotonik sistem geliştirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Atatürk Üniversitesinde ADEP projeleri bilimsel çıktılar ışığında ele alındı Atatürk Üniversitesi, araştırma kapasitesini artırmak ve bilimsel çıktıları daha görünür kılmak amacıyla Araştırma Üniversiteleri Destek Programı (ADEP) kapsamında yürütülen projelerin yıllık değerlendirme toplantısını gerçekleştirdi. Prof. Dr. Kemal Bıyıklıoğlu Salonunda düzenlenen toplantı, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. ADEP kapsamında üniversiteye sağlanan desteklerin, bilimsel üretkenlik ve kurumsal gelişim açısından önemli fırsatlar sunduğunu vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, bu sürecin Atatürk Üniversitesinin araştırma üniversitesi kimliğini daha da pekiştirdiğini ifade etti. Konuşmasında, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına katkılarından dolayı teşekkür eden Hacımüftüoğlu, 2025 yılı için desteklenmeye uygun bulunan 54 yeni ADEP projesinin yürütücülerini de kamuoyuna duyurdu. Toplantıya; daha önce başlatılan ve bazıları tamamlanan 41 projenin yürütücüleriyle birlikte, yeni destek almaya hak kazanan 54 projenin yürütücüleri, odak alan ve sektör koordinatörleri, rektör yardımcıları, BAP Koordinatörü ile Araştırma Üniversitesi İzleme ve Değerlendirme Ofisi Koordinatörü katılım sağladı. Toplantının ikinci bölümünde Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun başkanlığında düzenlenen panelde, proje yürütücüleri projelerinin mevcut durumu, ilerleme süreçleri ve elde ettikleri bilimsel çıktılar hakkında kısa sunumlar yaptı. Bu sunumlar, projelerin sadece idari aşamalarını değil; disiplinler arası etkileşim ve akademik katkı boyutlarını da gözler önüne serdi. Toplantı, Üniversitenin Araştırma Kültürünü Derinleştirdi ve Akademik Vizyonunu Pekiştirdi Etkinlik kapsamında ayrıca Araştırma Üniversitesi İzleme ve Değerlendirme Ofisi Koordinatörlüğü tarafından geliştirilen "ADEP Projeleri Çıktı Formu" tanıtıldı. Form sayesinde projelerin bilimsel çıktılarının sistemli biçimde raporlanması, kurumsal hafızaya kaydedilmesi ve süreçlerin şeffaf şekilde yönetilmesi hedefleniyor. Kapanış oturumunda, bilimsel veriler ışığında yapılan değerlendirmelerin üniversitenin stratejik karar alma süreçlerine nasıl yön verebileceği tartışıldı. Katılımcılar, bu tür toplantıların yalnızca bir değerlendirme platformu değil, aynı zamanda sürekli iyileşme kültürünün gelişmesine katkı sağlayan önemli bir araç olduğuna dikkat çekti. Toplantı sonunda yapılan genel değerlendirmede, Atatürk Üniversitesinin bilimsel üretkenliği stratejik, sürdürülebilir ve şeffaf bir yapıyla yönettiği bir kez daha vurgulandı. ADEP Yıllık Değerlendirme Toplantısının, üniversitenin araştırma kültürünü derinleştiren ve akademik vizyonunu pekiştiren önemli bir adım olduğu ifade edildi.
Erzurum Büyükşehir’den alt yapı atağı Erzurum Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ESKİ) Genel Müdürlüğü, İl genelinde yeni içme suyu ve kanalizasyon hattı çalışmalarına devam ediyor. ESKİ Ekipleri, 2024 yılında altyapı çalışmalarında her türlü iklim ve arazi şartlarına rağmen 20 ilçe ve mahallelerinde 397 kilometre içme suyu ve 106 kilometre hattı ile şehrin altyapısını güçlendirdi. Ayrıca üstyapı çalışmaları kapsamında 13 adet fosseptik, 21 adet su deposu inşa edildi. 76 adet depo onarımı, 47 adet kaptaj, 5 adet ENH hattı, 6 adet terfi merkezi çalışmaları tamamlandı. ALO 185 çağrı hattına gelen talepler anında ilgili birimlere aktarılarak 21.618 su arızası,23.550 kanal arızasına müdahale etti. ESKİ yetkilileri; "Yatırım programında yer alan ilçe ve mahallerimizde içme suyu ve kanalizasyon hatları, depo, fosseptik çalışmalarımızı tüm hızla sürdürüyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen’in talimatlarıyla, vatandaşlarımıza kaliteli hizmeti ulaştırmak için ekiplerimiz gece gündüz demeden çalışıyor. Özellikle ilçelerimize bağlı mahallelerde yaşayan vatandaşlarımızı sağlıklı, uzun ve sorunsuz bir şekilde kullanabilecekleri altyapıya kavuşturmayı hedefliyoruz. Bunların yanında ucuz ve kaliteli içme suyu politikamıza devam ediyoruz. Erzurum, 2025 Nisan ayı itibariyle 30 büyükşehir belediyesi arasında suyu en ucuz kullanan 7. şehir konumundadır’’ dedi.
Erzurum Ermenilerin Erzurum’a yönelik talepleri konulu panel Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlendi Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde, Ankara Üniversitesi ve Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) iş birliğiyle düzenlenen "Sanasaryan Koleji ve Sanasaryan Vakfı Davası: Ermenilerin Erzurum’a Yönelik Talepleri" başlıklı panel, akademik ve toplumsal duyarlılık açısından önemli mesajlar verdi. Türk-Ermeni ilişkilerinin hukuki, siyasi ve tarihsel boyutlarının ele alındığı panel, akademisyenlerin ve ilgili alana yönelik çalışma yapan STK temsilcileri ile öğrenci ve vatandaşların katılımıyla düzenlendi. "Akademik dayanışmanın güçlü bir göstergesi" Açılış konuşmalarını yapmak üzere kürsüye gelen Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel, bu tür bilimsel etkinliklerin tarihsel gerçekliklerin anlaşılması açısından taşıdığı önemi vurguladı. Konuşmalarının ardından Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca söz aldı. Karaca, Ermeni vakıflarına ilişkin yürütülen davaların yalnızca hukuki boyutta değil, siyasi bir arka plana da sahip olduğunu ifade etti. Rektör Hacımüftüoğlu: "Bilimsel alanda mücadeleye devam edeceğiz" Panelde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise Sanasaryan Koleji ve Vakfı üzerinden yürütülen davaların, uluslararası platformlarda Türkiye aleyhine oluşturulmaya çalışılan algı operasyonlarının bir parçası olduğuna dikkat çekti. "Bu gibi davalar yalnızca vakıf ya da mülkiyet hukuku çerçevesinde değil, aynı zamanda Türkiye’nin egemenliğini ilgilendiren çok daha geniş bir perspektifte ele alınmalıdır" diyen Rektör Hacımüftüoğlu, ilerleyen süreçte Atatürk Üniversitesi bünyesinde daha kapsamlı programlar ile bu konuyu ele alacaklarını ve mücadeleye bilimsel arenada devam edeceklerini belirterek akademik dünyanın tarihsel olaylara ışık tutma ve hakikati savunma sorumluluğuna vurgu yaptı. Panelistler konuyu çok yönlü değerlendirdi Panelin moderatörlüğünü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Uzmanı, Avrasya İncelemeleri Merkezi Kıdemli Analistlerinden Dr. Teoman Ertuğrul Turun üstlendi. Panelde; Sanasaryan Vakfı üzerinden yürütülen hukuki süreçler, bu süreçlerin tarihsel ve siyasi bağlamı ile Ermenilerin Erzurum özelinde öne sürdüğü talepler kapsamlı biçimde ele alındı. Konuşmalar sırasında, geçmişten bugüne Türk-Ermeni ilişkilerinin geçirdiği dönüşüm, uluslararası hukukun konuya yaklaşımı ve bilimsel belgeler ışığında ortaya konan gerçeklikler tartışmaya açıldı. Teşekkür belgeleri takdim edildi Panelin sonunda, değerli sunumlarıyla katkı sunan panelistlere günün anısına teşekkür belgeleri takdim edildi. Panelin düzenlenmesinde gösterdikleri özveri nedeniyle Prof. Dr. Birsen Karaca ve Doç. Dr. Mevlüt Yüksel’e de ayrıca teşekkür belgeleri sunuldu. Takdimleri Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu gerçekleştirdi. Katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşen panel, bilimsel bakış açısıyla tarihe ışık tutarken, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası düzeyde karşı karşıya kaldığı algı politikalarına karşı akademik bir duruşun da ifadesi oldu. Program, katılımcılara yapılan teşekkürlerle sona erdi.